15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 EYLÜL 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Basında Çorum olaylarının, Sıvas ve Kahramanmaraş olayları gibi önceden planlandığını gösteren bilgiler yer almıştı Bir provokasyon sonucu başlayan olaylar sırasında yurttaşlar saldırılardan barikatlar kurarak korunmaya çalışırken askeri birlikler yoğun önlem aldılar. Bu arada olaylardan kaçan yurttaşlar buldukları araçlarla şehri terk etmeye başlamıştı. Çorum’ da provokasyon CIA Ortadoğu Masası Şefliği yapmış ve son iki askeri darbenin hazırlanmasından sorumlu sayılması gereken Graham Fuller, cinayet, suikast, sabotaj ve katliamlar döneminde, Türkiye’de, komünizmi zayıflatmak ve sistem olarak Sovyetler’i çökertmek için Müslümanları (ya da Müslümanlığı) kullandıklarını söylüyordu. Ama, sol ve sosyalist sol, özellikle laik kimlikleriyle sola oy veren Aleviler, Alevilerin yoğun olduğu kentlerde, Sıvas’ta, K. Maraş’ta, Çorum’da, cami bombalayan ve Müslümanları katleden “Kızılbaş komünistler” olarak, “Müslüman Türkiye” adına kol ve bacakları kesilerek, başına çivi çakılarak, ölmeden gömülerek öldürülüyorlardı. Olayların cuma günlerine rastlaması da bir rastlantı değildi. Cuma cemaati camilerden dağılacağı sırada, cemaate, kentin bir başka camisine bomba konulduğu haberleri ulaştırılıyor, Müslümanlar, komünist Kızılbaşlara karşı cihada çağrılıyorlardı. Sıvas / 34 Eylül 1978: “Alibaba Camisi bombalandı!”, “Aleviler camiyi yakıyor.” “Kanımız aksa da zafer İslamın”, “Müslüman Türkiye”, Kahramanmaraş / 2226 Aralık 1978: “Komünistler, Aleviler, Ulu Cami’yi yaktılar. Allah için cihad başına.” Çorum / MayısTemmuz 1980: “Komünistler, Aleviler, Alaaddin Camisi’ne bomba koydular.” “Kanımız aksa da zafer İslamın” “Komünistlere ölüm.” Ne Sıvas’ta Alibaba Camisi bombalanmıştı, ne Kahramanmaraş’ta Ulucami yakılmıştı, ne de Çorum’da Alaaddin Camisi’ne bomba konmuştu. Çorum olayları sırasında, olayları önlemekle görevlendirilen 15. Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Şehabettin Esengün, Çorum olaylarının bir mezhep kavgası olmadığını, mezhep ayrılığının aşırı sağ ve aşırı solu çatıştırmak için provokasyon olarak kullanıldığını belirterek, “Neden bu kadar insan öldürdüler, evler ve işyerleri yakıldı, yıkıldı? Amaçları neydi? Ülke çapında bir iç ayaklanmanın provası mıydı? Yoksa bir askeri darbeyi zorunlu kılacak bir şey mi yaratmak istediler. Bunu çıkaramıyorum.” diyecekti. (Nokta, 18 Haziran 1986.) 4 Temmuz 1980 günü, cuma namazı sırasında, TRT’de, “Çorum’da Alaaddin Camisi’ne bomba atılması ve dışarıdan ateş edilmesi sonucu ilk saptamalara göre dört kişinin öldüğü” haberi verilmiş, haber saat başı yinelenmişti. Çorum TRT muhabiri böyle bir haber geçmediğini söyleyecek, Çorum Cumhuriyet Savcısı, Alaaddin Camisi’nin bombalandığı haberinin olaylar başlamadan bir saat önce bütün kentte duyulduğunu belirtecektir. Cumhuriyet savcısı o anda Merkez Jandarma Karakolu’ndadır. Polis telsizinden Alaaddin Camisi’nin bombalandığı duyurulmaktadır. Askeri telsizden bir yüzbaşı, “Bombalama olanağı yok, hangi polis bu haberi verdi!” diye soracak, ama haberi veren polis bulunamayacaktır. Ülkücülerden bildiri ? 4 Temmuz 1980 günü, cuma namazı sırasında, TRT’de, “Çorum’da Alaaddin Camisi’ne bomba atılması ve dışarıdan ateş edilmesi sonucu ilk saptamalara göre dört kişinin öldüğü” haberi verilmiş, haber saat başı yinelenmişti. Çorum TRT muhabiri böyle bir haber geçmediğini söylemişti. Olaylardan önce, Çorum’un ilçesi İskilip’te “Ülkücü Gençlik” imzasıyla cihat çağrısı içeren bildiriler dağıtılmıştı. odasında, kuvvet komutanları, Jandarma Genel Komutanı ve ikinci başkanıyla birlikte kararlaştırdıkları, darbe tarihiydi. Ama darbe, bu tarihte gerçekleştirilmemişti. Ajanlar ve iç savaş BİR NATO ÖRGÜTÜ Uğur Mumcu’nun “provokatör” ve “MİT ajanı” olarak tanıttığı, İlhan’ın öldürülmesinde görevli olmadığı halde (ve “özel görevle”) araca zaman devletin emniyet görevlilerine bu kişinin adını da verdim. Sıvas olaylarında da, Kahramanmaraş olaylarında da var bu oyun, (...) MHP’nin içinde ajanlar cirit atıyordu. (...) Çeşitli haber alma örgütlerinin buraya girmek ve gerek bilgi sızdırmak bakımından, gerek yönlendirmek bakımından faaliyet göstermesine şaşmamak lazım.” (Radikal, 11 Kasım 1996.) Sadık Eral, MHP binasında Çorum olaylarını tuğu için merkeze alınmış, emekli olana değin vali olarak atanmamıştı. İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş, “Türkiye’de yaşanan birçok toplumsal olayda, MHP ile ortak çalışan CIA ajanı Peck’in imzası vardır. Peck, MHP’lilerle, MHP Genel Sekreteri Necati Gültekin’le, bu arada başka kişilerle de görüşüyordu. Yine raslantıya bakın ki, Peck’in gittiği yerlerde olaylar çıkmaya devam ediyordu. Örneğin gezisinden bir süre sonra Çorum olaylarının patlak vermesi ilginçtir.” (Akis, sayı: 3.) Sadık Eral, Çaldıran’dan Çorum’a Anadolu Alevi Katliamları (YalçınYayınları, İstanbul, Ağustos 1993, s. 7378) kitabının “Çorum’da Bir Amerikalı” başlıklı bölümünde, Çorum olaylarının ardından Türkiye’den ayrıldıktan sonra, “Profesör” sıfatıyla Türkiye’ye gelerek MHP’de konferanslar verdiği belirtilen Peck ile ilgili olarak “sınırsızsorumsuz” Cahit Polat’ın bana ilettiği notlar arasında şu paragrafların da altını çizmişim: “ 12 Eylülden hemen sonra, MHP Genel Merkezi’nde yapılan aramada, Emekli Hava Generali MHP’li Necati Gültekin’in not defterinde şöyle bir kayıt vardı: ‘ABD elçiliğinden Alexander Peck gelecek, konferans verecek...’. Sistemi korumak Olaylarda Gladyo parmağı ABD Kara Kuvvetleri Bilimsel Araştırma Dairesi Başkanı’na göre, “Amerika, ‘solcu’ rejim ve hükümetleri devirmek için yerli kuvvetleri, komandocupartizan metotlarına göre eğitmeli ve gerekli silah ve malzemeyle donatmalı”ydı. (M. Fahri, Amerikan Harp Doktrinleri, s. 302.) D. Galula, “Ayaklanmaları bastırmakla görevli olan tarafın, bir siyasi partinin rehberliğine gereksinimleri olduğunu” belirtiyor; G. Synder “Yerel kuvvetlerin bütün komuta ve idari organlarının Amerikan uzmanları tarafından kontrol edilmesini, ama bu kontrol işlerinin o ülke kamuoyundan gizli tutulmasını” öneriyordu. (Deference and Defence, s. 2328.) Bir İtalyan tetkik hâkimi, üç jandarmanın öldürülmesini araştırırken “Gladyo” adlı gizli NATO kuruluşuyla karşılaşmıştı. 1956 yılından bu yana İtalya’da Gladyo vardı ve bütün NATO ülkelerinde ayrı adlar altında kurulmuştu. Brüksel’deki NATO merkezinden yönetilen gladyonun amacı, kısaca, komünistleri yok etmekti. İtalyan gladyosu ile organik bağı olan P2 Mason Locası (P2ML) Başkanı, İtalyan “gladyocular ile Türk ülkücülerin CIA güdümünde çalıştıklarını” söyleyecektir. ABD Başkanı Johnson, 1964’te, Birleşik Devletler Harp Akademisi’nde yaptığı bir konuşmada, “şu sırada, 344 ekibimiz 47 ülkede iç savaş taktiklerini öğretiyor” sözlerinin basında tartışıldığı sırada, Türkeş, “sabotaj, katliam, suikast gibi gündelikleşen olayların sonuç olduğunu” söylüyor, “komünist emperyalizmin ülkemize saldırıya geçmesini” de “neden” olarak niteliyordu. 1 Temmuz’da, Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’in, komutanlarla odasında yaptığı toplantıda, 11 Temmuz / 12 Temmuz tarihini harekâtın başlangıcı için uygun bir tarih olarak belirlemelerinin ardından, ilk cuma günü olan 4 Temmuz’da, Çorum’da başlatılan olaylar sırasında, basına yansıyan, “Ülkücü Gençlik”, Oba Başkanı”, “ÜYD Çorum Başkanı”, “MHP”, MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, MHP Genel Sekreteri Necati Gültekin ve Alexander Peck gibi birbirinden ayrı yerlerde duran kurum ve kişi adlarını, yukarda çerçevesi çizilen ve 1959’da ABD Dışişleri Bakanı Dulles ile Türkiye Dışişleri Bakanı Zorlu arasında imzalanan Dolaylı Saldırı Anlaşması şablonunda yerlerine oturtmak 12 Eylül’ün arka planını tamamlayan sabotaj, katliam ve suikastların içeriğini ve amacını açıklamaya yetecektir sanırım.. Fuller’in deyişiyle sol ya da komünizm güçlenmiş göründüğü için solu ezmekle görevli taraf, bir siyasi partinin, yani MHP’nin rehberliğinde çalışmalarını sürdürmüş, komandolardan MHP’nin gençlik örgütleri olan ülkü ocaklarına ve kollarına değin yerli kuvvetler, Amerikan uzmanlar tarafından eğitilmiş ve bunlar, halktan gizlenmiştir. Birçok cana mal olan olaylar sonrasında yakınlarını yitiren aileler gözyaşlarına boğuldu. Çorum olaylarının, Sıvas ve Kahramanmaraş olayları gibi önceden planlandığını gösteren bilgiler de yer aldı basında. Olaylardan önce, Çorum’un ilçesi İskilip’te “Ülkücü Gençlik” imzasıyla dağıtılan bildiride, “Müslüman Türk millletini bölmek, parçalamak, yok etmek isteyen komünist cinayet şebekelerine karşı”, “büyük Türk milleti”, “Ülkücü Türk Gençliği”ne destek vermeye ve “Büyük cihada hazırlanmaya” çağrılmış, bildiri, “Kanımız aksa da zafer İslamın!, Yolumuz Allah’ın yolu!” sloganıyla bitmişti. Çorum’da olaylar devam ederken Mahalle Oba Başkanı Eyüp Gül, ÜYD Başkanı Seydi Esenyel’e, “Alevilere ait 30’u aşkın ev ve işyerini tahrip ettirdiğini”, “sekiz rehineleri olduğunu” iletecek, ÜYD Başkanı da, “Yapılan her hareketin Türk milletinin bölünmezliği ve parçalanmaması için yapıldığını” söyleyecekti. Bir inşaatın bodrumunda elleri bağlı tutulan rehineler, hava karardıktan sonra, bir tarlaya götürerek öldürüleceklerdi. İçişleri Bakanı Mustafa Gürcügil, Çorum olaylarının solun bir tertibi ve devleti yıkma eylemlerinden biri olduğunu söyleyecektir. (Cumhuriyet, 14.7.1980); Başbakan Demirel de, solu “fitne” olarak niteleyecek, fitnenin CHP’den destek gördüğünün altını çizecektir. (Cumhuriyet, 11 Temmuz 1980) Demirel’in bu konuşmasının Cumhuriyet’te yer aldığı tarihin ise bir başka öyküsü var. Çünkü “11/12 Temmuz”, Evren’in, 1 Temmuz’da, kendi bindirilmiş olan, araç içerisinde ve araçtan indirildikten sonra bizleri döven dört erden biri olan Kısmet Çağlar’ın ve ayrıca İbrahim Çiftçi, İsa Armağan ve Abdullah Çatlı’nın avukatı olan Can Özbay, MHP içerisindeki değişiklik sonrası, Radikal’in sorularını yanıtlarken bu “devlet kurtarıcıları”na da açıklık getirecekti; “Bu oyunun oynanmasında Amerika’nın rolü oldu” diyen Özbay, Avni Özgürel’e şunları anlatacaktı: “Birtakım Amerikan ajanlarının, hatta elçilik mensuplarının olayların içine girdiğini ben belgeleriyle tespit ettim. Mesela Çorum olaylarında parmakları olduğunu biliyorum. (...) O olaylarda Amerikan elçiliğinin parmağını gözümle gördüm. Elçilik mensubu Çorum’a gidiyor, olayları ayarlıyor, hadiselerin hemen ardından apartopar Türkiye’den ayrılıyor. O planlayan Alexander Peck’in, olaylardan önce de yörede çalışmalar yaptığını, Çorum’da AP ve MHP başkanlarıyla, CHP’li belediye başkanıyla, valiyle görüştüğünü, bazı köyleri gezdiğini, Alevi ve Sünnilerin durumlarıyla ilgili bilgiler aldığını yazacaktır. Cüneyt Arcayürek’e, Amasya Belediye Başkanı Gündüz Turan’ın, telefon ederek adı Peck olan bir Amerikalının kendisine AleviSünni ve sağsol çatışması üzerine sorular sorduğunu, “ne zaman ve hangi büyüklükte bir çatışma çıkacağını araştırdığını” söylemesi üzerine, Arcayürek, Dışişleri Bakanı Gündüz Ökçün’e gitmiş, Peck’in, Kıbrıs’ta CIA istasyonuna bağlı çalıştığını öğrenmişti. Dönemin Amasya Valisi Aydemir Ceylan, Peck’i, Orman Müdürlüğü misafirhanesinde tut NATO’nun görevi, NATO ile korunan sistemi korumak olarak özetlenebilir. NATO ülkelerini değil, NATO ile korunan sistemi korumaktır NATO’nun amacı. Dışardan, özellikle Sovyetler Birliği’nden gelecek saldırılara karşı, içerden NATO ile korunan sisteme yönelik eylemlere karşı, kendi sistemini korur. NATO üyesi ülkelerde, NATO ile korunan sistemin korunması, “dolaylı saldırı” kavramına dayandırmıştır. Eisenhover Doktrini ile, ABD, “uluslararası komünizmin, silah kullanmadan, dolaylı olarak da saldırıya geçebileceği” görüşünü savaş doktrini olarak kabul etmiş, Rockfeller Grubu tarafından hazırlanan ve ABD yönetimine verilen bir raporda, “açık saldırıların yanında, ondan daha tehlikeli, saldırı görünüşünde olmayan başka tür tehditlerin varlığından” söz edilmişti. “Bu tehditler, içerden yapılmak istenen değişim ve dönüşümlerdi.” Bu saldırıların, bazen iç savaş biçiminde, bazen devrimci hareket biçiminde, bazen demokratik akımlar biçiminde ve bazen reform hareketleri biçiminde maskelenmiş saldırılar olduğu belirtiliyordu. Bunlar açık saldırı değil, dolaylı saldırılardı. ABD, kendisine bağımlı ve yarıbağımlı ülkelerde, halkın kendi iradesiyle ve girişkenliği ile oluşturacağı demokratik dönüşümleri bile kendisine yöneltilmiş maskeli komünist tehdidi olarak nitelemiş ve bu “dolaylı saldırı”lara karşı, kaynağını anayasadan ve yasalardan almayan “özel savaşı”, savaş stratejisi olarak benimsemişti. DİSK Genel Sekreteri Musa Çam 12 Eylülcülerin yargılanması gerektiğini söyledi ‘12 Eylül bütün sonuçlarıyla kaldırılmalı’ İstanbul Haber Servisi DİSK Genel Sekreteri Musa Çam, “12 Eylül bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmalı ve başta Kenan Evren olmak üzere bütün 12 Eylülcüler yargılanmalıdır” dedi. Musa Çam yaptığı yazılı açıklamada, 12 Eylül hukukunun hâlâ geçerli olduğunu dile getirerek, darbenin Türkiye’nin siyasi, demokratik gelişim dinamiğini engellediğini vurguladı. Darbeden sonra uygulanan ekonomik önlemlerle tekellere büyük paralar aktarıldığını, zenginlerin daha da zenginleştiğini belirten Çam, “12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 27 yıl geçti. Bundan 27 yıl önce, tank sesleriyle ve marşlarla uyandırılmamızla başlayan süreç Türkiye’yi siyasal, sosyal, hukuksal ve bilimsel alanlarda büyük tahribata uğrattı. Hukuk, adalet, bilim, emek ve çalışma hayatı yok edildi. Emekçilerin kazanılmış bütün hakları zorla ellerinden alındı” dedi. Bu dönemde binlerce insanın işkenceden geçirildiğini anımsatan Çam, ülkesinin mutluluğu ve esenliğinden başka bir şey istemeyen sendikacılar, yazarlar, aydın ve sanatçıların cezaevlerine doldurulduğunu kaydetti. Musa Çam, özetle şöyle konuştu. “Halkımızın yaşadığı bunca acı, yoksulluk ve sefaletin nedeninin, bugün yaşadığımız ekonomik yıkım ve siyasi bocalamaların, halkımızın sahte kutuplaşmalarla karşı karşıya getirilmelerinin temelinde 12 Eylül hukuku ve anlayışı, yatıyor. Halkımızın mutluluğu ve aydınlık geleceği için ülkemize giydirilen bu deli gömleği yırtılıp atılmalıdır. Anayasanın darbecileri koruyan 15. maddesi değiştirilerek başta Kenan Evren olmak üzere bütün 12 Eylülcüler yargılanmalı, seçim ve siyasi partiler kanunu demokratik bir içerikle yeniden düzenlenmeli, sendikaların önündeki bütün engeller kaldırılarak 12 Eylül hukuku ortadan kaldırılmalı. Demokrasiye ulaşmak için önümüzdeki tek ve yegâne seçenek budur.” Musa Çam. Sürecek CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle