22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada tifanın nelerden kaynaklanmış olabileceğini bir bir sıralamaya başladılar. Yolsuzluk, usulsüzlük iddiaları ve benzer şeyler doğrudan istifa nedeni olamaya- cağına göre, Fırat niçin görevlerinden ayrılmıştı? Sorunun yanıtı, Fırat’ın yerine gelen kişi ile de ve- rilebilir. Uzun yıllar değişik partilerde devletin İçiş- leri Bakanlığı görevinde bulunmuş Abdülkadir Aksu, AKP’nin yeni iki numarası! Bunda bir numara var mı? Konunun bu yanına girmeden önce CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun hakkını da yemeyelim. Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği Fı- rat belgeleri, siyaset ırmağının üzerinde yüzmeye devam ediyor. Fırat bunlara kendi üslubu içinde ya- nıtlar vermeye çalışsa da, AKP kamouyu dahil, pek çok kesimi tatmin edemedi. En sağlıksız istifa gerekçesi “sağlık nedenleriy- le” diye başlayandır. Fırat da bu nedene sarıldığı- na göre, Kılıçdaroğlu’nun payının altını çizmek ge- rek. Geçelim Fırat’ın öteki yakasına... Başbakan Erdoğan yaklaşık bir aydır, önceki 6 yıldan çok daha farklı bir “terörle mücadele” poli- tikası izliyor. Başbakan kimi zaman “neredeeeen ne- reye” diye başlayan açıklamalar yapıyor ya, bu ko- nudaki değişim tam da bu anlatıma uygun: Neredeeeen nereye! Çok değil, daha bir yıl kadar önce DTP ile ilgili ka- patma davası gündeme geldiğinde Erdoğan’ın ilk tepkilerinden biri şu olmuştu: “Parti kapatmak çözüm değil, Meclis’ten atarsa- nız dağa çıkarlar...” Başbakan’ın bu yönde pek çok demeci var. Gün geldi, terör örgütünü masaya çağırmayı çağrıştıracak açıklamalar yaptı. Gün geldi, terör örgütü başına “sa- yın” dediğinin ortaya çıkmasına ses çıkarmadı, tep- ki göstermedi, geri almadı. Hatta Güneydoğu ve bü- yük kentler varoşuna verilen selamlardan biri ola- rak bile kabul edildi. Aynı Erdoğan bugün şunu söylüyor: “Ya tek devlet, tek millet, tek bayrak ilkesini ka- bul edersin ya da çeker gidersin!” Doğal olarak DTP’lilerin de ezberi bozuldu... Ar- kadaşlar bir yıl öncesine kadar partinin açılımını, “Dı- şarıdan Tayyip Partisi” şeklinde yapsak bile karşı çıkmayacak kadar Erdoğan’a sempatiyle bakıyor- lardı! Ne değişti de Başbakan değişti? İşte bu noktada, girişte yaptığımız vurgu öne çı- kıyor; Fırat’ın yerine Aksu getiriliyor. Fırat, ülkemizin dağlarından doğup sınırlarımız- dan çıkıp gidiyor... Aksu, ülkemizde doğup, ülkemiz sınırları içinde Akdeniz’in ılık sularına karışıp gidiyor... Akarsulardan girip konuyu sulandırmayalım ama, aklımıza ilk gelen sorulardan biri şu: Acaba Güneydoğu’nun kimi illerinde ilan edilmesi tartışılan Olağanüstü Hal (OHAL) AKP içinde mi ilan ediliyor? Erdoğan’ın sözleri bu soruya en azından “ılımlı” yanıt vermenin ortamını hazırlıyor. AKP şöyle bir politika da geliştiriyor olabilir mi: Nasıl olsa Güneydoğu’da ben ve DTP dışında par- ti yok. DTP’nin tabanına oynayacağıma tabanını oyarım, “din kardeşliğini” öne çıkarır belli bir oran- da oyu sandığıma koyarım. Aksu vitriniyle de böl- gedeki “devletle hareket eden” aşiretleri sandığa ko- yarım! Tutar mı tutmaz mı bilemeyiz ama... Siyasette “Fırat’ın Türküsü” hep oynak bir havada söylenir! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada sa olaylarında üçkâğıt karışımı hokus pokus işler- den sonra milyon dolar haksız kazanç elde ettiği- ni, Dengir Bey’in ortağı ve yöneticisi olduğu şirke- tin hayali ihracat yaptığını Kemal Kılıçdaroğlu bel- gelerle kanıtladıktan sonra gerçekleşti. Her iki olay bir zamanlar yöneticilerin istifala- rından sonra kullandıkları gerekçeye benziyor. Zo- runlu istifalar mutlaka sağlık sorunlarına bağlanırdı. Son günlerde iktidar partisinde de aynı gerekçe pek revaçta. Açıkladıklarına göre önceki yıllar ağır ameliyat geçirdiğini söyleyen Dengir Bey de ameliyat ge- çiren Dişli de sağlık nedenleriyle görevlerinden ay- rılmış oluyorlar. Rahatsızlıkları nedir, söylemiyorlar ama; herhalde Dişli, dişlerinden, Dengir Bey’i de nasır vurduğu için görevi bırakmış bulunuyor! Dengir Bey, aşağı yukarı altı yıldır RTE’nin söz- lü nice saçmalıklarını, aşırı dozda saldırılarını sa- vundu, göğüs gerdi. Hatta saldırgan üslubuyla RTE gibi kimi zaman ağzını bozarak genel başkanına ne denli layık ol- duğunu da kanıtladı. Şu sonuca bakınız: Bir iktidar partisinin iki nu- maralı yöneticisinin istifasına hayali ihracat yaparak devleti dolandırdığı kanıtlanan şirketin ortağı ve yö- neticisi olması neden olmuyor da; RTE’nin dev- leti tanımayanlara “ya sev ya terk et” demesi Kürt kökenli Dengir Bey’in kanına kanına dokunuyor. Bu söze ve eylemci Kürtlere karşı takındığı tavra karşı çıkarak istifa dilekçesini parti liderine uza- tıyor. Dengir Bey’in yerine -ılımlı- eski İçişleri Baka- nı Abdülkadir Aksu’nun getirilmesi RTE’nin çev- resini Kürt kökenli olanların sardığı, hatta partiyi Kürt kökeninden gelenlerin yönettiği iddialarını doğruluyor. Fırat’ın görevden ayrılmasına RTE’nin Kürtlere karşı birden sert bir tavır alan sözleri neden ol- mamış, yolsuzluk sorunu bu olaylarda asla rol oy- namamış gibi bir tavır alması kamuoyunu tatmin edecek mi, eder mi? Parti genel merkezinin yolsuzluklar sarmalına gir- diği kanıtlanırken; buna ek olarak iktidar partisinde Kürt sorununda görüş ayrılıklarını içeren ayrışma su üzerine çıktı. Son günlerde Fırat’ın terör örgütünün siyasal uzantısı gözüyle bakılan Demokrat Toplum Par- tisi genel başkanı ve önde gidenleriyle buluşup ko- nuşması dikkat çekti. Dengir Bey’in bu davranı- şı hükümetin Kürt sorununa bakış açısında deği- şim işaretleri sayıldı. Fakat asıl gerçek daha de- rinlerde. Kürt sorununda RTE ile yakın arkadaşları ara- sındaki görüş ayrılığı kapalı kapılar arkasından dı- şarıya vurdu, açığa çıktı. Dengir Bey ve partide temsil ettiği kişilerin Kürt sorununa bakış açıları nedir? Örneğin DTP ara- cılığıyla dağdaki örgütle terör konusunda çözüm arayışlarına sıcak mı bakıyorlar? Ya da AKP’nin hükümet ve parti olarak Güneydoğu’daki Kürt ha- reketlerine kimi “demokratik haklar” adı altında ödünler vermesini mi istiyor veya öneriyorlar? Artık dinci iktidar partisi AKP’yi hemen her aşa- mada yolsuzlukların sardığı ve Kürt sorununda par- tideki derin görüş ayrılığı yadsınamaz iki gerçek! Son istifa olayları nasıl yorumlanırsa yorumlansın; Dengir Bey’in istifasıyla Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP adına ısrarla ve inatla sürdürdüğü “belgeli muhalefetin” ne denli etkili olduğu bir kez daha ka- nıtlandı. Yıllardır hemen her iktidarı yolsuzlukların beşi- ği diye suçlayan RTE’nin, ak dediği parti, beledi- yelerden genel merkeze kadar, A’dan Z’ye yol- suzluk batağında debeleniyor, her gün biraz da- ha batıyor. Saldırgan üslubuyla paçalarından akan pisli- ğe bakmadan RTE; CHP’ye, “yolsuzluklar nere- deymiş gel bana cevap ver. Aynaya bak kendi- ni gör” diyeceğine ve aradığı yolsuzlukları bul- mak istiyorsa; Şaban Dişli’ye, Dengir Mir Fırat’a ve de görevinden istifa etmemesini, direnmesi- ni salık verdiği; herkese ahlak satan, ama Al- manya’da nitelikli dolandırıcılıktan hakkında da- va açılan Deniz Feneri şüphelisi RTÜK Başkanı Zahid Akman’a baksın. Partideki boy aynasında bu yüzleri görebilir. ankcum@cumhuriyet.com.tr / IŞIL ÖZGENTÜRK İki Sihirli Slogan: ‘Değişim’ ve ‘Biz Yapabiliriz!’ Yeğenimle o müthiş seçim ge- cesi, bütün dünyanõn soluğunu tutmuş sonuçlarõ beklediği anõ ve ardõndan gelen büyük sevinç dal- gasõnõ izliyoruz. Ve Obama yüz- binleri aşan kalabalõğa sesleni- yor: “Bunu siz yaptınız!” En çok ağlayan yaşlõ bir zenci içimi burkuyor. O, 40 yõl önce öl- dürülen ünlü insan haklarõ savu- nucusu Martin Luther King’in 1963 yõlõnda “Bir Hayalim Var” başlõklõ konuşmasõnõ yaparken King’in yanõ başõndaymõş.. şimdi hayalin gerçekleştiği anõ izliyor. Yeğenim soruyor: “Teyze sen hiç böyle bir an yaşadın mı?”, “Böyle toplu bir sevinç?” Onun sözleri beni geçmişe götürüyor ve aklõma dağlara taşlara adõ Kara- oğlan diye yazõlan Ecevit geliyor. 12 Mart sonrasõ, Ecevit bizlere umut vermişti, 12 Mart’õn ardõn- dan bu topraklarda işkencenin bi- teceğine, daha adil bir düzen ku- rulacağõna ve hayatõn daha güzel olabileceğine inanmõştõk. Ve ilk kez sol rüzgârlar esmişti. Şimdi, ister “Amerikan siste- minin bir ürünü” deyin.. ister “Demokratlar da gelse, Cum- huriyetçiler de gelse Amerikan dış politikası değişmez” deyin, Obama dünyanõn tüm ezilenlerine bir umut aşõladõ, bir şeylerin de- ğişebileceğini gösterdi ve en önemlisi, Amerika ilk kez koca- man dev bir aynada kendini gör- dü. Aynadaki görüntüler hiç de hoş değildi ve o zaman ilk kez sorular başladõ... Aynaya bakmak her zaman iyi- dir. Belki de bütün dünya için, en çok da kendi ülkemiz için aynaya bakma zamanõ gelmiştir. Çünkü artõk iç karartan gerçekleri halõnõn altõna süpürmekle sorunlar çö- zülmüyor. Devekuşu gibi kafayõ kuma gömmek de vaziyeti kurtarmaya yetmiyor. Çünkü artõk dünya bir küçük köy gibi.. her şey aynaya yansõyor. Örneğin Sarah Ferguson’a kõz- makla olmuyor. “İngiltere bize tuzak kurdu” sözü çocuklarõ bi- le güldürüyor. Siz görüntülere ba- kõn, görüntüler yalan söylemiyor ve özür aramayalõm. Şunu yap- mayalõm, İngiltere’de meslekta- şõyla görüşen Dõşişleri Bakanõmõz Babacan, televizyonlarda göste- rilen belgesellerle ilgili soru yağ- muruna tutulmuş. Babacan’õn ver- diği yanõt: “Hükümet konunun üstüne hemen gitmiştir. Gö- rüntüler sanıldığı gibi kimse- sizler yurdunda değil, zihinsel özürlüler merkezinde çekilmiş- tir. Görüntülerin insanlık dışı görüntüler değil, akli dengesi bozuk çocuklara ait olduğunu unutmamak lazım.” Olur, bu la- fõn Türkçesi şu: “Bunlar zaten zi- hinsel özürlü, ellerine pet şişesi geçirebiliriz, yataklarına bağ- layabiliriz, altlarına edebilirler, pislikleri içinde yaşayabilirler.” Bu sözler bana Nazi Alman- ya’sõnda uygulanan soykõrõmõ anõmsattõ. Hitler için zihinsel özürlülerin yaşama hakkõ yoktu! Gerçekten bizim de çok hõzlõ bir değişime ihtiyacõmõz var. Neyse.. işler o kadar da karan- lõk görünmüyor; televizyon onla- rõ gösterdiğinde hem çok şaşõrdõm hem de bu ülke çok müthiş bir ül- ke diye düşündüm. Van’õn Gür- põnar İlçesi Çavuştepe Köyü sa- kinleri ABD’nin 44’üncü başka- nõ seçilen Obama için davul zur- na eşliğinde tam 44 kurban kesip, halay çektiler. Ayrõca Obama’nõn fotoğraflarõ bulunan dev poster- lerle fotoğraf çektirip posterdeki Obama’nõn alnõna kurban kanõnõ özenle sürdüler. Bu arada yavru bir Van kedisi de Obama ailesine doğru yola çõktõ. Seçilirse kõzlarõ- na bir köpek yavrusu alacağõna söz veren Obama ailesinin bir de Van kedisi olacak. Olaya tanõk olan muhabir soru- yor: “Amca sence bu Obama kimdir?” Yanõt çok yalõn: “Bir iyi insandır.” Kenya’dan Van’a bir iyimserlik rüzgârõ esiyor, dilerim çok uzun sürer. Gerçekten bizim de çok hõzlõ bir değişime ihtiyacõmõz var dedim de ‘Mustafa’ başlõklõ yazõmdan son- ra gelen e- postalar aklõma geldi. Yüreklendirici olanlarõn yanõ sõra hakarete varan suçlamalarla kar- şõlaştõm. Alõşkõnõm, aynõ durum CHP’nin barajõn altõna düştüğü se- çim öncesi yazdõğõm bir yazõdan dolayõ da başõma gelmişti. Biraz çarşõ pazar dolaşmõş, birkaç tak- siciyle görüşmüş, edindiğim bil- gilerle CHP’nin barajõn altõnda kalacağõnõ yazmõştõm. İnanõlmaz suçlamalarla karşõlaşmõştõm ama.. dediğim çõkmõş, CHP barajõn al- tõna düşmüştü. Neyse, bir okurum da õsrarla soruyor “Siz Atatürk- çü müsünüz? Mustafa Kemalci mi?” Yanõt vereyim, ben hâlâ Mustafa Kemalciyim. Ayrõca ‘baş- altı’nõn ne olduğunu soranlar da var; efendim başaltõ, siyasi mah- kûmlara cezaevine hoş geldin da- yağõnõn çekildiği yerdir. isilozgenturk gmail.com C İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına İLHAN SELÇUK Genel Yayõn Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ ?Yazõişleri Müdürleri: Mehmet Sucu, Güray Öz (Sorumlu) ? Miyase İlknur (Ek Yayõnlar) ? Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara Yayõn Kurulu: İlhan Selçuk (Başkan), Em- re Kongar (Başkan Yardımcısı), Or- han Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. İstihbarat: Cengiz Yıldırım Eko- nomi: Hasan Eriş Dõş Haberler: Öz- gür Ulusoy Kültür: Egemen Ber- köz Spor: Arif Kızılyalın Dü- zeltme: Abdullah Yazıcı Bilgi- Belge: Edibe Buğra Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay Ahmet Rasim Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Tel: 0312 442 30 50 Faks: 0312 442 30 10 İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4418745 Adana Tem- silcisi: Çetin Yiğenoğlu, İnönü Cd. 5 S. Aksoğan İş H. Kat 1 Tel: 3631211, Faks: 3631215 İdare Müdürü: Hüseyin Gürer Mali İşler: Bü- lent Yener Satõş: Fazilet Kuza Cumhuriyet Rek- lam: Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardõmcõsõ: Nazende Pal Tel: (0212) 251 98 74 -75 /251 98 81 -82 Faks: (0212)251 98 68 Rezervasyon: (0212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53 Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yeni Gün Haber Ajansõ Basõn ve Yayõncõlõk A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 Yaygõn süreli yayõn Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt İstanbul 9 KASIM 2008 İmsak: 5.09 Güneş: 6.38 Öğle: 11.55 İkindi: 14.34 Akşam: 17.00 Yatsõ: 18.22 Yaftalõ reklamõ kopya çõktõ AYKUT KÜÇÜKKAYA Fethullah Gülen’e yakõnlõğõyla bilinen Zaman gazetesinin “Yaf- talamadan düşünün” sloganõyla başlattõğõ reklam kampanyasõ “kop- ya” çõktõ. Reklam dünyasõnõn hari- ka çocuğu olarak bilinen Fayda Ajans’õn sahibi İlyas Başsoy, beş yõl önce yaptõğõ reklamõn Zaman ga- zetesinin imzasõyla yayõmlandõğõ- nõ belirterek “Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlõ’ya nazik bir mektup yazdım. Bir özür, bir af dileme metni bekledim. En azından ga- zetelerinde benim reklamımı gösterip ‘biz buradan esinlen- dik(!)’ diyebilirlerdi. Ne dersiniz? Zaman gazetesine bir yafta ya- pıştırmalı mıyım?” diye konuştu. 5 yõl önce Başsoy’un reklamõnõ ga- zetesinde sert bir dille eleştiren Za- man’õn Yayõn Yönetmeni Du- manlõ’nõn büyük benzerlikler taşõ- dõğõ gözle görülen son reklam kam- panyasõna övgüler düzen bir yazõ kaleme almasõ ise dikkat çekti. 2003’te Marketing Türkiye Kon- feranslarõ için, “Türklere yaftalar yapıştıran Avrupalılara ‘Bize yaftasõz bakõn’ diyen kampanya” yaptõğõnõ anõmsatan ünlü Kreatif Di- rektör Başsoy, beş yõl önceki süre- ci şöyle anlattõ: “Bu kampanya birkaç gazete- de 3 stx12 cm ebatlarında ilanlar olarak çıktı. Hatta Milliyet’ten Mehmet Yõlmaz önce bu reklamı eleştiren bir yazı yazmış, ardın- dan benim yanıtımı basarak ‘ba- na hak verdiğini’ belirtmişti. O kü- çük reklam o kadar ilgi görmüş- tü ki; dönemin Turizm Bakanı Erkan Mumcu ilgili panelde ko- nuşurken ‘Bu reklamõ her kim yapmõşsa alnõndan öpeyim’ de- mişti. Hakkında sanırım 30’dan fazla köşe yazısı çıkmıştı. Bir ta- nesi de Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Duman- lı’ya aitti. Dumanlı, ‘Yaftalõ rek- lama tepki göstermek doğrudur’ di- yordu. Aynen bu sözcüklerle.” Başsoy, “Aradan 5 yıl geçti ve sizin reklamınız Zaman gazete- nizin imzasıyla yayımlanmaya başladı. İlk kim söyledi ve tepki- niz ne oldu” sorumuza ise şu yanõtõ verdi: “O sırada yurtdışında oldu- ğum için haberi, farklı çevreler- deki yakınlarımdan aldım. Son- radan dost olduğumuz Erkan Mumcu bile telefon edip haber verdi. Bunun üzerine Ekrem Du- manlı’ya nazik bir mektup yaz- dım. Vaktiyle hakkında yazı yaz- dığı bir ilanı kendi gazetesinin milyonlarca dolarlık reklam kam- panyasında ‘habersiz’ kullanma- sı mümkün değildi. Topu reklam ajansına atamazdı. Onay veren kendisiydi. Bir özür, bir af dile- me metni bekledim.” ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Tür- kiye’deki yasal dinle- me-izleme-teknik ta- kip konusunda istihba- rat birimlerine bir çeşit “teknik altyapı” su- nan Telekomünikasyon İletişim Daire Başkanõ (TİB) Fethi Şimşek, kendileri dõşõnda yasa- dõşõ dinleme yapõlabil- diğini, ayrõca teknik ta- kip ortam dinlemesi, e-mailleri izleyerek, “internet dinlemesi” yapõlabildiğini açõkladõ. CHP Genel Sekrete- ri Önder Sav’õn tele- fonlarõnõn dinlendiği iddiasõyla kurulan Mec- lis Araştõrma Komis- yonu’na bilgi veren Şimşek, “dinleme ve izleme”nin “incelikle- ri”ni anlatõrken, ken- dilerinin bazõ haksõz ve usulsüz dinlemelere karşõ bir çeşit denetim mekanizmasõ da oluş- turduğunu savundu. Hâkim kararõyla din- leme konusunda “yan- lış” olduğunu düşün- dükleri kararlara itiraz ettiklerini belirten Şim- şek, “Göreve başladı- ğımızdan bu yana hâ- kim kararıyla yaptı- ğımız itiraz 4 bin ci- varında. Bir üst mah- kemeye diyoruz ki bu karar yanlış, bunu düzeltiniz...” dedi. Reklam dünyasõnõn harika çocuğu olarak bilinen Fayda Ajans’õn sahibi İlyas Başsoy, beş yõl önce yaptõğõ reklamõn Zaman gazetesinin imzasõyla yayõmlandõğõnõ belirtti BEŞ YIL ÖNCE BEŞ YIL SONRA Zaman Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Dumanlõ’nõn, Başsoy’un rek- lamõyla ilgili 15 Aralõk 2003 tarihli yazõsõnõn bir bölümü şöyle: “Geçen hafta ilginç bir reklam yayõmlandõ gazetelerde. Gülümseyen do- kuz gencin alnõnda azgelişmiş, terörist, gerici, cahil, fõrsatçõ, barbar, iş- kenceci, üçkâğõtçõ, vasõfsõz yazõlmõştõ. Türkiye’nin imajõ üzerine düzenle- nen konferans içindi bu duyuru. ... Bu ‘pompalanmõş bir Türkiye imajõ’ idi ve bunu Türkiye hakkõnda olumlu düşünmeyen çevreler körüklüyordu... Çok hõrçõn, incitici, tah- rik edici bir duyuru çünkü. Sosyal barõşõ tehdit etmesi bir yana, baskõcõ rejimlerin bile cüret ede- mediği küstah bir üslup kullanõyordu ilan.” Dumanlõ’nõn 5 yõl sonra 3 Kasõm 2008’de ga- zetesinin reklam kampanyasõyla ilgili kaleme al- dõğõ yazõsõnõn bir bölümü de aynen şöyle: “Neydi reklamõmõzõn ana mesajõ: Yaftalamadan bir daha düşünün! Harika bir slogan, yerinde bir gönderme, haklõ bir vurgu. ... Reklamõn ya- yõmlandõğõ ilk günü Hürriyet’e göz ucuyla şöyle bir baktõm mesela. Manşetlerinde Za- man’a, Yenişafak’a ve Sabah’a hükümet yan- lõsõ diyordu. Hangi münasebetle bu sõfat bilmem kaç yüzüncü kere kulla- nõlõyor diye haberi okudum. Meğer ‘hükümet yanlõsõ’ ilan edilen bu ga- zetelerle ilgili Başbakanlõk ‘yalanlama’ yapmõş. E hani hükümete yakõn- lõğõ ile biliniyordu? ... Olacak ya; aynõ günün Hürriyet’inde yaşõnõ başõ- nõ almõş, artõk saygõnlõğõ elden bõrakmamasõ gereken Yalçõn Bayer ‘cemaatçi medya’ diyordu. Şimdi ne demek lazõm bu tepeden bakan ve yaftalama hak- kõna sahip olduğunu düşünen mütekebbir yaklaşõma?” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Fazilet Partisi Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, Hü- seyin Üzmez ve Zahid Akman’la il- gili tutumlarõ nedeniyle İslami kesi- me ve AKP’ye sert eleştirilerde bu- lundu. Bekaroğlu, “Asıl tartışılma- sı gereken, İslami kesimin bu pis- likleri nasıl barındırdığı ve buraya kadar nasıl taşıdığıdır. Üzmez ola- yının üzerinden ancak o kadar za- man geçtikten sonra Yeni Şafak ‘Utan be adam’ başlığını atabildi. Bu, namusu kurtarmaya yeter mi, bilemiyorum. Başbakan da bu olan- lardan habersizmiş gibi davranıyor, Akman’a dokunmuyor” dedi. ANKA’ya değerlendirmelerde bu- lunan Bekaroğlu, “Bir taraftan ço- cuk istismarının yapıldığı bir ah- laksızlık, diğer taraftan hayır ku- rumları kurarak vatandaşın duy- gularını istismar etmek. Şu Zahid Akman’a bakın, ismini bile şeyhi- nin ismi ile değiştirmiş. Yani istis- mara isminden başlamış. Adamlar doymuyor; tarikat onların, şirket- ler, holdingler, hisseler onların. Yetmiyor, adam aynı zamanda ga- zeteci, televizyoncu, bu da yetme- miş, RTÜK Başkanı olmuş. Şu işe bakın.. tarikat liderleri şirket kur- dular, neredeyse holding oldular” diye konuştu. Öğrenciye namaz servisi sürüyor YUSUF BAŞTUĞ ADANA - ÇEAŞ Anadolu Lisesi’nde geçen eğitim öğretim yõlõnda büyük tar- tõşmalara neden olan öğrencilerin servisle cuma namazõna götürülmesi, bu yõl da de- vam ettiriliyor. Öğrencilerin cuma na- mazõna okul müdür yardõmcõsõ Abdur- rahman Yılmaz’la birlikte gitmesi dik- kat çekerken, namaza götürülen öğren- cilerin fotoğraflarõnõn çekilmesi de gü- venlik görevlisince engellenmek istendi. Müdür Yardõmcõsõ Abdurrahman Yõl- maz ve bazõ öğretmenlerle birlikte mes- cide götürülen öğrenciler, muhabirimi- ze ağza alõnmayacak küfürler etti. DSİ’nin güvenlik görevlisi de fotoğraf çe- kilmesini engellemek isterken, öğrenci- lerin ellerini kollarõnõ sallayarak girdiği kurum içindeki mescide muhabirimizin girmesine izin verilmedi. Öğretmenleriyle birlikte namaz kõlan öğrenciler yine aynõ servisle okula geri getirildi. T İ B B A Ş K A N I Ş İ M Ş E K : İnternet izleniyor Eski milletvekili Bekaroğlu’ndan Üzmez ve Akman eleştirisi: ‘Tartışılması gereken, İslami kesimin bunları nasıl taşıdığı’ MOR ÇATI ÜYELERİNDEN ÜZMEZ TEPKİSİ Mor Çatõ üyeleri dün Tak- sim’deki Makine Mühendisleri Odasõ’nda bir araya gelerek “Aile içinde çocuklara yönelik cinsel istismar” konulu bir basõn toplantõsõ düzenledi. Toplantõda konuşan Mor Çatõ sözcüsü İlke Gökdemir, Vakit Gazetesi yaza- rõ Hüseyin Üzmez’in serbest bõ- rakõlmasõnõ eleştirirken Adli Tõp Uzmanõ Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancõ ise Üzmez’in tahliyesini sağlayan 6. Adli Tõp İhtisas Ku- rulu’nda çocuk psikiyatrõ olma- masõ nedeniyle tüm sivil toplum kuruluşlarõnõn bu kuruma dava açmasõ gerektiğini söyledi. (Fo- toğraf: NİHAN İNAL) Çalıntı kamyonette 36 kaçak KARACABEY (AA) - Bursa’nõn Karacabey ilçesinde, çalõntõ olduğu belirlenen kamyonetin kasasõnda, Türkiye’ye yasadõşõ yollarla girdikleri belirlenen 36 kişi yakalandõ. Bursa-İzmir karayolunun 60. kilometresinde denetim yapan Karacabey Emniyet Müdürlüğü trafik ekibi, Yõldõrõm Ş. (35) idaresindeki kamyoneti durdurdu. Çalõntõ kamyonetin kasasõnda, İzmir’e gitmek üzere İstanbul’dan bindikleri öğrenilen Filistin ve Afganistan uyruklu 36 kaçağõ yakaladõ. Genelkurmay Başkanlõğõ, yurtiçinde ve sõnõrlarda gerçekleştirilen operasyonlarda 243 kaçak yakalandõğõnõ açõkladõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle