04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 16 EKİM 2008 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Sorunun Özüne Kimse Değinmiyor [email protected] Aktütün saldırısından beri PKK, terör, Kürt soru- nu, Kuzey Irak, ABD, Barzani, Talabani, Öcalan vb. kuruluşlar, kavramlar, bölgeler, isimler, kişiler tartı- şılıp duruyor. Her kafadan bir ses çıkıyor, çıkması da doğal ve yararlı; ortada bir terör badiresi ve bir de toplumsal bir sorun var. Her şeyi açık açık tartışmak şart. Ama bu tartışmada, demokratik çözüm diyen, ne- yi kastettiğini en ince ayrıntısına kadar anlatmak, si- yasal çözüm diyen, muradının ne olduğunu hiçbir te- reddüde yer bırakmayacak bir açıklıkla, ortaya ser- mek durumunda. Türkiye’de sorunun çözüme ulaşabilmesinin ön- koşulu, her türlü olasılığı, her türlü istemi açıklıkla tar- tışma olanağının sağlanması. Belki de en bölücü, çözümlerin en kötüsü gibi gö- rünen olasılıkların açık açık tartışılması, neyin han- gi halde ne olabileceğinin konuşulması, onların ger- çekleşmesini önleyecek en iyi çaredir. Ancak görünen o ki, Kürt sorununun yalnızca PKK’ye indirgenmesini, toplumsal sorunun yalnızca, teröristle mücadele platformunda ele alınmasını, “si- yasi çözümün?” , “sivil çözümün?”, “demokratik çö- zümün?” (her deyimin yanındaki soru işaretleri, bunların imkânsız olduğunu değil, ne olduğunun tam açıklanmadığını ifade ediyor) yeterince tartışılmadı- ğını söyleyenlerin kendileri de nedense sorunun özü- nü tartışmaya bir türlü yanaşmıyorlar. Sorunun özü geçen gün gazete sayfalarında ko- ca koca resimlerle TV ekranlarında, renkli canlı gö- rüntülerle hepimize yansıdı da kimse yeterince gör- medi veya görmek istemedi. 13 Ekim Pazartesi günkü Vatan’ın 4. sayfasında alt alta iki haber yayımlandı. Haberlere konu olan olay- ların biri Mersin’de, biri de üç adım ötesindeki Ada- na’da geçiyor. Haberin kahramanlarının hepsi de Şanlıurfalı. Birinci haberde, havada uçuşan dolarlar, pistte dans edenler, bu yörenin bu tür törenlerinde eksik olmayan davul zurna var. İzol ile Bucak aşiretlerinin çocukları Mersin’de evleniyorlar, gelin ile damat pis- te çıktıklarında, salonda bulunan iki bin kişi tarafın- dan başlarından aşağı dolar yağdırılıyor, etrafa sa- çılan dolarları toplamak için beş, sayıp torbaya koymak için iki kişi görevlendiriliyor. İkinci haber birkaç kilometre ötedeki Adana’dan geliyor. Adana’nın Yüreğir ilçesi 19 Mayıs Mahallesi, Çu- kurova Caddesi’nde oturan Şanlıurfa kökenli Kurmani aşireti ile Yüksel aşireti mensubu bin kişi taşlarla so- palarla birbirlerine girmişler ve bir sürü insan yara- lanmış. Kavganın nedeni ise iki aşirete mensup iki ço- cuğun pide almadaki sıra kavgası. Görüyorsunuz, Türkiye’nin en hızla büyüyen kent- lerinden biri olan GAP’ın kaymağını yiyen Şanlıurfa’nın aşiretleri gelenekleriyle birlikte yurdun dört bir yanı- na göçüyorlar ya da kendi yerlerinde otursalar bile aşiret geleneklerini oradan oraya taşıyorlar. Güneydoğu sorununu ya da Kürt sorununu deyin dile getirenler, bir türlü bölgenin feodal yapısına, aşi- ret düzenine değinmezler. Oysa bu düzeni dile getirmeden, hangi demokra- tik çözüme ulaşmak mümkündür ki? Oysa feodal yapıyı yıkmadan, töre cinayetini orta- dan kaldırmak olası mıdır? Töre cinayetini aşamamış kafanın temel hak ve öz- gürlüklere saygılı olması mümkün müdür? İnsan neslinin yarısını adamdan saymayıp dikka- te almayanların, “insan hakları”ndan nasiplerini almaları mümkün müdür? “Özgürlükçü!” feodal düzenin sakıncalarına karşı, birkaç kez “baskıcı zalim” TC harekete geçmeye kalk- mış, ama, ağa, şıh, mir sultasını yıkma girişimlerin- de hep başarısızlığa uğramıştır. Artık sistemin mülki ve politik erkânı da, bu aşiret düzenine teslim olmuş ve bu düzenin temsilcilerini halkın temsilcileri olarak, parlamentoya taşımıştır. Sivil demokratik çözümden sıkça söz eden DTP, sorunun özü olan bölgedeki feodal yapıdan, aşiret düzeninden neden söz etmez? İnsan haklarına saygı isteyen DTP, töre cinayet- lerinden, berdel uygulamasından neden söz et- mez? Neden DTP kadının da insan olduğunu, istediği ile evlenebileceğini seçmenine anlatmaya teşebbüs etmez? Bütün bunları yapan DTP mi, demokrat ve öz- gürlükçüdür? DTP’nin demokratlığı Ahmet Türk Bey’in Türklü- ğü kadar inandırıcıdır. Kõlõçdaroğlu, Dişli’nin ortağõndan Silivri Belediye Başkan Yardõmcõsõ’na gönderilen paranõn dekontunu buldu ‘Ak değil, ‘ye’ Parti’ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Grup Başkanveki- li Kemal Kılıçdaroğlu, AKP Sa- karya Milletvekili Şaban Diş- li’nin ortağõ Mehmet Kara- su’nun AKP’li Silivri Belediye Başkan Yardõmcõsõ Namık Ön- deş’e 80 bin YTL gönderdiğine ilişkin banka dekontunu basõna dağõttõ. Kõlõçdaroğlu, “AKP’nin adına yakışan ‘Ak’ Parti değil, ‘Ye’ Parti’dir” dedi. Kõlõçdaroğlu, dün düzenlediği basõn toplatõsõnda “Silivri’de sa- tılan bir arsa dolayısıyla gözü doymaz işadamına, siyasetçi ve bürokratın desteğiyle sağ- lanan 11 trilyonluk ranta ilişkin rüşvet protokolünü daha önce açıkladığını” vurgularken, “48 saat içinde, bir işadamına 11 trilyonluk rantı sağlayan bir be- lediye başkanı, hangi çağdaş demokratik ülkede sorgulan- maz?” diye sordu. Çankaya Belediyesi’ne iliş- kin savlar nedeniyle soruşturma açõldõğõnõ, İçişleri Bakanlõğõ’nõn müfettiş görevlendirdiğini anõm- satan Kõlõçdaroğlu, İstanbul Bü- yükşehir Belediyesi ve Silivri Belediyesi ekseninde ortaya çõ- kan bu olayda ise savcõlarõn ha- rekete geçmediğini, bakanlõğõn müfettiş görevlendirmediğini vurguladõ. Kemal Kõlõçdaroğlu, AKP’nin bu yolsuzluk savlarõ- nõ sorgulamak ya da araştõr- mak için bir komisyon kurma- dõğõna dikkat çekerken, “Kar- deşim mademki yolsuzluklar karşısında bunları yapmaya- caktın o zaman partinin adı- na niçin ‘Ak’ diyorsun? Ben- ce AKP’nin adına yakışan kı- sa sözcük ‘Ak Parti’ değil, ‘Ye Parti’dir. AKP’nin ikinci ada- mı, AKP’nin bir Genel Baş- kan Yardımcısı, hayali ihra- catçıdır. Hayali ihracat, dev- leti tokatlamak ve dolayısıyla fakir fukaranın rızkını cebe indirmek için yapılır. Bunu yapan bir kişi ortada kapı gi- bi bir mahkeme kararına rağ- men AKP’nin Genel Başkan Yardımcılığı görevini hâlâ sürdürürse artık o parti ken- dine ‘Ak’ Parti diyemez. O parti artık bir yiyenler parti- sidir” açõklamasõnõ yaptõ. Kõlõçdaroğlu, 15 Şubat 2008 tarihli bir banka dekontu göste- rerek, “gözü doymaz işadamı, Şaban Dişli olayının baş aktö- rü, rüşvet belgesinde imzası olan kişi olan Mehmet Kara- su’nun, Silivri Belediye Başkan Yardımcısı Namık Öndeş’e banka havalesiyle 80 bin YTL gönderdiğini” bildirdi. “Bu 80 bin YTL’lik dekont ne anlama geliyor? Bir belediye başkan yardımcısı, Karasu’dan 80 bin YTL’yi niçin alır?” diye soran Kõlõçdaroğlu, Silivri Belediyesi yolsuzluk ayağõnõn bir kõsmõnõn ortaya çõktõğõnõ ancak İstanbul Büyükşehir Belediyesi ayağõ- nõn hâlâ karanlõkta olduğunu kaydetti. Kõlõçdaroğlu, Topbaş ve imar komisyonu üyelerinin bir an önce mal varlõklarõnõ açõkla- masõnõ istedi. Kõlõçdaroğlu, “Rüşvetin ade- ta yasallaştığı bir süreci yaşı- yoruz. Sözleşmeler imzalanı- yor, banka dekontlarıyla pa- ralar alınıyor. Çünkü yolsuz- luklar AKP’nin koruması al- tında. AKP, yolsuzlukların hamisi konumunda” dedi. Kõ- lõçdaroğlu, ayrõca Enerji ve Ta- bii Kaynaklar Bakanõ Hilmi Güler’e, “17 Aralık 2007’de İstanbul WOW Otelde İsrail Enerji Bakanı ile bir araya geldiniz mi? Geldinizse han- gi konuyu konuştunuz? Otel- deki yemek masraflarını han- gi şirket karşıladı?” sorularõ- nõ yöneltti. CHP’Lİ ÖZYÜREK: Su Forumu’nu Eroğlu’nun yakını yapıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu’nda dün AKP Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk ve arkadaşlarõnõn, 5. Dünya Su Forumu’nun Organizasyonu ile Katma Değer Vergisi Kanunu’na geçici madde eklenmesine ilişkin yasa önerisi görüşüldü. Görüşmeler sõrasõnda söz alan CHP İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek, “Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile 5. Dünya Su Forumu Genel Sekreteri Prof. Dr. Oktay Tabasaran’ın çok yakın ticari ilişkileri olduğunu” vurgulayarak şu açõklamalarõ yaptõ: “Vadi adında bir şirket kuruluyor. Bu şirketin kurucuları Sayın Çevre Bakanımızın eşi ve Sayın Baştürk’ün (eski AKP Kayseri Milletvekili Adem Baştürk) eşi. Aldıkları bir işi, Sayın Tabasaran’ın şirketiyle birlikte yapıyorlar. Çevre Bakanımız ile 17. 5 milyon Avro’luk bütçesi olan ve 50 milyon Avro gelir getirmesi beklenen bir organizasyonun başına getirilmiş olan kişi, ticari açıdan iç içeler, birlikte iş yapıyorlar. Bunun, bu tip atamalarda dikkate alınması gereken önemli bir konu, sorun olduğunu düşünüyorum. Yine Sayın Bakan, lütfeder cevap verirse; bu ilişkiler nedir, doğru mudur? Ayrıca Sayın Tabasaran’a ne kadar ücret verilecektir? Uluslararası düzeyde Türkiye’de düzenlenecek su forumunda genel sekreterlik yapması, onun ticari işleri açısından kendisine bir avantaj sağlamakta mıdır? Bu noktalar, atama yapılırken düşünülmüş müdür? Sayın Tabasaran, atandığı andan itibaren tüm ticari ilişkilerini bırakmış mıdır?” CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’nin yolsuzluk savlarını sorgulamak ya da araştırmak için bir komisyon kurmadığına dikkat çekerken, “Kardeşim mademki yolsuzluklar karşısında bunları yapmayacaktın o zaman partinin adına niçin ‘Ak’ diyorsun? Bence AKP’nin adına yakışan kısa sözcük ‘Ak Parti’ değil, ‘Ye Parti’dir’’ dedi. (Fotoğraf:AA) Kõlõçdaroğlu’nun basõna dağõttõğõ, 15 Şubat 2008 tarihli bir banka dekontunda Şaban Dişli’nin ortağõ Mehmet Karasu’nun, Silivri Belediye Başkan Yardõmcõsõ Namõk Öndeş’e banka havalesiyle 80 bin YTL gönderdiği görülüyor. “Bir belediye başkan yardõmcõsõ, Karasu’dan 80 bin YTL’yi niçin alõr?” diye soran Kõlõçdaroğlu, Silivri Belediyesi yolsuzluk ayağõnõn sadece bir kõsmõnõn ortaya çõktõğõnõ belirtti. ‘YERE SAĞLAM BASIYORUZ’ Erdoğan krize yine pembe gözlükle baktı Krize karşõ önlemlerin alõndõğõnõ savunan Başbakan Erdoğan “Malum ülkelerin bu krizden nasibini almasõ gibi bir şey Türkiye’de kesinlikle olmayacak” diye konuştu. İstanbul Haber Servisi - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, küresel krizin Türkiye’yi sarsmayacağõnõ belirterek, “Bu kriz bizi belki teğet geçecek, belki biraz dokunduracak. Ama malum ülkelerin bu krizden nasibini almasını gibi bir şey Türkiye’de kesinlikle olmayacak” dedi. Kadir Has Üniversitesi Eğitim ve Kültür Merkezi’nin açõlõşõ dün düzenlenen törenle gerçekleştirildi. Törene Başbakan Tayyip Erdoğan, Milli Eğitim Bakanõ Hüseyin Çelik, İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanõ Kadir Topbaş ile Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanõ Nuri Has, Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Yılmaz, Has Vakfõ Başkanõ Can Has ile üniversitenin akademik kadrosu ve öğrenciler katõldõ. Bir genç kõzõn türbanõyla töreni izlemesi, açõlõşta ise ney eşliğinde tasavvuf müziği dinletisi yapõlmasõ dikkat çekti. Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanõ Nuri Has’õn konuşmasõnda, Erdoğan’õn sõkça kullandõğõ gibi “Kalbi teşekkürlerimi sunuyorum” demesi de dikkatlerden kaçmadõ. Has Vakfõ Başkanõ Can Has’õn konuşmasõnda ise Erdoğan’a “PKK terörü ile mücadelenizi hayranlıkla izliyoruz” ifadesini kullanmasõ ilgi çekti. Erdoğan ise konuşmasõnda dünyayõ sarsan ekonomik krize değinerek, Türkiye’nin krizden etkilenmeyeceği savunusunu yineledi. Erdoğan, şöyle konuştu: “Asla bu gemi batmayacak. Tedbirlerimizi aldık, alıyoruz. Yere sağlam basıyoruz. Dersimizi iyi çalıştık. 90’lı yıllardaki krizleri görmemezlikten gelmedik, 2001 krizini görmemezlikten gelmedik. Onun için de hamdolsun bu kriz bizi belki teğet geçecek, belki biraz dokunduracak.” Amerika’da krizin kaynağõnda mortgage kredilerinin olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, “Bizde de mortgage var. Ama biz karşısına sigorta olarak TOKİ’yi koyduk. Bu hassasiyetimiz hamdolsun bizi bugünlere getirdi” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, “Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan’a terör ve diğer konularda muha- tap dayandırmanın mümkün olmadığını” vur- gularken “Sanırım Barzani dışında onu mutlu eden muhatap görünmüyor” dedi. Baykal, dün gazetecilerin sorularõna şu yanõtõ ver- di: “Terörle mücadelenin bir ko- ordinasyon ihtiyacı ortaya koy- duğu açıktır. Ama bu koordi- nasyon ihtiyacına İçişleri Ba- kanlığı’nda oluşturulacak bir yapılanmanın etkili bir çözüm oluşturacağından emin değilim. Çünkü koordinasyon bizzat İç- işleri Bakanlığı ile başka bazı güvenlik kuruluşları arasında ve güvenlik kuruluşlarının ötesinde dış politika, siyasi ortam arasın- da bir işbirliği şeklinde kendisini gösteriyor. İhtiyaç o noktadadır. İçişleri Bakanlığı bünyesindeki bir oluşum belki İçişleri Bakanlığı’nın kendi iç sorunlarının çözülmesi ba- kımından yararlı olur.” ‘Erdoğan’õ mutlu eden Barzani dõşõnda yok’ CHP LİDERİ DENİZ BAYKAL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle