03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] SAYFA CUMHURİYET 27 KASIM 2008 PERŞEMBE 12 KÜLTÜR CMYB C M Y B Geçen haftaki yazımın sonunda, düşünme eyleminin özel bir biçimi olan ‘eleştirel düşünme’nin tanımı- nı şöyle vermiştim: “… eleştirel düşünebilmek, sürekli bir farkın- dalık bağlamında ve yine sürekli ne- den-sonuç ilişkileri kurarak, karşı- laşılan herhangi bir olgu, kişi veya sorun hakkında bir sonuca varma yetisidir. Bu yapısıyla eleştirel dü- şünebilmek, yaşamı ve dünyayı hep nesnel-bilimsel yörüngeler doğrul- tusunda açıklamayı hedefleyen bir düşünme biçimidir.” Düşünmek, insan beyninin me- kanik bir etkinliğidir ve kendiliğinden gerçekleşir. Başka deyişle beyni- mizdeki düşünce akışı, biz isteme- sek de devam eder; bilim, bundan çok önce, insan beyninin uyku- dayken de düşünmeyi sürdürdü- ğünü kanıtlamıştır. Buna karşılık eleştirel düşünme, ancak belli bir eğitim yoluyla edi- nilebilecek bir düşünme yetisidir. Çünkü böyle bir düşünme süreci- nin gerçekleşebilmesi için beynin düşünme merkezinin bazı konular- da eğitilmesi gerekmektedir. Bu konular, düşünülmesi amaçlanan noktalar/olaylar üzerinde yeterince odaklaşabilme, bu noktaları/olayları düşünmenin gerekli kıldığı farklı bakış açılarını saptayabilme, o gü- ne kadar alışılagelen kendi bakış açılarından değil, fakat yeni duru- mun gerekli kıldığı bakış açılarından olaya bakmaya yetecek kadar öte- kileşebilme, bunun ne gibi bir ek bil- gilenmeyi koşul kıldığının farkına va- rabilme, bu amaçla o zamana ka- darki bilgi birikimine eleştirel göz- le bakabilme; ötekileşme’nin geti- receği yeni deneyimler ile mevcut deneyimleri aynı ölçüde değerlen- dirilmeye layık sayacak bir nesnel- liğe ulaşabilme şeklinde özetlene- bilir. Bu nitelikleriyle eleştirel düşünme, her şeyden önce karşılaşılan yeni bir duruma/olguya ilişkin bir karara varabilme aşamasında, düşünenin kendini baştan haklı çıkartmaya yönelik her türlü haklılık savını, özellikle de konuya ilişkin önceki tüm önyargılarını devreden çıkart- masını koşul kılan ve sağlayan bir düşünme biçimidir. Eleştirel dü- şünmeye karar vermiş olan kişi, bir konuda doğru kararı verebilmek ve değerlendirmeyi yapabilmek için, gerektiğinde önceki tüm biri- kimlerini ve değerlendirmelerini fe- da etmeyi, özellikle de o konuya iliş- kin önceki bilgilerinin olası eski- mişliğini ve/veya geçerliliğini yitir- mişliğini kabullenmeyi göze almış olan kişidir. Zaten eleştirel düşü- nebilmeyi zorlaştıran temel neden- lerden biri de bu noktadan, yani dü- şünen kişinin gerektiğinde kendi Ben’ine karşı çıkabilmesi, Ben’in bencilliğe ve temelsiz haklılık sav- larının savunuculuğuna dönüşme- sini engelleyebilmesi zorunlulu- ğundan kaynaklanır. Bu çerçevede eleştirel düşüne- bilmek, hep aynı boyutlarda ve beş aşağı üç yukarı aynı kalıplar içersinde düşünmenin, üretken dü- şünebilmeye ilişkin yeni yollar ara- mak yerine hazır reçeteleri yeğle- menin ve en genel anlamda olmak üzere, kendi yaşamını kendi kur- gulamak ve şekillendirmek yerine, hep başkalarınca belirlenmiş yol- lardan geçmeyi ‘benim yaşamım’ di- ye adlandırmanın tam karşıtı olan düşünme eylemidir. Bu gerçek göz önünde bulundurulduğunda, ya- şadığımız iklimde eleştirel düşüne- bilmeyi öğrenebilmenin ne ölçüde ve hangi nedenlerden ötürü çok zor olduğu, sanırım kendiliğinden an- laşılır. “Düşünebilmemin kaç yolu var?” sorusu yerine “Kullanabile- ceğim kaç hazır reçete var?” soru- suyla yetiştirilenlerin ağır bastığı bir iklimde, eleştirel düşünmek gi- bi sürekli kişisel sorumluluk kaynağı bir düşünme biçimini göze almak, kolay değildir. Ama, imkânsız da de- ğildir. Haftaya, yazımın son bölümünde, yaşadığımız dünya zamanında eleş- tirel düşünmenin neden her za- mankinden daha büyük önem ta- şıdığını anlatmaya çalışacağım. [email protected] ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Eleştirel Düşünmenin Dayanılmaz Ağırlığı (2) B ugün “turizm” denince akla gelen hemen tüm “olumsuz- luk”lar 1980’lere kadar yoktu... Buna “olumluluk”lar da “yok”tu di- yenler varsa da; dillerinden düşmeyen şu “turizm gelirleri”nin bile nice paha bi- çilmez değerlerimizi yok ederek ger- çekleştiğini hâlâ önemsemeyen bir “ay- maz”lõk içindeler. Öncelikle şu çok yõldõzlõ, gösterişli “te- sis”lere bakalõm. 80’lere kadar Boğaziçi’ne saygõsõzlõ- ğõn öncüsü Tarabya Oteli ya da Tak- sim’deki ilk “yükselme” heveslisi The Marmara ile Harbiye Orduevi kuleleri gi- bi birkaç “densiz”liğin dõşõnda, doğaya çullanan koca binalar, kentleri ezen gökdelenler ya da tarihi dokuya meydan okuyan devasa kütleli oteller yoktu. Buna karşõlõk “görmüş geçirmiş” kent otellerimiz ise “farklı”lõklarõnõ hep “mimarlık”la gösterdiler; “ayrı- calıklı imar hakları”yla değil... Anka- ra Palas’la başlayan, Bursa Çelik Palas’la devam eden bu uygarlõk geleneği, diğer kentlerimizde de otellerin en özenli ya- põlar arasõnda yer almalarõnõ sağladõ. Kõyõlardaki tesislerimiz, “yeşilin için- de gizlenmiş” insancõl boyutlarda, din- gin ve sevimli bir mimariye sahiptiler. Örneğin, Turizm Bakanlõğõ’nõn tatil köyleri... Marmaris’teki ormanla adeta “ağaç”larõ gibi bütünleşmişti; Kuşada- sõ’ndaki, yanõna kadar gelinmeden fark edilmezdi; Foça’daki de sanki asõrlardõr oradaydõ. Hele şu unutulmaz “aile pansiyon- ları”... Öncelikle turizmin “hizmetli”si değil, “ev sahibi” olunmasõ demekti. Gele- neksel Anadolu konukseverliğiyle bü- tünleşince de en insancõl ilişkiler, kalõ- cõ dostluklar kuruldu. Pansiyonculukta turizm gelirleri, şim- diki gibi doğrudan “sektör”e, hatta yurtdõşõndaki acentelere gitmez, halkõn cebine girerdi. Turizm, sadece yatõrõm- cõlarõn işi değil, halkõn da kazanç kapõ- sõydõ. Ayrõca konaklama, “zaten var” olan evlerde karşõlandõğõndan, kentsel doku- lar fazla bozulmaz; peyzajlar paramparça olmaz; kõyõlar vahşi bir işgalle beton- laşmazdõ. Karadeniz’de Amasra’dan Marma- ra’da Avşa’ya; Ege’de Ayvalõk’tan Ak- deniz’de Side’ye; hatta Kapadokya’dan Hatay’a kadar aile pansiyonculuğu, kent kültürü ile turizmin en içten kucaklaş- masõnõ yaşatmõştõr. İNSANCILLIĞA ‘DARBE’ İşte bütün bunlar günümüzde de ör- neğin Akdeniz kõyõlarõndaki Avrupa kentlerinde sürerken, hatta Paris gibi met- ropollerde bile “pansiyonculuk” yay- gõnken, bizde “12 Eylül” bu en insancõl turizme de darbenin adõ oldu. Özellikle 1982 tarihli Turizmi Teşvik Yasasõ’yla, İstanbul’da Park Otel’ler, gökkafesler ve diğer öncülerle birlikte “hükümet ka- rarıyla imar kayırmaları” başlatõldõ. Kõyõlarda Hazine ve orman arazisi tahsisleri; buralardaki inşaatlara geniş kredi olanaklarõ; altyapõlarõnõn bile dev- letçe karşõlanmasõ da aynõ yasayla ger- çekleşti. Aynõ politikayla turistlerin “pa- ket”lenerek getirilip, sürü halinde ye- dirilip, içirilip geri gönderildikleri; hat- ta alõşverişlerinin bile belli mağazalar- dan yaptõrõldõğõ “sömürge turizmi” ül- keye egemen kõlõndõ. Bugün varõlan sonuç, geri kazanõlmasõ olanaksõz çevre tahribatõ; giderilmesi ola- naksõz kültürel katliam ve onurlu bir ulu- sun ülkeyi ziyaret eden yabancõlarla sadece “hizmetli” kimliğiyle tanõşabil- diği, adeta “komi toplum” yaratan sos- yal yozlaşma. ANTALYA’DAKİ SORGULAMA İşte bu durumun “mimari”ye yansõ- masõ ile aynõ süreçle ortaya çõkan “tu- rizm mimarlığı”nõn değerlendirildiği uluslararasõ katõlõmlõ sempozyum, 31 Ekim-1 Kasõm günlerinde Antalya’da ya- põldõ. Mimarlar Odasõ Antalya Şubesi’nin gerçekleştirdiği bilimsel buluşmada Şu- be Başkanõ Osman Aydın dedi ki: “Ül- keyi her açıdan kirleten, pazarlama- cı ve çıkarcı turizm politikalarının de- ğil, toplumsal kalkınmaya doğrudan hizmet eden, insani ve barışın güven- cesi bir turizmin mimarları olmak is- tiyoruz.” Oda Genel Başkanõ Bülend Tuna da süregelen yatõrõm anlayõşõnõn, “sadece yatak sayısını arttırmaya ve ülkenin değil, tesisin çekiciliğine önem verdi- ğini” anõmsatarak, bunun kültürel ge- lişmeyi hedefleyen bir mimarlõğa en- gel olduğunu vurguladõ. Bu değerlendirmelere koşut olarak Prof. Dr. Ruşen Keleş, Yrd. Doç. Dr. Hande Egel Mermer, Doç. Dr. Ömür Barkul, Yrd. Doç. Dr. Gü- lin Beyhan, Doç. Dr. Tülin Gör- gülü ile Uluslararasõ Mimarlar Birliği’nden Elisabeth Siola, Tu- nus’tan Amir Türkî, Ürdün’den Dr. Eman Abad, Yunanistan’dan Gianna Mitsou, Almanya’dan Gunther Dechant konuyu değişik açõ- lardan irdelediler.. Av. Ertuğrul Yalçınbayır, Prof. Dr. Ülkü Azrak ve Prof. Dr. Uçkun Ge- ray’õn söz aldõklarõ “hukuk” oturu- munda da bugünkü “çevreye ve kültü- re duyarsız” yatõrõm anlayõşõnõn yasal düzenlemeleri sorgulandõ. SONUÇ BİLDİRGESİ Sempozyumun, Prof. Dr. Zekai Gör- gülü tarafõndan yönetilen “forum” bö- lümünde de sonuç bildirgesine yansõmasõ istenilen görüş ve öneriler dile getirildi. “Kültür ve turizm bakanlıklarının ye- niden ayrılması” talep edilen bildiride özetle şu vurgulamalar yapõldõ: “Temel sorun turizmin bütünsel kalkınma stratejileri yerine, yalnızca kendine dayalı kalkınma politikaları bağlamında ele alınmasıdır. Parçacıl planlamalar çevre kalite- sinin düşüşüne neden olmuştur. Bu sü- reci düzenleyen 2634 sayılı yasanın 1982’den bu yana yürürlükte olması, tüm iktidarların ayıbıdır. Mimariyi yönlendiren ‘Turizm Va- sõflar Yönetmeliği’ de çevre, doğa ve yerleşme dokuları ile kavga etmekte- dir; ivedi olarak değişmelidir. Turizm gelirlerini toplumdan ka- çıran ‘her şey dahil’ uygulaması en- gellenmeli, turizmle halkı buluştura- cak pansiyonculuk yeniden özendi- rilmeli; kültüre turizmin sermayesi gö- züyle bakılmasını kurumsallaştıran ‘Turizm ve Kültür Bakanlõğõ’ uygula- masına son verilmelidir. ..” Antalya’daki turizm ve mimarlõk sempozyumunda bakanlõklarõn yeniden ayrõlmasõ istendi SÖMÜRGE TURİZMİNİN SONUÇLARI... Turizm geliri uğruna izlenen orman düşma- nı politika bal- ta kafalı siyasetçiler ya- rattı (1). Ayrıca- lıklı imar izinle- ri, doğanın içine “turizm merkezi” denerek hükümet kararlarıyla veril- di (2). Kültür ve turizm ‘olmadõ’ 1 2 SATILIK Çantaköy Cumhuriyet Mahallesi’nde müstakil bitmiş, tapulu satılık villa. Tel: 0532 283 39 06 160x200-1998 SERİK İCRA MÜDÜRLÜĞÜ GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI DOSYA NO: 2007/5408 Esas. Satõlmasõna karar verilen gayrimenkulün cinsi, kõymeti, adedi ve evsafõ; 1.TAŞINMAZ, Antalya ili Serik İlçesi Çandõr köyü tapusunda kayõtlõ 1108 nolu parsel 155.158 m2 miktarlõ taşõnmaz TARLA vasõflõ olup parselin kadastro yolu mevcutur. DSİ sulama sisteminden yararlanan sulu tarla arazisidir. Bilirkişi raporuna göre parsel üzerin- de borçluya ait herhangi bir yapõ tespit edilememiş olup hububat, biber, domates ve susam yetiştiriciliği yapõlõr. Taşõnmazda borçlunun 90/2400 hissesine tekabül eden 5818,42 m2 lik kõsmõ satõşa sunulacaktõr. SATIŞ SAATİ: 14.30-14.40 arasõnda SATIŞA ESAS DEĞERİ: 51.179,00-YTL. 2.TAŞINMAZ, Antalya ili Serik İlçesi Çandõr köyü tapusunda kayõtlõ 870 nolu parsel 200.874 m2 miktarlõ taşõnmaz TARLA vasõflõ olup parselin kadastro yolu mevcutur. DSİ sulama sisteminden yararlanan sulu tarla arazisidir. Bilirkişi raporuna göre parsel üzerin- de borçluya ait herhangi bir yapõ tespit edilememiş olup parsel üzerinde herhangi bir yapõ mevcut değildir. Hububat, biber, domates ve susam yetiştiriciliği yapõlõr. Taşõnmazda borç- lunun 200/4800 hissesine tekabül eden 8369,75 m2 lik kõsmõ satõşa sunulacaktõr. SATIŞ SAATİ: 14.50- 15.00 arasõnda SATIŞA ESAS DEĞERİ: 73.620,00-YTL. Satõş Şartlarõ; 1-Birinci açõk arttõrma 09/01/2009 günü saat 14.30-15.00 arasõnda yukarõda belirtilen sa- atlerde Serik İcra Dairesinde yapõlacaktõr. Bu arttõrmada muhammen kõymetlerinin %60'õnõ ve rüçhanlõ alacaklar toplamõnõ ve satõş masraflarõnõ geçmesi şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa en çok arttõranõn taahhüdü baki kalmak şartõ ile arttõrma on gün daha uzatõlarak onuncu gün olan 19/01/2009 tarihinde aynõ yer ve saatlerde ikinci arttõr- maya çõkarõlacaktõr. Bu arttõrmada da bu miktar elde edilmemişse, ilanda gösterilen süre- nin sonunda en çok arttõrana ihale edilecektir. Şu kadar ki artõrma bedeli malõn tahmin edi- len kõymetinin %40'õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanlõ olan alacaklarõn top- lamõndan fazla olmasõ ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi lazõmdõr. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa satõş talebi düşecektir. 2-Arttõrmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen kõymetlerin %20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktara kadar banka teminat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş bedeli üzerin- den yasal oranda KDV, ihale damga resmi ve tellaliye bedelleri ile alõcõ tarafõndan yatõrõl- masõ gereken tapu harç ve masraflarõ ile tahliye ve teslim masraflarõ alõcõya aittir. Gayri- menkulün aynõndan olan birikmiş emlak vergisi satõş bedelinden ödenir. 3-İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (irtifak hakkõ sahipleri) bu gayrimenkul üze- rindeki haklarõnõ hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr. Aksi takdirde haklarõ tapu sicilinde sabit ol- madõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaklardõr. 4-İhaleye katõlõp daha sonra ihale bedelini yatõrmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasõndaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrõca temerrüt faizden müteselsilen mesul olacaklardõr. İhale farkõ ve temerrüt faizi ayrõca hükme hacet kalmaksõzõn dairemizce tahsil olunacak, bu miktar varsa önce teminat teminat bedelinden alõnacaktõr. 5-Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup, masrafõ ve- rildiği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilir. 6-Satõşa iştirak edeceklerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõlacakla- rõ, satõş ilanõnõn tebligat yapõlamayan ilgililere gazete ile ilanen tebliğ yerine kaim olaca- ğõ, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarõda yazõlõ 2007/5408 Esas sayõlõ dosya numara- sõyla Müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. 13/11/2008 (Basõn: 64013) İZMİR 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2006/404 Esas Davacõ PULAT ŞENDİL ile davalõ REFİK UMAZ arasõnda mahkememizde görülmekte olan tazminat davasõnda verilen ara karar gereğince; Davacõ vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait Muğla ili, Bodrum ilçesi, Yunusköy Sitesi Yalõkavak adresinde bulunan ta- şõnmazda yapõlacak 2 adet dubleks binanõn tadilatõ ve onarõmlarõ ile ilgili olarak verilen fiyat teklifinin kabulü üzerine anlaştõk- larõnõ ancak davalõnõn sözleşmedeki yükümlülüklerini süresinde ve tam yerine getirmediğini belirterek şimdilik 20.636,00 YTL menfi zararõn ödenmesini talep etmiş olmakla; Davalõ REFİK UMAZ tüm aramalara rağmen bulunamadõğõndan adõna duruşma gününün ilanen tebliğ yaptõrõlmasõna karar verilmiş olmakla duruşma günü olan 12.02.2009 tarihinde saat 10:15 de İZMİR 10.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ duruşma salonunda hazõr bulunmanõz veya kendinizi bir vekil ile temsil ettirmeniz aksi takdirde davanõn gõyabõnõzda devam edeceği ve hüküm verileceği davetiye makamõna kaim olmak üzere ilan olunur. 20.11.2008 (Basõn: 64271) EYÜP 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAVZİH DOSYA NO: 2008/1089T. Müdürlüğümüzün dosyasõndan Cumhuriyet gazetesinde 18.11.2008 tarih 60511 ilan numarasõ ile yayõmlanan Taşõnmaz Açõk Ar- tõrma İlanõnda, SATIŞ ŞARTLARI başlõğõ altõnda yer alan 6. Maddede dosya numarasõ, 2008/1089T sayõlõ dosya numarasõ olmasõ- na rağmen, 2008/1301T sayõlõ dosya numarasõ şeklinde yayõmlanmõştõr. SATIŞI YAPILACAK TAŞINMAZIN SATIŞ ŞARTLARI başlõklõ bölümdeki; 6......... isteyenlerin 2008/1089T sayõlõ dosya num- arasõyla müdürlüğümüze başvurmalarõ Tavzihen ilan olunur. (Basõn: 64374)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle