04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 2008 CUMA 4 HABERLER İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN [email protected] Erdal İnönü anılıyor Haber Merkezi - 10 Aralõk Hareketi, Prof. Dr. Erdal İnönü’yü anma toplantõsõ düzenliyor. İstanbul Dedeman Otel’de 2 Kasõm Pazar günü saat 13.30’da yapõlacak etkinliğin “Anõlar ve Görüşler” adlõ ilk bölümünde, Sabancõ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu, SHP ve CHP eski Genel Sekreter Yardõmcõsõ Şule Bucak ve DİSK Başkanõ Süleyman Çelebi konuşacak. Prof. Dr. Burhan Şenatalar’õn yöneteceği “Geleceğin Türkiyesi’ne Sosyal Demokrat Bakõşlar” bölümüne ise AİHM Eski Yargõcõ Dr. Rõza Türmen, Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şule Kut ve Sabancõ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Korel Göymen katõlacak. Karayalçın’a destek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Çankaya Belediye Başkanõ Doğan Taşdelen, başkentte bağõmsõz ya da bir parti adõna anakent belediye başkanlõğõna aday olacağõ haberlerini yalanlarken CHP’den adaylõğa hazõrlanan SHP Genel Başkanõ Murat Karayalçõn’õ destekleyeceğini bildirdi. Taşdelen dün yaptõğõ yazõlõ açõklamada, “Bu asõlsõz haberlerin solun Ankara’da son dönemde gerçekleştirmekte olduğu birlikteliği sabote etmeyi amaçlayan, maksatlõ haberler olduğu açõktõr” dedi. CHP ilçe başkanları İstanbul Haber Servisi - CHP İl örgütü, İstanbul’da yeni kurulan 8 ilçenin başkanlarõnõ belirledi. İlçe başkanlõklarõna Arnavutköy’de Ali İhsan Ercan, Ataşehir’de Zafer Berkol, Başakşehir’de Ahmet Necati Erdem, Beylikdüzü’nde Yücel Aslõoğlu, Çekmeköy’de Muzaffer Tokmak, Esenyurt’ta Erdal Akyol, Sancaktepe’de İhsan Gürsoy ve Sultangazi’de Cemalettin Toprak getirildi. Başkanlar yerel seçimler için çalõşmalara başladõ. Gül Başbuğ’u kabul etti ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İlker Başbuğ’u kabul etti. Çankaya Köşkü’ndeki haftalõk görüşme, yaklaşõk yarõm saat sürdü. Eski CIA yöneticisi, iki ülkenin dõş politika çõkarlarõnõn örtüşmediğini hatta çeliştiğini söyledi ‘TürkiyeABDmüttefikideğil’ ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON - Eski Amerikan Merkezi Haber Al- ma Teşkilatõ (CIA) Ulusal İs- tihbarat Konseyi Başkan Yar- dõmcõsõ Graham Fuller, Tür- kiye’nin ABD’nin müttefiki olmadõğõnõ söyledi. Fuller, 1982 yõlõnda, CIA’nõn Yakõn Doğu ve Güney Asya ulusal istihbarat görevlisi ola- rak atanmõş, 1986 yõlõnda da Ulusal İstihbarat Konseyi’nin başkan yardõmcõlõğõ görevine yükselmişti. Washington’daki düşünce kuruluşu Jamestown Vakfõ’nda Türkiye ve Kafkaslar konulu konferansa konuşmacõ olarak katõlan Fuller, Türkiye ve ABD’nin dõş politika çõkarla- rõnõn örtüşmediğini, hatta bazõ noktalarda çeliştiğini belirtti. Türkiye ile ABD arasõnda iyi işleyen bir ilişki ve işbirliğinin olacağõnõ ifade eden Fuller, “İkili ilişki tatmin edici bir bi- çimde sürecek. Ancak Tür- kiye ABD’nin müttefiki değil. Müttefiklik artık modası geç- miş bir sözcük. Kime veya neye karşı müttefik oluna- cak” şeklinde görüş bildirdi. Fuller, Türkiye’nin dõş poli- tikada eskiye oranla “çok da- ha bağımsız” olduğunu ve bölgesel bir güç haline geldi- ğini kaydetti. Türkiye’nin dõş politikada daha da aktif olaca- ğõ öngörüsünde bulunan Fuller, Ankara’nõn Washington’dan daha bağõmsõz hareket etmek istediğini belirtti. “Türkiye Suriye, İran veya radikal İs- lami gruplarla konuşmak is- tiyor” diyen Fuller, ABD’nin bölge politikalarõnõn Türki- ye’yi sõnõrladõğõnõ ifade etti. Türkiye’nin bölgede yapõcõ bir rol oynayabileceğini söyleyen Fuller, “Türkiye’nin bölge- deki gücü ve yaratıcılığı ba- ğımsızlığından kaynaklana- cak, ABD politikalarından değil” diye konuştu. Türkiye’nin Kafkaslar’da ABD’nin bir “enstrümanı” gi- bi görünmemesinin bölgedeki milliyetçi eğilimleri kontrol al- tõna almada fayda sağlayacağõ- nõ ileri süren Fuller, Rusya- Türkiye ilişkileri açõsõndan da bunun önemine değindi. Fuller, Rusya’nõn Pan-Türkizmden korktuğunu, buna karşõn Tür- kiye’nin bölgedeki rolünden faydanabileceğini savundu. Küresel mimarinin değiştiği dönemde farklõ ülkelerin cid- diye alõnma arzusu içinde ol- duğunu söyleyen Fuller, böl- gesel sorunlara bölgesel kuru- luşlarla çözüm bulunmasõnõn ABD için olumlu olacağõnõ ifade etti. Rusya, Türkiye ve İran’õn bölgedeki sorunlara yö- nelik bir çalõşma grubu oluş- turmasõnõn olumlu olacağõnõ savunan Fuller, bu denkleme ABD’nin katõlmasõnõn süreci daha karmaşõk hale sokacağõ- nõ söyledi. Fuller ayrõca ABD’nin dünyadaki bazõ böl- gelere “demokrasi getirme” çabasõnõn ülkenin güvenirliği- ni yitirmesine yol açtõğõnõ da sözlerine ekledi. ADANA’DA GÖSTERİLERE KATILAN ÇOCUKLAR Terör kullanıyor devlet cezalandırıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adana Valiliği’nin izinsiz gösterilere katõlan çocuklarõn ailelerine para cezasõ kesmesi, yeşil kartlarõnõ iptal etmesi ve kömür yardõmõ yapmama kararõ almasõ tartõşma yarattõ. CHP ve DTP’liler vali- nin kendini “yargıç” yerine koyarak para cezasõ kesmesine tepki gösterirken bu yöntemin tamamen “keyfi” olduğu- na dikkat çektiler. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da DTP’nin örgütlediği eylemlerde güven- lik güçlerine karşõ çocuklar kullanõlõyor. İlk kez idarenin “mahkeme” gibi ço- cuklarõn ailelerine uygu- ladõğõ ilginç cezalar ise tar- tõşmaya yeni boyut kattõ. Adana’da geçen günlerde PKK yandaşlarõ tarafõndan yapõlan korsan gösterilerde, polise karşõ bir kez daha ço- cuklar “ön saflara” sürül- dü. Polislere taş atan ço- cuklarõ “tespit ettiği” be- lirtilen Adana Valisi İlhan Atış ise 170’in üzerindeki çocuğun aile büyüklerinin kullandõğõ bine yakõn yeşil kartõn iptal edileceğini, kömür yardõmõ da- hil, çeşitli devlet yardõmlarõndan da mah- rum bõrakõlacaklarõnõ bildirdi. Çocukla- ra “bir şey yapmayacaklarını” belirten Vali Atõş’õn talimatõyla, ailelere ayrõca 100-175 YTL arasõnda para cezasõ kesildi. Valiliğin bu keyfi uygulamasõna siya- si partilerden tepki geldi. CHP Adana Milletvekili Gaye Erbatur, Adana Va- liliği’nin kararõnõn “çocuk haklarına ve insan haklarına aykırı bir davranış” ol- duğunu söyledi. Erbatur, şöyle devam et- ti: “Eğer çocukların suça teşvik edildiği düşünülürse, TCK’ye göre aileleri hakkında dava açılır, çocuklar reha- bilite edilir. Eğer ortada suça teşvik varsa, aileler yargılanır. Çocukları cezalandırmak yerine o çocukları re- habilite etmek gerekiyor. Çocuklara sevgiyle yaklaşmak gerekiyor. Orta- da suç olarak görülen bir olay varsa, buna böyle bir cezayla karşılık vermek o çocukları teşvik edecektir, itecektir. Çocuklara çocuk gibi muamele etme- miz gerekir. Vali kendisini yargıç ye- rine koyamaz. Evrensel hukuk kural- larıyla yönetilen ülkemizde her şeyin hukuksal çözümü vardır. Ayrıca bu uygulama, insanların sağlık haklarına da aykırı. O insanlardan biri hasta- lansa, yeşil kartı yok diye sağlık hizmeti alamaya- cak mı?” DTP Şõrnak Milletvekili Hasip Kaplan ise ülkeyi yönetenlerin “çocukların neden sokağa döküldü- ğünü sorgulaması gerek- tiğini” söyledi. Kaplan, “Adana valisi önce Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni okusun. Sözleşmeyi oku- duktan sonra valinin ken- di başına buyruk olma- dığını, Türkiye’de yasaların olduğunu, ortada suç varsa gereğini yapan ku- rumlar olduğunu, kendisinin de yar- gıç olmadığını, yargısız infaz yapa- mayacağını görmelidir” dedi. Valinin kendini yargõç yerine koya- mayacağõnõ ve Türkiye’nin “Deli Dum- rul yasalarıyla yönetilemeyeceğini bil- mesi gerektiğini” kaydeden Kaplan, İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’dan derhal Vali Atõş hakkõnda soruşturma başlat- masõnõ istedi. Valinin yurttaşlarõ yeşil kart- la “terbiye edemeyeceğini” belirten Kaplan, Türkiye’de çocuklarõn sokak eylemlerine katõlmasõnõn sorumlusunun hükümet olduğunu savundu. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde dõş politikada daha da aktif olacağõ öngörüsünde bulunan Fuller, Ankara’nõn Washington’dan daha bağõmsõz hareket etmek istediğini belirtti. “Türkiye, Suriye, İran veya radikal İslami gruplarla konuşmak istiyor” diyen Fuller, ABD’nin bölge politikalarõnõn Türkiye’yi sõnõrladõğõnõ ifade etti. Türkiye’nin bölgede yapõcõ bir rol oynayabileceğini söyleyen Fuller, “Türkiye’nin bölgedeki gücü ve yaratõcõlõğõ bağõmsõzlõğõndan kaynaklanacak, ABD politikalarõndan değil” diye konuştu. LEMAN YAZARI YANDAŞ MEDYAYA YALANLAMA Cezmi Ersöz’e beraat Başbakanlık: Brifing haberleri doğru değil ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Başba- kanlõk, Zaman, Yeni Şa- fak ve Sabah gazetele- rinde yer alan Genel- kurmay’õn Bakanlar Ku- rulu’na verdiği brifin- gin içeriğine ilişkin ha- berleri yalanladõ. Genelkurmay’õn hafta başõnda gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu top- lantõsõnda verdiği bri- finge ilişkin haberler dün Zaman, Yeni Şa- fak ve Sabah gazetele- rinde yer aldõ. Haber- lerde, Genelkurmay Başkanõ Orgeneral İl- ker Başbuğ’a atfen, “Kanın durması için Barzani’yle bile görü- şülebilir. Doğu’nun imam eksiği gideril- meli, din ortak payda. Dağa çıkışlar askeri yöntemlerle engellene- mez. Bizim için ölü de- ğil, sağ teslim olan te- rörist makbul. PKK ile mücadelede asker- sivil ayrımına karşı- yız. Kürtçe yayın pro- jesi hayata geçirilmeli. Örgüte en çok katılım İstanbul’dan” başlõk- larõ yer aldõ. Konuya ilişkin Baş- bakanlõk’tan yapõlan açõklamada, “Barzani ile görüşülebileceği, Doğu’nun imam eksiği giderilmeli, din ortak payda, Kürtçe yayın projesi hayata geçiril- meli” başlõklarõyla veri- len haberlerin asõlsõz, manipülasyona yönelik olduğu belirtildi. Çalõş- ma ve Sosyal Güvenlik Bakanõ Faruk Çelik de, toplantõda spesifik bir konunun gündeme gel- mediğini belirterek “Ge- nelde bölgede yaşanan sorunlar, sosyoekono- mik sorunlar masaya yatırıldı” dedi. İstanbul Haber Servi- si - Haftalõk Leman der- gisinde yayõmlanan ya- zõsõnda “Halkı askerlik- ten soğuttuğu’’ gerek- çesiyle hakkõnda dava açõ- lan yazar Cezmi Ersöz beraat etti. Beyoğlu 2. Asliye Ce- za Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya, tu- tuksuz sanõk Ersöz ile avukatõ Fikret İlkiz ka- tõldõ. Kimlik tespitinin ar- dõndan savunmasõ alõnan Ersöz, yazõsõnõn eleştiri mahiyetinde olduğunu be- lirterek beraatõnõ istedi. Savcõnõn da aynõ yönde görüş belirtmesinin ar- dõndan kararõnõ açõklayan hâkim, yazõnõn genelinde, sanõğõn düşünce ve ifade- yi açõklama özgürlüğü kapsamõnda demokratik hakkõnõ kullandõğõnõ ifade ederek, suçun unsurlarõ oluşmadõğõ gerekçesiyle Ersöz’ün beraatõna karar verdi. DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Asıl Sindiremedikleri Hukukun Kendisi Emre Kongar dünkü köşesinde “İktidar Yandaşı Medya Demokrasiyi Zedeliyor” başlıklı yazısında, or- tak dostumuz Özdemir İnce’ye de göndermede bu- lunarak AKP’nin medyasının türban ve kapatma da- valarından sonra, Anayasa Mahkemesi’ne saldırıla- rını, başlık örnekleriyle veriyordu. Gerçekten de geçen hafta boyunca, gerekçeleri açıklanan iki karar üzerine AKP, Anayasa Mahke- mesi’ni hedef aldı. Bu saldırılara iktidarın sözcüleri- nin ardından borazanlarının da katılması kaçınılmazdı. Bunda şaşacak bir yön yok. Bu saldırılara karşı hukukçular, anayasa profesörleri, kararları ve hukuki gerekçelerini bilimsel açıdan ir- deleyen yazılar yayımladılar; Anayasa Mahkemesi’nin yetkisini aştığı, yeni anayasa yapılmasını imkânsız- laştırdığı ve Meclis’in yetkilerine tecavüz ettiği suç- lamalarına, bilimsel gerekçelerle yanıt verdiler. Bilim adamlarının bu görüşlerini bu sütunlarda çok- ça yansıttığım için tekrar fazlaca üzerinde duracak değilim. Ayrıca bu saatten sonra artık AKP ve bora- zanlarına anayasa ve demokrasi konusunda gerek- çeli bilimsel açıklamalar yapmanın fazla bir yararı ol- duğunu da sanmıyorum. AKP ile borazanlarına, Anayasa Mahkemesi ka- rarlarının doğruluğunu gerekçeleri ve AİHM’nin ben- zer konulardaki kararlarından örnekler vererek açık- lamanın gerçekten bir yararı yok, çünkü onlar, zaten anayasal yargının kendisine tümden karşıdırlar. Durum böyle olunca da AKP’ye türban kararında, anayasanın 148. maddesine aykırılık olmadığını an- latmanın hiçbir anlamı kalmamaktadır. Çünkü AKP’ye göre, Anayasa Mahkemesi, yasa- manın hangi eylemini iptal ederse etsin, bu zaten mil- li iradeye karşı bir davranış olarak algılanmalıdır. AKP’nin demokrasi anlayışı, sandıkta en çok oyu alanın (tıpkı son iki seçimde olduğu gibi illa çoğun- luğu sağlaması bile gerekmez) milli iradeyi temsil et- mesidir. Onlara göre, milli irade anayasanın da öngördüğü gibi, anayasal organlar tarafından değil, yalnızca en çok oyu alanın elde ettiği parlamento çoğunluğun- ca ve onun liderince kullanılabilir. Böyle bir durumda, anayasal yargıyı nereye nasıl oturtacaksınız? Anayasal yargının kendisi dünyanın her yerinde, ya- samadaki çoğunluğun oyuyla çıkarılan yasaların ve alınan kararların denetlenmesi için getirilmiştir. Bir rejimde anayasal yargının varlığı, orada milli ira- denin temsilcilerinin de belirli ölçütlere uyup uyma- dıkları konusunda denetlenmelerinin kabul edilme- si anlamını taşır. Gelişmiş demokrasilerde, ancak angıtlar anayasa mahkemelerine dönerek - Ben milli iradeyi temsil ediyorum, sen benim ka- rarımı nasıl iptal edersin, bu demokrasiye aykırıdır, derler. Çağdaş demokrasi Hitlervari milli irade anlayışına dayanan bir angıt rejimi değildir. Ancak, AKP’nin yalnızca, anayasal denetimi kav- ramamakla kaldığını söylemek de eksik kalacaktır. O zihniyet, hiçbir hukuksal denetimi kabul etmez. O zih- niyet, elinden gelse, tıpkı Demokrat Parti’nin 1960’ta yaptığı gibi, yargı yetkisini de kendi yasama çoğun- luğuna vermeye çalışır. Zaten yargı kararlarının AKP’nin hiç hoşuna git- mediğinin en açık delili de, yargı kararlarını tanıma- maktan dört kez mahkûm olan, bu iktidarın geçen dö- nemdeki Milli Eğitim müşteşarını, milletvekili yapa- rak ödüllendirmiş olmasıdır. Bu durum karşısında çıkıp da sakın, “Bunlar da- ha tecrübesiz, geniş ölçüde de cahil olduklarından bil- medikleri için böyle davranıyorlar” demeyin, büyük yanlışa düşmüş olursunuz. Çünkü bunların okumuşları, hatta hukukçu olan- ları, hatta anayasa profesörü unvanı kazanmış bu- lunanları bile aynı zihniyet ile maluldürler. Nitekim geçen dönem, dokunulmazlıkların kaldı- rılması konusu gündeme geldiğinde, bunlardan biri, - Arkadaşlar dokunulmazlıkların kaldırılmasını is- temiyor, çünkü yargıya güvenmiyorlar, diyebilmiştir. Dokunulmazlıkların kaldırılmaması ayıbını, yargıya güvenmedikleri savıyla savunan kişi kimdi biliyor mu- sunuz? AKP’nin TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı, anayasa hukuku profesörü, milletvekili olmadan önce İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Anayasa Hukuku Kürsüsü direktörü Burhan Kuzu. Görüyorsunuz bunların aslında içlerine sindire- medikleri hukukun kendisi. Başka söze ne hacet! [email protected] DİYARBAKIR’DAHAZIRLIKBAŞLADI DTP’den Öcalan için oturma eylemi DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - DTP, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’a uygulandõğõnõ öne sürdüğü kötü muameleye dikkat çekmek için Diyarbakõr’da yarõndan itibaren 2 günlük oturma eylemine hazõrlanõyor. Diyarbakõr Bü- yükşehir Belediyesi, oturma eyleminin yapõlaca- ğõ alanõ iş makineleriyle düzelterek, seyyar tuva- let ve çadõrlar kurdu. DTP’nin Diyarbakõr’da yapacağõ ve Genel Başkan Ahmet Türk’ün yanõ sõra, Emine Ayna ve DTP’li milletvekilleri, belediye başkanlarõ, il genel ve belediye meclis üyeleri, parti meclisi üyeleri, il başkanlarõ ve yöneticilerinin katõlacağõ 2 günlük oturma eyleminin gerçekleşeceği alan- da hazõrlõklar devam ediyor. Yarõn saat 10.00’da başlayacak ve 3 Kasõm’da basõn açõklamasõ ile sona erecek oturma eyleminin yapõlacağõ Batõ Kent Kavşağõ’ndaki iş makineleri alan düzeltme çalõşmalarõna başladõ. Belediyeye ait iş makine- leri alana mõcõr dökerken diğer yandan eylemci- ler için seyyar çadõr ve tuvaletler kuruldu. Çalõş- malarõ yerinde denetleyen DTP Diyarbakõr İl Başkanõ Necdet Atalay, eylemi yapmak için res- mi başvuru yaptõklarõnõ ancak şimdiye kadar ya- nõt alamadõklarõnõ belirterek, “Eylemin gerçek- leşeceği alan uygun bir alandır” dedi. DTP’nin tartõşmalara yol açan Demokratik Çözüm Projesi ile, ABD işgali sonrasõnda Irak’ta oluşturulan siyasal yapõyõ belirleyen anayasa arasõnda çok büyük benzerlikler var.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle