22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 AĞUSTOS 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER İstanbul’da barajları doyuracak etkili yağışlar sonbahar ve kış aylarında da beklenmiyor 3 MEDYA NOTU EMRE KONGAR Kar da yağmayacak SELİN GÖRGÜNER Ayşe Böhürler Ayşe Böhürler saçları örtülü bir yazar. AKP iktidarına yakın Yeni Şafak gazetesinde köşesi var. Ayrıca AKP’nin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu, yani en etkili yönetim organı üyesi. Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’na aday olmasından sonra ‘Cumhurbaşkanlığının gerilim konusu yapılmamasını’ önermiş, ama daha sonra bu adaylığı desteklemiş. Bu süreç içinde başına gelenleri anlatıyor. En çok üzüldüğü konunun, kendisine ‘sürtük’ denilmesi olduğu anlaşılıyor. Yazı çok ilginç; haksızlığa uğradığını düşünen Böhürler isyan ediyor. Kadınlar için “türbana özgürlük” isteyen dinci kesimin (‘dinci’ deyimini Böhürler de kullanıyor) ne denli acımasız ve katı bir kültüre sahip olduğunu göstermesi bakımından çok öğretici; ama asıl özelliği, “mahalle ahlakına” ve özellikle de baskıcı erkek egemen kültüre dikkat çekmesi. Aşağıda yazının konu ile ilgili ilginç bölümlerini siz değerli okurlarımla paylaşıyorum. (Siyah vurguları ben yaptım.) ??? “…‘Niye bizim gibi düşünmüyorsun’ soruları, sürüye boyun eğmek zorundasın yaklaşımı imani bir sorgulamaya bile dönüşebilir çoğu zaman. ‘Yoksa sen de mi onlar gibi oldun, davayı satıyorsun?’ ‘Hangi dava ne davası, fanatik mahalleli olmak zorunda mıyım, ne fırsatları değerlendirmek ne de yıldızların yükselişini yakalamak, ne de siyasi arenada şahsi ikballer gibi bir derdim var’ demeye kalmadan mahalleli kıyıcılığı ‘Kimlerle yan yana duruyorum, burada ne işim var’ sorusunu sordurur insana... ‘Size oy vermek için 2000 Euro harcadık’ diyen Almancılar... ‘Size bunun için mi oy verdim, hem de sizin ikiyüzlü olduğunuzu düşünürken’ diyen MHP’liler... ‘Müslümanların başa geçmesini istemiyor musun’, ‘Bizi içimizden mi vuruyorsun’, ‘Başörtüsünü çıkarın, niçin kullanıyorsun’ ve en acımasızı da ‘Sen Gül’ün niye cumhurbaşkanı olmasını istemiyorsun sürtük’ diyen dinciler... Dinciler diyorum çünkü Müslüman ahlakını benimsemeden dindarlık iddiasında olanlarla da, bir kadına sadece siyasi alanda farklı fikirlerin tartışılabilir olmasını seslendirdi diye hakaret edebilenlerle de bir kardeşlik hukukumuzun olmadığını düşünüyorum… …Tüm bunlar, koroya dahil olmadığım ve Cumhurbaşkanlığı tartışmalarını gerilim konusu yapmadan çözme alternatifleri bulunabilir mi dediğim için. Dediğim de tam da budur. Yoksa Sayın Gül’ün cumhurbaşkanlığına karşı çıkmak değil (velev ki çıkmış olsaydım kim bilir başıma neler gelirdi, kim bilir mürtetlikle bile suçlanabilirdim). Üstelik bu konuda katıldığım siyasi toplantılarda da kesinlikle Sayın Gül’ün cumhurbaşkanı olması gerektiği konusunda görüş bildiren birisi olarak haksızlığa uğradığımı düşünüyorum. …Haksız tepkiler insana mahalle ahlakını sorgulatıyor ne yazık ki... …Anadolu muhafazakârlığı da elit Türklerin buyurgan öğretileri de kadınlara dar ediyor dünyayı... ‘Yetti gari’ dedirttiği gibi, sorguladığımız alanları da artırıyor... Vurun abalıya modelinde başörtülüler, akıldışı hukuki yasakların yanında bir de sürekli olarak iki mahallenin görünmeyen yasakları ve engelleri ile karşılaşıyorlar. Herkesin gücü kadınlara yetiyor. Artık direniş sathı görünmeyen engeller ve yasaklar ile özel alanı da kamusal alanı da kapsıyor. Yoksa modern dünyada makammevki, para, hırs derken erkeklerin dünyasında kendine yer bulamayan yiğitlik vasıfları kadınlarda mı tecelli ediyor?” ??? Böhürler, Türkiye’deki erkek egemen maço feodal kültürün baskıcı nitelikleri konusunda doğru gözlemler yapmış. “Mahalle kültürü” dediği grup baskısını, kadının bu baskı altında nasıl ezildiğini de çok güzel anlatıyor. Uzun süredir, din adına kullanılan türban ya da sıkmabaş denilen simgenin esas olarak Türkiye’deki erkek bencilliğine dayalı maço bir feodal kültürü yansıttığını, bu nedenle de kadınları ikinci sınıf vatandaş gören yanlış bir tutumun ifadesi olduğunu söylüyorum. ekongar@cumhuriyet.com.tr; www.kongar.org ‘Ateşin Çocukları’ İstanbul’da ? Haber Merkezi Binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan Kuzey Kafkasya kültürünü danslarıyla günümüze taşıyan Mercury Kafkas Dansları Grubu (Ateşin Çocukları) Türkiye turnesi kapsamında yarın 20.45’te Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda İstanbullularla buluşacak. Sanat yönetmenliğini Valeri Tanıya’nın yaptığı ekip, gösterisini 2 Eylül’de Maslak TİM Show Center’da yineleyecek. (Bilet için 0 212 534 94 72) İstanbul’u hafta başında iki gün etkisi altına alan sağanak yağışın su rezervlerine katkısı olmadığı belirtildi. İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Şen “Kuraklık nedeniyle toprak çok kuruduğu için yağış barajlara ulaşamaz” dedi. İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Şen, küresel ısınmaya bağlı kuraklığın en az 23 yıl daha etkili olacağını ve sonbaharkış döneminde etkili yağış olmayacağını belirterek “Eylül ve ekim aylarında da etkili yağış olmayacak. Ancak kar yağışı yeraltı sularını ve barajları besleyebilir fakat küresel ısınma nedeniyle sıcaklıklar normalin üzerinde olduğu için kar yağışı da beklemiyoruz” diye konuştu. Yağışların normal seyrine dönmesi durumunda bile barajların 2 yıl toparlanamayacağını ifade eden Prof. Dr. Şen şöyle devam etti: “Ekim ayı itibarıyla barajlardaki su seviyesinin yüzde 50 olması gerekir. Maalesef şu an yüzde 20’lerde. Yağış SEL BASKINLARI ARTACAK şiddetinin artması da küresel ısınma nedeniyle yaşanan diğer bir sorun. Yağmurun şiddeti arttıkça toprak tarafından emilimi zorlaşır, yeraltı sularını besleyemez. Küresel ısınma nedeniyle ekstrem değerler de artıyor. Son 83 yılın en sıcak yazını yaşadık. Sıcaklıklardaki bir derecelik artış ekstrem değerleri yüzde 30 artırır. Yani İstanbul’da yılda 1 kez sel baskını yaşanıyorsa bu 30’a çıkar.” Melen Çayı’nın İstanbul’un kuraklık sorununa çözüm olmayacağını kaydeden Şen, “Ülkemizin batı bölgelerinde nehirlerin akış oranı yüzde 30 azalmıştır. Melen Çayı geçici bir su kaynağıdır ve kaynaklar tükenir” diye ekledi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) hafta başındaki 2 günlük yağışın İstanbul’a 5 günlük su sağladığı açıklamasına karşın, İSKİ’nin internet sitesindeki veriler, son yağışların barajlarda kentin 2 günlük ihtiyacı kadar doluluk sağladığını gösteriyor. İstanbul Meteoroloji Bölge Müdürü Mustafa Yıldırım hafta başından itibaren tekrar etkili yağış beklediklerini açıkladı. 5 DEĞİL 2 GÜNLÜK SU TOPBAŞ: İHALEYE ÇIKACAĞIZ ‘DİK DURMAYI ÖĞRETTİ’ Süter’in oğlu Barış Süter “Gözyaşı dökmedim, çünkü hayatında tek pişmanlık olmayan, hep dik ve ilkeli yaşayan bir insanın ardından gözyaşı dökülmez. Bana dik durmayı, dik yaşamayı öğretti’’ dedi. (AA) İstanbul deniz suyu kullanacak İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, deniz suyunun içme suyu derecesinde arıtılarak mevcut sistem içerisine dahil edileceğini açıkladı. Topbaş, İstanbul’da sıcakların olduğu dönemde günde 300400 bin metreküp arasında buharlaşma yaşandığını ve İstanbul’un normal standartlarda günde 2 milyon 350 bin ton günlük su kullanması gereken bir kent olduğunu kaydederek su tedariki için yeni arayışlar içinde olduklarını ifade etti. Topbaş, “Deniz suyundan da istifade etmek, oradan kaynak olarak bir miktar almak için ihale hazırlıklarını yapıyorlar. Deniz suyunu, içme suyu derecesinde arıtmak suretiyle mevcut sistem içerisine dahil edeceğiz. Birinci etapta 350 bin metreküp/gün gibi deniz suyu için hazırlık yapıyoruz. Günlük tüketim 2.5 milyon metreküpe doğru gittiğine göre, yüzde 12 nispette miks edeceğiz mecbur kalırsak, ki kalıyoruz, bunu gösteriyor’’ diye konuştu. Topbaş, yağmur sularını depolamak için çalışacaklarını, bunun hazırlıklarını yaptıklarını da ifade etti. ‘Ayşe’nin Bulut Projesi’ ? ANKARA (AA) Doğal Hayatı Koruma Vakfı, “azalan su kaynaklarına dikkat çekmek’’ için ‘“Ayşe’nin Bulut Projesi’’ adında, çocuklara yönelik bir kitap yayımladı. Sezen Gülşen, vakıflarının, “Suyumuza Sahip Çıkalım’’ kampanyası kapsamında, çizer Behiç Ak ile birlikte hazırladıklarını söylediği kitabın, 612 yaşları arasındaki çocuklara hitap ettiğini belirtti. Gazeteci Şakir Süter uğurlandı İstanbul Haber Servisi Gazeteciyazar Şakir Süter (57), dün Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve köşe yazarlığı yaptığı Akşam gazetesinde düzenlenen törenlerle son yolculuğuna uğurlandı. Süter, MÜ İlahiyat Fakültesi Camisi’nde kılınan cenaze namazının ardından Çengelköy Mezarlığı’nda toprağa verildi. Törenlere CHP lideri Deniz Baykal, DSP lideri Zeki Sezer, ANAVATAN lideri Erkan Mumcu’nun yanı sıra çok sayıda siyasetçi, gazeteci ile arkadaşları katıldı. TGC Genel Başkanı Orhan Erinç, Süter’in “çok erken kaybedilmiş değerli bir kalem” olduğunu ifade etti. 27 Ağustos’ta yaşamını yitiren Süter için ilk tören sabah saatlerinde, son çalıştığı Akşam gazetesinde düzenlendi. Törene Süter’in eşi Gülsüm Süter, oğlu Barış Süter, Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut, Akşam Gazetesi İmtiyaz Sahibi T Medya Yatırım Şirketi Yönetim Kurulu üyesi Serdar Çaloğlu, Süter’in mesai arkadaşları ve dostları katıldı. 2 kişiye 276’şar bin YTL ? ANKARA (AA) Şans Topu’nda numaralar “9, 13, 30, 31, 32 ve +4” olarak belirlenirken 5 +1 bilen 2 kişi, 276 bin 711 YTL 80’er Ykr kazandı. Çekilişte, 5 bilenler 7 bin 188 YTL 10’ar Ykr, 4 +1 bilenler 192 YTL 80’er Ykr, 4 bilenler 20 YTL 75’er Ykr, 3+ 1 bilenler 10 YTL 50’şer Ykr, 3 bilenler 2 YTL 25’er Ykr, 2 +1 bilenler 2 YTL 80’er Ykr, 1 +1 bilenler ise 1 YTL 35’er Ykr kazandı. Türk Kadınlar Birliği, köyün kapatılmaması için kampanya başlattı Çocuk köyü için imza İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Bakıma muhtaç çocukların yaşaması için örnek bir model olan Barbaros Çocuk Köyü’nün kapatılmaması için savaşım veriliyor. Türk Kadınlar Birliği Urla Şubesi üyeleri, köyün kapatılmaması için imza topluyor. Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü’yle Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı’nın yaptığı 10 yıllık protokolün 27 Eylül’de son bulacağı bildirilmişti. Protokolün yenilenmediği ve köyün kapatılacağı açıklanmıştı. Türk Kadınlar Birliği Urla Şubesi üyeleri, vakfın, Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü’yle anlaşma yapmamaya karar vermesi üzerine köyün kapatılmaması için Urla’da imza kampanyası başlattı. Bir hafta boyunca sürecek kampanya kapsamında dernek üyeleri, merkezde yapacakları çalışmaları yarın Urla pazarında sürdüreceklerini söyledi. 1995 yılında Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı tarafından kurulan köy, 1997 yılında işletilmesi için Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü’ne verildi. SUYA ZAM YOLDA Suya zam yapacalarını da belirten Topbaş, elde edilecek gelirin su yatırımlarında kullanılacağını söyledi. Topbaş, “Yapacağımız zam, 10 metreküp kullananlara dokunmadan, fazla kullananlara bir miktar şeklinde olacak. Su bollaşınca tekrar indirim yaparız’’ diye konuştu. İSTANBUL’DA 50 ÜLKEDEN KONUK Gürültünün sağlığa maliyeti tartışılıyor Haber Merkezi Dünyada gürültü kontrolü alanındaki en önemli bilimsel kongrelerden biri olan InterNoise’nin 36. buluşması İstanbul’da sürüyor. Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’nde önceki gün başlayan kongreye 50 ülkeden 800’ü aşkın bilim insanı katılıyor. Türk Akustik Derneği’nin öncülüğünde gürültünün topluma maliyetinin tartışıldığı toplantı, yarın sona erecek. Organizasyon Komitesi Başkanı İTÜ Öğretim Üyesi Prof. H. Temel Belek, “InterNoise 2007 kongresinin ana teması ‘Gürültü Yönetiminde Global Yaklaşımlar’ olarak belirlendi. Gürültünün Prof. Belek. insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin toplum tarafından anlaşılmasını sağlamayı amaçlıyoruz” dedi. Kongre sırasında akustik alanındaki teknolojik gelişme ve yeniliklerin sunulduğu bir de fuar yer alıyor. Yurtiçi ve dışından yaklaşık 50 firma fuarda ürünlerini sergiliyor. CUMHURİYET 03 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle