22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 2008 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Dink’in öldürülmesi sürecinde ihmalleri olduğu gerekçesiyle iki jandarmanın yargılanmasına başlandı AVRUPA GÜRAY ÖZ Cinayet önceden belliydi AHMET ŞEFİK Saadet Zincirinin Son Halkaları Piyasalarda deprem var. Üretiminde dikkate değer bir gelişme olmayan, dışarıdan gelen sıcak parayla, cari açıkla ayakta duran ekonomi, gittikça hızlanan rüzgârın karşısında savrulan kuru yapraklar gibidir. AKP ise “yüzde 47’lik bir tevazu” ile efelenerek, dayılanarak iktidar olmayı ve gerçekten de oylarını artırmayı başarıyor. Kamuoyu yoklamaları AKP’ye desteğin yüzde 50’nin üstünde olduğunu gösteriyor. İnanmamak için herhangi bir neden yoktur. Yarın daha kötü günler geldiğinde de aynı desteğin, artarak süreceğini söylemek hiç yanlış olmaz. Peki neden? Türk halkı mazoşist mi? Sefalete sürüklendikçe iktidar sahiplerine hayranlığı artan aptal âşık mı? ??? Kuşkusuz gerçek bu türden sıradan değerlendirmelerle, içi boş analizlerle anlaşılmaz. Hırçınlığı gittikçe artan, “Her şeyi yasama, yürütme bilir, yani biz biliriz, yani ben bilirim, yargı her işe burnunu sokmasın” diyen anlayışın öfkesininin arkasında “yüzde 47’lik tevazu” değil “yüzde 47’lik böbürlenme” vardır. Ekonomide dengeler daha da bozulabilir. Dışarda esen fırtına Türkiye’nin çoktan uçmuş çatısından içeri dalabilir. Gittikçe artan yoksulluğun girdabında boğulan işçi, memur, işleri her gün biraz daha bozulan esnaf, tüccar, küçük işletme sahibi kararan ufka korkuyla bakabilir. Yine de o “yüzde 47’lik böbürlenme” aldırmayacak, işine bakacak, eş dost kayırmaya, mahdum zenginleştirmeye devam edecektir. Onun artan oyunun gerçek nedeni, halkın artan sefaletidir. Yoksullaştıkça iktidara yaklaşan çoğunluk, yanacağını bile bile ampule koşmaktadır. Çaresi yok, başka bir ışık göremiyor etrafta. ??? Diğer ikinci önemli neden, Türk halkının artık hurafeye dönüşmüş, öyle olması için her türlü olanağın değerlendirildiği inançlarıdır. Siz bu dünyada bir kurtuluş sunamıyor, bir umut veremiyorsanız, yoksullar “salahı”, dehşete çevrilmiş cehennem korkusunda, vaat edilmiş imkânsız bir cennette aramakta haklıdırlar. Bedava dağıtılan gazeteler, mahalleleri saran tarikat çeteleri, korkuyu büyüten “tebliğ timleri” temiz inancı değil, kör inancı kışkırtacak, yoksulluğun beslediği “kışkırtılmış kahramanlar”, linç edilecek saf solcu aramaya başlayacak, kitlelerin öfkesi maç sonralarının terörüne dönüşecektir. Yoksullaştırılan kitleler, kömür için, yiyecek içecek fişi için kendilerine uzanan riyakâr elleri tutmaya mecbur kılınmıştır. ??? AKP yoksullukla mücadeleyi kurumlaştırmamayı, hak olarak vermemeyi, tam tersine sosyal hakları budamayı sürdürüyor. Biliyor ki, haklar kurumlaşırsa, kitaba yazılır, yasaya geçerse, insanlar haklarını isterler. Onları korumak için sokaklara dökülür, eski haziran günlerindeki gibi direnirler. Valiler, kaymakamlar, belediyeler eliyle dağıttıklarınız ise size oy olarak döner. Sadaka verirseniz size medyun olurlar. Hak aramayı akıllarına bile getirmezler. Bu nedenle sendikaları susturmak, sahte bir demokratlık ve sunulmuş olanaklarla liberal aydınları tavlamak, isyan edenleri, gerçekleri söylemekte direnenleri ise öfkeli, hırçın sözlerle susturmaya çalışmak gerekir. “Yüzde 47’lik tevazunun” icabıdır bu. ??? Ampulün etrafında dönen kelebekler gibidir şimdi çaresiz insanlar. Yanacaklarını akıllarına bile getirmek istemiyorlar. Karanlığın içinde duydukları öfkeli sesler onları korkutuyor, 25 mumluk ampulse çekiyor. Bu “saadet zincirini”, bu ölümcül sevdayı durdurmak için ayağa kalkmaktan başka çare yoktur. Ama siyaset de ampul gündeminin peşinde sürükleniyor, sendikalar susuyor, aydınlar bir bir dökülüyorsa... Nasıl kalkacağız ki ayağa? eposta: guray.oz@cumhuriyet.com.tr Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden bir yıl geçerken, cinayetle ilgili iddiaların arkası kesilmiyor. TRABZON Agos Gazetesi Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in bir yıl önce öldürülmesi sürecinde ihmalleri olduğu gerekçesiyle iki jandarmanın yargılanmasına Trabzon’da başlandı. Sanıkların katılmadığı duruşmada ifadesine başvurulan tanık Coşkun İğci, Yasin Hayal’in cinayetin olacağını 34 ay öncesinden kendisine söylediğini, bu bilgiyi jandarmada istihbarat görevlisi olarak tanıdığı iki sanığa aktardığını, askerlerin de kendisine “O işi hallettik” dediğini anlattı. Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya, sanık jandarma başçavuş OŞ. ile uzman çavuş V. Ş. katılmadı. Duruşmada Dink’in öldürülmesinde azmettirici olduğu iddiasıyla yargılanan Yasin Hayal’in eniştesi Coşkun İğci tanıklık yaptı. İğci, “Cinayet olayından 1 gün sonra yanıma gelen sanık jandarma görevlileri, bu konuyla ilgili hiçbir bilgiyi kimseyle paylaşmama ? Duruşmada ifadesine başvurulan Yasin Hayal’in eniştesi Coşkun İğci, Yasin Hayal’in cinayetin olacağını 34 ay öncesinden kendisine söylediğini, bu bilgiyi jandarmada istihbarat görevlisi olarak tanıdığı iki sanığa aktardığını söyledi. mı istediler” dedi.Daha önce İstanbul’da Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki sorgusunda söylediklerinin önemli bir kısmını duruşmada da yineleyen İğci, bir arkadaşı aracılığıyla tanıştığı iki jandarma istihbarat görevlisinin duyduğu şeyleri kendileriyle paylaşmasını, Hayal’le ilgili bilgi istediğini söyledi. bunu öldüreceğiz’ diye söyledi. Ben de kendisine, bu olayı nasıl gerçekleştireceğini sordum. O da bana İstanbul’a gidip olayı gerçekleştireceğini belirterek yanında bir iki kişinin daha olacağını söyledi. Ancak bunların isimlerini vermedi. Benden kendisi için silah temin etmemi istedi. Konuyu jandarma istihbarattaki arkadaşlara söyledim. Yasin bana 300 YTL parası olduğunu söyledi. Bu jandarma görevlileri de, ‘300 YTL ’yi al, bize gel, biz sana temin ederiz’ dedi. Ben de bu parayı kendisinden aldım. Bunun bilgisini de jandarmadaki arkadaşlara verdim. Onlar bana ‘Para sende dursun’ dedi. Bir müddet sonra Yasin beni arayarak sürekli silah için sıkıştırmaya ve tehdit etmeye başladı. Daha sonra jandarmadaki arkadaşlarla görüşerek parayı Yasin’e iade ettim. Kendisini daha sonra 3 ay görmedim. Sonra da bu olay oldu.” Yasin Hayal’in cinayet planını krokiyle anlattığını belirten İğci, “Agos gazetesinin Şişli’deki yerini biliyordu. ‘Önünde bekleyip öldüreceğim’ dedi. Bu bilgileri de jandarma istihbarattaki 2 arkadaşla paylaştım” dedi. ‘DAVA BİRLEŞTİRİLSİN’ İğci’nin ifadesinin ardından söz alan Dink ailesinin avukatlarından Ergin Cinmen, mahkemeden görevsizlik kararı iste dosyanın tek dosya olarak asıl cinayet davasının görüldüğü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etti. Mahkeme heyeti ise bu istemlerin, kanıtların tam olarak toplandıktan sonra düşünülebileceğini belirterek sanıkların ifadelerinin bulundukları yerde alınmasına ve duruşmanın 20 Mart’a ertelenmesine karar verdi. İLÇEDE KONUŞULUYORDU Pelitli’de Hayal’in bir gazeteci öldürüleceğinin konuşulduğunu duyduğunu anlatan İğci şöyle konuştu: “Ben Yasin’den böyle bir olaya karışmamasını istedim. Bana açık açık ‘İstanbul’da Ermeni bir gazeteci var. Agos gazetesinde çıkan yazılarında ve internette Türklere hakaret edici yazılar yazıyor, MÜFETTİŞ RAPORLARI Kurusıkı silah Cerrah için suçlama var soruşturma yok AYŞE SAYIN ‘Yasanın kapsamı genişlesin’ İstanbul Haber Servisi UMUT Vakfı, “Kurusıkı Silahlarda Hukuki ve Sosyal Durum” konulu toplantısının sonuç bildirgesinde Türk Ceza Kanunu’nun 6. maddesinde yer alan “silah” ifadesinin, kurusıkı silahları da kapsaması için yasal düzenleme yapılmasını istedi. Bildirgede, ayrıca Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı’nın 2, 3 ve 4. maddelerinde yapılması gereken değişiklik önerileri de yer aldı. Toplantının dün açıklanan sonuç bildirgesinde, silah kullanımı karşıtı haber yapan gazetecilerin de silahsızlanma terminolojisi oluşturması gerektiği vurgulanarak, reklamların ve medyada programlarının silah satışını teşvik ettiği vurgulandı. ANKARA İçişleri Bakanlığı’nın müfettişlerin, gazeteci Hrant Dink soruşturmasıyla ilgili raporunda, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’a Trabzon emniyetinin cinayet öncesindeki uyarı yazısını yeterince ciddiye almayarak “yanıldığı” suçlaması yöneltmesine karşın, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler’in “Cerrah’ın bu yazıdan haberi olmadığı” yönündeki ifadesi üzerine soruşturma izni vermediği ortaya çıktı. Trabzon emniyetinin “başarılı bir istihbarat çalışması yaptığı” kaydedilen raporda, Cerrah’ın ifadelerine “itibar edilmemesi” istendi. Mülkiye Başmüfettişleri Mehmet Ali Özkılınç ve Şükrü Yıldız’ın yürüttüğü soruşturma sonucunda hazırladıkları, dava dosyasına ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu içinde oluşturulan alt komisyona ulaşan rapordan bazı ilginç bölümler şöyle: ? Öncelikle Trabzon’un verdiği istihbarat somut ve kesin bir kanaat içermektedir. Nokta istihbarat olarak tanımlanabilir. Başarılı bir çalışmadır. Hedef kişi ve saldırgan belirtilmiştir, Hrant Dink hedef olarak seçilmiştir. Hayatı tehlikededir. Saldırının sebepleri açıkça gösterilmektedir. Saldırganın bu eylemi yapabilecek yapıda ve kararlılıkta olduğu, daha öncesinde Mc Donalds’a yönelik bombalama eylemini gerçekleştirdiği yazıda belirtilmiştir. Yazının çok ciddi olarak ele alınması gerekirdi. ?Celalettin Cerrah’ın ifadesinde itibar edilecek husus bulunmamaktadır. Cerrah’a göre; bu yazıda Hrant Dink’in hayatına yönelik bir tehlikeden hiçbir şekilde bahsedilmemektedir; sadece politik anlamda ses getirecek bir eylem söz konusudur. Halbuki, Trabzon’un verdiği istihbarat somut ve kesin bir kanaat içermektedir. Hedef kişi ve saldırgan belirtilmişti. ? Cerrah’a göre, yazıda belirtilen (Trabzon’dan gönderilen uyarı yazısı kastediliyor) “politik anlamda ses getirecek bir eylem”, Hrant Dink’in haya tına yönelik bir tehlike oluşturmamaktadır. Celalettin Cerrah’ın bu konuda da yanıldığını söylemeliyiz. Hrant Dink’e yönelik “politik anlamda ses getirecek bir eylem” demek, Hrant Dink’in hayatı da tehlikede demektir. ? İstanbul Şube Müdürlüğü’nün “Osman Hayal’in İstanbul’da bulunmadığı” tespitini hem Trabzon Emniyet Müdürlüğü, hem de İstihbarat Dairesi Başkanlığı ile paylaşmadığı görülmektedir. Paylaşılması gerekirdi. İstihbarat çalışmaları açısından bu çok önemli bir eksikliktir. Paylaşılmamış olması büyük bir eksiklik olmakla birlikte Arşiv Talimatı’na da aykırılık oluşturmaktadır. Uras uğurlandı Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanı Ufuk Uras’ın babası Hasip Uras (79), dün Selimiye Camii’nde kılınan öğle namazından sonra Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Hasip Uras, önceki gün Kadıköy Belediyesi’nde katıldığı bir etkinlikte kalp krizi geçirmiş, ilk müdahale belediye hekimleri tarafından yapılmış, Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılırken yolda yaşamını yitirmişti. Emekli Albay Uras için dün öğlen Büyük Selimiye Camii’nde düzenlenen törene, Hasip Uras’ın ailesi, yakınları, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, DİSK Genel Sekreteri Musa Çam, Oral İpek Çalışlar çifti, yazar Toktamış Ateş, sanatçılar Onur Akın ve Leman Sam ile yurttaşlar katıldı. (SERKAN YILDIZ) Ümraniye’de bulunan bombalarla ilgili emekli tuğgeneral Küçük ve avukat Kerinçsiz sorgulanıyor Bomba soruşturması: 33 gözaltı İstanbul Haber Servisi Ümraniye’de bir evde bulunan bombalarla ilgili soruşturma kapsamında, emekli Tuğgeneral Veli Küçük ve aynı soruşturma kapsamında tutuklu olan Yüzbaşı Muzaffer Tekin’in avukatı Kemal Kerinçsiz’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi, çete kurdukları iddiasıyla gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, soruşturma kapsamında 33 kişinin gözaltına alındığını belirtti. Ümraniye Çakmak Mahallesi Güngör Sokak’taki bir gecekonduda ele geçirilen el bombaları, TNT kalıpları ve fünyelere ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, yazar Ergun Poyraz’ın da aralarındu bulunduğu 15 kişi tutuklanmıştı. ? Operasyon kapsamında güvenlik güçleri Veli Küçük’ün Bilecik’in Gölpazarı ilçesine bağlı Türkmen köyündeki evinde arama yaptı. Avukat Kerinçsiz’in bürosunda arama yapıldığı ve bazı belgelere el konulduğu öğrenildi. Yasak, Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Eren Erol, gazeteci Güler Kömürcü’nün de aralarında bulunduğu çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. İzmir Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince gözaltına alınan, Hrant Dink cinayeti sanıklarından Yasin Hayal’in avukatı Fuat Turgut da İstanbul’a getirildi. Operasyon kapsamında emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün Bilecik’in Gölpazarı ilçesine bağlı Türkmen köyündeki evinde arama yapıldı. Jandarmanın da hazır bulunduğu arama ve kontrollerde, Veli Küçük’ün ruhsatlı tabancasına ait mermiler, gazete kupürleri ve dergiler bulundu.Polisin, Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın ve Halkla İlişkiler Sözcüsü Sevgi Erenerol’un ofisi ile avukat Kerinçsiz’in bürosunda arama yaptığı ve bazı belgelere el koyduğu öğrenildi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, TBMM’de gazetecilerin operasyona ilişkin sorularını yanıtladı. Atalay, “Gelişmeleri takip ediyoruz. Her şey savcılığın kontrolü altında devam ediyor.” dedi. SUÇ ÖRGÜTÜ İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, gözaltına alınan 33 kişinin “suç örgütü kurmak ve yönetmek”, “askeri itaatsizliğe teşvik” ve “vahim biçimde silah bulundurmak” iddiasıyla sorgulandıklarını kaydetti. 12 Haziran 2007’de başlayan soruşturmaya ilişkin yazılı açıklama yapan Engin, “Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek, bu örgüte üye olmak, askeri itaatsizliğe teşvik etmek, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etmek, sayı ve ni TANINMIŞ İSİMLER SORGUDA Operasyona devam eden İstanbul Terörle Mücadele Şubesi ekipleri, Veli Küçük, Büyük Hukukçular Derneği Başkanı Kemal Kerinçsiz, Kuvayı Milliye Derneği yöneticisi emekli Albay Fikri Karadağ, Susurluk davası hükümlüsü Sami Hoştan, Drej Ali olarak tanınan Ali telik bakımından vahim olan silah veya mermileri bulundurmak, patlayıcı madde bulundurmak” suçlarından 15 kişinin halen tutuklu bulunduğunu belirtti. Soruşturmaya ilişkin, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 15 Haziran 2007 tarihli gizlilik kararıyla, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 21 Haziran 2007 tarihli “yayın yapma yasağı” kararı bulunduğunu anımsatan Engin, açıklamasına şöyle devam etti: “Operasyonlarda Veli Küçük, Mehmet Zekeriya Öztürk, Sevgi Erenerol, Güler Kömürcü, Sami Hoştan, Ali Yasak, Mehmet Fikri Karadağ, Hüseyin Gazi Oğuz, Kahraman Şahin, Oğuz Alpaslan Abdülkadir, Raif Görüm, Hüseyin Görüm, Ümit Oğuztan, Erdal İrten, Kemal Kerinçsiz, Engin Zorba, Asim Demir, Atilla Aksu, Murat Özkan, Satılmış Balkaş, Mehmet Boğazkaya, Emin Caner Yiğit, Erol Ölmez, Yusuf Görüm, Müzeyyen Şen, Ayşe Ceylan Geçyol, Anatoli Madjar ile İstanbul dışında yapılan operasyonlarda Muhammet Yüce, Erkut Ersoy, Yaşar Aslanköylü, Tanju Okan, Ahmet Ceyhan ve Fuat Turgut gözaltına alınmıştır.” Çevrede bilim yolculuğu ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Özel Çevre Okulları, TÜBİTAK Bilim Toplum Daire Başkanlığı’nın ilköğretim okullarına yönelik düzenlediği atölye çalışmasına ev sahipliği yaptı. Önceki gün gerçekleştirilen etkinlikte, 26 kişilik TÜBİTAK ekibi, 6. sınıf öğrencileriyle atölye çalışmaları yaptılar. Öğrenciler üç farklı etkinlikte bilimle iç içe keyifli bir gün geçirdi. Glock satışı başlıyor ? ANKARA (AA) Kamuoyunda “hayalet tabanca” ya da “suikast silahı” olarak adlandırılan, ancak Avusturya kaynaklı firmanın, haksız rekabete yol açtığı gerekçesiyle bu deyimlerin kullanılmasının yasaklanmasını istediği Glock marka tabancalar, artık Türkiye’de de resmi olarak satışa sunulacak. Makine Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK), resmi olarak siparişleri almaya başlayacak ve silah teslimatları da şubat ayından itibaren gerçekleştirilecek. 1 yıldır uygulanmadı F tipi genelge tepkisi İstanbul Haber Servisi Tecrit koşullarında yaşanan hak ihlallerinin son bulması amacıyla Adalet Bakanlığı tarafından yayımlanan genelgenin 1. yıldönümünü doldurmasına karşın halen uygulanmaması tepkilere yol açtı. Tecrite karşı başlattığı ölüm orucunu genelgenin yayımlanması ardından son veren avukat Behiç Aşçı, bakanlığın verdiği sözleri yerine getirmediğini vurgulayarak, “Bakanlık, halen küçük hesapların peşinde koşuyor. Yeterli per soneli ve yeri olmadığı gerekçesi ile genelgeyi uygulamıyor. İnsanlık sorunu kaç liralıktır ki bakanlık bu soruları halen çözememiştir” açıklamasını yaptı. İstanbul Tabip Odası tarafından, Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı “tutuklulara haftada 10 saat sohbet hakkı”nı öngören genelgenin uygulanmaması ile ilgili dün Cağaloğlu’nda bulunan oda binasında basın toplantısı düzenlendi. Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Derneği İstanbul Şubesi’nden (TAYAD) Dinçer Mete, tecrit sorunu ile ilgili hiçbir gelişme yaşanmadığını vurgulayarak, “Yaşananlardan hiç kuşkusuz Adalet Bakanlığı sorumludur. ” dedi. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi de genelgenin yalnızca İzmir 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde uygulandığını belirterek, “Hükümet bir genelge çıkarıyor, kendisi yayınlıyor, imzalıyor ama arkasında durmuyor. Genelgenin uygulanması için girişimlerimizi sürdüreceğiz” diye konuştu. Kurusıkılara düzenleme geliyor ? ANKARA (AA) TBMM Genel Kurulu’nun yarınki birleşiminde, kurusıkı tabancaların üretim ve satışına düzenleme getiren tasarı ele alınacak. Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı’na göre, kurusıkılar, 1 yıldan fazla hapse mahkum olanlar, ateşli silahlarla işlenen suçlardan hüküm giyenler ile 18 yaşından küçüklere satılamayacak. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle