25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2007 CUMA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB PB B B B B B 26 28 27 27 29 30 31 31 21 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y B B B Y B B B B 26 26 24 23 28 28 28 29 28 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B Y Y Y 29 26 33 33 29 32 27 27 20 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey, iç ve doğu kesimleri parçalı bulutlu, Batı Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Anadolu’nun doğusu sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığı mevsim normallerinin üzerinde seyredecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih Y B Y Y Y B Y B Y 17 13 18 18 19 15 16 18 16 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B Y B B Y Y Y B Y 24 24 24 24 21 20 22 24 16 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y B B B B B Y B B 28 32 26 38 28 30 14 31 30 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada ve haberle CHP liderine yüklenirdi. Şimdi karşımızda başka bir partinin genel başkanı var; üstelik bu adam muhalefette de değil. Tek başına bir iktidarın hükümetini, devleti yönetiyor. Ağzı bozuk. Küfre yakın sözcüklerle süslediği bir üslubu var. Saldırgan! Siyasal rakiplerine saldırsa hadi neyse. Bu davranışını bir noktada siyaset gereğidir diye hoşgörüyle açıklayanlar olabilir. Hayır; RTE’nin saldırıları, hatalarını, devlet yönetimindeki sapkınlıklarını yüzüne vuranlara yüklenmekle sınırlı değil. Kim çıkarsa önüne, o gün işine gelmeyen bir söz, bir karar işittiğinde hırsından toprağı ön ayaklarıyla eşeleyen kırmızıyı görmüş boğa gibi... gözleri daha siyahlaşmış, irileşmiş, yüz hatları ateş saçıyor. İzleyin kimi TV’lerdeki konuşmalarını, göreceksiniz: Karmakarışık bir surat, her dediği sanki gökten zembille inen, değerli yadsınamaz bir gerçekmiş gibi, kavga etmediği, saldırmadığı kişi, kurum yok! Sözünü ettiğimiz Ankara’nın Hergele meydanında iş arayıp da bulamadığı için devlete, hükümete, kimi kurumlara, yardım elini uzatmadığına inandığı kişilere aklından ağzına gelen küfürlerle sağa sola saldıran biri de değil. Adıyla sanıyla ne yazık ki, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatını taşımasına karşın ülkenin hemen önde giden bütün kurumlarına saldıran, kavgalı olan RTE! ??? Bir zamanlar bu ülkede siyasette sertliğe, gerginliğe yol açan konuşma ve eylemlere günlerce karşı koyan, tipik bir örnek olarak seçtiği Deniz Baykal’a durmadan yüklenen medya; RTE’nin sağa sola onca saldırgan tavrına doğrudan vaziyet almıyor, alamıyor. RTE’nin saldırılarını haberleştiriyor ve fakat, yıllardır sürdürdüğü, üstüne üstlük siyasal terbiye sınırlarını çoktan aşan, son aylarda gerginliklere yol açan davranışlarını analiz masasına yatırmıyor, yatırmaktan özenle kaçınıyor. Saldırdığı kurumlar; örneğin başta Cumhurbaşkanlığı, Yargıtay, Danıştay; YÖK, Genelkurmay, ana muhalefet, sivil toplum örgütleri, üniversiteler... bu liste uzar gider. Yüzde 34 oyun devlet yönetimini teslim ettiği bu adamın listede yer alan bir kuruma veya kişiye saldırmaktan kendini alıkoyduğu bir gün yok! Henüz açığa çıkmayan bir başka özelliği daha var: Kindar! ??? Anayasa Mahkemesi’ne saldırısı hukuksal haksızlık saydığı bir karardan kaynaklanmıyor. 367 kararı ile cumhurbaşkanı seçiminde kurguladığı oyunu bozan Anayasa Mahkemesi’ne duyduğu öfke kine dönüşmüş. 367 kararını ilk önce “hukuka sıkılmış bir kurşun” diye niteledi, her zaman yaptığı gibi 180 derece tornistan edip, bu sözü Yüksek Mahkeme’ye değil, CHP lideri için söyledim gibi bir kıvırmayla eleştirileri önledi. Ama içinde yanan kin ateşi; suskun duran, kızgın lavlar saçan yanardağlar gibi birden yeniden patlamasına neden oldu. Bu kez daha ağır saldırdı. 367’ye ilişkin kararı yargının yüz karası diye niteleyerek gerçek kimliğini bir kez daha sergiledi, kanıtladı. İşte bir başka kanıt: “367 bitmedi, çok konuşulacak...” diyor. Bu söylemi; eline geçecek ilk fırsatta, kendinden birini cumhurbaşkanı seçtirip hükümeti de Meclis çoğunluğunu da ele geçirdikten sonra (tabii ele geçirebilirse)... Anayasa Mahkemesi’nin başına çorap öreceğinin işaretini veriyor. RTE’nin “tarafsız yargı” istediğine değinen sözü, “bana karşı gelmeyen (örneğin açtığım davaları geri çevirmeyen) bir yargı istiyorum” anlamında. ??? Başbakan sıfatını taşıyan bu adamın siyasal etik sınırlarını çoktan aşan saldırılarını, bu kimlikte bir insanın ülkeyi sürekli gerginliğe sürüklemesini, herkese hakaret etme yetki ve olanağını kendinde görmesini, “bir üslup sorunu” diye yorumlayıp geçebilir miyiz? Aynı üslupta yanıt verilebilir RTE’ye. Ancak hiçbir siyaset adamı elbette RTE’nin düzeyine düşemiyor, düşemez. “Ortada ciddi bir başbakan sorunu var” diyor Baykal. Bu sorunu temizleyecek tek deterjan sandık! Erdoğan’a protesto Şehit Piyade Asteğmen Uzun’un cenazesinde “Yan gelip yatmadı, vatanını satmadı”, “Kelle değil şehitler, vatan için öldüler” yazılı dövizler taşındı TRABZON (Cumhuriyet) Şırnak’ın Bestler Dereler mevkiinde arazi arama taraması yapıldığı sırada PKK tarafından yola döşenen mayının patlaması sonucu ağır yaralanan ve tedavi gördüğü GATA’da önceki gün yaşamını yitiren Piyade Asteğmen Mesut Uzun, dün memleketi Trabzon’un Araklı ilçesinde toprağa verildi. Uzun’un da yaşamını yitirmesiyle saldırıda şehit düşen asker sayısı 8’e yükseldi. AKP milletvekillerinin bulunmadığı cenaze törenine katılan binlerce yurttaş, Yan gelip yatmadı, vatanını satmadı”, “Kelle değil şehitler, vatan için öldüler”, “Hükümet uyuma, Barzani’yi koruma” yazılı dövizler taşıdılar, PKK aleyhine sloganlar attılar. GATA’da önceki gün yapılan törenin ardından şehidin cenazesi dün sabah saatlerinde Trabzon Havalimanı’nda askeri törenle karşılandı. Cenaze buradan doğum yeri olan Araklı ilçesine götürüldü. Araklı Kaymakamlığı önündeki törene, Uzun’un annesi Hanım Uzun, babası İsmet Uzun ile Trabzon Valisi Nuri Okutan, 48. Motorlu Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Bahadır Uçkan, Trabzon Alay Komutanı Albay Ali Öz, Trabzon milletvekilleri Akif Hamzaçebi, Şevket Arz ve binlerce vatandaş katıldı. Burada konuşan Trabzon Valisi Nuri Okutan, ölümlerin en anlamlısının, yaşatmak uğruna olan ölüm olduğunu belirterek “Şehitleri ölü sananlar, ölüdürler. Efendilerine köpeklik etmekten başka özellikleri olmayan o mahluklar, vatanın namusumuz, milletin ise kaderimiz olduğunu anlayamazlar. Vatanı bölmeye çalışan ve masum insanların canına kasteden kahpelerin kendi kanlarında boğulacakları gün uzak değildir’’ dedi. Tuğgeneral Uçkan da “Tek bir terörist kalıncaya kadar azim ve kararlılıkla mücadelemiz sürecektir. Hainlerin hak ettikleri ceza en ağır şekilde verilecektir” diye konuştu. Cenaze daha sonra sloganlar eşliğinde Hacıhasan Camii’ne getirildi, burada kılınan namazın ardından Turnalı köyünde toprağa verildi. Binlerce kişi, ellerinde Türk bayrakları taşırken ilçe ayyıldızlı bayraklarla süslendi. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY AĞAÇ KESİMİ YAPILIYORDU Fotoğraf: BURAK ALİÇAVUŞOĞLU PKK işçilere saldırdı: 4 ölü DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Bingöl Valisi Vehbi Avuç, Merkez Çiçekdere ve Kartal köyleri arasındaki ormanlık bölgede, terör örgütü PKK üyelerinin, ağaç kesimi yapan işçilere silahlı saldırı düzenlediklerini bildirdi. Saldırıda 4 işçinin yaşamını yitirdiğini, 4 işçinin de yaralandığını belirten Avuç, yaralı işçilerden birinin sağlık durumunun ciddiyetini koruduğunu dile getirdi. Şırnak’ın Uludere ilçesinde görev bölgelerine intikal eden askeri konvoyun geçişi sırasında patlama meydana geldi. Edinilen bilgiye göre patlamada bir uzman çavuşla araçtaki bir asker yaralandı. Tunceli merkeze bağlı Çiçekli köyünde PKK’lilerle güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı. Çatışmada 3 PKK’li öldürüldü. Cemgil ve arkadaşları anıldı 68 kuşağı gençlik hareketinin liderlerinden Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan, Adıyaman’da Nurhak Dağları’nda güvenlik güçleri tarafından öldürülüşlerinin 36. yılında Cemgil’in Karacaahmet’teki mezarı başında karanfillerle anıldı. Törende konuşan Cemgil’in mücadele arkadaşları, Cemgil ve Deniz Gezmiş’lerin ölümleriyle mücadelenin bitmediğini belirterek “Onları unutmadık unutmayacağız’’ dediler. Anma töreni müzik ve şiir dinletileriyle son buldu. Öte yandan Alparslan Özdoğan için Buca’daki mezarı başında tören düzenlendi. Özdoğan’ın ailesi adına konuşan Caner Canlı “Direnişin, halk için çalışmanın simgesiydiler. Tarih onları hep haklı çıkardı” dedi. 10 PEJAK ÜYESİ ÖLDÜRÜLDÜ ‘Vakit hedef gösterdi’ İstanbul Haber Servisi Anadolu’da Vakit gazetesi sahibi Nuri Aykon ve sorumlu yazıişleri müdürü Harun Aksoy’un Danıştay üyelerini terör örgütlerine hedef gösterdikleri iddiasıyla yargılandıkları davada esas hakkındaki görüşünü açıklayan cumhuriyet savcısı gazetede, 13 Şubat 2006 tarihinde manşetten verilen “Başörtüsüne sokakta bile yasak diyen üyeler… İşte o üyeler” başlığıyla büyük puntolar kullanılarak yayın yapıldığını anımsattı. Savcı, Terörle Mücadele Yasası’nın 6. maddesinin 1. ve son fıkraları uyarınca “basın yoluyla kamu görevlilerini terör örgütlerine hedef göstermek” suçundan Aykon’un 23 bin 675 YTL, Aksoy’un ise 12 bin 102 YTL para cezasına çarptırılmalarını talep etti. İran:ABD yapımı silah kullanıyorlar TAHRAN (AA) İran, Devrim Muhafızları’nın Türkiyeİran sınırına yakın bölgede öldürdüğü 10 PEJAK üyesinin kullandığı silahların Amerikan yapımı olduğunu iddia etti. İranlı komutan General Rastegar Panah, aralarında M16’ların da bulunduğu Amerikan malı silahların teröristlere çeşitli kanallar vasıtasıyla ulaştırıldığını söyledi. PKK’nin İran’daki kolu olan PEJAK üyeleriyle çıkan çatışmada 7 İranlı güvenlik görevlisinin öldüğü bildirildi. Mimarlar Odası’nın davası, ‘mimar’ Topbaş’ın da meslek etiğini koruyor Görünen o ki, AKP de kendi gücü ve temsil ettiği güçler kapsamında bir finale hazırlanıyor. Bize göre bu gidiş, altında öncelikle AKP’nin kalacağı tehlikeli bir gidiş. Erdoğan’ın siyasal kimliğini yansıtan konuşmaları ikiye ayrılıyor: 1 Hazırlanmış bir metin etrafında yaptığı konuşmalar. 2 Metinsiz, metin olmadan yaptığı konuşmalar! “Metin” sözcüğünü her anlamda kullanabiliriz. Hazırlanmış konuşmaları, psikolojik savaş motiflerini de içeren, ekip çalışması kokan bir dokuya sahip. İkinci şıkka giren konuşmaları ise daha doğal, daha kendisi... Deyim yerindeyse birinci şıktaki konuşmaları “yazılı”, ikinci şıktaki konuşmalarında baştaki “y” harfi yok! Son üç günü masaya yatırdığımızda; yazılı konuşmasında, “Bir yanağımıza tokat atılınca öteki yanağımızı mı uzatacağız” diye başlıyor ve “mazlumları” oynar bir havada devam ediyor. Yazılı olmayan, sorulara yanıt verdiği konuşmasında ise tam anlamıyla “saldırıya” geçiyor... ??? Başbakan’ın yargıya yönelik tutumunu bir başka açıdan şöyle özetleyebiliriz: Ya benimdir ya kara toprağın! 4.5 yıllık iktidar sürecinde yargı ile ciddi bir hesaplaşma içine giren Başbakan, yargıyı ikiye ayırdı: Benden olan ve olmayan! İktidara gelmeden önce kendisi aleyhine karar verenler; akla gelebilecek her türlü olumsuzlukla karşı karşıya kaldı, lehine karar verenler ise koltuklardan koltuk beğendi! Bir başka yazıda bunları tek tek isimlendirebiliriz. Siyasetle yargı arasında, geçen iktidarlar döneminde de pek çok olumsuzluk yaşandı. Zira siyasetçiler, yargının kendilerine hizmet eden, meşruluklarını sağlayan bir kurum olmaktan öte işlev üstlenmemesini istiyorlar. Ancak Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir başbakan, Anayasa Mahkemesi’ne böylesine ciddi saldırıda bulunuyor. Yine ilk kez, Anayasa Mahkemesi, görevdeki bir başbakan hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Öyle ki, Anayasa Mahkemesi üyesi Haşim Kılıç bile Başbakan’a ciddi tavır alan bir bildirinin altına imza atıyor! Siyasi tarihimiz şunu göstermiştir: Yargıyla ve devlet kurumlarıyla inatlaşan, kaybeder! Bu geleneğin değişeceğini sanmıyoruz... ??? Şimdi sözümüz, AKP’yi “tam demokrat” ilan edenlere, Türkiye’deki yenilikçiliğin, değişimin öncüsü kabul edip övgüler düzenlere... Her şey bir yana, demokrasileri ayakta tutan başlıca güç şudur: Hukuk... Örneğin, 22 Temmuz’da genel seçimler yapılacak. Bu seçimlerin başlıca güvencesi kim? Yargı... Sandıklar kimin denetiminde sayılıp, mühürlenip, belgelenecek? Seçim kurullarının... Seçim kurullarına kim başkanlık eder? O yerleşim yerinin kıdemli hâkimi! Diyelim ki, Babakan bu inceliklerden yoksun... Başta vurguladığımız gibi Başbakan’ı demokrat ilan edenlere ne oluyor? AKP’nin tam ve yarı resmi yayın organlarıyla çok satışlı medyanın önemli bir bölümü Başbakan’ın tutumuna yönelik olarak Anayasa Mahkemesi’nin yaptığı açıklamayı, iki demokratik kurumun karşılıklı atışması gibi yayımladı. Eğer bu mantığı doğru kabul edersek; o zaman herkesin kendisi hakkında verilen mahkeme kararını kabul edip etmeme hakkı doğar. Bunun devamında yargı, siyasi erkin tam güdümüne girer. Son yaşananlarla, Başbakanlık ve Meclis Başkanlığı’ndan sonra Cumhurbaşkanlığı da bu zihniyetin eline geçince nelerin olacağını daha iyi anlamış olduk! ankcum?cumhuriyet.com.tr Kuleler için söz yargıda OKTAY EKİNCİ “İstanbul’daki İETT arsasına Türkiye’nin en yüksek gökdelenleri yapılabilir mi?” Mimarlık ve şehircilik dünyasının “hayır” dedikleri bu soruya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mimar Kadir Topbaş ile belediye meclisi “evet” dedikleri için açılan dava sürüyor... Aynı arsaya herhangi bir yapı yapmak için değil, “Türkiye’nin en yüksek gökdelenini dikebilmek için” 1 milyar 152 milyon dolar veren “Dubaili el Maktum” da mahkeme nedeniyle parayı ödemiyor... Mimarlar Odası’nın “tüm Türk mimarları” adına açtığı dava, aslında Dr. Mimar Kadir Topbaş’ın da “mesleki ilkeleri”ni gözetiyor. Çünkü, “İdari Yargılama Hukuku”na göre, Mimarlar Odası’nın bu gibi konularda “davacı” ehliyetinin olabilmesi, anayasadaki “mesleğin, meslektaşların ve toplumun çıkarlarına uygun kamu yararına mimarlık hedefleri”ni koruma hakkına dayanıyor. İETT arsasında Türkiye’nin en yüksek gökdelenini yapmak, “mimarlık” adına kente karşı suç niteliği taşıyor... Dr. Mimar Topbaş da “odanın üyesi” olduğundan, Mimarlar Odası’na “mesleki sorumlulukları”nı gözettiği için teşekkür etmesi gerekirken, bakın neler söylüyor: “Hizmet götürdüğümüz alan 3.5 kat genişledi. Bütün köyler bizden hizmet bekliyor. Bu kaynağa ihtiyacımız var. Rakam büyük, keş para. Bir terslik olsa bile yeniden satacağız...” (Hürriyet29 Mayıs 2007) Demek ki İstanbul’un “kent”sel değerleri, şimdi de “köy”leri uğruna pazarlanıyor!.. Böylesi “köylü” söylemdeki “keş (nakit) para” vurgulaması da kentin “mimar”lık yerine “emlakçi”lik kültürüyle yönetildiğinden yakınanları haklı çıkartıyor... Dahası, mahkemenin bu “imar kıyağı”nı durdurma olasılığına bile “terslik” diyerek “hukuk” kültürünü gizlemezken “yeniden satacağız” sözü de “yasadışı mimarlık”ta ısrar edeceğini gösteriyor... Mimarlar Odası’nın, İETT arsasındaki “imar koşulu değişikliği”ne karşı “ihaleden çok önce” açtığı dava özetle şu gerekçelere dayanıyor: 1 Altyapının zaten yetersiz olduğu bir yerde rekor düzeyde inşaat hakkı sağlanması, kente karşı suçtur ve bilime, hukuka aykırıdır. 2 Geri görünümdeki “sınırsız” yükseklik hakkı, Boğaziçi’nin yasal korumadaki peyzajını “ayrıcalıklı” imar izniyle parçalayacaktır. 3 En yüksek gökdelenle kentsel ihtiyaçlar değil, en fazla sayıda Boğaziçi manzaralı daire pazarlaması hedeflendiğinden, kamu yararı yerine sadece yatırımcı çıkarını kollayan bir imar kararı alınamaz. Peki, bütün bu savlara rağmen, arsanın “mahkemelik koşullar”la satışa çıkarılması acaba ne anlama geliyordu? Sorunun yanıtını, ihalenin ertesi günü şöyle yazmışız: “Belediyeyi yönetenler, ‘Hukuk ne derse desin, biz bu satışı yaparız’ tutumlarıyla ‘anayasal suç’ işliyorlar...Araziyi alanlar da mahkeme sürecini ‘önemsemeyerek’ bir hukuk devleti olan Türkiye’de, siyasetin yargıyı ‘etkisiz’ bırakacağına yönelik ‘krallık’ anlayışıyla hareket ediyorlar...” (Cumhuriyet22 Mart 2007) Nitekim El Maktum, ihalede söz verdiği parayı ödemek için “mahkemeye rağmen inşaat izni” güvencesini isteyerek “hukukun üstünlüğü”nden habersiz olduğunu da kanıtlıyor. Oysa, yine aynı yazımızda şu “uyarı”lara da yer vermişiz: “Boğaziçi sırtlarına ‘Dubai Kuleleri’ dikmek isteyen Şeyh Maktum, buna ait inşaat haklarını kullanabilecek mi? İmar hukukundaki ‘kamu yararı’ önceliği ile yargının ‘bilimsellik’ karşısındaki hassasiyetini bilen herkes, bu soruya ‘hayır’ diyor...” Çünkü Mimarlar Odası’nın dava dayanağını oluşturan “Türkiye Cumhuriyeti yasaları”, Kadir Topbaş’ın ve belediye meclisinin imar yetkilerini “keyfi” değil, kente saygılı, mimarlığa yakışır ve şehircilik kurallarına uygun kullanmalarını öngörüyor... Öyle görünüyor ki İETT arsası davası, sadece İstanbul’a “Dubai kuleleri dayatması”nın yazgısını belirlemeyecek... “Ulaşım projelerine para lazım” diyerek kentin ulaşımını daha da kördüğüm kılacak “imar ulufeleri” dağıtanların “mimar”lık anlayışlarını da sergilemiş olacak... EL MAKTUM SANAL ORTAMDA Şeyhten 18 dolarlık yatırım NECDET ÇALIŞKAN 1. KOŞU: F: Baba Torik (1), P: Ertekin (3), PP: Alpdemir (4), S: Fethibaba (7). 2. KOŞU: F: Sniper (4), P: Ya Hafız (3), PP: Duman (1), S: Katsumoto (5). 3. KOŞU: F: Doktor Giz (2), P: Utku Bey (5) , PP: Santa Maria (6), S: Time To Go (7). 4. KOŞU: F: Babayaro (2), P: For Me (4), PP: Atmaca (1), S: Vasvuş (9). 5. KOŞU: F: Muş Rüzgarı (4), P: Canik Canik (2), PP: Green Aşkımınkızı (1), S: Petekşah (5). 6. KOŞU: F: Zarahan (4), P: Şero (2), PP: Mutlu (1), S: Tatarköylü (3). 7. KOŞU: F: Sarıpaşa (9), P: Vieri (7), PP: Çınarınoğlu (6), S: Roder (5). Günün İkiALTILI GANYAN lisi: 6. 4 2 2 4 4 9 Koşu: 4/2 3 5 2 2 7 Çifte Bahis: 1 1 6 1. Çifte: 2/2. 5 3 5 İETT arazisi için 1.1 milyar YTL’lik ödemeyi yapmayan Dubai Şeyhi Muhammed Bin Raşid el Maktum, Dubai Towers’ı önce sanal ortamda dikiyor. 46 bin metrekarelik arazi için 21 Mart 2007 tarihinde yapılan ihaleyi kazanan şeyhin gayrimenkul şirketi Sama Dubai, İstanbul’a dikmeyi planladığı burgu kuleler için ihale tarihinden 2 yıl önce internet sitesi tescili yaptırdı. Ödeme yapmamasına karşın www.dubaitowersistanbul.com sitesinin altyapısını kuran El Maktum, dün de sitenin güncellemesine hız verdi. El Maktum, Dubai International Properties’e kayıtlı olan www.dubaitowersistanbul.com internet sitesininin isim hakkını 4 Ekim 2005’te yıllık yaklaşık 9 dolar karşılığında aldı. Bu yıl yapılan ihaleden 5 ay önce (15 Ekim 2006) ise sitenin tescilini toplam 18 dolara 2 yıllığına uzatan El Maktum, bu sürenin sonunda (4 Ekim 2008) 9 dolarlık yıllık alan adı tescil bedelini ödemezse internet sitesini açamadan elinden kaçırmış olacak. Dubai Şeyhi El Maktum, www.dubaitowersistanbul.com adını da satın alırken www.dubaitowersistanbul.com.tr internet adresi ise yıllık 25 dolara satılık. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle