19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS 2007 CUMARTESİ 4 HABERLER CHP Parti Meclisi’nde olağanüstü kurultay ve yönetim değişikliği isteyenler başarılı olamadı DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Su Bilinci Zorunlu Garip bir ülke Türkiye, hem hızla su yoksulu olmaya doğru gidiyor, hem de GAP dolayısıyla, dünyanın gözü onun sularında... Küresel ısınmanın en fazla etkileyeceği ülkelerden biriyiz. Bu olgu Türkiye’yi büyük bir su sorunu ile karşı karşıya bırakıyor. En büyük sorunumuz bu konuda bilincimizin olmayışı. Evet Türkiye’de su bilinci yok, oysa olması elzem. Şu anda, su ile ilgili yetki ve sorumluluk 13 kurum arasında dağılmış durumda. Bir an önce, bu yetki ve sorumluluğun tek elde toplanması, bir su bakanlığı veya su enstitüsünün kurulması gerekiyor. On beş yıl önce, o sıralarda henüz kamuoyunu heyecanlandıran, tarihimizin en büyük bölgesel kalkınma projesi olan GAP için bölgeye gittim. Gördüklerim, toplumun heyecanının ne kadar haklı olduğunu kanıtlıyordu. Yalnız tarım alanında bile Türkiye’nin üretimi katlanacaktı. Gezim, Adana’da Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde sona ererken, yetkililer büyük tehlike konusunda uyardılar: Yanlış ürün seçimi ve hatalı sulama yüzünden, tuzlanma sonucu bu topraklar tümden yitip gidebilirdi. Öyle de olmakta.. bu öngörüler artık maalesef yaşama geçmekte. ??? Doğal Hayatı Koruma Vakfı Başkanı Akın Öngör, geçen gün Vatan’da çıkan yazısında, Türkiye’de suyun yüzde 72’sinin tarım sektöründe kullanıldığını, bu miktarın yüzde 92’sinin yüzey sulaması şeklinde olduğunu belirtiyordu. Yağmurlama ve damlalama yöntemiyle kullanılan su ise yalnızca yüzde 8. Bu durumun en kısa zamanda değişmesi zorunlu. Aksi takdirde neler olduğunu GAP örneğini yaşayarak görüyoruz. Yalnızca Konya bölgesindeki 304 bin dekarın damlalama ya da yağmurlama yöntemiyle sulanması halinde sağlanacak su tasarrufu yüzde 70 75 olacak. Türkiye’de son 40 yılda 1300 bin dekar sulak; kurutma, doldurma, su sistemlerine müdahale yoluyla ekonomik ve ekolojik işlevlerini yitirme durumunda kalmıştır. Sulakların behemehal koruma altına alınması zorunlu. Türkiye’de susuzluk arttıkça, çok değerli olan yeraltı sularına başvuran üretici ve tüketici sayısı da çoğalmakta. Son zamanlarda İstanbul’da bahçe ve konut kullanımı için, yerli yersiz, DSİ’nin denetimi olmaksızın yeraltı sularına başvurulmakta. Bu çok tehlikeli girişimin bir an önce durdurulması gerekiyor. Örneğin bugün Konya kapalı havzasında var olan 50 bin kuyunun 26 bini kaçak. Bu çok tehlikeli girişimin bir an önce durdurulması, kaçak kuyuların, çok önemli olan yeraltı sularının dengesinin bozulmaması için, engellenmesi gerek. ??? Türkiye’de var olan 3.327 belediyenin yalnızca 239 tanesinde arıtma tesisi var. Atık sular doğrudan diğer su havzalarına karışmakta. Yine aynı şekilde Türkiye’deki 58 organize sanayi bölgesinin sadece yüzde 9’unda deşarj sistemi bulunmaktadır. Bir litre atık suyun, sekiz litre su kirlettiği göz önünde bulundurulursa, yukarıda belirttiğim durumun nasıl bir kirlenmeye ve su kaynaklarının tahribine yol açacağı kendiliğinden anlaşılabilir. Kentlerimizdeki içme ve kullanım sularının durumuna gelince: İki gündür bu sütunlarda yazılanların ışığında, kamu kuruluşlarının su konusunda ne denli vurdumduymaz olduklarını varın takdir edin... Ankara’da tüketilen suyun 1/3’ünün kamu tarafından kullanıldığını tekrar anımsatırım. Ayrıca kentlerimizde kullanılan suların yüzde 40 60’ının şebeke bozukluğu yüzünden yitirildiğini, yüzde 30 40’ının da kaçak kullanım sonucu denetim dışında kaldığını belirtmek gerek. Türkiye’nin, bu durumun devamını seyretmek gibi bir lüksü kalmamıştır. Satırbaşlarıyla özetlenen bu sorunların üstesinden gelinmesi için ulusça seferber olunması, büyük çaba gösterilmesi gerekli. Ama her şeyden önce, toplumda bir su bilincinin oluşturulması zorunlu. Herkesin gözünün Dicle ve Fırat dolayısıyla Türkiye’nin sularının üzerinde olduğu bir dönemde, herhalde su bilinci, su kaynaklarının özelleştirilmesinden (yabancılaştırılması diye de okuyabilirsiniz) geçmiyor. Muhalefette hayal kırıklığı TÜREY KÖSE ANKARA CHP Parti Meclisi (PM) toplantısından Genel Başkanı Deniz Baykal ile Merkez Yönetim Kurulu (MYK) güven tazeleyerek çıkarken, olağanüstü kurultay toplanması ve yönetim değişikliği beklentisi içinde olan muhalifler düş kırıklığına uğradı. CHP PM’nin önceki gün 11 saat süren toplantısında seçim sonuçları masaya yatırıldı. Yönetimin değişmesini isteyen PM üyeleri, yeterli imzaya ulaşamayacaklarını anlayınca güvensizlik önergesi verme girişiminden vazgeçti. Buna karşın, CHP lideri Baykal, yönetim için güvenoyu istedi ve 12 üye dışındaki PM üyeleri yönetime güvenoyu verdi. PM üyelerinden İzzet Çetin, Gülsün Bilgehan, Ali Ke ¨? CHP PM’nin 11 saatlik toplantısında yeterli imzaya ulaşamayan muhalifler güvensizlik önergesi veremedi. Baykal, toplantıda başarısızlığın sadece kendilerinden kaynaklanmadığını, dış etkenlerin de etkili olduğunu vurguladı. Toplantıda PM üyelerinden Mustafa Özyurt’un “Ben bir hekimim. Ortada bir hastalık var ve bunun için ameliyat şart diyorum. Siz ise çeşitli ilaçlarla bunun tedavi edileceğini savunuyorsunuz” dediği aktarıldı. mal Kumkumoğlu, Örsan Kunter Öymen, Durmuş Özcan, Sevgi Kökbudak, Lütfiye Memioğlu, Mustafa Özyurt, Hüseyin Karakoç, Adil Özkol, Yıldırım Emsiz ve Ali Rıza Gülçiçek yönetime güvenoyu vermedi. Baykal, toplantıda başarısızlığın sadece kendilerinden kaynaklanmadığını, dış etkenlerin de etkili olduğunu vurguladı. Edinilen bilgiye göre Baykal, “1970’lerde konjonktürü yakalamıştık. Bazen çok iyi şeyler yapsanız da konjonktür farklı sonuçlar getirebilir. Bir partinin aldığı oy kadar üstlendiği misyon da önemlidir. CHP, çok önemli bir misyon üstlenmiştir. Ayrıca, ister sanal, ister gerçek ekonomik büyüme olsun bu siyasi iktidarın lehine olur” dedi. Baykal’ın, “Sorun ben olsam, yönetim olsa çözüm çok kolay” sözleri üzerine Ali Kemal Kumkumoğlu “Bir deneyin efendim, bir bırakın, hiç bırakmadınız ki” diye laf attı. Bu sırada salonda gülüşmeler olduğu ve Baykal’ın da “Bırakırsak görürsünüz, bırakanların durumu ortada” karşılığını verdiği öğrenildi. PM toplantısı, yönetim değişikliği ve olağanüstü kurultay kararı alınmasını bekleyenleri hayal kırıklığına uğrattı. PM üyelerinden İzzet Çetin, şunları söyledi: “İlk defa bir PM toplantısında Genel Başkan bu kadar demokrattı, konuşmalara sınır ge tirilmedi, 30 kişi konuştu. Şekil olarak iyiydi, ama sonuç olarak beklentiler karşılanmadı. Siyasal partiler sıkıntılarını, sorunlarını kurultaylarında tartışır. Kurultaydan kaçarak, halktan kaçarak parti sorunlarından kurtulamaz. Bizim Sarıgülcülerle, gerçekten CHP’yi toparlamak değil, bitirmek isteyenlerle bağlantımız yok. Partimizi; terkettiği sosyal demokrasinin evrensel değerlerine sahip çıkmaya, yeniden sola döndürmeye, emekle barıştırmaya çalışacağız.” Rüşvet tartışması O DA SEÇMENE KIZGIN İĞNELİ FIRÇA Haluk Koç: Bundan sonra sade vekilim CEMİL CİĞERİM asirmen?cumhuriyet.com.tr ATEŞYANBAYDEMİR GÖRÜŞMESİ Diyarbakır’da Ermeni kiliseleri onarılacak DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Ermeni Patrik Vekili Aram Ateşyan, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’i ziyaretinde, onarımı yapılan iki kilise için yardım istedi. Baydemir de desteğe hazır olduklarını söyledi. Türkiye Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan’ın vekili Ateşyan, Diyarbakır ve Çeltik kiliselerinin restorasyonu nedeniyle İstanbul’dan Diyarbakır’a gitti. Ateşyan, Diyarbakır Sur Sarkis Gregos Hıdır İlyas Kilisesi Vakfı Başkanı ve yönetim kurulu üyeleriyle birlikte Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Baydemir’i makamında ziyaret etti. Ziyaret sırasında açıklamalar yapan Ateşyan, kiliselerin restorasyonuyla ilgili olarak “Arkadaşlarımız büyük bir yük altına girdiler. Diyarbakır ve Çeltik kiliseleri virane halde. Onun onarımıyla ilgili proje onaylandı. Moloz ve toprakların temizlenmesi için durumu yerinde görmeye ve sizden destek istemeye geldik” dedi. Ateşyan, kiliselerin onarılmasıyla yurtiçi ve dışından birçok insanın Diyarbakır’a geleceğini söyledi. Ziyaretten dolayı memnuniyet duyduğunu dile getiren Baydemir ise, “Kentimizin yüreği o kadar büyük ki, tüm farklılıkları ve tüm zenginlikleri kucaklamaya hazır bulunuyor” diye konuştu. Yapabilecekleri her türlü desteği ulaştırmaktan onur duyacaklarını vurgulayan Baydemir, konuklara çiçek ve bir tablo armağan etti. SAMSUN CHP Grup Başkan Vekili ve Samsun Milletvekili Haluk Koç, seçimlerde Samsunlulardan beklediği oyu alamadığını belirterek “Önümüzdeki dönem CHP Grup Başkan Vekilliği için aday olmayacağım. Benden doktor, hastane konusunda yardım isteyeceklere de, AKP’nin sağlıkta devrim yaptığını, kimsenin bana ihtiyacının kalmamış olması gerektiğini anlatacağım” dedi. 22’nci dönem Samsun milletvekilliği sırasında CHP Grup Başkan Vekilliği yapan Koç, 22 Temmuz’da yeniden milletvekili seçildi. 4.5 yıl boyunca yoğun bir tempoyla çalıştığını anlatan Koç, buna karşın seçimlerde Samsunlulardan beklediği sonucu alamadığını ifade etti. Milletvekilliği boyunca en az bir kere her köye gittiğini, her sokağa girdiğini ve herkesin derdini dinlediğini vurgulayan Koç, “ ‘Aman bana bakacak bir doktor’, ‘Aman bana yatacak bir hastane’ taleplerini karşılarken, Meclis çalışmalarını da aksatmadan yürüttüm. Bana gelen kimseye ‘Sen hangi partidensin?’, ‘Seni kim gönderdi?’ demedim. Bana gelip de yardım talebinde bulunanların sadece Samsunlu olmalarını referans saydım” diye konuştu. TBMM’deki odasını boşaltan ve önümüzdeki dönem grup başkan vekilliği için aday olmaya cağını bildiren Koç şöyle devam etti: “Benden doktor, hastane konusunda yardım isteyeceklere de, AKP’nin sağlıkta devrim yaptığını, kimsenin bana ihtiyacının kalmamış olması gerektiğini anlatacağım. Haluk Koç 22 Temmuz’da bu sonucu hak etmedi. Bu dönem sade bir milletvekili olarak görev yapacağım.” SEZER VE ASKER KATILMIYOR Yeni yasama dönemi bugün başlayacak ANKARA (Cumhuriyet tirmesi nedeniyle, bir eksikle Bürosu) TBMM Genel Ku yeni yasama dönemine başlarulu bugün saat 15.00’te top yacak. DTP’li yöneticilerin, lanacak. En yaşlı üye sıfatıyla geçmişte yaşanan “Kürtçe yeCHP’li Şükrü Elekdağ’ın baş min” krizine göndermede bukanlık edeceği genel kurulda, lunarak “hataları tekrarlamilletvekilleri sırayla yemin mayacakları” yönündeki açıklamaları nedeniyle yeni bir “yeedecek. Meclis Başkanmin krizi” beklık Divanı’nda, ? 23. dönem parlamen lenmiyor. Ant içaralarında ceza tosunun 1. yasama yılı, me töreninin arevindeyken mil 1 Ekim’e kadar süre dından Meclis, letvekili seçilen cek. Meclis, 2. yasama TBMM başkan DTP’li Sebahat yılının başlayacağı 1 adaylarının başTuncel’in de yer Ekim’e kadar sadece 2 vurusu için 5 gün çalışmalarına ara aldığı en genç 6 ay çalışmış olacak. verecek. üye görev yapacak. Buna göre Divan’da TunAnt içme törenine Cumhurcel’in yanı sıra yine aynı par başkanı Ahmet Necdet Setiden Ayla Akat Ata, AKP’li zer’in geçen yıl olduğu gibi Dilek Yüksel, Özlem Türkö bu yıl da katılmayacağı bildine, Hamza Yerlikaya ve Ab rildi. Genelkurmay Başkanı ve dulkadir Emin Önen görev kuvvet komutanlarının da YAŞ alacak. Meclis, MHP’li Meh toplantılarının bitmesine karmet Cihat Özönder’in maz şın Meclis’teki törene katılmabatasını alamadan yaşamını yi ları beklenmiyor. PM toplantısında seçimlerde aday gösterilmeyen eski Kocaeli Milletvekili İzzet Çetin ile MYK üyelerinden Fuat Çay arasında tartışma yaşandı. Edinilen bilgiye göre aday saptama sürecindeki yanlışlara dikkat çeken Çetin, “Benim lisZAFER TEMOÇİN te dışı kalmam, gelen bir ihbarı önlem alınsın diye, partimizi sakınmak için, ‘böyle bir duyum var’ diye bildirmemle mi ilgili? Hatay’da iddialar var, Fuat Çay burada mı? Milletvekili aday sıralarının para karşılığı verilmekte olduğuna ilişkin ihbarı, önlem alınsın diye, partimizi sakınmak için size bildirdim. Sonra listelere konmadım” dedi. Çay’ın sendikacı kökenli Çetin’i hedef alarak “İftira. Asıl sendikacıların malvarlığına bakılsın” sözleri üzerine tartışmanın büyüdüğü aktarıldı. Eski Türkİş Başkanı Bayram Meral ve Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi’nin de İzzet Çetin’i savunduğu öğrenildi. [email protected] Toplantıda PM üyelerinden Mustafa Özyurt’un “Ben bir hekimim. Ortada bir hastaYENİ DÖNEM HAZIRLIKLARI SÜRÜYOR lık var ve bunun için ameliyat şart diyorum. Siz ise çeşitli ilaçlarla bunun tedavi edileceğini savunuyorsunuz” dediği aktarıldı. Eski Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan’ın “Başarısız oldunuz. İstifa ediniz. Eğer böyle devam ederse korANKARA (ANKA) diller” olarak algıladığını, karım benim çocuklaTBMM’ye 23’üncü dönem Türkçeyi yabancı dil olarak rım da, sizin torunlarınız için seçilen milletvekillerinin görmesinin söz konusu olmada CHP’ye oy vermeyebiyografileri Meclis’in inter dığını bildirmişti. Ahmet cek” sözleri yöneticilerin net sitesine konulmaya başlan Türk’ün biyografisinde, evli tepkisine neden oldu. Ali dı. İnternet sitesinde biyog ve 8 çocuk babası olduğu da Kemal Kumkumoğlu’nun belirtildi. İnternet sitesirafilerine yer verilen ilk “Genel Başkan dahil herne Ahmet Türk’ün esmilletvekilleri arasınkes üstüne düşeni yapki bir siyahbeyaz da DTP Mardin Milmalıdır” dediği toplantıfotoğrafı alındı. letvekili Ahmet da, Örsan Kunter ÖyMeclis’in interTürk ile DTP Muş men’in de “Kurultayda net sitesinde DTP Milletvekili Sırrı Muş Milletvekili Sakık da yer aldı. aday olmayacağınızı söySırrı Sakık’ın biyogTBMM’ye başlemenizi beklerdim. Parrafisine de yer verilvuru sırasında doldurtiyi muhalefete mahkum di. Sakık’ın biyografiduğu formda “Bildiğiedenler sorumludur” göniz Diller” bölümüne “Türk sinde, bildiği yabancı dil Franrüşünü dile getirdiği öğreçe” yazması tartışma yaratan sızca, mesleği turizm işletmenildi. Öymen’in seçim soAhmet Türk’ün kısa biyog cisi, bulunduğu görevler de nuçlarıyla ilgili yapılacak rafisinde, bildiği dillere iliş DEP ve DTP Kurucu Üyeliaraştırmalar konusunda da kin herhangi bir bilgi yer al ği, 19’uncu dönem milletve“Bir araştırma daha yapkilliği olarak belirtildi. TBMM madı. tırın. Bakın bakalım, Türk daha sonra yaptığı internet sitesine diğer partileCHP’ye oy verenler CHP açıklamada, formda sorulan rin milletvekilleriyle ilgili kıyönetimini başarılı bulsoruyu “bildiğiniz diller” ola sa biyografiler yüklenmeye duğu için mi oy verdi, rak değil “konuşabildiğiniz başlandı. yoksa ilkeleri için mi?” dediği öğrenildi. Vekil biyografileri internet sitesinde “Yassıada’da Yaptırılmayan Savunmalar” başlıklı 6 Temmuz tarihli yazıma gazetemizin okuyucu mektupları köşesinde bir eleştiri yayımlandı. Şevket Çizmeli imzalı mektup, özet olarak Hasan Polatkan’ın savunma hakkını bol bol kullandığını öne sürüyor. Çizmeli, Yassıada’da yargılanan ve 15 Eylül 1961’de idam edilen Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın daha önce başka davalardan defalarca savunma yaptığını, bu nedenle savunmasını yapamadığı iddiasının gerçekleri yansıtmadığını ifade ediyor. Çizmeli ayrıca “Oral Çalışlar’ın ikinci bir haksız suçlaması, CHP’lilerin bir kısmının idamları istediklerine ilişkin olanıdır” diyor.. Önce sondan başlayarak cevap vereyim. Ben o yazımda ne demişim, aynen aktarıyorum: “Çünkü o dönemde Türkiye’de bir kesim onların idam edilmesini memnuniyetle karşılamış, hatta Yüksek Adalet Divanı’nın idam kararı Yassıada Savunmaları… verdiği 15 DP’linin hepsi idam edilmedi diye tepki göstermişti.” Görüldüğü gibi ben CHP’liler sözcüğünü kullanmadım. “Bir kesimin memnun olduğundan” söz ettim. Hatta yeterli bulmadığından söz ettim. Bir CHP’li ailenin çocuğu olarak o dönem kendi ruh halimi de aktardım. CHP’lilerin bir kısmının idamı istediği de ayrıca doğrudur. Bunu ben kendi çevremden biliyorum. Kaldı ki o günün gazetelerini açarsanız ve incelerseniz, DP’lilere karşı nasıl kışkırtıcı ve saldırgan bir üslup kullanıldığını görürsünüz. ??? Hasan Polatkan sonuç olarak yazılı savunmasını mahkemede okuyamamıştır. Bu asıl tarihi gerçektir. Yüksek Adalet Divanı, bir darbenin yarattığı ve hukukiliği meşru bir ortamda kabul edilmesi mümkün olmayan bir kuruluştur. Öyle bir kuruluşta adil ve hakkaniyetli bir savunma yaptırıldığını söylemek acıdır. Hasan Polatkan, seçimle işbaşına gelmiş bir Meclis’ten güvenoyu alan bir hükümetin maliye bakanıydı. O günlerde birçok insana meşru ve makul gelen müdahalenin özellikle Yassıada yargılamaları bölümü, bugün baktığımızda hazindir ve kabul edilemez. Demokrat Parti iktidarının siyasi hataları, demokrasiye aykırı uygulamaları tabii ki vardı. Bunları o gün de bugün de değerlendirip eleştirebiliriz. Siyasi hataların düzeltilme yolu halkın iradesidir, hukuk devletidir. Hiçbir gerekçe, seçimle gelmiş bir iktidarın mensuplarını idam sehpasına yollayan uydurulmuş mahkemelerin savunmasını haklı çıkaramaz. ??? Ben böyle bir yazıyı neden yazdım? Öncelikle uzun yıllar sonra yeniden genişletilerek yayımlanan bir kitabı okuyucularımla paylaşmak istedim. İkinci olarak, bir ülkenin başbakanı idam edilmişse her zaman önemli bir konu olarak kalacaktır. Üçüncüsü, bir anlamda kendimle hesaplaşmak için yazdım. Ben 1314 yaşındaki çocuk aklımla, neden 15’i değil de 3’ü asılmıştı, diye üzülmüştüm. Bu algıyı herhalde kendi kendime edinmedim. CHP ilçe yöneticisi olan babam, kadınlar kolu yöneticisi olan annem ve kendi çevremden böyle bir anlayış edinmiştim. Daha sonra babam da annem de bu idamlara çok üzüldüklerini söylediler. Ancak o günkü durum öyle değildi. Siyasette, intikam ve şiddet eğilimi her zaman mümkündür. Bu yöndeki eğilimleri hep görüyorum ve üzülüyorum. “Yassıada’da Yaptırılmayan Savunmalar”ı okurken, kendimi asılan siyasetçilerin ailelerinin yerine koydum, empati yapmaya çalıştım. Çünkü onların idamından 11 yıl sonra da benim arkadaşlarım idam edildi. O zaman da başka birileri bu idamları desteklediler ve memnun oldular. Çifte standart hep sürdü. Umuyorum ve istiyorum ki, siyasette farklılığın, idamlara ve cinayetlere neden olmadığı bir ülkede yaşayalım. Yassıada yargılamaları bu ülkenin tarihinde bir acıdır. Bunun hiçbir gerekçeyle savunulmasını anlamam ve kabul etmem mümkün değildir. ??? “Bana olunca yanlış, başkasına olunca doğru” mantığından insanlık da bu ülke de çok zarar gördü. Yassıada yargılamalarıyla yüzleşmemiz gerekiyor… Daha sonrası için, gelecek kuşaklar için çok önemli… CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle