04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 16 EKİM 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Türkçemin Ses Bayrağı... Hava puslu ve yağmurluydu... İçimde tarifsiz bir sıkıntı... Odamdaydım. İçeriye Evrim Kaya girdi: “Fazıl Hüsnü Dağlarca öldü!” İçim o anda buz kesti! Masamın başına geçtim, pencereden dışarıya ba- kıyorum. Ermeni mezarlığı, Şişli’nin evleri, minibüs durağı ve insanlar! Türkçemizin bayrağı Dağlarca aylardan beri Acı- badem Hastanesi’nde yatıyordu. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk Dağlarca’yı bir oğluymuş gi- bi sahiplenmişti. İki ay kadar önce Selami Öztürk, sohbet ederken anlatmıştı: “Türkçemizin ses bayrağı babamı her sabah has- taneye gidip ziyaret ediyorum.” Dağlarca, İlhan Selçuk’un deyişiyle “elini attığı her şeyi şiirleştiren” olağanüstü bir şairdi. Benim Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı anlatmam zor... Atatürk devrimlerinin yiğit savunucusu, sosyalist dünya görüşünü benimseyen ender insanlardan bi- risiydi. Bir gün sohbet ederken, “Bak Hikmet” dedi, ekledi: “Fransız devrimi, Rus devrimi, Çin devrimi ve Kü- ba devrimi... Bir de Atatürk’ün gerçekleştirdiği Türk devrimi vardır, bunu hiç unutma!” Sanırım otuz yıl önce bir röportaj yaparken söyle- mişti bunları bana. Aylardır hastanede yatıyordu... Acıbadem Hastanesi’nin doktorları, hemşireleri sürekli başucundaydı ses bayrağımızın... Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Sait Faik ve Nâzım Hikmet... Daha niceleri! Şairlerimizin, öykücülerimizin, romancılarımızın Türkçeye kattıkları zenginlik unutulup gitti! Ne güzel anlatırdı çocukları Dağlarca usta! Sevecenliğin atlasında, coşkulu bir ırmak olurdu di- zeleri... O, kıyımların, zulümlerin, baskıların şairiydi. Kurtuluş Savaşımızın destanını bir Dağlarca, bir de Nãzım Hikmet yazmıştı. Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez... Alman, Amerikalı, Fransız! Haykırırdı Fazıl Hüsnü Dağlarca: “Çocuklar korkunç, Allahım, Elleri, yüzleri, saçları. Uyurlar bütün gece Çocuklar korkunç Allahım, Bebek yaparlar haçları. Aşina değil hatıramıza Severken aynı ağaçları.” Dizelerinde coşku vardı, hüzün vardı... Kimi zaman çığlık çığlığaydı Türkçemizin ses bay- rağı... “Sen büyüdüğün vakit çocuğum, Yine çiçek açacak dallarda. Dallarda açan çiçekler gibi Yine çocuklar uyuyacak masallarda.” Ankara Tandoğan’da, İstanbul Çağlayan’da, İzmir Gündoğdu’da onun sesi, yüreği, çığlığı vardı... Türk Devrimi’nin yılmaz savunucusuydu! Din bezirgânlarının, yobazların baş düşmanıydı. Karanlığın değil aydınlığın simgesiydi! Fırtınalı denizleri severdi, sığ kıyılarda dolaşmazdı. Kimi zaman aşkın vahşi sahillerinden seslenir, yıl- dızların sonsuz çocukluğundan söz ederdi... “Seni, aşk, uyku, lezzet Sıcak mevsimlerden kopmak üzere olan muzlar Vücudumdan geçen fikirler duyuyorum; Bir mezarın başında bir selvi kadar uzun ......... Önümde karanlığın en güzel yeri Düşer atmosferlerin bahçesinden bir zambak, Seni en uzak mesafeler içinden, Her şeyi gerilerde bırakarak!” Geceyi avuçlarında siyah bir gül gibi duyan, rü- yaların yarasalar gibi uçuştuğu geceleri anlatan Fa- zıl Hüsnü Dağlarca, 94 yaşında bu dünyadan ge- çip gitti... Yerimden kalktım ve odamdaki kitaplığa yöneldim... Biliyorum en güzel yazıyı Oktay Akbal ve İlhan Sel- çuk yazacaktır Dağlarca için... Rüyaların nereye gittiğini, gözyaşlarının sıcaklığını görür gibi, duyar gibi oluyorum... Akşam saatleri ve Şişli’ye yağmur yağıyor.... Belki gün “Kâinatın Akşam Yoklaması”na hazır- lanıyor. Ben “güle güle” diyorum Dağlarca’ya... Kaybolmuş bir sonsuzluk... Bütün sessizliğiyle yaşamın uzunluğu... Kızını okşayan bir babanın avuç- larındaki sıcaklık... Taşlar, bulutlar, ışıklar, yıldızlar, güneşler... Aynen öyle sevgili Dağlarca, Türkçemizin ses bay- rağı, sosyalizmin devrimci yüreği! “Söyle sevda içinde türkümüzü Aç bembeyaz bir yelken Neden herkes güzel olmaz Yaşamak bu kadar güzelken? ........ İnsan dallarla, bulutlarla bir, Aynı mavilikten geçmiştir. İnsan nasıl ölebilir Yaşamak bu kadar güzelken?” [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 Toptan içtüzük reformu istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Başkanõ Köksal Toptan, Meclis İçtüzüğü değişikliği için oluşturulan çalõşma grubuna üye veren AKP, MHP ve DTP temsilcileriyle yaptõğõ ilk toplantõda, “reform niteliğinde, geniş kapsamlõ bir değişiklik yapõlmasõnõ” istedi. Uzlaşma komisyonlarõna üye vermeyen CHP, içtüzük çalõşmalarõna katõlabileceğini bildirdi. CHP Grup Başkanvekili Hakkõ Suha Okay, “Eğer Meclis Başkanõ, içtüzük değişikliğiyle ilgili çalõşmalar konusunda bize bir ön bilgi verirse, katkõ verebiliriz” dedi. Türbanı savunan müdür! İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Kamil Aydoğan’õn yerine İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne getirilen İzmir İl Teftiş Kurulu Başkanõ Seyfettin Yõlmaz, İzmir İl Koordinasyon Kurulu Toplantõsõna’da katõldõ. Öğrencilerin türbanla sõnavlara girmesini desteklemesiyle bilinen Yõlmaz, kentin ÖSS başarõsõnõ değerlendirdi. Kentte geçen yõl 16 bin öğrencinin mezun olduğunu, ÖSS’ye ise 85 bin kişinin katõldõğõnõ belirten Yõlmaz, başarõyõ dõşarõdan gelenlerin düşürdüğünü savundu. Öğrencilere polis müdahalesi ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Çukurova Üniversitesi yerleşkesinde afiş asõlmasõ, bildiri dağõtõlmasõ ve stand açõlmasõnõn yasaklanmasõnõ protesto etmek isteyen öğrencilere müdahale eden polis 15 öğrenciyi yaka paça gözaltõna aldõ. Üniversitede bulunan polis karakoluna götürülen öğrenciler, 125’er YTL ceza verilerek serbest bõrakõldõ. Gösteri yapan öğrenciler “Parayõ ödemeyeceğiz” dediler. Metin Kaplan’a müebbet hapis İstanbul Haber Servisi - Yasadõşõ İslami Cemiyet ve Cemaatleri Birliği yöneticisi Metin Kaplan, “anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek” suçundan verilen hükmün Yargõtay’ca bozulmasõnõn ardõndan yeniden yapõlan yargõlamada, aynõ suçtan müebbet hapse çarptõrõldõ. İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi’ndeki karar duruşmasõna, tutuklu sanõk Metin Kaplan da katõldõ. 3 öğrenciye tutuklama AYDIN (Cumhuriyet) - Aydõn İl Emniyet Müdürlüğü, merkez ilçeye bağlõ Ovaeymir Beldesi’ndeki bir kahvede F.K, B.D. ve F.K’nin PKK’nin propagandasõnõn yapõldõğõ çok sayõdaki bildiriyle yakaladõğõnõ açõkladõ. Adnan Menderes Üniversitesi öğrencisi olduklarõ belirlenen 3 zanlõ, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Baykal ve Karayalçõn görüşmesi olumlu geçti. Karayalçõn’õn adaylõğõ ihtimali kuvvetlendi Ankara için buluştularANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başka- nõ Deniz Baykal ile SHP Ge- nel Başkanõ Murat Karayal- çın’õn dünkü görüşmesinde, Karayalçõn’õn Ankara belediye başkan adaylõğõ konusunda uz- laşmaya varõldõ. Baykal, “Baş- kent halkı Karayalçın’ın be- lediye başkanlığını özlemle anıyor. Umarım bu özleme cevap verecek bir sonucu gerçekleştireceğiz” dedi. Baykal, önceki gece Kara- yalçõn’õ telefonla arayarak “ça- ya” davet etti. Bu çağrõyõ ka- bul eden Karayalçõn, dün CHP genel merkezine geldi. Baykal ile Karayalçõn, bir saati aşan görüşmenin ardõndan birlikte açõklama yaptõlar. Baykal, “Ankaralı artık yeni bir ye- rel yönetim şansını kullan- mak istiyor. Bizden de bu bekleyişe uygun bir daya- nışma ve bütünleşme anlayışı içinde olmamız bekleniyor. Ben de buna hak veriyo- rum” dedi. Baykal, Karayal- çõn’õn çok saygõn, başarõlõ bir belediyecilik deneyimine sahip olduğunu vurgularken “Bü- tün Ankara, hâlâ onun dö- nemini özlemle anıyor. Son dönem belediyeciliği bu öz- lemi daha da arttırmıştır. Geniş bir anlayış birliği için- deyiz. Önümüzdeki günler- de, daha somut adımlar atı- lacağını, Ankara’nın özle- mine cevap veren bir sonu- cu gerçekleştireceğimizi umarım” dedi. ‘Uzlaşılmamış konu yok’ Karayalçõn da “Ben de Sa- yın Baykal’ı SHP’ye çaya çağırdım, önümüzdeki gün- lerde gelecek. Çok yararlı bir görüşme yaptık. Önümüz- deki günlerde yapılan de- ğerlendirmenin, birlikteli- ğin daha somut biçimde açıklanması söz konusu ola- caktır” açõklamasõnõ yaptõ. Baykal, gazetecilerin “Sayın Karayalçın’ın CHP’nin be- lediye başkan adayıdır, di- yebilir miyiz” sorusuna “Böy- le bir açıklamanın beni hiç şaşırtmayacağını ifade ede- bilirim” yanõtõnõ verdi. Baykal, adaylõk açõklamasõnõn ne za- man ve nerede yapõlacağõna ilişkin soru üzerine “Süreç başlamıştır” dedi. Karayal- çõn’õn adaylõğõnõn neden he- men açõklanmadõğõna ilişkin soru üzerine Baykal, “Uzla- şılmamış bir konu yok. Sayın Karayalçın çok yaşamsal, önemli bir karar alıyor, bu kararı kendi çevresiyle pay- laşmalıdır, değerlendirme- lidir. Yoksa bizim kendi ara- mızda herhangi bir sorun, bir sıkıntı yoktur” dedi. ‘Alçakgönüllü hedef’ Baykal, daha kapsamlõ bir seçim işbirliğine dönük soru- lara “Somut ve alçakgönül- lü hedefler koyarak çalışı- yoruz. Ankara’nın bunda başarılı olması, çok etkili bir örnek olacaktır. Türki- ye’nin her yerinde buna ben- zer arayışlar hızlanacaktır” yanõtõnõ verdi. Karayalçõn, geçmişte bölünmeler nede- niyle solun yitirdiği seçimler anõmsatõlarak yöneltilen bir soru üzerine “Bu sefer işin şansa bırakılmaması gere- kiyor. Ankara’nın bu yöne- timden kurtarılması gere- kiyor” dedi. Karayalçõn “SHP’nin mi, CHP’nin mi adayı olacaksınız?” sorusu üzerine “Kimseyi şaşırtma- yacak bir açıklamayı önü- müzdeki günlerde yapaca- ğız” demekle yetindi. Karayalçõn, “Siz geniş bir seçim işbirliğinden yanası- nız, bu konuda bir önkoşu- lunuz oldu mu?” sorusuna “Değerlendirmemizde An- kara için bir birlikteliğin gerekliliğini karşılıklı ola- rak ifade ettik. Bunun yö- netimi öyle olmalıdır, böyle olmalıdır, türünden bir tar- tışma içine girmedik. Ya- pılması gereken şey belli- dir. Hedef açıktır. Anka- ra’da gerçekleştirilecektir, başka yerlerde gerçekleşti- rilmesi olanakları mutlaka aranmalıdır” yanõtõnõ verdi. ‘Bu kez tümevarım’ Baykal, görüşmeden sonra kurmaylarõyla değerlendirme yaparken “Geçmişteki işbir- liği arayışlarında, önce solun birliği söylemiyle yola çıkı- lırdı. Sonra da daha ortada somut bir şey yokken ‘sol ne- dir, kim soldur, marksist sol mu, sosyal demokrasi mi’ gi- bi konular günlerce tartışı- lırdı. Artık bu tartışmalar ge- ride kalmalı. Çünkü sonuç almak önemli. Artık ihtiya- ca yönelik girişimler gereki- yor. Bizim şimdi yaptığımız tümdengelim değil, tümeva- rım çalışmasıdır. Yani diyo- ruz ki; yerel seçimlerde ba- şarılarıyla tanınan, uygula- maları herkesçe bilinen isim- lerin adaylık yolu açılmalı- dır” dedi. Baykal, “arayı so- ğutmadan en kısa zamanda Karayalçın’ın çay davetine karşılık vererek ziyaretine gideceğini” de bildirdi. MYK’de de görüşüldü CHP Merkez Yönetim Ku- rulu toplantõsõnda da, Kara- yalçõn’õn Ankara Anakent be- lediye başkan adaylõğõ görü- şüldü. Bazõ MYK üyeleri, Ka- rayalçõn’õn adaylõğõnõn İstan- bul başta olmak üzere diğer kentleri de olumlu etkileyece- ği görüşünü ifade etti. Kara- yalçõn’õn “CHP’den aday olacağı, hukuken başka bir formül olmadığı” vurgulandõ. Gökçek: Kısmetse bir kez daha güreşeceğiz Karayalçõn’õn adaylõğõna ilişkin değerlendirmelerde bu- lunan Ankara Anakent Bele- diye Başkanõ Melih Gökçek ise “Kısmetse güreşe doy- mayan Karayalçın ile bir keze daha güreşeceğiz” dedi.Karayalçın, Baykal’ın daveti üzerine dün CHP genel merkezine geldi. İki lider birlikte açıklama yaptılar. (AA) Baykal, CHP Genel Merkezi’nde bir saat süren görüşmenin ardõndan yapõlan ortak basõn açõklamasõnda, Karayalçõn’õn Ankara Büyükşehir belediye başkan adaylõğõ konusunda sürecin başladõğõnõ söyledi. Karayalçõn da, “Bu sefer işin şansa bõrakõlmamasõ gerekiyor. Ankara’nõn bu yönetimden kurtarõlmasõ gerekiyor” dedi.. 29 EKİM Köşk’ten yine eşsiz davetiye ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanõ Ab- dullah Gül, “tür- banlı eşi” nedeniyle bu yõl da 29 Ekim’de askerlerin de buluna- cağõ devletin zirvesi- ne “gündüz eşsiz re- sepsiyon” verecek. Gül, 30 Ekim’de saat 19.00’da işadamlarõ, sanatçõlar ve sivil top- lum örgütlerine vere- ceği resepsiyon için ise eşli davetiye gön- deriyor. Gül, 29 Ekim re- sepsiyonunda devletin zirvesinde “türbanlı eşiyle” görüntü ver- memek için geçen yõl olduğu gibi bu yõl da biri eşli, diğeri eşsiz olmak üzere iki ayrõ resepsiyon verecek. Gül’ün, hükümet, as- kerler ve milletvekil- lerine yönelik “eşsiz davet” yaptõğõ 29 Ekim’deki resepsiyo- nu 13.30’da başlaya- cak. Ancak Gül’ün 30 Ekim’de eşi Hay- rünnisa Gül ile bir- likte işadamlarõ, sa- natçõlar, sendika yö- neticileri, sivil top- lum örgütlerine vere- ceği resepsiyona ise geçen yõl olduğu gibi eşli davet yapõldõğõ ve saatinin de akşam 19.00 olarak planlan- dõğõ öğrenildi. Özür işkenceyi bitirmiyor TİHV’in raporuna göre yõlõn 10 ayõnda gözaltõnda ve cezaevlerinde 29 kişi yaşamõnõ yitirdi. Kolluk kuvvetlerinin ateş açmasõ sonucu da 31 kişi öldü İLHAN TAŞCI ANKARA - Engin Çeber’in önce karakolda, sonra da tutuklu bulunduğu Metris Cezaevi’nde gördüğü işkence sonucu yaşa- mõnõ yitirmesi, dikkatleri gözal- tõnda ve tutukevlerindeki “şüp- heli” ölümlere çevirdi. Türkiye İnsan Haklarõ Vakfõ’nõn (TİHV) raporuna göre, yõlõn 10 ayõnda gözaltõnda ve cezaevlerinde 29 ki- şi yaşamõnõ yitirdi. Kolluk güç- lerinin dur ihtarõna uymama ve rastgele ateş açmasõ sonucu da 31 kişi hayatõnõ kaybetti. TİHV Başkanõ Yavuz Önen, devletlerin yurttaşlara haklarõnõ kullanabilecekleri koşullarõ sağ- lamak, korumak ve geliştirmek- le yükümlü olduğuna işaret ede- rek “Ancak unutmamak gerekir ki, haklar ertelenemez, bölü- nemez bir bütünlük arz eder” dedi. TİHV’nin raporunda, ocak- ekim 2008 tarihleri arasõnda Çe- ber’in işkence sonucu ölen 29. mağdur olduğu vurgulandõ. Ra- pora göre, güvenlik güçlerinin yargõsõz infaz, dur ihtarõna uy- mama, rastgele ateş açma sonu- cunda 31 kişinin ölümüne neden olduğu kaydedildi. Aynõ sayõnõn geçen yõl 24 olduğu belirtildi. Gözaltõnda ve cezaevlerinde gerçekleşen ölüm olaylarõnõn sa- yõsõnõn ise yõlõn 10 ayõnda 29 ol- duğu vurgulandõ. Raporda, 2005- 2007 yõllarõ arasõnda bu sayõnõn düşüş eğilimine girdiği ancak son yõlda yeniden sõçramasõnõn kaygõ verici olduğuna işaret edil- di. Raporda şüpheli ölümlerden bazõlarõ şöyle: Hasan Eroğlu: 26 Ocak’ta Sincan F Tipi Cezaevi’nde, mide rahatsõzlõğõ ve nefes almakta zor- luk şikâyetiyle revire kaldõrõldõ ve kalp krizi geçirerek öldü. İsmail Hakkı Kaya: 27 Mart 2008’de Antalya L Tipi Ceza- evi’nde yatağõnda ölü bulundu. Ailesi, vücudundaki izler nede- niye suç duyurusunda bulundu. Selçuk Yıldır: 27 Mayõs’ta Saraybahçe Polis Merkezi’nde kendisini kemerle parmaklõklara asarak intihar ettiği savlandõ. Vusale Süleymanova: 13 Ha- ziran’da Iğdõr’da kimlik sorgusu için gözaltõna alõnarak karakola götürülürken kaçmaya çalõşõp araçtan düşüp öldüğü savlandõ. Metin Yüksel: Gözaltõna alõn- dõğõ karakolda nezarete konulur- ken kaçmak isteyince ayağõ takõ- lõp yere düştü ve öldü. Yılmaz Özdemir: Fethiye Ka- palõ Cezaevi’nde 25 Temmuz’da iki saat içerisinde 3 mahkûm ra- hatsõzlanarak hastaneye kaldõrõl- dõ. Biri kalp krizi, biri solunum yetmezliği ve üçüncüsü de sinir krizi geçirdiği için hastaneye kal- dõrõlõrken Özdemir kurtarõlamadõ. Ahmet Siren: Bingöl Ceza- evi’nden diş sağlõğõ merkezine jandarma ekipleriyle giderken, yakõn mesafeden kimlikleri be- lirlenemeyen kişilerce vuruldu. Abdülaziz Ekinci: 21 Ağus- tos’ta Mardin Cezaevi’nde gar- diyan dayağõyla öldü. Savcõlõk so- ruşturmaya gerek görmedi. İLHAN TAŞCI ANKARA - Sarõyer Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, karakolda ve cezaevinde gördüğü işkence sonucu yaşamõnõ yi- tiren Engin Çeber’e “kötü muamele ve işkence” yaptõklarõ gerekçesiyle 19 polisin ifadesini aldõ. “İşkence ve kö- tü muamelede” bulunmadõklarõnõ sa- vunan polisler ağõz birliği ederek, “Orantılı ve kademeli güç kullandık” dediler. İfadelerde en dikkat çeken Çe- ber ve arkadaşlarõnõn parmak izlerinin savcõnõn talimatõyla “orantılı güç kul- lanılarak” alõnmasõ oldu. Polislerin ifadelerinde Çeber’in göz- altõna alõndõğõ mahalle adõndaki yazõm hatasõ bile aynen yansõrken, polislerin “korsan gösteri” sözleri de tüm tuta- naklara “karsan gösteri” olarak geçti. Polis Mesut Yavuz, Çeber ile birlikte Özgür Karakaya ve Aysu Baykal’õ arandõklarõ gerekçesiyle karakola gö- türmek istediklerini, ancak kendilerine mukavemette bulunulduğunu savun- du. Yavuz, “Bizi alamazsınız diye tekme, tokat savurdular, tahrik etti- ler. Orantılı güç kullanarak bu şa- hısları İstinye Şehit Muhsin Bodur Polis Merkezi’ne götürdük” dedi. Doktor sağlam raporu vermedi Komiser Yardõmcõsõ Gökhan Bek- leviş, “Nöbetçi savcının şahısların nezarete girmesi hakkında sakınca yoktur” diye rapor almalarõnõ istediği- ni bunun üzerine Çeber ve arkadaşlarõ- nõ İstinye Devlet Hastanesi’ne götürmek istediklerini ancak kendilerine direnil- diği için orantõlõ ve kademeli güç kul- landõklarõnõ söyledi. Bekleviş şöyle de- vam etti: “Dört kişiyi İstinye Devlet Hastanesi’ne gönderdim. Ancak doktor böyle bir rapor veremeyece- ğini bildirdi. Savcı doktorla görüştü. Doktor Şişli Etfal’e sevk etti. Verilen rapor üzerine şahısları nezarete aldık. Bu dört şahıs direndiklerinde kade- meli ve orantılı güç kullanıldı. Çe- ber’in nasıl öldüğünü bilmiyorum.” Polis Hasan Uğurlu, Çeber ve ar- kadaşlarõnõn parmak izlerinin alõnama- dõğõnõn söylenmesi üzerine, savcõyõ ara- dõğõnõ belirterek “Nöbetçi Cumhuriyet Savcısının orantılı güç kullanılarak parmak izlerinin alınmasını söylemesi üzerine arkadaşları aradım. Bunun üzerine almışlar” sözleri dikkat çekti. Çeber öldü, 3 arkadaşı tahliye Bu arada Çeper’le birlikte tutuklanan Cihan Gün, Özgür ve Baykal avukat- larõnõn itirazõ üzerine tahliye edildiler. Polis ifadelerindeki işkence itiraflarõ Çeber ve arkadaşlarõna parmak izi alõnõrken bile savcõ talimatõyla ‘orantõlõ güç’ kullanõlmõş Metris Cezaevi önünde toplanan grup “Engin Çeber’in katilleri cezalandırı- lıncaya kadar hesap sormaya devam edeceğiz” açıklaması yaptı. (ALİ AÇAR)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle