15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 EYLÜL 2007 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB Y PB B B B B Y 22 24 23 23 28 26 32 29 20 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y Y Y PB PB B PB B 22 23 22 22 25 19 23 23 30 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB B B B B PB B Y 31 30 33 32 29 30 25 21 22 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Bütün bölgelerimiz parçalı çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, Batı ve Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeyi ile Tokat çevreleri yağmur ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Yağışlar Trabzon, Rize ve Hopa çevrelerinde etkili olacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 12 17 18 16 16 14 16 18 17 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y B B Y B PB Y B B 17 23 28 21 24 24 24 26 15 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B B Y A B PB Y B Y 19 28 17 30 26 25 13 29 30 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada AKP’nin 1982 Anayasası ile ilgili öne sürdüğü şikâyetler parti genel merkezinin onayından da geçen taslakta yer aldığına göre yeni anayasa sivil bir anayasa olmaktan çok, AKP Anayasası kimliğini taşıyor. RTE ve Çiçek Cemil, ortak payda olarak Cumhuriyetin temel öğeleri arasında olan “TC Devleti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” ifadesini öne sürüyor ve fakat, 82 Anayasası’nda yer alan laikliği tanımlayan maddeye dokunmayacaklarını söyleyemiyorlar. Bu tutum, laikliği ve tanımının AKP inançları doğrultusunda değiştirilmesine karşı olan “çevreleri” uyutmaya çalışmaktan başka bir anlam taşımıyor. ??? Örneğin TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu’nda Mustafa Koç, “Laikliğin tanımı değiştirilmemeli” dedi ve bu, bir uyarıdan çok, iktidarın gerçek niyetini açığa vuran bir söylemdi. Türban ile laikliği aynı kefeye koymama çabaları ise, AKP iktidarında laikliğin yeniden tanımı ile türban konusunda en ufak bir değişiklik olmadığını ve olmayacağını gösteriyor. RTE eleştirilere karşılık vermeye çalıştığı konuşmalarında türbanı başörtüsü olarak değerlendirdiğini yineledi. RTE ve 11’inci, Türkiye’deki duyarlılığa karşı çıkarken Avrupa ülkelerinde siyasal bir simge olarak kabul edilen türbanla ilgili yasaklara nedense hiç değinmiyorlar. Kuşku yok; Çankaya ile birlikte devleti bütünüyle ele geçirmiş olan AKP; örneğin laiklik konusunu kendi amaçlarını tatmin edecek, hem de fincancı katırlarını ürkütmeyecek kıvamda biçimlendirecektir. Türbana gelince öyle veya böyle mutlak biçimde bu sorunu kendi amaçları ve inançları doğrultusunda değiştirme hazırlığı içindeler. Başı bağlı ve tamamen örtünmüş eşli 11’inci konuyu savunur, türbanın toplumda özümsendiğini anlatırken; başı bağlı kızlarla başı açık olan kızların kol kola dolaşmalarını ve hatta eşinin arkadaşları arasında başı açık olanlar bulunduğunu örnek olarak veriyor. Fakat ılımlı İslamdan veya demokratik bir ülke iken şeriat düzenine geçen, laiklik tartışmalarını alevlendiren gelişmeler olan ülkelerde örneğin Malezya’dafaşist İslama geçiş “ilk kez türbanlı bir kraliçenin protokole girmesiyle” yaşandı. Sonra… Arkası geldi. ??? 11’inci; Anayasa Mahkemesi’nin, AİHM’nin kararları doğrultusunda türban yasağını üniversite camiası adına içtenlikle savunan YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç’i Çankaya’ya davet etti. Medyadaki yorumlar gerçekçi olmaktan uzak, kayırıcı içerikte. Rektörlerin türban yasağını savunan açıklamalarına aynı gün yanıt veren RTE’nin “Herkes işine baksın” diyerek üniversiteleri anayasa tartışmaların dışına iten sözlerinden sonra 11’incinin YÖK Başkanı’nı davet edişi, “Çankaya anayasa gereği devlet kurumları arasında uyumu sağlamaya çalışıyor” diye yorumlandı. Bu kayırıcı yorumlar gerçeği yansıtıyor mu? Daveti değerlendirirken 11’incinin türban konusunda yıllardır süregelen bakış açısını Çankaya’ya çıkar çıkmaz birden değiştirdiği, YÖK Başkanı’nın “anayasa değişikliğiyle türban serbestisinin neden sağlanamayacağını hukuksal gerekçelerle” açıklamalarını dinleyerek soruna “bir orta yol” arayacağı söylenebilir mi? 11’inci Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararını öylesine biliyor ki; Dışişleri Bakanlığı sırasında mahkemenin kararını önceden öğrenir öğrenmez eşi Hayrünnisa Hanım bu konudaki başvurusunu geri çekiverdi. Anayasa Mahkemesi’nin türban yasağına destek veren kararlarını o denli biliyor ki; karşı söylemlerinde Yüksek Mahkeme’nin tutumunu sürekli eleştirdi. Çankaya’nın yeni sakini bu tutumunu değiştirmiş olabilir mi? Güldürmeyin insanı! Bu nedenlerle 11’inciye, Prof. Teziç’in türban yasağına destek veren yargı kararlarını ve hukuksal durumu ayrıntılarıyla anlatmasına gerek yok! Öyleyse 11’incinin YÖK’ü davetindeki neden ne? Tarafsız, kurumlar arasında uyuma özen gösteren bir cumhurbaşkanı izlenimi vermek mi? Zayıf olasılıkla… Belki. 11’inci YÖK’ü temel kurallardan uzaklaştıramayacağını bilen biri olarak; RTE’ye yardımcı olmak amacıyla Prof. Teziç’te türban sorununa bir “uzlaşma” formülü bulup bulamayacağını araştırabilir. Dünya değişir, ne ki bu kafalar değişmez! İki ülke deniz kuvvetleri gemilerinde artık ‘TürkYunan’ kahvesi içiliyor GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Ege’de ‘kahve’savaşı bitti MURAT İLEM ATİNA Türkiye ile Yunanistan arasında çözüm bekleyen sorunlardan birisi daha dostluk içinde çözüldü. İki ülke deniz kuvvetleri yetkilileri ortaklaşa aldıkları kararla gemilerindeki “kahve” sorununu çözdü. Yunanistan’da yayınlanan Apoyevmatini gazetesinde yer alan habere göre, NATO Akdeniz daimi gücünde görev yapan iki ülkeye ait savaş gemilerinde içilen kahvenin ismi konusunda anlaşmazlık yaşanıyordu. NATO gücündeki Yunan “Egeon” fırkateyninin yetkilisine göre Türk savaş gemilerine gidip “Yunan kahvesi” isteyen komutanlara Türk meslektaşları kibarca “Yunan kahvesi maalesef yok, an cak Türk kahvesi isterseniz verebiliriz” diyorlardı. Aynı şekilde Yunan savaş gemilerine giderek “Türk kahvesi” içmek isteyen Türk subaylara bu defa “Türk kahvesi yok, eğer Yunan kahvesi isterseniz verebiliriz” deniyordu. Yunanlı komutana göre iki ülke deniz kuvvetleri arasındaki bu “önemli sorun(!)” geçen aylarda oturup konuşularak dostluk içinde çözüldü. Bundan böyle iki ülke deniz kuvvetleri gemilerinde artık sadece Türk kahvesi ya da sadece Yunan kahvesi değil “TürkYunan” kahvesi içilmeye başlandı. Anlaşmanın yapıldığı tarihten itibaren birbirlerini karşılıklı ziyaret eden Türk ve Yunan subaylar kahve istedikleri zaman “lütfen TürkYunan kahvesi” di yerek istedikleri kahveyi getirtebiliyorlar. Yunanistan’da Türkiye’nin 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’na kadar içilen kuru kahveye “Türk kahvesi” deniyordu. 1974 Harekâtı’ndan sonra Türk kahvesine “Yunan kahvesi” denmeye başlandı. Başkent Atina’da Türk ismi ile anılan birçok yerin ismi de Yunan isimleri ile değiştirildi. Türkçe soyadı taşıyan Yunanlılar da isim ya da soyadlarını değiştirdi. Tüm bu değişimlere rağmen Yunanistan’da binlerce kişinin soyadı “oğlu” takısı ile bitiyor. İki ülke silahlı kuvvetleri yetkilileri siyasiler dikkate alındığında sorunları daha kolay çözebiliyor. TürkYunan Genelkurmay Başkanları uzun zamandır kendi silahlı güçlerini ilgilendiren birçok konuda önemli anlaşmalar yaptı. Ege’de güven artırıcı önlemler olarak tanımlanan çerçeve anlaşmaları, sorunların daha kolay ele alınmasına olanak sağlıyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile Yunanistan’ın eski Genelkurmay Başkanı ve bugün artık iktidar partisi YDP’nin bakanı olan emekli Amiral Panayotis Hinofotis arasındaki dostluk siyasilere örnek teşkil ediyor. Büyükanıt, önceki hafta yapılan genel seçimlerde milletvekili seçilen eski mevkidaşı Hinofotis’e kutlama mesajı gönderdi. NATO çerçevesinde genelde aynı birliklerde görev yapan TürkYunan subayları arasındaki ilişkiler de çok iyi düzeyde. AKP’den imam hatip vurgusu ‘Dikkat çeken sosyal hareket’ Haber Merkezi İmam Hatip Liseleri Mezunları Mensupları Derneği’nin (ÖNDER) 49. geleneksel iftar yemeğine katılan AKP Genel Sekreteri İdris Naim Şahin, “Türkiye’nin değişim sürecinde ve değişim yaşayan, değişimden kaçmayanların hayatında rol alan okullar arasında imam hatip camiasının öğretmeni, öğrencisi, kadını ve erkeğiyle aldığı rol hepimiz için gurur verici, huzur verici bir roldür” dedi. Milliyet’in haberine göre ÖNDER’in Draman’daki İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde gerçekleştirdiği iftara katılan Şahin, imam hatip liselerinin önemini (!) anlattı. Okulun mezunlarından olan Şahin, “Ülkenin belli istikbalinin ve imkânlarının açılmasında bu okul mensuplarının yadsınamaz bir yeri vardır” diye konuştu. 20. yüzyılın en dikkat çeken sosyal hareketinin mensupları olduklarını ifade eden Şahin, “Bizim kalbimizdeki inanç, gönlümüzdeki bilgi ve irfan güç olarak daha değerlidir” dedi. İncirlik Üssü için yeni dava Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi ve Küresel BAK üyeleri,ABD’nin Irak’ı işgali sürecinde İncirlik Üssü’nü kullanımına ilişkin yürürlükteki kararnamenin geri alınması için İzmir İdare Mahkemesi kanalıyla Danıştay’da dava açtı. İzmir Adliyesi önünde açıklama yapan Avukat Arif Ali Cangı, “Gizlilik damgasını taşıyan Bakanlar Kurulu kararıyla başlayan bu hukuk tanımaz süreç halen sürmektedir. 1 yıl süreli bu kararnamenin süresinin dolmasından sonra düzlenen kararnamelerin hiçbirisi açıklanmamıştır. Bakanlar Kurulu kararıyla İncirlik Üssü’nün kullandırılması, yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisini TBMM’ye tanıyan anayasanın 92. maddesine açıkça aykırılık oluşturmaktadır” diye konuştu. (Fotoğraf: SERDAR AĞIR) arar! Dünyanın hangi ülkesine gitseniz, o ülke insanlarının kutsal kitabı kendi dilindedir. Örneğin, Portekiz’de İncil Portekizcedir, İngiltere’de İngilizce, İtalya’da İtalyancadır... Biz Cumhuriyet devrimleriyle birlikte inancı Türkçeleştirdik, sonra Arapçaya döndük... Geçelim... Dünyanın dört bir yerinde yabancı dil deyince artık İngilizce anlaşılıyor. Bunu yadsımanın olanağı yok. Ama evrensel bir kural vardır: Bir kişi ancak anadilini çok iyi bilirse, yabancı dili gerçek anlamda öğrenebilir! Bugün Türkiye’de öyle ki, hani Türkçeyi yabancı dil olarak okutsak, daha çok ilgi görecek! Kimi devlet dairelerinde son yıllarda iç yazışmaların bile İngilizce yapılmakta olduğunu duyuyoruz! ??? Melezlik, Türkiye’nin toplum yapısının nereye döneceği tartışmalarına tam yanıt veriyor... 80’li yıllarda Türkiye’nin usul usul İranlaşmaya başladığı konuşuldu. Buna tepki olarak kimi eylemlerin ortak sloganı şu oldu: “Türkiye İran olmayacak!” İran tartışmalarını 90’lı yıllarda Cezayir izledi... Cezayir’de İslami Selamet Cephesi’nin toplumun içinde çoğalarak ve camileri kullanarak geliştirdiği hareketle Türkiye’nin durumu karşılaştırıldı. 2000’li yıllarda da Malezya öne çıktı. Malezya’nın farklı etnik ve dini gruplardan oluşan suni yapısının Müslüman kesim için şeriatla bütünleştirilmesi güncel bir tartışma konusu oldu. AKP hükümetinin gündeme getirdiği değişiklikleri dikkate alırsak şöyle bir tanımlama yapabiliriz: AB’ye girmeyi hedefleyerek her şeyi özgürlükler kapsamına alıp, Arap ülkelerine benzer bir yapıyı usul usul yerleştirmek... Arap coğrafyasının ekonomik ve sosyal yapısının Türkiye’ye tam uymayacağını hesaplayıp Malezya örneğini vitrine koymak... İşin eldiveni AB, merdiveni Malezya, çatısı ABD, içi ılımlı İslam adı altında daimi iktidar! ??? Türkiye’nin stratejik hedefleri konusunda da tam bir melezlik yaşıyoruz... Erdoğan kendisini Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) eşbaşkanı ilan etti mi? Etti... Türkiye, NATO’nun her alandaki aktif üyelerinden biri mi? Evet... AKP, ABD’nin sık sık dile getirdiği gibi Ortadoğu’ya model olabilecek bir ılımlı İslam rejiminin rotasını benimsiyor mu? Evet... AKP, her adımını AB’ye tam üyelik hedefiyle atıyor mu? Atıyor... Bu melezlik ilk bakışta şöyle yorumlanabilir: İyi ya, Türkiye’nin dış politikasını tek hedefe dayalı yapmaması gerekir denmiyor muydu? İşte öyle olmuş! Yok işte, öyle olmamış... Bir örnek verelim; Türkiye, NATO üyesi olarak BOP’un uygulayıcılarından. Afganistan’da asker bulundurmasının bir nedeni bu. Aynı Türkiye, BOP’un hedef ülkelerinden biri olarak dönüştürülmesi gereken bir model ülke! Bu görünüm, bir anlamda hem ateş eden hem vurulan kişi olmak demek! Tam bir melez olmaya doğru gittiğimiz kesin de; ne melezi olacağı belli değil. Bu iktidarla Türkiye’nin nasıl şekilleneceğini beklemek; ayıyla tilkiyi çiftleştirip, ne doğacak tartışmasına girmek gibi bir şey... Bence inek doğar... Yok deve! ankcum?cumhuriyet.com.tr Başbakan Erdoğan, BM’de küresel iklim değişikliklerine ilişkin panelde konuştu ‘Kyoto’ya olumlu bakıyoruz’ REFERANDUMDA ‘HALK SEÇSİN’ ÇIKARSA GÜL ADAY OLACAK ? Baştarafı 1. Sayfada BEHZAT BARIŞ Devler Sabah ve atv’ye talip ? Ekonomi Servisi TMSF tarafından, aralarında Sabah gazetesi ile atv televizyonunun da bulunduğu medya varlıklarının satışı için açılan ihalede bugüne kadar 5 yabancı medya grubu şartname aldı. Reuters’in haberine göre TMSF yetkilileri, Yunan Antenna, Alman ProSiebenSat.1, Avrupa’nın en büyük medya grubu olan Bertelsmann bünyesindeki RTL Grubu, Rupert Murdoch’ın sahibi olduğu ABD merkezli medya devi News Corp ve Çek medya şirketi Central Europe Media Enterprise firmalarının şartname aldığını söyledi. İhaleye yerli medya gruplarından Doğan Yayın Holding ve Çukurova giremiyor. Ancak Ciner grubu ihaleye katılabilecek. Muhammen bedelin 1.1 milyar dolar olarak belirlendiği atvSabah ticari ve iktisadi bütünlüğü ihalesi 7 Kasım’da yapılacak. Olmert’in aldığı ev başını ağrıtıyor ? KUDÜS (AA) İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in Kudüs’te 3 yıl önce satın aldığı evle ilgili iddialar yeni bir aşamaya geldi. İsrail Adalet Bakanlığı, İsrail Başsavcılığı’nın, Olmert’in evini alırken haksız kazanç sağladığı iddiaları için polise cezai soruşturma açması talimatını verdiğini duyurdu. Olmert’in Kudüs’ün en seçkin bölgelerinden Cremieux Caddesi’nde 2004 yılı sonunda aldığı evi, bakan olduğu dönemde bölgedeki benzer diğer evlerin değerinden çok daha düşük fiyatla satın aldığı, bunun karşılığında evi satan müteahhide, bir inşaatı için belediyedeki bazı ruhsat sorunlarının çözümünde yardımcı olunduğu öne sürülmüştü. Olmert’in Kudüs’teki evi, değerinden yaklaşık 300 bin dolar daha düşük fiyatla 1.2 milyon dolara aldığı iddia ediliyor. sı Hakkında Yasa, halkoyuna 21 Ekim’de tümüyle sunulacak. Yasanın birinci maddesiyle anayasanın 77’nci maddesinde yapılan değişiklik, 5 yılda bir yapılan TBMM seçiminin 4 yılda bir yapılmasını öngörüyor. Anayasanın “Cumhurbaşkanının nitelikleri” başlıklı 101’inci maddesindeki değişiklik, cumhurbaşkanının, 40 yaşını doldurmuş ve yükseköğrenim yapmış TBMM üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk yurttaşları arasından, halk tarafından seçilmesi kuralını getiriyor. Söz konusu düzenleme, cumhurbaşkanının görev süresini 5 yıl olarak belirliyor ve bir kimsenin en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebileceğini hükme bağlıyor. NEW YORK Birleşmiş Milletler’de (BM) düzenlenen “Hafifleme Emisyonun Azaltılması ve İklime İstikrar Kazandırılması Ortak Geleceğimizi Korumak” konulu panelde konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, iklim değişikliğinin, insanlığın karşı karşıya bulunduğu en büyük çevre tehdidi olduğunu belirterek Türkiye’nin Kyoto Protokolü’ne taraf olmaya olumlu baktığını söyledi. İklim değişikliğinin, bugün insanlığın karşı karşıya bulunduğu “en büyük çevre tehdidi” olduğunu vurgulayan Erdoğan, küresel iklim değişikliğinin en büyük nedeninin sera gazları emisyonu olduğunu hatırlatarak tarihsel sorumluluğa sahip sera gazı salınımı yüksek olan gelişmiş ülkelerin, 2012 sonrası dönemde daha yüksek düzeyde salım azaltımına gitmeleri gerektiğini söyledi. Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 2001 yılında yapılan 7. Taraflar Konferansı’nda kabul edildiği üzere, özel şartlara sahip bir EKI ülkesi ve sözleşmeye 2004’te taraf olduğunu anımsatan Erdoğan, şunları söyledi: “Ülkemizin 2004 yılı itibarıyla toplam kişi başına düşen sera gazı salım miktarı 4.1 ton karbondioksite eşdeğeridir. Bu miktar, AB ve ülkemizin de içinde yer aldığı OECD ülkeleri ile EKI listesi ülkeleri ortalama değerlerinin yaklaşık üçte birine karşılık gelmektedir.” Türkiye’nin, henüz Kyoto Protokolü’ne taraf olmadığını anımsatan Erdoğan, “Türkiye, özel koşullarından ötürü diğer EKI ülkelerinden daha farklı durumda bulunan bir EKI ülkesi olduğu dikkate alınmak kaydıyla Kyoto Protokolü’ne taraf olmaya olumlu bakmaktadır” dedi. Irak’tan kritik ziyaret ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Irak İçişleri Bakanı Cevad Bolani Türkiye ve Irak arasında terörle mücadele anlaşmasını hazırlamak için bugün Ankara’ya geliyor. Bolani, İçişleri Bakanlığı’ndaki ziyaretlerin yanı sıra MİT ve Genelkurmay yetkilileriyle de temaslarda bulunacak. SODEV’den Süryanice belgesel ? İstanbul Haber Servisi Sosyal Demokrasi Vakfı’nın (SODEV) hazırladığı Süryani Dili ve Alfabesi Belgeseli “Yarına Bir Harf ” gösterimi yarın Taxim Hill Hotel’de gerçekleştirilecek. Belgeselde Süryanice’nin tarihsel geçmişi, Süryanice el yazmacılığı geleneğinin bölgedeki son temsilcisi Papaz Gabriyel Aktaş’ın dünyası üzerinden ele alınacak. Belgesel ekibi Süryanice’yi “sadece bir lisan değil, tarihin arşivi” diye tanımlıyor. / IŞIL ÖZGENTÜRK ? Baştarafı Arka Sayfada 1. KOŞU: F: Güneşimsin (3), P: Dürdane (2), PP: Ceylanım (1), S: İpononi (5). 2. KOŞU: F: Tarakçı (10), P: Kareas (7), PP: İhsanhanım (14), S: Pasiner (9). 3. KOŞU: F: Caprice Classic (3), P: Faramondo (5), PP: Manal (1), S: Muratefe (9). 4. KOŞU: F: Big Sea (5), P: Marianne (1), PP: Precios Pearly (2), S: Tilia (8). 5. KOŞU: F: Coşkundamla (11), P: İdalcan (13), PP: Asia (10), S: Bayrambey (1). 6. KOŞU: F: Efsun (4), P: Ümidim (8), PP: Kemalpaşalım (1), S: ALTILI GANYAN Karahisarlı (2). 7. KOŞU: F: Rikko (2), P: Muscari (3), PP: Sulta 5 11 4 2 9 9 niye (5), S: Dixie Land (1). 8. 1 13 8 12 KOŞU: F: Şahnur (9), P: Fastest 2 10 1 3 Hero (3), PP: Big Trouble (1), S: 1/14 2 8 Özipek (5). 9. KOŞU: F: Yarasa 6/4 (9), P: Şenbahar (12), PP: Foça Rüzgarı (3), S: Recephan (8). Ayşe Gül Altınay’a göre bu kitap “Hayatımda devrim yaptım, eşim devrik kral” diyen Kardelen’in ifade ettiği türden binlerce “devrimle” örülüyor. Aynı kitapta Solin, KAMER’in hayata geçirdiği feminist devrimleri şöyle özetliyor: “Bir şeyleri fark etmek için önce kendinden başlamalısın. Canını yakmadan imkânı yok bir şey olmuyor. O içerideki duvarı yıkmadıkça olmuyor. Damdan düşenin halinden ancak damdan düşen anlar diye bir tabirimiz var. Bizim durumumuz bu. Önce Diyarbakır’daydık, sonra üç ilde daha çalışmaya başladık. Şimdi bu sayı 23’e çık Kadın milletvekilleri neredeler? tı. Demek ki gerçekten çok büyük bir ihtiyaç varmış. KAMER bir damla su olarak başladı, şu anda okyanus gibi.” Altınay’ın yazısını okumaya devam ediyorum ve 7 Eylül günü Diyarbakır’da olmamakla ne çok şey kaçırmışım diye hayıflanıyorum. 23 ilde örgütlenen KAMER’lerde, “feministim” diyen ve feminizmi her gün yeniden tanımlayan, hayata geçiren, zenginleştiren, derinleştiren KAMER’li kadınlar, “özgür” Batılı kadınlara “zavallı” Doğulu kadınlar için gözyaşı döktüren “Sıla” ezberini altüst ederek yepyeni bir örgütlenmenin mimarları, o gün doğumgünlerini Diyarbakır’da, 16. yüzyıldan beri bir erkek mekânı olan Hasanpaşa Hanı’nda kutlamışlar. Ama ne kutlama, Türkiye’nin ve dünyanın pek çok yerinden gelen yüzlerce kadın en kardeşçe türküleri söylemişler ve en kardeşçe halayları geçmişler. Ama yazılanlara göre, Diyarbakır’ın değil, bölgenin dört bir yanından gelmiş binlerce kadının Meclis’teki ve belediyelerdeki (bir kısmı kadın) temsilcileri, KAMER’in iki günlük etkinliklerinin hiçbirine gelmemişler. Yokmuşlar. Ne Ankara’nın kendisine karşı ayrımcılık uyguladığından yakınan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, ne Bağlar Belediye Başkanı Yurdusev Özsökmenler ne de DTP’nın yeni milletvekilleri. Onları KAMER’in muhteşem halayından uzak tutan, KAMER’in antimilitarist feminist dili mi yoksa “bağımsız” örgütlenmelerden hoşlanmıyorlar mı, bilinmiyor. İyi ki internette dolaşmışım, biraz moralim düzeldi. Ve düşündüm bize anayasadan, babayasadan önce bir parti içi demokrasi yasası gerek. Aksi takdirde Meclis’e gönderdiğimiz kadınlar, kadınca bir söylem için sadece yutkunuyorlar. [email protected] İstanbul’da su kesintisi ? İSTANBUL (AA) Avcılar ve Esenyurt’un bazı semtlerinde 2627 Eylül tarihleri arasında su kesintisi yapılacak. Açıklamaya göre, “İstanbul Bölgesi 5. Kısım İçme Suyu Şebeke ve Kat Ayrımı İnşaatı” çerçevesinde EsenyurtAvcılar Ana İsale Hattında yapılacak deplase çalışmaları nedeniyle yarın 07.00 ile 27 Eylül Perşembe günü 07.00 saatleri arasında, Avcılar Firuzköy, Kemalpaşa, Üniversite ve Yeşilkent mahalleleri, Gümüşpala Mahallesi’nin üst kotları ile Esenyurt beldesinin bir kısmı ve Haramidere mevkiine su verilemeyecek. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle