02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com CMYB C M Y B 21 ARALIK 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 15 Ertan Somurkıran: “Ermenilerden özür dileyen ‘iliştirilmiş aydın’ları kınamayın. Onlar görevlerini yapıyor!” Herkes dinleniyormuş! Sanmıyoruz. Halkı dinleyen yok! Övünç Attila Aşut: “Ne çarşafmış... Düne kadar CHP’ye ‘faşist parti!’ diyen yobaz-liboş takımı şimdi Deniz Baykal’a övgüler düzüyor!” Sancı Suzan Yıldız: “300 dolarlık sayaçlar doğalgaz sancısı yapınca Melih Gökçek televizyonda soğuk terler döktü!” Maliyet Engin Balım: “Bizdeki gazeteciler ayakkabı atamaz.. çünkü marka ayakkabılardan dolayı fırlatma maliyeti çok yüksektir.” YağmurDeniz Parlamenter Danışmanları Derneği! İSLAMCI iktidar döneminde Parlamenter Danışmanları Derneği diye bir dernek kurmuşlar. Adres olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni göstermişler. Manevi desteği Başbakanlıktan ve maddi desteği Birleşmiş Milletler Kalkınma Fonu’ndan alarak “Yasama Sürecine Sivil Toplumun Katılımı” diye bir proje yürütmeye başlamışlar. Projeyi halka satarken “Milletvekillerini ve hükümet yetkililerini etkilemek sizin elinizde” diyorlar. Bursa’daki organizasyonlarına Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şubesi’ni de çağırdıkları için ADD Yüksek Disiplin Kurulu üyesi Lütfü Kırayoğlu merak edip toplantıya kimler katılacak diye soruşturmuş. Sonunda AKP Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu’nun danışmanı ve Parlamenter Danışmanları Derneği Genel Sekreteri İbrahim Tutar’a ulaşmış. Tutar “Sadece kendi görüşümüzdeki kişileri değil bizden farklı düşünenleri de çağırıyoruz” demiş. Kırayoğlu, “Siz devlet memuru değil misiniz? Devlet memuru olarak sizin düşünceniz nedir” diye sorunca tutarlı bir yanıt alamamış Tutar’dan. Kırayoğlu hangi milletvekillerinin katılacağı konusunda ısrar edince Tutar, ağzındaki baklayı fazla tutamamış ve çıkarmış; milletvekilleri katılmayacakmış; çünkü onların yanında konuşmak davetlilerin haddi değilmiş. İşte, vekilleri etkileme yolu: Halkın haddini bilmesi! - Jet Fadıl zamanaşımına uğramış... “Darısı Deniz Feneri’nin başına!” TÜRKİYE’NİN büyük ünlü aydınları tarafından başlatılan “Büyük Felaket” nedeniyle Ermenilerden özür dileme kampanyasının gördüğü büyük ilgi üzerine küresel şeffaflık gereği ilanen duyurulmuştur. Türkiye aleyhine farklı konularda yeni kampanyalar başlatılacak olup, kampanyalar için gerekli organizasyon desteği yurtdışı ve yurtiçi fonlardan dolar veya euro cinsinden nakit olarak karşılanacaktır. Her kampanyanın dört kişilik çekirdek ekip tarafından hazırlanması ve en az 300 kişilik destek ekibi tarafından anında imzalanması gerekmektedir. Kampanyaların duyurulması ve en kısa sürede gündeme oturtulması için Türkiye’de temas edilecek medya temsilcilerinin adları Brüksel ve Washington’daki irtibat bürolarından temin edilebilir. Kampanyalar aşağıdaki gibi olup bunların dışında önerilecek konular “turkiyedennefretediyorum.com” sitesinin yönetim kurulu kararına bağlıdır. 1. Kampanya: Birinci Dünya Savaşı sırasında Çanakkale’de öldürülen Anzaklar için Yeni Zelanda hükümetinden özür dilenmesi ve batırılan savaş gemileri nedeniyle İngiliz ve Fransız hükümetlerine tazminat ödenmesi kampanyası. 2. Kampanya 26 Ağustos 1922’de Kocatepe’den başlatılan Büyük Taarruz sonucu 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da meydana gelen Başkomutanlık Meydan Savaşı nedeniyle Yunan Genelkurmay Başkanlığından acilen özür dilenmesi kampanyası. 3. Kampanya: 9 Eylül 1922’de İzmir’de barbar Türkler tarafından denize dökülmek suretiyle ıslanan kahraman Yunan askerlerinin derhal kurutulması kampanyası. 4. Kampanya: 20 Temmuz 1974’te “barış” adıyla yapılan kanlı savaşlar sonrası gerçekleştirilen askeri işgal nedeniyle yerinden yurdundan edilen masum Kıbrıs Rum halkından af dilenmesi kampanyası. 5. Kampanya: 29 Haziran 1939’da Hatay Cumhuriyeti’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne katılması nedeniyle toprak kaybeden Suriye’den özür dilenmesi kampanyası. 6. Kampanya: Son 25 yıl içinde öldürülen ve tehcir edilen on binlerce Kürt’ün yarasını demokrasi ile sarmak ve aflarına mazhar olabilmek için Irak’ın kuzeyinde kurulmakta olan Kürdistan’ın derhal tanınması kampanyası. Kampanyalar PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Demokratik ve Sosyal Yerel Yönetim Seçim yarışı bu kez oldukça erken başladı. Anka- ra’da atılan her adım yapılacak yerel seçimlere en- deksli olarak atılıyor. Gözlemlediğimiz kadarıyla Cum- huriyet Halk Partisi, 29 Mart seçimlerine AKP’den da- ha hazırlıklı olarak giriyor. AKP’de gözle görülür bir ik- tidar yorgunluğu var; yönetimindeki belediyelerde ayyuka çıkan yolsuzluklar, işe alınmalarda, ihaleler- de eş dost kayırmalar, kadrolaşmalar iktidar partisi- ne puan kaybettiriyor. Kömür dağıtmanın, erzak dağıtmanın oy çek- mede bir yere kadar etkili olduğunun AKP de far- kında; AKP’liler en güvendikleri kentlerde bile ik- tidar koltuğunun altlarından kaydığını gördükçe saldırganlaşıyorlar. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i ekranlarda izledik, izler- ken tüylerimiz diken diken oldu. Dolayısıyla CHP, bu yerel seçimlere önceki seçimlerden daha şan- slı olarak giriyor, diyebiliriz. Ne var ki CHP’nin önümüzdeki üç ay içinde seç- menlere demokratikleşmeyi, katılımcılığı, dayanış- macılığı öne çıkartan, yerel yönetimlerde saydamlığı esas alan projeler sunması gerekiyor. Bilindiği gibi ye- rel yönetimler yurttaşlara kendi yaşam koşullarını il- gilendiren kararlarda söz ve katılım olanağı sağlar. Yurttaşlara tanınan bu olanak, yerel yönetimlerde de- mokratikleşmenin ilk adımıdır; demokrasi kültürünün oluşması da bu ilk adımla başlayıp yukarıya doğru ge- lişir. “Demokrasinin beşiği” olarak yerel yönetimler, “tabandan tavana” demokratikleşmenin motorudur. Hiç kuşku yok ki kapitalist düzende en idealist “sol- cu” yerel yönetimin bile başını çekeceği sosyal deği- şim, toplumdan ve toplumun bireylerinden yana iyi- leştirmeler sınırlıdır. Buna rağmen solcu bir yerel yö- netimle sağ yönetimler arasında dağlar kadar fark vardır. Cumhuriyet Halk Partisi seçmene bu farkın ne olduğunu anlatmak durumundadır. Bir örnek vereyim: Dünya görmüş dostlarımdan bi- rine bir kentimizde çekilmiş 12 fotoğraf gösterdim; “Bil bakalım neresi” diye sorduğumda ardı ardına üç Av- rupa kenti saydı, “Bilemedin, Eskişehir” dediğimde çok şaşırdı. Fotoğraflardaki modern kent görüntüle- ri Sayın Yılmaz Büyükerşen’in başında bulunduğu “solcu” yerel yönetimin başarısıydı. Benzer başarı öy- küleri SHP’li Sayın Osman Özgüven’in başkanlığın- daki Dikili, ÖDP’li Sayın Yılmaz Topaloğlu’nun baş- kanlığındaki Hopa için de geçerlidir. Bu liste CHP’li İzmir-Konak Belediye Başkanı Sayın Muzaffer Tun- çağ ile başlayarak sürdürülebilir. Solcular kendilerine olanak tanındığında örnek yerel yönetim modelleri yaratıp uyguluyorlar. Bu nedenle CHP merkez yönetiminin aday belirle- mede çok titiz davranması, ince eleyip sık doku- ması gerekiyor. Ölçüt, adayın insani kişiliğinin ya- nı sıra deneyimi, bilgi donanımı ve demokratik- sosyal bir yerel yönetim modelini hayata geçir- mekteki yeteneği ve inancı olmalıdır. Bu açıdan bakıldığında Ankara için Sayın Mu- rat Karayalçın doğru bir seçimdir. Bilindiği gibi AKP, İzmir’i “ele geçirmeyi” başlıca hedefleri ara- sında göstermektedir. Türkiye’nin “aydınlık yüzü” olarak anılan İzmir’deki aday, kentin insani ve si- yasal kişiliğini yakından tanıdığı, toplumun için- den ve parti içi çekişmelere katılmamış, olumsuz hiçbir olayda adı geçmemiş birisi olmalıdır. Ben bu önemli göreve yönetim yeteneğini ve yerel model oluşturmadaki becerisini Konak’ta kanıtlamış olan Muzaffer Tunçağ’ı yakıştırıyorum. İkinci adayım ise Sayın Hakan Tartan’dır. Doğal ki yerel yönetimler içinde en büyük ağırlığı İstanbul taşımaktadır. Bu kent, AKP’li yöneticilerin elinde “dışı seni, içiyse beni yakar” bir durumdadır. Her yıl dikilen bir buçuk milyon lale kentin içinden çürü- mesini artık gizleyememektedir. İstanbul, yurttaşların en basit özgürlük haklarının sınırlandığı bir rant avla- ğı ve yasaklar kenti olmaktan kurtarılmalıdır. Adayım kim mi? İnsani ve inançlı sosyal demokrat kişiliğini ya- kından gözlemlediğim, model oluşturma becerisiyle, siyasal deneyimiyle, birleştiriciliğiyle, çalışkanlığıyla Sayın Ercan Karakaş’tır. Kimi okurlarım ad vermemi yadırgayabilirler, ama unutmayalım ki yerel yönetim seçimlerinde siyasal partiler kadar adayların kişilikleri de önemlidir. Kimi ne için önerdiğimi somut olarak belirtmesem bu ya- zı havada kalmaz mıydı? ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ ‘Yerel Seçim’in Fõrsatçõlarõ... Önümüzdeki yerel değil, “merkeziyönetim”seçimleriol- saydõ adalet, içişleri ve ulaştõrma bakanlarõ istifa edeceklerdi. Hü- kümetin adalet, asayiş ve haber- leşmedeki “iktidar olanakla- rı”nõ seçime yönelik kullanma- masõ için, yerlerine “tarafsız” bakanlar atanacaktõ... “Aynıhassasiyet”inbelediye- ler için de gözetilmesi gereki- yor... Ne var ki adõna “reform” denilen şu yeni belediyeler yasa- sõnda bile seçime dönük “oy av- cılığı” uğruna kentlerin gözden çõkartõlmasõna hiçbir önlem alõn- madõ.Kalõcõtahribatlarayolaçan kent ve çevre katili yapõlaşmala- ra, şimdi de “seçim yatırımı” olarak izin verilmesine olanak sağlandõ... İnsan merak ediyor; binden fazla belediyeyi, “imar düzeni- ni bozuyorlar” gerekçesiyle ka- patanlar, aynõ düzene seçim ön- cesiindirilendarbelerenedenses- siz ve seyirciler? İşte bazõ örnek- ler: İstanbul ‘acil’ satışta... ‘Dubaikazıkları’nõn“rekor” yoğunluğu Mimarlar Odasõ’nca dava edilince, arsaya değil “sü- per gökdelen izni”ne trilyonlarõ sayan Araplar, “Mahkeme ima- rımızı onaylamazsa para da yok” dediler. İhale yasasõnõ din- lemeyerek 20 aydõr sözleşmeyi iptal etmeyen Kadir Topbaş ise “satışa çomak sokanlar orada piknik yapsınlar” sözleriyle, imar cinayetini durdurmak iste- yendavacõlarayükleniyor.(Cum- huriyet, 10 Aralõk 2008) Oysa dava satõşa değil; kenti ezen “imar armağanı”na! açõl- dõ.Topbaş’õnbir“mimar”olarak dabuyanlõşõndanötürü“özürdi- leme”si ve meslektaşlarõna da “teşekkür”etmesigerekmezmi? Son haberler, aynõ tutumun se- çimöncesindedoruğaçõktõğõnõda gösteriyor. İBB Meclisi şimdi de İstanbul’un değişik bölgelerin- deki“eldekalanbelediyearazi- leri”nin satõşõna onay vermiş. Pendik’te41binve30bin,Sa- biha Gökçen Havaalanı yanõn- da 14 bin ve Selimiye’de 19 bin metrekaralik “kentsel hizmet alanı” imarlõ arsalar “alelacele” pazarlanacak. (Vatan, 13 Aralõk 08) Peki ama aynõ “kentsel hiz- met”lerneredekarşõlanacak?Se- çimde yönetim değişirse, kent hizmetlerini halka ait arsalarõ da- hadaçoğaltaraksürdürmeyiyeğ- leyecek kadrolara “mülksüz be- lediye” bõrakmak nasõl bir de- mokrasi anlayõşõdõr; yeni yöneti- min olasõ “toplumsal proje”le- rini bugünden olanaksõz kõlmayõ hiç değilse seçim öncesinde dur- durabilecek bir yasal düzenle- meye gereksinim yok mudur?... ‘Kapanış’ yağması! Benzer durum, yine İstan- bul’daki Yakuplu Belediye- si‘nde gerçekleşen “imar planı değişiklikleri” için de geçerli. İmar anarşisini önleme adõna belde belediyelerini kapatan ya- sada “seçime kadar imar yetki- leri de kullanılamaz” denilmi- yor olmasõnõn nedeni şimdi daha iyi anlaşõlõyor. 30 Mart 2009’da, artõk “ma- halle”ye dönüşecek Yakup- lu’nun Başkanõ ve meclis üyele- ri, AKP’li İmar Komisyonu Baş- kanõ’nõn annesine ait arsalardaki yapõlaşma hakkõnõ 17 binden 24 bin metrekareye çõkartõyor. Ya- ni, ortalama 100’er metrekarelik “70 daire” daha yapõlmasõ sağ- lanõyor. (Milliyet, 26 Kasõm 2008) Bütün bunlar olurken, Di- dim’dengelenhaberlerseseçime doğru artan yağma kampanyasõ- nõn “yasalar”dan sorumlu ke- simlerce pek benimsendiğini de gösteriyor. DidimKentKonseyi,kõyõyatel örgü çekerek denizi topluma ka- patan ve kaçak dolgu yapan ünlü “ParlamenterlerSitesi”içinsuç duyurusunda bulunmuş. Eski ve yeni milletvekilleri, anayasanõn kõyõlarla ilgili 43. maddesi ile Kõyõ Yasasõ’nõ açõk- ça çiğnerlerken belediye ve kay- makamlõk aylardõr seyirci kalõ- yor. Oysa aynõ parlamenterler, benzersuçlarõnedeniyleoncabe- lediyeyi kapatan yasayõ onayla- dõlar... Evet... “Seçim önlemleri”nin artõk yerel yönetimler için de ge- tirilmesi gerekiyor. Kentlerimiz, örneğin “belediye seçimlerine 6 ay kala inşaat yoğunluğunu arttıran imar değişikliği yapı- lamaz; yeni imar alanları açı- lamaz; belediye mülkleri satı- lamaz; bir sonraki yönetime borç bırakacak satın almalar ve harcamalar yapılamaz..” di- yebilecekbiryasamaerkininhas- reti içinde yerel seçimlere hazõr- lanõyor... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 21 Aralık Görevli SESSİZ SEDASIZ (!) [email protected] Didim’de parlamenterlerin deniz dolgusu... BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Türk kentlerinin çoğunda, surla çevrili alanõn dõşõn- da kalan yerleşme- ler için kullanõlan sözcük. 2/ Eskiden uzay boşluğunu doldurduğu varsa- yõlan esnek mad- de... Hayvanlarõn kõşlõk yemi. 3/ En- gel... Kullanõlmasõ önlenmiş, el konul- muş olan. 4/ Hayvanlara vurulan damga... Küçük tekne kaptanõ. 5/ Yapõlarõ örten süslü çatõ ve saçak- lar. 6/ Tümceyi oluşturan öğelerden biri... Tuzağa düşürülen şey. 7/ Kõşla il- gili, kõşa ait... Bir etkinli- ğin geçici olarak durdu- rulduğu süre. 8/ Üst yanõ açõk boru... Kimi göçebe Türk topluluklarõnda birkaç aileye ait çadõrdan oluşan topluluk. 9/ Güneydoğudan esen rüzgâr. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Erkek keçi... Birdenbire ortaya çõkan ruhsal darbe. 2/ Ergenekon’dan çõkõşlarõnda Göktürklere yol gösterdiğine inanõlan dişi kurt... Bir bağlaç. 3/ Liste başõ olmuş hafif müzik parçasõ... Fotoğrafçõlõkta resimleri basmadan önce cam üzerinde düzeltme işi. 4/ Türkiye’nin plaka imi... İri ve uzun taneli bir üzüm cinsi. 5/ Adõyaman’õn bir ilçesi. 6/ Çektiri türünden bir savaş gemisi... Bir renk. 7/ Tirsi balõğõna verilen bir başka ad... “Selam” anlamõnda La- tince sözcük. 8/ Cilacõlõkta kullanõlan bir tür vernik... Asurlular tarafõndan Anadolu’da kurulan ticaret koloni- lerine verilen ad. 9/ Kabadayõ... Otellerde, müşterilerin arabalarõnõ park etmekle görevli kimse. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K I L I Ç L I F U S A R E S E L Y I L K A D R O L A D E T A Ş U Ç E L A R A Ç E R N E K D O K İ E V K E P T E M E L İ S A A K N E A P E L 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 [email protected] www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com T.C. KÜÇÜKÇEKMECE 3. AİLE MAHKEMESİ’NDEN GENTİANO BALKAN’A İLANEN TEBLİGAT ESAS NO: 2007-522 KARAR NO: 2008-558 Mahkememizin 16.06.2008 tarihli kararõ ile davanõn KABULÜNE, Riza ve Saliha oğlu 10.12.1973 d.lu SELATTİN BALKAN ile Yunus ve Hatice kõzõ 18.02.1983 doğumlu GENTİANO BALKAN’õn BOŞANMALARINA, Talep edilmediğinden nafaka ve tazminat konusunda karar oluşturulmasõna yer olmadõğõna, Davacõ yanõn istemi gibi yargõlama giderlerinin davacõ üzerinde bõrakõlmasõna ve davacõ vekili lehine ücreti vekâlet takdirine yer olmadõğõna, Peşin alõnan harcõn mahsubu ile bakiye 0.90 YTL maktu karar ilam harcõnõn davacõdan alõnarak Hazine’ye irad kaydõna, Mahkememiz kararõ kesinleştiğinde 3 adet kesinleşmiş kararõn nüfus müdürlüğüne gönderilmesine, Daha önce duruşma gününü bildirir açõklamalõ dava dilekçesi de davalõya ilanen tebliğ edilmiş olduğundan bu ilamõn, yayõnlanmasõndan iti- baren 15 gün sonra gerekçeli karar davalõ GENTİANO BALKAN’a tebliğ edilmiş sayõlacağõ ve bunu takip eden 15 gün içerisinde temyiz ede- bileceği, aksi halde boşanma kararõnõn kesinleşeceği davalõ GENTİANO BALKAN’a ilanen tebliğ olunur. Basõn: 68391
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle