14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 EYLÜL 2007 PAZARTESİ 4 SHP KÜÇÜK KURULTAYI HABERLER DSP lideri Sezer, hazırlanan anayasa taslağıyla ilgili tartışmalara değindi 2000’Lİ YILLARDA ‘Rektörlere ‘sana ne’ diyemezsin’ ? SHP lideri Karayalçın, AKP’nin yeni anayasa hazırlıklarını “gayri ciddi” yürüttüğünü vurgularken rektörlere ‘işinize bakın’ diyen Başbakan Erdoğan’ı kınadı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, AKP’nin yeni anayasa hazırlık çalışmalarının “gayri ciddi ve eşgüdümsüz’’ yürütüldüğünü vurgularken üniversite rektörlerine “işinize bakın” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan’ı kınadı. SHP’nin 9. küçük kurultayı dün İnşaat Mühendisleri Odası Güneyözcebe toplantı salonunda gerçekleştirildi. SHP lideri Karayalçın, yaptığı konuşmada, 22 Temmuz seçim sonuçlarını değerlendirirken “seçimlerin kaybedeninin CHP ve DSP’nin sola dayanmayan siyaset anlayışı olduğunu” söyledi. SHP’nin kurulduğu tarihten bu yana Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dile getirdiklerine dikkat çeken Karayalçın, ancak yeni anayasanın geniş bir katılımla tüm toplum kesimlerinin görüşleri dikkate alınarak hazırlanması gerektiğini vurguladı. Karayalçın, AKP’nin yeni anayasa hazırlık çalışmaları sürecini eleştirirken de şunları söyledi: “Bütün kesimler anayasa çalışmalarına katkıda bulunmalıdır. Kimse çıkıp da bu siyasi partilerimize, sivil toplum örgütlerimizin yöneticilerine, üniversitelerimize ‘sana ne, sen kendi işine bak’ diyemez. Hele hele herkesi anayasa çalışmalarına katkıda bulunmaya davet eden Sayın Başbakan bunu hiç söyleyemez. Hele bu söz, Türkiye üniversitelerinin rektörlerine asla yönlendirilemez. Sayın Başbakan’ın bu açıklamasını son derece yanlış buluyorum, üzüntüyle karşılıyorum. Sayın Başbakan’ı, üniversite rektörlerine ‘Siz kendi işinize bakın’ dediği için kınıyorum. AKP, gayri ciddi ve eşgüdümsüz bir anayasa çalışması yürütüyor. Bunu hayretle karşılıyorum.” Karayalçın’ın konuşmasının ardından SHP Ankara İl Başkanı Celalettin Koç, parti il başkanları adına “SHP İl Başkanlarının Türkiye Soluna Çağrısı’’ başlıklı açıklamayı okudu. ‘Dayatma toplumu gerer’ ? Kendi iktidarları döneminde çok maddenin değiştiğini söyleyen Sezer, ‘Biz o dönemde bir komisyon oluşturduk. Dayatma yapmadık’ dedi. CEMİL CİĞERİM ERDAL ATABEK Türkiye Nasıl Parçalanır?.. Yugoslavya nasıl parçalandı? Irak nasıl parçalanıyor? Türkiye de öyle parçalanır, onlar gibi parçalanır. Bütün ülkeler aynı yollarla parçalanmıştır. Bir, etnik köken farklılıkları ile parçalanır. İki, din kökenli farklılıklarla parçalanır. Yugoslavya Sırplar, Hırvatlar, Bosnalılar diye parçalanmıştır. Sırplar Ortodoks Hıristiyandır, Hırvatlar çeşitli mezheplerde Hıristiyandır, Bosnalılar Müslümandır. Irak, Sünnilerle Şiiler diye parçalanmaktadır. Araplar, Kürtler, Türkmenler diye parçalanmaktadır. Türkiye de aynı yollarla parçalanmak isteniyor. Türkler, Kürtler ve belki daha başka etnik kökenler olarak parçalanmak isteniyor. Dinci kesimle laik kesim de birbirine karşıt, ilerde belki de düşman edilerek ülke parçalanmak yoluna iteklenebilir. Dinci kesim bu ayrımı dindarlar ve dinsizler diye belirterek farklılığı düşmanlığa çevirmeye uğraşıyor. Türkiye de böyle parçalanma yolundadır. AKP bu operasyonda kilidi açan anahtar rolünü oynuyor. AKP hem dinci hem Avrupacı oluyor. Amerika’nın planındaki ‘ılımlı İslam’ın yolunu açıyor, Avrupa’nın programındaki Kürdistan ve etnik parçalanmanın yoluna taşları döşemek için de Türk Silahlı Kuvvetleri’ni devre dışına itmeye çalışıyor, laik kesime de aldığı oylarla meydan okuyor. Türkiye’nin parçalanma planı böylece tıkır tıkır işliyor (sanılıyorsa da işlerin pek de öyle yürümediği anlaşılıyor). Çünkü, Türkiye’nin parçalanmasına şiddetle ve kararlılıkla karşı çıkan güçler ortaya çıkıyor ve seslerini yükseltiyorlar. Bu güçler, içinde bizim de yer aldığımız Atatürkçü Cumhuriyetçi laik uygarlığın temsilcileridir. Atatürkçü Cumhuriyetçi laik uygarlık güçleri oy yüzdeleriyle ölçülemeyecek çok büyük bir kararlılığın enerjisini taşıyor. Bu demokrasi görünümlü oyunun arkasına saklanarak gizli hedeflerine ulaştıklarını sananlar hiç yanılmasın ki bu büyük Atatürkçü Cumhuriyetçi güç her an bu oyunu durdurabilir ve bozabilir. Bu olayın sayılarla, oy yüzdeleriyle, çoğunluk azınlık hesaplarıyla hiçbir ilgisi yoktur. Temel ilkeler üzerinde oynandığı zaman bu hesapların hiçbir önemi kalmaz. Etnik köken temelinde ve din temelinde parçalanmanın iki kesin ilacı vardır. Birincisi, ülkenin bölünmezliğidir. İkincisi, yaşamın laik temelde sürdürülmesidir. Büyük Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti bu iki temel ilke üzerinde yükseltmesinin nedeni işte bu büyük öngörüsüdür. Bu iki temel ilke ile oynandığı zaman, ülke parçalanmak isteniyor demektir. Bunu yapanlar Atatürk’ün söylevlerinde açıkladığı vatan hainleridir. Atatürkçü Cumhuriyetçi laik uygarlık güçleri bunu bağışlayamazlar ve bu oyunun sürmesine izin veremezler. Değerli yazarımız Oktay Akbal, bir yazımı onurlandırarak umutlarımızın önemini vurgulamış. Sevgili Oktay Akbal’ın yaşamı bizim umutlarımızın açık bir örneğidir. O büyük edebiyatçımız ülke sorunlarında ödün vermeyen tutumuyla hepimize açık bir örnektir. Nice yalpalayanların arasında o ve onun gibi edebiyatçılarımız, yazarlarımız, evrensel insanlık değerlerinin temsilcisi yüz aklarımız uygarlık bayrağını Türkiyemizin semalarında dalgalandırıyor. Türkiye bölünemez, parçalanamaz. Türkiye laik uygar yolundan saptırılamaz. Türkiye Atatürkçü Cumhuriyet ilkelerinden ayrılamaz. Bunları değiştirmeye hiç kimsenin, hiçbir grubun, hiçbir kesimin gücü yetmez. Biz, hep birlikte buradayız. Sonuç mu? Hep birlikte göreceğiz. email:[email protected] [email protected] www.erdalatabek.com Trafik SAMSUN DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, AKP hükümetinin kendi hazırladığı anayasayı dayatmaması gerektiğini vurgulayarak “Bizim iktidarımız döneminde de çok madde değişti. Ama biz o dönemde Meclis’te bulunan 6 partiden 2’şer üyenin katıldığı komisyon oluşturduk, o komisyonun oybirliğiyle karar alındı ve oylama yapıldı. Dayatma yapmadık. Bugün de aynı şekilde dayatma yapılmamasını istemek hakkımız” dedi. Geçirdiği trafik kazası sonucu yaşamını yitiren DSP Giresun İl Yönetim Kurulu üyesi Nazmi Naz’ın cenazesine katıldıktan sonra Ankara dönüşünde Samsun’da gazetecilerle sohbet eden Sezer, anayasa değişikliği tartış kazası sonucu yaşamını yitiren il yönetim kurulu üyesi Naz’ın cenazesine katılmak için Giresun’a giden Zeki Sezer, partililere başsağlığı diledi. malarına değindi. 130 maddelik taslakta sistemi tümüyle altüst edecek ve rejimi değiştirecek sadece 2 madde olsa bile bunu kabul edemeyeceklerini belirten Sezer, “Dayatma toplumu gerer” diye konuştu. Sezer taslağa göre Anayasa Mahkemesi’ni siyasetin belirleyeceğine dikkat çekerek demokrasilerde yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden bağımsız, ama aynı zamanda birbirini denetleyen konumda bulunmasının önemini vurguladı. Bütün tartışmaların türban konusuna odaklandığını anlatan Sezer, “Başörtüsü tartışması öyle bir noktaya gelecek ki AKP ‘topluma, halka sunacağız’ diyecek. Öteki 129 madde konuşulmayacak bile. Halk ‘üniversiteye başörtülü gi rilsin mi, girilmesin mi’ onu oylayacak. Bu millet dinine, inancına, imanına bağlı. Ancak laik Türkiye ve Atatürk’le de sorunu yok. Başörtüsü sorununu insanların inançlarını sömürerek siyasete alet edenler başlattı. Ateşle oynuyorlar. Başını örtenler örtmeyenler tartışmalarının yapılması ülkeye haksızlık” dedi. DTP’Lİ KAPLAN ‘TEK MİLLET’E KARŞI ÇIKTI İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Türkiye’nin “tek dil, tek millet” söylemiyle bir yere varamayacağını ileri sürerek “Tornadan insan mı çıkaracaksınız? Yeni anayasaya ‘Farklılıklarımız zenginliklerimizdir ve yaşatılacaktır’ maddesi girmelidir. İmralı sürecini izleyen bir avukatım, eğer bir cümlem dağdakilere silah bıraktırır deniliyorsa bu söze kulak verilmesi gerekiyor” diye konuştu. ‘Anayasa’ konulu toplantıda konuşan Kaplan, Başbakan Tayyip Erdoğan’dan “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı” söyleminin arkasında durmasını istedi. Kaplan, şöyle konuştu: “Bizim bayrakla ve sınırlarla sorunumuz yok. Ülke bütünlüğü içinde varlığımızın yaşatılması gibi bir hak talebimiz vardır.” SEVİNDİ: YENİ ANAYASA ÖZGÜRLÜK GETİRMEZ ANKARA (ANKA) – Demokrat Parti genel başkan adayı gazeteciyazar Nevval Sevindi, “AKP’nin gizli kapaklı hazırladığı, hazırlayıcılarının açıkladığı unsurları da reddederek tutarsızlık sergilediği bir yeni anayasa, Türkiye’ye özgürlük getirmez, ancak yeni gerilimlerin kaynağı olur” dedi. Sevindi, anayasa tartışmalarında merkez sağdaki boşluğun iyice hissedilir hale geldiğini de belirterek DP’nin bir an önce AKP anayasasına karşı tutum belirlemesi gerektiğini vurguladı. Anayasa tartışmasının türbana kilitlenmesinden kaygı duyulduğunu vurgulayan Sevindi, “AKP anayasası yapmakta kararlı olan Başbakan, ‘herkes kendi işine baksın’ demekle demokrasiyi araç olarak kullandığını bir kez daha kanıtladı” diye konuştu. 1982 Anayasası’nı ne yapacağız? Bu sorunun cevabını bulabilmiş değiliz. Yeni bir anayasa nasıl olmalı? Bu sorunun da bir cevabı yok. AKP’nin bir kısım bilim insanına hazırlattığı ve henüz kesin olarak bilmediğimiz taslak nedeniyle ortalık karışmış durumda. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığının belli kesimler tarafından sindirilmediği bir ortamda, bütün temel devlet kurumlarının durumunu yeniden düzenleyecek bir anayasa hazırlığının zamanlaması doğru muydu? AKP’nin yapmayı düşündüğü anayasaya tepki gösteren kurumların itirazlarının temel nedeni ne olabilirdi? Kavganın asıl nedeni iktidarın nasıl paylaşılacağı noktasında mı düğümleniyordu? Anayasa tartışmalarına boyut katan “mahalle baskısı” Türkiye’yi bir şeriat devletine doğru götürebilir miydi? İran’da yaşananlar Türkiye’dekilerle benzerlik taşıyor muydu? Türkiye İran olur muydu, olmaya doğru mu gidiyordu? Günlerdir, aylardır, belki de yıllardır tartıştığımız konular aslında özü Viranbağ’a Sabah Yolculuğu... itibarıyla değişmedi. Sonunda, Türkiye’yi kim yönetecek, nasıl yönetecek, kavga bu noktada düğümleniyor. Bu soruların da herkesin durduğu yere göre net bir cevabı bulunuyor. Zaman zaman da gelişmeler içinde saf değiştirenler oluyor, ancak gerekçeler değişmiyor. ??? Büyükada’dayım. Ada boşaldı. Adanın sonbaharını sevenler, sessizliği sevenler ise en güzel mevsimi yaşamanın keyfini çıkarıyorlar. Kızıla çalan çınar yaprakları yollara düşüyor. Adanın arkasında kocayemişler sarıdan kırmızıya dönüyor. Bir karga, kabuğunu soyup kırılsın diye attığı cevizin üzerine konmuş, yanı başındaki kedinin meraklı bakışları içinde gagasıyla ikiye bölmeye çalışıyor. Karganın ayağıyla cevizi kavrayışı, bilinçli vuruşlarla cevizi ortasından ayırması, bir estetik zarafet taşıyordu. Biraz ileride enginar satıcısı adam yerlere saçılmış çamfıstıklarını topluyor. Kırmak için taş arıyor. Ben ise Viranbağ yolundayım. Gazeteci, foto muhabiri Kadir Can, Viranbağ’daki çay bahçesini işletiyor. Sabah kahvaltısına gidiyorum. Viranbağ, gerçekten viran olmuş bir bölgesi Büyükada’nın. Yahya Kemal’in şiirine konu olan Viranbağ. Vasfi Rıza Zobu’ların, Bedia Muvahhit’lerin, Falih Rıfkı Atay’ların Viranbağ’ı. ??? Bir grup adalı Viranbağ yolundayız. Hava güzel, hafif rüzgâr esiyor. Konuşa konuşa yürüyoruz. Önce kuşlara bakıyoruz. Çukurova’da “arıcıl” adını verdiğimiz kuşlar gruplar halinde uçuyorlar. Seslerinden tanıyorum bu renkli kuşları. Ardından bir grup sona kalan leylek sürüsü sıcak ülkelere yolculuğunu sürdürmek amacıyla uçuşuyor. Güvercinler, olgunlaşmış mellengeç tanelerini gagalıyorlar. ??? Viranbağ’a, bir saatlik bir yürüyüşün ardından ulaşıyoruz. Viranbağ’da bir zamanlar gazino olan, avcılara mekân olan binalar yıkılmış, bağlardan eser kalmamış. Ortalık virane. Manzara muhteşem. Denizin her bir bölümünden fışkıran bir başka mavilik gözü alıyor. Bir yelkenli Tavşan Adası’na doğru ilerliyor. Bir başka teknenin ise sünger yatakları denize uçuyor. Geri dönüp yatakları almak için epeyce uğraşması gerekiyor. Viranbağ’a artık su gelecekmiş. Kadir Can öyle söyledi. Kadir, aileden kalma bu mekânı ayakta tutmaya çalışıyor. Bizler ise muhteşem manzara eşliğinde Kadir’in hazırladığı kahvaltının keyfini çıkarıyoruz. ??? Cumhurbaşkanlığı seçimi, yeni anayasa hazırlıkları tartışmasından sıkılıp, çam kuşlarını konuşmayı tercih ediyoruz. Minik çam kuşlarının, son yıllardaki aşırı ilaçlama nedeniyle giderek azaldığını, bu neden le ağaçları kemiren bazı böceklerin çoğaldığını öğreniyoruz. Doğanın kendi içindeki dengenin bozulmasının sonuçlarını gözlüyoruz. Ada çamlarındaki hastalıklarla hâlâ baş edilememesinin yol açtığı manzaraya tanık oluyoruz. Uzun ve keyifli bir sabah kahvaltısının ardından dönüşe geçiyoruz. Bu kez sahipsiz ada köpeklerinin eşliğinde yürüyüşümüzü sürdürüyoruz. Son kalan incirleri bulup yemenin tadına varıyoruz. Halim, değişik kırmızı, sarı renklere bürünmüş yapraklarıyla değişik ağaçların, çalıların fotoğraflarını çekiyor. Şeytan kulesi gibi görünen yangın kulesine bakıyoruz… Sezon boyunca durmaksızın çalışan atların bir kısmı şimdi sokaklarda başıboş dolaşıyor. Büyükşehir Belediyesi’nin yaptırdığı at ahırlarının hâlâ hizmete açılmamış olmasının nedenlerini konuşuyoruz. ??? Bir sonbahar sabahı Büyükada’da Viranbağ’a yürümek çok güzeldi, bütün siyasi gerginliğe inat… CUMHURİYET 04 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle