25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 OCAK 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tansel Çölaşan ameliyat oldu ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan, Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi’nde beynindeki baloncuk nedeniyle endovasküler operasyon (damar içinden yapılan kapalı ameliyat) geçirdi. Çölaşan’ın doktoru HÜ Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saruhan Çekirge, hastanın baş ağrısı şikâyetiyle hastaneye başvurduğunu belirterek “Hastamızın durumu iyi. Biriki gün daha gözetim altında tutulacak’’ dedi. 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Karamanlis, Ege’deki kıta sahanlığı sorunu için Lahey Adalet Divanı’na işaret etti Atina’dan geri adım yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis’in Ankara ziyaretine Ege ve Kıbrıs sorunları damgasını vurdu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın konuğu olarak Ankara’ya gelen Karamanlis, Ege sorununun çözümü için Lahey’e işaret ederken, Erdoğan ise iki ülke arasında Ege sorunlarının “tespitine yönelik” sürdürülen istikşafi görüşmelerin hızlandırılmasına vurgu yapmakla yetindi. Karamanlis, Türkiye’nin AB üyeliği için Kıbrıs ve Ege sorununun çözümünü önkoşul olarak masaya koyup Ankara’ya “destek” verirken, Erdoğan, Yunan mevkidaşından Kıbrıs’ta yeni bir müzakere süreci başlatılması için destek istedi. Karamanlis için resmi karşılama töreni Başbakanlık’ta düzenlendi. İki başbakan önce baş başa görüştü. Daha sonra heyetler arası görüşmelere geçildi. Toplantının ardından düzenlenen basın toplantısında Erdoğan, Ege’nin bir “barış denizi’’ olması konusunda ısrarlı vurgularda bulunduklarını belirtti. 2008’in Kıbrıs sorunu açısından da önem taşıdığına inandığını ifade eden Erdoğan, “Özellikle anavatan ve garantör ülkeler olarak Güney Kıbrıs’ta yapılacak seçimlerden sonra atılacak adımlardan lar arasında Patrikhane ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun tekrar açılması gibi konuların bulunduğunu söyleyen Karamanlis, azınlık haklarının korunmasının da AB açısından önemli bir kriter olduğunu belirtti. Kıbrıs sorununu da görüştüklerini belirten Karamanlis, “Zaten şu an 8 Temmuz 2006 tarihli sözleşmeye istinaden çabaların devam etmesi yönünde mutabık kaldık” dedi. Karamanlis, “Hedefimiz, BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde Kıbrıs’ın birleşmesine neden olabilecek adil, barışçıl ve kalıcı bir çözüme ulaşmaktır” diye konuştu. yaklaşık yarım yüzyıldan sonra ilk kez bir Yunanistan baş49 yıl sonra ilk ziyaret Ankara, bakanını ağırlıyor. Kostas Karamanlis Türk mevkidaşı Başbakan Tayyip Erdoğan’ın resmi konuğu olarak dün Ankara’ya geldi. Beraberinde eşi Nataşa Karamanlis ve Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni ile birlikte Ankara’ya gelen Karamanlis, Esenboğa Havalimanı’nda Dışişleri Bakanı Ali Babacan ve eşi tarafından karşılandı. Türkiye’yi ziyaret eden üçüncü Yunanistan başbakanı olan Karamanlis için Başbakanlık’ta resmi karşılama töreni düzenlendi. Yunanistan Başbakanı’nın bugün Anıtkabir’i ziyaret etmesi ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’la görüşmesi bekleniyor. (Fotoğraf: AA) Çete... Bugün ne yazayım, diye yine kara kara düşünmeye başladım dün sabah... Aslında yazacağım birkaç konu var... Örneğin “Kapitalizmin başkenti Davos’ta Fethullah Gülen” ağırlığını koymuş. Avustralya Üniversitesi’nde kurulan “Gülen Kürsüsü” Davos’ta kolları sıvamış, İngiltere’den gelen kimi politikacılar Nurcu Fethullah’a övgüler yağdırmış. Bence bunların yanında daha önemli bir ayrıntı bulunuyor: “Türklerin El Kaide’ye destek oranı yüzde 13’e çıkmış...” Bu konu beni ilgilendiriyor... Aklıma Güneydoğu’da El Kaide, İslami Hareket, Hizbullah ve Müslüman Kardeşler örgütlerinin giderek güçlendiklerine ilişkin yazdığım yazılar geliyor... Tayyip Bey Davos’a gitmedi... Neden? Bir AKP’linin bana söylediklerini bir kez daha anımsatmakta yarar var: “Tayyip Bey, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesini istemiyordu. Tayyip Bey, Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Yaşar Büyükanıt’la Dolmabahçe Sarayı’nda yaptığı özel görüşmede bu konuda anlaşmışlardı. Cumhurbaşkanlığı için Tayyip Bey’in kafasında Vecdi Gönül ve Köksal Toptan vardı. Ancak, Milli Görüş ve Fethullahçı kesimden öyle baskı geldi ki, Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı adayı göstermek zorunda kaldı. Zaten Fethullah Gülen’le Tayyip Bey arasında uzun zamandır bir uzaklık var...” Konu anlaşılmıştı... İki gündür Ege’deyim, bir hafta önce Adana’daydım... Ekonomi çöküyor, işyerleri bir bir kapanıyor... İşte tam bu sırada “büyük gözaltı” yapıldı. Gözaltına alınan adların çoğunluğunu kamuoyu yakından biliyor... Emekli Tuğgeneral Veli Küçük de gözaltına alınanlar arasında... Ümraniye’de bulunan bombalar. Bunlardan üçü Cumhuriyet gazetesine atılmıştı. Oldukça düşündürücü!.. ??? Olayda Susurluk çetesinin ayak izlerini görür gibi oluyorum. Cumhuriyet gazetesinin 1990 sonrası verdiği kurbanları. Bahriye Üçok’u, Uğur Mumcu’yu, Onat Kutlar’ı, Ahmet Taner Kışlalı’yı. Atılan bombalarla parçalandılar. Sadece Hürriyet Genel Yayın Müdürü Çetin Emeç ve Muammer Aksoy silahla öldürüldü, tıpkı Hrant Dink, Necip Hablemitoğlu, Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin ve Rahip Santoro cinayetlerinde olduğu gibi... Yöntem, 18 yıllık bir süreçte olsa da hiç değişmedi. Ya bombayla ya da silahla işlendi cinayetler... Cumhuriyet gazetesi olarak “Susurluk’un ayak izlerini” taşıyan bu “büyük gözaltının” üzerine gitmeliyiz... Demokrasiyi, insan haklarını, yaşam özgürlüğünü savunan Cumhuriyet, bu “büyük gözaltı”nın ayak izlerini mutlaka görecektir. CHP de “büyük gözaltı”nın peşini bırakmamalı, çeteciliği, mafyacılığı, cinayetleri “ulusalcı kimlik”le saklamaya çalışan “devlet içinde örgütlü silahlı güçlerin” peşini bırakmamalıdır. İşin bir başka boyutu daha var... Devlet içinde örgütlü bu çeteler “vatansever”liği kullanıp, dincifaşist örgütlenmeyi “Türkİslam Sentezi”yle örtmeye çalışırlar... 11 yıl önce ortaya çıkan Susurluk çetesini anımsayın, göreceksiniz... Demokrasi bir yaşam biçimidir... Bir insanın yaşam hakkı ortadan kaldırılamaz... Türkiye’de pek çok faili meçhul cinayet işlendi... 1980 öncesi katledilen Abdi İpekçi cinayeti 12 Eylül sürecinde aydınlanabilseydi; Çetin Emeç, Turan Dursun cinayetlerinin üzerine gidilseydi; yine 1978’de bombalı kitapla öldürülen Hamit Fendoğlu cinayeti aydınlatılabilseydi, devlet içindeki örgütlü silahlı güç İtalya’daki “Gladyo Okulu” gibi ortaya çıkarılırdı... Uğur Mumcu neden öldürüldü, Musa Anter niçin katledildi? Ben bu sorulara yıllardır yanıt arıyorum... Kendilerini “vatansever” ya da “milliyetçi” gören, ancak Kuran ve silah üzerine yemin ettiren bir düşüncenin “Gladyo Okulu”nun Türkiye ayağını oluşturduklarına inananlardanım... ??? Bu kafadaki kişilerin, PKK’ye karşı Hizbullah’ı örgütlediklerini de 1994 yılında hazırlanan TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu’nun raporunda okudum... O rapordan iki yıl sonra Susurluk çetesi ortaya çıktı... Eğer o rapor, 1994 yılında TBMM Genel Kurulu’na getirilip tartışılsaydı, bugün Ahmet Taner Kışlalı da, Hrant Dink de, Necip Hablemitoğlu da, yiğit polis müdürü Gaffar Okkan da, yargıç Mustafa Yücel Özbilgin de yaşıyor olacaktı. Susurluk’u aydınlatmayanlara, “Kurşun atan da yiyen de kahramandır” diyenlere, “Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık” eylemini yapan insanlarımızla “mum söndü” diye alay edenlere soralım: “Sayın Çiller, Erbakan, Yılmaz, Demirel siz ne diyorsunuz?” ‘Teröristler panik içinde’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Terörle Mücadele Yüksek Kurulu (TMYK), Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek başkanlığında toplandı. Toplantıya birçok bakan katılırken, toplantıda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ın kuzeyinde gerçekleştirdiği operasyonlar sonucu, terör örgütünün artık söz konusu bölgede kendisini güvende hissetmediğinin, teröristlerin korku ve panik içerisinde olduğunun değerlendirildiği bildirildi. Toplantı sonrası yapılan açıklamada, terörle mücadele çerçevesinde önümüzdeki dönemde alınması gereken önlemler ve izlenecek yöntemlerin de ele alındığı belirtildi. ‘Patrikhane, pasaport’ Karamanlis, özellikle Ege konusundaki sorunların çözümünde izlenmesi gereken yöntemin, uluslararası hukuk ve sözleşmeler olduğunu kaydetti. Yunanistan’ın bu konuda Lahey Adalet Divanı’na başvurma yönündeki tavrını muhafaza ettiğini belirten Karamanlis, sorunların barışçıl şekilde çözümleneceğine inandığını ifade etti. Karamanlis, bir soru üzerine, Türkiye için Patrikhane’nin merkezinin bu ülkede olmasının çok önemli bir kriter olduğunu söyleyerek “Bunun bir Avrupa pasaportu olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu. sonra müzakerelerin başlamasının önem taşıdığını düşünüyoruz’’ diye konuştu. Erdoğan, Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak da “Artık Annan Planı devreden çıkmış durumda, ama esası, ruhu aynen korunabilir. Derdimiz şüphesiz ki Kıbrıs’ta, masada müzakerelerle bu sorunu çözebilmektir’’ dedi. “Azınlıkların, iki ülke arasındaki en önemli köprü’’ olduğuna dikkati çeken Erdoğan, azınlıkların sorunlarını çözme hususunda da mutabakatın büyük ölçüde bulunduğunu dile getirdi. ‘Ekümeniklik’ yorumu Erdoğan, “ekümeniklik’’ konusunun aslında “HıristiyanOrtodoks dünyasının kendi iç sorunu’’ olduğunu ileri sürdü. Karamanlis ise Erdoğan’a, Yunanistan’ın Türkiye’nin tam üyelik sürecini desteklediğini bir kez daha beyan ettiğini söyledi ve “Türkiye AB’ye karşı yüklenmiş olduğu sorumluluklarını ve AB kriterlerini yerine getirdiği takdirde, AB de Türkiye’yi tam üye olarak kabul etmek zorundadır” dedi. Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinde samimi olarak değerlendirilmesi gereken konu DAVOS RAPORU TARTIŞILIYOR ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART DTP’li Akengin ifade verdi ? DİYARBAKIR (AA) Dicle ilçesinin DTP’li Belediye Başkanı Abdullah Akengin, DTP’nin “Demokratik Toplum Kongresi” adlı toplantısında terör örgütünün propagandasının yapıldığı iddiasıyla Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na ifade verdi. Yaklaşık 3 ay önce yapılan toplantıda Akengin’in, kongrenin sonuç bildirisinde yer alan görüşlere katıldığını belirttiği bildirildi. DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş da bir süre önce aynı soruşturma kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda ifade vermişti. Soruşturma kapsamında Leyla Zana ve Selim Sadak’ın da ifade vereceği öğrenildi. ‘İslamlaşmayı Batı da gördü’ ? Türkiye’nin yüzde 13’ünün El Kaide’ye destek veren muhafazakâr bir İslam ülkesi olarak gösterildiği raporu değerlendiren emekli Büyükelçi Kandemir, Batı’nın artık yaşananları gördüğünü ve kaygı duyduğunu vurguladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Emekli diplomatlar, Davos Ekonomik Forumu için hazırlanan “İslam ve Batı: Diyaloğun Durumu” adlı raporda Türkiye’nin yüzde 13’ünün El Kaide’ye destek veren muhafazakâr bir İslam ülkesi olarak gösterilmesini, hükümetin son dönem uygulamaları ile Büyük Ortadoğu Projesi’ne bağladı. Emekli büyükelçilerden Turhan Fırat, “Türkiye’de 20 yıl öncesine göre ciddi biçimde dine kayış var” derken, emekli Büyükelçi Nüzhet Kandemir de, Türkiye’nin muhafazakâr bir anlayışla yönetildiğinin artık Batı’nın zengin kesimi tarafından da görülmeye başladığını ve bunun kaygı yarattığını söyledi. Emekli Büyükelçi Fırat, Davos’ta görüşülen raporların, o ülkelerdeki kamuoyu yoklamalarından derlenerek hazırlandığını belirtirken Türkiye’de 20 yıl öncesine göre ciddi bir dine kayış olduğunu söyledi. Bunun bazen sağcılık bazen de siyasi İslam adı altında kullanıldığını vurgulayan Fırat, “Davos politika ve ekonominin birbirine karıştığı bir yer, dolayısıyla burada Türkiye’ye ilişkin bir tehlike görülürse açıkça aktarılır. Son yapılan da para çevrelerinin Türkiye’deki dinci gelişmelerden duydukları endişenin aksettirilmesi olarak değerlendirilebilir” diye konuştu. Fırat şöyle devam etti: “Türkiye’de son dönemde, laiklik, türban tartışması var. Türkiye’nin laik görüntüsüne leke sürdürülmemesi gerekiyor.” Kandemir de, dünyanın Türkiye’ye bakışının artık “muhafazakâr ülke” başlığı altında olduğunun altını çizdi. Küresel aktörlerin Türkiye’nin kontrollerinde olması için çalıştığını vurgulayan Kandemir, “AKP onların arzuları yönünde hareket edecekleri mesajını verdi” diye konuştu. DSP’li Prof. Hüseyin Pazarcı da, Erdoğan’ın Davos’a gidişinin iptalinin nedenlerinden birinin de bu rapor olabileceğine dikkat çekti. Dünyada başını Almanya ve Fransa’nın çektiği grup tarafından Türkiye’nin “ılımlı İslam ülkesi” olarak değerlendirildiğine dikkat çeken Pazarcı, “AKP de buna karşı çıkmadı. Şimdi bu durum Batı’da bir risk şeklinde görülmeye başlandı” dedi. Propagandaya 1 yıl hapis ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Kendisine ait bilgisayardan internette paylaşım sitesi Youtube’a PKK propagandasını içeren görüntü ve fotoğraf gönderdiği tespit edilen bilgisayar operatörü O.T. 1 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 3 aydan bu yana tutuklu bulunan O.T’nin tutuklu kaldığı süre dikkate alınarak sanık tahliye edildi. musakart@yahoo.com AKP’den sendikal baskı İktidar, yönetimde olduğu belediyelerde DİSK ve Türkİş’e bağlı işçilere Hakİş’e geçmeleri konusunda baskı yaparken şimdi de KESK’te örgütlü memurları zorluyor SELİN GÖRGÜNER hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 AKP irtibat bürosu önünde bomba ? İstanbul Haber Servisi Ümraniye AKP irtibat bürosu önünde parça tesirli bir bomba bulundu. Aşağı Dudullu Karadeniz Caddesi’nde AKP irtibat bürosunun bulunduğu binanın önünde şüpheli bir paket gören büro görevlileri durumu polise bildirdiler. Olay yerine gelen bomba uzmanları yaptıkları incelemelerde, şüpheli pakette el yapımı ve parça tesirli boru tipi bir bomba bulunduğunu, ancak ateşlemede kullanılmak üzere yakılan sigaranın sönmesi nedeniyle patlamanın gerçekleşmediğini belirledi. AKP, yönetimde olduğu belediyelerde DİSK ve Türkİş’e bağlı işçilere Hakİş’e geçmeleri konusunda baskı yaparken şimdi de KESK’te örgütlü memurları, kendilerine yakın olan MemurSen’e geçmesi için zorluyor. KESK’e bağlı Tüm Bel Sen Genel Başkanı Vicdan Baykara, “AKP çalışandan yana sendikal örgütlenmeden rahatsız. Bu yüzden kendine yakın sendikalar yaratıyor. Tüm BelSen kamu çalışanlarının gerçek temsilcisidir. Biz kimsenin arka bahçesi olmadık” dedi. AKP hükümetinin sendikal hareket üzerindeki baskısı giderek artıyor. Daha önce DİSK ve Türkİş’te örgütlenen işçilere Hakİş’e geçmeleri için “Ya iş ya Hakİş” diyen AKP iktidarı, kamu çalışanlarına da baskı yapmaya başladı. Tüm BelSen’de örgütlü kamu çalışanlarının AKP’ye yakın MemurSen’e bağlı BemBirSen’e geçmesi için yoğun bir faaliyet yürütülüyor. AKP’li belediye başkanlarının memurların MemurSen’e geçmesi için rüşvet verdi ki bir memur 800 YTL ’ye çalışıyor. AKP’li belediye başkanları, ‘MemurSen’e geç, maaşın kadar ek ücret al’ teklifinde bulunuyor. Birçok yerde çoğunluğu böyle elde ettiler. Sendika değiştirmeyen pek çok emekçi ise ? AKP’li belediye başkanlarının memurların MemurSen’e geçmesi için rüşvet verdiğini anlatan Tüm BelSen Genel Başkanı Vicdan Baykara, AKP’nin “güdümlü sendika” yaratmak istediğini dile getirdi. ğini veya işten atma tehdidinde bulunduğunu anlatan Baykara, AKP’nin “güdümlü sendika” yaratmak istediğini dile getirdi. Baykara, “Belediyede çalışan kamu emekçilerinin ücretleri çok düşük. Birinci kademedeya sürüldü ya işinden oldu” diye konuştu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın da baskı yaptığını anlatan Baykara, BemBirSen’in düzenlediği sahte belgelerle sendikal temsil yetkisini elde ettiği ni öne sürdü. Baykara, şöyle devam etti: “Birçok işyerinde Tüm BelSen’in örgütlü işçileri sayılmadı, BemBirSen’in örgütlü olduğu yerler ise iki kez sayıldı. Hiçbir sendikal örgütlenmenin olmadığı belediyelerde kamu çalışanları BemBirSen’de örgütlenmiş gibi gösterdildi. Bunların hepsinin belgeleri elimizde var. Yetki, BemBirSen’e verilince, Ankara 15. İş Mahkemesi’ne dava açtık. İtirazımız kabul edildi fakat geçen ay Yargıtay bu kararı BemBirSen lehine bozdu.” AKP’nin sendikal örgütlenmeye darbe üstüne darbe indirdiğini dile getiren Baykara, “Birçok demokratik kitle örgütünün seçimlerine AKP tarafından müdahale edildi. Bölünmek, yalnızca AKP iktidarının işine yarar. Ortak hareket edelim” çağrısında bulundu. CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle