15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 EYLÜL 2007 SALI 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Ankara Üniversitesi’nin akademik yıl açılışında konuşan Rektör Nusret Aras’tan uyarı ‘Seçimle Gelen Krallar’ İki haftalık dinlenceye eklenen zorunlu sağlık denetimleriyle birlikte öngörülenden daha fazla uzamış olan izin döneminden sonra yine birlikteyiz. Hızlı dönen çemberin devinimi dışında kaldıktan, ülkeden bir süreliğine uzaklaştıktan sonra, yeniden hareketli ortama ayak uydurmak pek kolay olmuyor. İki haftadan biraz fazla ayrı kaldığım ülkemi giderken nasıl bıraktıysam öyle buldum. Tek fark tehlikeyi bütün açıklığıyla ortada olduğu sırada görmeyen, görmemekte direnenlerin de artık onun varlığını anlamaya başlamalarıydı. 22 Temmuz seçimlerinden yüzde 46 oy alarak çıkan AKP, Türkiye’de rejimi din devleti temeline oturtmak için girişimlerini yoğunlaştırıyor. Yeni anayasa çalışmaları, bu girişimlerin odağını oluşturuyor. Laik düzeni kuşatmış olanlar şimdi Çankaya tepesini de ele geçirdikten sonra, yeni anayasayla kendi özlemlerinin yöntemine kılıf hazırlamakla meşguller. Yeni anayasa girişimlerinin ilk bakışta pek haklı ve özgürlükçü gibi görünen bir de gerekçesi var: Sivil anayasa hazırlamak. Sivil ve demokratik çözümlere zemin hazırlamayan, tam tersine kişi hak ve özgürlüklerini kısıtlayan ya da bu gibi tehlikeler karşısında gerekli güvenceleri sağlayacak kurumları getirmeyen anayasaların, siviller tarafından da yapılmış olması onlara gerçekten sivil bir nitelik kazandırmıyor. ??? Diktalara, kişi hak ve özgürlüklerini kısıtlamaya, demokrasinin kurumlarını, ilkelerini zedelemeye yönelik yönetimler toplumda önce gerginliklere, sonra da karmaşaya yol açmaya mahkumdur. Bir gerçeği görmemiz gerek. Diktalar illa askeri olmaz, sivil diktalar da, askeri olanlar kadar kötüdür. Tarihin en kanlı müstebitlerinden biri olan Hitler’in rejimi sivil bir diktaydı. Adolf Hitler, bir yandan paramiliter örgütlerine dayanarak iktidara gelirken, askerlerin desteğini almamıştı, yalnızca onların olayı hareketsiz izlemelerinden yararlandı. Onlardan başka bir şey de istemiyordu. Devletin erkini kullanarak, diktasını kurduğunda ise tek beklentisi ve isteği, “herkesin kendi işine bakması” idi. “Herkes kendi işine baktığı” sürece o isteklerini hiçbir engelle karşılaşmadan yaşama geçiriyordu. Hitler ilk kez 1933 yılında, yüzde 33.5 oyla iktidara geldi. O, seçimlerde en fazla oyu aldığı için artık Alman ulusu adına her şeyi yapmak hakkına sahip olduğunu düşünüyordu. Kimse ona karşı çıkmamalı, kimse yoluna engel dikmeye kalkmamalıydı. Hitler kendini seçimle gelmiş bir kral (deyim Fransız anayasa ve siyasal bilimler uzmanı Prof. Maurice Duverger’nindir) gibi görüyordu. Seçimle gelen krallarla demokrasi olmayacağı belliydi ve Weimar Anayasası’nın yarattığı boşluktan yararlanan Hitler, Almanya’ya ve dünyaya çok pahalıya ödeteceği, rejimiyle tarihin en büyük yıkımına yol açtı. ??? Tayyip Erdoğan da kendini seçimle gelmiş bir kral olarak gördüğünü belli eden davranışlar sergiliyor, sözler söylüyor. Üniversite rektörlerinin demokrasiyi zedeleyecek girişimler karşısındaki tavırlarına kızıyor, görüşlerini açıklamalarına tahammül edemiyor ve “Herkes kendi işine baksın!” diyor. Aynı görüşü, birçok konuda kendisinden desteğini esirgememiş olan sivil toplum kuruluşu TÜSİAD’a karşı da dile getiriyor. Oysa demokrasi, hele hele rejimin temel ilkeleri ve kurumları konusunda ana toplumsal uzlaşı metni söz konusu olduğunda, “Herkes kendi işine baksın!” diyerek sözün yalnızca siyasal iktidara bırakılmasını öngören bir yönetim biçimi değildir. Toplumun bütün kurumlarının katılımıyla, demokrasinin ince dengelerini gözeterek ve tüm kurallarına uyarak hazırlanmamış, toplumun büyük bölümünün benimsemediği, temel özgürlüklere saygı göstermeyen metinler, kimler tarafından hangi yöntemle hazırlanmış olurlarsa olsunlar, sivil anayasa niteliğine sahip olamazlar. Rektörler konuşacak, üniversite görüşlerini açıklayacak, basın tartışacak, sivil toplum kuruluşları düşüncelerini, kaygılarını çekincelerini dile getirecekler, her maddenin demokrasiye uygun olup olmadığı tartışılacak, sapmalara karşı güvence oluşturacak olan kurumların birbirleriyle dengeleri iyi saptanacak ve ondan sonra temel mutabakat metni kaleme alınacaktır. Yoksa seçimle gelen kralın iradesinin eseri olarak ortaya çıkan metin bir sivil anayasa olarak kabul edilemez ve seçimle gelen kral da salt bu niteliği yüzünden yerinde fazla kalamaz. ‘Türban ilköğretime inebilir’ ? AKP’nin üniversitelerde türbanı serbest bırakma planının yaratacağı tehlikelere dikkat çeken Prof. Aras, “Kolayca sonraki aşamada ‘Liselerde bulunan kız öğrenciler de isterlerse başlarını örtebilir’ talepleri gelebilir’’ dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras, AKP’nin üniversitelerde türbanı serbest bırakmayı amaçlayan anayasa taslağının son derece sakıncalı olduğunu söyledi. Ankara Üniversitesi’nin 2007 2008 Akademik Yılı, dün Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde düzenlenen törenle açıldı. Anayasa Mahkemesi üyeleri, akademisyenler ile öğrencilerin katıldığı tören, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Ardından, Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Korosu bir konser verdi. Konser sonrasında, yeni akademik yılın açış konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras, “türban uyarısında” bulundu. AKP’nin anayasa taslağı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Aras, taslak resmen açıklanmasa da üniversitelerde kılık kıyafet konusunda bazı değişikliklerin yapılmak istendiğinin açık olduğunu belirtti. Aras, “Yapılmak istenen ise hizmet alan ile hizmet verenin ayrılması; hizmet alan kız öğrencilerin kılık kıyafet serbestisiyle eğitimlerine devam edebilecekleri, eğitim veren kadın öğretim elemanlarıyla, kadın idari personelin ise başları açık olarak çalışacak olmalarıdır” diye konuştu. Bunun son derece sakıncalı olacağını ve tartışmalar doğurabileceğini dile getiren Aras, şu vurguyu yaptı: “Öncelikle lise son sınıfta bulunan kız öğrenciler ile üniversitede bulunan kız öğrenciler arasında ergenlik açısından önemli bir fark yoktur. 17 18 yaşında lisede bulunan kız öğrenci, mezuniyetinden birkaç ay sonra üniversitede olabilmektedir. Bu takdirde, kolayca sonraki aşamada ‘Liselerde bulunan kız öğrenciler de isterlerse başlarını örtebilir’ talepleri gelebilir. Ayrıca diğer bir şekilde ‘eğitimin ana babanın inançlarına uygun şekilde yapılması hakkı’ da ilk ve ortaöğretim kurumlarında türbanlı öğrencilerin bulunmasını ortaya çıkarabilir. Diğer taraftan, üniversitelerde türbanlı eğitim alan öğrenciler, türbansızlara baskı yapabilecekleri gibi türbanlı olmayan, hizmet veren öğretim elemanları ve çalışanların da türbanlı olmalarını isteyebilirler.” Erdoğan’a tepki Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Haliç Üniversitesi 20072008 akademik yılı dün yapılan törenlerle başladı. YTÜ’nün açılış töreninde konuşan TBMM Başkanı Köksal Toptan, gazetecilerin anayasa tartışmalarını hatırlatması üzerine sağduyu çağrısı yaptı. Toptan, “Meclis, hazırlanan anayasa taslağı önüne geldiğinde gereğini yapacak. Türkiye temel ilkelerden bir adım geriye gitmez. Kimse endişe etmesin” dedi. Tartışmaların olağan karşılanması gerektiğini kaydeden Toptan, “Sonuç itibarıyla yeni bir anayasa yapılmak isteniyor. İddialı bir anayasa yapılmak isteniyor. Böyle iddialı bir anayasa yapımı söz konusu olduğu zaman, yapılan tartışmaları da doğal karşılamak lazım” dedi. Haliç Üniversitesi’nin açılış töreninde konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Çakar, anayasa tartışmalarıyla ilgili olarak “Rektörler işine baksın” diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a tepki gösterdi. Çakar, “Bizim kendi işimize bakmamız öğütlense de işimiz toplumu, insanlığı, mahallemizi, kentimizi, ülkemizi kalkındırmak olduğu için laikliği, anayasayı vesaireyi ilgilendiren konulara kafa yoruyoruz. ‘Size ne bu konulardan’ demekle bu konularla ilişkimizi kesmeyeceğiz” dedi. ‘Amaç laikliği kazımak’ Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı, TBMM Dilekçe Komisyonu’na AKP’nin anayasa taslağına ilişkin kaygılarını ve taleplerini içeren bir dilekçe verdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı Başkan Yardımcısı Emel Sungur, AKP’nin anayasa taslağının laikliği tamamen “kazıma” amacıyla hazırlandığını, türbanlı eğitim hakkının ise medrese eğitim düzenine geri dönmek olacağını söyledi. Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı, AKP’nin anayasa taslağına ilişkin Alevilerin kaygılarını ve taleplerini içeren bir dilekçe hazırlayarak TBMM Dilekçe Komisyonu’na teslim etti. Meclis önünde bir açıklama yapan vakfın başkan yardımcısı Sungur dilekçede dile getirdikleri konular hakkında bilgi verdi. Sungur, “Bugünün hükümet yetkilileri, çoğulculuktan ‘dinci çoğunluğu’, laiklikten ‘türbanlı üniversite öğrenim hakkını’, demokrasiden de ‘şeriat devleti önündeki yasal engellerin kaldırılması mücadelesinin serbest olmasını’ anlamaktadır. Yeni anayasa denilerek laikliği tamamen kazıma çabalarının tek amacı, mevcut yasal engellerin ortadan kaldırılmasıdır. Düzeltilmesi gereken, anayasanın laiklikle ilgili bölümleri değil, işte bu zihniyettir” dedi. amacıyla hazırlanan bir tasarıdır. Aslında kin ve nefret edilen ve bu yüzden tasfiye edilmek istenen düşünce, büyük Atatürk’ün muasır medeniyet tasarımıdır. Yani bir rövanş iddiasıdır.” Sungur, Alevilerin içten içe kanayan ve giderek büyüyen sorunları olduğunu vurgularken, bu sorunların yasaları değiştirmekle değil cehaleti yenmek ve zihniyeti değiştirmekle çözümleneceğini kaydetti. “Bu yüzden sorunumuzu ‘cemaat esaslı azınlığın basit sorunları’ olarak görmek ve bu çerçevede bir çözüm aramak, arzu ettiğimiz bir yaklaşım değildir” diyen Sungur, Alevilerin sorunlarının çözümünün anayasal yurttaşlık esası ve temel insan hakları hukukunun tam ve eksiksiz uygulanmasıyla mümkün olabileceğini ifade etti. Yargı bağımsızlığı Rektör Aras, taslakla, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin önemli bir kısmının TBMM’ce seçilmesinin amaçlandığına da dikkat çekerek, bunun söz konusu kurumların yargılayabildiği Meclis üyelerine karşı tarafsızlıklarını kaybetmelerine, dolayısıyla yargı bağımsızlığının yitirilmesine neden olabileceğini vurguladı. ‘Medrese dönemine geri dönülür’ Türbanlı üniversite eğitim hakkının, medrese eğitimi düzenine geri dönmek olduğunu vurgulayan Sungur, şunları kaydetti: “Hükümetin bu çağdışıbölücü tasarımı, sadece laikliğin, demokrasinin ve bir arada yaşama istemimizin tasfiyesi değil, aynı dersliklerde eğitim görme güvencesinin de tasfiyesi PROF. DR. GEMALMAZ: TÜRBAN TARTIŞMASI BİR TUZAK AKP’nin yaptığı demokrasi yutturmacası “Anayasa konusunda toplumun her kesimi görüş açıklamalıdır. Çünkü anaİstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi yasa ne bir siyasi partinin ne de bir gruÖğretim Üyesi Prof. Dr. Semih Gemal bun işidir. Tüm toplumun işidir. Topmaz, Türkiye’de son 2 aydır yürütülen tür lum, örgütleri aracılığıyla konuşur. Bu ban odaklı anayasa tartışmalarının “ipe örgütler, kendi tabanının menfaatlerısapa gelir yanı olmayan bir tuzak” ol nı koruyan bir taslak hazırlar. Hüküduğunu dile getirerek “Bu baştan özür met de bu anayasa taslaklarını bir merlü bir anayasa doğacağına işarettir” kezde toplar ve bu öneriler bütününü dedi. Anayasa konusunda toplumun her sistematize edecek mekanizmayı kurar. kesiminin görüş açıklaması gerektiğine Ancak Türkiye’deki durum trajikoişaret eden Prof. Gemalmaz, “Anayasa mik. 5 kişiye hazırlatıp, 15 kişiye revine bir siyasi partinin ne de bir grubun ze ettireceksin, sonra da buna ‘demokişi değil, tüm toplumun işidir. Ancak ratik katılım’ diyeceksin. Bu baştan aşa5 kişiye hazırlatıp, 15 kişiye revize et ğı antidemokratiktir. Bunu topluma tirip, sonra da buna ‘dedemokratik gibi yutturmokratik katılım’ demek mak ise büyük bir reza? Prof. Dr. Semih baştan aşağı antidemoklettir. Bu tartışmalar Gemalmaz, din ve ratiktir. Topluma anayaTürkiye’nin aklıselimisanın ‘tartışılıyor’ gibi yutni esir aldı. Bu kumpavicdan hürriyeti turulması da büyük bir sa teslim olunmamalı.” gibi önemli bir rezalettir. Başbakan ErAnayasanın, türbanla konunun türban doğan’ın ‘Anayasa konutüketilecek, bu parametüzerinden sunda herkes görüş açıklare içinde eritilecek bir kotartışılmasının bir sın’ sözleri ise safsata ve nu olmadığının altını çiyutturmacadır” diye kozen Gemalmaz, “Eğer siz tuzak olduğunu, nuştu. anayasayı böyle bir koAKP’nin anayasa Türkiye’de gelinen süreile sınırlandırırsanız hazırlama sürecinin nu ci, Avrupa İnsan Hakları anayasaya ilişkin temel baştan aşağı Sözleşmesi’nin 9. maddetartışmaların hiçbirini sindeki haklarının ihlal edilantidemokratik yapamazsınız. Bu da diği şikâyetiyle AİHM’ye baştan özürlü bir anayaolduğunu belirtti. başvuran ve “Leyla Şahin sa doğuracağınızı gösdavası” olarak bilinen daterir” dedi. Din ve vicdan va ile ilişkilendirerek değerlendiren Ge hürriyeti gibi birçok boyutu içinde barınmalmaz, “Davanın ret ile sonuçlanma dıran bir konunun “türbana kilitlenmesının ardından ‘davalı’ devletin nor sinin” bir “tuzak” olduğu konusunda malde zil takıp oynaması gerekirken uyaran Gemalmaz, şunları söyledi: ‘davalı’ devletin Dışişleri Bakanı’nın, “Din ve vicdan hürriyeti konusunu Başbakan’ın ‘AİHM’in bu kararı yan türban noktasında mı halledeceğiz? lıştır’ diye demeçler vermesi irrasyonel Bu konuyla ilgili olarak Diyanet İşledir. AİHM’nin Şahin’in iddialarına ri Başkanlığı’nın durumu, taslak ile ret kararı vermesi, devletin bu konu çözüldüğü söylenen zorunlu din dersda yeni bir düzenlemeye gitmesine de leri sorunu, vakıfların mallarına el kogerek olmadığı anlamına gelmesine nulması ne olacak? Din ve vicdan hürkarşın son seçimlerin ardından anaya riyeti gibi önemli bir konunun türban sa değişikliği tartışmalarının içine tür üzerinden tartışılması ayıptır. Türban ban konusu girdi” tespitinde bulundu. odaklı anayasa tartışmaları bu tuzağa Gemalmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: düşüldüğünün kanıtıdır.” BERİV AN TAPAN asirmen?cumhuriyet.com.tr ÇELİK’LE FOTOĞRAF ÇEKTİRDİLER Türbanlı öğrenciler MEB’in töreninde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras’ın “türban ilköğretime kadar inebilir” yönünde açıklama yaptığı gün, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen “Cumhuriyet Eğitimleri Gezisi” adlı törende çok sayıda türbanlı ilköğretim öğrencisi yer aldı. MEB Şura Salonu’nda düzenlenen törende Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden Ankara’ya gelen 1120 öğrenci arasında bazı ilk ve orta öğretim öğrencilerinin türbanlı olduğu gözlendi. Törene katılan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, türbanlı öğrencilerle sohbet etti ve hatıra fotoğrafı çektirdi. Törende konuşan Müsteşar Yardımcısı Saadettin Saban, Bakanlık tarafından 2004 yılından beri yürütülen “Çanakkale Eğitim Gezileri Projesi”nin genişletilip “Cumhuriyet Eğitim Gezileri” projesine dönüştürüldüğünü söyledi. Bu projeden son üç yılda 37 bin 216 öğrencinin yararlandığını ifade eden Saban, bugün başlayan geziye ise 1120 öğrenci, 56 öğretmen ve 10 yöneticinin katıldığını belirtti. Proje kapsamında bu yıl 7 bin 480 öğrencinin “Cumhuriyet Eğitim Gezileri”ne katılacağını kaydeden Saban, “Bunun bakanlığımıza toplam maliyeti 1 milyon 397 bin YTL’dir” diye konuştu. CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle