06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
MİZAH yazarı arkadaşımız Cihan Demirci “İnternet sansüründe işin blogu çıktı“ diyor: “Bizim gibi muhalif seslerin bu ülkede medyası yok, gazetesi yok, televizyonu yok. Soluk alabildiğimiz bir internetimiz vardı. Orada pek çok blogumuz vardı. Ancak 24 Ekim Cuma akşam saatlerinden beri milyonlarca internet bloguna hizmet veren ‘blogger.com’ sitesi kapatıldı. Böylece bizim blogspot.com adresli bloglarımız da kapatılmış oldu. Bloglara girmek istediğinizde karşınıza ‘T.C. Diyarbakır 1. Sulh Ceza Mahkemesi 20.10.2008 tarih ve 2008/2761 sayılı kararı gereği bu siteye erişim engellenmiştir’ yazısı çıkıyor. Hangi blog yüzünden milyonlarca blog kapatıldı bir açıklama bile yok. Canı isteyen yerel bir mahkemeden karar çıkartarak bir siteye veya bloga dava açıyor ama bunun acısını hiçbir suçu olmayan milyonlarca blog çekiyor. Dünya üzerinde insanına bu kadar hayatı çekilmez hale getiren, sesini- soluğunu kesen, onu bu kadar bezdiren, adeta boğazını sıkan bir ülke daha var mı? Buna açıkça faşizm denir.” CMYB C M Y B 30 EKİM 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Deniz Feneri’nden aranan kişi bakanın ortağı çıkmış. Ya ne çıkacaktı! Kriter Mahrum Kemal Öncü: “Eğer suçlu oldukları kanıtlanırsa, Ergenekon Davası‘nın sanıkları da hapse mahkûm olmasın, Hazine yardımından mahrum edilsin!” İktidar Hikmet Keskineğe: “AKP şiddete başvurmadığı için kapatılmamış! Bir iktidar nasıl şiddete başvurur; silaha sarılıp dağa mı çıkar?” YağmurDeniz - Hükümet IMF’ye muhtaç değilmiş... “Mahcup olmamak içindir!” UTANMAZ Adam’ın yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar için “Bugünleri görseydi, o günlerin utanmaz adamının bugünkülerden ne kadar masum olduğunu anlar ve eserini yeniden kaleme alırdı herhalde” diyor Reşit Çağın: “Hüseyin Rahmi; bölücü ve dincilerin her türlü başkaldırısını adeta seyrederken, idealist öğrencinin, yurtsever vatandaşın ve üretken işçinin demokratik tepkilerini şiddet kullanarak önlemeye, sindirmeye kalkanları... Atatürk‘e ve Cumhuriyet’e düne kadar kin kusup, yabancılara şikâyetçi olurken bugün devletin koltuklarında oturanları... Türkiye’nin, işsizlik, yoksulluk, üretimsizlik gibi dertlerine çözüm bulma yeteneğinden yoksunluklarının yanı sıra, gizli amaç ve çıkarları için toplumu türban ve ırkçılık belasıyla gerip uyutarak, bölerek geleceğimizi karartanları ve nefret ettikleri devletten geçinip, onun verdiği unvanlarla ağırlananları... İnanç hırsızlığıyla yurt içi ve dışında vatandaşı dolandıran, ihale, özelleştirme ve imar rantıyla devleti soyanları... Elindeki yasal gücü, vicdanının değil önyargılarının ve aldığı talimatların etkisiyle kullandığı kuşkusunu gideremeden nice günahsız insana zulmedenleri ve hukuk cinayetlerini ‘yargıya güveniyoruz’ yalanına sığınarak ‘bana dokunmasın da’ bencilliği içinde seyredenleri... Getirildikleri makamların şerefini, ucuz çıkarlar veya hesabı verilemeyecek kişisel açık ve zaaflar uğruna yerle bir edip, temsil ettikleri kurumların itibarını, toplum nazarındaki güvenini zedeleyenleri... Anayasanın temel niteliklerine saldırıyı püskürten Anayasa Mahkemesi’ne ‘milli irade’ masalıyla ateş püskürenleri... Özü ‘güzel ahlak’ olan dini siyaset çamuruna bulaştırmaları yetmiyormuş gibi, çocuklara taciz ve tecavüzde bulunup, bunu suç olmaktan çıkarmayı düşünecek kadar ar damarı çatlamış olanları... Laik Cumhuriyet’i bölmek ve yıkmak hayalleri karşısında en büyük engel olduğu için ordumuza düşman gözüyle bakan ve her türlü iftira ve hakaret etmekten çekinmeyen işbirlikçi, bölücü, dinci, liboş beslemeleri unutmazdı herhalde! İnsanlıktan, nasibini almamışlara kitap değil, ansiklopedi yazar, fakat adını yine Utanmaz Adam koymazdı. Zira bunlar hem utanma duvarını çoktan aştı, hem de insanlıktan çıkıp birer mahluk oldu.” Mahlukat DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Kutlu Olsun!.. Cumhuriyetimizin 85. yılını kutluyoruz… - AKP, yerel yönetimlere bir genelge yayımla- yarak, kriz ortamını gerekçe göstererek resmi kut- lamaların dışında ekstra eğlence, ekstra harcama yapılmamasını istedi. Türkçeye çevirecek olursak; Cumhuriyet Balosu, fener alayı gibi masrafa yol açan etkinliklerden uzak durmalarını öğütledi!.. - Ankara Belediyesi, başkenti afişlerle donata- rak 29 Ekim günü Melih Gökçek’in Başbakan’la birlikte 13 adet kavşak açacağını duyurdu. Doğal olarak Cumhuriyet Bayramı da birlikte kutlana- caktı… Böylece 29 Ekim 2008, tarihe “Kavşak Bayramı” olarak kazındı… - Ankara’da fener alayı düzenlenmesine ise izin verilmedi. Gerekçe neydi peki? Trafik düzeninin bozulması!.. - Eskişehir’de de fener alayına izin çıkmadı. Bu- radaki gerekçe değişikti. Güvenlik!.. Daha bir haf- ta önce Eskişehir-Galatasaray maçının en ufak taş- kınlık olmadan oynanmasını sağlayan polis, Cum- huriyet Bayramı için düzenlenecek fener alayının güvenliğini sağlayamıyordu… Kutlu olsun!.. Cumhuriyetimizin 85. yılını kutluyoruz… - AKP iktidarı, Cumhuriyet Bayramı’na birkaç gün kala, kızlarda evlenme yaşını 14’e indirmek için harekete geçti… - Hemen ardından, 14 yaşında bir kız çocuğu- na cinsel tacizde bulunduğu için tutuklu yargıla- nan Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez tahli- ye edildi. Peki, Üzmez, daha yasa çıkmadan ni- çin salıverildi?. Çünkü İstanbul Adli Tıp Kurumu, tecavüze uğrayan kız çocuğunun, “beden ve ruh sağlığının bozulmadığı” yönünde jet rapor verdi de ondan!.. - Cumhuriyet Bayramı’nın hemen öncesinde, Tokat Cumhuriyet Meydanı’nda, polis gözetim ve korumasında yapılan açıklamada, “Şu bilinmeli- dir ki başörtü yasağına ilişkin Anayasa Mahkemesi kararı bizim için yok hükmündedir… Bugün ken- di beşeri yargılarıyla İslami kimliğimizi yasakla- yanlar, asıl mahkemenin Din Günü kurulacağını sa- kın unutmasınlar!” denildi… Kutlu olsun!.. Cumhuriyetimizin 85. yılını kutluyoruz… - Cumhuriyet Bayramımızı kutlamaya üç gün ka- la, Türkiye’yi parçalanmış gösteren bir harita da- ha ortaya çıktı. Bu defa ABD Kongresi Araştırmalar Merkezi tarafından hazırlanan raporda yer alan ha- ritada Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anado- lu’nun tamamı Kürdistan sınırları içinde gösteril- di. Stratejik ortağımızın kongresinin göstere gös- tere yayımladığı haritayla ilgili olarak, BOP Eş- başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’ndan tık çıkmadı!.. - 17 Kasım’da Avrupa Parlamentosu’nda “Der- sim Soykırımının 70’inci Yıldönümü” konulu kon- ferans düzenleneceği duyuruldu. Katılımcılar şöyle: Taraf gazetesi yazarı Ayşe Hür, Adalet ve Demokrasi İçin Ermeni Federasyonu Başkanı Hilda Çobanyan, Dersim Yapılandırma Derneği Başkanı Haydar Işık, DTP Dersim (Tunceli) Mi- letvekili Şerafettin Halis, DTP Diyarbakır Millet- vekili Aysel Tuğluk, Dersim Belediye Başkanı Songül Erol Abdil, AB Türkiye Yurttaşlık Ko- misyonu’ndan Hans Branscheidt ve Bremen Üni- versitesi’nden Prof. Dr. Ronald Münch… Ne kad- ro ama!... Mine G. Kırıkkanat, Vatan gazetesindeki kö- şesinde, bu “soykırım soytarılığını” enine boyu- na anlattıktan sonra bakın ne diyor: - Hüküm verilmiş, harita çizilmiş, ABD hazırla- mış, AB onaylamış.. Kılıf biçilmiş, kefen dikilmiş. Sonuç belli: İçerden dışardan borazancılara, çı- ğırtkanlara, tetikçilere bol bahşiş, sübvansiyon ya da komisyon da diyebilirsiniz, bölecekler Türki- ye’yi, gömecekler Cumhuriyeti… Bugün Cum- huriyet Bayramı. Nesi kutlu olsun sizce?. Hepsi mi, yarısı mı, satanı mı, satılanı mı?. Gidene mi ya- nalım, yoksa kalana mı?.. KUTLU OLSUN!.. e-posta: [email protected] Dr. HANDAN DİKER Yeditepe Üni. Öğr. Gör. ‘Çok söz, uzun söz, bir şey için söylenir. Gerçeği anla- mayanları gerçeğe getirmek için… Ben bu dönemleri ge- çirdim. Şimdi sözden çok iş zamanıdır. Artık benim için, hepimiz için çok söz söyle- meye gerek kalmadı. Bundan sonra bizim için çalışmak, hareket ve yürümek gere- kir.’ M. KEMAL ATATÜRK (9 Ağustos 1928) Türkiye Büyük Millet Mec- lisi’nin 23 Nisan 1920’de açılması ile ulusal egemenli- ğin temel söylem olarak ele alındığı yeni bir Türk Devle- ti kurulmuştur. 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkması ve 23 Ni- san 1920’de Meclis’in açıl- ması ile kuruluşu tamamla- nan bu yeni devletin aslında bir Cumhuriyet olduğu apa- çıktı. 29 Ekim 1923’te ise Cumhuriyet şekilsel olarak ilan edilmiş olup yeni devle- tin rejiminin gerçek adı artık belirlenmiş oluyordu. Nite- kim, Gazi Mustafa Kemal 27 Eylül 1923’te ‘Neuse Presse’ adlı gazeteye şu bildiriyi yap- mıştı: ‘Yeni Türkiye Anaya- sası’nın ilk maddesi şöyledir: Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir. Yürütme gücü, kanun yapma yetkisi ülkenin tek ve gerçek temsilcisi olan Meclis’te toplanmıştır. Bu iki sözcüğü bir cümleyle özet- lemek gerekirse, bu bir dev- let şekli olarak cumhuriyet idaresidir.’ Görüyoruz ki, aslında 23 Nisan 1920’de dile gelen ‘Egemenlik milletindir’ söy- lemi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve 1921 anaya- sasının da temel felsefesini oluşturur. Böylelikledir ki Cumhuriyete doğru giden temel adımın atılmasına da zemin oluşturulmuştur. Ga- zi Mustafa Kemal yeni Tür- kiye Cumhuriyeti’nin temel felsefesini özetlemek gere- kirse özellikle bunun iki temel düşünce etrafında toplandı- ğını belirtmiştir. Bunlardan il- ki, ‘Egemenlik kayıtsız ve ko- şulsuz milletindir’ düşüncesi; diğeri de ‘Yaşamda en ger- çek yol gösterici bilimdir’ görüşüdür. Egemenlik demek, özel- likle “ulusal egemenlik” ulu- sun kendi kendisini yönet- mesi, bu işi hiçbir kimseye bırakmaması demektir. Ege- menlik hiçbir ortaklık kabul etmeyen bir görüştür. Nite- kim Mustafa Kemal’in deyi- şi ile, “Gerçekte egemenlik yalnız bir tek biçimde kendi- ni gösterir. O da bu ege- menliğe sahip olan insanların doğrudan doğruya bir araya gelerek yasama, yürütme ve yargı görevlerini kendilerinin yapmaları olasılığıdır”. Ulusal egemenlik özgür- lüktür. Egemenliğin birlikte kullanıldığı bir diğer kavram ise tam bağımsızlıktır. Yani eski deyişle istiklaldir. Bu görüş ile yeni devletin temel felsefesi şu satırlarda dile getirilmektedir: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti tam ba- ğımsız ve kayıtsız şartsız ulu- sal egemenliğe dayalı bir devlettir.” Görüyoruz ki her iki sözcük de özgürlükle ilintili- dir. Gazi Mustafa Kemal de yeni devleti özgürlük temeli üzerine kurmuştur. Diğer düşünceye gelince, ikinci bir temel nokta olarak yaşamdaki gerçek yol gös- tericinin bilim olması gerek- liliği görüşüdür. Bilim, bilim- sel düşünce Atatürk’ün ve Türkiye Cumhuriyeti’nin te- mel felsefesini oluşturan bir diğer öğedir. Bilimin temeli, özü, her şeyden önce güve- nilir olmasındadır. Araştır- ma, gözlem, doğru akıl yü- rütme ve sonuca ulaşma şeklinde sıralayabildiğimiz bu yöntem en doğru ve gü- venilir bir yöntemdir. Gerçekten de bilimin te- melinde dogmalardan uzak- laşmak, deneye dayanmak, nesnellik, somutluk, açık se- çik tanımlanabilir kavram- lardan yola çıkmak vardır ki, bu da bizi her zaman doğ- ruya ulaştıran bir yöntemdir. İşte Mustafa Kemal’in izlediği yöntem de bu bilimsel yön- temdir. Türkiye Cumhuriye- ti’nin temelini oluşturan bu görüşler de bu bilimsel nite- likli kavramlara dayanmak- tadır. Türkiye Cumhuriye- ti’nin felsefesi ise Mustafa Kemal’in şu sözlerinde yeri- ni bulmaktadır: “Türkiye Cumhuriyeti, demokrasi te- meline dayanan bir devlettir. Demokrasi ise temelde poli- tik anlayışa bağlıdır, düşün- seldir, kişiseldir, eşitlik se- verliktir.” Türkiye Cumhuriyeti öz- gürlükler üzerine kurulmuş- tur. Demokrasiye dayalıdır. Devletin temelinde bulunan “Egemenlik ulusundur” gö- rüşünü, temel söylem olarak almıştır. Ulus tabanlı bir dev- let, ama en önemlisi de bi- limsel düşünceyi kullanan, bi- limi her şeyin temel çıkış noktası olarak ele alan bir devlet. Çağdaş, laik, eşitlik- çi ve özgür düşünceli birey- lerden oluşan bir devlet. İş- te bu yeni devletin temeli, özü, felsefesi. Hamdo Türkiye Cumhuriyeti’nin Temel Felsefesi Sami Aktaş: “Ekonomik kriz, dünyayı sarsmış... Öbür dünyayı sarsamadı hamdolsun!” İlker Çamkır: “Hukuk devletinde bir siyasi partinin yüksek mahkeme kararını tanımaması AB kriteri midir yoksa ulema kriteri mi?” Yüksek Yerilim Hattı [email protected] Kara Yolları’nda yolsuzluk operasyonu: Ülkenin her yanına yolsuzluk götürüyoruz! Sansür işinin blogunu çıkardılar!SESSİZ SEDASIZ (!) KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com HARBİ SEMİH POROY 30 Ekim HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] Gemici cüzdanõmõ ve pasaportumu kaybettim. Hükümsüzdür. SALİH ÖZEL TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Büyük bir heyecan duy- gusu yaratma- ya yönelik edebiyat üslu- bu. 2/ İşyeri... M ü r e k k e p hokkalarõna konulan ham ipek. 3/ Üzeri- ne yazõ yazõlan tabaklanmõş ceylan derisi... Mid- yeden daha büyük kavkõlõ bir deniz yu- muşakçasõ. 4/ Me- melilerde asalak ola- rak yaşayan ipsi so- lucan... Lantan ele- mentinin simgesi. 5/ Bir nota... Piston. 6/ Un ve yumurtaya bulanarak kõzartõlan köfte. 7/ Tahsin Yücel’in bir romanõ... Doğu Ana- dolu’da kullanõlan bir tür küçük zurna. 8/ Hoşa giden duygulanõm... Trabzon’un Akçaabat ilçe- sinde bir göl. 9/ Türk müziğinde bir makam. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir özel kişi, bir işletme, bir yatõrõm ortaklõğõ ya da bir bankanõn elinde bulunan menkul de- ğerlerin tümü. 2/ Harman yerindeki tahõlõn taş ve toprakla karõşõk kalõntõsõ... Ceylan. 3/ Argoda mar- ka düşkünü züppe kimselere verilen ad... Üstün nitelikli, üstün yetenekli. 4/ Notada durak işare- ti... Ciltçilikte, kitap yapraklarõnõ düzgün tutma- ya yarayan ince örülmüş şerit. 5/ Çok iri ve ze- hirsiz bir yõlan. 6/ Bir nesneye zorunlu olarak bağ- lõ olmayan ve onun özünde bulunmayan nitelik... Bir nota. 7/ “Biz kimseye --- tutmayõz / Kamu âlem birdir bize” (Yunus Emre)... Eski dilde tuz. 8/ İki kulplu ve küfe biçiminde büyük sepet. 9/ Kir... Uçurum. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K A L E N D E R A B A R A B A S L A L E Z A R U E R E Z R U H N A Z M A A T D A R A K I Y E E B R U I R A K R A H A Y A L İ S U T E K İ R 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle