Katalog

SAYFA CUMHURİYET 9 AĞUSTOS 2007 PERŞEMBE 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB B A B A A A A PB 30 35 33 29 33 36 36 36 28 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB Y Y B B B B B 28 27 26 26 34 31 32 33 34 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B B Y 35 31 41 41 35 40 34 30 28 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey kesimleri parçalı bulutlu, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzey kesimleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı yurdun kuzeydoğu kesimlerinde 1 ila 3 derece azalacak, yurdun batı kesimlerinde 2 ila 4 derece artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y B Y Y Y Y Y 22 28 26 21 20 20 20 22 23 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B Y B Y B B Y B Y 28 30 30 27 30 29 27 32 16 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B A A A B A A B B 24 35 20 40 32 32 36 32 36 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada lıkta direnir, çaresizlikten cumhurbaşkanı seçilirse yeni krizler olacağına mı işaret ediyor RTE, yoksa adaylıktan feragat etmeyeceğini “yakınları” aracılığıyla sürekli duyuran Gül’ü Köşk’te görmek istemiyorum demek mi istiyor? RTE susuyor, Gül adaylıkta direneceğini bir kez söyledi, sonra sustu. Gül’ün yakınları diyor ki… RTE’ye yakın olanlara göre… Gündemdeki haberlerin girişine, göbeğine, sonuna “yakınları” geldi, oturdu. Yakınlarının söylediklerinden öğreniyoruz ki… Gül Abdullah, “Seçim meydanlarının ve sandıktan çıkan sonucun mesajı açıktır. Bu seçim sürecini bizim cumhurbaşkanı seçilmemiz de büyük ölçüde etkilemiştir. Bu mesajın görülmemesi mümkün değil. Ben adayım” diyor ve böylece RTE’nin yeni dönemi yeni isimlerle açma planına karşı Nuh diyor peygamber demiyor. Bir de seçilmesi halinde (lütfediyor) adil olacağını vaat ediyor ama, tarafsız, TC’nin temel ilkelerinin sağlam bekçisi, savunucusu olacağını bir türlü söyleyemiyor. RTE’nin de Gül Abdullah gibi dört buçuk yıl nezaretinde uyguladığı dış politikadaki başarısızlıkları belgelere bağlanmış olan bir dışişleri bakanını Çankaya’da istememesinde acaba ne gibi etkenler, görüşler, düşünceler var diyen sorular akıllara takılıyor. RTE’nin yakınları, Merkez Yönetim’deki kendine yakın üyeler aracılığıyla sürekli duyurduğu kriz yerine iş sloganının arkasındaki hesaplar nedir, şimdilik ortaya dökülmüyor. Ama medyaya sızdırılan görüşler RTEGül gerginliğini aydınlatacak, açıklayacak içerikte değil. ??? Fakat Gül’ün direnmesindeki nedenleri anlamak da olanaksız. RTE yaşadığı sürece ve rızası ile genel başkanlıktan ve başbakanlıktan ayrılmazsa AKP’nin bir numarası olmaya devam edeceğine göre; Gül, bu son fırsatı kaçırırsa AKP içinde ve kamuoyu nezdinde ikinci, hatta üçüncü adam olarak kalacak, demektir. Müzmin adaylıktan müzmin Dışişleri Bakanlığı’na… Yakınları elbette bu aşamada RTE’nin kabul etmesi olanaksız bir formül geliştirerek kimi yazarların (örneğin Güneri Civaoğlu’nun) kulağına fısıldadılar galiba. Bu formül RTE’nin Çankaya aşkı ile yanıp tutuştuğu, Başbakanlık koltuğunu Gül’e bırakmayı tasarladığı günlere dönüşü gösteriyor. RTE Çankaya’ya, Gül Başbakanlık’a! 22 Temmuz’dan sonra RTE’nin bu formüle sıcak bakması beklenebilir mi? Üstelik Gül’ün 22 Temmuz’da AKP’nin aldığı beklenmedik sonucu kendine mal etmesine RTE’nin olumlu baktığı söylenebilir mi? Gül ise durmadan meydanlarda “halk benim cumhurbaşkanlığımı destekledi, istedi” diyor. Ve “zaferi” büyük ölçüde kendine mal ederek RTE’nin başarısını gölgeliyor. Oysa halk mı? Aynı halktan Hürriyet’in internet sitesindeki ankete katılan 1 milyon 45 bin 139 kişinin yüzde 86’sı Gül’ün cumhurbaşkanı olmasına karşı. Yüzde 14 de “evet” diyor. ??? Seçimlerde tabii muhalefet kendi durumunu, tutumunu doğru dürüst anlatamadığı, asıl sorumlunun AKP ve RTE’nin kaba inadı olduğunu halkın sindirmesine olanak sağlayamadığı için RTE, rahatlıkla muhalefete karşı, “Sana cumhurbaşkanı seçtirmiyorlar” diye halkı kışkırttı. Bu oyunun bir parçası, ama belli başlı parçasıydı. Gül’ün “seçim sürecini bizim cumhurbaşkanı seçilmemiz de büyük ölçüde etkilemiştir” sözü altında yatan gerçek “bu sonuç sayemde sağlanmıştır” anlamına geliyor. RTE, “seçilmesi halinde ‘adil’ olacağını” söylüyor ve bu söz bir vaat mi ya da Köşk’te arıza çıkarmayacak bir cumhurbaşkanı isteyen RTE’ye veya bir yerlere mesaj mı? RTE’nin Gül’e karşı isteksizliği, Gül’ün RTE’ye karşın adaylıkta direnmesi, ama bu gerginliği ancak yakınları aracılığıyla duyurmaları… ...Bülent Arınç’ın, partinin 24 Nisan’da Gül’ün adaylığını ilan ettiğini ve şimdi yeni durumlara göre yeni isimler arama yerine, “partinin bu karara dört elle sarılmak gerektiğini” söylemesi gösteriyor ki; AKP içinde bugün de yarın da durum hayli kel! Gelişen olaylar RTE ile Gül arasındaki ilişkileri birbirine bağlayan köprülerin altından çoook sular aktığını ve aralarında ileride partiyi sarsacak olaylara gebe, sessiz bir çatışmanın süregeldiğini kanıtlıyor. Partiye yakın gazeteler, MHP liderini Erdoğan’a koz vermekle suçluyor GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Bahçeli’ye saflarından eleştiri MEHMET FARAÇ Devlet Bahçeli ile DTP’li milletvekillerinin el sıkışması parti yöneticilerince “uzlaşma”ya bağlansa da PKK’nin yayın organındaki yorumların ardından MHP’ye yakın gazeteler de uyarı içeren tepkiler veriyor. Bahçeli ve Ahmet Türk’ün diyaloğuna ilk gün yer vermeyen Ortadoğu gazetesinde, “DTP’lilerin Bahçeli’nin ‘ayağına gelerek’ dikkatli ve saygılı şekilde tebrik ettiği”ne vurgu yapılıyor. DTP’lilerin elinin geri çevrilmesi gerektiğini yazan Yeniçağ ise Meclis’teki tokalaşmada Bahçeli’nin gafil avlandığını, Başbakan Erdoğan’ın ise kârlı çıktığına dikkat çekiyor. Ortadoğu’da önceki gün yayımlanan bir yazıda MHP’nin bu hareketiyle “Önce ülkem, sonra partim” ilkesini kanıtladığı öne sürülüyor. Şu satırlardaysa sanki Bahçeli’nin tokalaşmayla birlikte aba altından sopa gösterdiği de ima ediliyor: “MHP’nin 70 milletvekili ile Meclis’e girmiş olmasının ne anlama geldiğini daha ilk günde bütün Türkiye görmüş ve izlemiştir. Kararlı ve onurlu duruşun en soysuz, en aşırı, en hain planları bile nasıl hizaya getireceği görülmüştür!” ‘Büyük sıkıntısı olacak’ Aslında ileride Bahçeli’ye gelecek tepkilerin önünü şimdiden kesme amacı taşıyan bu yazının yanı sıra aynı gün bir başka yorum ise MHP’den ayrılanların çıkardığı ulusalcı çizgideki Yeniçağ gazetesinde farklı mesajlarla yer alıyor. Ahmet Seyhan, “Bu fotoğraf unutulmaz” başlıklı yazısın da, Meclis’teki tokalaşmanın siyasi yaşamı boyunca “Bahçeli’nin büyük sıkıntısı” olacağını ifade ediyor. Yazar, Bahçeli’yi tokalaşmaya götüren sürecin çok önceden başladığını ima eden gelişmeler yaşandığını anlatırken MHP’nin artık Türkeş’in MHP’si olmadığını, Bahçeli’nin, merkez parti yapma uğruna MHP’yle özdeşleşen kimi etkinlik ve ilişkileri ortadan kaldırdığını iddia ediyor. Yeniçağ’daki yorumda tokalaşma fotoğrafının Bahçeli’nin siyasi yolculuğu boyunca önüne çıkacağına özellikle dikkat çekilirken şöyle deniliyor: “İşin aslına bakacak olursak Bahçeli, DTP’li Ahmet Türk ve arkadaşları beklenmedik bir anda karşısına dikildiğinde gafil avlanmıştır. Bahçeli’nin DTP’lilerle tokalaşırken ‘Uzat tığınız eli, PKK’yi terör örgütü olarak kabul ettiğinizi düşünerek sıkıyorum’ deme şansı olabilir miydi? Bilemeyiz...Ama, kendine has nezaketiyle Ahmet Türk ve arkadaşlarını, ‘PKK’yi terör örgütü ilan etmediğiniz sürece sizinle el sıkışmam imkânsız’ diyerek geri çevirmesi halinde, milletten alacağı alkışı tahmin etmek hiç de zor değil.” Yeniçağ sadece bu fotoğrafın Bahçeli’nin sıkıntısı olacağını yazmıyor, MHP liderini, Erdoğan’a koz vermekle de suçluyor: “Bahçeli bu tokalaşma ile AKPDTP ilişkilerinin de yolunu açmıştır. Daha önce DTP’lilere randevu vermekten çekinen Tayyip Erdoğan, böylece MHP’nin bile sarmaş dolaş olduğu DTP’lilerle rahatlıkla ilişki kurabilme fırsatını yakalamıştır. Erdoğan ve AKP’ye bu saatten sonra Bahçeli’nin söyleyecek bir sözü kalmamıştır!” ‘Yalancı bahar’ Türk basınında, “Türkiye’nin özlediği tablo”, “Zarif başlangıç” gibi yaklaşımlarla ele alınan Bahçeli Ahmet Türk tokalaşması MHP ve DTP’nin üst düzeyinde “hoşgörü” ve “uzlaşma”ya endekslense de hem PKK’ye hem de MHP’ye yakın gazetelere yansıyanlar gerçeğin hiç de öyle olmadığını gösteriyor. Kim bilir Yeniçağ belki de bu yüzden, “Meclis’teki yemin töreni sonrasında memlekette bir bahar havası estiriliyor... Fakat bu baharın şubat ortasındaki yalancı baharlardan bir farkı yoktur” deniliyor! Gazetedeki yazının son satırı ise müvekkile idam ipi, avukatına ise gülücük atan Bahçeli’ye inceden ince bir mesaj gönderiyor: “Kim ne derse desin, DTP Grubu’ndaki vekillerden 6’sı, 30 bin kişinin katili Abdullah Öcalan’ın resmen avukatıdır.” Türkiye’deki farklı siyasi kutupların huzur ve uzlaşma uğruna el sıkışması hoş bir davranış olsa da bunu tabana, ideologlar ve arkasındakilere anlatmak kolay olmuyor! Bu tokalaşmadan iki kesimin de ileride pişman olmaması için MHP’nin, DTP’nin ve belki de sadece PKK’nin çok dikkat etmesi gerekiyor! Veda ziyaretleri 30 Ağustos’ta emekliye ayrılacak olan 1. Ordu Komutanı Orgeneral Fethi Remzi Tuncel ile Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na atanan Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na atanan Donanma Komutanı Oramiral Muzaffer Metin Ataç ve Donanma Komutan lığı’na atanan Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Eşref Uğur Yiğit, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve ardından Vali Muammer Güler’e veda ziyaretinde bulundular. İBB’nin Saraçhane’deki binasında Topbaş’ı ziyaret eden komutanlar görev süresi içinde gerçekleştirilen ortak çalışmalar için teşekkür ettiler. Daha sonra Güler’i ziyaret eden komutanlar, restorasyonu devam eden İstanbul Valiliği’nin yeni bölümlerini de gezdiler. (SELİN GÖRGÜNER) Bağdat’taki kritik hükümet dengeleri, işbirliğini geçersiz duruma getirebilir bu uyanıklığı fazlasıyla başardı ve yıllardır kentin rant alanlarına yatırım yapmaktan temel altyapı hizmetlerini ikinci plana itti. Ankara’nın dünkü fotoğrafı şuydu: 1 Susuzluk kenti tümüyle teslim aldı. 10 Ağustos’a kadar su verilemeyecek. 2 Büyük hastaneler, su sıkıntısı nedeniyle acil ameliyatlar dışındaki tüm hizmetleri yeniden düzenledi. 3 Susuzluğun neden olduğu temizlik sorunları, kentin kimi semtlerinde pis koku salgınına neden oldu. 4 Kesintili su dağıtımı nedeniyle borularda meydana gelen patlamalar yüzünden kimi semtleri su bastı! Maddeler daha da uzatılabilir, burada kesip soralım: Kabile devletleri dahil, dünyanın hangi ülkesinin başkenti böylesine temel bir altyapı hizmetini günlerce veremez hale düşer? Yanıt basit: Türkiye’nin! ??? Ankara’daki su sıkıntısının nedenleri konusunda günlerdir değerlendirmeler yapılıyor, bilgilerbelgeler ortaya konuyor. Bunların tümünün ortak paydası şu: 1990’lı yılların sonundan beri Gökçek’e, kentin su gereksinimi konusunda uyarılar yapıldı, öneriler getirildi, sorunun boyutları anlatıldı, dinlemedi! Ne yaptı? Dediğim dedik, çaldığım düdük! Benden olan büyük, olmayan hödük! Başkente içme suyu ulaştırılması için uzmanların birleştiği en akılcı yol Gerede projesi. Hem suyun kalitesi yüksek hem de maliyet, seçeneklerine göre daha hesaplı. Gökçek, bunun yerine Kızılırmak’tan su getirilmesi için çalışma başlattı. Kızılırmak, keşke başkente ulaştırılacak kadar temiz su potansiyeline sahip olsa. Ne yazık ki öyle değil. Ölçümler, Kızılırmak’ta zehirli maddelerden ağır metallere kadar her şeyin olduğunu gösteriyor. Belki de Kızılırmak suyunu kentin musluklarına değil, kimi fabrikaların hammadde gereksinimine sunmak gerek. Gökçek, gelinen noktada işi Allah’a bıraktı, “Eğer Allah isterse yağmur yağar, bu sorun çözülür” dedi. Eğer insanoğlu sorunlarına böyle baksaydı, her şey bir yana hastanelere gereksinim olmazdı. Allah isterse hasta iyileşir, istemezse iyileşmez! Ankara’da su sorununun büyümesiyle birlikte bir şey daha büyüyor: İçme suyu pazarı! Bu konuda da başkentin her köşesine ulaşan pis kokular var! ??? Gökçek, soru sorucularını kendinin belirlediği bir televizyon programında aynen şunu söylemişti: “Bana rantiyeci diyorlar. Doğru, ben rantiyeciyim. Bu kente yeni rant alanları kazandırmak benim başlıca işlerim arasındadır.” Bir belediye başkanı elbette kentinde yaşayan insanların daha fazla ekonomik olanaklara sahip olması için çaba harcar. Gökçek, neredeyse tek çalışma alanı olarak rant yaratmayı seçti. Öyle ki, yoksul kesimlere yardımdan tutun da futbol takımına oyuncu alımına kadar hemen her “hizmetinin” karşılığını oluşturdu. Bütün bunların karşılığında Ankara Belediyesi, Türkiye’nin en borçlu kurumlarından biri. Böyle giderse Gökçek, çok pahalı çok ihaleli bir proje üretecek ve hükümetin kapısına dayanacak: “Bunun için para verin!” Verirse her türlü iş yine rayında demektir. Vermezse de suçlu hazır demektir! Gökçek’in bir başka çözümü şu: “Ankaralılar bir süre için kent dışındaki akrabalarının yanına gitsin, kenti boşaltsın!” Şu okullar olmasa, milli eğitimi ne güzel idare ederim diyen bakana rakip başkan çıktı: Hiç oturanı olmasa ben bu kenti ne güzel idare ederim! ankcum?cumhuriyet.com.tr ‘Mutabakat’ bıçak sırtında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin Ankara ziyaretinde, Türk diplomasi tarihinde ilk kez bir mutabakat muhtırasının imzalanması için mutabakat muhtırası imzalanırken, muhtıraya başlık konulmaması da dikkat çekti. PKK ile mücadele konusunda niyet beyanı ortaya koyan ve 2 aylık süre içinde terörle mücadele anlaşması imzalanması öngören mutabakat muhtırası, Bağdat’taki kritik hükümet dengeleri nedeniyle de bıçak sırtında... Sünni üyelerin de kabineden ayrılmasıyla hükümette sadece Kürt grupların desteği ile ayakta duran El Maliki, iki aylık süre içinde devletler arası düzeyde bir anlaşma imzalanmadan koltuğunu yitirirse, sadece hükümetleri bağlayıcı niteliği olan söz konusu mutabakat muhtırası da geçersiz kalacak. Geçen pazartesi günü 6 Sünni bakanın daha hükümet çalışmalarını boykot etmesi ve istifa dilekçelerini vermesinin ardından, Irak’taki 40 üyeli kabineden toplam 17 bakan kabine dışı kaldı. Radikal Şiilerin yanı sıra Sünni bakanların tümünün hükümetten ayrılması, El Maliki’nin koltuğunun ciddi anlamda sallanmasına neden olmuştu. Ziyaret öncesinde yeni hükümet senaryoları ve başbakan adaylarının isimlerinin kulislerde dolaşmaya başlamasıyla El Maliki’nin hükümette kalmak için destek ŞIRNAK’TA 2 YARALI TÜRKİYEIRAK ARASINDAKİ MUTABAKAT MUHTIRASI ABD: Çok olumlu adım WASHINGTON (AA) ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sean McCormack, Türkiye ile Irak arasında önceki gün Ankara’da imzalanan, teröre karşı işbirliğini öngören mutabakat muhtırasını “çok olumlu bir adım’’ olarak nitelendirerek “iki ülkenin işbirliğinin sürmesi’’çağrısında bulundu. “Bu daha ilk adım. Devamının gelmesi öngörülüyor’’diyen McCormack, ABD’nin, teröre karşı Türkiye ve Irak’ın birlikte çalışmasını tamamen desteklediğini belirtti. ‘PKK ile mücadele’koşulu kaldırıldı BAHADIR SELİM DİLEK Şehit üsteğmen toprağa verildi İstanbul Haber Servisi Hakkâri Yüksekova’da askeri aracın PKK’lilerin yola döşediği mayına çarpması sonucu şehit olan Üsteğmen Çağlar Canbaz, İstanbul’da düzenlenen törenin ardından toprağa verildi. Üsteğmen Canbaz için ilk tören Küçükçekmece’deki evinin önünde düzenlendi. Buradan alınan şehit cenazesi öğle saatlerinde Ataköy Camii’ne getirildi. Tören sırasında şehidin babası Hayrettin Canbaz, annesi Çınar Yenigün ve ailesi gözyaşlarına hâkim olamadı. Cenaze törenine, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Fethi Tuncel, Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Eşref Uğur Yiğit, Donanma Komutanı Oramiral Muzaffer Metin Ataç, 3. Kolordu Komutanı Korgeneral Ethem Erdağı, İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Emniyet Müdür Celalettin Cerah, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, gaziler ve çok sayıda yurttaş katıldı. Anne Çınar Yenigün, komutanlara seslenerek “Başka anaların yüreği yanmasın. Terörün artık kökünü kazıyın.PKK’ye sesleniyorum; bu bayrak hiç inmeyecek, hep dalgalanacak” dedi. Cenazede bulunan bazı kişiler, gazetecilerin çekim yapmasına tepki gösterdi. Öte yandan Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde dün Şırnak’ın Merkez ilçesi dağlık arazi kesiminde, güvenlik güçlerince yapılan arazi araması esnasında, terör örgütü mensupları tarafından araziye döşenen basma düzenekli patlayıcı maddenin patlaması sonucu iki güvenlik görevlisinin yaralandığı belirtildi. Ziraat personel alacak ANKARA (AA) Ziraat Bankası, bölgesel personel ihtiyacını karşılamak üzere 1000 personel alacak. Ziraat Bankası’ndan yapılan açıklamada, bankanın bölgesel personel ihtiyacını karşılamak üzere üniversitelerin 4 yıllık bölümlerinden mezun olanları işe alacağı, adaylardan 2006 ve 2007 KPSS sınavının belirlenen puan türlerinden yeterli puanı almış olmaları ve yapılacak sözlü sınavda başarılı olmalarının isteneceği belirtildi. ANKARA Türkiye, Irak ile enerji konusunda geniş kapsamlı bir işbirliğine gidilmesi konusunda, “Bağdat yönetiminin PKK ile etkin mücadele etmesi” koşulunu kaldırdı. Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin Ankara ziyareti sırasında, Irak Petrol Bakanı Hüseyin Şehristani ve Enerji Bakanı Hilmi Güler arasında imzalanan mutabakat muhtırası, petrolden doğalgaza, elektrik iletiminden karşılıklı termik santrallar kurulmasına kadar iki ülke arasında enerji konusundaki işbirliğinin zeminini hazırladı. Edinilen bilgilere göre Türkiye ön görüşmeler öncesinde Irak ile söz konusu işbirliğini artırmak bulma sıkıntısı daha da arttı. El Maliki’nin yerine eski başbakanlar İyad Allawi, İbrahim Caferi ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adil Abdülmehdi’nin isimleri geçiyor. Abdülmehdi dışındaki diğer isimlerin, söz konusu mutabakat muhtırası ile karara bağlanan terörle mücadele anlaşmasına sıcak bakmadıkları biliniyor. Edinilen bilgilere göre El Maliki’den önce mutabakat muhtırası görüşmeleri için Ankara’ya gelen hükümet sözcüsü Ali Debbağ, Bağdat’tan ayrılmadan ön için Bağdat yönetiminin PKK ile etkin mücadele etmesi koşulunu gündeme getirmeme kararı aldı. El Maliki’nin ziyaretinde terörle mücadele konusunda sıcak takibi de kapsayan geniş çerçeveli bir anlaşma yapılmamasına karşın enerji işbirliği konusunda önemli adımlar atıldı. Ankara’nın söz konusu koşulu kaldırmasında Irak’taki petrol ve doğalgaz gibi yeraltı kaynaklarına ilişkin siyasi gelişmeler etkili oldu. Özellikle çokuluslu şirketlerin Irak pazarına hızla girmesi ve kuzeydeki Kürt bölgesel yönetiminin Bağdat yönetiminden bağımsız petrol çıkarılması, işletilmesi ve satılmasına ilişkin olarak büyük şirketlerle anlaşmalar yapmaya başlaması Türkiye’yi harekete geçirdi. Anlaşmayla “Irak pazarına geç kalınmadan girilmesi” hedeflendi. kara ziyaretiyle birlikte, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da Bağdat’a “iadei ziyaret” yapması söz konusu oldu. Kendisinin ve eski Başbakan İbrahim Caferi’nin “Irak Başbakanı” sıfatıyla Ankara’ya gelmiş olduğunu anımsattı ve “Ancak Irak son dönemde hiçbir Türk başbakanını ağırlamadı” dedi. El Maliki, varılan terörle mücadele anlaşmasının imza töreni için Erdoğan’ı Bağdat’a davet etti. Erdoğan da El Maliki’nin bu davetini prensip olarak kabul etti. 29 işçi kazada yaralandı ADIYAMAN (AA) Şanlıurfa’dan Giresun’a giden mevsimlik işçileri taşıyan kamyonet AdıyamanGölbaşı karayolunda devrildi. Kazada ilk belirlemelere göre 29 kişi yaralandı. Geçen pazartesi günü mevsimlik işçileri taşıyan bir minibüsle bir kamyonun Sıvas’ın Kangal ilçesinde çarpışması sonucu 23 fındık işçisi yaşamını yitirmişti. ce Cumhurbaşkanı Celal Talabani’den, “PKK’ye terör örgütü” nitelemesi yapıp yapmayacağı konusunda izin aldı. Talabani’nin de Debbağ’a, “Böyle bir açıklama beni değil sizi bağlar. İstediğiniz gibi açıklama yapabilirsiniz” dediği öğrenildi. El Maliki’nin ziyaretiyle Türk diplomasi tarihinde ilk kez bir mutabakat muhtırasının imzalanması için mutabakat muhtırası imzalanırken, muhtıraya başlık konulmaması da dikkat çekti. Öte yandan El Maliki’nin An CUMHURİYET 08 K