29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 AĞUSTOS 2007 PERŞEMBE 16 Müdahale Işık Işgüden: “Olası bir Marmara depreminde duruma 1. Ordu’nun derhal müdahale etmesi istenmiş. Sizi gidi demokrasi düşmanları sizi!” Ya ğ m u r E k i m DTP, anayasa paketi hazırlayacakmış... “Poşetin içine koymasınlar da!” ANKARA’DA 1920 yılının 23 Nisan Cuma günü Hacı Bayram Camisi’nde kılınan cuma namazından sonra dualarla açılan Büyük Millet Meclisi, Müslüman vatan evlatlarını bir araya getirerek düzenli bir ordu kurmuş ve İstiklal Savaşı’nı başlatmıştı. İki yıl boyunca büyük bir iman gayreti ile çeşitli cephelerde savaşan ordu, İslamın bayrağını düşman karşısında yere düşürmeden başarıdan başarıya koştu. 1922 yılının Haziran ayında Meclis, düşmana karşı büyük bir taarruza geçilmesine karar verdi ve Osmanlı ordusunda kahramanca savaşmış bazı komutanları görevlendirdi. Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, gerekli askeri hazırlıkları tamamlayınca 26 Ağustos 1922’de Afyon’dan Büyük Taarruz başlatıldı. O sabah bütün askerler, sabah ezanından çok önce uyanmış ve şahadet DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ THY’de sonunda uzlaşma sağlandı. Uçuşları gibi, anlaşması da tehirli! Levha Yaşar Şengel: “Yiyeceklere yazıldığı gibi bundan böyle, işgal edilecek Hazine arazilerinin de uygun yerlerine ‘haram’ veya ‘helal’ levhaları tez elden asıla!” elbisesini giymek üzere abdestlerini almıştı. Hep beraber namazlarını kıldılar ve birbirlerine haklarını helal ettiler. 26 Ağustos sabahı başlayan taarruz, ikindi namazına kadar devam etti. Komutanlar, o gece akşam namazından sonra bir araya gelerek durum değerlendirmesi yaptılar ve ertesi sabah, sabah namazını müteakip taarruza devam edilmesi kararını alıp yatsı namazından sonra çadırlarına çekildiler. O gece bazı komutanlar rüyalarında ak sakallı evliyalar gördüler, bazı komutanlara ise melekler göründü. Evliyalar, hakka inananlar için zaferin yakın olduğunu söylerken beyaz bulutlar arasında dolaşan melekler de, rüyalarına girdikleri komutanlara savaş taktikleri verip düşman mevzilerindeki silah Zaferi Âli ve cephane hakkında bilgi aktardılar. 27 Ağustos sabahı işte bu ruh ile taarruz devam etti. Birkaç gün daha süren taarruzlardan sonra sıra 30 Ağustos’a gelmişti. Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, hemen Afyon’dan Ankara’ya bir telgraf çekerek Büyük Millet Meclisi’nin toplanmasını ve milletvekillerinin dua etmesini istedi. 29 Ağustos gecesini 30 Ağustos sabahına bağlayan saatleri Meclis zikir halinde geçirirken Ankara’daki bütün camilerin şerefelerinde kandiller yakıldı. Cephedeki karargâhlarda Kuran okundu. Padişah, İstanbul’dan Afyon’a hayır duasını gönderdi. 30 Ağustos sabahı, komutanların “Ya Allah, bismillah” diyerek hücum emri vermesi üzerine askerler “Allah, Allah” nidalarıyla düşmanın üzerine yürüdüler ve işte böylece Büyük Zafer, yani Zaferi Âli kazanılmış oldu. İnanmayan “başkomutan”a sorabilir! Mustafa Kemal Gibi Düşünmek (*) Tarih, 18 Mayıs 2002... Yer, İtalya’nın Perugia kenti... Genç Türk işadamı Utku Oğuz, bilgisayarında kayıtlı son Atatürk fotoğrafını projeksiyon makinesinin aydınlattığı duvara yansıtıp sözlerini tamamladı: İşte, Anadolu aydınlanmasının temeli olan Türk Devrimi budur... Perugia’nın önde gelen kişilerinin oluşturduğu Felsefe ve Tarih Kulübü’nün üyeleri ve konuklar büyük bir coşkuyla alkışladılar genç adamı. Genç adam da bir saatlik “19181939 Arası Türkiye ve Atatürk Reformları” konferansının gördüğü ilgiden mutlu, biraz da şaşkındı!.. Kulübün başkan yardımcısı İtalyan dostu bir süre önce, “Şu hayranı olduğun ve her karşılaşmamızda bana anlatıp durduğun Atatürk’ü bizim kulüp üyelerine de anlatır mısın?” dediğinde hiç tereddütsüz kabul etmiş, ama böylesine yoğun bir ilgi ve heyecanla karşılanacağını düşünmemişti... Ama Utku Oğuz için o 18 Mayıs gecesini asla unutulmayacak kılan yorum, orada konuk olarak bulunan yaşlı bir Norveçliden geldi: Norveç dilinde “Mustafa Kemal gibi düşünmek” diye bir deyim vardır... Herhangi bir problem karşısında, çözümü imkânsız olduğu düşüncesiyle hemen kestirmeden teslim olma eğiliminde olan, ne yapıp edip bir çözüm üretmek için yaratıcılığını zorlama zahmetine katlanmak istemeyen ruh ve zihin tembeli kişilere söylenir bu söz... Bu tip insanlara derhal, ‘Hayır, yanılıyorsun; bu problemin mutlaka bir çözümü olmalı. Biraz da Mustafa Kemal gibi düşün’ deriz... Ancak sizin bu geceki sunuşunuzdan sonra bu sözün arkasındaki anlamı çok daha derin bir şekilde kavramış durumdayım; bu güzel fotoğraflar eşliğinde yaptığınız sunuşunuz bana bu yaşımda bir şey daha öğretti; yani benim anadilim olan Norveççeye yerleşmiş olan eski bir deyimin arkasındaki gerçek ve derin anlamı!.. Size bunun için minnettarım... Genç Türk’ün gözleri yaşardı. Dünyanın bir başka ucundaki ülkenin anadiline bir deyim olarak yerleşmiş büyük devrimciyi bir kez daha minnet ve özlemle andı... Yalnızca bir saatlik bir konferans olarak planlanan gece ancak 19 Mayıs’ın ilk saatlerinde sona erebildi. Saatlerce süren tartışma ve yorumlar ise şu ortak yargıyla sonuçlandı: Atatürk devrimleri bütün ülkelere uygulanabilecek evrensel bir reçetedir... Zira din ve etnik ayrım temellerine dayanmayan çağdaş devlet modeli ne kadar çok ülkede uygulanırsa, dünya o kadar daha huzur ve barış içinde bir yer olacaktır... Genç adam gecenin sessizliğinde yürürken büyük bir iç sızısıyla “Türk Devrimini yıkmak için yola çıkan karşıdevrimciliğin ülkeyi sürüklediği bataklığı, başka çare yok diyerek IMF’in önünde boyun büken siyasetçileri” düşündü. Sonra büyük bir heyecan ve coşkuyla yaşlı Norveçlinin bu kölelik zincirini kırmak için müthiş bir formül sunduğunu anımsadı: Mustafa Kemal gibi düşünmek!.. ??? İnternetteki posta kutuma, çok sevdiğim bir dostum tarafından gönderilen üç sayfalık bu “gerçek öyküyü” defalarca okudum... Utku Oğuz’u tanımıyorum... Ama bu ülkede ve dünyanın dört bir yanında binlerce, on binlerce, yüz binlerce Utku Oğuz olduğunu biliyorum... Nâzım’ın dediği gibi: Onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar... Ve onlar “Mustafa Kemal gibi” düşünenlerdir... Destanı yeniden yaratacak olan da yine onlardır... Onlar Mustafa Kemal’in korkaklar ve karşıdevrimciler tarafından yok sayılan o güzelim “Bursa Nutku”nda sözünü ettiği gençliktir... Onlar Türk Devrimini sonuca ulaştıracak, başı dik, tam bağımsız Türkiye’yi kuracak olanlardır... Ve bilinmelidir ki, bu olacaklar çok yakındır!.. (* İşbirlikçiler kitabımdan; 2007 Ağustos karanlığı içinde çok yerinde olduğuna inandığım, yıllar öncesinden bir yazı… Değiştirecek çok şey var!..) e posta: umitzileli?gmail.com SESSİZ SEDASIZ (!) Demokrasinin talihsizliği hımbıl muhalefet ÇAĞDAŞ Türk halkının, böyle bir iktidar tarafından yönetilmesi kadar böylesi bir “hımbıl ve sünepe muhalefet” tarafından temsil edilmesinin de çok büyük bir demokratik talihsizlik olduğunu söylüyor Reşit Çağın. Niye böyle söylüyor? Çünkü: “Yunanistan muhalefetinin ABD seçimlerinde yaşananları dikkate alarak zamanında uyanıp tepki gösterdiği bir şirkete Yüksek Seçim Kurulu’nun ihale vermesini nasıl olur da bizim muhalefetimiz görmez? Hiçbir uyarı olmasa dahi, seçim sonuçlarının alınması sırasında ilk Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Cennetlik Hasan Baş: “Bayan Gül, bahçesinde yetiştirdiği ve kocasını şifalandıran otların gizini açıklasa, cennetlik olmaz mı?” Şaibe Gülhan Elmas: “İzmir’de ortaya çıkan seçim sahtekârlığından sonra asıl ‘först leydi’ belli oldu: Şaibe Hanım!” defa uygulanacak bir sistemde karşılaşılabilecek yanlışlıkları ve olası sahtekârlıkları saptamak üzere elektronik bilgilerle sandık başı bilgilerinin karşılaştırılmasını sıcağı sıcağına yapmayı niye düşünmez, akıl edemezler? Konunun üstüne gidememelerinin nedeni seçimlerin yenilenmesinden korkmaları mı yoksa? Muhalefet olarak birbirlerini AKP’ye başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı ikram etmekle suçlayarak iktidarı bıyık altından güldürenler, ne yazık ki onlara umut bağlayanları da aynı oranda hayal kırıklığına uğratıyorlar.” AKP’nin “zafer sarhoşluğu” da haram mıdır hoca efendi? Bekir Coşkun’u Suçlayıcı Sözler Bizi de Kapsıyor PERİHAN ERGUN Sayın Bekir Coşkun gibi aynı düşüncelerle Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı benim de içime sinmiyor. Atatürk ile Laik Cumhuriyet’in ilkeleriyle yetişmiş biri olarak AKP’nin bu konulardaki takıyyeciliğinden artık bıktık usandık. Sayın Gül’ün Refah Partisi’nin icra organındayken laik cumhuriyeti yadsıyan sunumları halen hafızalarımızdadır ve bunları yadsıması da olanaksızdır. Kişi yedisinde neyse yetmişinde de odur ve hele bu dini inançlarla bina edilmişse yıkımı olanaksızdır. Bu kavram sosyolojide bilimsel olarak da saptanmıştır. ??? Bu inancımın nedeni bilimsel olarak aldığım öğrenimden kaynaklanmaktadır. İstanbul Üniversitesi’nin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğrenim görürken öğretmen olabilmemiz için pedagojik formasyondan geçmemiz öngörülüyordu. Bu da tecrübi psikoloji profesörü Peters, pedagoji ve didaktik öğretmenleri Prof. Sabri Esat Siyavuşgil ile Prof. Mustafa Şekip Tunç’un öğretimlerinden geçerek başarılı olmamızı gerektiriyordu. Bu kürsülerin adı geçen öğretmenleri kanıt ve tanıklarıyla insanların kişiliklerinin oluşmasında beş yaşlarına kadar aile ve çevrelerinden aldıklarının ilk mayalanma olduğunu belirttikten sonra, on iki yaşlarına kadar eğitim, çevre, görgü ekinleriyle karakterlerinin ve inançlarının değişmez bir bütün olduğunu söylerlerdi. Bu bilimsel yargıların sonuçlarını ben kendi kişiliğimde de yaşayarak gözledim. ??? Öyleyse; Sayın Abdullah Gül’ün aile, çevre, inanç ve yaşantısındaki edinimleri bu bilimsel nedenlerle dünyaya gelişinden yaşamının sonuna dek süregelecektir. Çünkü; kişinin düşünce ve inançları değişmez, sadece görgü ve bilgi birikimiyle gelişebilir. Refah Partisi’nin milletvekiliyken bir kuruluşun seminerinde konuşmasında Laik Cumhuriyetimizi yadsıyıp artık halkımıza zorla kabul ettirilen ilkelerden ve yeniliklerden vazgeçilmesinin gerektiğini, “Osmanlı’da olduğu gibi İslami kurallarla bütünleştirilip birleşilmesini” inançları doğrultusunda dile getirmişti. Bundan vazgeçmesi bilimsel veriler açısından olanak dışıdır. Bu onun gerçek ve değişmesi olanaksız kişiliğidir. Her ne kadar Sayın Başbakan R. Tayyip Erdoğan 22 Temmuz seçiminde partisinin yüzde 47 oy güvencesiyle muhaliflerini göz ardı ederek ve demokrasinin olmazsa olmazı olan uyuşma, anlaşma kavramlarını da yadsırcasına padişah edalarıyla Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’nı toplumun tümüyle kabulünü emretse de bu o kadar kolay olmayacaktır. ??? Bu ülkenin Atatürk ilke ve devrimlerini ve Laik Cumhuriyeti özümsemiş halkı yüzde 47’nin çok üstündedir, onları bu yoldan hiçbir emir ve kumanda alıkoyamaz. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TÜRK GENÇLİĞİNE HİZMET VAKFI 30 AĞUSTOS ZAFERİ’NİN 85. YILDÖNÜMÜ 30 Ağustos, Çanakkale’de vatanları için Miralay Mustafa Kemal’in önderliğinde canlarını feda ederek dev sömürgeci ordularını tepeleyen kahraman Türk askerinin kazanımlarını yok sayan Mondros bırakışmasına karşı, 19 Mayıs 1919’da bu kez General Mustafa Kemal’in önderliğinde başlayan Kurtuluş Savaşı’nın son noktasıdır. Doksan yıl önce Türkleri Anadoludan kovma niyetiyle vatanımıza saldıran emperyalistler, o günlerdeki deneyimlerini günümüzde yeniden uygulamaya koyma niyetiyle girişimlerini yoğunlaştırmışlardır. Gene para ve silah üstünlüğüne sahiptirler ve gene ülkemizde onlar hesabına çalışan işbirlikçiler vardır. Gene bölücüleri kışkırtmakta, gene din satıcıları ile işbirliği yapmaktadırlar. Ancak 30 Ağustos’u yaratan kahramanların torunları, özgürlük ve bağımsızlık inançlarını sürdürmekte ve vatanı sömürgecilere teslim etmemekte kararlıdırlar. Sömürgecilerin ve işbirlikçilerinin karşısındaki en önemli gücümüz ve dayanağımız gene şanlı ordumuzdur. Vatandaşımızın gurur kaynağı ordumuzun ve Atatürk ilkelerine ve devrimlerine inanmış tüm vatandaşlarımızın Zafer Bayramlarını kutlarız. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 30 Ağustos www.mumtazarikan.com T.C. KANGAL SULH CEZA MAHKEMESİ DOSYA NO: 2007/74 KARAR NO: 2007/57 GEREKÇELİ KARAR HAKİM: YÜCEL DAĞDELEN 42609 KATİP: SERDAR ÇAY 99867 DAVACI: K.H. SANIK: YÜCEL YILMAZ, İsmail ve Esme oğlu, 10/07/1977 KANGAL doğumlu, Sivas, Kangal, Soğukpınar Köyü mah/köy nüfusunda kayıtlı, Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi, 4. Sokak No: 8/6 Bahçelievler/ İSTANBUL adresinde oturur. SUÇ: Bakaya SUÇ TARİHİ: 01/04/200514/10/2005 KARAR TARİHİ: 02/05/2007 Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında, mahkememizde tensiben dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: 1Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE, 2Dosyanın, Askeri Ceza Kanununun 63/1 A maddesi (3 aydan sonra gelenler cümlesi) uyarınca yargılama yapılmak üzere Bakırköy Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmesine, 3Yargılama giderlerinin, yetkili mahkemede nazara alınmasına, Dair; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, Mahkememize 7 gün içerisinde itiraz yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/05/2007 (Basın: 46820) Prof. Dr. Güngör Şatıroğlu Türk Gençliğine Hizmet Vakfı Başkanı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Çanakkale ve İstanbul 1 Boğazla2 rı’nın Lozan 3 Antlaşması’yla belir 4 lenmiş statü 5 sünü Türkiye 6 lehine değiş7 tiren ve 1936’da im 8 zalanan ant 9 laşma... Bir 1 2 3 4 5 6 7 8 9 renk. 2/ Bölmeli göçebe çadırı... Çanak 1 K A R A T E P E P E R A kale’nin, peyniriyle 2 İ K O N 3 L İ D A K İ O F tanınmış ilçesi. 3/ Felsefede “nesnenin 4 İ F A O D E S A A K E N K kendisi” anlamında 5 S E kullanılan terim... 6 T R A H O M P İ Osmanlılarda güm 7 R M İ R İ C İ rük vergisi. 4/ Erme 8 A V İ Z O A T A nistan’ın para biri 9 E N E Z E İ S mi... “Siyah İnci” de denilen ünlü Brezilyalı futbolcu. 5/ “ karanlıkta gelse şiirin hası / Ayak seslerinden tanırım” (B.R. Eyüboğlu). 6/ Rey... Demiryolu... Çinko elementinin simgesi. 7/ Üstünde ölü yıkanan kerevet. 8/ Delice davranış. 9/ Mısır’ın başkenti... Yiyecek bulamayan kimse. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ I. Dünya Savaşı’nda yenilgiye uğrayan Osmanlı devletinin İtilaf devletlerini temsil eden İngiltere ile 1918’de yaptığı ateşkes antlaşması. 2/ Gereğinden çok yemek yiyen... Şamanizmde büyü yapmak için kullanılan taş. 3/ “Bir kez gönül yıktın ise / Bu kıldığın değil” (Yunus Emre)... Polonya halkından olan kimse. 4/ Sarı renkli bir üzüm cinsi. 5/ Evcil bir geyik... Günahkâr. 6/ Sulak yer... Ahmet Haşim’in bir şiir kitabı. 7/ Avrupa’da büyük bir yarımada... İlgi eki. 8/ Çözümleme... Akım şiddeti birimi kiloamperin kısa yazılışı. 9/ Lav akıntılarıyla kaplı yüzey şekli... Çıplak vücut resmi. CUMHURİYET 16 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle