19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 AĞUSTOS 2007 CUMARTESİ 6 HABERLER Türkiye’deki tutuklu ve hükümlü sayısı Cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamlarına ulaştı Cezaevlerinde doluluk rekoru HÜLYA KESKİN CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Bir Seçim Analizi Üstüne Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Sekreter Yardımcısı Oğuz Oyan benim kuşaktaşım ve tanıştığımız üniversite dönemlerimizden bugünlere her zaman çok değer verdiğim arkadaşımdır. Görüşmelerimiz çok seyrek de olsa onun da benim için benzer duygular taşıdığını bilirim. Son kez Yunus Nadi Ödülleri için geçen yıl düzenlenen törende karşılaşmış, ayaküstü de olsa konuşmuştuk. Ben Oğuz Oyan’ın Cumhuriyet Halk Partisi’nde neden daha da etkin bir konumda olmadığını hep merak etmişimdir. O görüşmemizde bunu kendisine de sormuştum. Çünkü bir önceki seçimler konusunda enfes bir analizini okumuştum. Oğuz, anımsadığımca bu sorumu gülümseyerek yanıtlamakla yetinmiş, ben de üstelemek istememiştim. Oğuz Oyan benim gözümde, duruşu, birikimleri, dürüstlüğü, sağduyusuyla, örnek bir solsosyal demokrat bilim insanı ve politikacıdır. Oğuz Oyan ve benzer kimlikte politikacılar solsosyal demokrat politikada çoğalmalı, daha etkin olmalı; halkla, seçmenle çok daha yakın bir platformda yer almalıdırlar. ??? İnternet aracılığı ile Oğuz Oyan’dan bu kez 2007 seçiminin analizi geldi. Analizdeki rakamların dökümünü yapmama gerek yok. Bunlar az çok herkesçe biliniyor. Bence bu analizde asıl önemli olan, AKP’nin yadsınamaz başarısında çeşitli iç ve dış etkenlerin ve dürüstlükle bağdaşmayacak yöntemlerin yanı sıra, seçim öncesi çalışmalarda bu partinin CHP’ye göre daha başarılı, daha “profesyonel” olduğunun kabul edilmesidir. Başka bir deyişle, CHP’nin bir üst düzey yöneticisinin ağzından, kaçamak sözler değil, başarısızlığın nedenleri arasında kendi partisinin bir eksikliğinin de vurgulandığını işitmiş oluyoruz. ??? Oğuz Oyan bununla da yetinmiyor ve analizinin son bölümünde sıralıyor: “Muhafazakârlığın sürekli mevzi kazandığı bir toplumda CHP kendini anlatmakta sıkıntılar yaşadı, liberal ve çıkarcı medya kuşatmasını yaramadı, kendi programını kitlelere iletemedi, dış politika teslimiyetlerine karşı duruşunu belirli kesimlerin doğru algılamasını sağlayamadı...” Yine açık yüreklilikle yapılmış bir özeleştirinin dile getirildiği saptamalar... Fakat analizin bence eksik bir yanı var ve öyle sanıyorum ki asıl yapılması gereken de bu analizde saptanan eksikliklerin (ve benzerlerinin) nasıl giderilecek olduğu konusunda düşünce üretilmesi ve kolların sıvanmasıdır... Özetle: Seçim çalışmalarında “profesyonelce” çalışmak için CHP ve soldaki partilerin neler yapması gerekiyor? Muhafazakârlık neden sürekli mevzi kazanmaktadır? Liberal ve çıkarcı medya kuşatması nasıl yarılabilir? Söz konusu program(lar) kitlelere nasıl iletilebilir? Sadece dış politika alanında değil genel olarak söz konusu “duruş”ların doğru algılanması için neler yapılmalıdır? vb... Sevgili arkadaşım “tanı”yı koyuyor, fakat tedavi için yapılması gerekenler konusunda bir şey söylemiyor. Diyeceksiniz ki, bu da bir şeydir... Kabul ediyorum. CHP , toplumda yeniden etkili olabilmek, önümüzdeki yerel seçimlerde hiç değilse bugünkü konumundan geriye düşmemek (mesela İzmir’i, Kadıköy’ü, elde kalmış başkaca yerel yönetimleri de yitirmemek) istiyorsa; kendini yıpranmış yüzlerden ve inandırıcılığını yitirmiş söylemlerden arındırmalı; parti içinde ve dışında, dürüst, sağduyulu, inandırıcılığı olan insanların önünü açmalıdır... Türkiye’deki cezaevlerinde yatan tutuklu ve hükümlü sayısı Cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamlarına ulaştı. 12 Eylül Dönemi’nde 80 binle en çok doluluk oranına ulaşan cezaevleri, 2007 yılının sadece 7 ayı itibarıyla 85 bine yaklaşmış bulunuyor. Türkiye’deki cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı her geçen gün artış gösteriyor. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre cezaevlerinde 80 bini aşmayan tutuklu ve hükümlü sayısı, 2007 yılının sadece ilk yedi ayında geçildi. Verilere göre 33 bin 487, tutuklu sayısı ise 51 bin 328 kişi olmak üzere toplam 84 bin 815 kişiyi buldu. Bu rakamın 79 bin 209’unu erkekler, 2 bin 992’sini kadınlar, 2 bin 614’ünü ise çocuklar oluşturuyor. Suç işleme oranlarında yaşanan artış doğrultusunda cezaevlerinin kapasitesinin yetmeyeceğini gören Adalet Bakanlığı, 70 bin olan kapasiteyi yeni cezaevleri yaparak 90 bine çıkardı. Suç oranında yaşanan artış, cezaevlerinin yapımının sorunu çözüp çözmeyeceği konusunda kuşku yaratıyor. 20032007 karşılaştırması: 003 yılındaki hükümlü sayısı 32 bin 715, tutuklu sayısı 31 bin 581 cezaevlerinde bulunan kişi sayısı toplamı 64 bin 296. 004 yılındaki hükümlü sayısı 26 bin 010, tutuklu sayısı 31 bin 920, cezaevlerinde bulunan kişi sayısı toplamı 57 bin 930. 005 yılındaki hükümlü sayısı 24 bin 858, tutuklu sayısı 31 bin 012, cezaevlerinde bulunan kişi sayısı toplamı, 55 bin 870. 006 yılındaki hükümlü sayısı 26 bin 336, tutuklu sayısı 44 bin 141, cezaevlerinde bulunan kişi sayısı toplamı 70 bin 477. 007 yılındaki hükümlü sayısı 33 bin 487, tutuklu sayısı 51 bin 328, cezaevlerinde bulunan kişi sayısı toplamı 84 bin 815. duğu gerekçesi ile Türkiye’nin farklı il ve ilçelerindeki 39 ceza ve tutukevini kapattı. Bakanlık, küçük kapasiteli ceza ve tevkif evlerinin, masrafları azaltmak, standartları düşük cezaevlerinin de mahkümların daha iyi şartlardaki cezaevlerinde barınmalarını sağlamak amacıyla kapatıldığını bildirdi. Türkiye nüfusuna yakın bir nüfusa sahip İngiltere’de 139, Fransa’da 182, Rusya’da 967, Romanya’da 34, Polonya’da 210, Macaristan’da 32, Çek Cumhuriyeti’nde 29, Bulgaristan’da 34, Arnavutluk’ta ise 7 cezaevi bulunuyor. Çağdaş anlayışa uygun yeni cezaevlerinin yapılacağını belirten yetkililer, bu doğrultuda amaçlanan Türkiye’de, Avrupa standartlarına uygun 250 ceza infaz kurumu olduğunu bildirdi. Bu uygulamalar kapsamında Ulucanlar, Bayrampaşa, Buca gibi meşhur cezaevleri kapatıldı. 2 2 2 2 2 Kısa sürede geri döndüler 2000 yılında çıkarılan “Şartla Salıverme Yasası” ile 2003 yılında kabul edilen “Pişmanlık Kanunu”ndan yararlananlar ve son olarak 2005’te yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) bazı suçlara getirdiği indirimin ardından toplam 50 bini aşkın tutuklu ve hükümlü tahliye oldu. Bunların dışında da çok sayıda mahkümun aldıkları cezayı tamamlayarak cezaevlerinden çıkması, cezaevlerinin büyük ölçüde boşalmasına neden olmuştu. Fakat cezaevleri kısa bir süre içinde yeniden doldu. 1 Haziran 2005’te yürürlüğe giren yeni TCK ve Ceza İnfaz Kanunu’yla birlikte cezaların ağırlaştırılması ve infaz sürelerinin yarı oranında artırılması mahkümların daha uzun süre cezaevinde kalmasına neden oldu. Yeni TCK’nin cezaları ağır Türkiye’nin suç tablosu ? Kamuoyunda “Rahşan Affı” olarak bilinen “Şartlı Salıverme Yasası”yla mahkum sayısı 72 binden 50 bine indi. ? Adalet Bakanlığı’nın çalışmalarına göre; 2010 yılında Türkiye’deki işlenen suçlara karşı hukuki ihtiyaçları karşılamak için 924 yeni mahkemeye daha ihtiyaç olduğu belirtiliyor. ? Adalet Bakanlığı’nın istatistiklerine göre; laştıran hükümleri 1 Haziran 2005 tarihinden sonra işlenen suçlarda uygulandığı için bu kapsama giren davaların yeni yeni sonuçlanmaya başlaması ve bundan sonra cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısının çok daha hızlı artması beraberinde geTürkiye’deki sabıkalı kişi sayısı 8 milyonu geçmiş bulunuyor. ? Suçların yüzde 42’si İstanbul, Ankara ve İzmir’de işleniyor. ? Türkiye’de Adli Sicil Bankası’na kayıtlı 14 milyon kişi bulunuyor. Bu rakam da Türkiye’de her 5 kişiden 1’inin Adli Sicil Bankası’na kayıtlı olduğunu gösteriyor. de bu durumda etkili olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye’de ceza infaz kurumlarına yönelik uygulamalar doğrultusunda cezaevi sayısı 389’a düşürüldü. Adalet Bakanlığı, Türkiye nüfusuna oranla cezaevi sayısının fazla oltiriyor. Bunun yanında yetkililer, son yıllarda artış gösteren kapkaç, gasp gibi olaylarda sanıkların tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması toplumun her kesimininden tepkilere yol açtığı için hâkimlerin daha çok tutuklama kararı vermesinin TOHAV hekimi Ülgen, travma yaşayan binlerce insandan gelen talebi karşılayamadıklarını söyledi Terör mağdurları destek bekliyor BERİV AN TAPAN Türkiye’nin başlıca sorunlarından biri olan terör, ekonomik zararın yanı sıra toplumda bir “travmaya” neden olurken, bir çok terör mağduru, korku, öfke ve güvensizlikle yaşamını sürdürüyor. Buna karşın terör mağdurlarının kendileriyle ve çevreleriyle barışık bir yaşam sürdürebilmeleri için gereken rehabilite ve tedavi merkezlerinin bulunmadığına dikkat çeken Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV) Rehabilite ve Tedavi Merkezi hekimi Veysi Ülgen, bugüne kadar 3 binin üzerinde başvuru aldıklarını ancak bu talebi karşılayamadıklarını belirtti. Terör Mağdurları Sosyal Yardımlaşma Ve Dayanışma Derneği (Şehit Aileleri) Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Köse de “Çocuklarının özlük haklarını almak için devlet ile mahkemelik hale gelen çoğu şehit ailesinin psikolojik desteğe de ihtiyacı var. Ancak bu büyük bir maddi yük...” diye konuştu. Şehit yakınlarının özlük haklarını alabilmeleri için gerekli hukuksal yollar konusunda yardımcı olduklarını belirten Şehit Aileleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Köse, “Şehit olanların haklarından ailelerin yararlanmasını zorlaştıran durumlar var. Örneğin, ailelere çocuklarının eğitim zaiyatı ya da trafik kazasında öldüğü gibi bahaneler öne sürülüyor. Bu yüzden de üyelerimizin yarısından fazlası çocuklarının özlük haklarını devletten mahkeme kararıyla alabiliyor. Çoğu aile devletle bu yüzden mahkemelik durumda” dedi. Şehit ailelerine hukuksal süreç dışında herhangi bir maddi yardımda bulunamadıklarını dile getiren Köse, “Devletin bize yönelik hiçbir desteği yokken biz nasıl onlara yardım edebiliriz ki?” diye konuştu. TOHAV’ın başvurucu hekimi Veysi Ülgen, 1994 yılından beri faaliyette olan TOHAV’da verilen desteği şöyle özetledi: “Önce kişinin yaşadığı duygusal tramvanın boyutlarını anlamaya çalışıyoruz. Yaptığımız tetkikler sonucu herhangi bir fiziksel sorunu varsa anlaşmalı olduğumuz hastanelere yönlendirip, tedavisini izliyoruz. Ardından kurum bünyesinde çalışan fizyoterapist ve psikoterapistler yardımıyla kişinin kendisiyle ve çevresiyle uyumunu sağlamaya yönelik rehabilite çalışmalarına başlıyoruz.” ataol b?cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 Eylem hazırlığında yakalandılar ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamada Diyarbakır ve çevre illerde kırsal alandaki PKK’lilere bağlı olarak “milislik, kuryelik’’ faaliyetinde bulunan bir kadının Diyarbakır’da yakalandığı belirtildi. Açıklamada yakalanan militanın İzmir’de askeri kurum ve araca eylem amaçlı keşif çalışmalarında bulunduğu tespit edilirken İzmir’de de örgüt üyesine yardım eden bir kişinin yakalandığı bildirildi. Şırnak’ın Güçlükonak ilçesi Yağızoymak köyü yakınlarında ise asfaltlama çalışması yürüten bir firmaya ait kamyon PKK’lilerce yakıldı. KORUCU BASKISI Kişilerde uykusuzluk, güvensizlik, kabalaşma, her şeye tepki gösterme, korku, panik gibi durumların görüldüğü, “fiziksel ve ruhsal örselenmeye” yol açan toplumsal tramvaların, genelde deprem gibi doğal afetlerin yanı sıra toplumsal olaylarla birlikte Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan şiddet olaylarında da karşımıza çıktığını belirten Ülgen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Doğu ve Güneydoğu’da mağduriyet, en çok ‘korucular’ konusunda ortaya çıkıyor. Korucu baskısıyla karşılaşmış, kişiler köylerine geri dönmek istese de karşılacaklarının korkusunu daha İstanbul’da duymaya başlıyor. Çünkü korucular adli olaylarda başı çekiyor. Bu korku ve güvensizlik ortamından çıkan kişilerin yaşamla, kendisiyle ve çevresiyle barıştırılmalarını sağlamak gerekiyor. Bunun için gereken tedavi merkezlerinin devletin sorumluluğunda olması gerektiğini düşünüyorum.” PKK’nin yeni taktiği saldırıları kaydetmek Kameralı propaganda CİHAN ORUÇOĞLU İstanbul’da terör örgütü PKK üyeleri, İETT otobüslerine yönelik molotofkokteyli saldırılarını, kameraya kaydettikten sonra televizyon kuruluşlarına göndererek yeni bir yöntem denemeye başladı. Yetkililer, örgüt üyelerinin görüntüleri televizyon kuruluşlarına göndererek yoğun propanganda ve güç gösterisi yapmak istediklerini belirtti. Jandarma ekipleri, 23 Ağustos Perşembe günü Büyükçekmece’de düzenlediği operasyonda 7 kişiyi İETT otobüslerine molotofkokteylli saldırı düzenleyecekleri sırada “suçüstü’’ yakaladı. Sanıklardan 5’i çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanırken, sanıkların beraberinde kamera getirmeleri dikkat çekti. Daha önceki benzer eylemleri mercek altına alan uzmanlar, bazı eylemlerin kamera ile kaydedildiğini be lirledi. Uzmanlar, görüntülerin örgütün ilgili birimleri ve televizyon kanallarına gönderilmesinin güç gösterisi ve yoğun propaganda amaçlı olduğunu söyledi. Son dönemde azalan eylemler, PKK sempatizanlarının Gaziosmanpaşa Gazi Mahallesi’nde iki İETT otobüsüne molotofkokteylleri ile saldırdırması ve bir otobüsün tamamen yanmasıyla tekrar gündeme geldi. Okmeydanı ve Gazi Mahallesi’nde oturan yurttaşlar, olayların ardından bölgeye eski otobüslerin verildiğini ve yeni klimalı otobüslerin “sakıncalı bölgelere” verilmediğini söylüyorlar. Okmeydanı’nda ikamet eden Hakan Sarıtürk, eylem sonralarında adeta kendilerinin cezalandırıldıklarını ifade ederek “2007 yılından yılı itibarıyla İETT otobüslerine yapılan saldırılar şöyle: 17 Şubat: Ümraniye’de saldırıya uğrayan İETT otobüsü kullanılamaz hale geldi. 25 Şubat: Esenler’de yakılan otobüste ağır hasar meydana geldi. 2 Mart: Üsküdar’da otobüs ve hareket amirliğine molotofkokteylli saldırı. 3 Mart: Atışalanı’nda bir otobüs kullanılamaz hale geldi. 3 Mart: Okmeydanı’nda bir otobüs ateşe verildi. 3 Mart: Örnektepe’de 2 otobüse molotofkokteylli saldırı. 29 Haziran: Alibeyköy’de İETT otobüsüne molotofkokteylli saldırıda bulunuldu. Saldırıda İETT otobüsünde maddi hasar meydana geldi. 13 Ağustos: Beyoğlu’nda bir İETT otobüsü, bir grubun molotofkokteylli saldırısı sonucu tamamen yandı. 19 Ağustos: Gaziosmanpaşa Gazi Mahallesi’nde 2 otobüs molotofkokteylli saldırıya uğradı. Saldırı sonrası otobüsler ağır hasara uğradı. itibaren burada belli aralıklarla otobüsler yanıyor. İETT de kendince çözüm bularak, buralara eski otobüsler gönderiyor. İstanbul’da bu sıcak havalarda bu eski otobüslerle seyahat etmek çok zor” dedi. 2007 Terör kampına götürüyorlardı ? HAKKÂRİ (AA) Hakkâri’de terör örgütü PKK’ye eleman kazandıran 3 kurye, 3 çocuğu örgütün dağ kadrosuna götürmek isterken yakalandı. Jandarma Komutanlığı ekiplerinin Kamışlı köyü kırsalında gerçekleştirdiği operasyonda, terör örgütüne eleman kazandıran kuryeler T.M, İ.A. ve U.D. ile ismi açıklanmayan 1314 yaşlarındaki 3 çocuk gözaltına alındı. Kurye T.M’nin evinde yapılan aramada, Kalaşnikof marka 1 adet uzun namlulu tüfek ele geçirildiği bildirildi. DTP’den KDP’ye ziyaret ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DTP Grup Başkanvekili Selma Irmak ile Batman Milletvekili Bengi Yılmaz’ın da aralarında bulunduğu DTP heyeti, Kürdistan Demokratik Partisi’nin (KDP) Ankara Temsilciliği’ni ziyaret ederek Safin Dizai’yle görüştü. Dizai, görüşmede, DTP heyetine Türkiye ilişkilerini “önemli ve gerekli” gördüklerini belirterek DTP’lilerden Türkiye ile kendileri arasındaki ilişkilerin düzeltilmesi yönünde rol oynamalarını ve arabulucu olmalarını istedi. Selma Irmak ise talebe olumlu yaklaştıklarını ifade etti. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle