16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 HAZİRAN 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Sendikalar Türkİş’le beklenmedik hızla uzlaşan hükümetin enflasyonu dikkate almasını oy hesabına bağladı 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Seçim AKP’yi dize getirdi ? 320 bin kamu işçisine yılda 800 milyon YTL ücret artışı veren hükümetin bu “jesti” sendikacılar tarafından “seçim yatırımı” olarak değerlendirildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hafta içinde beklenmedik bir şekilde Türkİş ile anlaşarak 320 bin kamu işçisine yılda 800 milyon YTL ücret artışı veren hükümetin bu “jesti” sendikacılar tarafından “seçim yatırımı” olarak değerlendirildi. Kamu işçileriyle anlaşmaya varan hükümetse şimdi de geçici işçileri bir an önce kadroya almak için kolları sıvadı. Sen ‘Yalan Söylüyor’ Büyük madenci direnişinde işçilerin yüz binler olarak Ankara’ya doğru yürümelerine neden olan olayda, dönemin başbakanı Yıldırım Akbulut sözleşmeyi imzalama noktasına gelmiş, işçilere verilecek ücret zammını da kamuoyuna açıklamıştı. Ancak iş toplusözleşme anlaşmasını imzalama noktasına gelince, kamuoyuna açıkladığı rakamın karşılığı olan metni imzalamak istememişti. İşin aslı, devreye Cumhurbaşkanı Özal girmiş söz konusu zammın yapılmamasını istemişti. Aktuna masada hem kamuoyuna açıkladığı zammı verdiğini söylüyor, hem de iş yazılı metne döküldüğünde çok altında kalacak zam oranlarında diretiyordu.. Sonuçta yılbaşı gecesi geç saatlere kadar süren tartışmada sözleşme metni imzalanamamış, masadan dönen sendika yönetimi durumu işçi direniş komitesine iletmişti. Ertesi gün işçiler Zonguldak sokaklarında, “Halkımız, Başbakan yalan söylüyor, çarptık böldük hesap tutmuyor”sloganı ile durumu kamuoyuna açıklıyordu. Bu olayı niye mi anımsayıp sizlerle paylaşmak istedim? Dün Genelkurmay Başkanı ile Kara Kuvvetleri Komutanı’nın basın toplantısında açıklanan rakamları duyduğumda tabii ki.. Gerçi Başbakan Erdoğan, Kuzey Irak’a asker gönderme tartışması, polemiği içinde topu TSK’ye atmak isterken “İçeride 5 bin dışarıda 5 yüz terörist var. Önce içeridekilerle baş edin” çıkışını yapmıştı. Sonra da bu rakamı çoğunluğun dışarıda olduğu gerçeği ile düzeltmek zorunda kalmıştı. TSK’nin saptadığı ve dün açıklanan resmi rakamlarla yine uyum kuramamıştı.. Tabii ki kanıtlanması olanaksız, ancak TSK’nin açıklamasının gerçeğe en yakın olduğu tartışılmaz rakamların kendileri değil, anlamları önemli. Başbakan’ın vermeye çalıştığı gerçekdışı imaj gerçek olsa, bugün için içerideki terörist sayısı dışardan fazla olsa da gerçekte fazlaca bir anlamı yok. Önemli olan tek gerçek: PKK terörünün dışarıdan destekli Kuzey Irak’ta mevzilenmiş, Türkiye’ye dönük terör eylemlerini sürdürecek gücü bulması. Mevsimlere bağlı olarak Türkiye’de sayıları yazın artsa da, terörün durdurulabilmesi için mevzilendiği Kuzey Irak kaynağının ve dış desteğin kurutulmasının zorunluluğu. Askeri anlamda da Türkiye’de teröristlerin tek tek yakalanmasının hem çok güç, hem de terörü kurutamayacağı.. ??? Terörün tırmandığı bir süreçte TSK’yi hedef alan, medyadan çok da büyük destek gören ABD, AB, bizdeki ünlü fonlarla beslenen sivil örgütler, sahibinin sesi sözcülerin saldırılarına karşı bir yanıt, savunma niteliğindeki TSK’nin tatbikatına gazetecilerin katılması ve basın açıklaması, birçok boyutu ile çok düşündürücü. Sizlere ne kadarı ile ulaştı bilemem ama, çeşitli internet sitelerinde, “Askerini kurban veren, görevinin gereğini yerine getiremeyen TSK” suçlamalarının biri bin paraydı.. En çok 12 Mart ve 12 Eylül süreçlerinde bedel ödeyen cepheden, soldan biri olarak, ideolojik boyutta sonuna kadar darbelere karşı biri, belki de aleyhte koşullanmış önyargılar, olumsuz yönlenmeye hazır bilinçaltıma karşın bu insafsız suçlamalardan içim sızlayıp duruyordu.. Dünyada hiçbir askeri gücün, hele de yasalar, hukuk içinde kalarak terörle tam baş etmesinin, yüzde yüz başarıya ulaşmasının söz konusu olmadığı gerçeği ortada iken, en azından haksız, ülke çıkarı, vicdana aykırı, şehitleri de incitici bu densiz suçlama ve polemikler TSK’yi savunma ve açıklama noktasına getirmiş. Bol rakamlı olarak dünyanın en büyük emperyal ve askeri gücü ABD’nin aynı türden araçlar ve terör eylemleri karşısında, TSK’ye göre ne kadar daha aciz durumda olduğunu ortaya koydular. El yapımı bombalı, mayınlı tuzakların yüzde 70’ini önceden bulduklarını açıklamakla yetinmediler, çok haklı olarak bunu başaramamış olma halinde ne kadar çok katlanan sayıda şehidimiz olabileceği üzerine düşünmemizi istediler. Aynı dönem içinde ABD’nin Irak’ta aynı türden terör eylemlerinde ölen asker sayısı, askeri kayıpların bütünü ile karşılaştırıldığında TSK’nin terör karşısında ABD ordusuna göre katlanan başarılı konumu ortaya çıkıyordu. Hoş, yıllardır tüm dış kaynaklarda okuduklarımızla raporlar da, terör karşısında askeri gücün, hele de ulusal ve uluslararası hukuk ilkelerine bağlı kalırsa, ne kadar aciz kalabileceği gerçeği üzerine bilgiler verirler. Yine evrensel kaynaklar TSK’nin bu anlamda en deneyimli silahlı güç olduğunun altını çizer durur. Şimdi ben bu gerçeklerin altını çizdiğim için, emperyal fonlardan beslenen, solcu geçinen emperyalizmin sözcülerinin ortaya koydukları kriterlere göre cuntacı mı oluyorum? Yoksa yaşam boyu, elbette pek çok yanılgımla birlikte korumaya çalıştığım insan haklarını savunma ekseninde, ülkemi de seven, insanlarının KürtTürk ayırımsız, birlikte, barış içinde yaşamalarını isteyen, teröre sonuna kadar karşı birey, vatandaş olmaya mı çalışıyorum? KürtTürkgöçmen..hiç fark etmez; bu ülkenin vatandaşı, bireyi, insan haklarını, barışı gerçekten savunan herkes, bu değerler, kavramlar kargaşası, büyük emperyal oyunlar karşısında sil baştan özgür, haktan yana düşünebilmek, aklını, bilincini sağlıklı tutmak için her şeyi sorgulamak zorunda. Hele hem solcu, barışçı geçinip hem de emperyalizmin çıkarlarının, oyunlarının sözcülüğünü üstlenmiş olarak ırkdin ayırımcılığı üzerinden çatışmaları desteklemeye, ülkemizi tehdit eden şeriat ve teröre hizmet etmeye geçit yok. Yemezler.. [email protected] Şimdi de geçici işçilere bir parmak bal dika başkanları hükümetin Türkİş ile yaptığı sürpriz anlaşmayı şöyle değerlendirdi: Limanİş Genel Başkanı Raif Kılıç: Aslında daha önce de belli olmuştu anlaşmanın olacağı. Biz Çanakkale’de başkanlar toplantısında anlaşma Erken seçim kararı ile birlikte, kamu kurumları da geçici işçilerin kadroya alınması için seferberlik başlattı. Yaklaşık 30’a yakın kamu kurum ve kuruluşunda 219 bin geçici işçinin kadroya alınması öngörülürken bazı bakanlık ve kurumlarda AKP döneminde alınan sözleşmeli personele kadro konusunda öncelik verilolabileceği konusunda görüş birliğine varmıştık. Seçim olmasa bu artış verilmeyebilirdi. Daha düşük bir artış olurdu. Petrolİş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın: Diplomasiyle gelinebilecek nokta buydu. Bu açıdan baktığı diği bildirildi. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü’nün geçici işçilerin kadroya alınmasına yönelik işlemlerde ortaya çıkan sorunların çözümü için çalışma başlattığı kaydedildi. Kültür Bakanlığı’nda uzun yıllardır çalışan geçici işçilerin kadroya alınması içinse 25 maddelik skala belirlendi. nızda tabii ki olumludur. Ama 320 bin işçisi olan Türkİş gerçekçi, belirlenmiş hedefler üzerine odaklanabilse, özellikle seçim öncesinde, grev hakkı kapsamında ortak bir mücadele süreci doğurarak daha başarılı bir süreç ortaya koyabilirdi. Hükümetse bek lentilerinin üzeine çıktı. Bunda seçimin etkisi olmuş olabilir. Yolİş Genel Başkanı Fikret Barın: Elbette yeterli değil, ama ekonomik göstergeler dikkate alındığında yapacak bir şey yok. Hükümetin anlaşmasında seçimin etkili olduğunu sanmıyorum. Belediye İş Genel Başkanvekili Şükrü Erol: Hükümet bu zammı seçimle bağlantılı olarak verdi. Tesİş Genel Başkanı Mustafa Kumlu: Türkiye’nin şartlarında yaptığımız sözleşme iyi bir sözleşme oldu. Seçimler beklenmedik bir anda 22 Temmuz’a geldi. Böyle olunca biz de haliyle sözleşmeyi seçimlerden önce bitirmeyi hedefledik. KARAYOLLARI ARAZİSİNE KREDİ Ruslar Türk votkasını sevdi. Burgaz Alkollü İçkiler, Rusya’ya İstanblue ihraç edecek Burgaz’la ‘Nazdarovye!’ Akbank’tan Zorlu’ya 400 milyon dolar Ekonomi Servisi Zorlu grubu şirketlerinden Zorlu Yapı Yatırım, Karayolları arazisinde inşa edilecek olan Zorlu Center’ın finansmanı için Akbank ile 400 milyon dolar tutarında döviz kredisi anlaşması yaptı. Akbank tarafından sunulan kredi, gayrimenkul geliştirme projesi kapsamında, Türkiye’de tek bir banka tarafından tek seferde verilen en yüksek tutarlı kredi olma özelliğini taşıyor. Kredinin dün yapılan imza töreninde konuşan Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul, bu krediyle birlikte, Akbank’ın proje finansmanına yönelik kullandırdığı kredi portföyünün 3 milyar doları bulduğunu belirtti. Karayolları arazisini Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’ndan 800 milyon dolarlık bedelle satın alan Zorlu Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, grubun gayrimenkul sektörünün önde gelen oyuncuları arasında yer alacağına dikkat çekti. Zorlu Center için ilk etapta seçilecek 12 proje arasından, Anıtlar Yüksek Kurulu’na sunulacak 4 projeden birinin belirleneceği uluslararası bir yarışma düzenlediklerini belirten Zorlu, bu merkezi, 2010 yılına yetiştirmeyi hedeflediklerini belirtti. ? Votka’nın anavatanı olarak bilinen Rusya’ya, Türk votkası ihraç edilecek. Burgaz Alkollü İçkiler, ilk etapta 500 bin litrelik sevkıyat gerçekleştirecek, pazar hedeflerine ulaşılırsa Rusya’da bir de votka fabrikası kurulacak. MURAT GÜLDEREN Burgaz Alkollü İçkiler “İstanblue Votka” markasıyla ürettiği votkasını önümüzdeki günlerde Rusya pazarına ihraç edecek. Distribütörlük anlaşmaları tamamlanan votka için ilk partide 500 bin litre gönderim yapacak olan Burgaz, pazar hedeflerine ulaşmaları halinde Rusya’ya votka fabrikası kurarak Karadeniz’e komşu olan tüm Yönetim Viski üretimi de başlıyor Burgaz Kurulu Başkanı Sinan Katnas, aralık ayında viski üretimine başlayacaklarını, bunun için Lüleburgaz’da 10 milyon dolarlık yatırım yaptıklarını söyledi. ülkelere votka ihracı gerçekleştirecek. Burgaz Alkollü İçkiler Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Katnas yıllık 9 milyon litre alkol üretim kapasitesine sahip olduklarını belirterek, “Votka bizim lokomotif ürünümüz. İstanblue Votka, votkanın kalbinin attığı Rusya federasyonu tarafından denetlendi ve birinci sınıf votka olarak değerlendirildi. Rusya dışında sırada tüm Karadeniz ülkeleri, ardından da Avrupa gelecek” dedi. Hedef ciro 160 milyon YTL Yıllık 9 milyon litre alkol üretim kapasitesine sahip olduklarını belirten Sinan Katnas şu an 40 çeşit içki üretimi yaptıklarını belirterek en büyük yatırımlarının ARGE olduğunu söyledi. Katnas, üretim çeşitliliği açısından Türkiye pazarında ikinci olduklarını dile getirerek şöyle konuştu: “Sektörün hâkimi yüzde 80 pazar payıyla Mey içki ama biz de ürün çeşitliliği açısından ikinci firmayız. Pazar payımız yüzde altı. 2006 yılını 80 milyon YTL ciro ile kapattık. Bu yıl ise yeni yatırımlarla birlikte ciromuzu ikiye katlamayı hedefliyoruz.” ‘Türkiye soğuk davrandı’ Pravda’ya göre Güney Akım’da ilk hesaplar Mavi Akım üzerinden yapılmıştı NERİMAN ÖZCAN ÇAĞRI MERKEZİ AÇILDI Avea’nın telefonlarına Erzincanlılar bakacak DUYGU ATAHAN ERZİNCAN Türk Telekom’un Erzincan’daki Yenişehir binasında projelendirilen Avea Çağrı Merkezi ofisi Erzincanlı 960 kişi arasından seçilen 60 kişi ile hayata geçti. Avea’nın Bilinmeyen Numaralar (11855) hizmeti ile başlayacak olan proje, sonrasında kontörlü hat müşteri hizmetleri çağrılarını da destekleyecek. Merkez, ilk aşamada Türkiye’nin doğusundan gelen çağrılara hizmet verecek ancak Ankara ve İstanbul’dan gelen çağrılarda yoğunluk olması durumunda Erzincan çağrı merkezine de yönlendirmeler olacak. Açılışta konuşan Avea CEO’su Cüneyt Türktan, “Gelişmiş bir teknolojik altyapı ile 1.5 ay içinde 2 milyon YTL’lik yatırım yaparak hayata geçirdiğimiz Avea Çağrı Merkezi ile yaratılacak istihdam ve yatırım sayesinde bölge ekonomisine değer katmayı amaçlıyoruz” dedi. Merkezde çalışanların yüzde 39’unun üniversite mezunu ve yüzde 63’ünün kadın olduğuna da değinen Türktan, dünyanın birçok ülkesinde de çağrı merkezlerinin büyükşehirlerden işgücü maliyetlerini daha düşük olduğu yerlere doğru kaydırılması yönünde bir hareket olduğunu, bu nedenle Fransa’daki çağrı merkezlerinin Tunus ve Senegal’de, İngiltere’dekilerin de Hindistan’da yapılandırıldığını belirtti. Rusya basını, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün (KEİ) önceki gün sona eren İstanbul’daki 15. zirve toplantısına damgasını vuran Rus doğalgazının Bulgaristan ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya ulaştırılmasına ilişkin Güney Akım Projesi’ne yer verdi. Haberde, işin başında Mavi Akım’a paralel bir hat üzerinden geçmesinin planlandığı, ancak Türkiye’nin buna “ilgisiz kaldığı” iddia edildi. Rus Pravda gazetesinin internet sayfasında yayımlanan habere gö re, daha önce Güney Akım’ın Karadeniz’in altından geçerek Mavi Akım’a paralel bir şekilde döşenmesi planlanıyordu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’yi bypass eden politikasının sorumluluğunu bir anlamda Türkiye’ye yüklemeye çalışan habere göre Güney Akım Projesi, Türkiye üzerinden önce Yunanistan’a, sonra da İtalya’ya ulaşacaktı. Toplam potansiyeli yıllık 48 milyar metreküp olan Mavi Akım ve Güney Akım ile Avrupa Birliği ülkelerine girecek gazın ne kadarının Azerbaycan, İran ya da Rusya’dan sağlanacağına da Türkiye karar verecekti. Ancak iddiaya göre Türkiye bu projede yer almak istemedi, Rusya da bu konuda fazla ısrarcı hareket etmedi. Rus Gazprom ile İtalyan ENI arasında imzalanan anlaşmaya göre, doğrudan Bulgaristan’a uzanacak söz konusu boru hattı, burada ikiye ayrılacak, kuzey hattı Slovenya ve Avusturya’ya, güney ayağı ise Yunanistan üzerinden İtalya’ya uzanacak. Bulgaristan da transit geçitten yılda en az 300 milyon dolar gelir sağlayacak. Ancak tarafsız gözlemciler bu iddiaları pek de geçerli görmüyor. Uzmanlara göre Rusya, Rus gazına alternatif sayılan Nabucco projesini, “ABD’nin Türkiye üzerinden Avrupa’ya baskı aracı” olarak görüyor ve bunu azaltmak istiyor. ‘Nabucco fırsatı kaçmasın’ Ekonomi Servisi Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti Fatih Birol, Nabucco boru hattı projesini gölgelediği düşünülen Güney Akım projesinin başta Türkiye olmak üzere gaz kaynaklarını çeşitlendirmeye çalışan Avrupa ülkelerine zarar vereceğini söyledi. CERA tarafından düzenlenen enerji konferansına katılan Birol, Güney Akım için ortada henüz somut teknolojik, ekonomik ve politik fizibilite olmadığına dikkat çekerek, “Ancak, bu proje gerçekleşse de gerçekleşmese de Türkiye için hiç de iyi bir haber değil, Avrupa için de” dedi. Birol, “Umarım Avrupa iki yıl önce Ukrayna’ya neler olduğunu pahalı şekilde hatırlamaz” diye konuştu. Putin’in ‘aracısız satış’ manevrası Rusya Devlet Başkanı Putin, KEİ zirvesi için İstanbul’da bulunduğu sırada sadece Rus gazetecilerin katıldığı bir basın toplantısında, “Rusya, Avrupa tüketicisine aracısız ulaşmak istiyor” derken, Yunanistanlı yetkililerle “çok sıcak ve hassas” temaslarda bulunduğunu, “projelerin ekonomikliği oranında bundan sonra da Yunanistan üzerinden pek çok alternatif proje geçebileceğini” söyledi. Putin, Türkiye ile geliştirilecek ikili ilişkileri de “kültür, karşılıklı yatırımların geliştirilmesi, spor ve turizm” olarak sıraladı. I N V I S T A , LY C R A M A R K A S I N I K O R U M AYA K A R A R L I Entegre elyaf ve polimer üreticisi Invista, tescilli ticari markası LYKRA’nın izinsiz ve haksız kullanımını engellemek amacıyla küresel çapta marka koruma kampanyası başlattı. Invista’nın dünya çapında başlattığı ve Türkiye’de de uygulamaya konan kampanya kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan Invista Avrupa, Ortadoğu, Afrika Direktörü Pierluigi Berardi, yarattıkları marka değerinin milyarlarca dolar ve on binlerce insanın emeğine mal olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bazı fırsatçıların bunca emeği hiçe sayarak hazıra konmaları kadar büyük bir adaletsizlik olamaz. Bu adaletsizlik karşısında kararlı bir şekilde durma azmindeyiz. Sonuç alamazsak yasaların tanıdığı hakları kullanmaktan başka çaremiz kalmayacak.” ‘KÜRESELLEŞME BÖLÜŞÜMDE ADALET GETİRMEDİ’ Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, küreselleşmenin nimetlerinin eşit dağıtılmadığını söyledi. DPT ve OECD’nin İstanbul’da ortaklaşa düzenlediği ve “Toplumların İlerlemesinin Ölçülmesi ve Teşvik Edilmesi” konulu “İkinci OECD Dünya İstatistik, Bilgi ve Politika Oluşturma Forumu”nda konuşan Şener, ekonomik bütünleşmenin ve refah artışının yarattığı olanaklardan bütün halkların aynı ölçüde yararlanamadığını belirtti. OECD Genel Sekreteri Angel Gurria da toplumların ilerlemesi ile ekonomik büyümenin aynı şey olmadığına dikat çekerek “Sağlam bir demokrasi inşa etmek için toplumlarımızın hükümetlerinden ve liderlerinden ne talep ettiğini, yani bir anlamda müşteri memnuniyetini doğru şekilde ölçmeliyiz” dedi. PORLAND’DAN ‘12 S A N AT Ç I 1 2 TA B A K ’ Porland Porselen, “12 Sanatçı 12 Tabak” projesi ile sanatseverlerin karşısına özel bir tabak koleksiyonu ile çıkıyor. Adnan Çoker, Adem Genç, Bedri Baykam, Bubi, Burhan Doğançay, Ergin İnan, Ferruh Başağa, Güngör Taner, Mustafa Altıntaş, Mustafa Ata, Tomur Atagök ve Zekai Ormancı’nın hayata geçireceği proje, Porland Porselen’in Bilecik’teki fabrikasına düzenlenen gezi ile başladı. Sanatçılar, basın mensuplarının önünde, porselen tabaklara orijinal desenler çizdiler. Proje 22 Ekim22 Kasım 2007 tarihleri arasında Akmerkez’de sergilenecek. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle