19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS 2007 PAZAR 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB PB B B B B B 31 35 32 32 32 34 36 35 29 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya B PB Y PB B B B B PB 29 29 26 24 33 32 32 33 33 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB B B B B B B Y 34 32 40 40 38 40 36 31 31 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve doğusu parçalı çok bulutlu, Giresun dışında Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeydoğusu sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı tüm yurtta mevsim normallerinin üzerinde seyredecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y Y Y B Y Y Y Y Y 22 24 25 24 21 22 22 20 19 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y Y Y Y Y Y Y Y 24 24 24 24 25 24 24 33 23 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı A B PB B Y Y Y A B 27 32 23 38 28 34 30 35 36 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Rejisörün sürekli eleştirilere karşın sergilediği oyunlar karşısında muhalefet söyleyeceği fazla bir söz, eleştirilerine yenilik katacak bir öğe bulsa bile sesini duyurması olanaksız. Oyunu kurgulayan, dışarıdan ve içeriden gelen uzlaşma öğütlerini duymazlıktan gelmediğini göstermek için rejisör, son perdeyi özenle hazırladı, şimdi sahneye koyuyor. ??? RTE, günlerdir sıkıntı içinde veya sıkıntı içindeymiş gibi bir tablo sergiliyor. Uzlaşma yolundan geçerek Meclis’te muhalefetin de Meclis Başkanı seçiminde olduğu gibionayladığı bir isim bulmak çabasında olduğunu gösteren hareketlerde bulundu, imalı sözler söyledi ve ama… kardeşi ile kardeşinin abisinin baskısına dayanamayacağını anlayınca yelkenleri indirdi. İndirdi ama, Gül Abdullah’ı doğrudan ve tek aday olarak muhalefetin önüne götürse yine çoğunluğuna dayanarak dayatmayla bir cumhurbaşkanı seçtirmeye yöneldiğini içeren sert muhalefetle karşılaşacaktı. İyisi mi çevir kazı yanmasın hesabı kardeşi Gül Abdullah, Gül Abdullah’ın abisi Arınç’la günlerce odalara kapandı. Kardeşiyle baş başa, abileri ile birlikte dış ve iç dünyayı uyutacak yollar aradılar ve galiba buldular da… RTE, yumurta kapıya gelmiş, Gül Abdullah adını ısındırmak için kamuoyunu, muhalefeti yavaş yavaş uyutmanın önsözünü açıkladı. Cumhurbaşkanı sorununu uzlaşarak saptayacağını ilan etmiş; Kasımpaşalı siyasetçi o, ününe söz getirir mi? Elbette hayır! O halde? Pazartesi günü cumhurbaşkanı süreci başlıyor. Muhalefetle görüşüp görüşmeyeceği sorusuna uzlaşma beklentilerini karşılayacak bir yanıt verdi. “…Artık liderle ben mi görüşürüm, yoksa aday olan arkadaşlarımız mı görüşür” dedi. Çok adaylığı ima etti, muhalefetle kimin görüşeceğine ilişkin (kendi pek istekli değil galiba) son kararı Bakanlar Kurulu ile Merkez Yürütme Kurulu’ndaki görüşmelerden sonraya bıraktı. Oyunun, düğümü çözecek sondan bir önceki perdesinde uzlaşma bekleyen kamuoyunun ağzına bir parmak bal veriyor. ??? Bir değil, birkaç isim saptanacak, bu listenin başında, elbette vazgeçemediği, vazgeçerse başına parti içinde, yüzde 47’ler arasında olmadık sorun çıkmasından korktuğu Gül Abdullah olacak… figüran isimlerin olacağı listede aylardır medyada adı geçen veya geçirilen kimi isimler bulunacak! Muhalefet bu isimler arasında Gül dışında kim olursa kabulümdür dediği bir ismin aday gösterilmesini isteyecek… Fakat son söz, AKP’ye ait. AKP yönetimiyle, Meclis grubuyla aday isimler arasında Gül Abdullah’ı seçecek.. Uzlaşmayı çoğunluğun eğilimi diye algılayan RTE ve takımı ise her parti aldığı oy kadar konuşabilir mantığı ve azınlığın çoğunluğa hükmetmesine karşı olduğunu ilan ettiği muhalefete dönüp, adaylar arasında Gül Abdullah’ın yeğlendiğini söyledi mi… akan sular duracak ve bir de bakarsınız kimilerinin kafasının içi ve dışı türbanlı eşli birinin Çankaya’ya çıkmasına karşı olmadıkları Bay ve Bayan Gül Abdullah, üçüncü turda TC’nin 11. Cumhurbaşkanı seçilecek! Uzlaşma mı istiyordun, al sana uzlaşma. Uzlaşma mı istiyordun, işte partilere götürdüğümüz üç dört isimli aday listesi... Demokrasi bu değil mi; seç seç al! Demokrasilerde halkoyuyla gelmiş, Meclis’te ulusal iradeyi temsil eden çoğunluğun iradesine karşı azınlık tahakkümü işletmenin olanağı var mı? Yok! Gül’ün cumhurbaşkanlığına karşı çıkan Ertuğrul Özkök bile, Çankaya’ya çıkarsa türbanda yenilik yapacağını daha önce yazdığı Bayan Gül Hayrünisa’nın modacılara yeni sıkı baş modeli ısmarlayıp ısmarlamadığını sorduğuna göre… Perde, 28 Ağustos günü böyle kapanacağa benziyor. ??? Yutturmacalı, aldatmacalı, heyecan verici sahnelerle başlayan Cumhurbaşkanlığı oyunu: Dindar olup dindar görünmek istemeyen bir cumhurbaşkanı (Gül)… namazında niyazında orta sağ ile dinci sağ arasında bir yerde mekân tutan Meclis Başkanı’yla (Toptan)… ve tabii yüzünden eksik etmediği başarı maskesini sular alıp götüren bir belediye başkanı (Melih Gökçek) hakkında… vazgeçtik görevden almasından, soruşturma açtırmayan ve beceriksizliği belgelenmiş bu adamın milyonlarca insanın sağlığıyla oynamasına seyirci kalabilen… …sorunu yağmur duasıyla çözüm arayan bir Başbakan’la sona eriyor ve fakat: Ya on gün içinde dualara yanıt vermez, gökten yağmur inmezse… Artık devlet yönetimimizde çapraşık her olayda çare aranılan tek kaynak hadislerden birinin “yağmur duasından önce önlem almayı” öngören tavsiyesine veya laik devlet adamlarımızdan ünlü Çiçek Cemil’in “hadiste bile ‘nehirden abdest alırken tasarruflu davran’” uyarısına uyulmamasının cezasını halka çektirdiği için suçlanırsa RTE… Yandı gitti keten helvam! Hükümeti, belediyeyi suçlu ve sorumlu görmeyen, dindar bir Müslüman Başbakanımızın dualarına karşın on gün içinde yağmur yağmazsavahim, çoook vahim sonuçtan kimi suçlayacağı sorusu önem kazanıyor… Değil mi? TPAO’nun petrol arayacağı bölgelerden dördü GKRY’nin belirlediği alanlarla örtüşüyor GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Akdeniz’de kriz tırmanıyor SERTAÇ EŞ/BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO), Doğu Akdeniz’de petrol aramak için yaptığı başvurunun ardından gözler hükümete çevrildi. Hükümetin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) açtığı uluslararası ihalenin sonuçlanacağı 16 Ağustos öncesinde TPAO’ya Bakanlar Kurulu kararıyla ruhsat vermesi gerekecek. GKRY’nin Doğu Akdeniz’de tek taraflı oldu bitti çabası içine girmesinin ardından Türkiye’nin “her adıma karşılık verme” kararı ile birlikte kriz de büyümeye başladı. Bakanlar Kurulu’nun ruhsat vermesi durumunda, TPAO’nun petrol arayacağı bölgelerden bir tanesinin değil, dört tanesinin Rum yönetiminin belirlediği ve uluslararası ihaleye açtığı bölgelerle örtüştüğü de ortaya çıktı. TPAO’nun ruhsat arama başvurusunda, petrol aranacak dört bölgenin ayrı ayrı koordinatları verildi. Söz konusu dört bölgeden bazılarında bizzat TPAO kaynakları ile petrol aranması planlanırken, diğer bölgeler için uluslararası bir ihaleye çıkılması söz konusu olabilecek. Bu konuda halen TPAO’nun İtalyanlar ile işbirliği sürüyor. RUMLARDAN TEHDİT LEFKOŞA (AA) Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Erato Kozaku Markulli’nin, Doğu Akdeniz’de petrol arama konusunda, Türkiye’nin sergilediği tutumunun, “AB sürecini olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulunduğu” bildirildi. Bazı Rum gazetelerinde yer alan haberlere göre Markulli, “Gerek Kıbrıs (Rum) hükümeti gerekse ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB ortaklarının Türkiye’nin genel tutumunu, özellikle Türkiye’nin tehditlerini gerçekleştirmesi halinde, çok ciddi bir şekilde göz önünde bulunduracaklarını” söyledi. Markulli’nin ayrıca, Rum yönetiminin Türkiye’nin tutumunu AB’ye bildirdiğini belirttiği yazıldı. arayacak ve sismik araştırma yapacak tüm gemiler de Türk donanmasına mensup askeri gemilerle korunacak. Konuyla ilgili olarak Cumhuriyet’e açıklama yapan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sertaç Başeren, TPAO’nun petrol arama iznini Enerji Bakanlığı Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nden talep ettiğini dile getirip “Bu izin çıktı. TPAO’nun talebini Türkiye Cumhuriyeti yayımlıyor. Uluslararası kamuoyuna yayımlıyor. Bunu ilan etmesiyle Türkiye bu bölgelerde kıta sahanlığı hakkına sahip olduğunu dünyaya dolaylı olarak ilan etmiş ZİYARET ERTELENDİ LEFKOŞA (AA) Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos’un, Fener Rum Patrikhanesi’ne gideceği İstanbul ziyaretinin iptal olduğu bildirildi. Rum basını, “Başpiskopos Hrisostomos’un İstanbul ve Fener Rum Patrikhanesi ziyaretinin ikinci kez ertelediğini” kaydetti. İptal nedeninin, “Ankara’nın Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama çalışmalarıyla ilgili tavrından kaynaklandığı” bildirildi. Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Erato Kozaku Markulli, Başpiskopos 2. Hrisostomos’un, gelecek hafta için planlanan İstanbul ziyaretinin “Türkiye hükümetinin kararıyla iptal edildiği belirlenirse Ankara’nın dış odaklara şikâyet edileceğini” söyledi. oluyor” dedi. Başeren şu değerlendirmeyi yaptı: “İlan edilen dört bölge var. Bu dört bölgeden en güneydeki yani TPO/XVI/A numaralı bölge gerçekten stratejik öneme sahip. XVI/A numaralı bölge, Rumların daha önce ilan ettikleri Türkiye’nin kıta sahanlığına tecavüz eden blokları içine almaktadır. İşte bölgenin asıl anlamı da burada ortaya çıkıyor Türkiye GKRY’nin ruhsat bölgelerini tanımadığını, verilecek ruhsatları tanımayacağını ve bu ruhsatlara dayanılarak denizde yapılacak faaliyetlere izin vermeyeceğini ve hatta müdahale edebileceğini göstermektedir.” Donanma müdahale edebilecek Rumların petrol arama ısrarı devam ederse, krizin daha da tırmanması söz konusu olabilecek. Türkiye’nin “tartışmalı olarak gördüğü” bölgeye bir başka devlete ait petrol arama gemisinin gelmesi durumunda, Türk donanmasına bağlı gemilerin müdahalesi söz konusu olabilecek. Öte yandan TPAO ile işbirliği yaparak Türkiye için petrol AMERİKAN DERGİSİ Irak’a ‘Atatürk modeli’önerisi WASHINGTON (ANKA) Irak’ta başarının sağlanması için “Türkiye modeli”nin benimsenmesi istendi. ABD’de yayımlanan “American Thinker” dergisi, Irak için askerin seçimsel demokrasinin koruyucusu olduğu Atatürk’ün Türkiye modelini örnek gösterirken, ABD ordusunun uzun zamandır darbe yapmak için Iraklı askeri yetkilileri seçmekte olduğunu iddia etti. “American Thinker” dergisi yazarlarından James Lewis, ‘Irak’ta Türk Çözümü mü?’ başlıklı makalesinde, Irak’ta çözüm için Türkiye’yi adres gösterdi. Birçok Müslüman ülkenin seçimsel demokrasiyi sürdüremediği, bunun tarihsel bir sorun olduğu ve ABD Başkanı George W. Bush’un 11 Eylül’den sonra Ortadoğu’da daha fazla demokrasi için bastırdığı kaydedilen makalede, Filistin’de Hamas’ın kazandığı, Mısır’da ise Müslüman Kardeşler’in son seçime katıldığı, Irak’ın da başarılı bir biçimde üç kez 3 açık seçimde oy kullandığı vurgulandı. Buna karşı “siyasi uzlaşma” alışkanlığının yavaş yerleştiğine dikkat çeken makalede, “Irak’ta muhteşem demokrasi için alternatif bir plan var. O da başka ülkelerde olumlu sonuçlar veren, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923’teki agresif reformları ile başlayan Türk çözümü. Bu da ordunun seçilmiş hükümetlerin garantörü haline gelmesidir” denildi. Herkesle çok iyiydi ama, kimsenin adamı değildi. Gazeteciliğe 11 Kasım 1980’de İzmir’de başladım. İsmail Abi o günlerde Milliyet’in İzmir Temsilciliği’nden emekliye ayrılmıştı. Ama meslekten emekliye ayrılmamıştı. Neredeyse bütün gazetelerin bürolarına arada bir uğruyordu. Evine girermiş gibi gazete bürolarına geliyor, “Merhaba çocuklar” deyip herkesle selamlaşıyordu. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı döneminde de bu davranışı doğal olarak sürdü. Sadece gazetelerle değil, İzmir’in neredeyse tüm kurumlarıyla barışıktı. O dönem biz genç gazeteciler İsmail Abi’ye biraz bozulur, “Abi, herkesle de iyi olmak şart mı?” derdik. Gülümseyerek bize bakar, uzun uzun anlatırdı. Kimseye “hayır” demezdi. Kıbrıs ve Almanya’da iki uzun gezide beraberdik. Bu hayır demezliğini görünce sıcaklığına, hoşgörüsüne de güvenerek takılmıştım: İsmail Abi, siz “hayır”sız bir kişisiniz! Önce bozulur gibi oldu ama, ardından bastı kahkahayı! ??? İsmail Abi, son güne dek kalemini dik tutmakla kalmadı, özellikle çocuklara pek çok eser bıraktı. Nasreddin Hoca’nın yaşamını ve fıkralarını başka bir gözle araştırdı, yazdı. Yeşil Pancurlu Ev, Yürekli Kaplumbağa, Leylekler Gelirken, Atatürk Çocukları, Kavanozda İki Balık, Çoban Köpeği, Beş Kardeşler Masalı kitaplarından bazıları. Çocukların Atatürk’ü sevmesi için ayrıca çaba harcadı. İşte Atatürk Çocukları kitabındaki şiirlerinden bazılarının adları: Her Çocuk Atatürk’ü Görmek İster, Atatürk Çocuk Sözünü Çok Severdi, Atatürk Her Çocuk Okusun İstiyordu... O şiirlerden bir bölüm: Sevgili çocuklar / Atatürk / Çocukları çok severdi. / Açık mavi gözleri / Her yerde çocukları arardı. / Bu gözler, / Ona sevgiyle bakan / Çocuk gözlerinde kalırdı... / Atatürk bir gün / Bir çocuk balosuna gitmişti. / O baloya gelince, / Herkes ne yapacağını şaşırdı. / Bu şaşkınlık, / Bu coşku dalgası içinde, / Küçük bir oğlan / Salonun ortasında kaldı. / Bu Türk çocuğu, / Bir süre hayran hayran, / Atatürk’e baktı. / Sonra coşkuyla bağırdı: Atatürk’üm seni öpmek istiyorum. Koca salonda çıt çıkmıyordu. / Herkes Atatürk’e bakıyordu. / İşte bu derin sessizlik içinde, / Atatürk’ün sesi duyuldu: Öyleyse gel öp... Çocuk koşarak Atatürk’ün boynuna sarıldı. / Bir anda o koca salon karıştı. / Bütün çocuklar / “biz de biz de” diye bağırdılar. ??? Arkasında yazılı bir eser bırakan kişi ölümsüzlüğü yakalamış demektir. Eserini çocuklara bırakan kişi, tümüyle ölümsüzleşmiş demektir. İsmail Abi, “çocuk” sözcüğünün içine o günlerde 20, 30 yaşlarındaki bizleri de katardı! İzmir’de gazetecilik eğitiminin başladığı 1970’li yılların ortasından bu yana derslere girdi. Gazetecilik mesleğini her yönüyle öğrencilere anlatır, sevdirmeye çalışırdı. İsmail Abi’nin tonlarca özelliği arasında öne çıkanı, gülümsemesiydi. Hep gülümserdi. Gülümsemek, iki insan arasındaki en kısa mesafedir! İsmail Abi bu yönüyle herkesle sıcaktı. Eminim, Azrail’i de gülümseyerek karşılamıştır. Dudağından eksilmeyen tebessümle sormuştur: “Ne istediğini biliyorum, al... Benden istediğin başka bir şey var mı?” ankcum?cumhuriyet.com.tr Orgeneral Büyükanıt Bodrum’da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve eşi, tatillerini geçirdikleri Muğla’nın Bodrum ilçesinde Cumhuriyet Caddesi’ni gezerek yurttaşlarla sohbet etti. Orgeneral Büyükanıt ve eşi, Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı Korgeneral Erdal Ceylanoğlu ve 2. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız ile birlikte korumaları eşliğinde önceki akşam Bodrum Cumhuriyet Caddesi’ne geldi. Yurttaşların sevgi gösterisinde bulunduğu Orgeneral Büyükanıt ve beraberindekiler, korumaları eşliğinde yürüyerek Hilmi Oran Meydanı’na geldi. Orgeneral Büyükanıt, eşi ve beraberindekiler daha sonra kendilerini bekleyen sivil plakalı otomobille Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kamp Eğitim Merkezi’ne döndü. (Fotoğraf:AA) ‘HÜKÜMET GÖREVDEN DÜŞER’ Terör örgütü El Maliki’yi tehdit etti Dış Haberler Servisi PKK, bu hafta içinde Ankara’yı ziyaret eden Irak Başbakanı Nuri el Maliki’yi PKK’ye karşı Türk hükümetiyle herhangi bir anlaşma yapmama konusunda uyararak, aksi takdirde “El Maliki hükümetinin görevden düşeceğini” öne sürdü. Kürdistan Demokratik Partisi’ne (KDP) yakınlığıyla bilinen Peyamner haber ajansının haberine göre PKK’nin dış ilişkiler sorumlusu Abdülrahman Çadırcı, önceki gün Irak’ın Sesi radyosuna verdiği demeçte “Irak hükümeti ile Türkiye tarafından PKK’ye karşı düzenlenecek herhangi bir saldırı, El Maliki hükümetinin çıkarlarına hizmet etmez. Böyle bir saldırı El Maliki hükümetinin görevden düşmesine sebep olabilir” dedi. Çadırcı, “El Maliki, Türkiye ile PKK’ye karşı bir anlaşma yapacağına Kürt sorununun barış ve demokrasi yolu ile çözülmesine yardım etse daha iyi olur” şeklinde konuştu. / IŞIL ÖZGENTÜRK ? Baştarafı Arka Sayfada işçiler ve eğer fındıkları toplayıp evlerine dönebilselerdi ceplerinde sadece 400 Yeni Türk Lirası olacağı gerçeği çırılçıplak dururken sefa mı yapılır; vallahi yapılıyor, herkese de tavsiye ederim. Ancak bazı tavsiyelerim olacak; bir miktar da olsa kendini koruyan köylerden Bodrum’a mecburiyetten inmişseniz sakın benim yaptığımı yapmayın. Geçmiş Bodrum’larınızı asla düşünmeyin. Akıl veriyorum ya, ben tam tersini yaptım ve ağzımın payını aldım. Pek çok güzel anımın güzelim mekânı Mercan Pansiyon’u, dalgıç İbrahim Kaptan’ı, onun iri gövdesiyle bir deniz yaratığı gibi kumda uyumasını, hikâyelerini kendime eziyet yapar gibi tek tek anımsadım. Ama artık ne Mercan Pansiyon vardı, ne de İbrahim Kaptan… Sözün kısası ne ben artık eski Işıl’dım ne de Bodrum eski Bodrum. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. O zaman ne yaparsın, eski günlerdeki gibi civarda hiç bilmediğin, görmediğin bir yerler bulmaya çalışırsın. Biz de öyle yaptık ve denizden uzaklaşıp kendimizi dağlara vurduk, hiç bilinmedik bir yerler keşfedeceğiz ya. Hadi dedik ve Bodrum’dan 60 kilometre uzaktaki Çomakdağ köyüne doğru yola koyulduk. Bir saate yakın gittikten sonra Çomakdağ köyüne vardık. Köy kahvesi her yerdeki Hiçbir şey artık eskisi gibi değil köy kahvesi ve işte beklediğim gibi üç dakika geçmedi ki, her biri başlıklarının altında tam otuz Reşat altını taşıyan köy kadınları ellerinde torbalar çevremizi aldı. Biz altınlar sahte mi, değil mi tartışması yaparken köyün erkekleri lafa girdi: “Haşa, sahte ne demek?” Buralarda evli bir kadının başında bunlar olmazsa olmazmış. Neyse altınları bir yana bırakalım, bu yeni keşfettiğimizi sandığım Yörük köyünde meğerse ticaretin altın kuralları çoktan keşfedilmiş ve pek çok yerde olduğu gibi burada da “şeherliler” kazıklanacak enayiler olarak kabul görmüş. Zarar yok, öyle olsun ama beş kişilik gözlemeye 40, gene beş kişilik ayrana 12 lira ödemek biraz gücümüze gitti. Kazıklana kazıklana ilerlediğim köy yollarında gene de, inatla yeni şeyler keşfettik. Bunlardan bir tanesi yeşil gözleri çakmak çakmak parlayan küçük bir kız çocuğuydu. İlkokul üçe gidiyordu, inatla bizi ninesinin ve annesinin yeni temizlediği evlerine götürdü, kendi yaptığı boncuk maşallahları gösterdi, bizim de yufka yüreğimiz pır pır atmaya başladı. Maşallahları alacağız ama parası küçük kızın olsun istiyoruz, içimizden biri sordu: “Bu maşallahların paraları senin mi ola Hostes rahatsızlandı, uçak acil indi ? Haber Merkezi Türk Hava Yolları’nın (THY) İstanbulOslo seferini yapan yolcu uçağı, hostesin rahatsızlanması üzerine Varşova’ya indi. İstanbul’dan Oslo’ya gitmek üzere havalanan THY uçağının kabin görevlisi Nilgün Hürdoğan (29), sefer sırasında baygınlık geçirdi. Bunun üzerine uçak, en yakın havalimanı olan Varşova’ya iniş yaptı. Hastaneye kaldırılan Hürdoğan’ın çekilen beyin tomogrofisinde, herhangi bir soruna rastlanmadı. Hürdoğan’ı Varşova’ya indiren uçak, daha sonra seferine devam etti. cak?” Kız çocuğu bu soruyu çok sık duymuş olmalı, “Evet” diye yanıt verdi, “benim kumbaram var ona atıyorum, çünkü biriktirip kendime bir bilgisayar alacağım.” Bingo! “Şeherli” ablalar, ağabeyler, amcalar tam yürekten vuruldu, haydi pamuk eller cebe, kız bilgisayar alacak. Çomakdağ köyünde yedik, içtik, gezdik, döneceğiz, bir de baktık elinde içi küçük el havlularıyla dolu kocaman bir poşet taşıyan bir adam kahveye girdi ve kahvede oturanlara teker teker havlu uzatmaya başladı. Bu adam ne yapıyor? Yanıt: “Dört gün sonra düğünleri var, davetiye dağıtıyor.” Havlu davetiyeye ilk kez tanık oluyorum, meğer bu en ucuz davetiyeymiş, düğün evinin yakınlarına kimi zaman bir elbiselik kumaş, kimi zaman bir kravat davetiye olarak verilirmiş. Artık gelinle güveye verilecek armağanlar da buna göre olurmuş, havluculara sadece düğüne gitmek ve kolay gelsin demek düşermiş. Bekledik, kimse bize havlu vermedi, biz de arabamıza binip evimize doğru yola çıktık. İçimizden birine bile bir havlu uzatılsaydı pek bir mutlu olacaktık. Biz de yolda bir şarkı tutturduk: “Evli evine köylü köyüne, evi olmayan fare deliğine…” [email protected] ‘Asla çatışmaya girmeyiz’ Öte yandan Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin peşmerge işlerinden sorumlu bakanı Şeyh Cafer Şeyh Mustafa, terör örgütü PKK ile asla çatışmaya girmeyeceklerini söyledi. Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’ye bağlı Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin internet sitesinde yayımlanan habere göre, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin peşmerge işlerinden sorumlu bakanı Şeyh Cafer Şeyh Mustafa, “Savaş ile PKK sorununun çözümüne inanmıyoruz. PKK sorunu Türkiye’de siyasi bir sorundur, bunun çözümü de siyasidir” dedi. “Bir köyünün güvenliğini sağlayamayan Irak ordusunun PKK ile savaşamayacağını” savunan Şeyh Cafer Şeyh Mustafa, anayasaya göre, sınırların güvenliğinin peşmergenin değil, Irak ordusunun işi olduğunu ifade etti. Mustafa, Irak hükümetinin PKK’ye karşı savaş kararı alması halinde ise bu savaşa “katılmayacaklarını” söyledi. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle