16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 HAZİRAN 2007 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Partinin dörtlü zincirinden ilk halka koptu. Erdoğan’ın yol arkadaşı aday olmayacak AKP Yoluna Devam Ediyor AKP 22 Temmuz seçimleri için vitrinini yeniler, seçmen gözünde kendisini merkeze doğru yerleştirme çabası içinde olduğu izlenimini uyandırmaya çalışırken, bir yandan da yoluna kararlılıkla devam ediyor. AKP, “Cumhurbaşkanını halka seçtireceğiz” diyerek demokrasi gösterisi yaparken yasaları ve anayasayı hiçe saymayı sürdürüyor. AKP anayasa değişiklikleri için zorunlu 367’yi bulmak için ANAP kökenli milletvekillerinin katılımını sağlamaya çalışıyor. Bunların destek vermek için referandum tarihinin öne çekilmemesi koşulunu kabul edeceğini vaat ediyor. Sonra gerekli çoğunluk sağlanınca vazgeçerek, kaba bir kandırmaca yöntemi uyguluyor. AKP anayasanın 67. maddesinde halkoylaması ile seçimlerin aynı usullere uyulması yönündeki maddesini görmezden geliyor, referandum süresini, değişikliğin Resmi Gazete’de yayımlanmasından itibaren 120 günü takip eden pazar günü olur, hükmünü (Anayasa Değişikliklerinin Halkoylamasına Sunulması ile İlgili Kanun, Madde 2) değiştirerek, süreyi 45 güne çekmeyi planlıyor. Oysa bu girişim, seçim ile ilgili yasal değişikliklerin uygulanabilmesi için, yapılmalarından itibaren üzerlerinden bir yıl geçmesi yönündeki amir hükmüne aykırı. (Madde 67’ye 3.10.2001 günü yapılan ek.) Böyle bir girişimin Anayasa Mahkemesi’nden dönmesi olasılığı var. AKP bunu biliyor, ama demokrat görünmek için manevra yapıyor. ??? AKP kendini merkeze konumlandırıyor görüntüsü verirken, şeriat düzenini yerleştirme girişimlerini bütün hızıyla sürdürüyor. Bir yandan bütün devlet kadrolarını bu görüşte adamlarıyla dolduruyor, kılıfına uyduramadığı atamaların engellenmesini vekâleten yönetim yoluyla aşıyor, bir yandan da laikliğin en kritik alanı olan Milli Eğitim Bakanlığı’nı hallaç pamuğu gibi atıyor, artık ders saatlerinde öğrencilere toplu olarak namaz kıldırılmaya başlanıyor. Bir öğrenci velisinin, Bağcılar Lisesi’ndeki olayı öğrenip, görüntüleyip, kamuoyuna sunmasıyla birlikte kıyamet kopuyor. AKP tınmıyor, yalnızca olayı önce yadsımaya, sonra geçiştirmeye çalışıyor. İstanbul Milli Eğitim Müdürü, Bağcılar Lisesi’ndeki toplu namaz olayı için, “Bu uygulama yanlış değil” diyor ve ekliyor: “Memlekette din özgürlüğü var.” Kışkırtılmış kimi kişiler gazetecilere saldırırken, soruyorlar: “Siz Müslüman değil misiniz?” Olay bu noktaya kadar varmış, şeriat düzenini getirme girişimleri, dini ve inançları kalkan ederek yürütülmeye başlanmış bulunmaktadır. Bu inanılması güç tavır karşısında, Milli Eğitim Bakanı’nın uyarısı üzerine, Milli Eğitim Müdürü Ata Özer ağız değiştirmek zorunda kalıyor, gündüz söylediği sözleri akşam tevil etmek gereğini duyuyor. “Bu ülkede din ve vicdan özgürlüğü var, ibadet yapacak olan kişi temiz olan her yerde ibadetini yapar” sözlerini yineledikten sonra bir ek yapıyor: “Ama bu okul olmamalı.” ??? Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ise bu uygulamanın yanlış olup olmadığını soranlara, “Böyle bir uygulama yok ki” yanıtını veriyor. EğitimSen Başkanı Alaattin Dinçer ise uygulamanın ilk olmadığını, birçok okulda benzer olayların yaşanmakta olduğunu açıklıyor. Bağcılar Savcısı Ali Çakır ise medyada çıkan görüntülü haberleri ihbar kabul ederek sorumlu kişiler hakkında 480 sayılı Tevhidi Tedrisat, 677 sayılı Tekke ve Zaviyeler Kanunu’na muhalefet ve TCK’nin 257/1. maddesindeki Memuriyet Görevlerini Kötüye Kullanma suçundan soruşturma açıldığını bildiriyor. Milli Eğitim Bakanı bunların hiçbirine tınmıyor. Milli Eğitim Bakanlığı Müşteşarı’nın dört kez yargı kararlarını uygulamamaktan mahkum olması, AKP’nin hukuk devleti ilkesine, yasalara ve anayasaya ne kadar bağlı olduğunun kanıtı olarak, önümüzde duruyor. AKP, Türkiye’de en kritik yerin Milli Eğitim Örgütü olduğunun bilincinde, diğer kalelerin yanında, hatta onlardan da önce Milli Eğitim’i tümüyle ele geçirme yolunda hızlı adımlarla ilerliyor. 2007 Haziran başında Türkiye’de manzara budur. Türkiye 22 Temmuz’da çok kritik bir seçime hazırlanıyor. 22 Temmuz seçimlerinin sonucu, Türkiye’de laik demokratik hukuk devletinin de kaderini belirleyecektir. Bütün oyunlar, açık açık halkın gözü önünde oynanıyor. AKP’ de Şener depremi ? Gül’ün ikna çabaları da sonuç vermedi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Yazıcı’nın “Herhangi bir sorun yok. Başvuru yaptı” açıklamasının ardından Şener, aday olmayacağını açıkladı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın AKP’yi kurarken birlikte yola çıktığı 3 isimden biri olan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, 22 Temmuz’da aday olmayacağını açıkladı. Uzun süredir parti politikalarından rahatsızlık duyan, birçok konuda Başbakan Erdoğan ve parti yönetimiyle ters düşen Şener’in, 4 Haziran’ın ardından küskün milletvekilleriyle birlikte parti içinde büyük bir muhalefet hareketi başlatabileceği belirtiliyor. Kulislerde Şener’in Başbakan Yardımcılığı’ndan da istifa edeceği konuşuluyor. Başbakan Erdoğan, AKP’yi Bülent Arınç, Abdullah Gül ve Abdüllatif Şener ile birlikte kurmuştu. Gül ve Arınç’tan sonra AKP’nin en etkili isimlerinden biri olarak gösterilen Şener, Erdoğan ile yollarını ayırdı. Parti politikalarından ve bazı parti yöneticilerinden uzun süredir rahatsız olan Şener, Sıvas’ta katıldığı törenlerin ardından uçakta rahatsızlığını Erdoğan’a iletti. Ancak Erdoğan, “Burada böyle ayaküstü olmaz, bir gün konuşalım” dedi. Şener, bunun üzerine hafta başında Gül’ün de olduğu bir görüşmede Erdoğan’a tüm düşüncelerini aktardı. Şener, partinin iyi yönetilemediğini, gerekli önlemlerin alınmaması durumunda partinin geleceğinin parlak olmadığını söyledi. Bu sözlere sinirlenen Erdoğan, “Ben mi kötü yönetiyorum?” diyerek tepki gösterdi. Şener de, “Hayır, siz değil ama parti yöneticileri” dedi. Bu gergin konuşmanın ardından Gül, hem Erdoğan ile Şener’in arasını düzeltmek hem de milletvekili adayı olmasını sağlamak için ikna çalışması yaptı, ancak başarılı olamadı. Gül, son olarak “emrivaki” yaparak Şener’in adaylık başvurusunu kendi danışmanları aracılığıyla genel merkeze gönderdi. Ancak Şener, bu emrivakiye rağmen ikna olmadı ve Erdoğan’ın eleştirileri karşısında herhangi bir adım atmayacağını görmesi üzerine kararını kesinleştirdi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, dün sabah saatlerinde Şener’in adaylık başvurusu yaptığını, herhangi bir sorun olmadığını açıkladı. Ancak Yazıcı’nın tersine Şener, adaylık başvurusu yapmadığını açıkladı. Kararının siyaseti topyekun bırakma anlamını taşımadığını söyleyen Şener “Parti kimliğim ve siyasetim devam edecek” dedi. DÜN DÜNDÜR GELENEĞİ Çağlayan ve Üskül AKP’de ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan, Türk Eczacılar Birliği Başkanı Mehmet Domaç ve geçen dönem CHP’den milletvekili adayı olan anayasa hukukçusu Zafer Üskül’ün de aralarında bulunduğu 9 kişi AKP’ye katıldı. Katılımcıların bazılarının portreleri şöyle: Önce küfür sonra üyelik Zafer Çağlayan: ASO Başkanı, TOBB Başkan Yardımcısı. Çağlayan, çalışmalarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan hep destek aldığını söyledi. Gazeteci Erdal Sağlam, 19 Mayıs günü “Partilerin Vitrin Telaşı” başlıklı yazısında, Çağlayan’ın adaylığıyla ilgili olarak şöyle yazmıştı: “ASO Başkanı Zafer Çağlayan’ın AKP listesinden milletvekili adayı olacağına ilişkin haberlere şahsen çok şaşırdım. Haberin doğru olup olmadığını bizzat soramadım, ama yakın çevresinden gelen bilgiler, bu haberi doğruluyor. Niye şaşırdım biliyor musunuz? Yaklaşık 10 gün önce Ankara’da bir davette birlikte olduğumuzda, kendisine şakayla karışık ‘AKP’den aday olursun herhalde’ dediğimde, çok sert bir yanıt aldım. Aynen, ‘AKP’li olanın da, AKP’den aday olanın da, AKP’den aday oluyor diyenin de... Tamam mı?’ dedi...” Ahmet İyimaya: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Eski DYP milletvekili. İyimaya, aklına ve vicdanına sorduğunu ve yerinin AKP olduğuna karar verdiğini belirterek “Hukukun ve demokrasinin yeniden inşası için buradayım” dedi. Mehmet Domaç: Eski İstanbul Eczacılar Odası Başkanı, Türk Eczacılar Birliği Başkanı. Domaç, “Türkiye’de yaşayanların kendi cumhurbaşkanını seçme hakkı var. Toplumun emuhtıraya değil, esağlığa ihtiyacı var. AKP’nin sağlık alanında yaptıklarını izledim, içinde bulundum. Bu alanda yaptıkları bir devrimdir. Silahlı güçle sivil siyaset yapılamayacağının altını çiziyorum” diye konuştu. AKP’nin dünkü grup toplantısında partiye yeni katılımlar oldu. (Fotoğraf:AA) Erdoğan gönül aldı AKP lideri, liste dışı bırakacağı milletvekillerine ‘hizmet yerinin yalnızca Meclis olmadığını’ söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Baş lerine yanıt veren bir parti olduğunu ileri sübakan Tayyip Erdoğan, liste dışı bırakaca ren Erdoğan, partisinin her insana, meşru olan ğı milletvekillerinin gönlünü almaya çalışa her fikre ve inanca aynı yakınlıkta duran, toprak “Millete hizmet için cumhurbaşkanı, lumu parçalarıyla değil bütünüyle ifade eden başbakan, bakan, milletvekili olmak ge merkez partisi olduğunu belirtti. Erdoğan, rekmiyor. Yeter ki sizin soluğunuz, inan milletvekillerine şöyle seslendi: “Bu yolcucınız, sevdanız, bu millete hizmet aşkıy luk devam edecek, ne zamana kadar.. son la yanıp tutuşsun” dedi. AKP’nin dünkü nefesimizi verdiğimiz ana kadar. Bunun için cumhurbaşgrup toplantısında parkanı, başbakan, tiye katılımlar oldu. An? AKP’nin, sağın da solun da bakan, milletvekikara Sanayi Odası taleplerine yanıt veren bir parti li olmak gerekmi(ASO) Başkanı Zafer Çağlayan, anayasa hu olduğunu ileri süren Erdoğan, partisinin yor.” her insana, meşru olan her fikre ve Anayasa paketikukçusu Zafer Üskül, yapımcı Osman Yağ inanca aynı yakınlıkta duran, toplumu nin görüşmeleri sımurdereli, Türk Ecza parçalarıyla değil bütünüyle ifade eden rasında muhalefetin rakamları yan cılar Birliği Başkanı merkez partisi olduğunu belirtti. yana, alt alta koyaMehmet Domaç, araşrak bir şey çıkarma tırmacıyazar Zeynep Dağı, bankacılık sektöründe çalışan Fazi gayreti içinde olduğunu, ancak AKP’li millet Dağcı Çığlık, Beykent Üniversitesi es letvekillerinin duruşunu koruduklarını kayki Rektörü Prof. Dr. Yusuf Ziya İrbeç, spor deden Erdoğan, “Efendim şimdi ne olacak.. cu Hamza Yerlikaya ile eski DYP’li mil olması gereken olacak. Edebiyat hocaletvekili Ahmet İyimaya, AKP’ye katıldı. mız ‘Olacak olur’ derdi. O olacaktır, hiç AKP’ye katılan Bağımsız Bayburt Millet endişeniz olmasın” dedi. Erdoğan’ın Anavekili Ülkü Güney ise grup toplantısına ka vatan için “küçük parti” nitelemesinde tılmadı. AKP’nin, sağın da solun da talep bulunması dikkat çekti. SHP, CHP, ardından AKP Zafer Üskül: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, Mersin Üniversitesi Rektör Yardımcılığı, SHP Bakırköy İlçe Başkanlığı görevlerinde bulundu, CHP’den Mersin milletvekili adayı oldu. Üskül, 12 Eylül rejiminin anayasası ile ülkenin yönetilmeye çalışıldığını belirterek “Demokratik ülkelerde halk yöneticilerini seçer, sivil toplum örgütleriyle de seçtiklerini denetim altında tutar. Ama siyasi kararlar, parlamento çatısı altında alınır. Başka odaklar bu sürece müdahale etmemelidir. Laiklik, demokrasinin zorunlu sonucudur. Bir ülkede demokrasi yerleşmişse o ülkede laik olmayan bir hüküm düşünülemez. Demokrasi mücadelesi aynı zamanda laiklik mücadelesidir. Dilerim, laiklik savunucuları bunu dikkate alırlar” dedi. Hamza Yerlikaya: Milli güreşçi; 2 olimpiyat, 3 dünya şampiyonluğu, 8 Avrupa şampiyonluğu var. Yerlikaya, “Hizmetlerini gördüğüm ve inandığım için AKP” dedi. Osman Yağmurdereli: Yapımcı, Adalet Partisi Trabzon İl Başkanı Zeki Yağmurdereli’nin oğlu, Yağmur Ajans’ın sahibi. The Times’a konuşan Gül, AKP’nin gizli gündemi olmadığını savundu: Adaylığımı ordu engellemedi Haber Merkezi Dışışleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, İngiliz The Times gazetesine verdiği demeçte, Cumhurbaşkanlığı’nı ordunun değil, siyasetçilerin engellediğini söyledi. “Atatürk için eşinizin başörtüsü takması sorun olur muydu” sorusuna ise “Hayır, Atatürk’ün eşi de başörtüsü takıyordu” dedi. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Times gazetesine verdiği mülakatta, gizli bir gündemleri olmadığını belirterek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sanılanın aksine askerler tarafından değil, siyasiler tarafından engellediğini savundu. Türkiye’yi modernleştirmeye çalıştıklarını kaydeden Gül, “Ordu kişisel olarak bana karşı olamaz, militan kafalara sahip bazı siviller var. Bunlar bu konuları suiistimal ediyor. Hükümette ve özellikle Dışişleri Bakanlığı’nda askerle omuz omuza çalışıyoruz. Türkiye 15 yılda çok değişti. Son zamanlarda bir türbülans oldu fakat geçti. Demokrasi çalışıyor” dedi. Genelkurmay Başkanlığı’nın 27 Nisan’da yayımladığı bildiriyle ilgili olarak, “Askere cevap verildi ve mesele kapandı” diyen Gül, Atatürk’ün mirasının gerçek bekçilerinin de muhafazakâr partiler olduğunu ileri sürdü. “Biz, Atatürk’ün gösterdiği hedefleri gerçekleştiriyoruz” iddiasında bulundu. asirmen?cumhuriyet.com.tr 42 SEÇİM BÖLGESİ DTP destekleyeceği adayları açıkladı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) DTP 22 Temmuz seçimlerinde destekleyeceği bağımsız adayların listesini açıkladı. Şemdinli’de bombalanan kitabevinin sahibi Seferi Yılmaz Hakkâri’den aday olurken İstanbul, Ankara ve İzmir’de ise sol blok adayları Ufuk Uras, Baskın Oran, Metin Bakkalcı ve Levent Tüzel’in desteklenmesi kararlaştırıldı. Aday adaylığı için partinin oluşturduğu Bağımsız Adayları Destekleme Komisyonu’ndan yapılan açıklamada 42 seçim bölgesinde toplam 64 adayın destekleneceği belirtildi. 11 kadının yer aldığı DTP’nin aday listesinde Genel Başkan Ahmet Türk, beklendiği gibi Mardin’den birinci sıra adayı oldu. Abdullah Öcalan’ın avukatı ve Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk ise Diyarbakır’da yer buldu. DTP, milletvekili çıkarma olasılığının zayıf olduğu yerlerde sol bloku destekleme kararı aldı. DTP’nin bağımsız adayları arasında eski DEP’li Leyla Zana yer almazken yine eski DEP’lilerden Hatip Dicle Diyarbakır’dan, Orhan Doğan, Selim Sadak Şırnak’tan aday gösterildi. Günlerdir tepemizde ne olduğunu anlamakta güçlük çektiğimiz planörler uçuyor. Tam bir taciz durumu söz konusu. Saatlerce büyük bir gürültü içinde alçaktan uçan bu planörler, özellikle Haliç ve çevresinde yaşayanları rahatsız ediyor. Bu planörlerin ne olduğunu anlamaya çalışırken Galata Derneği’nin basın açıklaması konuya aydınlık getirdi. Anlaşıldı ki Red Bull adlı içeceğin reklamı amacıyla düzenlenen planör yarışmasının hazırlıkları içinmiş bunca gürültü. Bunun İstanbul’un tanıtımına yardımcı olacağını iddia edenler de varmış… Bugün Haliç’te yapılacağı anlaşılan bu planör yarışmasına kim neden izin verdi? Günlerdir İstanbullulara cehennem azabı yaşatan bu gürültüye, çevre kirliliğine kim hangi amaçla izin verdi? Gerçekten merak ediyorum. Galata Derneği Yönetim Kurulu’nun açıklamasını aynen yayımlıyor ve günlerdir bizleri taciz eden, yaşamımızı baskı altına alan bu yarışmayı ve hazırlıklarını şiddetle protesto ediyorum: “Büyük reklamlarla tanıtımı yapılan, ne içer İstanbul mu? Red Bull mu? diği, faydası, zararı belli olmayan (kısa bir dönem Türkiye’de de yasaklanan) bir içecek firmasının düzenlediği Red Bulls Air Race adlı etkinliğin, İstanbul’a ne kazandırdığı, ne kazandıracağı bir merak konusudur. Bu yarışma, Tarihi Yarımada’nın en önemli bölümü olan Haliç üzerinde yapılmaktadır. AB fonlarıyla canlandırılmaya çalışılan tarihi BalatFener semtleri, Patrikhane, dünyada eşi olmayan Demir Kilise (Bulgar Kilisesi), binlerce yıllık Bizans ve Osmanlı eserleri üzerinde uçaklar uçacak, uçanlar paralar kazanacak, içecek firması reklamını yapacak. Peki olası bir kazada ne olacak? Başkaları ve reklam için İstanbul ve İstanbullular bu kadar risk altına sokulmalı mı? Bu kadar tehlikeli bir yarış için seçilen yer ne kadar uygundur? Bu konu iyice düşünülmüş müdür?” ??? “Bu yarış tehlikelidir. Çünkü hızlıdır. Red Bull Air Race pilotları başlama çizgisinden saatte 400 kilometre hızla fırlar ve en sert virajda bile hızları saatte 200 kilometrenin altına inmez. Bu hızlar söz konusu olduğunda pilotların görüş alanı ‘tunnel vision’a (tünel görüşü) kadar düşmekte ve yalnızca direkt önlerinde olanları görebilmektedirler. Bu yarış tehlikelidir. Çünkü zordur. Sert bir şekilde manevra yapmaları halinde pilotların üzerindeki merkezkaç kuvveti 10G’ye kadar çıkmaktadır. Bu kuvvet, pilotların normalden 10 kat ağır olmasına sebep olur. Bir yandan beyinlerinin ve vücutlarının geri kalanının çalışması beklenirken, diğer yandan da kan bacaklarına doğru iner. Yalnızca en üst düzeyde fiziksel şekilde kondisyona sahip pilotlar, bu baskılar altında bilinçli kalabilmektedirler. Bu yarış Formula 1’den de tehlikelidir. Çünkü, Formula 1 pilotları hata yaptığında çakılı yolda yavaşlarlar, Air Race pilotları hata yaptığında ise en iyi ihtimalle hava kapısını parçalar ki bu en iyi senaryodur. Diğerlerini siz düşünün. Cumartesi günkü yarışın çok zevkli geçeceğini söyleyenler, Balat, Kasımpaşa, Okmeydanı, Galata ve çevre hastanelerde tedavi görenlerin, bölgede oturan yaşlıların, bebek sahiplerinin, Açık Öğretim sınavına gireceklerin, çıkacak gürültüden ne kadar zevk(!) alacağını düşünmüşler midir ? Uçaklar ve pilotlar sigortalıdır ama yarışı izleyenler, doğal ve tarihi çevre sigortalı mıdır? İstanbul’un bir gazoz kadar değeri yok mudur? Yoksa gazoz Nuri Alço’nun canlandırdığı kötü adamlarca hazırlanmış ve uyku ilaçlı mıdır? Uyanalım mı?” Galata Derneği Yönetim Kurulu cumartesi günü yapılacağı söylenen yarışmanın yol açacağı tahribattan söz ediyor. Halbuki bir haftadır, her gün saatlerce bu planörler tepemizde uçtular. Ben bu yazıyı yazarken cuma öğleden sonra uçmayı sürdürüyorlardı. Cumartesi yani bugün yapılacak yarışma bir haftalık eziyetin son günü olarak kabul edilebilir. Umarız son olur… CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle