22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS 2007 CUMARTESİ 16 HABERLER İhtiyaç 19 her yıl artıyor 60 yılından itibaren Türkiye’nin elektrik tüketimi incelendiği zaman 37 yıl içinde Türkiye’nin elektrik tüketimi yaklaşık yüzde 6 bin 418 oranında arttı. Bundan tam 37 yıl önce 1960 yılında Türkiye’nin yıllık elektrik tüketimi sadece 2 milyar 815.1 milyon kWh düzeyindeydi. Ekonomik alanda ve sanayideki gelişme, artan nüfus, şehirleşme ve altyapı yatırımları sonucunda yıllar itibarıyla düzenli olarak artan elektrik tüketimi 1970 yılında 8 milyar 623 milyon kWh’ye, 1980 yılında 24 milyar 616.5 milyon kWh’ye, 1990 yılında 56 milyar 811.7 milyon kWh’ye, 2000 yılında 128 milyar 280 milyon kWh’ye, 2005 yılında 160 milyar 332.6 milyon kWh’ye, 2006 yılında ise 171 milyar 500 milyon kWh’ye ulaştı. SSTO Başkanı Cem Şahan: Termik santrallar insan sağlığını olumsuz etkiliyor CEMİL CİĞERİM AKP Türkiye’yi kararttı Kamunun enerjiye son 6 yıldır yatırım yapmamasının faturası duyurulmayan planlı elektrik kesintileri ile belirginleşmeye başlarken hükümet kesinti nedenini artan tüketim olarak gösteriyor FATMA KOŞAR SAMSUN SamsunSinop Tabip Odası (SSTO) Yönetim Kurulu Başkanı Cem Şahan, termik santralların anormal doğumlara, gelişim bozukluklarına ve öğrenme yeteneğinde azalmaya yol açacağını söyledi. SSTO Yönetim Kurulu adına açıklama yapan Şahan, seçimlerin ardından Samsunluların sağlığını tehlikeye sokacak, sermaye dayatmalı, hukuksal yönden şaibeli mobil santralların faaliyete başladığına, termik santral yapımının ise gündeme getirildiğine dikkat çekti. Termik santralların yaydığı cıvanın kurşun gibi bir ağır metal olduğunu anlatan Şahan, bunun merkezi sinir sistemini etkileyebileceğini belirtti. Santralların anormal doğum, gelişme bozukluğu, öğrenme yeteneğinde azalma gibi sorunlara yol açabileceğini vurgulayan Şahan rahimdeki bebekler ve küçük çocukların büyük riskle karşı karşıya bulunabileceğine dikkat çekti. RAPORU İYİ OKUMAK LAZIM 1999’da ABD’de yayımlanan “Kömürlü Termik Santrallardan Kaynaklanan Cıva Kirliliğinin Bir Analizi” adlı rapordan örnekler veren Şahan, “Rapor, bugüne kadar hesaba katılmayan bir tehlikeye dikkat çekiyor. ABD’deki termik santrallardan her yıl havaya 50 ton cıva yayıldığını ortaya koyan raporda, yine bu termik santrallarda her yıl toplam 40 ton kadar cıva içeren katı atığın ortaya çıktığı da açıklanıyor” dedi. Şahan termik santralların asit yağmurlarına ve ozon tabakasının delinmesine neden olacağını da belirtti. Santralların yaydığı azot oksitlerin güneş ışığıyla birleşerek yer seviyesinde ozon oluşturduğunu anlatan Şahan, “Yer seviyesindeki ozon zehirlidir, bitkilerin büyümesini engelleyerek, ormanlara ve tarım ürünlerine zarar verir, insanlarda solunum zorlukları yaratır. World Watch Enstitüsü’ne göre ABD’de her yıl yerde oluşan ozon nedeniyle 510 milyar dolarlık tarım ürün kaybı olmaktadır. Termik santralların bacalarından büyük alanlara yayılan florür ise miktarı çok az olsa bile, yaprakların sararmasına ve özellikle duyarlı türlerin büyüme bozuklukları göstermesine neden olabilmektedir” diye konuştu. Şahan, Yatağan Termik Santralı’nda 1999 ve 2000 arasında hava kirliliğinin arttığını da söyledi. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı enerji krizi, fiyatların tavan yapmasıyla kimi şirketlere yararken son 6 yıldır kamunun hiç yatırım yapmamasının faturası belirginleşmeye başladı. Duyurulmadan planlı olarak uygulanan elektrik kesintileri, hava sıcaklıklarının da etkisiyle toplam elektrik tüketiminin artmasına bağlanıyor. Ancak Türkiye’nin uyguladığı politikalar, aslında enerji krizine zemin hazırlayan uygulamalar oldu. Büyük kamu zararlarına yol açan alım garantileri tarihe karışmış gibi görünse de 1 Ağustos 2006’da başlayan ve saatlik fiyat uygulamasını öngören Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği (DUY) ile geçilen yeni sistem, talebi karşılayabilecek üretim olmadığından bütün şirketlerin yüksek fiyatlarına alım garantisi sağlanıyor. Temmuz ayında Türkiye tarihinin en yüksek günlük elektrik tüketimi yaşandı. Günlük elektrik tüketimi 31 Temmuz Salı günü 597 milyon 871 bin kilovatsaat, 26 Temmuz günü ise 605 milyon 875 bin kilovatsaat oldu. 26 Temmuz’da üretimin 605 milyon 91 bin kilovatsaatte kalması nedeniyle, aradaki fark yurtdışından ithalatla karşılandı. Elektrik tüketiminde bu gelişmeler yaşanırken, üretim ayağı da alarm vermeye başladı. Kuraklığın barajlardaki su doluluk oranını olumsuz etkilemesi nedeniyle maliyeti ucuz hidoelektrik santrallerının (HES) üre timi azaldı. Bunun yerine, maliyeti daha pahalı olan kömür ve doğalgaz santrallarında elektrik üretimi yoluna gidildi. Doğalgazla üretim yapan otoprodüktörler uzunca bir süredir sadece elektrik tüketiminin arttığı saatlerde üretim yapıyor. ALİYET ARTTI, ZAM GÜNDEMDE Elektrik tüketiminin arttığı saatler aynı zamanda serbest piyasada belirlenen fiyatların en yüksek olduğu saatler. Dolayısıyla, geçmiş yıllara göre toplamda elektrik üretimleri azalan otoprodüktörler, sadece fiyatın pahalı olduğu saatlerde elektrik üretip sattıkları için kârlılıklarını artırdılar. Bu durum, elektrik toptan satış fiyatlarını yukarı çekerken Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) Genel Müdürü Sefer Bütün ve Enerji Bakanı Hilmi Güler, geçen hafta yaptıkları açıklamalarda özel sektörün üretimi kısmasından yakındılar. EÜAŞ yetkilileri, Afşin Elbistan’da yapılacak C ve D santrallarına hiç teklif gelmemesinin de verdiği kızgınlıkla, “Özel sektör kaymaklı işle yetinmiyor, beş kat kaymaklı kadayıf istiyor” diye konuştu. Tüketimin artması ve üretimin ucuz kaynaklardan maliyeti M pahalı doğalgaz ve kömüre kayması, otoprodüktörlerin sadece pahalı saatlerde üretim yapması gibi nedenlerle elektrik toptan satış maliyetleri arttı. Maliyetlerdeki bu artışı bugüne kadar Türkiye Elektrik Ticaret AŞ (TETAŞ) ve Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ) sineye çekerek tüketiciye yansıtmadı. Bakan Güler, geçen hafta yaptığı açıklamada elektrik fiyatını makul seviyede tutmanın ekonominin gereği olduğunu, fiyat artışı konusunda Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Devlet Bakanı Ali Babacan ile toplantı yaptıktan sonra konuyu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sunacaklarını bildirdi. Hükümetin elektrik zammı konusunda iki seçeneği bulunuyor. Ya artan maliyeti doğrudan tüketici fiyatlarına yansıtacak ya da TETAŞ ve TEDAŞ’ın zararını bütçe den finanse etmeyi sürdürerek sanayici, ihracatçı ve diğer tüketicileri sübvanse edecek. Hükümetin önündeki bir başka seçenek ise yaşanan maliyet artışını tüketiciye kısmen yansıtıp geri kalan bölümünü de finanse etmek şeklinde olacak. FAALİYETE GEÇMESİ HUKUK DIŞI Greenpeace’nin Enerji ve İklim Kampanyası Sorumlusu Hilal Atıcı ise Samsunlulara destek olacaklarını açıkladı. Yargı kararlarına karşın mobil santralların faaliyete geçirilmesinin hukuk dışı olduğunu belirten Atıcı, Türkiye’de enerji bahane edilerek çevre ve insan sağlığına zararlı santralların devreye alındığını vurguladı. Atıcı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın bu uygulamalarla Cumhur Ersümer döneminde yarım kalan bir işi devam ettirdiğini anlattı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 6 numaralı fueloil ile çalışan santralları tercih ettiğini dile getiren Atıcı şunları söyledi: “Yenilenebilir enerji kaynakları varken ve şu günlerde güneş ışığının ciddi bir enerji kaynağı olduğu bir dönemde, buna yönelik yatırımlar yapılmıyor. Bakanlığın gündeminde yenilenebilir enerji kaynakları değil, çevre ve insan sağlığını tehdit edecek mobil, termik ve nükleer santrallar var. Bu santrallar çok tehlikelidir. Samsun’da bir mobil santral varken buna ilave olarak bir de termik santralların burada gündeme getirilmesi de ayrıca bir sorundur.” ÜRETİM 183.5 MİLYAR KWH Resmi kurumlara göre Türkiye’yi en iyi olasılıkla 2009’da karanlık günler bekliyor Rakamlarla elektrik tüketimi milyon kilovatsaat (kWh) elektrik üretimi, 183 milyar 500 milyon kWh de elektrik tüketimi olacağı tahmin ediliyor. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ve Türkiye Elektrik İletim AŞ’nin verilerine (TEİAŞ), bu yıl 140 milyar 360 milyon kWh’si termik kaynaklardan, 44 milyar 540 milyon kWh’si de hidrolik kaynaklardan olmak üzere toplam 184 milyar 900 milyon kWh elektrik üretimi planlanıyor. Fakat kurak havalar nedeniyle HES’lerden üretilmesi planlanan enerjinin yaklaşık 810 milyar kWh’lik bölümünün termik santrallara kaydırılacağı Enerji Bakanlığı yetkilileri tarafından ifade ediliyor. Yaklaşık 600 milyon kWh’lik elektrik ithalatı, yaklaşık 2 bin gigavat’lık (GWh) da elektrik ihracatı planlanıyor. Üretilmesi planlanan 184 milyar 900 milyon kWh’lik elektrik enerjisinin yaklaşık yüzde 75.9’unun termik, yüzde 23.9’unun hidrolik, yüzde 0.2’sinin de jeotermal (rüzgâr) kaynaklardan elde edilmesi hedefleniyor. Hükümet uyarıları duymadı ekonomik krizi ve onu takip eden AKP hükümeti döneminde, çok sayıda kurum ve uzmanın yaptığı uyarılara karşın enerji alanında gerekli yatırımların yapılmaması, Türkiye’yi karanlık bir döneme girme riskiyle karşı karşıya bıraktı. Resmi kurumların yaptığı hesaplamalara göre Türkiye’yi en iyi olasılıkla 2009 yılında karanlık günler bekliyor. Ancak bu varsayım bile DSİ’nin inşa halindeki santrallarının tamamlanması, otoprodüktörlerin sisteme elektrik satışı yapması, EPDK’den alınan lisansların öngörülen tarihlerde devreye girmesi gibi iyimser senaryolara dayanıyor. Sıcaklıklara da paralel tüketimin artması nedeniyle 2008 yılında hatta bu yılın sonbaharında Türkiye’nin elektriksiz kalma riski bulunuyor. Özellikle seçim öncesi elektriklerin kesilmemesi talimatı verilmesi nedeniyle santralların da zorlanarak çalıştırıldığı belirtilmişti. EMO, 19 Temmuz’da seçim öncesinde yaptığı değerlendirmede “Türkiye’yi adım adım karanlığa taşıyan 4.5 yıllık dönemde yaşananlar yeni hükümet için ne yapmaması gerektiğini gösterecek ders niteliğindedir” diyerek “karanlık” uyarısı yapmıştı. EMO’nun verilerine göre, kurumun yatırım yapmasını yasaklayan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Yasası’na biat edilerek enerji alanındaki yatırımlar sekteye uğratıldı ve son 4.5 2001 E M O : Z A R A R 8 0 M İ L Y A R D O L A R I B U L A C A K Türkiye’de bu yıl 184 milyar 900 MMOB Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) T hesaplamalarına göre, ÇEAŞ, KEPEZ, AKTAŞ, tahkim tazminatları, YİD (YapİşletDevret), Yİ (Yapİşlet) uygulamaları nedeniyle bugüne kadar 7 milyar doları aşkın kamu zararı oluşan enerji alanında bunun 2019 yılına kadar 80 milyar doları aşması bekleniyor. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu şirketlere alım garantisi verilmeyeceği, serbest piyasanın sağlanacağı, halkın ucuza, güvenilir, kesintisiz elektrik kullanacağı ileri sürüldü. Bu iddiayla çıkarılan yasayla kamunun yatırım yapması yasaklanırken özel sektörün EPDK’den alacağı lisanslarla elektrik alanında yatırım yapacağı iddia edildi. Tatlı kâr garantisi isteyen özel sektör aradan geçen yaklaşık 6 yıllık süreçte ciddiye alınır bir kurulu gücü devreye sokamadı. Enerji Bakanlığı’nın yüzde 6.3’lük düşük senaryodaki talep tahminine göre her yıl en azından 20002500 megavatlık yatırımın devreye girmesi gerekirken özel sektörün yatırımları 700 megavat düzeyinde kaldı. yılda özel sektörün hayata geçen yatırımları yıllık ortalama 700 megavat düzeyine bile ulaşamadı. 20022006 arasındaki 4 yıllık dönemde serbest üretim şirketlerinin kurulu gücü 2790 megavatla Türkiye’nin toplam kurulu gücünün ancak yüzde 6.9’una ulaştı. Oysa bakanlığın yüzde 6.3’lük düşük talep senaryosuna göre yıllık 20002500 megavat gücünde yatırım gerekiyor. Öte yandan özel sektör zaten sınırlı olan yatırımlarını yalnızca alım garantili rüzgâr ve hidrolik santrallara yöneltirken elektrikte arz güvenliği özel sektörün ticari tercihle Özel sektörün yatırımları Enerji Bakanlığı’nın tahminlerinin çok altında kaldı. ‘Mobil ya da termik santrallara gerek yok’ SAMSUN (Cumhuriyet) Ondokuz Mayıs Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Güven Önbilgin, Türkiye’nin enerji sorununun çözülebilmesi için mobil ya da termik santrallara gerek olmadığını belirterek “Bu, politikacıların yöntemiyle üstesinden gelinebilecek kadar kolay bir sorun olarak görünmüyor” dedi. Türkiye’nin elektrik enerjisi kurulu gücünün 40 bin megavat olduğunu bildiren Önbilgin, eldeki kaynakların ülkenin kısa ve orta dönemde gereksinimini karşılayabileceğini söyledi. Türkiye’de nükleer ve çevreye zararlı olan termik veya mobil santralların kurulmasına gerek olmadığını anlatan Özbilgin, elektrik sıkıntısının daha az maliyetli önlemlerle ortadan kaldırılabileceğini dile getirdi. Önbilgin, sürdürülen enerji politikalarıyla ülkenin her geçen gün dışa daha bağımlı hale geldiğini söyledi. rine terk edildi. Enerjide bütün yatırımları yapması beklenen özel sektörün yalnızca hidrolik ve rüzgâr santrallarına yönelmesi, arz güvenliği açısından ikincil bir tehdit unsuru olarak duruyor. FİYATLAR OYNAK Kamu herhangi bir durumda elektriğe ihtiyaç duyduğunda gün içinde Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği (DUY) çerçevesinde özel sektörden alım yapabiliyor. Ancak bu piyasada fiyatlar oldukça oynak olduğu gibi, ciddi miktarda alım ihti yacı olduğunda söz konusu elektriğin karşılanamaması riski de bulunuyor. Bu nedenle kamunun 6 ay boyunca belli miktarda elektriği garanti altına almak istediği belirtiliyor. Elektrik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Ahmet Kavas, özel sektör olarak ihale şartnamesini oldukça sert bulduklarını ifade ederek “Doğalgaz fiyatlarıyla ilgili bir eskalasyon (şartlara göre fiyat ayarlaması) maddesi yok. Yine elektrik alımı eksiartı yüzde 20 oynayabilir deniliyor. Bunlar şirketleri tedirgin eden şartlar” değerlendirmesinde bulunuyor. CUMHURİYET 16 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle