08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 2008 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Tuz da Kokunca ya da Ergenekon Kaosu Eskiden yiyecekler kokmasın diye tuzlanırdı. Pe- ki ya tuz da kokarsa ne yapılırdı? Şu anda o noktaya gelmiş bulunuyoruz. Ergenekon davasının perşembe günkü duruş- masında avukatlardan Yaşar Ağsu, mahkemeden, avukatların dinlenmemesi ve ofislerinin izlenme- mesi yönünde karar almasını istiyor. Mahkeme Başkanı’ndan aldığı yanıt ise aynen şu oluyor: - Hâkimin dinlenmediğini kim iddia edebilir. Dilerseniz, konuşmanın hukuki içeriğini biraz da- ha açarak bakalım olaya.. o zaman göreceğiz ki, taraflar arasında şöyle bir konuşma geçmiştir: Avukat - Sayın yargıç, avukatlar dinleniyor, of- isleri izleniyor. Adil bir yargılamanın olabilmesi için savunma makamının herhangi bir baskı ve kısıt- lama altında olmaması gerekir. Dinlenme ve iz- lenme bizi baskı altında tutuyor, geriyor; çekini- yoruz, korkuyoruz. Yargıç - Haklısınız.. sizi anlıyorum; ama siz, ka- rar merciinin içinde olduğu durumun farkında mı- sınız? Onun da dinlenmediğine emin misiniz?.. İşte tuzun da koktuğu an bu andır. Yargıcın bu sözlerini duyanlar, sonradan oku- yanlar, artık bu davada adil yargılamanın olabile- ceğini rahatlıkla düşünebilirler mi? Dinlendiğini veya dinlenebileceğini düşünen bir yargıç, kendisini hiçbir baskı altında hisset- meden vicdanının sesini dinleyebilir mi? Bir siyasal davanın avukatları ve yargıçları da din- lenme tehdidi altında iseler veya o davanın seyri sırasında dosya içeriğinin kendilerine kanıtladığı dinlemelerden dolayı, kendilerini haklı olarak din- lenme tehdidi altında hissediyorlarsa, orada adil yargı ve adalet olabilir mi? Ergenekon soruşturması, Türkiye’de legal siyasal iktidarı (ne kadar legal olduğu da, Anayasa Mah- kemesi kararından belli ya..) devirmek için ortam hazırlandığını ileri süren Ergenekon soruşturma- sının bizatihi kendisi, Türkiye’de büyük bir kaosu yaratmış, ülkede demokrasinin var olup olmadı- ğının haklı olarak sorgulanmasına yol açmıştır. Başka bir deyişle, Savcı Öz’ün sanıkları suçla- dığı, darbeyi kolaylaştırmak için kaosa yol açma eylemini Ergenekon soruşturması kendisi yerine getirmektedir. Avukatlar ve yargıçların dinlendikleri veya ken- dilerini dinlenme tehdidi altında hissetmeleri için yeterli verilerin bulunduğu bir ortamdan daha bü- yük bir kâbus olabilir mi? Dinlendiği kuşkusu içinde olan bir yargıç, “Kar- şıma çıkarılanları aklarsam başıma neler gelir?” di- ye düşünmez mi? Hele hele eskiden terör ile mücadelede en yük- sek yerlerde görevlendirilmiş kişilerin zaman ge- çince mahkeme sıralarında terör suçlusu koltuğuna oturtulduğu bir ortamda, insan neler neler dü- şünmez, hangi kaygıları taşımaz? Demokrasilerde, siyasal iktidarın aleyhine bir ka- muoyu oluşturmaya çalışmak suç değildir. Hele hele rejimin laik demokratik niteliğini dev- letin erkini elinde tutarak, başka bir deyimle manevi cebir unsurunu kullanarak, İslam Cum- huriyetine tebdil etmek isteyen bir iktidarı eleştir- mek, kamuoyunu ondan soğutmak, kamuoyunun demokratik tepkisini ona yönelterek, onun de- ğişmesini sağlamaya çalışmak yalnız demokratik bir hak değil, aynı zamanda görevdir de... Ama Ergenekon soruşturmasını yürüten zihni- yet, bu demokratik hak, hatta onun da ötesinde görevi suç sayıyor ve demokratik tepkileri can- landırmaya yönelik eleştirileri darbecilik olarak ni- teliyor. Ancak faşist yönetimlerde egemen olan bir zih- niyettir bu. Böyle bir zihniyet toplumda kabul görünce, her türlü özgürlük ortadan kalkar ve demokrasinin “d” si bile kalmaz toplumda. İşte Ergenekon soruşturmasının bizzat kendisinin toplumda yarattığı hava budur. Evet şu günlerde tuzun da koktuğu anı yaşıyo- ruz. Allah encamımızı hayreylesin! Tuzun da koktuğu ortamlarda her şey olur, ama her şey... [email protected] CMYB C M Y B Dünyayõ etkisine alan mali krizin Türkiye’de de yurttaşlarõn canõnõ yakmaya başladõğõnõ vurguladõ Baykal’dan ciddiyet çağrõsõ OZAN YAYMAN İZMİR - CHP Genel Başkanõ De- niz Baykal, dünya genelinde etkisini hissettiren ekonomik krizle ilgili ola- rak “Bizi teğet geçti” denilemeyece- ğinin ortaya çõktõğõnõ vurgulayarak “Dünya genelinde 5 trilyon dolar maliyeti olan bir krize karşı hükü- metin daha ciddi değerlendirme- lerde bulunması gerekir” dedi. Baykal, CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’õn Buca’da yap- tõrdõğõ zihinsel engellilere yönelik uygulama ve iş eğitim merkezinin açõ- lõşõ için geldiği İzmir’de, hükümetin dünyadaki ekonomik krize karşõn gerekli adõmlarõ atmadõğõnõ söyledi. Baykal, Türkiye’nin yoğun biçimde faiz artõşõ yaşadõğõnõ vurgulayarak, “Krizden sadece reel sektör değil, finans sektörü de ciddi anlamda olumsuz etkilenmiştir. Bu tablo karşısında hükümetin, bize teğet geçti yönünde yaklaşımda bulun- ması inandırıcı değildir. Başba- kan, birtakım çevreleri azarlaya- rak, suçlayarak bu krizle mücadele edemez” dedi. BDDK’nin bankalarõn yeni kredi açamayacaklarõ konusunda uyarõda bulunduğunu belirten Baykal, “En son Başbakan’ın damadının genel mü- dür olduğu şirkete, 750 milyon do- lar kredi verilmiştir. Şimdi Başba- kan kalkıp, bankaları kredi ver- mediği için eleştiriyor. Bunun tutarlı yanı yoktur” diye konuştu. Baykal, krizden reel sektörün olum- suz yönde etkilendiğini ve bunun so- mut verilerini toplamaya başladõkla- rõnõ söyleyerek şu görüşlere yer ver- di: “Arkadaşlarımız Bursa ve Kay- seri’de ciddi incelemelerde bulun- dular. Kayseri’de, organize sanayi bölgesinde birçok fabrika kapan- mıştır. 22 bin icra dosyası mevcut- tur. 10 bin kişi işten çıkarılmıştır. Bursa’da 34 bin kişinin işine son ve- rilmiştir. Otomotiv sektöründeki ihracatta yüzde 34’e varan azalma var. Sadece İnegöl’de 250 araç, ha- ciz yoluyla otoparka çekilmiştir. Bu örnekler Türkiye’nin hemen her yerinde yaşanmaktadır. Baş- bakan bu gerçeği anlamak için pa- zara, alışveriş mağazalarına gitsin. Ekonomik krize karşı önlemler der- hal alınsın. Gecikmiş önlemin so- runu çözmesi mümkün değil. Siya- si kabadayılıkla ekonomi ve mali kriz yönetilemez.” Hükümetin ekonomik krize karşõ gereken adõmlarõ atmadõğõnõ belirten Baykal, “Bu tablo karşõsõnda hükümetin, bize teğet geçti yönünde yaklaşõmda bulunmasõ inandõrõcõ değildir. Başbakan, birtakõm çevreleri azarlayarak, suçlayarak bu krizle mücadele edemez. Siyasi kabadayõlõkla ekonomi ve mali kriz yönetilemez” dedi. ‘1000 ÜYE KAYIP’ İDDİASI Eskişehir CHP’de kayyım yönetimi CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR - CHP Eskişehir İl Yöneti- mi’nin kongre yapma- dõğõ gerekçesiyle, yargõ kararõyla yönetimin dev- redildiği kayyõm heyeti göreve başladõ. Kayyõm heyetinde gö- rev alan Yunus Kara- ağaç, Sedat Karataş, Sinan Bozkaya ve eski İl Başkanõ Yunus Em- re Karabulut önceki gün bir icra memuruyla CHP İl Binasõ’nda Baş- kan İsmet Süder ile görüştü. Görüşmenin ar- dõndan gazetecilere bil- gi veren Süder, il yöne- timini mahkemeye veren Karabulut’un mahkeme kararõnõ farklõ yorumla- dõğõnõ belirtti. Süder, “Karabulut, mahke- me kararını farklı yo- rumlayarak il yöneti- minin düştüğünü be- lirtti ve anahtarın ve- rilmesini istedi. Bu ko- nuda tartıştık” dedi. Kayyõm kararõnõn kal- dõrõlmasõ için mahke- meye başvurduklarõnõ anlatan Süder, “Hukuk süreci devam edecek. Kayyımdaki arkadaş- lar da görevlerini ya- pacaklardır” diye ko- nuştu. Süder, bine yakõn yurttaşõn 2002 ve 2003’te CHP’ye üye ya- põldõğõnõ, ancak bunlarõn işleme konulmadõğõna dikkat çekerek şunlarõ söyledi: “Kayıtlar, üze- rine İsmet Süder diye yazılıp bodruma atıl- mış. Bu sayı delege ya- pısını ve oluşan yöne- timleri bile değiştire- bilir. Ama biz bugüne kadar bunları yapan- ları gündeme getirme- dik. Bunları yapanlar şimdi bize ‘Hukuka uyun’ diyorlar.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle