03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2008 PAZAR 6 HABERLER PAZAR ORHAN BURSALI Üç Maymun Yoksulluk insana her şeyi kabul ettirir mi? Ge- nellikle... Koşullar insanı boyun eğmeye zorlar. Veya koşullar, nasıl yaşanması gerektiğini bil- dirir. Bu, madde (şartlar) ile insan beyni/zihni ara- sındaki alışverişin gereğidir. Hayatta kalmaya programlanmış bir biyolojik varlık, var olanlar ara- sında seçim yapar! (*) Bu her zaman veya hiç- bir zaman “en iyisi” değildir, ama en kolayıdır! Nuri Bilge Ceylan, hayatta kalmak için çır- pınan bir avuç yoksul insan arasındaki ilişkile- ri kurguladığı nefes kesen bir başyapıtla, Üç Maymun’la karşımıza çıktı. Yoksulluğun ne- denine damardan girerek ve bir ahlaksız siya- setçiyi öykünün dinamiği yaparak! Para, olayları belirleyen ve yoksul hayatı kurgulayan, kaderin ağlarını ören ana araç. Ai- lenin babası, işini kaybetmemek ve üstelik görmediği miktarlara kavuşmak için, para uğ- runa hapse giriyor... Para, üstelik, normal za- manlarda büyük dramatik olaylara yol açacak olayların üzerini örtüyor; “boyun eğilen” bir “var- lık”! Yoksulluğun nedeni ile sonuçları arasındaki ilişki şüphesiz doğrusal değildir; Ceylan, bu iki- li arasındaki gelgitlerin kaotik yapısı gereği, bek- lenmedik çözümle filmi sonlandırıyor. Ama öy- küyü yeni bir döngüye sokarak... Nuri Bilgi Ceylan, filmde yarı karanlık ve ton- larını başarıyla kullanıyor. Yarı karanlık renkler, aslında konuyla müthiş uyumlu! Film ve kahra- manlar arasındaki ilişkiler aslında toplumun karanlık yüzü. “Aydınlıkta seyredilmesi ayıp” pek çok sahnenin kasıtlı olarak “gölgelendiği” duy- gusu uyandırıyor! Filmin öyküsü ile renklerin gör- sel şöleni arasındaki büyük uyum, Üç May- mun’u doruğa taşıyan en önemli etkenlerden bi- ri. Nuri Bilgi Ceylan’ın öykü içinde renk vurgu- su çarpıcı; özellikle en dramatik anları ve sah- neleri ses ve sözcüklerle değil, sık sık renkle an- latıyor! Siyasete soyunmuş üç kâğıtçı tipinin ofi- sini bile, “karanlık” kişiliğinin bir parçası olarak izliyoruz... Dar, yarı karanlık, izbe. Sanki siya- setçi kişiliğine de bir gönderme yapıyor. Bu tür siyasi toplumun yoksul kahramanlarını da “dar alanda” izlemekten yoruluyoruz! Ama yoksul ailenin bu dar mekânında, fera- ha, dünyaya, genişliğe, hayata ve doğaya açı- lan bir açık kapı var: küçük teras. Ailenin bireyleri her ne kadar bu terası her za- man en bunalımlı anlarında, durumla ve kendi- siyle hesaplaşmak için kullansa da, aslında bu teras, en azından bana, öykü içinde müthiş bir ferahlama mekânı yaratıyor! Ceylan, bunu hiç hesaplamamış olsa da! Filmde tek aydınlık, daha önce kaybedilmiş bir çocuk. Aile bireylerinin en zor anlarında or- taya çıkarak olayları duyguları yumuşatan, ya- şama tutunma içgüdüsünü okşayan bir varlık. Sanki üç kişilik aileyi bir arada tutmanın mane- vi adı; bir de “büyüklerin çirkinlikleri” karşısın- da, çocukların masumiyetine bir özlem! O halde, insanın özünde paranın ötesinde de “tutunabilmek” için başka arayışlar var. Para, masumiyet veya ağır vicdani yükler, Tanrı’ya ya- karışlar, yaşanmışlıklar ve yalnızlıklar... Ceylan, bunların hepsinin, aynı zamanda affedilebilirli- ğe, yaşanmış kötülüklerin iyiye çevrilebilirliğine bir açık kapı bıraktığını da söylüyor gibi... Ha- yat acı soğuk kadar sert olsa bile, o derece de yumuşatılabilir... Hacer’in “aşkı” arayışı, bazen bütünün içinde tek gerçeklik gibi geliyor insa- na. Ceylan, Üç Maymun’u, olağanüstü etkileyici karanlık bir yolda araba yolculuğu ile başlatı- yor. Ve alacakaranlıkta bitiyor. Yoksa bunca ya- şanmışlıkların ardından doğabilecek bir hayat için şafak mı sökecek? İstanbul üzerinde gümbürdeyen gökyüzü ve ardından gelen yağmur, belki de bize yaşadık- larımızdan bağımsız, yaşadıklarımızı önemsiz kı- lan bir zamanın varlığını anımsatıyor! Ceylan film- lerinde bildiğimiz doğayı ve farklı bir zaman bo- yutunu, sonunda da olsa, Üç Maymun’da da ya- şıyoruz.. Fakat Ceylan kamerasını bu defa, toplumsal ilişkilere ve insan doğasındaki büyük fotoğra- fa odaklıyor; bu üçboyutlu ilişkileri tek boyuta yayarak, alabildiğine insani başka bir “doğa fo- toğrafı” sunuyor bize! — (*) Şüphesiz, işin içine bilinç diye “edinilmiş” bir kültürel öğe girerse, şartların dayattığı koşullar aşılır, bilinç kendi koşullarını yaratmaya koyu- lur; bu durumda bir boyun eğmekten çok, oyunun kurallarını bilincin yeniden kurmasından söz edebiliriz. [email protected] Türk Eğitim-Sen’in araştõrmasõ, yaklaşan kõş öncesi eğitimcinin durumunu ortaya koydu Isınmak için 36 gün ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Türk Eğitim-Sen’in araş- tõrmasõna göre, en düşük dereceli bir öğretmenin, 2 ton kömür ve 1 ton odun alabilmek için 36 gün 6 saat çalõşmasõ gerekiyor. Araştõrmaya göre, en düşük derecede çalõşan bir öğretmenin, KDV dahil tonu 350 YTL olan oduna, maaşõnõn yüzde 26’sõnõ, 14/2 derecedeki bir memurun maaşõnõn yüzde 30’unu, Anka- ra’da tonu KDV dahil 630 YTL olan kömüre ise en düşük dere- cede çalõşan bir öğretmenin maaşõnõn yüzde 47’sini, 13/3 de- recede çalõşan bir hizmetlinin maaşõnõn yüzde 56’sõnõ ayõr- masõ gerekiyor. 4 kişilik bir ai- lenin 2 ton kömür ve 1 ton odun yakmasõ durumunda 1610 YTL ödemesi gerekiyor. Bunun için 1/4 derecede görev yapan bir öğretmenin 31 gün 6 saat, en düşük derecede çalõşan bir öğ- retmenin 36 gün 6 saat, 9/1 de- recede çalõşan bir memurun da 42 gün çalõşmasõ gerekiyor. Doğalgazõn şu andaki satõş fiyatõnõn 1.07 YTL/metreküp olduğu Ankara’da, aylõk 400 metreküp doğalgaz kullanan bir ailenin ödeyeceği para 428 YTL olarak hesaplandõ. Bir eğitim çalõşanõnõn kõş mevsimine girerken giyim ve kõşlõk gõda için 348 YTL ile 863,90 YTL arasõnda harcama yapmasõ gerektiği belirlendi. Buna göre, 9/1 derecede çalõşan bir öğretmenin, giyim için maa- şõnõn en az yüzde 26’sõnõ ayõr- masõnõn zorunlu olduğu tespit edildi. Bir ailenin kõşlõk gõda masra- fõ, pirinç, bulgur, erişte, ma- karna, tarhana, salça, turşu, re- çel, salamura yaprak, sebze kon- serveleri, kuru bakliyat, dana eti, kuzu eti, balõk eti, tavuk eti, su- cuk, sebze konserveleri, kahv- altõlõk malzemeleri, yağ, süt, yoğurt, un, tuz, şeker ile birlik- te en az 2 bin 299 YTL 69 YKr olarak hesaplandõ. 4 kişilik bir ailenin 5 aylõk gõda ve temizlik masrafõ da 2 bin 495 YTL’yi bu- luyor. 4 kişilik bir ailenin 2 ton kömür ve 1 ton odun yakmasõ durumunda 1610 YTL ödemesi gerekiyor. En düşük derecede çalõşan bir öğretmenin 36 gün 6 saat, 9/1 derecede çalõşan bir memurun da 42 gün çalõşmasõ gerekiyor. MAAŞIN YÜZDE 38’İ KİRAYA K ira fiyatlarõna yer verilen araştõrmada, An- kara’da ortalama kira fiyatõnõn 515 YTL olduğu, buna göre en düşük derecede ça- lõşan bir memurun maaşõnõn yüzde 45’inin, en dü- şük dereceli bir öğretmenin maaşõnõn da yüzde 38’inin kiraya gittiği belirtildi. İstanbul’da ise kira fiyatlarõnõn ortalama 900 YTL civarõnda olduğu, 14/2 derecede çalõşan bir İstanbullu memurun maaşõnõn yüzde 78’inin, bir hizmetlinin maaşõnõn yüzde 80’inin, 15 yõllõk bir öğretmenin maaşõnõn yüzde 58’inin kiraya gitti- ği kaydedildi. “Memurlarõn ev sahibi olabilmelerinin zor ol- duğu” belirtilen araştõrmada, “150 bin YTL’ye ev almak isteyen hizmetlinin 134 ay, 9/1 derecede çalõşan memurun 130 ay, aynõ derecedeki öğ- retmenin 112 ay, profesörün de maaşõna 46 ay hiç dokunmadan çalõşmasõ zorunludur” denildi. ‘Su eşit şekilde dağıtılmıyor’ Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu, İstan- bul’da, 16-22 Mart 2009 tarihleri arasında yapılacak olan “5. Dünya Su Forumu’na Karşı Hazırlık Toplantısı” dü- zenledi. “Suyuna, yaşamına sahip çıkan herkes katıla- bilir” çağrısıyla düzenlenen toplantı, İstanbul Teknik Üniversitesi Taşkışla Kampusu’nda bugün de devam ede- cek. Murat Gökdemir’in başkanlığını yaptığı “Su Ya- şamdır” başlıklı oturumda, İnşaat Mühendisleri Oda- sı İstanbul Şubesi adına bir tebliğ sunulurken, “Su ve Sağlık” başlıklı oturumda da İstanbul Tabip Oda- sı’ndan Akif Akalın bir konuşma yaptı. İstanbul Haber Ser- visi - İstanbul’da, 16-22 Mart 2009 tarihleri ara- sõnda gerçekleştirilecek “5. Dünya Su Foru- mu” çerçevesinde dü- zenlenen “Karadeniz Bölgesel Su Konfe- ransı” bölge ülke tem- silcilerinin katõlõmõyla dün yapõldõ. The Marmara Ote- li’nde gerçekleştirilen konferansõn açõlõşõnda konuşan 5. Dünya Su Forumu Uluslararasõ İz- leme Kurulu Eşbaşkanõ, Çevre ve Orman Ba- kanlõğõ Müsteşarõ Prof. Dr. Hasan Zuhuri Sa- rıkaya, enerji, çevre ve tarõm gibi alanlarda bü- yük öneme sahip olan ve bu sebeple çatõşma- lara da yol açan suyun, dünya üzerinde eşit bir biçimde dağõtõlmadõğõna dikkat çekti. Forum Ge- nel Sekreteri Prof. Dr. Oktay Tabasaran da Türkiye’nin 2 yõldõr Dünya Su Forumu’na hazõrlandõğõnõ belirte- rek, forum çerçevesinde Kral Hasan II, Kyoto Ödülü ve Meksika Su Ödülleri’nin yanõ sõra TC Başbakanlõk Su Ödülü’nün de verilece- ğini belirtti. AİB’de su sorunu MAHMUT GÜRER ANKARA - Anka- ra’nõn lider olma düşün- cesiyle katõldõğõ Akde- niz İçin Birlik’in (AİB) henüz ilk toplantõsõnda Türkiye’yi büyük sõkõn- tõya sokabilecek “sınırı aşan sular” sorununu da gündemine aldõğõ ortaya çõktõ. Toplantõya Dõşişle- ri Bakanõ Ali Babacan’õn da katõlmasõna karşõn, so- nuç bildirisinde “sınırı aşan sular” konusu ayrõ bir başlõk altõnda yer alõr- ken, birliğin 3. toplantõ- sõnõ da bu konuda yap- masõ kararlaştõrõldõ. AİB Dõşişleri Bakanlarõ So- nuç Bildirgesi’nde bir “Akdeniz Su Planı” oluşturulmasõ öngörülür- ken, su kaynaklarõnõn yö- netiminin de ayrõca tartõ- şõlacağõ belirtildi. Türki- ye, sõnõrõ aşan sular ko- nusunda en büyük sõkõn- tõyõ, yine AİB’ye üye olan Suriye ile yaşõyor. AİB, ilk Dõşişleri Ba- kanlarõ toplantõsõnõ 3-4 Kasõm tarihlerinde ger- çekleştirirken, sonuç bil- dirisinde ele alõnan ko- nular ve birliğin progra- mõ dikkat çekiyor. Bildi- ride Türkiye’nin her plat- formda gündeme getiril- mesine şiddetle karşõ çõk- tõğõ sõnõrõ aşan sular ko- nusu “su” başlõğõ altõnda ayrõ olarak yer alõyor. Bu bölümde, AİB Dõşişleri Bakanlarõ toplantõsõnda su konusunun Ürdün’de gerçekleştirilecek sonra- ki toplantõda gündeme alõnmasõnõn karara bağ- landõğõ belirtilirken, “AİB dışişleri bakanları, Pa- ris’teki hükümet ve dev- let başkanları zirvesin- de gündeme getirilen Akdeniz’de sınırı aşan sular konusuna ilişkin bir strateji belirlemek konusunda anlaşmıştır. Bu kapsamda, ortaklar arasındaki çözümün ça- buk gerçekleşmesini ce- saretlendirmiş ve bir strateji belirlemeye ka- rar verilmiştir” ifadele- ri kullanõlõyor. TÜRKİYE SIKINTIYA GİREBİLİR KARADENİZ SU KONFERANSI ‘Suyun ticarileşmesine hayõr’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle