23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 HAZİRAN 2007 PAZAR 19 GÜNCEL ? Baştarafı 1. Sayfada savındaki gazetelerimizden birindeki nihayet kocaman manşet siyasal bir kargaşanın son sahnesini, çözümü şöyle özetledi: “Merkez sağda hem birlik hem de işbirliği girişimleri, tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. ANAVATAN seçimden çekildi. Demokrat Parti güç kazanmak isterken istifalarla sarsıldı”. İkinci sorun: Terörün önlenmesinde başlıca sorumlu hükümet susuyor; asker, sorunun çözümünde alınması gereken önlemlerin hepsini uygulamaya koyuyor. Hükümet, iktidarın hemen her gün ağız ishalinden mustarip baş, orta, küçük kadroları… susuyor. Bu iki ana sorunun dalları var. İnsanı bunaltan, zaman zaman güldüren, vah demokrasimiz vah veya kimlerin yönetiminde devlet, millet ne hallere düştü, dedirtecek olaylar... ??? Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye dizesini anımsamamak olanaksız. Hâlâ birliğin, beraberliğin seçimden sonra mutlaka gerçekleşeceğine ilişkin türküler söyleniyor. Oysa merkez sağda birleşme, iki partinin tek liste ile seçimlere girmeleri neden kutsanmış, desteklenmişti? Olayın içeriğinde ne Erkan Bey’in siyasal öngörüşleri, ne Mehmet Ağar’ın çalımlı açıklamaları… önem taşıyordu. Tek amaç: AKP’ye karşı sağ kanatta bir güç oluşturmak, sağ oyların AKP’ye kaymasını önlemek! Birleşme fiyasko ile sonuçlandıktan sonra Ağar’dan Mumcu’ya sevda dolu, “kardeşim” diyen yazılı açıklamalar yapılıyor… ve: Lakin, iki lider “kardeşler” Erkan Bey ile Mehmet Bey bir araya gelip yüz yüze konuşacakları yerde… (acaba birbirinin yüzüne bakamayacak kadar bozuk mu araları, sorusu akla geliyor)… aracılar kanalıyla kelle pazarlığını sürdürdüler. Ama, bir başka gerçek, bir başka fiyaskoya olanak sağladı; bir listeden öteki listeye aday aktarma ameliyesini sürdüren iki partinin kadroları (tabii genel başkanları) anlaşılan yasadan habersiz, bilgisizmiş! İki parti arasında ANAVATAN listesinden DP listesine aktarılacakların pazarlığı yapılırken… Yüksek Seçim Kurulu (YSK) bu oluşmanın yasal olanaksızlığını açıklayıverdi. Böylece rezaletin son perdesi açıldı. Bu açıklama ANAVATAN’a seçime girmeme kararı aldırdı, DP ise liste depreminde son aşamaya girdi. Sonuç: Zaten yüzde 10 barajını aşmayı düşlerinde bile göremeyen ANAVATAN tek başına seçime girmiyor. ANAVATAN oylarıyla yüzde 10 barajını aşmak bir umut idi Ağar için, bu olasılık da güçleniyor. ??? Bu arada şaşırtıcı bir açıklama (bir TV’de) Tarhan Erdem gibi siyasette bakanlık yapmış, CHP gibi bir partinin genel sekreterliğinden geçmiş bir bilge adamdan geldi. Erdem’e göre YSK’nin ANAVATAN’la DP’ye anımsattığı listeden listeye aktarma operasyonunu yasaklayan yasa maddesi CHPDSP işbirliğine de uygulanmalıymış. Tarhan Erdem; sözü dinlenir, (kimi zaman seçim anketlerinde yanıldı ise de) seçim işlerini pekâlâ bilir bir kişi olmasına karşın… CHP’yi son anda bir çıkmaz sokağa itmenin telaşına neden kapıldı acaba? CHP listesinde yer alan DSP’liler, CHP listeleri yayımlanmadan önce DSP’den istifa ederek CHP listelerinde CHP’li olarak yer aldılar. Bu durumun ANAVATAN’la DP’yi şapa oturtan yasayla ne ilgisi var? ??? Bu seçimin birkaç önemli gelişmesinden biri, hiç kuşkusuz bağımsız aday bolluğu. Sadece Ankara’da 42, İzmir’de 43 ve İstanbul’da 164 kişi, bağımsız milletvekili adayı. Demokratik Toplum Partisi’nin Kürt oylarına güvenerek Güneydoğu illerinde adaylar çıkarması… Barzani’nin bu adaylara her türlü yardımı esirgememesi… bir başka bağımsız aday sorunu. Fakat kazanmayacağını bile bile sadece 2. Cumhuriyetçi görüşlerini açıklamak için Kürt oylarının desteğine sığınan profesörler var. Adı var gövdesi yok siyasal parti liderlerinden bağımsız adaylığa koşan koşana. Tabii bir zamanların Özal’ın erkek papatyaları da var sahnede. Önce MHP’ye, sonra DSP’ye kayan ve illaki milletvekili olup günün modası Atatürkçülüğü savunacağı ayağına yatan bağımsız adaylar da var örneğin Ankara listelerinde… Bağımsızlar tarlasında aday olmayıp, ancak davranış ve tutumları garipsenecek kimler yok ki… Öyle kişiler ki; kişisel ve ülke açısından AKP’nin mutlaka iktidardan gitmesini meydan meydan gezerek dillendirdiler. Hatta CHP’nin mutlaka başarılı olmasını isteyen konuşmalar yaptılar ve AKP’den kurtulmak için ana muhalefette oyların toplanmasını şiddetle savundular… ve şimdi: Az buçuk da olsa CHP’nin oylarını bölmesi olası bağımsız adaylara ellerindeki bütün olanaklarla, araçlarla, gereçlerle destek veriyorlar. Bunlar hem perhizdeler hem de lahana turşusu yiyorlar! CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY runda adeta görünmez olur. Orada bir iğde ağacı olduğunu neredeyse unutursunuz. Yaza doğru birden pelerinlerini açmış gibi çıkarlar ortaya. Her köşede bir iğde ağacı görürsünüz. “Sahi burada bir iğde ağacı vardı” dersiniz. Bir de çiçeğe durdular mı, kendileri görünmeden kokuları gelir. İğde çiçekleri beyazyeşil karışımı yaprakların arasında küçük sarı renkli bir filiz gibi durur. Bir bebeğin serçe parmağı tırnağından daha küçük çiçeklerin dört kanadı öylesine simetrik durur ki, doğa mühendisliğine şaşırmadan edemezsiniz... “O güzelim kokular şu incecik çiçeğin içinden mi geliyor?” diye koklayıp mırıldanmadan edemezsiniz... ??? İğde çiçekleri usul usul dökülüyor, meyveye duruyorlar. Çiçek uçlarının hemen altındaki boğum hafiften kabardı. Birkaç hafta içinde boğum büyüyecek, farklı farklı meyveye dönecek. Kaç yıldır inceler, izlerim onların meyveye duruşunu... Öylesine mükemmel bir dönüşüm ki, tarifle anlatılacak gibi değil... O kadife minicik parmak kadar un çuvalını; o güzelim meyveyi kim yiyecek? Hatta yiyen olacak mı? Yoksa yaz sonu usul usul dibine mi dökülecek? Hiç bunları sormadan yüzlerce binlerce meyvesini kımıl kımıl büyütmeye başladı iğde ağacı... Kim bilir o kökler topraktan neler çekip gövdeye uzatıyor bu günlerde?.. Gövde özsuyunu dal uçlarındaki meyveciklere ulaştırmak için nasıl bir devinim içindedir? Bir gün toprakta bir mineral olup köklerle buluşmak, sonra gövdeden dal uçlarına kadar yolculuk etmek isterdim. Geçen gün iğde çiçeklerinin kaçı meyveye durmuş diye bakarken, az yüksekteki dallardan birinin ucunda odunsulaşmış bir sallantı gördüm. Geçen yılın iğdesi... Düşmemiş, öylece duruyor. Anlaşılan ağaç da git dememiş! Bir dalda geçen yılın meyvesi; kurumuş, sallana sallana çevreye bakıyor. Bir dalda binlerce yeni meyve tomurcuklanmış, büyümek için sabırsızlanıyor... ??? İnsanın doğadan öğreneceği ne çok şey var. İğdeden eriğe, kestaneden duta ağaçların meyveye durması çok şey öğretmiştir bana. Keşke insan; bir ağaç kadar doğal düşünebilse, doğal kalabilse... Yaşama böylesine verici ve karşılık beklemeden bakabilse... Belki de doğanın başlıca yasası şu: Üretmek... Ama nasıl üretmek? Karşılıksız ve sevgiyle üretmek. Ne diyor Sait Faik; “Bir insanı sevmekle başlar her şey...” Üretmek için önce üretmeyi sevmek gerek. Bir ağacın binlerce milyonlarca meyveye durması gibi çaba harcamak gerek... Özünde insanın ülkesini sevmesi de böyle bir şey. Ülkesi için karşılıksız çaba harcamak, verebileceği her şeyi vermek... Ülkesini karşılıksız seven bir insan başka bir ülkeye, başka bir ulusa da düşman olamaz... İğde ağacı sevinçle meyveye dururken karşıdaki eriğe niye kızsın! İnsanın hiçbir karşılık beklemeden ülkesini sevebilmesi... İnsanın hiçbir karşılık beklemeden vatanı için canını bile verebilmesi... Ne büyük meyvedir... Ne büyük doğumdur! ankcum?cumhuriyet.com.tr 1. KOŞU: F: Dursun Efendi (2), P: Beverly Hills (1), PP: Make Me Smile (3), S: Oylum (4). 2. KOŞU: F: İlhan (1), P: Seluş (7), PP: Fermanbey (5), S: Güçlühan (2). 3. KOŞU: F: Fersoy (5), P: Oymakbeyi (3), PP: Sondarbe (2), S: Ferdibaba (1). 4. KOŞU: F: Secure Rock (13), P: Manila Face (10), PP: Mahir Aga (9), S: Be Real (2). 5. KOŞU: F: Manor House (11), P: Solfejs Son (1), PP: Catalan (2), S: Easy Winner (5). 6. KOŞU: F: Sabırlı (7), P: Golden Sun (3), PP: Cincinnati (2), S: Lovely Doyoun (10). 7. KOŞU: F: Berksoy (3), P: Güntay (6), PP: Hasmer (7), S: Serteser (9). ALTILI GANYAN 8. KOŞU: F: Kentaki (4), P: Aliye Hatun 5 13 1 7 3 4 (11), PP: Takaryan (9), 3 10 11 6 S: Çınarbeyi (2). 9 2 7 Günün İkilisi: 7. Ko 2 1 12 5 şu: 3/6 Çifte Bahis: 4. Çifte: 86 26 6 7/3 / IŞIL ÖZGENTÜRK Şiir okuma ve dalga geçme hakkımı talep ediyorum! ? Baştarafı Arka Sayfada lunduğu durumun tüm çıplaklığıyla açıklanmasını istiyor. Bu ülkede yaşayan Türk ve Kürt kökenli yurttaşların büyük çoğunluğu gibi. Ve Silahlı Kuvvetler bir ilki gerçekleştirip yurttaşlarını terörle mücadeleye çağırıyor. İspanya örneğinde olduğu gibi “Sokaklara çıkın!” diyor, “Terör örgütünü yüz binlerce, milyonlarca yurttaş lanetlediğinde, her şey başka olacaktır” diyor. Evet ne yazık ki, bir partinin ya da bizzat iktidarın yapması gereken bu çağrıyı Silahlı Kuvvetler yapmak zorunda kalıyor.. acı olan bu, ama bu bizim gerçeğimiz. Silahlı Kuvvetler darbe yapmamak için halkını yardıma çağırıyor. Bu davranışı başka ülkelerdeki örneklerle çözmeye çalışmak yapılması en son işlerden biri. Biz bize benziyoruz, işte bu nedenden DNA’mız bir türlü çözülmüyor ve CIA’nın Türkiye elemanları hep sınıfta kalıyor. Bugünlerde parlamentoya girmek isteyen Kürt milletvekili adaylarına çok iş düşüyor; şimdiden TürkKürt ayrımı gözetmeksizin bu ülkenin bağımsızlığı ve bütünlüğü için yola çıktıklarını göstermeleri gerekiyor. Aksi takdirde ne kadar inkâr etseler de PKK’nin bir uzantısı olmadıkları konusunda kimseleri ikna edemezler. Beyler, IRA ve ETA örnekleri gösteriyor.. size parlamento yolu açılmışsa, terör örgütüyle ilişkilerinizi koparmak, bunu göstermek ve federasyon isteğinden uzak durmanız gerekiyor; aksi takdirde bu ülkenin başına gelebilecek pek çok felaket tablosunda baş aktör olmak zorunda kalacaksınız. Bu başrol de torunlarınıza bırakacağınız iyi bir miras değil. Dedim ya, şiir okuma ve dalga geçme hakkımı.. hadi canım, bu günlerde bu ne mümkün; şimdi en önemlisi terörü lanetlemek için sokağa çıkma zamanı, sessiz ve bir o kadar da kararlı. isilozgenturk@gmail.com CUMHURİYET 19 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle