Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
[email protected]
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 2008 PAZAR
12 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
Bulgaristan Dõşişleri Bakanõ İvailo Kalfin’le Sofya’da bir ufuk turu yaptõk:
AB’ye laik Türkiye üye olur
Bulgaristan Cumhurbaşkanõ Georgi
Parvanov’un Ankara’yõ ziyaret ettiği saatlerde
Sofya’dayõm. Bulgaristan Dõşişleri
Bakanlõğõ’nda Dõşişleri Bakanõ İvailo Kalfin’le
konuşuyoruz. Türkiye’yle Bulgaristan arasõndaki
ilişkilerin mükemmelliğinden söz ediyor. “Laik
Türkiye’nin bir gün AB üyesi olduğunu
görmek istiyorum” diyor. NATO ve AB
üyeliğinin özellikle Orta ve Doğu Avrupa
ülkeleri için büyük güvence olduğuna işaret eden
Kalfin, Rusya’nõn NATO’nun genişlemesinden
kaygõ duymamasõ gerektiğinin, bu genişlemenin
Rusya’yõ kesinlikle hedef almadõğõnõn da altõnõ
çiziyor.
- Şu saatlerde cumhurbaşkanınız Ankara’yı
ziyaret ederken Türkiye-Bulgaristan ilişkilerini
nasıl değerlendiriyorsunuz?
KALFİN - Bulgaristan’la Türkiye arasõnda
yõllardõr son derece olumlu geçen üst düzey
temaslar yapõlõyor. Başbakanõnõz Erdoğan bu
yõlõn ortalarõnda Bulgaristan’daydõ. Geçen yõl
başbakanõmõz Türkiye’ye gitmişti. Aramõzda çok
olumlu bir diyalog var. Bu siyasi diyaloğun
olumluluğu ekonomik işbirliğimize de yansõdõ.
Birkaç yõl önce ben Cumhurbaşkanlõğõ’nda
görevliyken bizim cumhurbaşkanõnõn,
Bulgaristan’la Türkiye arasõndaki ticaretin bir
milyar dolarõ bulduğu an büyük bir resepsiyon
vereceğini söylediğini hatõrlõyorum. Bugün
aramõzdaki ticaret dört milyar dolara ulaştõ.
Üstelik iki ülke, Asya ve Avrupa’yõ bağlayan yol
üzerinde olduklarõ için altyapõlarõnõ geliştirmekte
de işbirliğini yürütüyorlar. Enerji işbirliğimiz de
mükemmel. Cumhurbaşkanõmõzõn bu
ziyaretinden çõkan somut sonuç her iki
cumhurbaşkanõnõn her iki Dõşişleri Bakanlõğõ
tarafõndan, önümüzdeki dönemde iki ülkeyi
ilgilendiren ortak konularõ ele alacak ortak bir
komisyon kurulmasõnõ kararlaştõrmõş olmalarõdõr.
İki komşu ülke olarak çok iyi bir işbirliği
yürüttüğümüzü düşünüyorum.
- Türkiye’nin AB üyeliği şansını nasıl
görüyorsunuz?
- Bulgaristan’õn dileği bütün komşularõnõn AB
üyesi olmasõdõr. Türkiye’nin AB üyesi olmasõnõ
çok istiyoruz. Bu bizim çõkarõmõzadõr.
Türkiye’nin AB üyeliği süreci çok uzun sürdü.
Ayrõca bu sürecin hiçbir yere varmayacağõnõ
düşünüyorum. Bize kalsa biz bu süreci çok
hõzlandõrõrõz. Türkiye çok büyük bir ülke.
Bulgaristan Türkiye’den çok daha küçük olduğu
için üyelik süreci de nispeten kolay oldu. Ama
Türkiye doğru yolda. Tam üyelik müzakereleri
sürüyor. Evet, önünde engeller var. Ama
dediğim gibi Türkiye doğru yönde ilerliyor.
- Demir Perde döneminin Bulgaristan’ıyla
NATO ve AB’ye tam üye olan bugünkü
Bulgaristan arasında bir kıyaslama yapar
mısınız? Ayrıca Bir zamanlar Varşova
Paktı’nın bir üyesi olan Bulgaristan bu kadar
kısa zamanda bu radikal değişikliklere nasıl
uyum sağlayabildi?
- Siz kõsa zamanda hõzlõ değişim geçirdiğimizi
söylüyorsunuz ama çevrenizdekilerle
konuştuğunuzda size eminim ki bu değişimin
çok yavaş seyrettiğini, önümüzde kat etmemiz
gereken daha uzun bir yol olduğunu
söyleyeceklerdir. Hiç kuşkusuz Bulgaristan’da
son 20 yõlda çok önemli değişiklikler oldu.
Bulgaristan 13 yüzyõldan beri varlõğõnõ
sürdürüyor. Ama dediğim gibi bu son 20 yõlda
inanõlmaz siyasi değişiklikler oldu. Bulgar
halkõnõn zihniyeti, ülkenin hedefleri, başarõlmasõ
gereken işlerle ilgili motivasyon çok değişti.
Bunun hiç de kolay bir süreç olmadõğõnõ
söylemeliyim. Bir kuşağõn dünyaya bakõşõ,
çalõşma perspektifleri, ekonomik koşullar
tümden farklõlaştõ; serbest piyasa ekonomisi
çerçevesinde rekabet etme çabalarõ güçlendi.
Yirmi yõl öncesine dönüp baktõğõmõzda tabii ki
insan hayatõ için önemli bir zaman. Ama bir
ülkenin yaşamõ için kõsa denilebilir ve çok şey
değişti.
‘NATO ve AB üyeliği sancılı oldu’
- Ya bir zamanlar Varşova Paktı üyesi olan
Bulgaristan’ın NATO üyeliği için ne
diyeceksiniz?
- O süreç de kolay olmadõ. Bir kere demokrasi
dõşõ bir yaşamdan önce çok partili rejime,
ardõndan da tam anlamõyla demokrasiye geçtik.
Bu 20 yõl içinde pek çok seçim yaptõk. Sosyalist
ekonomiye bağlõ olarak merkezi planlõ
ekonomiden serbest pazar ekonomisine geçtik.
Bugün ihracatõmõzõn yüzde 50’sini AB
ülkeleriyle yapõyoruz. Varşova Paktõ’nõn
lağvedilmesinin ardõndan NATO’ya geçiş süreci
de kolay olmadõ. Çok kararlõlõk, çok çalõşma
gerekti. Ama son 20 yõlda Bulgaristan’da çok
değişik görüşten siyasi partiler kurulmasõna
karşõn AB ve NATO üyeliği konusunda bütün
Bulgar toplumu fikir birliğine varmõştõ. Bugün
başardõğõmõz işler tamamõyla toplumsal ittifak
sayesindedir. Bir anlamda toplumsal ittifak ve
mutabakat ülkenin yönünü ve yolunu
belirlemiştir.
- Peki, Varşova Paktı’nın dağılması sırasında
NATO genişlememe sözü vermişti. Ama verdiği
sözü tutmayarak genişledi ve bu genişleme
sürecini de sürdürüyor. Buna ne diyorsunuz?
- Bana göre NATO’nun genişleme kararõ
almasõnõn haklõ nedenleri vardõ. Öncelikle şunu
belirtmeliyim ki Rusya dahil bütün Orta ve Doğu
Avrupa ülkeleri 20 yõl öncesine kõyasla çok
değiştiler. Bulgaristan’dan örnek vermem
gerekirse bizim için ulusal güvenlik sistemi çok
önemlidir. Türkiye gibi Bulgaristan’õn da
çokuluslu bir güvenlik örgütüne üye olmakta
sayõsõz yararlarõ vardõr. Bu arada NATO’nun da
ciddi bir değişim geçirdiğine dikkatinizi çekmek
isterim. NATO sõrf askeri bir pakt olmaktan
çõktõ. Şimdi siyasi diyaloğa da ağõrlõk veriyor.
NATO ayrõca geçmişte sadece kendi üyelerine
odaklanmõştõ. Ama artõk güvenlik tehdidinin
dünyanõn başka köşelerinden gelmekte olduğu
açõkça görülüyor. NATO bu güvenlik tehdidinin
önünü almak için harekete geçmek zorunda
kaldõ. Bunun bir örneğini NATO’nun
Afganistan’a müdahalesinde gördük. Oysa bunu
yapmasõ 20 yõl önce mümkün değildi. Bunun
dõşõnda depremden sonra NATO Pakistan’õn
yardõmõna koştu. Yine 20 yõl önce bunu yapmasõ
mümkün değildi. Dolayõsõyla NATO da artõk
dünyanõn koşullarõna uygun olarak değişim
geçiriyor.
Zamanõnda NATO’nun Rusya’yla yaptõğõ
anlaşmaya gelirsek... NATO artõk Rusya’nõn
karşõtõ bir pakt değil. Ayrõca ben Rusya’nõn
hiçbir şekilde NATO ve Avrupa ülkeleri için bir
tehdit oluşturmadõğõnõ düşünüyorum. Güvenlik
tehdidi başka yerlerden geliyor.
- Sizce güvenlik tehdidi nerelerden geliyor?
- Bir kere uluslararasõ terorizm var. Pek çok
ülkede terorizmin temel bir sorun olduğunu
görüyoruz. Burada bir askeri örgütün terorizm
tehdidiyle nasõl savaşacağõ sorusu ortaya çõkõyor.
İşte burada NATO’nun siyasi diyaloğu
geliştirdiğini görüyoruz. NATO buna çok önem
veriyor. İşte, bu nedenlerle Orta ve Doğu Avrupa
ülkeleri bu güvenlik paktõna entegre oldular.
Böylece güvenliklerini garanti altõna alma
yoluna gittiler. Varşova Paktõ’ndan NATO’ya
geçiş çok açõk bir mantõk muhasebesine
dayalõdõr. NATO’ya yeni üyeler girdikçe
NATO’nun kendisi de değişiyor. Tekrarlõyorum.
Rusya artõk bir tehdit değildir. NATO’yu da
kendi güvenliğine karşõ askeri bir tehdit olarak
algõlamamalõdõr.
- İyi de Bulgaristan’da askeri üs açma
fikrinin Rusya’yı rahatsız ettiği biliniyor. Son
olarak da Polonya’ya füze kalkanı kurulması
fikrine karşı Rusya çok sert çıkıp aynı şeyi
Kaliningrad’da yapacağını söylemedi mi?
- Öncelikle bunu yapmak isteyen NATO değil
ABD’ydi. Ayrõca bu proje Rusya’dan korunmak
için geliştirilmemişti. Üstelik de Polonya’da
hiçbir nükleer başlõk yok. Proje sadece savunma
amaçlõdõr. Bulgaristan’a gelince... Biz ABD’yle
ortak askeri tesisler için bir savunma anlaşmasõ
imzaladõk. Bunlar tamamõyla Bulgar askeri
üsleri olacak. Amerikalõlar oralarda sadece
bulunacaklar. Üsler tamamõyla bizim
kontrolümüzde olacak.
‘Rusya düşmanımız değil’
- Adana’daki İncirlik Hava Üssü gibi mi?
- Hayõr. Bu durum tamamõyla değişik.
Amerikalõlar yõllardõr İncirlik’teler. Bulgaristan
ve Romanya’da ise her altõ ayda bir askeri
birlikler rotasyona tabi olacak. Bu üslerde ortak
askeri tatbikatlar yapõlacak.
Daha açõk söyleyeyim. Bizdeki durum
Almanya, Hollanda gibi ABD üslerinde ABD
personelinin aileleriyle birlikte yõllarca yaşamasõ
gibi olmayacak. Üstelik bu uygulama, tekrar
ediyorum, Rusya’yõ kesinlikle hedef almõyor.
Ayrõca şunu da belirtmeliyim ki Bulgaristan
kamuoyunda Rusya’yla ilgili çok olumlu, dostça
yaklaşõmlar var. Rusya’ya karşõ askeri bir çõkõş
yapmak burada hiç kimsenin aklõnõn ucundan
bile geçmez. Rusya Bulgaristan’õn düşmanõ
değil, dostudur.
- Gürcistan ve Ukrayna’nın bu ay başında
yapılan NATO zirvesinde üyelik için hiçbir
olumlu işaret alamamaları konusunda ne
düşünüyorsunuz?
- Bu iki ülkenin de NATO’yla entegre olmak
için daha çok uzun bir yol kat etmeleri
gerektiğini düşünüyorum. Bu iki ülkeye nisan
ayõnda üyelik hareket planõ verilmesini biz
destekledik. Ama NATO içinde bu konuda fikir
birliği oluşturulamadõ. Burada haklõsõnõz. Rusya
bu konuda çok duyarlõ.
- Sizce Rusya neden bu kadar duyarlı
davranıyor?
- Çünkü Ukrayna ve Gürcistan’õn NATO üyesi
olmalarõna karşõ çõkõyor. Bu noktada Rusya’yla
çok ciddi bir diyalog oluşturulmasõ gereği ortaya
çõkõyor. Rusya özellikle komşusu ülkelerdeki
güvenlik konularõyla ilgili ciddi argümanlar
getiriyor. Ama bu ülkeleri de kendilerine yararlõ
olacağõnõ düşündükleri bir örgüte girmekten men
edemezsiniz. Bu benim için kabul edilemez bir
durumdur. Açõkça söyleyeyim. Bu ülkelerin
NATO üyeliğini seçme özgürlükleri olmalõdõr.
Ama aynõ zamanda bunun Rusya’ya karşõ
takõnõlmõş bir tavõr olmadõğõ konusunda da
Moskova’ya güvence verilmelidir. Tekrar
ediyorum. Bulgaristan Rusya’yõ kesinlikle
kendisine düşman gibi görmüyor. Rusya bizim
için kesinlikle tehdit değildir. NATO siyasetinin
Rusya’yõ sõkõştõrmamasõ gerekir. Zaten
Rusya’yla ne zamandõr bu siyaset izleniyor.
ABD’deObamaYönetiminintemelsiyasetlerdensapmasõmümkündeğil
- Kosova’nın bağımsızlık ilanı
Rusya’nın Gürcistan’a karşı aşırı
sert davranmasına yol açmış
olabilir mi?
- Gürcistan’da olanlardan sonra
Rusya’da Kosova’nõn bağõmsõzlõk
ilanõnõ gerekçe göstererek hareketi
haklõ çõkarmak isteyenler oldu.
Ama bunun hemen ardõndan Rusya
resmi ağõzlardan çok akõllõ biçimde
Kosova ve Kafkaslar’daki durumun
belirgin biçimde farklõ olduğunu
açõkladõ. Bana göre de bu doğru.
Çünkü Kosova’daki durum
Kafkaslar’dan tamamõyla değişiktir.
Kosova’yõ kullanarak paralellik
kurmak hataya düşmek olur.
- ABD’nin Obama Yönetimi
altında uluslararası alanda nasıl
bir siyaset izleyeceğini
düşünüyorsunuz? Sizce Bush
Yönetimi’nin şahin politikasını mı
yoksa daha barışçı bir siyaset mi
izler?
- Ben ABD’nin dõş siyasetinde
çok önemli değişiklikler olmasõnõ
beklemiyorum. Bana göre U
dönüşleri olmaz. Ama pek çoklarõ
da bu tür değişiklikler olmasõnõ
bekliyor. Zaten Obama’nõn seçim
kampanyasõnõn önemli bölümü bu
konu üzerine oturtulmuştu.
Bence Obama, Bush yönetiminin
aksine Atlantik ötesi işbirliğinde
karar aşamalarõnda ortaklarõyla
daha sõk istişarelerde bulunacaktõr.
Bu ABD’nin askeri ve siyasi
açõdan gücünün azalacağõ anlamõna
gelmeyecektir. ABD askeri ve
siyasi gücünü sürdürecektir.
- Son bir soru. Bulgaristan
meclisinde temsil edilen Ataka
isimli aşırı milliyetçi bir parti var.
Üstelik de koalisyon ortağınız Hak
ve Özgürlükler Hareketi’ne etnik
Türkler tarafından kurulduğu için
de sözlü olarak saldırıyor. Bu
durumu nasıl karşılıyorsunuz?
- Ne yazõk ki böyle aşõrõ
milliyetçi partiler Avrupa’da sadece
Bulgaristan’da değil hemen hemen
her ülkede var. Ataka’nõn siyaseti
Bulgaristan toplumunun çoğunluğu
tarafõndan kesinlikle kabul
edilemezdir. Bu parti NATO’ya,
AB’ye karşõ çõkan bir tutum içinde.
“Bizim AB’nin değil, AB’nin
bizim peşimize takılması gerekir”
diye bir siyasetleri var ki tabii
ciddiye alõnamaz.
Hiç küçümsenemeyecek bir
seçmen tabanõ var. Toplam
seçmenin yüzde 8-10’u arasõnda bir
orana sahipler. Ama ben bunu
tehlikeli görmüyorum. Aksine
olumlu bir durum. Çünkü en
azõndan ortadalar. Yeraltõnda
değiller. Böylece de attõklarõ her
adõm herkes tarafõndan görülüyor.
Onlarõn ne olduğunu bilmek,
mecliste bulunmalarõ kontrol
altõnda tutulmalarõ için yeterlidir.
Ben hiçbir Bulgar partisinin onlarla
koalisyona girmeye yanaşacağõnõ
düşünmüyorum.
- ABD’nin Genişletilmiş Karadeniz Projesi var.
Washington’un Karadeniz’e duyduğu bu büyük il-
ginin esas nedeninin bölgede bulunan muazzam
enerji potansiyelinden kaynaklandığını düşünmü-
yor musunuz?
- Tabii bu çok önemli. Ama sadece sorunun bir ne-
deni. Ayrõca bölgenin altyapõsõ konusu var ki bu da
çok önemli. Orada yapõlacak Karadeniz bölgesini
çevreleyen yol, otoyollar, hepsi önem taşõyor. As-
ya’dan gelen ticaret ürünleri Bulgaristan ve Türkiye
üzerinden Avrupa’ya ulaşõyor. Önemli bir başka ko-
nu da Karadeniz bölgesinin çevre korumasõ. Boğaz-
lardan her gün dev petrol tankerleri geçiyor. Bunun
dõşõnda Karadeniz turizm açõsõndan çok güzel bir
bölge. Bulgaristan’õn en gözde turizm bölgeleri Ka-
radeniz kõyõsõnda. Şunu da belirtmek istiyorum ki
Karadeniz’i sadece bir enerji işbirliğine çevirirsek
korkarõm yaratõlan bu işbirliğinin çok önemli yanla-
rõnõ gözden kaçõrmõş oluruz.
- Gürcistan’daki savaşın ardından Abhazya ve
Güney Osetya’nın bağımsızlıklarını ilan etmelerini
nasıl karşıladınız?
- Gürcistan’daki savaştan sonra Kafkaslar’da çok
olumsuz gelişmeler meydana geldi. Her iki taraftan
sürekli provokasyon yapõlõrken bu haklõ, ya da bu
haksõz demek çok zor. Yalnõz bana göre Gürcistan
olacaklarõ iyi hesaplayamadõ. Rusya’nõn da askeri
tepkisi gereğinden fazla sert oldu. Bugün Rusya’dan
başka bağõmsõzlõklarõnõ hiç kimsenin tanõmadõğõ iki
küçük devlet var. Öte yandan Gürcistan kendi top-
raklarõ üzerinde egemenliğini kuramõyor. Cenevre’de
çok uzun zaman süreceğe benzeyen müzakereler de-
vam ediyor. Bugün önümüzdeki sorunlar Gürcistan
savaşõ öncesine kõyasla daha büyük ve vahimdir. Ka-
radeniz bölgesinde birden çok dondurulmuş sorun
bulunuyor. Bu sorunlar böylesine buzdolabõnda kal-
dõklarõ sürece daha da kötüleşme eğilimi gösterirler.
Uluslararasõ toplumun bu bölgeye daha fazla ağõrlõk
vermesi ve bu sorunlarõn çözümüne yardõmcõ olmasõ
gerekiyor. Türkiye’nin Kafkaslar’da bölgesel bir iş-
birliği oluşturulmasõ girişimi son derece yararlõdõr.
P
O
R
T
R
E
İVAİLO KALFİN
Sofya, 1964 doğumlu. Yükseköğrenimini Sofya
Ulusal ve Dünya Ekonomisi Üniversitesi’nde yaptõ.
Daha sonra İngiltere’de Loughborough
Üniversitesi’nde uluslararasõ bankacõlõk konusunda
lisans üstü derecesini aldõ. Bulgaristan Sosyal
Demokrat Siyasi Hareketi’ni kurdu. 1994’ten beri
çeşitli aralarla milletvekili seçildi. Bir dönem
Bulgaristan’õn önde gelen büyük şirketlerinde
yöneticilik ve yönetim kurulu üyeliği yaptõ. 2000
yõlõndan beri Sofya Uluslararasõ Üniversitesi’nde
ekonomi profesörlüğü yapõyor. 2005’ten beri
Bulgaristan Başbakan Yardõmcõsõ ve Dõşişleri Bakanõ.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
- Ama bütün dünyadaki aşırı
milliyetçi akımların güç kazanmasını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bence bütün dünyada kavramlar
değişiyor. Köktencilik de gittikçe güç
kazanõyor. Böylece de terorizmin
kökleri oluşuyor.
Burada şunu söylemek istiyorum ki
kültürler, gelenekler, inançlar
arasõndaki farklõlõklarõ õsrarla tartõşma
konusu haline getirirseniz işler tehlike
boyutlarõna varõr. O nedenle de aşõrõ
milliyetçiliğe karşõ çok sert muhalefet
yürütmeliyiz.
- Köktencilikten söz ettiniz. Sizce
Türkiye’de İslami köktendincilik
tehlikesi var mı?
- Sanmõyorum. Evet, Anayasa
Mahkemesi’ndeki kapatma davasõnõ
biliyorum. İktidar partinize yöneltilen
eleştirilerin de farkõndayõm. Benim
bütün dileğim Türkiye’nin laik
yolundan taviz vermeden yürümesidir.
Öyle olacağõndan da eminim. Laik
Türkiye’nin bir gün AB’ye tam üye
olmasõnõ görmek istiyorum.
- Ama Sarkozy ve Angela Merkel
Türkiye’nin Müslüman kimliğiyle
hiçbir zaman Avrupa’nın bir parçası
olamayacağını söylemediler mi?
- Avrupa ülkelerinde kalabalõk
Müslüman nüfuslar yaşõyor. Ben bu
ayrõmcõlõğa karşõyõm. Avrupa’ya tehdit
aşõrõ uçlardan geliyor. Türkiye bir
tehdit olamaz. Tehdit örneğin
Afganistan’dan geliyor. Hepimiz de bu
sorunun üstesinden gelmek için ortak
çaba içine girmeliyiz.
DÜNYADA KÖKTENCİLİK GÜÇLENİYOR
Anayasa Mahkemesi’nde iktidar partisi
hakkõndaki kapatma davasõnõ biliyorum.
Ona yöneltilen eleştirilerin de farkõndayõm.
Bütün dileğim Türkiye’nin laiklik yolundan
taviz vermeden yürümesidir.
NATO artõk Rusya karõşõtõ bir pakt değil.
Ben Rusya’nõn da NATO ve Avrupa
ülkeleri için bir tehdit oluşturmadõğõnõ
düşünüyorum. Güvenlik tehdidi başka
yerleden geliyor.
Karadeniz sadece
petrol değil