04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Yıllar öncesinden bir sesle- niş: “Bir toprak devrimiyle bey, ağa, şeyh, tefeci biçimindeki ortaçağdan kalma her türlü iliş- ki yok edilecektir. Bütün aileleri mesken sahi- bi yapabilmek amacıyla arsa spekülasyonlarına ve apart- man ağalığına, kıyıların yağmasına ke- sinlikle son verilecektir. Yeraltı servetlerimiz yabancı ege- menliğinden kurtulacaktır. Büyük sanayi, devlet eliyle kurula- cak ve devlet elinde olacaktır. Bankalar ve sigorta şirketleri ve dış ticaret devletleştirilecektir. İç ticarette aracı spekülasyonuna son verilecektir. Devletçi bir kalkınma politikası iz- lenecektir. İnsan haysiyetine yaraşan bir ya- şama düzeyi ve güvenlik sağlamaya yönelik bütün sosyal amaçlar ger- çekleştirilecektir. İnsan sağlığı bir ticaret konusu olmaktan çıkarılacak, halk çocukları- na en geniş okuma olanağı sağlana- caktır. Bütün irtica yuvaları kurutulacaktır. Devlet, halkın hizmetinde olacak- tır. Eşit işe eşit ücret ilkesine dayanan bir personel devrimi yapılacaktır. Ulusal Ordu özlemi gerçekleştiri- lecektir. Ülkenin dış ilişkileri ulusal sa- vunma stratejisine göre yeniden dü- zenlenecektir. Dış politika bütün devletlerle dost- luk ve barış içinde, ülkenin tam ba- ğımsızlığını sağlamaya yönelecektir. Her türlü bağımlı ilişkilere son verile- cektir.” Bu bildiride yer alan istekler yalnız bir özlemin belirtisi değildi! 27 Mayıs 1960’tan sonra halkımızın beklediği devrimci atılımlardı... Atatürk Cumhuriyetini, halka, ger- çeğe, bilime, kültüre, eşitliğe, daya- nışmaya, kısacası tam bağımsız bir ülkenin hızla gerçekleştirmesi gere- ken atılımlara çağıran bir açıklamaydı... Aradan kırk yıl mı geçmiş? Bildirideki maddelerden bir teki bile gerçekleştiri- lememiş! Kaç parti, kaç hükümet, kaç başbakan, kaç cumhurbaşkanı, kaç Meclis!.. Halkın, yurdun yararına niye bir tek sorun çözümlenememiş?.. Diyecek- siniz ki, bu maddelerin hiçbiri üzeri- ne düşünen de mi olmamış!.. Düşü- nülmeyen bir istek elbette ki ger- çekleştirilemez! İşlerine gelmediğin- den!.. Kolaylık, ucuzluk, halkın değil, belli bir azınlığın çıkarı hep öne alın- dığı için!.. Ben, bu bildiriyi, İlhan Selçuk’un 12 Haziran 1970 günlü yazısından çı- kardım. Boş bir çaba mı diyorsunuz? Olsun, bir kez daha Türk toplumu bil- sin öğrensin!.. İlhan, o yazısında “Bu madde- lerde sıralanan tedbirlerin birine bi- le ‘hayır’ diyebilecek bir yurtsever düşünemiyorum” demiş... Siz ne dersiniz?.. CMYB C M Y B EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Kırk Yıl mı Geçmiş? PENCERE Asimetrik Savaşın Simetrisi?.. Amerika Irak’ı işgal ettiğinden bu yana ülkenin kuzeyine de el koydu... Kim var o kuzeyde?.. PKK... Peki, Amerika’nın kuzeyde üslenmiş, yuvalan- mış, örgütlenmiş, ayaklarını toprağa, topluma ve resmi yönetime dayamış PKK ile hali, ahvali, iliş- kileri, teması, haberleşmesi, pazarlığı, istihbara- tı ne âlemde?.. Bilen var mı?.. Kim bilecek ki?.. Bu gibi işler gizlilik içinde yürütülür... Kuzey Irak’ta Barzani, Bağdat’ta Talabani Amerika’nın avucunun içindedir... Ya PKK?.. ABD’nin PKK yönetimiyle ilişkilerini kim biliyor?.. Amerika Kuzey Irak’ı işgal edeli beri terör ör- gütü canlandı, palazlandı, Türkiye’ye saldırıları- nı adım adım geliştirdi, yoğunlaştırdı... Vaktiyle PKK terörü nedeniyle Türkiye Kuzey Irak’ı folluğa çevirmiş, sonuçlarını da derlemiş- ti... Amerika Kuzey Irak’ı işgal edince Türkiye’ye ne dedi: - Dur!.. Artık PKK’yi vurmak için ABD’nin ‘olur’unu al- mak gerekiyor... Nitekim Türk Hava Kuvvetleri Kuzey Irak’taki PKK hedeflerini vurmak için önce Amerika’nın ‘olur’unu aldı, sonra da istihbaratını kullandı... Peki, bu istihbarat doğru muydu?.. Bilinemez... Bilinen şu ki Türkiye Kuzey Irak’ta PKK he- deflerini ne kadar bombalarsa, terör örgütü o ka- dar güçleniyor... İstihbarat deyince akla ne gelir?.. Meşhur CIA... Amerika Kuzey Irak’ta istihbaratın kandillisini gerçekleştiriyor; Türkiye’de, Ankara’da, askerde, sivilde cirit atıyor... Ancak ortaya bir soru çıkıyor: Amerika PKK’ye de istihbarat mı veriyor?.. Olmaz olmaz demeyin.. Olmaz olmaz.. Amerika Türkiye’de o biçim medyaya da is- tihbarat sağlıyor... Türkiye Amerikan bezinden bir çarşafa dolan- mış kıvranıyor, çırpınıyor, ne yapacağını bilemi- yor... Hem PKK’yi, hem AKP iktidarını elinde tutan Amerika ise artık BOP kapsamında bizim aske- ri gözüne kestirmiş görünüyor... Ordu, sivil iktidara uygun bir İslamcı komuta he- yetinin eline geçse fena mı olur canım?.. İslamcı demokrasi ancak böyle olur.. Evet, ABD bizim askere istihbarat veriyor... Ya PKK’ye ne veriyor?... Asimetrik savaşta, koskoca bir orduyla küçü- cük bir terör örgütünü elinin altında bulunduran Amerika, hedefine doğru adım adım yürüyor... SAYFA CUMHURİYET 16 EKİM 2008 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Analiz T ürkiye Cumhuriyeti’nin, bugün içinde bulunduğu tehlikenin boyutlarõnõ ülke içi siyaseti öne çõkararak masaya ya- tõrmak, emperyalizm gerçeğini hiçbir şekil- de anlamamak demektir. Tarih iyi irdelendi- ği, geçmişten önemli dersler çõkarõldõğõ sürece, bir ulusun geleceğine õşõk tutabilir. Tarihini iyi analiz edemeyen uluslar, maalesef gele- ceklerine yön veremezler. Osmanlõ’nõn son zamanlarõnõ, Balkanlar’õ, Kafkasya’yõ ve Ortadoğu’nun geçmişini, ta- rihi, ekonomik, sosyolojik, stratejik ve po- litik açõdan büyüteç altõna almadan, bugün dayatõlmaya çalõşõlan global dünya adõ al- tõndaki tek kutuplu sömürü düzenini yo- rumlayabilmemiz, ulus devletimizin üze- rinde oynanan oyunlarõ Dağlõca - Aktütün saldõrõlarõnõ gerçek ölçülerde anlayabilme- miz mümkün değildir. Bu coğrafyada, ulusal bağõmsõzlõğõmõzõ koruyarak bir bütün halinde yaşayabilmemizin yolu, ulus devlet bütünlüğümüzü koruyabil- memizle, bu topraklar üzerinde yaşayan yurttaşlarõmõzõ kucaklayabilmemizle, yasta, kõvançta bir kaya gibi dimdik ayakta oldu- ğumuzu tüm dünyaya kanõtlamamõzla müm- kün olabilir. 1950’lerden itibaren ülke yönetimlerine hâ- kim olan, bugün bu egemenliğini çok daha bü- yük boyutlarda devam ettirebilen 200 yõllõk bir yapõlanmanõn sonucu doğmuş olan Nur- cularõn Fettullahçõ kolu ve Süleymancõ des- teği alan Nakşi hareketinin emperyalizm ta- rafõndan nasõl kullanõldõğõnõ geniş ölçüde analiz etmeden ülke sorunlarõna çare bulmak pek mümkün görülmemektedir. Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunu ko- parmaya çalõşan projelerin altõnda Kürt milliyetçiliğini, bölgede bir alev topu gibi kullanan Nakşibendilerin “Halidi” kolun- dan geldiği ve Kürt Yahudisi olduğu iddia edilen Barzani gerçeğini görmezlikten ge- lerek hatta ona destek vererek, bu ulusa ve devletimize ihanet eden çevrelere ve siya- silere prim vermek, bu ülkenin sonunu ha- zõrlamak ile eşdeğerdir. Nejat ERBİL Lüleburgaz Atatürkçü Düşünce Der. Başk.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle