15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 EYLÜL 2007 CUMARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y Y B Y B B Y 23 21 20 22 28 28 31 31 20 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y B B B B Y B PB B 23 24 24 22 26 22 26 26 29 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B B B 31 29 34 36 29 35 28 29 24 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve batı kesimleri parçalı çok bulutlu, Marmara, Batı Karadeniz, Kuzey Ege ile Eskişehir çevreleri sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Yağışlar Marmara’nın doğusu, Batı Karadeniz’in batısı ile Kütahya çevrelerinde etkili olacak. Hava sıcaklığı iç ve batı bölgelerde 6 ila 8 derece azalacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Y 15 Helsinki Y 15 Stockholm Y 16 Londra Y 20 Amsterdam PB 19 Brüksel B 20 Paris PB 22 Bonn B 14 Münih B 22 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B B Y B B B B PB B 22 21 26 20 21 20 25 25 24 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B A Y A A Y B Y PB 17 25 13 25 28 20 17 32 33 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu YANLIŞTAN DÖNÜLDÜ Time, Gül’ün cumhurbaşkanı olmasının AKP’nin elini güçlendirdiğini belirtti GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Şehitlere büyük ayıp ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Emekli Sandığı’nın şehit diplomatların ailelerine verilen maaşı kesmesiyle patlak veren skandal, Dışişleri Bakanlığı’nın devreye girmesiyle büyümeden önlendi. Sıkıntı tam 1 yıl önce ortaya çıktı. Emekli Sandığı, “şehitlik” düzenlemesini yapan mevzuatı yanlış yorumlayınca, ASALA’nın görevi başındayken şehit ettiği 5 diplomatın yakınlarına verilen maaş kesildi. Üstelik, maaşları kesmekle de yetinmeyen Emekli Sandığı, şehit diplomatların ailelerini geçmişe dönük borçlandırdı. Aileler de hemen Dışişleri Bakanlığı’nı konuya ilişkin haberdar etti. Bakanlık da Emekli Sandığı nezdinde girişimde bulundu ve 5 şehit diplomatın ailesine yönelik yapılan hatanın düzeltilmesini istedi. İnceleme başlatıldı ve Emekli Sandığı’nın, “şehitlik” ile ilgili mevzuatı yanlış yorumladığı kanısına varıldı. Emekli Sandığı, çıkarılmış olan borcu sildiği gibi eskisi gibi maaş ödemeye devam etti. ‘Türban için cesaret kazandı’ Dış Haberler Servisi Amerikan dergisi Time, bugüne kadar türban konusunda adım atmaktan kaçınan AKP hükümetinin, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından “cesaret kazandığını” yazdı. Time dergisi haberinde, “Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Türk siyasetinin en hassas konularından biri olan türban yasağını sürdürdüğünü” vurgulayan Andrew Pervis, Erdoğan’ın türban yasağının kaldırılmasına yönelik açıklamalarının, “AKP’nin,Türkiye’nin laik anayasasını değiştirme girişimlerinin yönü konusunda kaygılara sebep olduğunu” yazdı. Haberde, uluslararası spekülatör George Soros bağlantılı İstanbul Açık Toplum Enstitüsü’nün Başkanı Hakan Altınay’ın, “türban yasağının kaldırılmasının, ifade özgürlüğünün sağlanması gibi, anayasanın liberalleştirilmesi adımlarının parçası olması gerektiği” yönündeki görüşlerine yer verildi. Altınay, Erdoğan’ın daha az çatışmacı davranması halinde, anayasa reformuna sadece AKP’lilerin değil tüm vatandaşların destek verebileceğini dile getirdi. Erdoğan’ın bugüne kadar bu hassas konuda bir girişimde bulunmadığına dikkat çekilen haberde, “Ancak, partisinin oyların yüzde 47’sini elde ettiği temmuz seçimleri ve geçen ay muhafazakâr bir Müslüman olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün göreve gelmesinin, dini açıdan muhafazakâr partiyi cesaretlendirmiş olduğu gözüküyor” ifadeleri kullanıldı. Hürriyet başyazarı Ertuğrul Özkök ve sosyolog Şerif Mardin’in, türban yasağının kaldırılması halinde özellikle Anadolu’da kadınlar üzerindeki baskıların artabileceği yönündeki uyarılarının da aktarıldığı haberde, bu tartışmanın, Müslüman bir toplumda laiklik yanlısı kadınların hangi şartlarda yaşayabileceğine kadar genişleyebileceğine işaret edildi. özellikle de Anayasa Mahkemesi’nin hükümlerinin benimsendiğine dikkat çekildi. Haberde, 1990 yılından itibaren AİHM’ye yapılan başvurular ayrıntılarıyla aktarıldı. Öte yandan, İngiliz gazetesi The Guardian’da, William Dalrymple imzasıyla yayımlanan makalede, ABD’de uygulanan “yeni muhafazakâr” politikaların, Ortadoğu’daki dinci partilerin yükselişine yaradığı vurgulanarak “Afganistan ve Irak’ın ABD tarafından işgalinden bu yana Müslüman seçmenlerden birbiri ardına benzer tercihler geldi. Lübnan, Irak, Filistin, Pakistan, Mısır, Türkiye ve Cezayir’de seçmenler daha önce hiç olmadığı kadar yüksek oranda dinci partilere oy verdiler” denildi. ‘AİHM Türk yargısının hükümlerini benimsiyor’ Alman medya kuruluşu Deutsche Welle’nin Türkçe Servisi’nce yayımlanan haberde ise AİHM’nin türbanın kamusal alanda kullanılmasına ilişkin kararlarında Türk yargısının, ŞAHİN’DEN REKTÖRLERE TEPKİ ‘Siyasi bir parti gibi konuşuyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Rektörler Komitesi’nin anayasa taslağına ilişkin açıklamalarına tepki göstererek “Sanki hükümetin karşısında ayrı bir siyasi partiymiş gibi değerlendirmeler yapmaları kamuoyu tarafından yadırganmaktadır’’ dedi. Şahin, yargı muhabirleriyle bir araya geldiği iftar yemeğinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Herkesten anayasa taslağı için öneri beklediklerini söyleyen Şahin, “Gelin bu sorunu çözecek bir formül üzerinde anlaşalım’’ değerlendirmesini yaptı. YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’in yaptığı açıklamayı değerlendiren Şahin, “Hükümeti zaman zaman eleştiren, hatta dozajı da yüksek tutan açıklamalar yapmıştır. Başbakan cevap vermemiştir. YÖK, Başbakanlık’la ilgili bir kurumdur. Öğretim üyelerinin bilimsel çerçevede olaya yaklaşmaları gerekir’’ dedi. Şehit sayılmıyor... Ermeni terör örgütü ASALA’nın şehit ettiği Türk diplomatlarının, halen yürürlükte olan mevzuata göre “şehit” sayılmadığını da yaklaşık 10 yıl önce, anne ve babasını ASALA saldırısı sonrası yitiren iki diplomat çocuğu ortaya çıkardı. Çocuklar, şehit çocuklarına kamuda sınavsız işe girme hakkı veren bir uygulama olduğunu öğrenip bir kamu kuruluşuna başvuruda bulundular. Ancak “Sizin anne babanız şehit sayılmıyorlar” yanıtı ile karşılaştılar. Bunun üzerine konuya Dışişleri Mensupları Eşleri Dayanışma Derneği el attı. Araştırma derinleştirilince şehit diplomatların bir kısmının ailelerine “vatani hizmet tertibinden” maaş ödendiği ortaya çıktı. Çünkü “şehitlik” konusunda yasal bir düzenleme bulunmadığı gibi görev başında öldürülen öğretmenler, doktorlar, mühendisler, valiler de bu yüzden “şehit” sayılmıyordu. Daha sonra bu konuda bir düzenlemeye gidildi. Antalya Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret eden Şahin basın mensuplarının sorularını yanıtladı. (AA) yız. Birinci dönemde ne oldu ki, ikinci dönemde böyle bir endişe öne çıkıyor?..” Çok yerinde bir ayrımlama! Birinci dönemde ana hatlarıyla şu oldu: Hükümet, tam 4 kez YÖK’ü değiştirme girişimi başlattı. Kiminde iş daha masa üstündeyken yarım bırakıldı, kiminde de Üniversitelerarası Kurul ve YÖK’le hükümet arasında çok ciddi çekişmeler yaşandı. Belleğini zorlayanlar o günleri hemen anımsayacaktır. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in AKP’nin çekirdek tabanına selam veren girişimlerine karşı duruşunu da ayrıca not etmek gerek. AKP buna karşın yeri geldikçe “hücuma geçmeyi” ihmal etmedi. Özellikle yargı kararlarına karşı en sert tepkiyi verdi. Erdoğan bir ara işi daha ileri götürüp Danıştay’ın verdiği türban kararı için “bu senin işin değil efendi, ulemanın işi” dedi! ??? AKP’nin birinci dönemde temel beklentisi şuydu: AB’nin türban ve benzer AKP tabanı istemleri dahil her şeyi “özgürlükler” kapsamı içine alması! Bu yönde bir dizi davalar açıldı, başvurular yapıldı. Öyle ki, kimi AKP milletvekilleri ve bürokratları AB’ye el altından şu haberi bile gönderdiler: “AB ilerleme raporlarına, ‘türban yasağı neden hâlâ sürüyor, bunu gelişen Türkiye demokrasisine yakıştıramıyoruz’ türünden tümceler koyun. Böylece biz içeride, AB böyle istiyor deyip türban yasağını kaldırabiliriz...” AKP’nin bu yöndeki beklentisi üç yıla yakın devam etti. 2005 yılından itibaren AB’nin yaklaşımını değiştirmeyeceği gerçeğini kabul ettiler. Daha önce verilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına ek olarak AKP dönemindeki başvurularında da aynı yönde kararların çıkması, beklentileri tümüyle bitirdi. AKP, ikinci döneme, birinci dönemdeki bu çabalarından aldığı ders ışığında başlıyor. Baktı ki, tek tek yasaları değiştirmekle olmuyor, toptan bu işi çözmeyi yeğliyor. AB’nin her dediğini değişmez kural olarak kabul eden AKP, bu konuda sarılacak başka gerekçeler arıyor. Arayışların ve bulamayışların özeti bu... ??? AKP anayasayı toptan değiştirerek ve içine partisel istemleri özenle yerleştirerek hedefine ulaşabilir mi? Gündemdeki soru bu... Görünen o ki, kendilerince iyi bir strateji çizmişler. Önce, bu anayasanın “sivil” olduğu ilan edilecek ve böyle bir anayasanın kaçınılmaz hale geldiği fikri yerleştirilecek. Bu yerleşti mi, gerisi kolay. Zira toplum şu düşünceyi benimsemiş olacak: Yeni ve sivil bir anayasa yapılıyor, iyi bir şey! Bu yerleştirildikten sonra içine ne koyarsan, kabul. Çünkü ambalaj “sivil”. Rektörler Komitesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın ardından Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) açıklama yaptı. Dün de TÜSİAD ve Türkİş, hükümeti daha dikkatli ve özenli olmaya çağırdı. AKP, ikinci dönemin başındaki “i”yi zorlarken kimi kurumlar da “kırmızı çizgiler” anımsatmaya başladı. Kim bilir, belki de AKP’nin demokrasiyle en zorlu imtihanı şimdi başlıyor! ankcum?cumhuriyet.com.tr TTK’de kitap inceleme komisyonlarına katılmak isteyen öğretmenlere sendikası soruluyor Eğitimciler, sendikasına göre seçiliyor Yaşar Kemal FIRAT KOZOK ‘TENEKE’ BU GECE SAHNELENİYOR Aydınlık Karanlığa Dönüşürken... Daver DARENDE Emekli Diplomat ? Baştarafı 2. Sayfada ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) Başkanlığı’na bağlı Öğretim Materyallerini Geliştirme ve İnceleme Merkezi Müdürlüğü, bünyesinde oluşturduğu kitap inceleme komisyonlarına katılmak isteyen öğretmenlere bir dilekçe doldurtuyor. Dilekçede, öğretmenden kimlik ve iletişim bilgilerinin yanı sıra, “bağlı olduğu sendika” hakkında da bilgi isteniyor. AKP iktidarıyla birlikte “kadrolaşmanın merkezi” haline gelen Milli Eğitim Bakanlığı’nda, artık çeşitli komisyonlarda görev alacak öğretmenlerin sendika bilgileri de alını yor. Bakanlığın beyni konumundaki TTK Başkanlığı’na bağlı olarak çalışan, ilköğretim ve ortaöğretimdeki milyonlarca öğrencinin yararlanacağı ders kitaplarını, milli eğitimin genel ilkelerine uygunluk açısından inceleyen Öğretim Materyalleri Geliştirme ve İnceleme Merkezi Müdürlüğü, kitap inceleme komisyonlarında görev almak isteyen öğretmenler için yeni bir uygulama başlattı. Buna göre, komisyonlara katılmak isteyen öğretmenler, TTK’ye giderek buradaki ilgili birimden bir dilekçe alıyor. Öğretmenlere hazır olarak sunulan dilekçenin, “kişisel bilgiler” bölümünde, aday öğretmenin okulu, alanı, ek alanı, mezun olduğu üniversite, master ve doktora bilgileri, hiz met yılı, adresi ile ev ve cep telefonları isteniyor. Dilekçede ayrıca, öğretmenin “bağlı olduğu sendika” bölümünü de doldurması gerekiyor. ‘Bu kadar aleni olmaz’ EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, bakanlığın kadrolaşma operasyonlarını bugüne kadar gizli yürüttüğünü belirterek “Şimdi bunu açık ve aleni bir şekilde yapıyorlar. Kadrolaşmanın bu kadar büyük boyutlara vardırılması, açık hale getirilmesi, önümüzdeki günlerde bu alanda yaşanmakta olan olumsuzlukların daha da yoğunlaşacağını göstermektedir” dedi. Dinçer, öğretmenlerin seçiminde sendikanın değil, akademik yeterliliklerin ön plan da olması gerektiğini vurguladı. Türk EğitimSen Genel Başkanı Şuayip Özcan da, AKP iktidarındaki 5 yıllık sürede, TTK’nin kitap inceleme komisyonlarında çalışan Türk EğitimSen üyesi öğretmen sayısının 3’ü geçmediğini söyledi. Öğretmen alımında sendika bilgilerinin istenmesinin, demokrasiye aykırı olduğunu vurgulayan Özcan, bakanlık bürokratlarının zaman zaman taşrada da sendikaya göre işlem yaptıklarını ifade etti. Bu durumu bakana defalarca ilettiklerini belirten Özcan, “Ancak bu olayla bakanlık bir kez daha suçüstü yakalanmıştır. Bu konunun sendika olarak takipçisi olacağız. Bu çok çirkin bir davranıştır ve demokratik değildir” dedi. ‘La Scala’da ZEYNEP ORAL mi ve siyasal kavram olarak yerleştirmeye çalışan, ulus devlet yapımızı ve Kemalizmi çökertmeyi amaçlayan Atlantik ötesi güçler, günümüzde uygarlaşamayan, çağdaşlık karşıtı kafalara mandacılığı kabul ettirmekte güçlük çekmeyeceklerdir. İnsan, eski bir Çin atasözünü anımsamadan edemiyor: “Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa, orada güneş batıyor demektir.” Türkiye belirsizliğe doğru hızla yol alırken, ünlü Rus yönetmen Andrey Tarkovski’nin “Solaris” adlı filminde “Dünyayı kurtaracak şey utançtır” sözlerini anımsıyor, verilen mesajın karanlığa doğru hızla yol alan ülkemiz için de geçerli olacağını düşünüyorum. Karanlıktan kurtulmanın tek yolu, aydınlanmanın yani Kemalizmin izinde yürüyerek halkımıza güven ve heyecan verecek, özlemle beklenen örgütlü yeni bir atılımı başlatmaktır. LEYLA ZANA, BAŞSAVCILIĞA İFADE VERDİ OECD’NİN EĞİTİM RAPORU AÇIKLANDI ‘Öcalan terörist değil’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Seçim çalışmaları sırasında Diyarbakır, Iğdır ve Adıyaman’da yaptığı konuşmalar nedeniyle hakkında soruşturma başlatılan, kapatılan DEP’in eski milletvekili Leyla Zana, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadede, “Abdullah Öcalan’ı terör örgütü lideri olarak görmediğini” söyledi. DTP’nin desteklediği bağımsız milletvekillerinin seçim çalışmaları sırasında yaptığı konuşmalar dolayısıyla hakkında 4 ayrı soruşturma açılan Zana, dün savcılığa ifade verdi. Zana’nın Öcalan’ı “terör örgütü lideri olarak görmediğini’’ söylediği de öğrenildi. Zana, Iğdır’da yaptığı konuşmada söylediği, “Ankara, Türkiye’yi eyaletlere böl ve Kürdistan eyaletini kur’’ sözlerindeki amacının, siyasal sınırların çizilmesi olmadığını savundu. Zana, Kürtçe yaptığı konuşmanın eksik ve yetersiz tercüme yapıldığını da ileri sürdü. Leyla Zana. Türkiye sınıfta kaldı PARİS (Cumhuriyet) Merkezi Paris’te olan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) 2007 yılı eğitim raporunda, üye ülkeler arasında üniversite ve lise mezunları sayısına göre Türkiye son sıralarda bulunurken gayri safi milli hasıladan eğitime en az kaynak ayıran ülkelerin başında yer alıyor. OECD raporuna göre, eğitime pay ayrılması konusunda üye ülkeler arasında Türkiye yüzde 10’un biraz üzerinde oranla OECD ülkeleri arasında son sırada bulunuyor. Raporda, Türkiye’yi yüzde 18 ile OECD çalışmalarına ortak üye statüsüyle katılan Slovenya izliyor. Nüfusa göre üniversite mezunlarının en yüksek olduğu ülke yüzde 60’la Avustralya. Bu ülkeyi İzlanda, Yeni Zelanda, Finlandiya ve Danimarka izliyor.Türkiye, lise mezunları sıralamasında da yüzde 30’la sondan 3’üncü sırada bulunuyor. Slovakya ve Çek Cumhuriyeti ise son iki sırayı paylaşıyor. OECD ülkelerinde lise mezunlarının oranı yüzde 70. Bu sıralamada da Avustralya, Norveç ve Macaristan ilk sıralarda yer alıyor. Eğitime, gayri safi milli hasıladan en fazla pay ayıran ülkeler arasında da Türkiye, Yunanistan’ın ardından sondan ikinci sırada bulunuyor. Türkiye’de GSMH’nin yüzde 4’ü, Yunanistan’daysa yüzde 3.5’i eğitim harcamalarına gidiyor. Yaşar Kemal’in “Teneke” adlı romanı, görkemli bir opera prodüksiyonuyla bu gece Milano’nun dünyaca ünlü La Scala Operası’nda ilk kez izleyiciyle buluşuyor. Eser Türkçe adıyla “Teneke” başlığıyla sunuluyor. Prömiyere Yaşar Kemal de katılacak. Yaşar Kemal’in 1953’te yazdığı “Teneke” için, “devlerin buluşması” diye nitelenebilecek çok önemli isimlerden oluşan yaratıcı bir kadro bir araya geldi. Müziği besteleyen Fabio Vacchi, eserleri dünyanın her yerinde çalınan, birçok plak kaydı olan, ABD’den Japonya’ya sayısız ödülle ödüllendirilmiş bir sanatçı. Bestelerinde gelenekselle modern olanı başarılı sentezlerle bir araya getirmesiyle tanınıyor... Eseri sahneye koyan Ermanno Olmi, sinema dünyasına damgasını vurmuş, “Nalınlar Ağacı” filmiyle Cannes’da “Altın Palmiye”yle ödüllendirilmiş efsanevi bir yönetmen. Ayrıca tutkulu bir Yaşar Kemal okuru ve hayranı. Eser seçimi ona ait. Yaratıcı kadronun en flaş ismi belki de “Teneke” operasının kostüm ve sahne tasarımını üstlenen Arnaldo Pomodoro... Yaşayan heykeltıraşların en büyükleri arasında yer alan bir sanatçı… “Teneke”, Yaşar Kemal’in “İnce Memet”ten hemen sonra yazdığı ikinci romanı. 1965’te Gülriz Sururi ve Engin Cezzar’ın isteği üzerine yine yazar tarafından oyunlaştırılmıştı. O gün bugün çeşitli tiyatrolarca oynanan eser büyük başarı kazandı. Anadolu’nun küçük bir kasabasında idealist bir kaymakamla kendi çıkarları uğruna köylüye zulmeden çeltikçi ağaların çatışmasını dile getirir “Teneke”. Ancak Yaşar Kemal bu yerel öyküyü, öyle derinlemesine işler, insan doğasının gizlerini öyle bir gözler önüne serer ki, evrensel boyutlara ulaşır... Dün olduğu gibi bugün de... Bu akşamı beklerken heyecanım dorukta… Türk edebiyatının “La Scala”ya bu ilk çıkarmasında, aklımda yüzlerce soru var. Ama en büyük merakım, Yaşar Kemal’in tüm eserlerine egemen olan şiiri “Teneke Operası”nda da olacak mı? CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle