19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 TEMMUZ 2007 CUMA 6 HABERLER AKP 8.5 milyar dolarlık krediyi borcun azaltılmasında kullanmaya niyetlenmiş BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Kredi IMF mektubunda IŞIK KANSU Seçimler Kapımızda... 22 Temmuz seçimlerine iki hafta kaldı. Dikkatlerimiz, bir süredir, bu seçimlerin belirlediği takvime bağlı. Yığınla seçim görmüş bir kuşaktan biliyorum: Geçmişte hiçbir seçime bu denli dikkatlerimiz takılı kalmadı. Bu kez, ülkemiz hızla kan kaybediyor: İktidar daha ilk günden hazıra kondu; binbir emek ve özveriyle yaratılan kuruluşları birer birer sattı. Bir ekonomiyi yağmaladı; her şeyi dışarıya bağladı. Umurunda değil, olsa olsa, “dindar bir cumhurbaşkanı” seçmediğine hayıflanıyor ve hâlâ “seçeceğim” diye inada bindirmiş. Nasıl sathi ve ne tür sorumsuz bir kadro! Yazgımızda bu parti bir kez daha var mı? Artık fark ediyoruz: Kesin olan, ülkenin yazgısı bu seçime bağlı! Hazırlıklı olalım! ? Necmettin Erbakan’ı nasıl bilirsiniz? Dünya görüşünüz hiçbir noktada uymasa da, davranışlarında içtenlikli, görüşlerini açıklarken dürüst olduğunu söylerler. 23 Temmuz tarihli Milliyet’te, Devrim Sevimay’ın onunla yaptığı bir röportaj pek önemliydi. Erbakan, malum “Milli Görüş”ün kurucusudur. AKP’yi kuranlar da o okulun öğrencileri; okula ihanetle, “Milli Görüş gömleğini çıkarıp” yeni partiyi kurmuşlardır. Sevimay’ın, “Şimdiki aday listelerine bakınca nasıl bir AKP görüyorsunuz; daha merkezde denebilir mi?” sorusuna Erbakan’ın yanıtı: “Merkez falan, bunlar laf; daha işbirlikçi... Yeni dünyayı öğrenelim: Yeni dünyada sağsolmerkez yok. O komünistler zamanındaydı. 90’da değişti bu. İşbirlikçi misin, değil misin? Şimdi AKP Milli Görüşçüleri de tasfiye etti, daha işbirlikçi oldu. Kendi tabanından tamamen koptu. Zaten bunlara artık parti demek dahi doğru değil. Bunlar bir gecekonduydu. Bir sürü insan bir araya toplanmıştı. Şimdi yarısı tasfiye edildi. Geriye kalanlar ise kendilerinden emin değil. Böyle bir parti olmaz. Bir kere bir davası yok. O yüzden çok kolaylıkla bölünür. İktidar olsa da bölünürler. Çünkü, Milli Görüş gömleğini çıkardılar, sadece bölüşüm için bir araya gelmiş bir topluluk haline dönüştüler. Böyle toplulukların yaşaması mümkün değildir. Bu bir saman alevidir, gelir ve geçer... Bu böyle gitmez. ‘Ne yapmalı?’ Samimiyetle söylüyorum, milletin bunlara yapacağı en büyük hediye bunları iktidardan düşürmek. Çünkü kalırlarsa çok korkunç olacak. ‘Peki ne olabilir çok korkunç?’ Gerginlikler korkunç bir şekilde artacak. Dış politikayı yürütemeyecekler. Ekonomi iflas edecek. Borç ve faiz sarmalı dayanılmaz bir hale geldi. Borç 400 milyar doları aştı ve satacak başka bir şey de kalmadı, deniz bitti. ‘Müdahale olasılığı görüyor musunuz?’ Biz bunu hiçbir zaman istemiyoruz ve düşünmüyoruz. Olmasına da lüzum yoktur. Çünkü kendileri görecek durumu ve orada oturamayacaklar. Orası yakacak onları. ‘Yani kadayıfın, altı mı kızaracak?’ Bu çoktan teşekkül etti. O yüzden de seçilseler bile yürütmeleri mümkün değil, çok kısa sürede seçime gidecekler. ‘İki yıl sonra yerel seçimlerle birlikte mi?’ Oraya kadar dahi kalamazlar. Çünkü halk seçimde bir ferahlığa kavuşacağız diye sabrediyor. Ama o da olmazsa bu gerginliğin önünde duramazlar.” ? Seçimler kapımızdayken, işte ünlü bir siyasetçimizin, bugünkü iktidarın üstüne önemli teşhisleri. Ve seçimler ve sonrası üstüne olasılıklar!.. Sayın Erbakan’ın dünya görüşünü paylaşınız paylaşmayınız, şu söyledikleriyle uyuşmadığınızı söyleyebilir misiniz? Siyasetçimizin söyledikleri, AKP’nin önünde gidenlerin geçmişleri üstüne de bizi daha da aydınlatıyor: Elimizdeki, kendi davasına bile ihanet etmiş kirli bir paçavra! Asıl yandığımız da, bu aziz milletin heba olup giden beş yılıdır. Şimdi, 22 Temmuz’da sandıkların önünde bir sınav geçirilecek: Yurttaşlık gibi, vicdanlar da titremelidir... Öymen: Kredinin gideceği yer belli ? BURSA (Cumhuriyet) CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, AKP hükümetinin, ABD ile 22 Eylül 2003’te imzaladığı hibe anlaşmasıyla “IMF’ye borç ödemeyi” taahhüt ettiğini açıkladı. Bursa’da basın toplantısı düzenleyen Öymen, “5 Nisan 2003 tarihinde Başbakanlık’tan IMF Direktörü Kohler’e bir mektup gönderiliyor. Mektubun 13. maddesinde diyor ki ‘Biz Amerika’dan 1 milyar dolar hibe alacağız. Bu hibeyle, önce borçlarımızı ödeyeceğiz’... Fakat diyorsunuz ki ‘Ekonomimiz o kadar iyi gidiyor ki biz borçlarımızı ödemek için bu parayı almıyoruz sizden’... Bu, attan düşen bir binicinin ‘Ben zaten inecektim’ demesine benziyor’’ diyekonuştu. ANKARA Hükümetin, Eylül 2003’te Dubai’de imzaladığı anlaşma ile “Kuzey Irak’a tek taraflı girmeme” koşulu karşılığında ABD’den alacağı 8.5 milyar dolarlık krediyi “borcun azaltılması stratejisinin güçlendirilmesi” amacıyla da kullanmaya niyetlendiği ortaya çıktı. Hükümetin bu konudaki eğilimi Nisan 2003’te IMF’ye verdiği niyet mektubu metninde yer aldı. Cumhuriyet’in 26 Eylül 2003’te manşetten duyurduğu, geçen ay sonunda da CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın yeniden gündeme getirdiği gizli tutulmak istenen Dubai anlaşması öncesinde, hibe değeri 1 milyar dolar olan 8.5 milyar dolarlık kredi alımı için bir önhazırlık yapıldığı belirlendi. Eylül 2003’te Kuzey Irak’a girmeme koşullu kredi anlaşmasına ABD Hazine Bakanı John Snow ile birlikte imza koyan Devlet Bakanı Ali Babacan’ın, dönemin Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti ile birlikte IMF’ye 5 Nisan 2003’te gönderdiği niyet mektubunda konuya ayrıntısıyla değinildi. Dönemin IMF Başkanı Horst Köhler’e gönderilen 4. gözden geçirme niyet mektubunun 12. paragrafında, “Komşu ülke Irak’ta yeni başlamış olan askeri çatışma, temel makroekonomik ve yapısal reform amaçlarımıza ulaşmamızı engellemeyecek tir. Bu çatışmaların kısa sürede sonuçlandırılması halinde, 2003 yılı için belirlemiş olduğumuz temel makroekonomik çerçeve ve hedeflerimizin geçerliliğini koruyacağı düşünülmektedir” denildi. 3. PARAGRAF 1Niyet mektubunun bir sonraki 13. paragrafında ise ABD’nin vereceği ve Eylül 2003’te “Kuzey Irak’a girme sağlamayı önermiştir. Bu yardımın veya başka diğer olası yardımların hayata geçirilmesi durumunda, bu yardımlar öncelikli olarak vadelerin uzatılması veya faizlerin düşürülmesi suretiyle borcun azaltılması stratejisinin güçlendirilmesi amacıyla kullandırılacaktır. Irak çatışmasından kaynaklanan ilave geçici maliyetlerin gerektirdiği ilave harcamalar, hibeler veya bunları telafi edecek tedbirler alınması suretiyle finanse edilerek faiz dı ? Devlet Bakanı Babacan’ın, dönemin Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti ile birlikte IMF’ye, 5 Nisan 2003’te dönemin IMF Başkanı Köhler’e gönderilen 4. gözden geçirme niyet mektubunun 13. paragrafında “Bu yardımlar öncelikli olarak vadelerin uzatılması veya faizlerin düşürülmesi suretiyle borcun azaltılması stratejisinin güçlendirilmesi amacıyla kullandırılacaktır” ifadesine yer verildi. me koşullu” anlaşmaya konu olacak 8.5 milyar dolarlık krediye doğrudan gönderme yapıldı. Mektubun aynı bölümünde şu görüşlere yer verildi: “İkili finansman imkânlarından yararlanılması söz konusu olduğunda bu imkânlar tamamen program kapsamındaki taahhütlerimize uygun olarak değerlendirilecektir. ABD, ülkemize hibe değeri 1 milyar ABD Doları olan ve 8.5 milyar ABD Doları’na ulaşabilecek bir kredi imkânına çevrilebilecek ekonomik destek şı fazla hedefimizin korunması sağlanacaktır.” UZEY IRAK’A GİRMEME KOŞULU K Türkiye’nin bu niyet mektubu üzerine ABD Nisan 2003’te “Türkiye Kuzey Irak’a tek taraflı ve bağlayıcı olarak girerse kredinin iptal edilmesi” koşullu “Savaş Dönemi Acil Ek Ödenekler Yasası”nı çıkardı. Eylül 2003’te de Dubai’de yapılan IMFDünya Bankası sonbahar toplantısında Devlet Ba kanı Ali Babacan, “Kuzey Irak’a girmeme” koşulunu içeren kredi anlaşmasına imza koymuştu. Anlaşmanın gizlenmek istenen “aktarım önkoşulları’’ başlıklı bölümünde şu hüküm yer almıştı: “Türkiye’nin Irak’a Özgürlük Harekâtı’nda; Irak’a insani yardım da dahil olmak üzere, ABD hükümetiyle işbirliği yapmadığına, Irak’ın yeniden inşası ve istikrarının sağlanmasında ABD hükümeti öncülüğündeki çabaları desteklemediğine dair ibarelerin bulunması ya da tek taraflı olarak Kuzey Irak’a asker göndermesi durumunda; ABD hükümeti, söz konusu bildirim tarihinden geçerli olmak üzere geçerlilik süresinin askıya alındığını Hazine’ye bildirecektir. Bu durumda Hazine ABD hükümeti ile acil görüşme talebinde bulunabilir. Bu konuların işbirliğini askıya alma tarihinden itibaren 90 takvim günü içerisinde çözümlenmesi durumunda, geçerlilik süresi; geçerlilik süresinin yukarıdaki madde 5 (aktarım önkoşulları) hükümleri gereğince sona ermemiş olması koşulu ile söz konusu tarihte yeniden başlayacaktır. Bu konularda ‘işbirliğini askıya alma’ tarihinden itibaren 90 gün içerisinde herhangi bir çözüm söz konusu değilse, ABD hükümeti Hazine’ye geçerlilik süresinin sona erdiğini bildirecektir.” Cem Uzan’a polis engeli ? ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Genç Parti (GP) lideri Cem Uzan’ın Adana’da sürdürdüğü seçim gezisi polis tarafından engellendi. Adana Emniyet Müdürlüğü, Uzan, Adana Havaalanı’na inmeden önce parti yetkililerine şehir turu yapılmasına izin vermeyeceklerini bildirdi. Adana Valiliği’nden “Güvenlik gerekçesiyle bazı güzergâhlar kapatılmıştır, ancak şehir turu yapmanızda sakınca yok” açıklamasına karşın Adana Emniyeti, Uzan’ı şehir turu için kente sokmadı. Bunun üzerine Uzan, zorunlu olarak programını değiştirdi. AKP seçim beyannamesiyle vekile değil kamu görevlisine dokunacağını açıkladı Siyasi vurguncular unutuldu TÜREY KÖSE Eski başbakanın evinde arama ? PARİS (AA) Fransa’nın eski başbakanı Dominique de Villepin’in evi, kimi siyasetçilerin yurtdışında gizli banka hesapları olduğu iddiasıyla açılan dava çerçevesinde polis tarafından arandı. Arama, soruşturma yargıcının talimatı doğrultusunda yapıldı. Fransa’da “Clearstream skandalı’’ diye anılan davada, Villepin’in, başbakanlık ve içişleri bakanlığı yaptığı dönemde gizli servisi kullanarak cumhurbaşkanlığı yarışındaki rakibi Nicolas Sarkozy’yi yıpratmak istediği iddia edilmişti. ANKARA AKP’nin 2002 yılındaki seçim beyannamesinde “yolsuzlukla mücadele” başlığı altında “siyasetin ve kamu yönetiminin yolsuzluktan arındırılması”na vurgu yapılırken, son seçim beyannamesinde “siyasetçi”nin “unutulması” gözlerden kaçmadı. Milletvekili dokunulmazlık zırhına “yapışan” AKP’nin seçim beyannamesinde sadece “kamu görevlilerinin dokunulmazlık ve imtiyazlarının kaldırılması” üzerinde durulması dikkati çekti. AKP 2002 yılındaki seçim beyannamesinde “yolsuzlukla mücadelede cesur adımlar atılacağı” vaadinde bulunurken yolsuzluklarda “siyasetçi” ayağı üzerinde de duruldu. Beyannamede, “Yolsuzluğun önlenmesinde temel öncelik, siyasetin ve kamu yönetiminin yolsuzluktan arındırılması olmalıdır ” ifadesine yer verilirken alınacak önlemlerle ilgili olarak da “Siyasetçilerin ve kamu yöneticilerinin mal varlıkları şeffaf hale getirilecek, görevden ayrıldıktan sonra yapılamayacak işler hakkındaki mevzuat geliştirilerek titizlikle uygulanacaktır. Siyasetin finansmanının şeffaf hale getirilmesi ve objektif kriterlere bağlanması için Siyasi Partiler Yasası’nda gerekli düzenlemeler yapılacaktır” denildi. SİYASETİN FİNANSMANINI AKP SAYDAMLAŞTIRAMADI Son seçim beyannamesinde “Kamu Etik Anlayışının Geliştirilmesi ve Yolsuzlukla Mücadele” başlığı altında değerlendirme ve vaatlere yer verilirken “siyasetçi” ayağının göz ardı edilmesi dikkati çekti. Beyannamede kamu görevlilerinin uyacağı etik kural ve standartların belirlenmesi için Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun oluşturulduğu aktarılırken “Kamu görevlileri mal beyanlarının kapsamının genişletilmesi ve açıklanabilmesi, kamu görevlilerinin dokunulmazlık ve imtiyazlarının kaldırılması ve personel sisteminin iyileştirilmesi konularında yapılacak çalışmalarla ülkemizin yolsuzluklar konusunda imajı daha iyi hale getirilecek ve toplumun kamuya güveni artırılacaktır” denildi. Milletvekilleri ve siyasetle ilgili düzenlemelere ise “Siyasetin Yeniden Yapılanması” başlığı altında ayrı bir bölümde yer verildi. Bu bölümde “Siyasi partilerin hesapları ve adayların harcamalarına saydamlık ve denetlenebilirlik getirilmesi için parti grubumuz tarafından TBMM’ye verilen kanun teklifi yasalaştırılacaktır. Parti grubumuz tarafından TBMM’ye teklif edilen ve Meclis gündeminde bulunan Siyasi Etik ve Mal Beyanı ile ilgili düzenleme yasalaştırılacaktır. Partilerin iç yapılarının demokratikleştirilmesi ve üyelik hukukunun geliştirilmesine önem verilecektir” vaatlerine yer verildi. Bir önceki seçim beyannamesinde de “siyasetin finansmanının şeffaflaştırılması” konusunda aynı vaatlere yer verilmesine dikkat çekilirken tek başına iktidar olan AKP’nin 5 yıllık iktidarı döneminde bu vaatlerini yaşama geçiremediği de itiraf edilmiş oldu. Seçim beyannamesi AKP’nin yolsuzluklarla mücadelenin ayaklarından biri olan siyasetçiye “dokunmayacağını”, bunun yerine kamu görevlilerine “dokunmayı” hedeflediğini bir kez daha ortaya koydu. Aksaz’da devir teslim Aksaz Deniz Üs Komutanlığı’nda yapılan devir teslim töreniyle, bir yıllık süresi dolan ABD Deniz Kuvvetleri’nden Tuğamiral Micheal R. Groothousen, NATO Daimi Deniz Görev Grubu2 (SNMG2) komutanlığını Tuğamiral Sinan Ertuğrul’a devretti. Düzenlenen törene NATO Napoli Deniz Unsur Komutanı Koramiral Roberto Cesaretti, Aksaz Deniz Üs Komutanı Tümamiral Celal Parlakoğlu, Harp Filo Komutanı Tümamiral Nusret Güner, Napoli Deniz Unsuru Komutanlığı Karargâhı’ndan Tuğamiral Fikret Güneş de katıldı. Devir teslim töreninden sonra geleneksel pasta kesildi. (MEHMET EMİN BERBER) CHP’li Kılıçdaroğlu AKP’nin yardımla oy avcılığını eleştirdi ‘Y oksul sömürülüyor’ HATİCE TUNCER ANAVATAN’DA İSYAN BÜYÜYOR Helikopter destekli operasyon ? İstanbul Haber Servisi “Hacıhüsrev’’ olarak bilinen İstiklal Mahallesi’ne dün sabah saatlerinde helikopter ve özel tim destekli operasyon yapan polis ekipleri, aralarında bazı aranan kişilerin de bulunduğu çok sayıda şüpheliyi gözaltına aldı. Operasyon çerçevesinde Çatalca’daki bazı adreslere de aynı anda operasyon yapıldığı belirtildi. Operasyonda, bir süre önce kapkaç ve hırsızlık gibi suçlardan aranırken Swissotel’de yapılan düğünde yakalanan damat adayı İbrahim G’nin (13) de gözaltına alındığı belirtildi. Operasyonda çeşitli silahlar ve çalıntı eşya ile bir miktar uyuşturucu madde ele geçirildiği öğrenildi. AKP’nin propaganda çalışmalarında yıllardır kullandığı “yoksullara yardım” adı altında oy toplamaya çalışmasına tepki gösteren CHP Parti Meclisi üyesi, İstanbul 2. bölge milletvekili adaylarından Kemal Kılıçdaroğlu, “Sosyal devlette yoksulun hakkını hak olmaktan çıkarıp bir anlamda minnet duygusuyla yardım yapma mekanizmasının yolunu açıyorlar” dedi. AKP’nin “yoksulluğun siyasal sömürüsünü” yaptığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “AKP’li belediyelerin oluşturdukları havuz sistemi ile yoksul ailelere yoksul yardım yaptıklarını görüyoruz. Bu yardımın sosyal devlette karşılıksız olması lazım. AKP’ye oy verme karşılığı yapılan bir yardım insan onuruyla oynamak demektir. Ailenin kendi özgür siyasal tercihini elinden almak demektir” ifadelerini kullandı. Sosyal devlet ilkesini hayata geçireceklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “sadaka dağıtan devlet anlayışının” yol açtığı sakıncalara dikkat çekti.Temmuz sıcağında “kömür” dağıtan AKP’lilere bir kez da ha dikkat çeken Kılıçdaroğlu “Dağıtılan kömür devletin, kamyon devletin. Sosyal devlette yoksulun hakkını hak olmaktan çıkarıp bir anlamda minnet duygusuyla yardım yapma mekanizmasının yolunu açıyorlar” dedi. Erdoğan’ın kolunda “20 bin dolarlık” saatle yoksul aileleri ziyaret edip sofralarına oturup hediyeler dağıttığını anımsatan Kılıçdaroğlu, ailelerin yoksulluğunun teş K sinden yararlanan kesim çok memnun. Devletten iş alan, özellikle AKP yandaşı müteahhitler çok memnun. Medya patronlarının önemli kesimi mutlu. Çünkü onlar da özelleştirmelerden pay alıyorlar” diye ekonomi politikalarından memnun olanları sıraladı. Kılıçdaroğlu, ekonomi politikalarından memnun olmayan geniş kesimleri “Memur düşük aylığı dolayısıyla mutlu değil. Bazı sendika başkanları memnun olabilir ama işçi, emekliler memnun ılıçdaroğlu, CHP’nin projelerini andeğil. Esnaf, çiftçi latırken gelir dağılımındaki olağamemnun değil. Yani nüstü bozulmaya dikkat çekerek “Bizim toplumun ana dokusıfır açlık projemizle Türkiye’de açlısunu oluşturan katğı tamamen yok etmek istiyoruz. Bir manlar kendi memmilyon insan eğer bu ülkede gece aç nuniyetsizliklerini diyatağa giriyorsa sosyal devlet ciddi yale getiriyorlar” sözlera alıyor demektir” diye konuştu. riyle anlattı. Hükümetin vergi politikalarını hir edildiği eleştirisini yaptı. eleştiren Türkİş ve Hakİş’i AKP politikalarına karşı sessiz kalmakla eleştien Kılıçdaroğlu şunları İM NEDEN MEMNUN? söyledi: “Ücretiyle geçinenler büBazı kesimlerin AKP’nin eko tün Batı ülkelerinde daha küçük nomi politikasını övdüğünü anlatan oranda vergi verirler. Ama AKP Kılıçdaroğlu, “Örneğin 80 milyar tam tersine çeşitli kesimlerin verdolar sıcak para getirip Türki gisini indirirken ücretlinin verye’de olağanüstü faiz geliri elde gisini olduğu gibi koruyordu. Bu edenler çok mutlu, rantiyeler çok çerçeve içindeki bir başka paramutlu. Özellikle büyük kentler doks da asıl tepki göstermesi gedeki arsaların satılması, imar du reken kesimlerin üzerine adeta rumlarına ayrıcalıklar getirilme bir ölü toprağı serilmiş olması.” Mumcu’ya istifa çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anavatan Partisi’nde Demokrat Parti ile birleşmenin gerçekleştirilememesine “isyan” büyüyor. Grup Başkanvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu, “Merkez sağda birleşmeyi başaramayan ANAVATAN Genel Başkan, Erkan Mumcu istifa etmeli...” dedi. Kurtulmuşoğlu, Mumcu’nun birleşme sürecinde kendilerine hiçbir bilgi vermediğini kaydederek “Melih Gökçek ile 2.53 saat ne konuştular? Bir parti lideri, evini parti genel merkezi gibi çalıştırmaz. Ben liderin evine gitmeye mecbur muyum? Mumcu’nun ne olup bittiğini bize ve topluma izah etmesi lazım” diye konuştu. K ‘Melih Gökçek ile ne konuştun?’ “Grup Başkanvekili” olarak Mumcu’ya istifa çağrısında bulunan Kurtulmuşoğlu, “Bypass yapıldı. Kimle yaptın, niçin yaptın? Melih Gökçek ile ne konuştun? Sinan Aygün ile ne konuştun? Mehmet Ağar ile ne konuştun? Neden bize bildirmedin? Diğer partilerden, ‘Bu adama güvenmeyin, bu sizi yarı yolda bırakır’ demişlerdi. ‘Hayır, yapmaz’ dedim, ama bizi yolun başında bıraktı” görüşünü dile getirdi. Hatay Milletvekili Züheyir Amber de Mumcu ve Ağar’ı iddialarla ilgili en kısa zamanda açıklama yapmaya çağırdı. Amber, “Sadece Mumcu’yu değil, Ağar’ı da istifaya çağırıyorum’’ dedi. Selami Yiğit de Mumcu’nun birleşme görüşmeleri sırasında Gökçek ile yaptığı görüşmeye ilişkin ciddi iddialar bulunduğuna dikkat çekti. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle