28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 AĞUSTOS 2007 PERŞEMBE 10 DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr Hollanda’da aşırı sağcı lider Wilders, satışının, hatta evlerde bulundurulmasının yasaklanmasını istedi ‘Kuran tamamen yasaklansın’ YUSUF ÖZKAN Suriyeli bir yetkili, ABD’li temsilcinin katılımını “jest” olarak değerlendirdi. (Fotoğraf: AFP) Suriye’de güvenlik toplantısı ‘Washington Şam’a jest yaptı’ Dış Haberler Servisi Suriye’de düzenlenen, Irak’ın güvenliğinin masaya yatırıldığı “uluslararası güvenlik toplantısına” ABD de temsilci gönderdi. Dün başlayan ve bugün sona erecek toplantıda Türkiye’yi, Irak Özel Temsilcisi Büyükelçi Oğuz Çelikkol başkanlığındaki heyet temsil ediyor. Irak, Türkiye, İran, İngiltere, Ürdün, Mısır, Kuveyt, Bahreyn, Rusya, Çin, Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği’nin temsil edildiği toplantıya, ABD de Şam Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Michael Corbin ile katıldı. Toplantının açılışında konuşan Suriye İçişleri Bakanı Bessam Abdülmecid, “Amacımız Irak halkının krizi aşmasına ve toprak bütünlüğünü korumasına yardımcı olmaktır” dedi. Toplantının ana konusunun, SuriyeIrak arasındaki 360 km’lik sınır hattının denetimi olduğu belirtiliyor. ABD, Suriye’yi, “Irak’taki şiddeti körüklemek ve bu ülkeye teröristlerin sızmasına göz yummakla” suçluyor. ABD’nin de toplantıya temsilci göndermesini Reuters ajansına değerlendiren Suriyeli bir yetkili, Washington’ın Şam’a “bir jest yaptığını” savundu. Ajansa açıklama yapan, Şam’da görevli bir diplomat ise “ABD’nin, Irak ile ilgili politikasını değiştirmesini istediği Suriye’ye, bunun karşılığı olarak hiçbir vaatte bulunmadığını” vurguladı. Adını açıklamayan diplomat, ABD’nin Suriye’ye 2004’ten beri uygulanan yaptırımları gevşeterek veya İsrail’in işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’ni geri vermesi için bastırarak Şam yönetimini etkileyebileceğini kaydetti. Toplantıya katılan delegelerden biri ise “Bu toplantı, Şam’ın, ABD’li yetkililerle konuşup işbirliği yapabileceğini göstermesi için önemli bir fırsat. İki taraf nadiren bir araya geliyor” dedi. Delege, “Iraklı ve Suriyelilerin, sınır güvenliğini sağlamak için ortak bir mekanizma kurmaları gerektiğini” sözlerine ekledi. AMSTERDAM Hollanda’da aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin (PVV) lideri Geert Wilders, ülkede Kuran’ın yasaklanmasını istedi. “Eski Müslümanlar Komitesi” adlı oluşumun lideri İran kökenli Ehsan Jami’nin radikal Müslümanlar tarafından tartaklanmasıyla ilgili tartışmalar sürerken PVV lideri Wilders, Jami’ye destek amacıyla sol eğilimli De Volkskrant gazetesine bir mektup gönderdi. Wilders mektubunda, Kuran’ın satışının, okutulmasının ve evlerde bulundurulmasının tamamen yasaklanması gerektiğini savundu. Müslümanların kutsal kitabından “Faşist bir kitap ve şiddet çağrısı yapıyor” diye söz eden Wilders, “Kuran, Hit ? Kuran için “Faşist bir kitap ve şiddet çağrısı yapıyor” diyen Wilders, Kuran’ın Hitler’in “Kavgam” kitabının İslami versiyonu olduğunu öne sürdü. Wilders, Hollanda’da satışı yasak olan Kavgam gibi Kuran’ın da yasaklanmasını, kullanımının cezalandırılması gerektiğini savundu. ler’in ‘Mein Kampf (Kavgam)’ kitabının İslami versiyonudur” görüşünü öne sürdü. Wilders, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Hollanda’da satışı yasaklanan “Kavgam” gibi Kuran’ın da yasaklanması, evlerde ve camilerde kullanılmasının cezalandırılması gerektiğini belirtti. ifadesini kullandı. Wilders, “Dinden ayrıldığı” gerekçesiyle bir süre önce tartaklanan eski Müslümanlar Komitesi Başkanı Jami’ye de sahip çıktığını, bu kişinin daha önceden korunmaya başlanması gerektiğini belirtti. 150 üyeli Hollanda Parlamentosu’nda 9 sandalyeye sahip olan PVV’nin lideri Wilders, Türkiye’nin AB üyeliğine sert muhalefeti nedeniyle Liberal Sağ Parti’den istifa etmiş ve kendi partisini kurmuştu. Wilders, daha önceki açıklamalarında da “İslam zorba bir din, Kuran şiddet içeren bir kitap” demişti. Wilders, ocak ayında Platform adlı dergide yayımlanan bir söyleşisinde “Avrupa İslamı” projesine karşı çıkmasıyla ilgili bir soru üzerine şu görüşleri dile getirmişti: “Avrupa İslamı diye bir şey yok. Bizim İslama değil, insanlara yatırım yapmamız lazım. Ayrıca Atatürk’ün o güzel prensipleriyle yan yana getirince Türk hükümeti de böyle bir dini girişime para vermezdi. Çünkü Türkiye laik bir ülke. Din ve devlet işlerini birbirinden ayırmıştır. Bu du ‘Yeter dediysek yeter’ Yasak kararının, “Kuran’ı sürekli bahane ve ilham kaynağı olarak kullanan İslamcılar için” açık bir sinyal olacağını kaydeden Wilders, “Yeter dediysek yeter” rum Hollanda için de geçerlidir.” Laiklikten uzaklaşmış bir Türkiye’nin Avrupa’nın başına bela olacağını, Türkiye’de Atatürk’ün mirasını olumlu bir şekilde askerlerin koruduğunu belirten Wilders şu ifadeleri kullanmıştı: “Eğer AB’nin istediği gibi askerlerin Türkiye’de politikaya etkileri sıfırlanır ve kışlalarına dönerlerse, Türkiye’de nelerin olabileceğini kimse tahmin bile edemez. Örneğin şimdiki Başbakan, yeniden gelecek seçimleri kazanıp da aşırı söylemlerde bulunursa ve bunu düzeltecek askerler de olmazsa, o zaman böyle bir ülkeyi AB’nin başına bela almış oluruz. Türk askeri politik rollerini sürdürmeli. Türk askeri laik devleti koruyan güç...” ‘ÇALIŞANLAR ÇEKİLSİN’ ABD Kongre üyesi Ankara’da ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD Kongre Üyesi Cumhuriyetçi Parti Connecticut Milletvekili Christopher Shays, Türkiye’nin terörist faaliyetlere tolerans gösteren bir komşu ülkeye karşı her türlü önlemi almaya hakkı olduğunu kaydetti. Shays, Dışişleri Bakanlığı’nda, yetkililerle bir araya geldi. Türkiye ve Irak arasında imzalanan mutabakat zaptıyla ilgili görüşlerinin sorulması üzerine Shays, iki komşu ülkenin açık bir şekilde PKK’nin terör örgütü olduğunu belirtmelerinin çok önemli olduğunu kaydetti. Shays, şunları söyledi: “Türkiye’nin bu tür bir faaliyete tolerans gösteren bir komşu ülkeye karşı her türlü önlemi almaya hakkı vardır. Ancak ortak bir zemin bulmak için birlikte çalışmak Irak, Türkiye ve ABD’nin yararınadır”. Irak’ın ve ABD’nin bu konuyla ilgilenmesini beklemenin, Türkiye’nin hakkı olduğunun altını çizen ABD kongre üyesi, “Ve sanırım bunu yapacağız” diye konuştu. BM personelinin Irak isyanı Dış Haberler Servisi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin, İngiltere ve ABD tarafından hazırlanan ve BM’nin Irak’taki rolüyle birlikte personel sayısını da arttırmasını öngören karar tasarısını bugün kabul etmesi beklenirken, BM çalışanlarını temsil eden sendika, Bağdat’ta bulunan tüm çalışanların güvenlik gerekçesiyle tahliyesini istedi. Sendikaya bağlı BM Personel Konseyi’nde düzenlenen oylamada, BM Genel Sekreteri ve Güvenlik Konseyi’ne gönderilmesi planlanan ve Irak’a daha fazla personel gönderilmemesini öngören karar oybirliğiyle onaylandı. Kararda, Irak’ta görev yapan personelin “kabul edilemez bir güvenlik riski” altında bulunduğu belirtildi. İşgalin başladığı Mart 2003’ten 5 ay sonra, Bağdat’taki BM binasını hedef alan ve 22 kişinin öldüğü saldırının ardından, örgüt Irak’taki çalışanlarının çoğunu geri çekmişti. 65’ten 90’a çıkacak Mustafa Hüseyin, bir akrabasıyla birlikte Sadr kentindeki bir hastanenin morgunun önünde, ölen amcası için ağlıyor. (Fotoğraf: AP) ABD’den Sadr baskını: 30 ölü Dış Haberler Servisi ABD ordusunun Bağdat’taki Şiilerin yaşadığı Sadr kentine düzenlediği hava saldırısında 30 Iraklı öldü. Amerikan ve Irak güçlerinin düzenlediği hava saldırısı ve baskının hedefinin, İran’dan kaçak silah getirilmesini önlemek olduğu öne sürüldü. ABD ordusundan yapılan açıklamada “öldürülenlerin bir terörist hücresine bağlı olduğu” iddia edilirken 12 kişinin de gözaltına alındığı bildirildi. Irak polisi ise saldırıdaki can kaybını 11 olarak açıkladı ve ölenlerin kadınlarla çocuklar olduğunu öne sürdü. Nüfusu 1 milyonu aşkın olan Sadr kentinde, radikal Şii din adamı Mukteda el Sadr’a bağlı milisler etkin durumda. Irak’taki ABD askerlerinin sayısı, 162 binle rekor düzeye ulaştı. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon Sözcüsü Bryman Whitman, devir teslimleri nedeniyle asker sayısının bu düzeye çıktığını belirterek Irak’taki ABD askerlerinin sayısının sık sık değiştiğini, ancak 2005 yılının ocak ayında yapılan seçimlerden bu yana en yüksek sayıya çıktığını söyledi. Zırhlı nakliyesi için 750 milyon dolar Seçimler sırasında Irak’ta tam 161 bin ABD askeri bulunuyordu. Whitman, düzenli asker sayısının 156157 bin arasında olacağını be lirterek sayının 160 binin üzerine çıkmasının, askerlerin sayısını artırma çabalarıyla ilgisi olmadığını söyledi. Pentagon, Irak’ta yol kenarına yerleştirilen bombalara karşı askerlerine zırhlı araç gönderebilmek için, ABD Kongresi’nden acil finansman talebinde bulundu. USA Today gazetesinin haberinde, 750 milyon dolar tutarındaki nakliye parasının, MRAP zırhlı araçlarının gemiden ziyade uçaklarla birkaç saat içinde ulaştırılmasına imkân sağlayacağı kaydedildi. Gazete, “V” şeklinde gövdeye sahip yüksek şasili bu araçların yol kenarına yerleştirilen bombalara karşı askerleri korumak için gerektiğini yazdı. BM’nin Irak’taki siyasi ve toplumsal konularda daha fazla danışmanlık ve destek sağlamasını öngören karar tasarısının Güvenlik Konseyi’nde bugün yapılacak oturumda kabul edilmesi bekleniyor. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Zalmay Halilzad, görev süresi 10 Ağustos’ta dolacak BM Yardım Misyonu’nun (UNAMI) görev süresini 1 yıl uzatan ve yetkilerini genişleten karar tasarısını hazırlarken hem BM, hem de Irak hükümetinin görüşlerini aldıklarını belirtti. BM Genel Sekreteri Ban Kimun’un siyasal işlerden sorumlu yardımcısı Lynn Pascoe başkent Bağdat’ta hükümet binalarının bulunduğu Yeşil Bölge’deki görevli BM personeli sayısının 65’ten 95’e çıkması gerektiğini savundu. ladimir Putin muhalefetin üzerinden silindir gibi geçti. Dişleri sökülerek bir kenarda uslu uslu oturan Komünist Partisi, “ana muhalefet” rolünden memnun görünmekte, çoğu yaşlı olan üyelerinin giderek azalmasıyla yavaş yavaş siyaset sahnesinden çekileceğe benzemekte. Siyasi yalpazenin merkezinde olma amacını dile getiren birçok örgüt, Kremlin’in desteği altındaki iki partinin (iktidar partisi Birleşik Rusya’nın ve sözüm ona sol muhalif Adil Rusya’nın) saflarına veya ittifakları arasına katılmış durumda. Geriye kalan sağ ve sol marjinal gruplardan ırkçı, faşist ve “dazlaklar”ı çıkarırsak; liberal sağ, dindar, milliyetçi, solcu, anarşist vs. çizgideki bir dizi siyasi örgüt zaman zaman birlikte gösteri yapmaya, “Öteki Rusya” çatısı altında ittifak kurmaya çalışıyorlar. “Öteki Rusya”nın liderlerinden biri eski Başbakan Mihail Kasyanov’du. Kimilerine göre “ABD’nin 2008 Rusya başkanlık seçimleri adayı” olan Kasyanov, “Öteki Rusya” hareketinin liderlerinden eski dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov ve skandallarıyla ünlü milliyetçi yazar Eduard Limonov Marjinal Muhalefet V PERŞEMBENİN GELİŞİ HAKAN AKSAY [email protected] gibi siyasi muhalifleri yeterince saygın ve ağırbaşlı bulmadığı için ittifaktan ayrıldı. Washington’daki çeşitli kuruluşlardan ve Londra’da yaşayan muhalif Rus işadamı Boris Berezovski’den maddi destek aldığı iddia edilen Kasparov ise “en uzlaşmaz ve eylemci muhalif” rolünü aktif olarak oynamaya devam ediyor. Kimilerine göre “Rusçadan çok İngilizce açıklamalar yapan” ve “Batılı haber ajanslarının gözdesi” olan Kasparov, sürekli olarak Putin’i diktatörlükle suçluyor ve seçimlerin demokratik bir ortamda geçmeyeceğini vurguluyor. “Muhalefet Marşı” adı altında Rusya’nın çeşitli bölgelerinde Kremlin aleyhinde yürüyüşler düzenleyen Kasparov ve yandaşları, iktidarın ve polisin sert müdahaleleri ile karşı karşıya geliyor. Lider Putin’in kamuoyu desteğinin yüzde 80’e yaklaştığı bir ortamda Rusya’da ciddi ve kitlesel bir muhalefet hareketi olmadığını söylemek yanlış olmaz. Zaman zaman izinli veya izinsiz gösteriler yapan, isimleri genellikle siyasi skandallar ve gerginliklerle birlikte anılan Kasparov gibi liderler ise iktidara göre “Batı’nın Rusya’daki ‘renkli devrim’ senaryolarının aktörleri”, halkın önemli kısmının gözünde ise “maceracı”, “marjinal” ve “kavgacı” durumunda. Bir ‘Gaz Haberi’nin Düşündürdükleri eni Şafak ve Today’s Zaman gazeY telerinde bir haber çıktı. Konu, bu kış Rusya’nın Türkiye’ye ek doğalgaz vermeyebileceği ve bunun yaratabileceği enerji sıkıntısıydı. ??? Türkiye bir süredir enerji politikasında yeni adımlar atmaya çalışıyor. Bir taraftan toplam doğalgaz ihtiyacının üçte ikisini Rusya’dan alırken, diğer taraftan yeni enerji hatları çalışmalarında Rusya’yı dışlayan alternatifler içinde yer alıyor. Rusya’nın tüm önerilerini elinin tersiyle iterek, gerçekleşeceği bir türlü kesinleşemeyen rakip Nabucco projesini var gücüyle destekliyor. “Enerji kartlarını Rusya gibi açık değil, kapalı oynamakla” övünen Enerji Bakanı Hilmi Güler, İran’la bir anlaşma yaparak Rusya’ya bağımlılığı azalt Felsefenin en büyük gayesi, insana ölmeyi öğretmektir. Henry Fielding kiye’nin Rusya dışı arayışlarına bir tepkisi olduğu ima ediliyor. Doğrusu doğalgazda Rusya’ya “göbekten bağlı” Türkiye’nin, son zamanlarda Moskova’ya bu kadar olumsuz tavır takınması ve böylesine beceriksizce alternatif arayışlarına girmesi nedeniyle, belki de bazılarının, “Ee, sen böyle yaparsan, Rus da sana gaz vermeyerek cezalandırır” diyesi geliyordur. Böylece bir bakıma haberi doğrulama eğilimine giriyorsunuz. Öte yandan haberde, “Gazprom’un bu hamlesinin Türkiye’yi kış ortasında enerji sıkıntısıyla karşı karşıya getirebileceği” belirtilerek bir panik havası yaratılıyor. “Yine Ruslar ve yine soğuktan donma tehlikesi!..” Sonuçta telefona sarılıp konuyu Gazprom yetkililerine soruyoruz. Aldığımız cevap açık: Gazprom’dan veya herhangi bir yan kuruluşundan hiç kimsenin böyle bir açıklama yapmadığını ve Türkiye ile doğalgaz işbirliğinin karşılıklı anlayış temelinde süreceğini umduklarını dile getiriyorlar. Acaba bu haberler nasıl yazılıyor? Amaç birilerini uyarmak mı? Yoksa Rusya düşmanlığını körüklemek mi? Sahi, “Putin çok zeki adam, ama benim de kapalı kartlarım var” diyen Enerji Bakanımız bu konuda ne düşünüyor? Toplam doğalgaz ihtiyacının üçte ikisini Rusya’dan karşılayan Türkiye, son zamanlarda Moskova’yı dışlayan neredeyse bütün enerji projelerinin içinde yer almaya gayret ediyor. İran’la yapılan anlaşma da bu gayretin bir parçası. mayı deniyor. Basınımız coşmuş durumda: “Rusya’ya çalım attık”, “Putin’in hamlesine karşı şah çektik”, “Nabucco’yu kurtardık!”.. Sadece ön anlaşmadan ibaret olan belgeye atılan imzaların mürekkebi kurumadan “ezeli müttefikimiz” ABD’den “veto” geliyor: “Size Rusya’ya alternatif arayın dedik; ama gidip de, bizim savaşa hazırlandığımız İran’ı da seçin demedik!” türünden... Dahası, İran’ın şu ana kadar Türkiye ile yapılmış olan gaz anlaşmalarına sık sık uymadığı ve bazı kış aylarında tek taraflı kesintilere gittiği biliniyor. Ve ilginçtir, son yıllarda İran’ın anlaşma hükümlerini ihlal ederek Türkiye’ye gaz ihracatını aksattığı kara kış koşullarında, Ankara genellikle Moskova’ya rica ediyor ve Gazprom ile BOTAŞ arasındaki anlaşmada belirtilen miktarın üzerinde gaz alıyor. Hatta bu yolda bizzat Başbakan Erdoğan’ın Rusya lideri Putin’e telefon ederek ricacı olduğu biliniyor. ??? Başta sözünü ettiğimiz haberde, Gazprom’un “Bu kış anlaşılan miktarın üzerinde doğalgaz istemeyin” mesajı verdiği iddia ediliyor. Ve bunun Gazprom’un Tür Basın Toplantısı Siyasiler için basın toplantısı, sorulmayan sorulara başarıyla cevap verme ve böylece sorulan soruları geçiştirme sanatıdır. CUMHURİYET 10 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle