Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
25 EKİM 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
İNCELEME 7
GEÇMİŞTEN
GELECEĞE
ORHAN ERİNÇ
Varan 1
Anayasa Mahkemesi’nin, “Türbana Özgürlük”
söylemini yaşama geçirmek amacıyla yapılan
anayasa değişikliği ve Adalet ve Kalkınma Par-
tisi’nin “laikliğe aykırı eylem ve söylemlerin
odağı olduğu” saptaması ile ilgili kararlarının ge-
rekçeleri sonunda belli oldu.
Kararların art arda gelmesi, görülüyor ki,
AKP ile doğrudan ya da gönüllü yandaşlık iliş-
kisinde olanları memnun etmemiş.
“Türbana özgürlük” savunucularının yanı sıra
bir dizi suçlama ile de karşı karşıya kalan
AKP’lilerin, zamanı kullanma konusundaki uz-
manlıklarını da geçersiz kılan gelişmeler rahat-
sızlıklarına neden olmuş.
Arada zaman olsaydı, önce iptal kararını salt
hukuk açısından olmasa da siyaset karıştırılmış
hukuk açısından eleştirerek Anayasa Mahke-
mesi’ni suçlayıp AKP ile ilgili kararı da etkisiz-
leştirme olanağını bulacaklardı.
Tam türbanla ilgili kararı hedef tahtasına
koymuşlardı ki ardından “odak” kararı geldi.
Nazik biçimde yansıtmaya çalıştıkları öfkele-
rini yaygınlaştırma olanağını istedikleri gibi kul-
lanamadılar.
7 yıllık iktidarları döneminde zamanı ilk kez is-
tedikleri gibi kullanamamış olmaları da bir baş-
ka gerçeği oluşturdu.
AKP’nin odak olduğunun saptanmasına iliş-
kin kararı sonraya bırakıp, iptal kararına ilişkin
görüntüleri irdeleyelim.
“Türbana özgürlük” yandaşı AKP ile Milliyet-
çi Hareket Partisi (MHP) yetkililerinin açıkla-
malarına bakarsanız, Türkiye’de Anayasa Mah-
kemesi vardır ama bir dönem söylendiği gibi
Çankaya noteri görevini üstlenmiştir.
Bu kesimin savunduğu görüşe göre Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen yasaları
ya da kimi maddelerini iptal etmek ulusal ege-
menliğe aykırı bir yaklaşımdır.
Şayet 1961 Anayasası öncesinde olsaydı
kimsenin bir diyeceği olamazdı. Çünkü yasala-
rı yorumlama yetkisi de TBMM’deydi. Bu ne-
denle de kanunların anayasaya aykırı olduğu ile-
ri sürülemezdi.
Bugünlerde pek çok şey 12 Eylül 1980 süre-
sinde yaşananlara benziyor.
İktidar ile destek veren partilerin yöneticileri-
nin Milli Güvenlik Konseyi paşalarından farkla-
rı yok gibi. Onlar da yasa yaptıklarında şayet ana-
yasaya aykırı bir madde varsa o maddenin ana-
yasayı da değiştirdiğini kabul ediyorlardı.
Aradan 28 yıl geçti ama o günün yönetim man-
tığı sürdürülüyor. Hem de Türkiye’yi hukuk
devleti yaptıklarını iddia edenler tarafından.
Anayasa maddelerine yapılan eklerin gerek-
çelerinde, değişiklik nedeninin “yüksek öğretim
kurumlarında kılık ve kıyafetlerinden dolayı ba-
zı öğrencilerin eğitim ve öğrenim haklarının en-
gellenmesi kronik bir sorun haline gelmiştir. (.....)
Buna rağmen ülkemizde uzun bir süredir üni-
versitelerde bazı kız öğrencilerin başlarını örtmede
kullandıkları kıyafetler nedeniyle eğitim ve öğ-
renim hakkını kullanamadıkları bilinmektedir”
cümleleriyle belirtilmiş olması, kaçınılmaz sonucu
tetiklemiştir.
Yapmak istedikleri değişikliğin Türkiye’de
rejim değişikliği sonucunu doğuracağını bile bi-
le Anayasa Mahkemesi’ni suçlamaya kalkışmak
bize özgü bir siyaset klasiğidir.
Başbakan bile iptal kararını eleştirirken “ba-
şörtüsü”nden söz ettiğine göre, kararın çok ye-
rinde olduğu ortadadır.
Galiba esas dertleri “türbana özgürlük” giri-
şiminin bu kararla tümden hayale dönüşme-
sinden kaynaklanmaktadır.
oerinc@cumhuriyet.com.tr
Dünyayõ saran ekonomik krizle Smith, Ricardo ve Friedman’õn modasõ geçerken Marx ve Keynes umut oldu
Kapitalizmin zor günleri
MİYASE İLKNUR
İki dünya savaşõ arasõnda yaşanan
ilk küresel krizi o günkü konjonktüre
bağlayan neoliberaller, ikinci kez
damdan düşmenin şokunu yaşõyor.
Oysa önce Doğu Blokunda sosyaliz-
min çöküşü ile birlikte kapitalizmin
nihai zaferini ilan etmişlerdi. Neoli-
beraller daha da ileri gidip, bu çökü-
şü ‘tarihin sonu’ olarak yorumla-
mõşlardõ. Japon asõllõ ABD’li liberal
ekonomist Fukuyama, adeta zafer
çõğlõklarõ atarak, “Tanıklık ettiğimiz
şey, sadece soğuk savaşın bitişi ya
da savaş sonrası tarihin özel bir
evresine geçiş değil, bizzat tarihin
sonudur. Yani evriminin son nok-
tasına ulaşmasıdır” demişti. Ancak
tarih baba gösterdi ki, kapitalizm
adõna nihai bir zaferden söz etmek
için henüz erkendi.
Karl Marx ve John Maynard
Keynes hayatta olsalardõ, bugünkü
küresel krize şaşõran ve yangõnõ sön-
dürmek için müdahaleci politikalar
uygulayan neoliberallerin haline bakõp
eğlenirlerdi herhalde. Kuşkusuz kapi-
talizmin babasõ sayõlan Adam Smith
ve Davit Ricardo ile Nobel ödüllü
monetarist Friedman ise kahrolurdu.
“Sosyal ve ulus devletin sonu gel-
di” diyenler, acilen devletlerin piyasa-
lara müdahale edip Keynesçi ve
Marxçõ uygulamalarla piyasalarõn ate-
şini düşürmeye çalõşõyor. Son küresel
krizle birlikte kapitalist ekonominin
temsilcileri Smith, Ricardo, Friedman
ve Chicago Okulu’nun temsilcileri bir
anda ‘out’ olurken, Marx ve Keynes
yeniden ‘in’ oldu. Geçen günlerde
Nobel ekonomi ödülünü alan yeni-
Keynesçi ABD’li ekonomist Paul
Krugman, gelmekte olan krizi önce-
den haber vermişti. Ancak serbest pi-
yasanõn kerametine sonsuz bir inançla
bağlõ olanlar, Krugman’õn uyarõlarõnõ
ciddiye almadõ. Krugman, ödülünü
alõrken yaptõğõ konuşmada, yanõlgõyõ
şöyle özetliyordu: “Bize piyasaların
iyi işlediğini ve bireysel kâr arayış-
larının her zaman olumlu sonuç ve-
receğini söyleyenler büyük ölçüde
yanıldılar.”
KEYNES VE MARX YENİDEN
GÜNDEMDE
John Maynard Keynes’e ‘Peygam-
ber’, onun ekolünü temsil eden neo-
klasik Keynesçiler ile Fonksiyonel
Maliye Okulu mensuplarõna da ‘mü-
rit’ diye lakap takan liberaller, Marx’õ
ise hepten çağdõşõ buluyordu. Küresel
krizle birlikte her ikisi de yeniden
gündeme geldi. Marx öldüğünde me-
zarõ başõnda konuşan Engels, arkadaşõ
ve yoldaşõ için şunlarõ söylüyordu:
“İster tutucu olsunlar, ister ultra-
demokrat, burjuvalar ona iftira et-
mek için yarıştılar. Ama o, tüm
bunları örümcek ağı gibi elinin ter-
siyle bir yana itti ve ancak olağan-
üstü gereklilikler olduğunda karşı-
lık verdi. Adı çağlar boyunca yaşa-
yacaktır. Eseri de!”
Bugünkü krizi, Krugman’dan çağlar
önce Marx da haber vermişti. Kanõtõ
mõ? Onun “Aşırı birikim ve aşırı
kâr” başlõklõ öngörülerini okumak ye-
ter. Endüstri devriminden günümüze
kadar yaşananlardan çõkarõlacak ders;
ne kapitalizm ne de sosyalizm, dö-
nemsel krizlerle yok olur.
Birbirinin zõddõ bu iki doktrin de
inişlerine ve çõkõşlarõna karşõn varlõğõ-
nõ sürdürecektir. Bektaşi düşüncesinin
temelini oluşturan teori ekonomide de
geçerli: “Evrende her şey zıddı ile
bakidir.”
M
arx, 1848 yõlõnda Prusya’da doğdu.
Gençliğinde Sol Hegelciler grubuna
katõldõ. Yayõmcõlõk yõllarõnda En-
gels’le tanõştõ. Engels’le birlikte önce “Felse-
fenin Sefaleti”, “Kutsal Aile” ve “Alman
İdeolojisi” kitaplarõnõ çõkardõ. Aynõ ikili Ko-
münist Manifesto’yu hazõrladõ. Engels’in des-
teğiyle yaşamõnõ sürdüren Marx, “Das Kapi-
tal”in ilk cildini yazdõ.
MARX’IN EKONOMİ DOKTRİNİ
? Artõ-değer, ücretli işçi tarafõndan üretilen,
fakat kapitalist tarafõndan karşõlõğõ ödenmek-
sizin yaratõlan ek değerin adõdõr. Kâr ile ücret
her zaman ters orantõlõdõr.
? Devlet, bir toplumsal sõnõfõn öteki üzerin-
deki egemenliğini sürdürmeye yarayan bir
toplumsal düzenleme aracõdõr.
? Sermaye verimliliği, işletmeleri yatõrõma
ve istihdam yaratmaya itecek düzeyde olma-
dõğõ zaman, kâr edilse bile, bu kâr düzeyi dü-
şük kaldõğõndan bunalõm ortaya çõkar.
? Aşõrõ birikim, genellikle genişleme dö-
nemlerinde ortaya çõkmakla birlikte açõk bir bu-
nalõmõn belirtileri görününceye kadar gizli
kalõr. Kâr oranõnõn düşüş hõzõnõ artõran aşõrõ üre-
tim çağõmõzdaki bunalõmlarõn en tipik göster-
gesidir. Kârõnõ en üst düzeye çõkarabilmek için
her kapitalist ücret maliyetini indirmeye ça-
lõşõr. Bu da satõn alma gücünde sõnõrlamaya yol
açar. Aşõrõ üretim nedeniyle kâr olanaklarõnõn
azalmasõ ve daralan pazar bunalõma yol açar.
? Sermayenin değer yitimi, bunalõmõn neden
olduğu iflaslar, yeniden yapõlanmalar, yutma
ve birleşmelerin sonucudur. Sermayenin en ye-
tersiz biçimleri devre dõşõ kalõrken, en üretken
sermaye bu bunalõmdan başarõyla çõkar ve kâr
yaratõcõ yeni bir birikimi ortaya çõkarõr.
? Ürünleri için durmadan genişleyen bir pa-
zara gerek duymasõ, kapitalizmi yeryüzünün
dört bucağõna salar. Kapitalistler her yerde yu-
valanmak, her yere yerleşmek ve her yerle bağ-
lantõlar kurmak zorundadõr. Bu onun varolu-
şunun koşuludur.
M A R X K A P İ T A L İ Z M İ N K R İ Z L E R İ N İ N K İ T A B I N I Y A Z M I Ş T I
L
iberal klasik iktisatõn ve ka-
pitalizmin kurucusudur.
Adam Smith, 1723’te İs-
koçya’da doğdu.Mantõk ve ahlak
profesörü olarak dersler verdi.
Smith’e kadar ekonomi, ahlak fel-
sefesinin bir alt dalõ sayõlõyordu.
“Ulusların Zenginliği” adlõ kita-
bõ, ekonominin bir bilim haline
gelmesini sağladõ. Piyasalara ve
uluslararasõ ticarete devlet müda-
halesinden vazgeçilip tümüyle
serbestleştirilmesini savunan
Smith’e göre “Bırakınız yapsın-
lar, bırakınız geçsinler” sözü ile
serbest piyasa denetimsiz gibi gö-
zükse de rekabetçi yapõsõ nedeniyle
adeta bir “görünmez el” tarafõn-
dan düzenle-
nir. Her şeyin
oluruna bõra-
kanõlmasõnõ
s a v u n a n
Simth’in “la-
issez-faire”
teorisi, özel-
likle 1970’ler-
de tüm dünyayõ etkiledi.
SMITH’İN ‘GÖRÜNMEZ EL’İ
? Devlet ekonomiye müdaha-
leden kaçõnmalõdõr. Devletin mü-
dahalesi özel sektörün el atmadõ-
ğõ alanlarda olmalõdõr.
? Bireyler doğasõ gereği kendi
çõkarlarõ için çalõşõrken, farkõnda
olmadan toplumun çõkarõ için de
çaba göstermiş olurlar. Bir malõn
fiyatõ yüksekse, girişimciler daha
çok kâr için o malõn üretimini art-
tõrõr. Ancak talep fazlasõ üretim o
malõn fiyatõnõ düşürür. Bu da top-
lumun genel çõkarõna uygun bir du-
rumdur. Böylece piyasanõn gö-
rünmez eli, bir denge sağlar.
? Sermayeye konacak bir vergi,
üretimi düşüreceğinden bundan
hem devlet hem de toplum zarar
görecektir.
? Yüksek ücret hem nüfusun
hem de fiyatlarõn artmasõna yol
açar. Buna karşõlõk kârlarõn da
düşmesine neden olur.
ADAM SMİTH: PİYASALARI ‘GÖRÜNMEZ EL’ DÜZENLER
Dünya son bir aydır ağırlaşan finans kriziyle bo-
ğuşurken, 1929 Büyük Bunalımı’nın da 79. yıldö-
nümünü geride bıraktı. “Kara Perşembe” olarak ad-
landırılan 24 Ekim 1929’da ABD borsaları çökmüş ve ardından tüm dünya ekonomileri krize girmişti. Bunalım
nedeniyle işsiz kalan onbinlerce Amerikalı, kendilerini “Bedava kahve ve çorba” kuyruklarında bulmuştu.
J
ohn Maynard Keynes,
1883 tarihinde İngiltere’de
doğdu. 1919’da “Barışın
Ekonomik Sonuçları” adlõ kita-
bõ yazdõ. “Paranın Kullanımı”
adlõ kitabõnda enflasyonu incele-
di. En ünlü eseri, “İstihdam,
Kâr ve Paranın Genel Teori-
si”dir. Dünya Bankasõ’nõn ku-
rulmasõna önayak oldu.
Keynes’in genel teorisi II. Dün-
ya Savaşõ’ndan sonra bütün dün-
yada genel kabul gördü. 1970’le-
re kadar uygulanan Keynesçi po-
litikalar, enflasyona ve stagflas-
yona neden olduğu gerekçesiyle
Chicago Okulu’nun temsilcisi
monetaristlerin neoliberal politi-
kalarõyla yer değiştirdi.
KEYNESYEN
TEORİLER
? Devlet, elinde-
ki bütün araçlarõ
kullanarak piyasa-
da düzenleyici bir
rol oynamalõdõr.
? İstihdam düze-
yini, emeğin marji-
nal verimini ve reel
ücreti belirleyen efektif taleptir.
Talep yetersizliğinde ekonomide
dengesizlikler ortaya çõkar. Önem-
li olan devletin kendi bütçesini
dengede tutmasõ değil, tam istih-
dam için efektif talebi yeterli kõl-
masõdõr.
? İşsizliğin, yoksulluğun art-
masõ ve satõn alma gücünün ye-
tersiz olduğu durumlarda devle-
tin kamu harcamalarõnõ artõrma-
sõ gerekir.
? Faiz oranõ, belli bir tabana
oturduktan sonra para arzõ ne ka-
dar artõrõlõrsa arttõrõlsõn, daha faz-
la aşağõ düşmez.
? Düşük yatõrõm düzeyleri be-
raberinde düşük istihdamõ da ge-
tirmektedir. Yatõrõmdaki dalga-
lanmalar, istihdamda ve gelirde
çok daha şiddetli dalgalanmalara
yol açar.
Büyük bunalımın 79. yıldönümü
M
onetarizmin en önemli temsilci-
lerinden olan Nobel ödüllü
ABD’li iktisatçõ Friedman, pi-
yasa ekonomisinin çağõmõzdaki en ateşli
savunucularõndan biriydi. 1976’da “Pa-
ranın Miktar Teorisi Üzerine Çalış-
malar” adlõ kitabõnda Monetarizmin temel
ilkelerini ortaya koydu. Thatcher’in eko-
nomi politikalarõnõn esin kaynağõ Fried-
man, Şili’de faşist cunta lideri Pinoc-
het’nin isteği üzerine ekonomiyi düze
çõkarmak için politik reçeteler hazõrladõ.
Ama Şili ekonomisi düze çõkmak bir ya-
na, Allende döneminden de ağõr bir bu-
nalõm dönemi yaşadõ.
FRIEDMAN’IN MONETARİST TEO-
RİLERİ: ? Devletin ekonomideki faa-
liyet alanlarõ sõnõrlandõrõlmalõdõr. Devletin
asõl görevi, rekabetçi piyasalarõ teşvik et-
mek olmalõdõr. ? Korumacõlõk aslõnda tü-
keticiyi sömürmektir. ? Ekonomik geliş-
menin anahtarõ küçük devlet ve kamu gi-
rişimciliğinin olmadõğõ politikalarõ uygu-
lamaktõr. ? Deflasyon, önüne geçilmesi en
kolay şeydir; para basmanõz yeterli.
K E Y N E S
‘Devlet
düzenleyici
olmalı’
FRIEDMAN MONETARİZMİN EN ÖNEMLİ TEMSİLCİSİ
CUMOK İSTANBUL ÇAĞRISI
www.cumokistanbul.org
26 EKİM 2008 PAZAR Saat: 11.00
KONUĞUMUZ, DEĞERLİ YAZARIMIZ
Sayın ÜMİT ZİLELİ
ile aydõnlanma toplantõsõnda bir araya geliyoruz.
Konumuz:
“KARANLIK VE AYDINLIĞIN
ARASINDA TÜRKİYE”
Tarih : 26 Ekim 2008 Pazar Saat 11.00
Yer : Kadıköy Aden Otel
İletişim : 0533 438 50 22 - 0537 871 82 34
Lütfen yerinizi ayırınız.
TÜRKAN ERKİN: 0216 337 57 97
YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ,
ANTİ EMPERYALİST, AYDINLIK,
DEMOKRATİK TÜRKİYE
www.cumok.org
Madem düştük kalkarız
Yürüyüp koşarız yine
Gecede yıldız saçıp
Güneşlere katarız
Aydınlanma ve Dayanışma
Kahvaltısında Buluşuyoruz
Konuşmacı
Ekonomist UĞUR CİVELEK
Konu
Türkiye ve Dünya Nereye Gidiyor?
Olasılıklar…
Tarih: 26 Ekim 2008 Pazar - Saat: 10.30
Yer: Antalya Tenis İhtisas Spor Kulübü
100. Yıl Bulvarı Tenis İhtisas Spor Kulübü
Kahvaltı Ederi: 12.50 YTL. Öğrenci: 7.50 YTL.
Destek verenler: Antalya Ulusal Güçler
Birliği Platformu - Biz Kaç Kişiyiz Derneği-
Cumhuriyet Kadınları Der.- Eğitim İş-
Mülkiyeliler Birliği
İletişim: 0242 244 34 24 / 0532 401 71 62 05 06 611 45 06
SEN GELMEZSEN ÇOK EKSİĞİZ
ANTALYA ADD ve CUMOK ÇAĞRISI
www.addantalya.org www.cumokantalya.org
“Biz sokakta yaşayamayacak kadar küçük
bulunmuş, kaza geçirmiş ya da özürlü doğmuş
bir kedi ailesiyiz.
Kimimizin fiziksel özrü var, kimimiz eziyet
gördüğü için kurtarıldık. Çeşitli zamanlarda
geçici evimize sığındik.
Şimdi hiçbirimizin özel bakım ve tedaviye ihtiyacı
kalmadı. Bizi ömür boyu sevecek, bir kedi bir ömür
boyu arkadaşlıktır diyebilecek, yeni sıcak
yuvalar arıyoruz.
Yeni ailemiz olur musunuz?
Küskün Garfield, Aksak Panda, Kolsuz Prenses
ve arkadaşları. 0536 989 80 74”
26 EKİM 2008 PAZAR SAAT 15.00’te
“EKONOMİK KRİZ ve
TÜRKİYE’ye ETKİLERİ”
KONULU
AYDINLANMA TOPLANTISINDA
Sayın Prof. Dr.
İZZETTİN ÖNDER
İLE BULUŞUYORUZ.
SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ
Yer: İSPİRTOHANE Kültür Merkezi,
Mimar Sinan İ. Ö. Okulu Yanı, Ataköy 9.
Kısım - İstanbul
İletişim: 0536 739 02 29 - 0534 773 70 67 - 0505 815 10 17 - 0532 556 65 12
ÜCRETSİZ ETKİNLİĞİMİZDE, LÜTFEN YER AYIRTINIZ.
DTP’li vekilin oğluna saldırı
ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) - Eskişehir’de
aralarõnda DTP Tunceli Milletvekili Şerafettin
Halis’in oğluyla yeğeninin de bulunduğu 2’si
kõz 3 üniversite öğrencisi, sokakta
tanõmadõklarõ 4 kişinin spreyli ve sopalõ
saldõrõsõna uğradõ. Yaralanan öğrenciler
hastanede tedavileri yapõldõktan sonra taburcu
edildi. Saldõrganlarõn beyzbol sopalarõyla en
çok DTP’li vekilin oğlu Şan Ararat Halis’i
dövdükleri belirtildi. Emniyet müdürlüğü
yetkilileri saldõrganlarõn yakalanmasõna
çalõşõldõğõnõ, olayõn siyasi yönünün olup
olmadõğõnõn araştõrõldõğõnõ söylediler.
İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI