Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
16 EKİM 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Türkçemin Ses Bayrağı...
Hava puslu ve yağmurluydu...
İçimde tarifsiz bir sıkıntı...
Odamdaydım.
İçeriye Evrim Kaya girdi:
“Fazıl Hüsnü Dağlarca öldü!”
İçim o anda buz kesti!
Masamın başına geçtim, pencereden dışarıya ba-
kıyorum. Ermeni mezarlığı, Şişli’nin evleri, minibüs
durağı ve insanlar!
Türkçemizin bayrağı Dağlarca aylardan beri Acı-
badem Hastanesi’nde yatıyordu. Kadıköy Belediye
Başkanı Selami Öztürk Dağlarca’yı bir oğluymuş gi-
bi sahiplenmişti.
İki ay kadar önce Selami Öztürk, sohbet ederken
anlatmıştı:
“Türkçemizin ses bayrağı babamı her sabah has-
taneye gidip ziyaret ediyorum.”
Dağlarca, İlhan Selçuk’un deyişiyle “elini attığı her
şeyi şiirleştiren” olağanüstü bir şairdi.
Benim Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı anlatmam zor...
Atatürk devrimlerinin yiğit savunucusu, sosyalist
dünya görüşünü benimseyen ender insanlardan bi-
risiydi.
Bir gün sohbet ederken, “Bak Hikmet” dedi, ekledi:
“Fransız devrimi, Rus devrimi, Çin devrimi ve Kü-
ba devrimi... Bir de Atatürk’ün gerçekleştirdiği Türk
devrimi vardır, bunu hiç unutma!”
Sanırım otuz yıl önce bir röportaj yaparken söyle-
mişti bunları bana.
Aylardır hastanede yatıyordu...
Acıbadem Hastanesi’nin doktorları, hemşireleri
sürekli başucundaydı ses bayrağımızın...
Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat, Orhan Kemal,
Yaşar Kemal, Sait Faik ve Nâzım Hikmet...
Daha niceleri!
Şairlerimizin, öykücülerimizin, romancılarımızın
Türkçeye kattıkları zenginlik unutulup gitti!
Ne güzel anlatırdı çocukları Dağlarca usta!
Sevecenliğin atlasında, coşkulu bir ırmak olurdu di-
zeleri...
O, kıyımların, zulümlerin, baskıların şairiydi.
Kurtuluş Savaşımızın destanını bir Dağlarca, bir de
Nãzım Hikmet yazmıştı.
Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez...
Alman, Amerikalı, Fransız!
Haykırırdı Fazıl Hüsnü Dağlarca:
“Çocuklar korkunç, Allahım,
Elleri, yüzleri, saçları.
Uyurlar bütün gece
Çocuklar korkunç Allahım,
Bebek yaparlar haçları.
Aşina değil hatıramıza
Severken aynı ağaçları.”
Dizelerinde coşku vardı, hüzün vardı...
Kimi zaman çığlık çığlığaydı Türkçemizin ses bay-
rağı...
“Sen büyüdüğün vakit çocuğum,
Yine çiçek açacak dallarda.
Dallarda açan çiçekler gibi
Yine çocuklar uyuyacak masallarda.”
Ankara Tandoğan’da, İstanbul Çağlayan’da,
İzmir Gündoğdu’da onun sesi, yüreği, çığlığı vardı...
Türk Devrimi’nin yılmaz savunucusuydu!
Din bezirgânlarının, yobazların baş düşmanıydı.
Karanlığın değil aydınlığın simgesiydi!
Fırtınalı denizleri severdi, sığ kıyılarda dolaşmazdı.
Kimi zaman aşkın vahşi sahillerinden seslenir, yıl-
dızların sonsuz çocukluğundan söz ederdi...
“Seni, aşk, uyku, lezzet
Sıcak mevsimlerden kopmak üzere olan muzlar
Vücudumdan geçen fikirler duyuyorum;
Bir mezarın başında bir selvi kadar uzun
.........
Önümde karanlığın en güzel yeri
Düşer atmosferlerin bahçesinden bir zambak,
Seni en uzak mesafeler içinden,
Her şeyi gerilerde bırakarak!”
Geceyi avuçlarında siyah bir gül gibi duyan, rü-
yaların yarasalar gibi uçuştuğu geceleri anlatan Fa-
zıl Hüsnü Dağlarca, 94 yaşında bu dünyadan ge-
çip gitti...
Yerimden kalktım ve odamdaki kitaplığa yöneldim...
Biliyorum en güzel yazıyı Oktay Akbal ve İlhan Sel-
çuk yazacaktır Dağlarca için...
Rüyaların nereye gittiğini, gözyaşlarının sıcaklığını
görür gibi, duyar gibi oluyorum...
Akşam saatleri ve Şişli’ye yağmur yağıyor....
Belki gün “Kâinatın Akşam Yoklaması”na hazır-
lanıyor.
Ben “güle güle” diyorum Dağlarca’ya...
Kaybolmuş bir sonsuzluk... Bütün sessizliğiyle
yaşamın uzunluğu... Kızını okşayan bir babanın avuç-
larındaki sıcaklık... Taşlar, bulutlar, ışıklar, yıldızlar,
güneşler...
Aynen öyle sevgili Dağlarca, Türkçemizin ses bay-
rağı, sosyalizmin devrimci yüreği!
“Söyle sevda içinde türkümüzü
Aç bembeyaz bir yelken
Neden herkes güzel olmaz
Yaşamak bu kadar güzelken?
........
İnsan dallarla, bulutlarla bir,
Aynı mavilikten geçmiştir.
İnsan nasıl ölebilir
Yaşamak bu kadar güzelken?”
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212 343 72 69
Toptan içtüzük
reformu istiyor
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM Başkanõ Köksal
Toptan, Meclis İçtüzüğü
değişikliği için
oluşturulan çalõşma
grubuna üye veren AKP,
MHP ve DTP
temsilcileriyle yaptõğõ ilk
toplantõda, “reform
niteliğinde, geniş
kapsamlõ bir değişiklik
yapõlmasõnõ” istedi.
Uzlaşma komisyonlarõna
üye vermeyen CHP,
içtüzük çalõşmalarõna
katõlabileceğini bildirdi.
CHP Grup Başkanvekili
Hakkõ Suha Okay, “Eğer
Meclis Başkanõ, içtüzük
değişikliğiyle ilgili
çalõşmalar konusunda bize
bir ön bilgi verirse, katkõ
verebiliriz” dedi.
Türbanı
savunan müdür!
İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Kamil
Aydoğan’õn yerine İzmir
İl Milli Eğitim
Müdürlüğü’ne getirilen
İzmir İl Teftiş Kurulu
Başkanõ Seyfettin Yõlmaz,
İzmir İl Koordinasyon
Kurulu Toplantõsõna’da
katõldõ. Öğrencilerin
türbanla sõnavlara
girmesini desteklemesiyle
bilinen Yõlmaz, kentin
ÖSS başarõsõnõ
değerlendirdi. Kentte
geçen yõl 16 bin
öğrencinin mezun
olduğunu, ÖSS’ye ise 85
bin kişinin katõldõğõnõ
belirten Yõlmaz, başarõyõ
dõşarõdan gelenlerin
düşürdüğünü savundu.
Öğrencilere
polis müdahalesi
ADANA (Cumhuriyet
Bürosu) - Çukurova
Üniversitesi yerleşkesinde
afiş asõlmasõ, bildiri
dağõtõlmasõ ve stand
açõlmasõnõn
yasaklanmasõnõ protesto
etmek isteyen öğrencilere
müdahale eden polis 15
öğrenciyi yaka paça
gözaltõna aldõ.
Üniversitede bulunan
polis karakoluna
götürülen öğrenciler,
125’er YTL ceza verilerek
serbest bõrakõldõ. Gösteri
yapan öğrenciler “Parayõ
ödemeyeceğiz” dediler.
Metin Kaplan’a
müebbet hapis
İstanbul Haber
Servisi - Yasadõşõ İslami
Cemiyet ve Cemaatleri
Birliği yöneticisi Metin
Kaplan, “anayasal
düzeni silah zoruyla
değiştirmeye teşebbüs
etmek” suçundan verilen
hükmün Yargõtay’ca
bozulmasõnõn ardõndan
yeniden yapõlan
yargõlamada, aynõ suçtan
müebbet hapse
çarptõrõldõ. İstanbul 14.
Ağõr Ceza
Mahkemesi’ndeki
karar duruşmasõna,
tutuklu sanõk Metin
Kaplan da katõldõ.
3 öğrenciye
tutuklama
AYDIN (Cumhuriyet)
- Aydõn İl Emniyet
Müdürlüğü, merkez ilçeye
bağlõ Ovaeymir
Beldesi’ndeki bir kahvede
F.K, B.D. ve F.K’nin
PKK’nin propagandasõnõn
yapõldõğõ çok sayõdaki
bildiriyle yakaladõğõnõ
açõkladõ. Adnan Menderes
Üniversitesi öğrencisi
olduklarõ belirlenen 3
zanlõ, tutuklanarak
cezaevine gönderildi.
Baykal ve Karayalçõn görüşmesi olumlu geçti. Karayalçõn’õn adaylõğõ ihtimali kuvvetlendi
Ankara için buluştularANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Genel Başka-
nõ Deniz Baykal ile SHP Ge-
nel Başkanõ Murat Karayal-
çın’õn dünkü görüşmesinde,
Karayalçõn’õn Ankara belediye
başkan adaylõğõ konusunda uz-
laşmaya varõldõ. Baykal, “Baş-
kent halkı Karayalçın’ın be-
lediye başkanlığını özlemle
anıyor. Umarım bu özleme
cevap verecek bir sonucu
gerçekleştireceğiz” dedi.
Baykal, önceki gece Kara-
yalçõn’õ telefonla arayarak “ça-
ya” davet etti. Bu çağrõyõ ka-
bul eden Karayalçõn, dün CHP
genel merkezine geldi. Baykal
ile Karayalçõn, bir saati aşan
görüşmenin ardõndan birlikte
açõklama yaptõlar. Baykal,
“Ankaralı artık yeni bir ye-
rel yönetim şansını kullan-
mak istiyor. Bizden de bu
bekleyişe uygun bir daya-
nışma ve bütünleşme anlayışı
içinde olmamız bekleniyor.
Ben de buna hak veriyo-
rum” dedi. Baykal, Karayal-
çõn’õn çok saygõn, başarõlõ bir
belediyecilik deneyimine sahip
olduğunu vurgularken “Bü-
tün Ankara, hâlâ onun dö-
nemini özlemle anıyor. Son
dönem belediyeciliği bu öz-
lemi daha da arttırmıştır.
Geniş bir anlayış birliği için-
deyiz. Önümüzdeki günler-
de, daha somut adımlar atı-
lacağını, Ankara’nın özle-
mine cevap veren bir sonu-
cu gerçekleştireceğimizi
umarım” dedi.
‘Uzlaşılmamış konu yok’
Karayalçõn da “Ben de Sa-
yın Baykal’ı SHP’ye çaya
çağırdım, önümüzdeki gün-
lerde gelecek. Çok yararlı bir
görüşme yaptık. Önümüz-
deki günlerde yapılan de-
ğerlendirmenin, birlikteli-
ğin daha somut biçimde
açıklanması söz konusu ola-
caktır” açõklamasõnõ yaptõ.
Baykal, gazetecilerin “Sayın
Karayalçın’ın CHP’nin be-
lediye başkan adayıdır, di-
yebilir miyiz” sorusuna “Böy-
le bir açıklamanın beni hiç
şaşırtmayacağını ifade ede-
bilirim” yanõtõnõ verdi. Baykal,
adaylõk açõklamasõnõn ne za-
man ve nerede yapõlacağõna
ilişkin soru üzerine “Süreç
başlamıştır” dedi. Karayal-
çõn’õn adaylõğõnõn neden he-
men açõklanmadõğõna ilişkin
soru üzerine Baykal, “Uzla-
şılmamış bir konu yok. Sayın
Karayalçın çok yaşamsal,
önemli bir karar alıyor, bu
kararı kendi çevresiyle pay-
laşmalıdır, değerlendirme-
lidir. Yoksa bizim kendi ara-
mızda herhangi bir sorun,
bir sıkıntı yoktur” dedi.
‘Alçakgönüllü hedef’
Baykal, daha kapsamlõ bir
seçim işbirliğine dönük soru-
lara “Somut ve alçakgönül-
lü hedefler koyarak çalışı-
yoruz. Ankara’nın bunda
başarılı olması, çok etkili
bir örnek olacaktır. Türki-
ye’nin her yerinde buna ben-
zer arayışlar hızlanacaktır”
yanõtõnõ verdi. Karayalçõn,
geçmişte bölünmeler nede-
niyle solun yitirdiği seçimler
anõmsatõlarak yöneltilen bir
soru üzerine “Bu sefer işin
şansa bırakılmaması gere-
kiyor. Ankara’nın bu yöne-
timden kurtarılması gere-
kiyor” dedi. Karayalçõn
“SHP’nin mi, CHP’nin mi
adayı olacaksınız?” sorusu
üzerine “Kimseyi şaşırtma-
yacak bir açıklamayı önü-
müzdeki günlerde yapaca-
ğız” demekle yetindi.
Karayalçõn, “Siz geniş bir
seçim işbirliğinden yanası-
nız, bu konuda bir önkoşu-
lunuz oldu mu?” sorusuna
“Değerlendirmemizde An-
kara için bir birlikteliğin
gerekliliğini karşılıklı ola-
rak ifade ettik. Bunun yö-
netimi öyle olmalıdır, böyle
olmalıdır, türünden bir tar-
tışma içine girmedik. Ya-
pılması gereken şey belli-
dir. Hedef açıktır. Anka-
ra’da gerçekleştirilecektir,
başka yerlerde gerçekleşti-
rilmesi olanakları mutlaka
aranmalıdır” yanõtõnõ verdi.
‘Bu kez tümevarım’
Baykal, görüşmeden sonra
kurmaylarõyla değerlendirme
yaparken “Geçmişteki işbir-
liği arayışlarında, önce solun
birliği söylemiyle yola çıkı-
lırdı. Sonra da daha ortada
somut bir şey yokken ‘sol ne-
dir, kim soldur, marksist sol
mu, sosyal demokrasi mi’ gi-
bi konular günlerce tartışı-
lırdı. Artık bu tartışmalar ge-
ride kalmalı. Çünkü sonuç
almak önemli. Artık ihtiya-
ca yönelik girişimler gereki-
yor. Bizim şimdi yaptığımız
tümdengelim değil, tümeva-
rım çalışmasıdır. Yani diyo-
ruz ki; yerel seçimlerde ba-
şarılarıyla tanınan, uygula-
maları herkesçe bilinen isim-
lerin adaylık yolu açılmalı-
dır” dedi. Baykal, “arayı so-
ğutmadan en kısa zamanda
Karayalçın’ın çay davetine
karşılık vererek ziyaretine
gideceğini” de bildirdi.
MYK’de de görüşüldü
CHP Merkez Yönetim Ku-
rulu toplantõsõnda da, Kara-
yalçõn’õn Ankara Anakent be-
lediye başkan adaylõğõ görü-
şüldü. Bazõ MYK üyeleri, Ka-
rayalçõn’õn adaylõğõnõn İstan-
bul başta olmak üzere diğer
kentleri de olumlu etkileyece-
ği görüşünü ifade etti. Kara-
yalçõn’õn “CHP’den aday
olacağı, hukuken başka bir
formül olmadığı” vurgulandõ.
Gökçek: Kısmetse bir
kez daha güreşeceğiz
Karayalçõn’õn adaylõğõna
ilişkin değerlendirmelerde bu-
lunan Ankara Anakent Bele-
diye Başkanõ Melih Gökçek
ise “Kısmetse güreşe doy-
mayan Karayalçın ile bir
keze daha güreşeceğiz” dedi.Karayalçın, Baykal’ın daveti üzerine dün CHP genel merkezine geldi. İki lider birlikte açıklama yaptılar. (AA)
Baykal, CHP Genel Merkezi’nde bir saat süren görüşmenin ardõndan yapõlan
ortak basõn açõklamasõnda, Karayalçõn’õn Ankara Büyükşehir belediye başkan
adaylõğõ konusunda sürecin başladõğõnõ söyledi. Karayalçõn da, “Bu sefer işin şansa
bõrakõlmamasõ gerekiyor. Ankara’nõn bu yönetimden kurtarõlmasõ gerekiyor” dedi..
29 EKİM
Köşk’ten
yine
eşsiz
davetiye
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanõ Ab-
dullah Gül, “tür-
banlı eşi” nedeniyle
bu yõl da 29 Ekim’de
askerlerin de buluna-
cağõ devletin zirvesi-
ne “gündüz eşsiz re-
sepsiyon” verecek.
Gül, 30 Ekim’de saat
19.00’da işadamlarõ,
sanatçõlar ve sivil top-
lum örgütlerine vere-
ceği resepsiyon için
ise eşli davetiye gön-
deriyor.
Gül, 29 Ekim re-
sepsiyonunda devletin
zirvesinde “türbanlı
eşiyle” görüntü ver-
memek için geçen yõl
olduğu gibi bu yõl da
biri eşli, diğeri eşsiz
olmak üzere iki ayrõ
resepsiyon verecek.
Gül’ün, hükümet, as-
kerler ve milletvekil-
lerine yönelik “eşsiz
davet” yaptõğõ 29
Ekim’deki resepsiyo-
nu 13.30’da başlaya-
cak. Ancak Gül’ün
30 Ekim’de eşi Hay-
rünnisa Gül ile bir-
likte işadamlarõ, sa-
natçõlar, sendika yö-
neticileri, sivil top-
lum örgütlerine vere-
ceği resepsiyona ise
geçen yõl olduğu gibi
eşli davet yapõldõğõ
ve saatinin de akşam
19.00 olarak planlan-
dõğõ öğrenildi.
Özür işkenceyi bitirmiyor
TİHV’in raporuna göre yõlõn 10 ayõnda gözaltõnda ve cezaevlerinde 29 kişi
yaşamõnõ yitirdi. Kolluk kuvvetlerinin ateş açmasõ sonucu da 31 kişi öldü
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Engin Çeber’in
önce karakolda, sonra da tutuklu
bulunduğu Metris Cezaevi’nde
gördüğü işkence sonucu yaşa-
mõnõ yitirmesi, dikkatleri gözal-
tõnda ve tutukevlerindeki “şüp-
heli” ölümlere çevirdi. Türkiye
İnsan Haklarõ Vakfõ’nõn (TİHV)
raporuna göre, yõlõn 10 ayõnda
gözaltõnda ve cezaevlerinde 29 ki-
şi yaşamõnõ yitirdi. Kolluk güç-
lerinin dur ihtarõna uymama ve
rastgele ateş açmasõ sonucu da 31
kişi hayatõnõ kaybetti.
TİHV Başkanõ Yavuz Önen,
devletlerin yurttaşlara haklarõnõ
kullanabilecekleri koşullarõ sağ-
lamak, korumak ve geliştirmek-
le yükümlü olduğuna işaret ede-
rek “Ancak unutmamak gerekir
ki, haklar ertelenemez, bölü-
nemez bir bütünlük arz eder”
dedi. TİHV’nin raporunda, ocak-
ekim 2008 tarihleri arasõnda Çe-
ber’in işkence sonucu ölen 29.
mağdur olduğu vurgulandõ. Ra-
pora göre, güvenlik güçlerinin
yargõsõz infaz, dur ihtarõna uy-
mama, rastgele ateş açma sonu-
cunda 31 kişinin ölümüne neden
olduğu kaydedildi. Aynõ sayõnõn
geçen yõl 24 olduğu belirtildi.
Gözaltõnda ve cezaevlerinde
gerçekleşen ölüm olaylarõnõn sa-
yõsõnõn ise yõlõn 10 ayõnda 29 ol-
duğu vurgulandõ. Raporda, 2005-
2007 yõllarõ arasõnda bu sayõnõn
düşüş eğilimine girdiği ancak
son yõlda yeniden sõçramasõnõn
kaygõ verici olduğuna işaret edil-
di. Raporda şüpheli ölümlerden
bazõlarõ şöyle:
Hasan Eroğlu: 26 Ocak’ta
Sincan F Tipi Cezaevi’nde, mide
rahatsõzlõğõ ve nefes almakta zor-
luk şikâyetiyle revire kaldõrõldõ ve
kalp krizi geçirerek öldü.
İsmail Hakkı Kaya: 27 Mart
2008’de Antalya L Tipi Ceza-
evi’nde yatağõnda ölü bulundu.
Ailesi, vücudundaki izler nede-
niye suç duyurusunda bulundu.
Selçuk Yıldır: 27 Mayõs’ta
Saraybahçe Polis Merkezi’nde
kendisini kemerle parmaklõklara
asarak intihar ettiği savlandõ.
Vusale Süleymanova: 13 Ha-
ziran’da Iğdõr’da kimlik sorgusu
için gözaltõna alõnarak karakola
götürülürken kaçmaya çalõşõp
araçtan düşüp öldüğü savlandõ.
Metin Yüksel: Gözaltõna alõn-
dõğõ karakolda nezarete konulur-
ken kaçmak isteyince ayağõ takõ-
lõp yere düştü ve öldü.
Yılmaz Özdemir: Fethiye Ka-
palõ Cezaevi’nde 25 Temmuz’da
iki saat içerisinde 3 mahkûm ra-
hatsõzlanarak hastaneye kaldõrõl-
dõ. Biri kalp krizi, biri solunum
yetmezliği ve üçüncüsü de sinir
krizi geçirdiği için hastaneye kal-
dõrõlõrken Özdemir kurtarõlamadõ.
Ahmet Siren: Bingöl Ceza-
evi’nden diş sağlõğõ merkezine
jandarma ekipleriyle giderken,
yakõn mesafeden kimlikleri be-
lirlenemeyen kişilerce vuruldu.
Abdülaziz Ekinci: 21 Ağus-
tos’ta Mardin Cezaevi’nde gar-
diyan dayağõyla öldü. Savcõlõk so-
ruşturmaya gerek görmedi.
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Sarõyer Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ, karakolda ve cezaevinde
gördüğü işkence sonucu yaşamõnõ yi-
tiren Engin Çeber’e “kötü muamele
ve işkence” yaptõklarõ gerekçesiyle 19
polisin ifadesini aldõ. “İşkence ve kö-
tü muamelede” bulunmadõklarõnõ sa-
vunan polisler ağõz birliği ederek,
“Orantılı ve kademeli güç kullandık”
dediler. İfadelerde en dikkat çeken Çe-
ber ve arkadaşlarõnõn parmak izlerinin
savcõnõn talimatõyla “orantılı güç kul-
lanılarak” alõnmasõ oldu.
Polislerin ifadelerinde Çeber’in göz-
altõna alõndõğõ mahalle adõndaki yazõm
hatasõ bile aynen yansõrken, polislerin
“korsan gösteri” sözleri de tüm tuta-
naklara “karsan gösteri” olarak geçti.
Polis Mesut Yavuz, Çeber ile birlikte
Özgür Karakaya ve Aysu Baykal’õ
arandõklarõ gerekçesiyle karakola gö-
türmek istediklerini, ancak kendilerine
mukavemette bulunulduğunu savun-
du. Yavuz, “Bizi alamazsınız diye
tekme, tokat savurdular, tahrik etti-
ler. Orantılı güç kullanarak bu şa-
hısları İstinye Şehit Muhsin Bodur
Polis Merkezi’ne götürdük” dedi.
Doktor sağlam raporu vermedi
Komiser Yardõmcõsõ Gökhan Bek-
leviş, “Nöbetçi savcının şahısların
nezarete girmesi hakkında sakınca
yoktur” diye rapor almalarõnõ istediği-
ni bunun üzerine Çeber ve arkadaşlarõ-
nõ İstinye Devlet Hastanesi’ne götürmek
istediklerini ancak kendilerine direnil-
diği için orantõlõ ve kademeli güç kul-
landõklarõnõ söyledi. Bekleviş şöyle de-
vam etti: “Dört kişiyi İstinye Devlet
Hastanesi’ne gönderdim. Ancak
doktor böyle bir rapor veremeyece-
ğini bildirdi. Savcı doktorla görüştü.
Doktor Şişli Etfal’e sevk etti. Verilen
rapor üzerine şahısları nezarete aldık.
Bu dört şahıs direndiklerinde kade-
meli ve orantılı güç kullanıldı. Çe-
ber’in nasıl öldüğünü bilmiyorum.”
Polis Hasan Uğurlu, Çeber ve ar-
kadaşlarõnõn parmak izlerinin alõnama-
dõğõnõn söylenmesi üzerine, savcõyõ ara-
dõğõnõ belirterek “Nöbetçi Cumhuriyet
Savcısının orantılı güç kullanılarak
parmak izlerinin alınmasını söylemesi
üzerine arkadaşları aradım. Bunun
üzerine almışlar” sözleri dikkat çekti.
Çeber öldü, 3 arkadaşı tahliye
Bu arada Çeper’le birlikte tutuklanan
Cihan Gün, Özgür ve Baykal avukat-
larõnõn itirazõ üzerine tahliye edildiler.
Polis ifadelerindeki işkence itiraflarõ
Çeber ve arkadaşlarõna parmak izi alõnõrken bile savcõ talimatõyla ‘orantõlõ güç’ kullanõlmõş
Metris Cezaevi önünde toplanan grup
“Engin Çeber’in katilleri cezalandırı-
lıncaya kadar hesap sormaya devam
edeceğiz” açıklaması yaptı. (ALİ AÇAR)