Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube-
si, 10 Aralık İnsan Hakları Evrensel Bildir-
gesi’nin kabulünün 60. yıldönümü nedeniyle dün Sultanahmet Parkı’nda basın açıklaması
yaptı. Ellerinde, “Kadınlar üzerindeki sömürüye ve ayrımcılığa son”, “Töre cinayetleri-
ne hayır”, “Polis şiddetine son verilsin”, “Cezaevlerinde ölüm istemiyoruz”, “İnsanlık onu-
ru işkenceyi yenecek”, “Terk etmeyeceğiz değiştireceğiz”, “Çocuklara karşı şiddete son”,
“Yaşama hakkı kutsaldır”, “Sokak infazlarına son” dövizleri taşıyan grup “İnsan Hak-
larıyla İnsandır”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganları attı. (Fotoğraf: NİHAN İNAL)
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Evrensel değerlerle bakıldığında bir kişinin 4 temel
hakkı vardır:
1- Yaşama hakkı.
2- Barınma hakkı.
3- Sağlık ve eğitim hakkı.
4- Kültürel hakları.
Eğer birinci hak, hakkın rahmetine kavuşmuşsa,
öteki hakların bir anlamı olabilir mi?
Olamaz...
Ne yazık ki, küresel güçler yıllarca hedef ülkeleri
kendi eksenleri etrafında tutmak için bu hakları ter-
sine çevirdiler. Devamında da ülkeleri, toplumları, evi-
re çevire kana buladılar. Bulamaya da devam edi-
yorlar.
Bugün Afrika başta olmak üzere her 30 saniyede
1 çocuk kolayca önlenebilir hastalıklar nedeniyle ya-
şamını yitiriyor.
Ötesi var mı?
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin temel mad-
desi şu:
İnsanlar eşit doğar. Kimse, renk, dil, din, cinsiyet
ayrımına tabi tutulamaz. İnsanlar, siyasi görüşleri, et-
nik yapıları, sosyal kökenleri ve mülkiyet durumları
nedeniyle farklı bir tutumla karşı karşıya bırakılamaz.
Bugün dünyaya baktığımızda küreselleşmenin
ruhunun yukarıdaki ayrımlar olduğunu görüyoruz.
Art arda yeni sınırlar çizilirken, ülkeler kendi içle-
rinde özerk bölgelere ayrılırken temel etken ne?
Etnik kökenler ya da dini inançlar...
İnsan hakları, insan haklamalarına dönüşmüş du-
rumda!
Eğer Afrika’nın, Asya’nın köşelerinde bir ülke yö-
netimi kendisini küresel yapıya teslim etmişse, hal-
kına ne yaparsa yapsın, demokratik bir ilerleme için-
de olduğu ilan ediliyor. Tersi ise, artık ayrımlardan ay-
rım, dışlamalardan dışlama beğen!
Bildirgenin ana maddesi şu şekilde değişse yeri-
dir:
İnsanlar kendi aralarında renklere, dillere, dinlere,
ırklara göre ayrılırlar ve ötekine karşı haklarını koru-
mak için her şeyi yaparlar.
Yeryüzünü saran ekonomik krizi de insan hakla-
malarından ayrı tutamayız.
Sık sık kullanılan şöyle bir slogan var:
Yoksullukla mücadele!
Dünyanın zengin ülkelerini yönetenler o kadar yuf-
ka yürekli ki; fakir ülkelerin sofralarına yufka gitme-
diği an, yürekleri yufka yufka parçalanıyor!
Kocaman bir yalan.
Özünde; yoksullukla mücadele değil, yoksullukla
mukavele var!
Nedir o mukavele?
Önce aç bırak, kendine muhtaç bırak... Sonra kar-
nını doyuracak kadar ekmek verince, senden iyisi ol-
masın, iktidarını kalıcı bırak!
Bu yöntem sadece küresel değil ülkesel de kul-
lanılan ve sonuç veren bir siyasal bakış... Yerel se-
çimlere giderken, ülkemizin dört bir yanından gelen
“yardım” haberlerinin özüne inince ne yazık ki, birinci
sırada sözünü ettiğimiz gerçek var. Üstelik siyasal
ayrım da KDV’si!
Bayramlık ağzımızı yine olumsuzluklar üzerine aç-
tık ama, halkımız ne demiş:
Dil, yaranın üstüne gider!
Türkiye de küresel gidişten payını aldı; her türlü ay-
rımın ortak paydalarımızın önüne geçmesi için her şey
yapıldı.
Başlıca tesellimiz ve gücümüz; Anadolu insanının
bir arada yaşama duygusunun hâlâ her şeyin üze-
rinde olması!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Yanıt: Terör sorununu çözecek yeni bir müsteşarlık
kurduk. Polis bundan böyle -ABD’de olduğu gibi- kim-
lik gösterecek.
Bu yakınılar kalıcı değil, arızi. Geçer, geçer!
Poturlu, fesli, şalvarlı, takkeli, külahlı toplumu
adam gibi giyinmeye ve çağdaş yaşama dönüştür-
meye yönelik çabaları bugün reddi miras görüntüsü
altında, oy kazanma kaygısıyla bir kalemde silmek;
türbanı siyasal simge olarak kabul ederken, şeriat sim-
gesi kara çarşafa sarılmayı sindirmek, anlamak ola-
naksız.
Yanıt: 29 Mart 2009’a ne kaldı ki şuracıkta… Bu
da geçer, geçer!
Seçmen kütükleri üzerindeki yanlış saptamalar, şun-
ca seçimdir görülemeyen eleştirilere yol açtı. Yanlı-
şı düzeltme olanağı yaratılmazsa yerel seçimler şai-
beli damgası yiyecek!
Yanıt: Şurada burada görülen kimi aksaklıkları bü-
yütmemek gerek. Kütüklerin ikinci kez asılmasıyla şi-
kâyetler; eleştiriler ortadan kalkacak.
Bugün var yarın yok bu eleştiriler, suçlamalar. Bu
da geçer, geçer!
Geçer mi?
Kuşkulu ve zor. Seçim sandığında açılan rahnenin
kolay onarılacağını sanmak; şikâyetler, yakınmalar,
eleştiriler gelir geçer demek, kolaycı yola başvurmak
demek.
Üstelik başka ülkelerde rağbet görmeyen demo-
kratik kolaycılık bizde fazla itibar görüyor.
Kütük rezaletinin altını biraz olsun karıştırmaya, araş-
tırmaya nedense ne siyasetçiler ne de olayla yakın-
dan ilgili olan çevreler yanaşmıyor.
Geçen pazar günü Milliyet seçmen sayısı ve seç-
men kütüğü sorununa büyük yer ayırdı.
Son günlerde birkaç kez eğildiğimiz konuya değindi.
Güncel’de 2007 yılında seçmen kütükleri sorununa
CHP ve MHP gerektiği önemi verseydi; bugünkü sa-
kıncalı düzene dümen kırılmayacaktı, dedik.
Kütük rezaletine nasıl gelindiğini açıklayan Milliyet,
“seçmen kütüklerinin Adrese Dayalı Nüfus Kayıt
Sistemi’ne göre oluşturulmasını eleştiren muhalefe-
tin, bu uygulamaya izin veren yasa hazırlanırken ve-
ya çıkarıldıktan sonra itirazda bulunmadığının ortaya
çıktığını” kamuoyuna duyurdu...
Ayrıca, ana muhalefetin ilgili yasanın mektupla oy
kullanılmasına ilişkin 10. maddesinin iptali için Ana-
yasa Mahkemesi’ne dava açarken söz konusu dü-
zenlemeyle ilgili 4. madde ile girişimde bulunmadı.
Olay burada kalmıyor. Konuyla ilgili yasa TBMM’de
görüşülürken -Tarhan Erdem’in yaptığı araştırma-
ya göre- CHP sözcüleri, bugün büyük yakınma ko-
nusu olan kütüklerin Adrese Dayalı Nüfus Kayıt
Sistemi verilerine göre hazırlanmasını sağlayan mad-
deye hiçbir itirazda bulunmuyor...
Hatta kendi adına söz alan bir CHP milletvekili, kü-
tüklerin bu sistemle hazırlanmasının 2007 seçimle-
rindeki şikâyetleri ortadan kaldıracağını söylüyor.
Bu madde nasıl giriyor ilgili yasaya? Tasarı da yok!
Lakin Anayasa Komisyonu’nda -kimin, bir partinin mi
önerdiği belli olmayan- bir önerge ile sistem yasaya
giriyor. Meclis Genel Kurulu’ndan da itiraz gelmeden
geçiyor.
Bu öykü, bugün içinden nasıl çıkacağımızı kestir-
mediğimiz seçmen kütükleri rezaletini anlatan bir öy-
kü.
TBMM Anayasa Komisyonu üyesi Antalya Millet-
vekili Attila Emek (CHP); haklı olarak isyan ediyor:
“(İktidar) İnsan haklarına aykırı biçimde Meclis’i ça-
lıştırıyor. Hele hele yanlış bir durumu geçirmek isti-
yorlarsa bunu gece yarısı yapıyorlar. Yanlışlık ortaya
çıktı. Bayramdan sonra Meclis toplanıyor. İki saatte
yasayı düzeltiriz. Yeni bir seçim takvimi yapma imkânı
da var” diyor.
Hatadan dönmeyi gündeme getiren Attila Emek’in
bir dileği var: “AKP mazeret çıkarmasın!”
Sorun çözülür ve kütük ve seçmen sayısı ile ilgili
tartışmalara son verilebilir mi?
TBMM, “hatayı düzeltmek zorunda” diyor Tarhan
Erdem. Ama nasıl?
2098 sayılı yasanın 33. maddesi birinci fıkrasını yü-
rürlükten kaldıran tek maddelik bir yasa ile…
Bu, gerçekleşirse YSK’nin işi kolaylaşacak; bugünkü
kütüklerin yerini 2007 yılı referandumundaki seçmen
kütüklerini Yüksek Seçim Kurulu askıya çıkaracak!
O zaman 6 milyon fazla seçmen sorunu çözüm-
lenmemiş olmayacak mı?
“O başka bir sorun. Üstelik o rakam yanlış hesap-
lara dayandığı artık bilinen nüfus sayımına göre bu-
lunan bir rakam” diyor Erdem.
Kütük rezaletine çare umudu bayram sonrasına ka-
lıyor.
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA11 ARALIK 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET
17HABERLERİN DEVAMI
İstanbul PB 12
Edirne S 12
Kocaeli S 15
Çanakkale PB 14
İzmir PB 15
Manisa PB 14
Aydın PB 16
Denizli S 14
Zonguldak PB 14
Sinop PB 13
Samsun PB 11
Trabzon PB 9
Giresun PB 10
Ankara S 8
Eskişehir S 8
Konya S 7
Sıvas S 3
Antalya PB 19
Adana PB 17
Mersin PB 18
Diyarbakır PB 8
Şanlıurfa PB 12
Mardin PB 7
Siirt PB 9
Hakkâri PB 9
Van PB 6
Kars B 1
Oslo K - 7
Helsinki K 7
Stockholm K 2
Londra B 4
Amsterdam K 5
Brüksel K 3
Paris K 4
Bonn K 2
Münih Y 5
Berlin K 5
Budapeşte K 7
Madrid Y 10
Viyana Y 5
Belgrad B 9
Soyfa B 11
Roma Y 16
Atina B 19
Zürih K 3
Moskova K 1
Aşkabat B 18
Astana B - 1
Taşkent B 18
Bakû Y 8
Bişkek B 12
Tiflis Y 5
Kahire B 20
Şam B 14
Yurdun kuzeydoğu
kesimleri parçalı ve
çok bulutlu, Rize,
Artvin, Hopa ve Ar-
dahan çevreleri ya-
ğışlı, diğer yerler
parçalı ve az bulut-
lu geçecek. Yağış-
lar yağmur ve kar
şeklinde olacak.
‘JİTEM derin devlet’
MAHMUT GÜRER
ANKARA - Beyaz Saray’a
yakõnlõğõ ile bilinen Jamestown
Fonu Araştõrmalar Merkezi tara-
fõndan hazõrlanan “Türkiye’nin
Jandarması: Terörle Mücade-
lenin Ön Ucunda Reform” ad-
lõ raporda, Jandarma İstihbarat ve
Terörle Mücadele Birimi’nden
(JİTEM) “derin devlet” olarak
söz edilirken, bu kurumun yasa-
dõşõ hareketleri nedeniyle, “Er-
genekon Soruşturması”nõn
önemli unsurlarõndan biri haline
geldiği belirtildi.
Jamestown Fonu’nun yayõn or-
ganõ olan “Terorism Monitor”de
Andrew McGregor imzasõ ile
yayõmlanan raporda, Jandar-
ma’nõn Türkiye’nin terörle mü-
cadelesinde, yõllardan beri bü-
yük değişimler gerçekleştirerek
önemli başarõlara imza attõğõ be-
lirtildi. Jandarma içinde gerçek-
leştirilen reformlarõn, terörle mü-
cadeleye doğrudan yansõtõldõğõna
işaret edilen raporda, Jandarma
Genel Komutanlõğõ’nõn Türki-
ye’nin Avrupa Birliği üyeliği için
de büyük bir koz olduğu bildiril-
di Raporda, Türk Jandarmasõ’nõn
başta mobil cihazlar olmak üze-
re çok iyi bir donanõmõ bulundu-
ğu kaydedilirken, Ergenekon So-
ruşturmasõ’na da önemli bir yer
ayrõlmasõ dikkat çekti.
Ergenekon bağlantısı
Raporda, JİTEM ve Ergenekon
soruşturmasõ ile ilgili olarak şu ifa-
delere yer verildi: “Jandarmanın
tartışmaya en açık bölümü ise,
teşkilat şemasında yer alma-
maktadır. Jandarma İstirbarat
ve Terörle Mücadele (JİTEM)
olarak anılan bu birim, jan-
darmanın istihbarat ve anti-
terör uygulamalarını gerçek-
leştirmektedir. Uzun süre res-
mi olarak reddedilen JİTEM ve
çalışanlarının gerçekleştirdik-
leri, ‘derin devlet’ adı altında
gündeme gelmektedir. Bu ya-
sadışı uygulamalardan bazıla-
rı da sürmekte olan Ergenekon
İHD’den basõn açõklamasõ
soruşturmasının da önemli bir
bölümünü oluşturmaktadır. Jİ-
TEM, aslında sivil kullanımın
dışında, devleti tehdit edebile-
cek ve güvenliğini sıkıntıya so-
kabilecek, şiddet ve suçun az-
altılması için kurulmuş bir bi-
rimdir. Ancak, JİTEM hak-
kında kitap yazan birimin eski
çalışanı Abdülkadir Aygan, Jİ-
TEM’in suikastleri olağan gör-
düğünü, hatta devlete yönelik
saldırıları bile hoş görülebilir
bulduğunu anlatmıştır.”
Veli Küçük dönemi
Raporda, JİTEM’in kurucusu
olan emekli general Veli Kü-
çük’ün döneminde, kurumun bir
çok şaibeli olay ve cinayete ka-
rõştõğõ da belirtildi. Raporun so-
nuç bölümünde ise, Jandarma’nõn
kendi sorumluluk bölgelerinden
bazõlarõnõ, diğer güvenlik güçle-
rine devretme konusunda direniş
gösterdiği savunulurken bunun
anlaşõlõr bir tavõr olmadõğõ öne sü-
rüldü. Jandarmanõn mevcut ya-
põsõnõn, özellikle Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’nde terörle mü-
cadele için oldukça önemli ol-
duğu vurgulanan raporda, kurum
içinde kurulacak olasõ yeni is-
tihbarat servislerinin ise, Türki-
ye’yi güvenlik yönünden AB’den
uzaklaştõracağõ belirtildi.
Türkiye’nin karnesi zayõf
BAYKAL’DAN SERT ELEŞTİRİ
‘Çanta kumarhane’ dönemi
865 adet çek/senet, 436 tabanca,
74 sahte kimlik, 14 çelik yelek, 12
kelepçe ve 4 el bombasõ izledi.
Polis tarafõndan en fazla operas-
yon yapõlan il 43 operasyonla
İstanbul olurken, ikinci sõrayõ
Ankara aldõ.
Raporda, organize suç örgütle-
rinin karekteristiği ve üye profi-
li de mercek altõna alõndõ. Örgüt-
lerin faaliyetlerine süreklilik ka-
zandõrmak için değişen koşullara
adapte olabilmelerinin en önem-
li özelliği olduğu vurgulananan ra-
porda, “Profesyonel mücadele-
nin başladığı 1998 yılından iti-
baren her geçen yıl faaliyetleri
kontol altına alınan suç örgüt-
lerinin, haksız çıkar sağlamak
için birtakım emekli/müstafi
kamu görevlileri ve tanınmış ki-
şileri aralarına katma girişi-
minde bulundukları görülm-
üştür” denildi. Son üç yõldaki
operasyonlarda 407 kamu gö-
revlisinin yakalandõğõ belirtildi.
Organize suç örgütlerini sokak çe-
telerinden ayõran özelliğin bilin-
çli bir şekilde kendi ilgi alanlarõ-
na giren kamu birimlerinden gö-
revlilerle ve medyada tanõnmõş ki-
şilerle irtibata geçme ve onlarõn
nüfuzundan yararlanma isteği ol-
duğuna işaret edildi.
‘Kamunun yararına...’
Suç örgütlerinin özellikle kamu
görevlileri veya tanõnmõş kişiler-
le aynõ karede olmaya çalõşõlõrken,
onlarõ da kendi örgütlerinin bir
parçasõ olarak gösterme çabasõna
girdikleri kaydedildi. Raporda,
organize suç örgütleri aralarõna al-
dõklarõ tecrübeli kamu görevlile-
ri sayesinde, faaliyetlerini sanki
“kamunun toplumun veya ül-
kenin yararına” gibi gösterme-
ye çalõştõklarõ vurgulandõ.
Raporda, şu değerlendirme
yapõldõ: “Yasal boşlukları ken-
di lehlerine çevirmeye devam
etmişlerdir. Yaptırımı ağır
olan suçlar yerine daha çok pa-
ra cezası ile kurtuldukları suç-
lara yönelmişlerdir. Bunun en
çarpıcı örneklerinden biri ku-
mar onatmak için yer ve im-
kân sağlamaktır. Zaman za-
man bu faaliyetlerini yurtdışı
seyahati kolay olan ülkelere ta-
şıyarak, buralarda devam et-
mişlerdir. Yasal bir zemin ol-
madığı için lüks villa ve işyer-
lerini kumarhanelere başka
bir deyimle casinolara dön-
üştürmüşler, hatta bunları ta-
şınabilir hale getirmişlerdir.
Bir işyerini kısa sürede çanta
kumar makineleri ile kumar-
haneye çevirebilmişlerdir.”
‘Çocuk yaşta başladılar’
Birçok suç örgütü liderinin,
çocuk sayõlabilecek yaşlarda su-
ça karõştõklarõ ve bunu sürekli ha-
le getirdikleri anlatõlan raporda,
“Bu süreklilik organize suç
örgütü kriterlerinde de sayıl-
dığı gibi, örgüt liderinin ismi-
nin gündemde kalmasına, böy-
lelikle suç örgütünün devam-
lılığının sağlanmasına yol aç-
maktadır” denildi.
Haber Merkezi - Türkiye İn-
san Haklarõ Vakfõ (TİHV) ve İn-
san Haklarõ Derneği (İHD) yö-
neticileri Türkiye’de 2008 yõlõn-
da “dur” ihtarõna uymadõklarõ ge-
rekçesiyle güvenlik güçlerinin
ateş açmasõ sonucunda 9, gözal-
tõnda 8 ve cezaevinde de 36 kişi-
nin yaşamõnõ yitirdiği açõkladõ.
10 Aralõk İnsan Haklarõ Ev-
rensel Beyannamesi’nin Birleşmiş
Milletler (BM) tarafõndan kabul
edilişinin 60. yõldönümü ve İnsan Haklarõ Haf-
tasõ nedeniyle dün Taksim’deki TİHV bina-
sõnda TİHV Genel Başkanõ Yavuz Önen ile
yönetim kurulu üyesi Coşkun Üsterci ile İHD
Genel Başkanõ Öztürk Türkdoğan katõlõmõyla
basõn toplantõsõ düzenlendi.
Türkiye’nin insan haklarõ ve özgürlükleri an-
lamõnda birçok anlaşmaya taraf olmasõna
karşõn bunun gerekçelerine yerine getirme-
diğini, demokrasiyi tahsis edemediğini söy-
leyen Türkdoğan, “Demokrasinin çoğulcu-
luk, açıklık ve katılımcılık ilkeleri açısından
Türkiye’nin sisteminde ciddi sorunlar bu-
lunmaktadır” dedi. 12 Eylül Anayasasõ’nõn
değişmesi gerektiğini belirten Türkdoğan,
mevcut hukuk sisteminin bir bütün olarak dü-
şünce ve ifade özgürlüğünü kõsõtlayõcõ bir ni-
teliğe sahip olduğunu dile getirdi.
Önen: İç savaş çanları çalıyor
TİHV Başkanõ Yavuz Önen de Türkiye’nin
giderek “korku toplumu” haline geldiğini be-
lirterek “Yunanistan’da polis
kurşunu ile öldürülen gencin ar-
dından halk ayaklandı, oysa
ülkemizde benzeri olaylar sık
sık yaşanıyor, insanlardan ses
çıkmıyor. Ülke giderek faşist bir
konseptin egemenliğine bürü-
nüyor. İç savaş tehlikesi çanla-
rı çalıyor” uyarõsõnda bulundu.
‘Ülke geriye gidiyor’
İzmir’de TİHV, İHD, Çağdaş
Hukukçular Derneği İzmir şubeleri yaptõğõ or-
tak açõklamayla, işkence ve kötü muamele, dü-
şünce ve ifade özgürlüğü bakõmõndan ülkenin
“geri” gittiği vurgulandõ. TİHV İzmir Şube-
si görevlisi Nergis Tuba Ataç, AKP hükümeti
döneminde işkence ve kötü muamele gören-
lerin sayõsõnda gözle görülür artõş olduğunu be-
lirtti. Adana’da da CHP ve İHD’den yapõlan
açõklamalarda, ekonomik kriz ortamõnõn insan
hakkõ ihlallerini artõrdõğõ ve sorunu daha ya-
kõcõ hale getirdiği vurgulandõ.
Baştarafı 1. Sayfada
OSLO (AA) - Nobel Barõş Ödü-
lü’nü dün düzenlenen törenle
alan Finlandiyalõ devlet adamõ ve
diplomat Martti Ahtisaari,
ABD Başkanõ seçilen Barack
Obama’dan Ortadoğu sorununa
“yüksek öncelik” tanõmasõ çağõ-
rõsõnda bulundu. Norveç’in baş-
kenti Oslo’da yapõlan ödül töre-
ninde konuşan Ahtsaari, dünyada
çözülemeyecek sorun olmadõğõnõ belirterek,
Ortadoğu’nun dünyanõn en önemli barõş tesis
etme projesi olduğunu kaydetti. Obama’ya
çağrõda bulunan, ancak Filistin ile İsrail arasõn-
da on yõllardõr süren sorunun çözümü hakkõn-
da görüş belirtmeyen Ahtisaari, Ortadoğu’daki
sorunun yõllarca süremeyeceğini, çözüm için
bir şeyler yapõlmasõ gerektiğini ifade etti. Ah-
tisaari, ekonomik krizin gelişmen ülkeleri daha
kötü vuracağõnõ belirtti. Stockholm’deki tören-
de 2008 Nobel edebiyat, fizik, tõp, kimya ve
ekonomi ödülleri sahiplerine teslim edildi.
ABD’deki bir merkezin raporunda, jandarmanõn teşkilat yapõsõ incelenirken
JİTEM’in bu yapõlanma içindeki en tartõşmalõ kurum olduğuna dikkat çekildi
İnsan hakları örgütleri, uluslararası anlaşmaların uygulanmadığını vurguladı
Bahçeli’ye ‘siyasi
pusucu’ yanıtı
NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ VERİLDİ
Obama’ya
Ortadoğu çağrısı
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - CHP Lideri Deniz
Baykal, “Ilımlı siyasi İslamın
sağ ayağı AKP, sol ayağı
CHP” diyen MHP Genel Baş-
kanõ Devlet Bahçeli’ye sert
tepki gösterdi. Baykal dün
yaptõğõ yazõlõ açõklamada, in-
sanlarõn kõlõk kõyafetlerini öz-
gürce seçmelerine, kullanma-
larõna saygõ gösterilmesini iste-
menin “ılımlı İslam” olarak
yorumlanmasõna tepki göstererek “Kıyafeti
bir dışlama, bir etiketleme ve bir yaftalama
nedeni saymayı reddetmek ılımlı İslamın
ifadesiyse; dini siyasi simge niteliğindeki kı-
yafetlerin kamusal alanda kullanılmasını
sağlamak için anayasa değişikliği girişimin-
de bulunmak neyin ifadesidir? Ilımlı olma-
yan bir din istismarcılığının mı, yoksa siyasi
pusu kurma geleneğinin mi ifadesidir” dedi.
“Ilımlı İslam bir din projesi değildir, bir si-
yaset projesidir” görüşünü dile getiren Bay-
kal, şunlarõ söyledi: “Özel yaşam alanında
örtünen insanların kılık kıyafetlerine saygı
gösterilmesi laik Cumhuriyete inanan her-
kesi mutlu etmelidir. Bundan memnun ol-
mayanlar, din istismarcılığıyla, siyasi pusu
kurma geleneğine sahip olanlardır” dedi.
Başbakan ‘çek git’ diyemez
Başbakan Tayyip Erdoğan’õn “ya sev ya
terk et” söylemi ile pompalõ tüfekle gösterici-
lere müdahale eden yurttaşa yönelik değerlen-
dirmelerine gönderme yapan Baykal, “Herkes
kendi kimliğini kendisi tarif etsin. ‘Sen şu-
sun, sen busun’ deme hakkı ne devlette var-
dır ne de herhangi bir kimsede. Başbakan
kalkıp bir insanımıza ‘çek git’ diyemez.”
Türkiye İnsan
Hakları Vak-
fı’nda düzen-
lenen toplan-
tıda Türki-
ye’nin insan
hakları konu-
sundaki duru-
mu anlatıldı.