16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 HAZİRAN 2007 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER SHP LİDERİ MURAT KARAYALÇIN 7 Karadeniz’in dik duruşlu çocuğu Koyuncu, 2 yıl önce uğurlanırken yeniden doğdu ‘Irak sınırı yeniden çizilmeli’ İstanbul Haber Servisi Sosyaldemokrat Halk Partisi (SHP) Genel Başkanı Murat Karayalçın, Avrupa Parlamentosu Başkanı HansGet Pöttering’in Avrupa Birliği’nin (AB) yeni bir anayasa üzerinde uzlaşması durumunda, “Hırvatistan dışında hiçbir ülkenin üyeliğe katılamayacağı” şeklindeki sözlerini, “AB’ye girmesi söz konusu olan Türkiye ve Hırvatistan. Türkiye’yi kastediyorlar. Aslında AB’nin Türkiye’ye ne diyeceğinden çok, Türkiye’nin AB’ye ne diyeceği ne demesi gerektiği bana göre önemli, Türkiye tarih istemeli” şeklinde değerlendirdi. “Teröre Karşı Sessiz Yürüyüş” mitinginin ardından gazetemizi ziyaret eden Karayalçın, AB’de, “birliğin iktisadi, federatif ya da konfederatif mi” olacağı tartışmalarının yaşandığına dikkat çekti. Karayalçın, tartışmaları “Bir grup ulus devlet kimliğinin korunmasını, iktisadi ilişkilerin öne çıkmasını savunurken, bir grup da ulus üstü bir federatif örgütlenme ya da bir Avrupa devleti Avrupa Konfederasyonu gibi düşünceleri savunmakta. Ulus üstü bir yapı olmayacağı anlaşılıyor” şeklinde özetledi. AB’nin daha çok iktisat alanında bütünleşmesinin ve ülkelerin siyasi alanına daha az girmesinin “AB ile Gümrük Birliği’ni (GB) kurmuş bir ülke olarak Türkiye’nin işine geleceğini” ifade eden Murat Karayalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: Sesini dünyada bıraktı HATİCE TUNCER arayemişi, fındığı, yeşili, yaylaların sisini, Karadeniz’in dalgasını gitarına yüklemiş, sesini derelerin dinmek bilmez şırıltısından almıştı Kazım Koyuncu... Yitireli 2 yıl oldu, ama sevgi ve doğayla beslenen şarkılara verdiği sesini dünyada bıraktı. Kazım Koyuncu, bu yıl da Arvin’in Hopa ilçesinde doğduğu evin yakınlarında Yeşilköy’deki mezarı başında ailesi ve tüm sevenleriyle birlikte anılacak. Ailesinin hiçbir siyasi mesajın verilmesini istemediği anma töreni yarın saat 12.30’da başlayacak ve isteyenin duygularını dile getirebileceği bir ortam yaratılacak. 25 Haziran 2005’te kaybettiğimiz Kazım Koyuncu, 26 Haziran’da İstanbul’da Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’ndan Hopa’ya binlerce seveni tarafından gözyaşlarıyla ve Çernobil’e lanetler yağdırılarak uğurlanırken adeta yeniden doğmuştu. Henüz 33 yaşındaki genç müzisyen, yarattığı hareketle kendini bütün Türkiye’ye tanıttı. Popüler kültürün ve magazin dünyasının dışında duran, bir video klibi bile olmayan Karadeniz’in dik duruşlu çocuğu, çevresinde müziğiyle birlikte yükselttiği dalgayı gösterdi. Kazım’ın “Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim, ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim. Ve gerçekten doğru bildiğim bir şeyi en azından çok zorlanırsam ortaya koymaktan çekinmem” sözleri bu sevginin sırrını açıklıyordu belki de. K Ezberleri bozmak ayde’de Tsira’nın hüzünlü ezgilerini seslendiren Kazım, “Narino”, “Ella Ella”, “Mohevis Kalo” şarkılarıyla Karadeniz’in renklerini yansıtmak istedi: “Gerçi henüz tam olarak yapmak istediklerimi yapamadım. Ama biraz bildiğimiz şeyleri bozan, biraz statükoyu parçalayan, biraz ezberlerini bozan işler H yapmayı çok istiyorum. Bunun için vargücümüzle arkadaşlarla çalışacağız. Enstrümanlar, tavırlar, yeni vokal düzenlemeleri, yeni armoniler katabilmek, ama bütün bu düzenlemelerle ezber bozmanın yanında hayata dair duruşlarımızla da ezber bozmak gibi bir tavrım olduğunu söyleyebilirim.” YENİDEN DOĞUŞ TÜRKİYE’NİN NE DİYECEĞİ ÇOK ÖNEMLİ “AB ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği ilişkisinin olduğu gibi tutulmasından yana değilim. Bunun tartışılmasını, geliştirilmesini, hatta yer yer değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Daha az siyaset alanı şeklindeki bir formülün Türkiye için yararlı bir formül olacağını düşünüyorum. Gümrük Birliği ilişkilerinin revize edilmesi koşuluyla bunu söylüyorum. Aslında AB’nin Türkiye’ye ne diyeceğinden çok, Türkiye’nin AB’ye ne diyeceği ne demesi gerektiği önemli. Türkiye tarih istemeli. Türkiye tarih verilmeden, bir tarih telaffuzunda bulunulmadan, Türkiye AB ilişkilerinin ileriye götürülemeyeceği, götürülmemesi gerektiği kanısındayım” Karayalçın, PKK terörü ve Türkiye’nin mücadele yöntemleri ile ilgili olarak da, Irak sınırı olan 2 bin metrelik hatta, 12 geçit olduğunu ve buradan gerek terör örgütü mensuplarının gerek başka unsurların rahatlıkla KARAYALÇIN: Bu segeçebildiğini belirterek, “Irak hüçime Türkiye 27 Nisan kümeti ile görüşülerek bu sınırın 2007 tarihinde fiilen yeniden çizilerek, geçilemez güçökmüş siyaset alanıvenli bir sınır haline getirilmesi nın yasalarıyla, kurumgerektiğini” söyledi. Terör örgütü larıyla, kararlarıyla giile müzakere edilemeyeceğini dile diyor. Seçimlerin kısa getiren Karayalçın, “Burada terörle bir süre sonra yenilenebilinen teknik yöntemlerle, güvenceği gibi bir görüş var lik yöntemleriyle mücadele ediltoplumda. Benim de mesi söz konusu olmalıdır. Kamukanaatim bu. oyu Kuzey Irak’a girmek konusunda çok yoğunlaştırıldı. Ben bunun kamuoyundaki beklentileri karşılayacak bir sonuç getireceği kanısında değilim” dedi. SEVGİ ÇEMBERİ Hayde albümünün yarattığı ilginin de etkisiyle 2004 yazında yurtiçinde ve yurtdışında sayısız konsere giden “3 ayda 89 gün evinde kalabilen” Kazım Koyuncu, “Ben o insanların, benim albümüme, benim yaptığım müziklere verdiği emeğe sahip çıkmak için sahnedeyim” diyordu. 2005 yılının ilk günlerinde hastalığına teşhis konulan Koyuncu’yu, dinleyicileri bir sevgi çemberine alıp endişeyle beklemeye başladı. Tedavisi sırasında 4 Şubat 2005’te İstanbul’da Yeni Melek Sineması’nda inatçı mücadeleciliğini ve dinleyicisine olan sevgisini göstererek, horonlarla teselli ederek unutulmaz bir konser verdi. 30 Nisan’da ilerleyen hastalığına karşın Trabzon’da Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde gençleri şarkılarıyla son kez kucakladı: “Biz kendi başımıza şarkı türkü söyleyip çok fazla bir şey yapamayız. Aslında biz şarkı söylerken müzik yaparken eylem yapıyoruz.” İYA: DİDO NANA’NIN BÜYÜSÜ Kazım Koyuncu, Viya albümünü, Zuğaşi Berepe’den ayrıldığı ve “zor zamanlar” geçirdiği bir süreçte 2001 yılında Metropol Müzik’ten çıkardı. Birçok röportajında “etnik üstü az HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEDİ Karayalçın, 22 Temmuz genel seçimlerinin sonuçlarına ilişkin öngörüde bulunmayarak şunları kaydetti: “Bu seçime Türkiye 27 Nisan 2007 tarihinde fiilen çökmüş siyaset alanının yasalarıyla, kurumlarıyla, kararlarıyla gidiyor. Hiçbir şey değişmiş değil. İlk kez Cumhurbaşkanlığı seçimi mahkemeye götürüldü. Eğer bir siyaset alanı bunu çözememişse, bana göre o siyaset alanı bitmiştir. Bu seçimlerin kısa bir süre sonra yenileneceği gibi bir görüş var toplumda. Benim de kanaatim bu.” V modern” diye tanımladığı Viya albümünden “bir geçiş aşaması” diye söz ediyordu. Viya’da “Koçari”, “DomivadisYokluk”, “Ka Tun MitaKız Sen Yaşamayacaksın” gibi Kazım’ın müzikal geleceğinin haberini veren şarkıların yanı sıra “Ateşlerde” ve “Ben” şarkılarıyla etnik müziğin dışına çıktı. Artık neredeyse Kazım’la özdeşleşen geleneksel bir ezginden düzenlenen ve Gülbeyaz filminde de kullandığı “Dido Nana”, Viya albümünün belirleyici şarkısı olurken “Ou Nana”, “Gyuli ÇkimiBenim Gülüm” şarkıları da Kazım’ın dinleyicilerinin en sevdiği hüzünlü ezgiler arasına girdi. Viya albümünden sonra düşüncelerini netleştiren Kazım, “Ne yapacağımdan çok ne yapmayacağımı biliyorum” diyordu: “Melodik kurguları, standart İkinci albümü Hayde’de Rize’nin Pazar yöresinden Selim Bölükbaşı’nın okuduğu “Selimina” adındaki destanda, melodiyi insanın içine işleten müzikal örgü, Kazım’ın ulaşmak istediği çizginin habercilerinden biriydi. Hüzünlü bir ezgiyle başlayıp yakalanması zor bir hıza ulaşan “Fadime”de, kemençeden elektrogitar sololarına başarıyla geçiş, Kazım’ın müzikal hayallerini ortaya koyuyor. Klarnetle anonim Karadeniz ezgilerinin buluştuğu, Kemal Sahir Gürel’le birlikte yaptığı Sultan Makamı adlı televizyon dizisinde de kullandığı “Denizde Kararti Var”, Lazca horonlardan hazırladığı potboride tulumla klarnetin sürpriz ama çok yakışan buluşması Karadeniz müziğinde yeniliğin ötesinde Kazım’ın yarım kalan yaratıcılığını gösteriyor. TULUMLA KLARNET BULUŞTU Hayde: Daha geleneksel daha modern Karadeniz azım Koyuncu, Nisan 2004’te K Metropol Müzik’ten çıkan ikinci ve son albümü Hayde’de, izleyici kitlesini genişletirken Karadeniz türkülerine ve etnik bir tarza daha çok yöneldi. Geleneksele yaklaşırken batıdan uzaklaşmadı ve müziğinde modern bir tarz da ağırlık kazandı. Tüm şarkılarda Karadeniz’in geleneksel çalgıları tulum, kemençe ve kaval kullanılırken gitarlar, bas, davul, elektrogitar ve bilgisayar destekli sesler de şarkılarına girdi: “Aslında Zuğaşi Berepe zamanından bu yana düşündüğümüz soundlara ulaşma dönemi geçirdiğimizi düşünüyorum. Zuğaşi Berepe’de daha gençtik, sadece rock müzik yapıyorduk, çünkü o kadardık. Lazcayı söz olarak kullanıyorduk. Viya’da çok küçük bir deneme vardı. Daha kendine yönelik, insanın içine doğru giden... Hayde benim sahnede edindiğim tecrübeler, film müziklerinden tecrübeler ve arkadaşlarımla paylaşıp ürettiğim şeylere dayanan bir sound oldu. Bu anlamda hem daha modern hem daha otantik bir forma ulaştı.” İSTANBUL’DA ANMA İstanbul’da İdil Kültür Merkezi’nin bu akşam 19.00’da Okmeydanı Fatma Girik Parkı’nda Kazım Koyuncu anısına düzenlediği etkinlikte Bayar Şahin ve Erdal Bayrakoğlu, şarkılarını Koyuncu için söyleyecek. (0212 253 78 88) CUMHURİYET 07 K ‘DENİZİN ÇOCUKLARI’ enilikler yaratmalıyım... Cesaretimi toplayıp başka bir şeyler yapmak ve bulmak zorundayım. İnsanlar illa ki ‘beni sevsinler’ diye hareket etmek durumunda değilim. Ben böyle davrandıkça insanlarla sevgi ilişkim daha da güçleniyor. Y popüler kurgularla aynı şey olmayacak. Başka etnik müziklerden ve modern müziklerin birtakım şeylerinden de çekinmeyeceğim. Bazen bateri de, elektrik gitarı da, erbaneyi kavalı da kullanabilirim. Ben kendime bir şeyler yaratmayı düşünüyorum. Ama öz itibarıyla Karadeniz vurgusunu ortaya koymayı düşünüyorum.” opa’da 1972 yılında doğan Kazım Koyuncu, babasının aldığı mandolin ve Almanya’da çalışan amcasının getirdiği gitarla müziğe başladı. 1989’da İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne giren Koyuncu, müziği tercih ederek 1991’de Ali Elver ve arkadaşlarıyla kurduğu Grup Dinmeyen’le protest şarkılar söyledi. Koyuncu yine aynı dönemde 1993 yılında Mehmedali Barış Beşli ile birlikte “Zuğaşi BerepeDenizin Çocukları” adlı Lazca rock yapan grubu kurdu. Grup Dinmeyen 1996’da “Sisler Bulvarı” adlı tek albümünden sonra dağılırken Kazım Koyuncu, Zuğaşi Berepe ile “Va MişkunanBilmiyoruz”, “Brüksel Live”, “İgzasYürüyoruz” albümlerini çıkardı. 2000 yılında Metropol Müzik’in “Salkım Söğüt” dizisinin ikincisinde üç şarkıyla yer alan Koyuncu, bir yandan da solo albüm için hazırlandı. H
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle