25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 AĞUSTOS 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Maaşın yarısı gıdaya gitti, AKP döneminde emekçiler açlığa terk edildi Elde var yoksulluk... ? EğitimSen’in tespitlerine göre AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana Türkiye’de açlık sınırında olanların sayısı yüzde 91, yoksulluk sınırındakilerin sayısı ise yüzde 104 arttı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, AKP dönemi ekonomi politikalarına dikkat çekerek “son 5 yıl içinde Türkiye’de açlık sınırında olanların sayısının yüzde 91.4, yoksulluk sınırındakilerin sayısının da yüzde 104 oranında arttığını’’ vurguladı. Son 4 yılda öğretmenlerin ve diğer eğitim emekçilerinin maaşlarının, dört kişilik bir ailenin yapması gereken harcamaların yarısını bile karşılayamayacak düzeyde olduğunu vurgulayan Dinçer, “2002’de bir öğretmen, aldığı maaşla aylık giderlerinin yüzde 52’sini karşılayabiliyorken, 2007’de ancak yüzde 45’ini karşılayabilmektedir’’ dedi. Öğretmenlerin ve milletvekillerinin maaşlarını karşılaştıran Dinçer, şunları kaydetti: “2002’de bir öğretmen ortalama 551 milyon lira aylık alırken bir milletvekili 4 milyar 200 milyon lira almaktaydı. Bu rakam, 2002’de milletvekilinin, öğretmenden 7.6 kat daha fazla aylık aldığını göstermektedir. Geçen zaman içinde öğretmenlerin aylığı ortalama 940 YTL’ye yükselirken, milletvekillerinin aylığı ise 8 bin 500 YTL’yi bulmuştur. Aradaki fark, 9 kata ulaşmıştır. Bu fark ülkemizde eğitim emekçilerine verilen değerin acı bir göstergesidir.’’ Yeni Ortaçağ Irak’la ilgili en son haberler içinde vardı; bu kez iç savaş nietliğindeki çatışmalarda ölen ve yaralanan sayısından söz bile açmayacağım. Dünyanın en zengin ve en kolay çıkarılan petrol yataklarına sahip ülke, petrolünün paylaşımı yüzünden yaşadığı kanlı işgal ve iç savaş sonrasında, petrol, enerji sıkıntısından kıvranıyor; 40 derecelerde dolaşan kavurucu sıcaklarda, kent merkezleri bile karanlıkta. Enerji, elektrik bağlantılı tüm sistemler iflas etmiş durumda. Elbette su yok. Her tür yoklukta salgın hastalıklar almış başını gidiyor.. Haberlerde işgalci ABD başta, İngiltere vs. ülkelerin askerlerinin, sivillerinin yaşam alanlarındaki durumu hakkında bilgi yok. Zengin kuzeyin paralı askerleri, sivilleri için yaratılmış özel yaşam alanlarının karanlıkta kalmadıklarını, su bulduklarını, salgın hastalıklarla boğuşmadıklarını, kendi ülke koşullarına göre göreceli çok kötü de olsa, insanca özel yaşam alanları yaratıldığını varsayabiliyoruz.. Hazır Irak’tan sözü açmışken, oldukça medyatik pazarlanmış El Maliki’nin beklenen Türkiye ziyaretine de şöyle bir değinelim; PKK konusunda somut adım olmaması bir yana, olsa ne yazar dedirtecek bir durum da var. Irak Meclisi tatile girdikten sonra, El Maliki Türkiye’de iken, Kuzey Irak Meclisi’nin bölgesindeki petrolü ayrı bir devletmişçesine işletme yetkisi aldığı haberi geliyor. Doğrudan PKK ile ilişkisi yok gibi görünse de, yetkisiz iktidar ile anlaşmanın Türk kamuoyunu aldatma, en hafifi ile oyalama ötesinde bir anlamı olmadığını ortaya koyuyor. Yetkili, işgalci ABD, emperyalist güçler. Irak halkını ortaçağı bile aratacak olumsuz koşullarda, insan haklarından mahrum ölümle, ilkellik ve yoklukla iç içe bir yaşama mahkum ederlerken.. PKK bağlantılı ABD’den nerede ise bizimle alay eden yeni haberler geliyor; işgalci ABD’nin kendisine bağlı Irak güçlerine teslim ettiği yüz binle sayılan silahın kayıp olduğu doğrulanıyor. Her gün bir yenisi gelen PKK terör ve pusu eylemlerindeki şehit haberlerimiz arasında, Genelkurmay’ın “PKK terör eylemlerinin arkasında ABD desteği var, ABD’ye ait silahlar kullanılıyor” açıklaması havada kalıyor. Emperyal işgalin başı, sınır komşumuz olarak olup bitenlerin tümünden sorumlu ABD, silahlı güçleri, silahlarını çaldırmış olmakla sorumluluktan kurtulmuş oluyor.. ??? “Yersek” diyeceğim ama Türkiye’de de başka boyutlarda geçerli olan “yeni ortaçağ” düzeninde bal gibi de yeniyor.. Biz şimdilerde yatıp kalkıp Gül ismine odaklanmış Cumhurbaşkanlığı seçim sorunu ile boğuşuyoruz. Medya korosu, hele de siyasal İslamın sözcüleri, AKP örgüt kadroları, Gül’ün cumhurbaşkanlığını ne kadar çok hak etmiş olduğunu hepimize kabul ettirmek üzere medyatik bombardımana geçmiş durumdalar. İki seçmenden birinin oyunun zaten bu amaçla verildiği vurgulaması ekleniyor. İnansak da inanmasak da şartlı refleksle uygulanmak istenen plana alıştırılıyoruz. Başbakan Erdoğan’a düşen rol, seçim kampanyası boyunca altı çizilen AKP’nin merkezde parti olduğunun altını çizmek. Çabalar Başbakan Erdoğan’ın seçim sonuçları açıklandıktan sonra verdiği sözün gereği, uzlaşma ile cumhurbaşkanı seçmek için ne kadar da direndiğini kanıtlama üzerine; “Başbakan bu sözünü tutabilmek için Gül’ün adaylıktan çekilmesini istiyor. Gül diretiyor. AKP kadroları diretiyor.. Partide taşların yerlerinden oynamaması için Erdoğan zorlanıyor..” Türkiye’nin yeni ortaçağı koşullarında, bu kısır tartışmaların bir de Türkçesini okumaya çalışalım: Anayasanın öngördüğü “uzlaşma” ile cumhurbaşkanı seçimi hak götüre. Başbakan Erdoğan, seçim öncesi Meclis çoğunluğuna, seçim sonrası oyçoğunluğuna da dayanarak elinde tutuğu milletin değil, tabii ki koşulsuz kendi vekillerinin gücüyle, padişah gibi davranmayı sürdürüyor. Uzlaşma, tek kelime ile “dayatma”, AKP’nin Cumhurbaşkanlığı kurumunu iktidarının bir onay makamı haline getirmesi anlamına geliyor. Elbette ılımlı İslam ideolojisi adına sadece icraatları ile değil, yaşam tarzı ile de çok uygun düşen Gül’ün kabul ettirilmesi öncelikli oluyor. Öncelikle ve özellikle DTP kadrolarından gelen açıklamalardaki satır aralarına dikkatinizi çekmek isterim. Bekledikleri oyları alamamalarını, AKP’nin kendilerini katlayarak Kürtlerden oy almasını açıklarlarken, AKP’nin siyasal İslamcı kimlikli ittifaklarının altını çizdiler. Şimdi de demokrasi adına, besbelli günümüzde öne çıkan İslami kimlikle barışmaya çalışma anlamına da gelen bir Cumhurbaşkanlığı stratejileri var. Gül’e karşı çıkmayacaklarını önceden ilan ettiler. MHP ise kendisine yönelik medyatik saldırıdan bir ölçüde olsun aklanma adına, kimliğe olmasa da biçimsel seçim koşullarına baştan “evet”i çekti. Ankara, başkent, AKP iktidarı, AKP belediyesi eliyle, yeni ortaçağı, eski ortaçağı bile aratan ilkel koşullarda yaşamaya mahkum edilmiş; sular akmıyor, ana borular patlıyor, yaşam karabasan, felç oluyor. Her tür bulaşıcı hastalık kapıda.. ABD, AB Türkiye’de ılımlı İslam iktidarına tam destek vermeyi sürdürüyorlar.. soner@cumhuriyet.com.tr HARBİŞ: İNSANCA YA Ş A M İ Ç İ N 1 1 9 7 Y T L Harbİş’in araştırmasına göre yoksulluk sınırı temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 15.63 oranında artarak 1911 YTL ’ye yükseldi. Harbİş’in Sendikal Politikalar Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan Asgari Geçim Haddi ile Açlık ve Yoksulluk Sınırı Raporu’na göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı olan asgari gıda harcaması temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 1.54 artarak 615.87 YTL ’ye yükseldi. Aynı dönemde yoksulluk sınırı olan asgari geçim haddi ise yüzde 15.63 oranında yükselerek 1911 YTL oldu. Tek bir çalışanın insanca yaşayabilmesi için ise ayda 1197 YTL kazanması gerekiyor. KAMUSEN: MAAŞIN YÜZDE 9 0 ’ I G I D A V E B A R I N M AYA Türkiye KamuSen’in, Temmuz 2007 fiyatlarına göre yaptığı araştırmada çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı bir önceki aya göre yüzde 0.44 oranında yükselerek 1135 YTL, dört kişilik bir ailenin asgari geçim sınırı da yüzde 0.19 oranında artarak 2 bin 247 YTL oldu. Türkiye KamuSen Araştırma Geliştirme Merkezi’nin çalışmasına göre çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 1135 YTL olarak hesaplandı. Temmuz 2007 itibarı ile ortalama 979 YTL ücret alan bir memurun ailesi için yaptığı gıda harcaması, maaşının yüzde 50.33’ünü oluşturdu. Araştırmaya göre bir memur, ortalama maaşının yüzde 89.11’ini yalnızca gıda ve barınma harcamalarına ayırmak zorunda kaldı. ABank’ın Alpha’ya satışına veto Ekonomi Servisi Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), Alternatifbank’ın yüzde 50’sinin Yunan Alphabank’a satışına izin vermedi. Kurul tarafından yapılan değerlendirme neticesinde, Alpha Bank A. E’nin ilgili Bankacılık Kanunu’nda belirtilen şartların tamamını aynı anda karşılamadığı dikkate alınarak Alternatifbank ile Alternatif Finansal Kiralama AŞ’deki söz konusu hisse devirlerine izin verilmediğini bildirdi. BDDK’den yapılan açıklamada, Alpha Bank A. E. ve Anadolu Grubu arasında varılan anlaşma uyarınca, Alternatifbank AŞ ve Alternatif Finansal Kiralama AŞ şirketlerinde Anadolu Grubu’nun sahip olduğu payların bir kısmının, “Alpha Bank A. E. ve Anadolu Grubu’nun birlikte kontrol edecekleri bir finansal holding şirketine devri’’ne ilişkin kurumdan izin talep edildiği hatırlatıldı. İklimSA Direktörü Paputçu: Klima kararı gece alınıyor, bir saatte kurulum isteniyor ‘Enerji tasarrufunda iddialıyız’ Ekonomi Servisi Aşırı sıcaklar nedeniyle haziranda satışların 34 kat, yıl genelinde ise yüzde 15 arttığı klima pazarında tüketicinin “son dakika”da ve özellikle gece uyuyamayınca karar verdiğini belirten İklimSA Direktörü Adnan Paputçu, yüzde 80 enerji tasarrufu sağlayan “Sigma” adlı klimalarını tanıttı. Paputçu, düzenlediği basın toplantısında soruları da yanıtladı. Verilere göre, enerji tüketimi içinde yüzde 8 payı olan klima sektörünün tasurruf olgusunu ön plana çıkarmasının zorunlu olduğunu ve bunun için öncü olmayı hedeflediklerini belirten Paputçu, Sigma için toplam 2 milyon dolar harcadıklarını belirtti. İklimSA’nın tanıttığı yeni ürünü Sigma’nın kelime anlamı ‘toparlayan’dan geliyor. Paputçu, birçok özelliği barındırması nedeniyle Sigma adını kullandıklarını belirterek “Pazarda satılan her ürün Inverter teknolojisi olsa, klimaların enerji tüketimindeki payı yüzde 8’den 4’e düşer” dedi. Adnan Paputçu, Türkiye pazarının 20002007 döneminde dünya rekoru kırarak 7 kat büyüdüğünü kaydederken “Biz bu yıl acil durum pozisyonu almıştık. Üründe sorun olmadı, ama hazırlığımıza rağ men kurulumda sorun yaşadık ve daha rahat illerden İstanbul’a ekip desteği yaptık. Çünkü tüketici gece uyuyamayınca klima almaya karar verdi, sabah bir saatte kurulmasını istedi” dedi. İklimSA’nın Sigma’sı 850 YTL’den başlayan fiyatlarla 12 ay taksitle satılıyor. Malezya’da üretilen klimanın kendi pazarını yaratacağını belirten Paputçu, Türkiye’de üretim hedeflediklerini de kay detti. Paputçu “Ama bu tasarruf konusunda bilinçlendirmede ne kadar başarılı olacağımıza bağlı, yani anlatabilirsek pazar yaratabilirsek, üretimi de burAda yapabiliriz” dedi. Z E Y T İ N D E ‘ VA R ’ Y I L I D A YA R A M A D I Zeytinyağında 20052006 sezonundaki ‘yok’ yılına karşın rekor düzeyde ihracat yapan Egeli zeytinci, 20062007 sezonundaki ‘var’ yılında malını elde tutmayı tercih etti. 12 aylık dönemde Ege’den yapılan ihracat, bir önceki döneme göre yüzde 32 geriledi. Zeytinyağında uygulanan devlet teşviki ve fiyattaki olumlu seyirle ağaç sayısını son 5 yılda iki katına çıkaran Türkiye, son 1 yılda dünya piyasalarında fiyatın düşük seyretmesi nedeniyle ihracat miktarını düşürdü. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birlikleri kayıtlarına göre son 12 ayda ‘yok’ yılının yaşandığı önceki 12 aya göre ihracat yüzde 32 düşerek 201 milyon dolarda kaldı. WYETH’E ULUSAL TEKNOLOJİ ÖDÜLÜ ABD’de teknoloji alanındaki en önemli ödüllerden biri olarak gösterilen Ulusal Teknoloji Madalyası, zatürree, menenjit ve kan iltihabı gibi hastalıklara (pnömokokal hastalıklar) karşı geliştirilen Prevenar aşısı ile Wyeth’e verildi. Zatürree, menenjit ve kan iltihabının da aralarında bulunduğu pnömokokal hastalıklar, her yıl dünyada 1 milyona yakın bebek ve çocuğun ölümüne yol açıyor. 140’tan fazla ülkede faaliyette bulunan ve geçen yılki cirosu 20 milyar doları aşan ilaç şirketi Wyeth’ın başkanı Bernard Poussot ödülle ilgili yaptığı açıklamada; “Bu ödül, Wyeth’in yararlandığı öncü bilimin somut bir kanıtıdır” dedi. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle