16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 HAZİRAN 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER İlahiyat fakültelerinin diplomaları devlet televizyonundaki tüm kapıları ardına kadar açıyor 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA TRT, Diyanet İşleri gibi FIRAT KOZOK Derin Türkiye... Herkesin kendisine göre bir “derinliği” vardır. Düşüncelerde derin olmak, sığ sularda değil, derin sularda dolaşmak. Yaşamı derinlerde kucaklamak, derinlerde aşkı aramak... Bir de “derin devlet” vardır!.. Aslında bu “derin devlet” çok eskilere dayanır... Konumuz Türkiye, Almanya, Fransa, Amerika, İngiltere değil... 1980 öncesi “derin devlet” işbaşındaydı, bu olgunun içinde Özel Harp Dairesi vardı. 12 Mart baskıcı rejimi, Ziverbey Köşkü, MİT, asker falan filan... İlhan Selçuk’un “Ziverbey Köşkü” kitabını (Cumhuriyet Yayınları) okursanız pek çok ayrıntıyı bulabilirsiniz.. Uğur Mumcu da 1980 öncesi bu konuda çok yazı yazdı; kontrgerilla öyküleri, Bulgaristan üzerinden gelen silah ve mermilerin hem solculara hem de sağcılara “tek elden” satıldığını anlattı uzun uzun... O yıllar bizim eski TKP’liler nasıl DİSK Genel Kurulu’nda “Aziz Nesin sen nesin” diye tempo tuttularsa Uğur Mumcu için de hem MİT hem de CIA ajanı olduğunu ballandıra ballandıra yazdılar, anlattılar... Bakıyorum bizim kimi eski TKP’lilerden bir bölümü başlarını Berlin Duvarı’na çarptıktan sonra öyle döndüler ki, şimdilerde geldikleri çizgiyi, bazı dostları şaşırsa da ben kimi olağan karşılıyorum... Birkaç yıl önce DİSK’e bağlı Madenİş’in Üçüncü Bölge Temsilcisi Cemal Kıral’la bir Paris dönüşünde uzun uzun sohbet etmiştik Dikili’de.. Yanılmıyorsam yıl 1999’du.. Masada Serdar Kızık, Osman Özgüven, Tayyar Eraslan vardı. 1970’li yılları konuşup kendi özeleştirimizi yapmıştık... CIA güdümünde askersivil, bürokrat, kontrgerilla yani derin devlet... Bir de “12 Eylül Adaleti” kitabı... Uğur Mumcu askeri savcı Nurettin Soyer’in anılarını yazmıştı 12 Eylül’e ilişkin... ??? Ben “derin devlet”in pek derinlerde olmadığını, dipsiz kuyuya hiç benzemediğini düşünürüm... Kanlı 1 Mayıs, Kahramanmaraş, Çorum ve 1993 yılında Madımak katliamı, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı ve öteki faili meçhul cinayetler, Susurluk çetesi, Gazi Mahallesi yangını... Tayyip Bey, 22 Temmuz yaklaştıkça “yeni” laflar üretiyor. “Derin Türkiye var” dedi birkaç gün önce... Bizim dönekler bu sözün üzerine hemen atladılar: “Evet var!” Peki nerede o derin Türkiye? Tayyip Bey Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı... MİT de, Genelkurmay da polis de Tayyip Bey’e bağlı değil mi? Örneğin Hrant Dink cinayeti kimin işi, arkasındaki büyük patron kimdir bulundu mu? Bir siyasal erk isterse o büyük patronu bulur ve ortaya çıkarır... Tetikçiyi ve tetikçileri bulmak kolay. Abdi İpekçi’nin Çetin Emeç’in, Uğur Mumcu’nun, Ahmet Taner Kışlalı’nın, Muammer Aksoy’un, Bahriye Üçok’un, Turan Dursun’un, Musa Anter’in ve öteki cinayetlerin de tetikçileri bulundu... Nerede arkadaki o büyük patron? Necip Hablemitoğlu cinayetinin ise tetikçisi de bulunmadı!.. Şimdi Tayyip Bey “derin Türkiye’den” söz ediyor, halkın kafasını karıştırıp oy toplamaya çalışıyor. Ağrı’daki konuşması da ilginç: “İdeolojiyi bırakın bağımsızlara oy vermeyin!” Bağımsızlar kim? DTP’nin milletvekili adayları... Seçim barajı yüzde 5’e düşürülse ne olurdu? DTP seçimlere girerdi... DTP seçime giremediği için bağımsız aday çıkarıyor, Tayyip Bey ise hem “derin Türkiye” diyor hem de “ ideoloji dönemi bitti; bağımsızlar, Meclis’te hiçbir şey yapamazlar” diye Kürt seçmene gözdağı veriyor... ??? Süleyman Demirel’in 1960’larda üzerinde durduğu bir konu vardı: “Camiye, okula, kışlaya siyaset girmemeli...” Ne yazık ki girdi!.. En büyük siyaset camilerde ve okullarda yapıldı... Eee, şimdi niye kızıyoruz bugün kışlada siyaset yapılmasına!.. Genelkurmay’ın 27 Nisan’da yaptığı uyarı (muhtıra) karşısında suspus kalan Tayyip Bey, 22 Temmuz öncesi alanlarda, televizyon kanallarında attıkça atıyor... Derin Türkiye’de bir kez daha bu defa yüzde 45 oy alacakmış(!) tek başına iktidar olmak istiyor... Cami, okul yetmiyormuş gibi kışlanın üzerinden siyaset yapacaksın; derin Türkiye’den söz edip faili meçhul cinayetlerin arkasındaki gücü bulamayacaksın... O zaman neden Başbakanlık koltuğundasın?.. Yılmaz: Meclis dört partili olur ? RİZE (Cumhuriyet) Rize’den bağımsız milletvekili adayı olan Mesut Yılmaz, her zaman birlik için mücadele edeceğini, gerekirse tek başına merkez sağı temsil edeceğini söyledi. Son süreçte AKP ve CHP’nin Türkiye’yi gerdiğini de iddia eden Yılmaz, iki partiyi de samimiyetsizlikle suçladı. Seçimlerden sonra Meclis’e AKP ve CHP’nin yanı sıra MHP ve DP’nin de gireceğini savunan Yılmaz, dün Çayeli ilçesinde sivil toplum örgütlerini ve esnafı ziyaret etti. ANKARA AKP iktidarının tüm yapısını altüst ettiği TRT’de, Televizyon Dairesi Başkanlığı’ndan istifa eden Muharrem Sevil’in yerine ilahiyat mezunu Ankara Televizyon Müdürü Muhsin Yıldırım, Yıldırım’ın yerine de yasaya aykırı olduğu halde yine ilahiyat kökenli yardımcısı Adnan Süer getirildi. TRT’nin televizyon programlarının büyük bölümünün üretildiği yer olan Ankara Televizyonu’nda ve Televizyon Dairesi Başkanlığı’nda ilahiyatçı kadrolaşma harekâtı başlatıldı. Edinilen bilgilere göre, Yayın ve Programdan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Muhsin Mete’nin aracılığıyla Televizyon Dairesi Başkanlığı’na getirilen Muharrem Sevil, bir süre sonra Mete ile ters düşerek görevin ? Takma isimle yazdığı kitabında “Asıl olan din programları yayımlamak değil, mihenk taşı din olan bir yayın anlayışını benimsemektir” diyen TRT Genel Müdür Yardımcısı Muhsin Mete, altındaki üst düzey kadroları ilahiyat mezunlarına emanet ediyor. den istifa etti. Sevil’in altında biri Nurullah Karakaş, diğeri de Kürşat Özkök olmak üzere iki başkan yardımcısı bulunurken ve başkanlığa vekalet görevinin iki isimden birine verilmesi beklenirken TRT yönetimi farklı bir yol izledi. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Bölümü mezunu olan ve AKP iktidarıyla birlikte TRT’de yükselişe geçen Ankara Televizyon Müdürü Muhsin Yıldırım, vekâleten, Televizyon Daire Başkanlığı’na atandı. Daha önce prodüktör olan Yıldırım, 2004’te Ankara Televizyonu Müdür Yardımcılığı’na, 2005’te de Müdürlüğe getirilmişti. Devlet Memurları Yasası’na göre, dolu kadroya vekalet mümkün olmadığı halde, Ankara Televizyonu’ndaki kadrosunu boşaltmayan Yıldırım’ın yerine de yine vekaleten, Müdür Yardımcısı Adnan Süer getirildi. Süer’in de, Yıldırım gibi İlahiyat Fakültesi mezunu olduğu öğrenildi. Muhsin Yıldırım gibi yıldızı AKP ile parlayan Süer de, prodüktörken, 2004 yılında Müzik ve Eğlence Programları Müdürlüğü’ne, 2005’te de Ankara Televizyonu Müdür Yardımcılığı’na getirilmişti. TRT’nin Yayın ve Programdan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Muhsin Mete, Abbas Abalı takma adıyla yazdığı “Ekranın Büyüsüne Kapılmadan’’ isimli kitapta, şu görüşleri dile getirmişti: ? “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir’’ zihniyetine bağlı olanlar için kültürel farklılıklar ayak bağı olmaktan öte bir anlam taşımazlar. ? Özel radyo ve televizyonların iddiası TRT’ye alternatif olmaktı. Müslümanlarca da pek çok radyo ve televizyon kuruldu. Dört bir koldan, “İslam gemisini yüzdürmeye’’ koyulduk. ? Resmi radyomuz, devletimiz gibi demokrat olmak yerine Cumhuriyetçi olmayı tercih etmiştir. Laik ve Kemalist olmak din programlarında bile ihmal edilmemiştir. ? TRT, kuruluşundan bu yana kültürel değerlerimize sırtını, Batılı değerlere yüzünü dönmüştür. Bu genel tavrını sola ve Kemalizme yaslanarak sürdürmüş, milli iradeyle işbaşına gelmiş sağ iktidarlara ayak bağı olmuştur. ? Ülkemizdeki müzik ve eğlence yozlaşmasının müsebbibi TRT olmuştur. ? Aslolan din programları yayımlamak değil, dini bütün açılımları dikkate alan, mihenk taşı din olan bir yayın anlayışını benimsemektir. ? İlahi kanunlar dışındaki kanunlara mükemmeliyet izafe edemeyiz. D AVAYA MÜDAHİL OLMAK İSTEDİ ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART ‘Diptekilerin adayıyız’ ? İstanbul Haber Servisi İstanbul’dan bağımsız milletvekili adayı olan eski genelev çalışanları Ayşe Tükrükçü ve Saliha Ermez, genelevlerde çalışanların ve çocuklarının sorunlarını çözmek için aday olduklarını söylediler. Tükrükçü ve Ermez düzenledikleri basın toplantısında ne merkez, ne sağ ne de solun değil, “diptekilerin” adayı olduklarını kaydettiler. Eskiden genelevde çalıştıkları için diğer kadın adayların kendileriyle yan yana gelmediklerini ileri süren Tükrükçü ve Ermez, milletvekili seçilebilmek için 60’ar bin oya ihtiyaçları olduğunu kaydederek “60 bin güzel yürek lazım bize” diye konuştular. Kasırga bakanlığını savunacak ? Müsteşarken Adalet Bakanlığı koltuğuna oturan Fatih Kasırga, bakanlık görevine atanmasına ilişkin açılan yürütmenin durdurulması ve atama işleminin iptali davasına müdahil olmak için başvurdu. Yürütme durdurulursa, Türkiye’de ilk kez seçim sürecinde göreve gelen bir bakan görevden el çektirilmiş olacak. ANKARA (ANKA) Adalet Bakanı Fahri Kasırga, bakan olarak atanmasına ilişkin açılan yürütmenin durdurulması ve atama işleminin iptali davasına müdahil olmak için Ankara 16. İdare Mahkemesi’ne başvurdu. İstanbul Barosu önceki başkanlarından avukat Turgut Kazan’ın, Ankara 16. İdare Mahkemesi’ne açtığı davada, Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı görevinden ücretsiz izne ayrılarak Adalet Bakanlığı koltuğuna oturan Kasırga’nın atanmasına ilişkin yürütmenin durdurulması ve atama işleminin iptali talep edilmişti. Başbakanlık, 18 Haziran günü idare mahkemesine savunmasını sundu. Kasırga da müdahil olmak için mahkemeye başvurdu. Kasırga’nın müdahil olmak için yaptığı başvuru taraflara tebliğ edildikten sonra mahkeme nihai kararını verecek. Mahkeme, Kasırga’nın bakan olmasına ilişkin kararın yürütmesini durdurursa Türkiye’de ilk kez seçim sürecinde göreve gelen bir bakan görevden mahkeme kararıyla el çektirilmiş olacak. Avukat Kazan, Bakan Kasırga’nın hukuka aykırı bir şekilde bakanlık koltuğuna oturduğu iddiasıyladava açmıştı. Kazan, dava dilekçesinde şu görüşlere yer verdi: “Fahri Kasırga’nın, bağımsız sayılarak, bir seçim döneminde Adalet Bakanlığı’na getirilmesi, yargı bağımsızlığını olumsuz yönde etkileyecek ve seçim güvenliğini tehlikeye düşürecektir.” Bursa, terörü lanetledi ? BURSA (Cumhuriyet) Bursa’da, çok sayıda sivil toplum kuruluşu tarafından “PKK Terörüne Lanet ve Şehitlerimizi Anma” yürüyüşü düzenlendi. Setbaşı Köprüsü üzerinde toplanan grup, slogan atmadan, ellerindeki Türk bayrağı ve terör örgütü PKK aleyhindeki pankartlarla Atatürk anıtına kadar yürüdü. Atatürk anıtı önünde, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından sivil toplum kuruluşları adına konuşma yapan KamuSen Bursa İl Temsilcisi Selçuk Türkoğlu, ortak değerler adına tavır koymaya, eylem yapmaya, devletin ve milletin bekası için üzerlerine düşen görevi yerine getirmeye devam edeceklerini söyledi. [email protected] YSK, kesin aday listelerini ilan etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüksek Seçim Kurulu (YSK), milletvekili kesin aday listelerini ilan etti. Kurulun, “www. ysk. gov. tr’’ adresli internet sitesinde yayımlanan listede, alfabetik sıraya göre tüm partilerin milletvekili adayları yer alıyor. Seçmenler, listeler aracılığıyla adayların kim olduğunu, öğrenim durumunu ve mesleğini öğrenebilecek. Genel seçim takvimine göre, 25 Haziran Pazartesi günü, gümrükkapılarında oy verme işlemine başlanacak. Seçimlere katılan siyasi partiler, radyo ve televizyon propagandası için, en geç 8 Temmuz Pazar’a kadar başvuru yapacak. Partilerin, radyo ve televizyondaki propaganda yayını sıralarının belirlenmesi için ise 10 Temmuz Salı günü kura çekilecek. Seçmen bilgi kartlarının sahiplerine dağıtımı, 11 Temmuz Çarşamba günü tamamlanacak. Ertesi günden itibaren de seçim propagandası ve yasakları başlayacak. Pusula ihalesinde usulsüzlük iddiası ANKARA (ANKA) Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, yaptığı yazılı açıklamada, 22 Temmuz milletvekili genel seçimlerinde kullanılacak 61 milyon 18 bin 750 adet birleşik oy pusulasının basım ihalesinde Kamu İhale Yasası’nın ihlal edildiğine ilişkin şikâyetler aldıklarını bildirdi. İhaleye 5 firmanın davet edildiğini, makine parkı yetersiz olduğu gerekçesiyle ihaleden elenen Cem Ofset ve Semih Ofset’in Kamu İhale Kurumu’na başvuruda bulunduğunu dile getirerek, bu iki firmanın, ATO’dan düzenlenmiş ve TOBB tarafından onaylanmış kapasite raporlarının bulunduğunu söyleyen Aygün, “Buna rağmen neden elendiği büyük bir soru işareti” dedi. Aygün, yaklaşık 4.5 milyon YTL’ye ihale edildiği öne sürülen oy pusulası basım işinin 1 milyon YTL’ye mal edilebileceği yönünde iddialar bulunduğuna dikkati çekti. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 İLEF’te mezuniyet coşkusu ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Üniversitesi (AÜ) İletişim Fakültesi (İLEF) 39. dönem mezunları diplomalarını törenle aldı. AÜ Eğitim Bilimleri Fakültesi spor salonunda düzenlenen törende konuşan İLEF Dekanı Prof. Dr. Haluk Geray, iletişim fakülteli olmanın zor olduğunu belirterek buradan başarıyla mezun oldukları için tüm öğrencileri kutladığını söyledi. Geray, konuşmasının ardından, fakültede dereceye giren öğrencilere diplomalarını verdi. AKP hükümetinin Alevilerin cemevlerine ayrı statü isteğiyle açtığı davaya itiraz gerekçesi Başbakanlık: Aleviler de Müslüman ? Cem Vakfı’nın açtığı davada savunma yapan Başbakanlık avukatlarından Selen Güneş, Alevilerin de Müslüman olduğunu ve cemevlerinin ibadethane olmasının yasal olarak mümkün olmadığını ileri sürdü. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Alevilerin, cemevlerine ‘’ibadethane’’ statüsü verilmesi ve Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde Alevi inanç önderlerine kadro ayrılması için Başbakanlık’a yaptığı başvurunun reddedilmesinin ardından, Ankara 6. İdare Mahkemesi’ne açtığı dava dün görülmeye başlandı. Duruşmaya, Cem Vakfı Genel Başkanı Avukat İzzettin Doğan’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda avukat ve bazı Alevilerle, Başbakanlık adına Avukat Selen Güneş ve Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saim Yeprem katıldı. Avukat Doğan, laik yapıdaki Türkiye Cumhuriyeti’nin, Alevilerin inançlarını tatbikinde tasarruf sahibi olamayacağını belirten Doğan, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve anayasanın da bu serbestliği tanıdığını söyledi. Başbakanlık avukatlarından Güneş ise savunmasında, din ve vicdan hürriyetinin anayasa ve yasalarda yer aldığını, herkesin inançlarını yaşamakta serbest olduğunu söyledi. ‘Cemevleri ibadethane olamaz’ Alevilerin de Müslüman olduğunu, din hizmetlerinin mezhep ayrımı yapılmaksızın her kesimi içine alacak şekilde yürütüldüğünü anlatan Güneş, cemevlerinin ibadethane olmasının yasal olarak mümkün olmadığını sa vundu.Daha sonra tekrar söz alan Doğan, Güneş’in yine iç hukuk mevzuatını ileri sürdüğünü belirterek “Sayın Güneş, olayı 7580 yıl öncesinden kalan kriterlerle değerlendiriyor’’ dedi. Başbakanlık temsilcisi Prof. Yeprem ise İslam dini içinde yer alan tüm mezhep ve grupların İslamın genel tanımı içinde yer aldığını ve İslamın ibadethanesinin mescit olduğunu söyledi. Yeprem, İslamı üst kimlik, Aleviliği alt kimlik olarak tanımladı. CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle