22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 2007 CUMARTESİ 6 HABERLER Yeteneklerine göre değil popüler ve maddi olarak çok kazanç getirecek mesleklere yöneldiler Gençler parayı seçiyor ? Uğur Kariyer Merkezi’nin yaptığı, Türkiye çapında yaklaşık 200 bin kişiyi kapsayan bir araştırmaya göre gençler en çok doktor, bilgisayar mühendisi, avukat, eczacı ve psikolog olmak istiyor. Geleceğin popüler meslekleri ise nanoteknoloji, enerji mühendisliği, istatistik bilimleri olarak sıralanıyor. FİGEN ATALAY CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Önsezi Aklın yetersiz kaldığı ya da henüz öngöremediği durumlarda önsezi devreye giriyor. Buna akıldışı değil ama akıl öncesi, belki akıl ötesi bir süreç diyebiliriz. Kişisel yaşamlarımızda önsezilerimizin belirleyici, yönlendirici bir işlevi vardır. Birilerini sever ya da sevmeyiz. Bir ilişkinin iyi ya da kötü gittiğini, bir şeyi yapmamız ya da yapmamamız gerektiğini, aklımız kadar, ondan da önce önsezilerimiz söyler... Önsezi, öngörüden farklı olarak, akıldan çok duyguyla ilgilidir. Aklımız çoğu kez, öyle gerektiğini, zorunluluk olduğunu düşündüğümüzden, korktuğumuzdan, tembelliğimizden ya da başkaca nedenlerle önsezilerimizi bastırmaya çalışır. Bunda başlangıçta başarılı da olabilir. Fakat önsezi yine de bir yerlerden uç verir, kendini duyumsatır. Kişisel yaşamlarımızda olduğu kadar toplumsal olayları değerlendirmemizde de aklın ve öngörünün yanı sıra önsezilerimiz de bir yere, işleve sahiptir... Bir olay, olgu, durum, belki akılla tam olarak açıklanamayacak kadar karışık görülebilir. Öngörü ileriyi yeterince açık göremeyebilir. O zaman önsezi devrededir... ??? Şimdi, yaşamakta olduğumuz toplumsal olaylara ilişkin kendi önsezilerimden birkaç örnek vereyim: Başbakanın ve cumhurbaşkanı adayının birlikte fotoğraflarına baktığımda, bana demokrasiyle yönetilen bir ülkenin demokrat bir siyasal partisinin iki lideri gibi değil, iki sivil Ortadoğu diktatörü gibi görünüyorlar. Bu bir önsezi. Hayır, önyargıdır diyenler olabilir. Bence önyargı değil, önsezi... Çünkü şimdiye kadar, görüşlerinin yandaşı ya da karşıtı olayım, hiçbir siyasal parti lideri ya da liderleri için (Erbakan ve Türkeş de içlerinde) buna benzer bir şey hissetmemiştim... Bu başka bir şey... Yanılıyor olabilir miyim? Aklımdan, öngörümden bile daha önce ve ısrarla, önsezim bunun böyle olduğunu söylüyor... ??? Bir başka ve belki daha da karanlık bir önsezi... Kendini arada bir duyumsatan... Buna “komplo kuramı” da diyebilirsiniz... Fakat yine akıldan daha önce ve daha çok, bir duygu, sezgi olarak geliyor... Şu anda iktidardaki siyasal partinin ve arkasındaki büyük dış gücün karşısındaki tek direnme noktası olarak ordu görünmekte. Bu engel nasıl aşılabilir? Ordu nasıl güçsüzleştirilip tüm ülkenin değil de bugünkü siyasal iktidarın ve arkasındaki büyük dış gücün buyruğuna verilebilir? Sahte bir darbe girişimi ve ardından da bir büyük “temizlik”le... Bu bir önsezi... Fakat ülkenin bugün getirilmiş olduğu durumda, böyle bir şey kesinlikle olamaz diyebilir miyiz? ??? Önsezilerim, akılla ve öngörüyle de desteklenmiş olarak, şu anda bu ülkede olup bitenlerin demokrasiyle bir ilgisi bulunmadığını söylüyor. Karşıt görüşü savunanların, tüm bu olup bitenleri demokrasinin gereği, daha da öte sağlamlaşması olarak görüp göstermeye çalışanların sesleri şimdilik daha güçlü çıkıyor olsa da, aklımdan ve öngörümden bile daha önce ve ısrarla önsezim bunun böyle olmadığında direniyor... Bana, bugünkü başbakanın, günü geldiğinde “halkoyu”yla “seçilecek” bir diktatör olma hevesi ve hesabı içinde olduğunu bile haber veriyor. Ve zaman zaman, iyimser mizacıma karşın, kapkara önsezilerin içine yuvarlanmaktan kendimi alamıyorum... Gençler en çok doktor, bilgisayar mühendisi, avukat, eczacı ve psikolog olmak istiyorlar. İşletme, inşaat ve elektrik mühendisliği gibi alanlar ise artık eskisi kadar popüler değil. Gelecekte en çok ön plana çıkması beklenen ve istihdama en açık alanlar ise iletişim ile ilgili olanlar. Nanoteknoloji, enerji mühendisliği, istatistik bilimleri gibi alanlar da geleceğin popüler meslekleri arasında. Uğur Kariyer Merkezi, “Gençler meslek seçimlerini gerçekten kendi ilgilerine uygun alanlardan yana kullansınlar ve bunun sonucunda da bir ömür boyu mutlu olabilsinler’’ düşüncesinden yola çıkarak, tüm Türkiye çapında yaklaşık 200 bin kişiyi kapsayan bir araştırma yaptı. Merkez Direktörü Ebru Gürün, “Gençlerin meslek tercihleri cinsiyete göre, bulundukları şehrin yapısına göre ve elbette ki yıllara göre farklılaşıyor. Ama ne yazık ki hâlâ ‘benim için en doğru meslek, çok para kazanacağım meslektir’ anlayışı hâkim’’ dedi. İş yaşamının beklentilerinin çok farklı olduğunu vurgulayan Gürün, şöyle devam etti: “Doğrusu şu: ‘Size uygun mesleği iyi icra ederseniz, iyi icra ettiğiniz işten de iyi kazanırsınız’. Çün Gençler en çok doktor, bilgisayar mühendisi, avukat, eczacı ve psikolog olmak istiyor. kü, sadece ilginize ve yeteneğinize uygun işlere yaratıcılığınızı katarsınız. Gençler meslek seçerken popüler meslek gruplarına yöneliyorlar. Meslekleri çok da fazla tanımadan yapıyorlar seçimlerini. Bugün genel duruma baktığımızda, ülkemizin gençleri en fazla doktor, bilgisayar mühendisi, avukat, eczacı ve psikolog olmak istiyor. Tüm meslekler içersinde ilk 5’i bu gruplar paylaşıyor. Bu mesleklerden 3’ü insan sağlığıyla ilgili. Bu seçimler bizim toplumsal değerlerimizle de ilgili aslında. Çünkü yine aynı araştırma uzantısında, ülkemizdeki en baskın kişisel ilginin ‘sosyal ilgi’ olduğu ortaya çıktı. Yani biz duygusal ve yardımsever yapısıyla öne çıkan bir toplumuz. Elbetteki meslek tercihlerimiz de bu yapımıza uygun.’’ Gürün’ün verdiği bilgilere göre, bundan 10 yıl önce de doktor, avukat ve eczacı olmak isteyen gençler baskın grubu oluşturuyordu. İşletme ve mühendislik dalları da fazlasıyla talep görüyordu. Araştırma sonuçlarına göre ise işletme mühendisliği, elektrik mühendisliği gibi alanlar artık 10 yıl öncesi kadar popüler değil. ğin kendisine uygun olup olmadığını, iş yaşamındaki kariyer yolunu çok da ciddi biçimde araştırmıyor. Çoğunlukla “Bir üniversite okuyayım da ne olursa olsun’’ mantığıyla hareket ediliyor ve çok yüksek oranlarda hayal kırıklığı yaşanıyor. üniversitede okuyan gençler, üniversite yıllarını teorik bilginin ötesinde iş yaşamına da hazırlanarak geçirdiler. Farklı alanlarda sertifika programları vakıf üniversitelerinde yaygın. Bu da mesleğini eline almış olan ama farklı alanlara kaymak isteyen yetişkinlere yeni açılımlar sundu. Bunlar ciddi faydalardır’’ dedi. Gürün, “kariyer” kelimesinin, kamuoyu tarafından iş yaşamı ile bağlantılı algılanması anlayışını yıkmayı hedeflediklerini belirterek, bir öğrencinin, devam edeceği liseyi seçerken bile bir kariyer planı yaptığına dikkat çekti. Örneğin fen lisesinde okuyacak bir öğrenci, bu seçimiyle temel bilimler, sağlık ve mühendislik alanlarında lisans yapmayı hedeflemiş, yani kariyer planını ortaya koymuş bulunuyor. KARİYER MERKEZLERİ M EDYANIN ETKİSİ Ebru Gürün’e göre, gençlerin tercihlerini en çok medya belirliyor. Görsel ve yazılı basında öne çıkan, yaptıkları işlerle topluma liderlik eden kişilerin meslekleri, o mesleğin tanınırlığını artırıyor ve model oluşturuyor. Sonraki aşamada gençler, o meslekleri araştırma noktasına gidiyor. Ancak gençler, o mesle Vakıf üniversitelerinin, meslek seçimi mantığına yepyeni bir pencere açtıklarını belirten Gürün, “Yurtdışıyla bağlantılı Türkiye için yeni birçok bölüm açıldı ve bu kanalla uzmanlaşma arttı. Birçok üniversite bünyesinde kariyer merkezleri kurdu ve öğrencilerini mezuniyet sonrası alternatifleri konusunda bilinçlendirdi. Kariyer günleri düzenleyerek iş dünyası ile gençleri buluşturdu ve böylelikle TÜRK EĞİTİMSEN ARAŞTIRMASI Düz liselerin en fazla öğrenciyi açıköğretim fakültelerine göndermesi dikkat çekti Öğretmenler yoksulluk sınırı altında ? Türk EğitimSen İstanbul Bölge Başkanlığı tarafından yapılan ankete göre, eğitim çalışanlarının yüzde 90.5’i yoksulluk sınırının; yüzde 11.5’i ise açlık sınırının altında ücret alıyor. İstanbul Haber Servisi Türk EğitimSen İstanbul Bölge Başkanlığı tarafından yapılan “Eğitim Çalışanlarının SosyoEkonomik Durumuna Yönelik Nicel Bir Araştırma: İstanbul Örneği” adlı ankete göre, eğitim çalışanlarının yüzde 90.5’i yoksulluk sınırının; yüzde 11.5’i ise açlık sınırının altında ücret alıyor. Türk EğitimSen İstanbul Bölge Başkanlığı’nın İstanbul’da yaşayan 288’i bayan, 952’si erkek olmak üzerine toplam 1240 eğitim çalışanına yaptığı “Eğitim Çalışanlarının SosyoEkonomik Durumuna Yönelik Nicel Bir Araştırma: İstanbul Örneği” adlı ankette çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Türk EğitimSen İstanbul Bölge Başkanlığı binasında yapılan basın toplantısında konuşan Türk EğitimSen İstanbul Bölge Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, araştırmaya katılanların yüzde 90.5’inin yoksulluk sınırının; yüzde 11.5’inin ise açlık sınırının altında ücret aldığını belirterek “Eğitim çalışanlarımızın, yüzde 37’si ortalama 4 ila 5 kişiden oluşan ailelerini evlerine giren tek maaşla geçindirmek durumunda. Yüzde 78.4’ünün banka kredisi ya da kredi kartı borcu bulunuyor. Yüzde 34’ü geçimini sağlamak için ek iş yapıyor” dedi. Aileleri 4 ila 5 kişiden oluşan eğitim çalışanlarının büyük bir kısmının ayda 250 YTL ile 300 YTL arasında değişen bir miktarda gıda harcaması yaptığını dile getiren Yrd. Doç. Bostan, “Çalışanların yaklaşık yüzde 40’ı öğle yemeği yememekte veya evinden getirdiği yiyeceklerle öğle yemeği ihtiyacını gideriyor. Meslekleri ‘eğitim’ olan bu işkolu çalışanlarının aylık ‘eğitim’ harcamaları çok az. Bunun büyük bir kısmını da çocuklarına yaptıkları eğitim giderleri oluşturuyor” diye konuştu. Bostan, AKP’nin beş yıllık icraatı süresince, Türkiye’de gitgide büyüyen işsizliğin ve düzenli olarak bozulan toplumsal gelir dağılımının, toplumsal adaleti sarstığını ve toplumsal tabakalar arasındaki gelir farklılıklarını uçuruma dönüştürdüğünü vurguladı. Ortaöğretim yetersiz ? Yıllardır süregelen okul birincilerinin açıkta kalışı sorunu bu yıl da “artış göstererek” sürerken, açıköğretim fakültesine giden öğrenci sayısı yükseldi. Eğitimciler bu olumsuz durumu ortaöğretimin yetersizliği olarak değerlendirdiler. ZEYNEP ŞAHİN ataol b?cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 ANKARA Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) 2007’nin sonuçları, okul birincilerinin açıkta kalma oranının yükseldiğini de gözler önüne serdi. Yıllardır süregelen sorun, ortaöğretimin yetersizliğinin sonucu olarak değerlendirilirken, düz liselerin en fazla öğrenciyi açıköğretim fakültelerine göndermesi de dikkat çekti. İmam hatipler ise açıköğretime en fazla öğrenci gönderen meslek lisesi türü oldu. ÖSS 2007’nin yerleştirme sonuçları önceki gün ilan edilirken, 27 birinci, 47 bin 587 sıfırcı çıkaran sınav, eğitim sistemindeki çarpıklıkları da bir kez daha gösterdi. Yıllardır süregelen okul birincilerinin açıkta kalışı sorunu, bu yıl da “artış göstererek” sürerken, bu okullardan açıköğretim fakültesine giden öğrenci sayısı da yükseldi. Ortaya çıkan tablo, müfredatla soru içerikleri aynı olmasına karşın, okul başarısı ile sınav başarısının uyuşmadığı bir çelişkiye yol açtı. Eğitimciler durumu, “ortaöğretimin yetersizliği” olarak değerlendirildi. Özellikle düz liselerin mezunlarını en fazla açıköğretim fakültelerine göndermesi de aynı etkene bağlandı. ÖSS 2007’nin ortaya koyduğu sonuçlardan bazıları şöyle: ÇIKTA KALAN OKUL BİRİNCİLERİNİN ORANI ARTTI Okul birincilerinin açıkta kalma oranı yükseldi. Geçen yıl 7 bin 397 okul birincisinden 4 bin 954’ü bir yükseköğretim programına yerleştirilmiş, 2 bin 443’ü açıkta kalmıştı. Bu yıl ise 7 bin 466 okul birincisinden 5 bin 124’ü yerleştirildi ancak bu gruptan 2 bin 520 aday açıkta kaldı. Bu yıl okul birincilerinin açıköğretim fakültesine gitme oranı da yükseldi. Geçen yıl 222 okul birincisi açıköğretim fakültesine yerleştirilirken, sayı bu yıl 252 oldu. 2007 öğretmen atamaları ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yapacağı 10 bini kadrolu, 10 bini sözleşmeli 20 bin öğretmen ataması için başvurular, 19 Ağustos’ta sona eriyor. Başvuruya ilişkin bilgiler MEB’in “http://personel.meb.gov.tr’’ internet adresinde yayımlanacak olan “20072 Öğretmenlik İçin Başvuru ve Atama Kılavuzu’’nda yer alacak. Atamalar 22 Ağustos’ta yapılacak. Üniversitelerin 4 yıl ve daha üzeri sürelerde eğitim veren bölümlerine öğrenci göndermede, Anadolu ve fen liselerinin yanı sıra özel okullar ön plana çıktı. Beşir Göğüş anıldı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 17 Ağustos Marmara Depremi’nde, Yalova’da, eşi ve kızıyla birlikte yaşamını yitiren Eğitimci Yazar Beşir Göğüş, mezarı başında anıldı. Anma törenine Göğüş’ün ailesi, Dil Derneği üyeleri ve dostları katıldı. Törende ayrıca Göğüş’le birlikte depremde ölen binlerce yurttaş için de saygı duruşunda bulunuldu. Törene katılan Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel ve dostları, Göğüş’ün Türkçeye, eğitim ve öğretime verdiği emekleri dile getiren konuşmalar yaptı. ÖSS’ye giren 1151 engelli adayın 476’sı üniversiteli oldu. Engelli adaylar 205 kişiyle en çok açıköğretim fakültesine yerleştirilirken, bunu 159 kişiyle iki yıllık bölümler ve 112 kişiyle fakülteler izledi. URTDIŞI Y ÜNİVERSİTELERİNE İLGİ Yurtdışındaki üniversitelerden sonra en az kontenjanın ayrıldığı KKTC üniversiteleri yine boş kontenjanda ilk sırada yer aldı. Geçen yıl 7 bin 307 olan boş kontenjan, bu yıl 7 bin 556’ya yükseldi. KKTC üniversiteleri için bu yıl kontenjan artırılarak, 10 bin 745’ten 12 bin 542’ye çıkarılmıştı. Yurtdışındaki diğer üniversitelerin kontenjanlarında ise bu yıl düşüşe gidildi. Geçen yıl 2 bin 989 olan yabancı ülkelerdeki yükseköğretim kontenjanı, bu yıl 1953’e düştü. Yurtdışındaki üniversitelere 1353 aday yerleşirken, 600 kontenjan boş kaldı. Buna göre yurtdışındaki üniversitelerin yüzde 70’e yakın kontenjanı dolmuş oldu. Düz liseler en fazla öğrenciyi açıköğretim fakültelerine gönderdi. Düz liselerden 79 bin 58 aday lisans programlarına yer leşirken, 65 bin 229 aday önlisans programlarını kazandı, 125 bin 320 kişinin adresi ise açıköğretim fakülteleri oldu. ESLEK LİSELERİ DE M AÇIKÖĞRETİM’E ÇALIŞTI Meslek liseleri mezunlarının büyük çoğunluğu da açıköğretim fakültelerine yerleşti. İmam hatiplerden yalnızca 1516 öğrenci 4 yıllık ve üzeri fakültelere yerleşebilirken, 1700 kişi iki yıllık programlara gitti. İmam hatiplilerin 24 bin 777’si açıköğretimde okumaya hak kazandı. İmam hatipler, açıköğretime en fazla öğrenci gönderen meslek lisesi oldu. Meslek liseleri içinde fakültelere en fazla öğrenci, öğretmen liselerinden gitti. Ticaret meslek liselerinden 937, teknik liselerden 943, endüstri meslek liselerinden 3 bin 707, kız meslek liselerinden 2 bin 346, sağlık meslek liselerinden 272, otelcilik ve turizm meslek liselerinden 697, sekreterlik meslek liselerinden bir, astsubay hazırlama okullarından ise 3 öğrenci lisans programlarına yerleştirildi. Erkek adayların açıköğretim fakültesine gitme oranı yüksek oldu. A AÇIKLAMA Gazetemizde 29 Temmuz günü “Rahip İtalya’ya Geri Gönderildi” başlıklı haberle ilgili olarak Samsun’daki Mater Dolorosa Kilisesi’nde görevli Dr. Simone Matteoli, avukatı Ercan Eriş aracılığıyla açıklama yaptı. Eriş, müvekkilinin “Türkler Ermeni soykırımını kabul etmeli” şeklinde bir açıklaması olmadığını vurgulayarak “Müvekkilimin İtalya’ya dönüş sebebi, Katalok Kiliseleri Anadolu Episkopusu Luigino Padovese tarafından görevine son verilmesi değil, halen anlayamadığımız ve açıklanmayan idari bir tasarruftur” dedi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle