19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 AĞUSTOS 2007 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Ernst &Young’ın yaptığı ‘Avrupa’da Yatırım Çekiciliği’ anketine göre, Türkiye 2050’nin yeni G7’lerinden olacak 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Sıkın dişinizi, 43 yıl kaldı! ? 800 uluslararası yönetici ile yapılan ankete göre 2050 yılında Türkiye, Rusya, Brezilya, Hindistan, Çin, Endonezya ve Meksika’nın toplam milli geliri, bugün dünyanın en gelişmiş 7 ekonomisinin toplam GSMH’sini geçecek. Ekonomi Servisi Ernst & Young’ın 800 üst düzey yönetici ile konuşarak gerçekleştirdiği uluslararası bir anketin sonuçlarına göre, Türkiye bu yüzyılın ikinci yarısına dünyanın en gelişmiş 7 ülkesinden biri olarak girmeye aday ülkeler arasında yer alabilecek. “Avrupa’da Yatırım Çekiciliği” anketinin sonuçlarına göre, bugün “gelişmekte olan” ülkeler arasında sayılan Rusya, Brezilya, Hindistan, Çin, Endonezya, Meksika ve Türkiye’nin GSMH’si, 2050 yılında gelişmiş 7’lerin (G7) GSMH’sini geçecek. Ancak bu sonucun gerçekleşmesi, diğer ülkelerin ve Türkiye’nin, küresel yatırımlara paralel bir şekilde altyapılarını geliştirip geliştiremeyeceklerine, değer yaratan yatırımlardan tam anlamıyla fayda sağlayıp sağlayamayacaklarına, şeffaflık, açıklık ve eşitlik konularında gerekli değişiklikleri yapıp yapamayacaklarına bağlı gözüküyor. Başka bir deyişle, anket sonucu ortaya çıkan öngörünün gerçekleşmesi için bu temel sorunların olumlu sonuçlanması gerekiyor. Anketteki diğer bulgular da özetle şöyle: Gerileme yaşamasına rağmen halen Batı Avrupa, yüzde 55 ile dünyanın en çekici yatırım merkezi olarak gösteriliyor. Üretim açısından en çekici ülke ise Çin. Yatırım tercihlerini belirleyen iki temel unsurun taşıma ve lojistik altyapısı ile işgücü maliyetleri olarak gösterilen raporda, Avrupa’ya yapılan yabancı yatırımların bir önceki seneye göre yüzde 15.2 oranında arttığı ve 3 bin 531’e ulaştığı belirtiliyor. Yabancı yatırımlardan en çok pay alan ülke ise yatırımların yüzde 19’unu tek başına çeken İngiltere. İngiltere’yi Fransa ve Almanya izliyor. Tüm yatırımlar Avrupa’da 200 bini aşkın istihdam yaratmış durumda. Üstelik uluslararası üst düzey yöneticilerin yarıdan fazlası Avrupa’nın çekiciliğinin daha da artacağı kanısında. Özellikle de Orta Avrupa’nın gelecek 3 yılda en cazip bölge olması bekleniyor. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Güneydoğu Avrupa’nın cazibesinin artacağına inananların oranı ise yüzde 48. ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA The Economist dergisi, mali piyasalarda son mali sarsıntıları değerlendiren son sayısındaki yorumunda, uluslararası yatırımcının Türkiye ekonomisinin risklerini nihayet görmeye başladığını yazıyor. Eğer Economist’in bu saptaması doğruysa, AKP hükümetini iktidara taşıyan, ekonomik başarı hikâyesinin gerçeği ortaya çıkmaya, sonu gelmeye başlıyor demektir. The Economist’in dikkat çektiği gibi uluslararası mali dalgalanmalarda, özellikle de kredi piyasalarındaki bunalımlarda, sarsıntının kaynağı gelişmiş ülkeler olsa bile “yükselen piyasalar” da büyük zarar görebiliyor. Bu zarar iki yoldan gerçekleşebiliyor. Birincisi, uluslararası yatırımcılar, mer Allah’a Havale Başkentin belediye başkanı Gökçek su işinin altından kalkamayınca işi Allah’a havale etti: “Allah’ın bu kadar büyük afet göndereceğini öngöremedik”, “Allah isterse susuzluk bir anda biter” dedikten sonra sorumlulukta topu atmaya çalıştığı kendi partisinin bakanlığı ile çatışması, DSİ ile yaşanan çekişme sadece oy veren seçmenin değil, susuzluğa mahkum halkın dikkatinden kaçırılmış bulunuyor. Sıra bundan sonrası için bulunacak çarelere gelince, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinde ilk adım, okulların bir ay geç açılması önerisi geliyor. Ardından bir adım ileri, Ankaralılara iki aylık tatile çıkmaları, akrabalarının yanına başka kentlere gitmeleri öneriliyor. Su sıkıntısından ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarından kendilerinin değil, Ankaralıların sorumlu olacakları uyarısını da unutmuyor. Dahası, kendi personelini tatile göndereceğini söylüyor. Her konuda atak Başbakan Erdoğan, AKP yönetimi içinde oldukları bu trajik olay yokmuş gibi susuyorlar. Doğrusu merak ettim, personelini tatile gönderdikten sonra başkentin hizmetlerini ne yapmayı düşünüyorlar? Tatile gönderecekleri personelin ücretini ödeyecek, yol harçlığı, tatil harçlığı, kalınacak akrabalara da konuk ağırlama harçlığı gündemlerinde var mı? Ne de olsa yaz ortasında oylarını istedikleri seçmene kömür vermeyi akıl edebilen, zaten tatile çıkmış olanları oy kullanmak üzere Ankara’ya taşıyabilen, ayrıca harçlık, erzak vermeyi unutmayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Sadaka düzeni için bütçeden tırtıklanan kaynaklar dışında asıl fonları da belediyeler malum yöntemlerle oluşturmuşlardı. Gökçek’in yönetimindeki belediye, sadaka düzeninde başı çekenler arasındaydı elbet. ??? Su işi, oyu için seçmeni sadaka ile satın alma işine hiç benzemiyor. Ankara’nın Allah’a havale etmeye çalıştıkları, kuraklığın güncel olarak ancak katkısının olduğu su sorununu çözmek, ciddi bir kamu hizmeti, devlet sorumluluğu. İkisi de bir iktidar süreci boyunca AKP yönetim kadrolarının sorumluluğunda. Bakanlık ve belediyenin topu birbirlerine atmaları durumu değiştirmiyor. Su sorununu çözmek, devlet sorumluluğu olan siyasi kadroların işi. Cemaat, aşiret kültürü ile siyasal İslama sığınarak her şeyi, yağma, talan düzeni için satıp savurarak, kayıt dışı sağlanan kaynaklardan yoksula sadaka dağıtarak, göz boyayan işlerde öne çıkıp çalışkan, iş yapan imajı yaratarak akıl almaz bir çıkar ağından destek alarak... bugünlere gelindi. Devlet sorumluluğu olan siyasal kadrolar olmaya kalkışsalardı, bir tek Ankara, İstanbul’u susuz bırakmamak adına yapmaları gereken yatırımları sadece bir düşünün... Siyasal kazanımı, onların şu ünlü piyasa, tüccar kültürü ile getirisi var mıydı? Seçimlerden önce kafamıza çarpmadığı için algılamadığımız susuzluk sorununu çözme adına, vitrini olmayan gerçek kamu hizmetleri yapılmış olsa; AKP , Erdoğan, Gökçek, “Sizi susuz bırakmayacak yatırımları yaptık, nokta nokta harcamaları yaptık, partilimizi zengin ettiğimiz, seçmeni mutlu ettiğimiz harcamalar için de hiç para kalmadı...” diyerek seçmen karşısına çıksalardı... Yani devlet sorumluluğu içinde siyasal görevini yapmanın oy getirisi olabilir miydi? Bir de bu yatırımlara kaynak ayırmadan, kamu yararı gözetmeden, yağma düzeni içinde yapılanların getirisine bakın. Bir tek su sorunu ölçeğinden yola çıkarak, bu ülkenin doğru dürüst yönetilmesi için, siyasal sorumlulukla yapılması gereken, yapılmayanların hepsini birden düşünmeye çalışın. Hani içdış odaklı, kuralsız, ilkesiz, her tür değerin, sorumluluğun çağdaş düzen, hak ölçütlerinin yok sayıldığı kirli çıkar ağında, AKP’nin her iki seçmenden birisinin oyunu alması olayını yere göğe koyamayanlar var ya... Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en gözü kara, keyfi iktidarında, devlet sorumluluğundan başka her tür kişisel, aile de dahil, çıkar kaygısı önceliğinde, gerçekten çok çok icraat yapan, Cumhuriyet kazanımları, birikimlerini yağmalayan siyasal erkin iktidarda oy artışını demokrasinin zaferi olarak ilan edenler var ya... Daha bunlar çok güzel günlerimiz. İktidar zaferinin ardından, kışa girmeden, bu iktidarın siyasal sorumsuzluğu yüzünden, öylesine ağır yeni yeni sorunlar ortaya çıkacak ki... Siz Başbakan Erdoğan’ın kaptanlığındaki siyasal ekibin yaz ortası seçiminde diretmesinin gerçek anlamı üzerinde hiç düşündünüz mü? Sadece tatile giden seçmenin nasıl oy kullanacağını tartıştık. Cumhurbaşkanını istedikleri gibi seçmiş olsalar dahi, planlarında yazı geçirmeden seçim olduğunu unuttuk. Bu yangından mal kaçırma telaşı neydi acaba? Dünya ve Türkiye siyasal, ekonomik gerçeklerinin, yaz bitiminde siyasal sorumluluklarında olan ayıplı durumların, kirli çamaşırların hızla bir bir ortaya çıkacağı kaygısı olabilir mi? Zaten kendi anketleri, itirafları, sonbahar seçimlerinde en az 1015 puanlık, yüzde 30’larda kalan bir oy oranını göstermiyor muydu? Ne yazık ki bedelini hep birlikte ödeyeceğiz. Başkentin susuzluk dramı dakika bir gol bir. Bir oy vermiş seçmen ile bir oy vermemiş seçmeni birlikte vuruyor. Elbette oy hakkı olmayan halkımızın yaşlısı, çoluk çocuğu bedelin en ağırını, hem de hiç günahı olmadan ödüyor... [email protected] Bu da bugünün gerçeği: Yatırımcılar Türkiye’nin risklerini görmeye başladı kez piyasalardaki zararlarını kapatmak, sorumluluklarını yerine getirmek için paralarını yükselen piyasalardan çekebiliyor. İkincisi, genelde risk algısının olumsuz yönde değişmesiyle birlikte, uluslararası yatırımcılar yükselen piyasalarda, daha önce görmezden geldikleri sorunları görmeye başlayarak risk algılarını değiştiriyor, “kaliteye kaçmaya”, böylece paralarını, yükselen piyasalardan çekmeye başlıyor ya da yeni yatırımlar yapmakta, kredilerini yenilemekte isteksiz davranıyorlar. The Economist, geçen beş yıl boyunca dünya ekonomisinde yaşanan likidite genişlemesi ve kredi piyasalarındaki iyimser ortamdan Türkiye’nin de diğer yükselen piyasalar gibi yararlandığına dikkat çekiyor. The Economist’e göre, Türkiye’de, dış hesapları fazla veren, çoğu yükselen piyasa ekonomilerinin aksine, cari açığı GSMH’sinin yüzde 7’sine ulaşmış olmasına karşın TL değerlenmeye ve yüzde 18 civarı kısa dönemli faizler sayesinde yabancı sermaye gelmeye devam etti; özel sektör borçları 20032006 ara sında 72 milyar dolar arttı. The Economist, Türkiye’nin “carry trade” (düşük değerli ve faizli dövizlerle borçlanarak, yüksek faizli dövizlere plase etmek) işlemlerinden de büyük ölçüde yararlanmış olduğuna işaret ediyor. Ancak, şimdi, küresel risk algısının değişmeye, bu işlemlere kaynak oluşturan yen gibi dövizlerin değerlenmeye başlamasıyla, yatırımcı Türkiye ekonomisinin sorunlarının, son 5 yılda, dolar bazında yıllık ortalama yüzde 22’ye varan ekonomik büyüme hızlarının garipliğinin ayırdına varmaya başlıyor. Economist, yatırımcının parasını çekmeye başlaması durumunda Türkiye ekonomisinin ve şirketlerinin zor günler yaşayacağına işaret ediyor. Mado ABD yolunda BOLU (AA) Mado Dondurma, ABD pazarına girmeye hazırlanıyor. Mado Genel Müdürü Mehmet Alparslan, yabancı ülkelerdeki ağlarını genişletmeyi düşündüklerini belirterek “Onlar nasıl McDonald’s’ı buraya getirdiyse biz de Mado’yu ABD’ye götüreceğiz” dedi. Alparslan’ın verdiği bilgiye göre Mado, franchising yöntemiyle Suudi Arabistan, Avustralya, Güney Kore ve KKTC’de şubelere sahip. Alparslan, yurtdışındaki şube ağlarını genişletmeyi düşündüklerini anlattı. Orka, Avrupa’ya açılıyor İSTANBUL (AA) Bünyesinde Damat, Tween ve ADV markalarını bulunduran Orka Group, 2008’de Londra’da iki mağaza açacak. Grup, diğer Avrupa ülkelerine de açılmayı planlıyor. Orka Group Genel Koordinatörü Osman Arar, Ortadoğu, Körfez ülkeleri, Kuzey Afrika, Rusya, Doğu Avrupa, İran ve Türk cumhuriyetleri ile Batı’daki ülkelerin başkentlerinde mağazalar açacaklarını, dünya markası olmayı hedeflediklerini bildirdi. Aygaz’ın gözü Çin’de İSTANBUL (AA) Çin’de LPG pazarında büyük bir boşluk olduğunu dikkate alan Aygaz, burada dağıtım işi konusunda araştırma yapıyor. Aygaz Genel Müdürü Mehmet Ali Neyzi, Çin’in kendilerini heyecanlandırdığını belirterek “Geçen yıl Çin’de ürettiğimiz 55 bin tane katalitik sobayı dünyanın her tarafına sattık. Şimdi LPG dağıtımına bakıyoruz” dedi. THY kararın pazartesi gününden perşembeye kadar oylanacağını açıklarken Havaİş tepkili: ‘4 gün oylama yasadışı’ Enflasyonda yaz indirimi Ekonomi Servisi Enflasyon, hazirandan sonra temmuzda da eksi çıktı. Temmuz ayında TÜFE, giyim ve ayakkabı grubundaki büyük indirimlerin etkisiyle yüzde 0.73 düştü. Yedi aylık enflasyon iki aylık düşüşün ardından, yüzde 3.11’e geriledi. Yıllık enflasyon da TÜFE’de yüzde 6.90 olarak gerçekleşti. ÜFE, hazirandaki düşüşün ardından tekrar yükselişe geçti. Temmuzda ÜFE yüzde 0.06 yükseldi. ÜFE’de yıllık enflasyon yüzde 2.08 oldu. TÜİK verilerine göre, yıllık enflasyon, geçen yılın temmuz ayına göre TÜFE’de 4.79 puan, ÜFE’de 12.26 puan düştü. “Çekirdek enflasyon’’ yerine açıklanan TÜFE göstergeleri temmuz ayında, mevsimlik ürünler hariç yüzde 0.21 artarken işlenmemiş gıda ürünleri hariç yüzde 0.50, enerji hariç yüzde 0.84, işlenmemiş gıda ürünleri ve enerji hariç yüzde 0.58, enerji hariç ve alkollü içkiler ile tütün ürünleri hariç yüzde 0.90 oranında geriledi. Haziranda en yüksek artış, yüzde 24.50 ile yurtiçi turlarda, en fazla düşüş yüzde 30.97 ile karpuzda yaşandı. ? THY yönetimi, oylamadan greve “evet” kararı çıksa bile bu teklifi revize etmeyeceğini duyurdu. THY’de örgütlü Havaİş ise oylamanın 4 gün sürmesinin yasal olmadığını belirtti. Sonuçların cuma günü açıklanması bekleniyor. Ekonomi Servisi Türk Hava Yolları (THY) , Havaİş Sendikası tarafından alınan grev kararının çalışanlarca 6 Ağustos Pazartesi gününden perşembe akşamına kadar oylamaya sunulacağını ve verilen son tekliflerinin şirkete 77 milyon YTL ek maliyet getirdiğini açıkladı. Yönetim, ayrıca oylamadan greve “evet” kararı çıksa bile bu teklifi revize etmeyeceğini duyurdu. THY’de örgütlü Havaİş ise oylamanın 4 gün sürmesinin yasadışı olacağını söyledi. THY ile Havaİş arasında mart ayında başlayan 21. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri, ücret artışı ve özellikle uçucu ekibin çalışma koşullarını düzenleyen maddenin sözleşmeye eklenmesi üzerine yaşanan uyuşmazlık nedeniyle sonuçsuz kalmış ve 20 Temmuz’da THY’de grev kararı asılıp Havaİş ile birlikte yaptığımız 21. dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde kritik bir aşamaya geldik. Bölge Çalışma Müdürlüğü’nden bugün tebellüğ ettiğimiz bildirime göre de önümüzdeki hafta pazartesiden itibaren THY ve THY Teknik AŞ’de grev oylaması başlayacak ve bu dört gün sürecek. Perşembe akşamına kadar sürecek” dedi. Sonuçların ise cuma günü açıklanması bekleniyor. Sendika tepkili Karlıtekin’in açıklamalarının ardından basın toplantısı düzenleyen Havaİş yetkilileri ise kendilerine grev oylamasıyla ilgili tebligatın hâlâ ulaşmadığını ve oylamanın 4 güne yayılmasının yasal olmayacağını söyledi. Yetkililer, THY yönetiminin, şehir ve yurt dışındaki çalışanları da oylamaya getirebilmek için bu kadar uzun süre istediğini öne sürerek “Oylamada kullanılmayan oylar da ‘evet’ sayılıyor” dedi. THY ise İstanbul Valiliği tarafından oylama süresinin 4 gün olarak belirlenmesinin amacının uçucu personelin oylamada yer alabilmesini sağlamak olduğunu ifade etti. THY Yönetim Kurulu Başkanı Karlıtekin ve yönetim, çalışanları ve kamuoyunu bu afişlerle etkilemeye çalışıyor. süreç başlatılmıştı. Bu gelişmenin üzerine çalışanların imza toplaması ve yeter sayıya ulaşmasının ardından grev oylamasına gidilecek. Konuyla ilgili dünkü THY Yönetim Kurulu toplantısının ardından bir basın açıklaması yapan THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin, toplantının hemen ardından alınan kararların açıklanması uygulamasını ilk kez yaptıklarını belirterek “Nedeni ise GAZPROM BELARUS’U SIKIŞTIRIYOR MOSKOVA (AA) Rusya Gazprom 456 milyon dolarlık borcu nedeniyle Belarus’a vereceği gazın miktarını yarı yarı azaltma yönündeki kararını, Belarus’un ödeme yapması üzerine askıya aldığını bildirildi. Rus Gazprom Sözcüsü Sergey Kupriyanov yaptığı açıklamada, Belarus’un 456 milyon dolarlık gaz borcunun ilk taksidi olan 190 milyon dolarlık ödemeyi yaptığını söyledi. Kupriyanov, gaz miktarını azaltma kararının Belarus’un bir sonraki ödeme tarihi olan 10 Ağustos’a kadar ertelendiğini sözlerine ekledi. Gazprom önceki gün Belarus’un kendilerine olan 456 milyon dolarlık borcunu ödemediği gerekçesiyle bu ülkeye verilen gaz miktarının yüzde 45 oranında azaltılacağını açıklamıştı. Rusya’ya olan borcu Rusya’dan almak istediği 1.5 milyar dolar krediyle ödemek isteyen Belarus Devlet Başkanı Aleksandır Lukaşenko da önceki gün yaptığı açıklamada, Gazprom’a olan borcun ödenmesi talimatı vererek bütçede oluşan açığı kapatmak için Venezüella’dan kredi alacaklarını söylemişti. MOBİL’İ KURAN, TERMİK SANTRAL İÇİN DE KOLLARI SIVADI CEMİL CİĞERİM LİMİTSİZ ADSL’DE İNDİRİM Ekonomi Servisi TTNet’in, Türk Telekom’un 1 Ağustos 2007 tarihinden itibaren geçerli olan yeni toptan ADSL fiyatlarına paralel olarak, ADSL fiyatlarında bazı tarifelerde indirim, bazı tarifelerde ise sadece hız, limit artırımı yaptığı bildirildi. TTNet’ten yapılan yazılı açıklamada, limitsiz ADSL fiyatlarında yüzde 50’ye varan oranlarda indirim gerçekleştirildiği, 1 megabit limitsiz ADSL bağlantısının 49 YTL, 2 megabit 69 YTL, 4 megabitin ise 89 YTL’ye son kullanıcıya ulaşacağı, ayrıca limitli paketleri tercih eden müşteriler için mevcut 1 megabitlik paketlere alternatif olarak 2 megabit 6 GB’lik yeni bir paketin 49 YTL’den sunulacağı kaydedildi. Buna göre 256 kilobit limitsiz tarife, mevcut 49 YTL’lik ücretinde herhangi bir artış olmadan 1 megabite çıkarıldı. Ayrıca 512 kilobit limitsiz ADSL internet bağlantısının hızının 2 megabite getirildiği ve aylık ücretin 79 YTL’den 69 YTL’ye indirildiği bildirildi. SAMSUN Cengiz Enerji Sanayii ve Ticaret (CEKA), Borasco Enerji ve Kimya Anonim Şirketi ve Alarko Holdinge bağlı SanSal Enerji AŞ, Samsun’da termik santrallar kurmak üzere EPDK’ye lisans başvurusunda bulundu. Borasco Enerji AŞ EPDK’ye yaptığı lisans başvurusunda, kurmak istediği termikkombine çevrim doğalgaz santralının Çarşamba ilçesinde konuşlandırılması talebinde bulundu. Tekkeköy’de kurulu bulunan Mobil 2 santralının da yapımcı firması olan Cengiz Enerji de, ithal kömür ile çalıştıracağını açıkladığı termik santralın kurulacağı yeri Samsun olarak gösterdi. Cengiz Enerji AŞ’nin lisans için 25 Haziran 2007´de, Borasco Enerji’nin ise 17 Temmuz tarihinde EPDK’ye lisans başvurusu yaptığı belirlendi. Bu arada, Alarko Holding’e bağlı SanSal Enerji AŞ de Çarşamba ilçesi sınırlarında termik santral kurmak için yer arayışına geçti. Bu girişimlere STÖ temsilcileri tepki gösterdi. Yatağan’da bir termik santral bulunduğunu hatırlatan SAMSEV Başkanı Sadi Subaşı ve Samsun Barosu Başkanı Ahmet Gürel termik santralların bulunduğu bölgelerde yaşanan kirliliğe dikkat çekti. Santrallara Elektrik Mühendisleri Odası Samsun Şubesi Başkanı Suat Yıldız da tepki gösterdi. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle