16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2007 CUMA 4 HABERLER Parti Meclisi, 3 Haziran saat 20.00’de toplanarak milletvekili aday listelerine son biçimini verecek DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Değişti mi? Türkiye’nin son 4.5 yılındaki en büyük tartışmalarından biri, Tayyip Erdoğan ve AKP’nin çekirdek kadrosunun değişip değişmediği noktasında odaklanıyor. Sütten daha önce çok ağzı yananlar, yoğurdu üfleyerek yemek, rejimin başına yeni badireler açmamak için dikkatli davranıyorlar ve de Tayyip Bey ile kader arkadaşlarının eski söylediklerini unutmuyorlar. Her birini teker teker ele aldığımız takdirde, bu sütuna sığmasına imkân olmayan vecizeleri alt alta sıralayacak değilim. Bunların ortak noktaları, hukukun ve demokrasinin bu beylerin gayelerine varmalarında bir amaçtan başka bir şey olmaması. Hukuk ve demokrasi onların bu amaçlarına hizmet ettikleri sürece, makbuldür, olmayınca da kötü... Sağın eski huyu, Jean Jacques Rousseau’da kalmış, artık aşılmış bir “milli irade” kavramına sıkı sıkıya yapışmak. Recep Tayyip Bey bunu geçmişte sık sık dile getirdi. Örneğin “Laiklik elden gidiyormuş, eh halk isterse tabii gidecek” diyebiliyordu geçmişte. Milli iradeye uygunluk ile demokrasiye uygunluk arasındaki çelişkinin, demokrasilerde birincisi lehine yorumlanacağını ve demokrasinin zaman zaman onsuz olmazı milli iradeyi bile sınırlayabileceğini görmezden gelirdi. Oysa çağdaş demokrasilerde, milli irade zorunlu koşuldur, ama yeterli koşul da, onun demokrasi, insan hakları ve kişisel özgürlükler doğrultusunda kullanılmasıdır. ??? Bunu Tayyip Bey ve karındaşlarına bir türlü anlatamazsınız. Bir de, kendilerini sahneyi siyasete dahil etmiş olan Erbakan üstatlarından kalma bir alışkanlıkları vardır ki, parlamento içinde birinci parti olmanın kendilerine milli iradenin tümü adına konuşma yetkisini verdiğini sanırlar. Tayyip Bey ile ilk ve tek karşılaşmamız, İstanbul Belediye Başkanı olmasının ertesinde, bir TV programı sırasında olmuştu. Kendisine şahsi oyları ile partisinin sağladığı desteğin, rejimi değiştirmeleri konusunda, toplumsal bir uzlaşma anlamına gelmediğini söyledim. Bir kulağından girip, öbüründen çıktığına eminim. Anayasa Mahkemesi, hakkında, ölçüyü aşan ve Yüksek Mahkeme’nin kendilerini hedef gösterdiğini söyleyerek suç duyurusunda bulundukları açıklama metninde de belirtilen hususlar, Tayyip Bey’in demokrasiyi, kuvvetler ayrılığı ilkelerini nasıl algılayıp yorumladığını açıklıkla ortaya koyuyor. Tayyip Bey’e göre madem ki yüzde 34 oy almışlardır, o halde bütün milli iradenin ipoteği ellerindedir ve egemenlik ulusundur diyerek, yasama ile yürütme aracılığıyla her istediklerini, hiçbir kayda tabi olmadan yapabilirler. Tayyip Bey’e göre, mademki egemenlik milletindir, o zaman yasamanın edimlerine kimse karışamaz, çünkü egemenliği kullanan en üst makam kuvvetler ayrılığı ilkesine göre yasamadır. Öyle midir dersiniz? ??? Anayasanın 6. maddesi “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” dedikten sonra ekler: “Türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır.” Anayasanın Başlangıç bölümünde ise “ kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu” belirtilir. Yine anayasanın 9. maddesi “Yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır” der. Yani, nasıl TBMM yürütmeyi denetlemeyi de içeren yetkilerini Türk milleti adına kullanıyorsa, bağımsız yargının makamları, bu arada Anayasa Mahkemesi de, egemenliğin üç erkinden birini yine Türk milleti adına kullanmaktadır. Anayasal yargının kabul edildiği her ülkede, parlamentonun kararlarının anayasaya uygunluğunun denetlenebilir olduğu, parlamentonun da bazı kayıt ve şartlara bağlı olduğu düşüncesi kabul edilmiş demektir. Bunlar, hukukun ve demokrasinin temel öğeleridir. Ama bunları, hukuk ve demokrasiyi amaçlarına ulaşmada araç olarak kullananlara ,yani Tayyip Bey ve arkadaşlarına anlatmak zor, hatta imkânsız. Tayyip Bey eskiden ne diyorsa, şimdi de aynı şeyi söylüyor. Ama kimileri “değişti, değişti, çok değişti” diyorlar. Sözlerine ve eylemlerine bakın ve değişip değişmediğine siz karar verin, derim. CHP ‘son dakika’ya bırakıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Parti Meclisi (PM) 3 Haziran Pazar günü akşam saat 20.00’de toplanarak milletvekili aday listelerini kesinleştirecek. Listelerde DSP’lilere verilecek yerlerle ilgili pazarlıklar sürerken, özellikle büyük kentlerin aday listelerinde kadın adaylara yer verileceği bildirildi. DSP ile yapılan seçim ittifakı ve çeşitli kesimlerden gelen baskılar nedeniyle bunalan CHP lideri Deniz Baykal, son günlerde genel merkeze çok sık uğramamayı, evinde çalışmayı yeğliyor. Ülkenin çeşitli yerlerinden genel merkeze gelen partililer, sivil toplum örgütleri temsilcileri, adaylarına destek olmak için yöneticilerin kapısını aşındırıyor. Yöneticilere yüzlerce özgeçmiş bırakıldığına dikkat çekilirken, bazı adaylar da kendilerine destek veren kalabalık heyetlerle birlikte genel Milletvekili adaylarından gelen baskılar nedeniyle bunalan CHP lideri Baykal, bir süredir çalışmalarını evinden sürdürüyor. Baykal ile DSP Genel Başkanı Zeki Sezer arasında da listeyle ilgili telefon trafiği sürüyor. İki genel başkanın hafta sonu bir araya gelmesi bekleniyor. MYK’de alınan karar gereğince aday listeleri son gece kesinleştirilecek ve 4 Haziran’da YSK’ye verilecek. merkeze gelerek yönetime baskı yapıyor. Baykal ile DSP Genel Başkanı Zeki Sezer arasında da listeyle ilgili telefon trafiği sürüyor. İki genel başkanın hafta sonu bir araya gelmesi bekleniyor. CHP Merkez Yönetim Kurulu’nun (MYK) önceki gün yapılan toplantısında, PM’nin 3 Haziran akşamı toplanması kararlaştırıldı. Listeler son gece kesinleştirilecek ve 4 Haziran günü de YSK’ye verilecek. Baykal, MYK toplantısında ön seçim sonuçlarını değerlendirirken “Her yerde istediğimiz sonuçları alamadık. Bazı ilçeler arasında delege sayısından kaynaklanan dengesizlikler ortaya çıktı. Böyle olacağı belliydi. Ne yazık ki önseçim uygulamasının sonuçları bunlar. Merkez yoklamasının da bazı sakıncaları var. En iyisi halkın tercih hakkını kullanmasıdır” dedi. Baykal, seçim bölgelerinin daraltılması ve çıkarılacak milletvekili sayısının iki katı aday gösterilerek halka bir anlamda ön seçime katılma yolu açılması gerektiği görüşünü yineledi. CHP lideri Baykal’ın üç büyük kentte kadın adayları vitrine çıkarması bekleniyor. Prof. Dr. Necla Arat ve Prof. Dr. Nur Serter listelerde yerleri garanti isimler arasında yer alıyor. Baykal’ın özel kalem müdürü Nesrin Baytok Ankara 1. bölge için adaylık başvurusunda bulundu, ancak bu bölgedeki sıkışıklık nedeniyle Baytok’un ikinci bölgeye kaydırılabileceği belirtiliyor. TESK Başkanı Derviş Günday da Ankara’dan adaylık bekleyenler arasında yer alıyor. Kulislerde, Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek’in de Mersin’den İstanbul’a kaydırılabileceği söylentileri dile getiriliyor. Doğu ve Güneydoğu illerinden seçilen bazı yöneticilerin de seçim bölgelerini değiştirmek ve üç büyük kentten aday gösterilmek için girişimde bulundukları, ancak Baykal’ın “Herkes bölgesinde kalacak” diyerek kendilerini reddettiği kaydedildi. DSP’lilere “garantili” yerlerden 1215 arasında milletvekilliği kontenjanı verilmesi bekleniyor. DSP’den 70 dolayında aday adayının CHP’ye başvurduğuna dikkat çekilirken, Emrehan Halıcı, Hüseyin Pazarcı, Nami Çağan, Tayyibe Gülek, Recai Birgül, Tayfun İçli, Mehmet Öztoprak gibi isimlerin adaylığına kesin gözüyle bakılıyor. Zonguldak, Bartın ve Eskişehir’de liste başı adaylarının DSP’li olması beklenirken, DSP adaylarının üç büyük kentte de 2. ve 4. sıralarda gösterilebileceği belirtiliyor. Eski Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Sami Doğan, hukukçu Demet Işık, diş hekimiyazar Yener Oruç, Tarım OrkamSen Genel Başkanı Sezai Kaya da CHP’den aday adaylığı için başvurdular. İ DDİALI KAMPANYA İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN D P YAKIN TAKİPTE Sinan Aygün ATO ekibini DP’ye taşıdı ? ATO’dan 10’un üzerinde çalışanını beraberinde getiren Sinan Aygün, seçim kampanyasına, AKP iktidara geldikten sonra ekonomide yaşanan olumsuzlukların yer aldığı raporu açıklayarak başlayacak. AYŞE SAYIN Celal Doğan’a ‘bağımsız aday ol’ önerisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DP Genel Başkanı Mehmet Ağar ile ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu, milletvekili listelerini değerlendirmek için dün buluşurken eski CHP’li Gaziantep Belediye Başkanı Celal Doğan’a Mesut Yılmaz formülüyle bağımsız adaylık önerdiler. Görüşmeye iki partiden bazı yöneticiler de katılırken vitrin isimler konusunda görüş alışverişinde bulunulduğu bildirildi. Bu çerçevede daha önce Ağar’ın görüşüp DP listesinden bağımsız milletvekilliği önerdiği öğrenilen Celal Doğan dün de Erkan Mumcu ile bir araya geldi. Doğan’ın adaylık önerisini değerlendireceğim yanıtını verdiği belirtildi. Ağar ve Mumcu’nun, Mesut Yılmaz’ın adaylık için önerdiği bazı isimler ile de temasa geçtiği kaydedildi. Bu çerçevede eski ANAP’lı bakanlardan Lütfullah Kayalar’a teklif götürülmesi benimsenirken eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtüna, eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura’nın da DP listelerinden aday olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Edinilen bilgiye göre Ağar ve Mumcu, listelerde “sınırlı kontenjan kullanımı” konusunda ilke kararı aldılar. İki liderin listelere ilişkin çalışmasının, listelerin YSK’ye verileceği tarih olan 4 Haziran’a kadar süreceği kaydedildi asirmen?cumhuriyet.com.tr ERDOĞAN’A SERT ELEŞTİRİ Mumcu: Kahraman rolüne soyunmayın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’ni hedef alan sözlerine tepki gösterirken, AKP yönetimine “ülkenin huzurunu bozma” çağrısı yaptı. Partisinin yarın yapılacak kongresinde Demokrat Parti’ye katılma kararı alınacak olması nedeniyle, son kez ANAVATAN Genel Başkanı olarak Meclis grubunu toplayan Mumcu, hükümete ağır eleştiriler yöneltti. Erdoğan’ın, anayasa paketiyle ilgili 15 günlük inceleme süresini kullandığı için Cumhurbaşkanı’nı “demokrasiye suikastla” suçladığına işaret eden Mumcu, “Aday müracaat tarihinden bir gün öncesine kadar bekletmedin mi Türkiye’yi? Sen bunu yaparken demokrasi... Bir anayasa paketi 15 gün incelemek için bekletilirse, bu demokrasiye suikast...’’ diye konuştu. AKP’nin Türkiye’nin huzurunu bozdiğini kaydeden Mumcu, son olarak da Başbakan’ın Anayasa Mahkemesi’yle “kavga ettiğini, onun da ötesinde Yüksek Mahkeme’ye hakaret ettiğini” söyledi. Mumcu, “Siz ülkeyi idare edemiyorsunuz, götürüp otobüsü duvara çarpıyorsunuz, ondan sonra duvarı suçluyorsunuz” diye konuştu. AKP’nin verilemeyecek hesapları yüzünden dokunulmazlıkları sınırlandırmaya yanaşmadığını belirten Mumcu, “Hükümete söyleyeceğim şey şu: Olmayan bir kahramanlık rolüne soyunmayın, milletin huzurunu bozmayın, gelirler kapıyı kırarlar, binayı da yerle bir ederler’’ dedi. ANKARA DP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın “vitrin” adayı olan ATO Başkanı Sinan Aygün, ekibini de partiye taşıyarak, “iddialı” bir seçim kampanyasına hazırlanıyor. ATO Başkanlığı’nı şimdilik bir kenara koyan Sinan Aygün, DP Genel Merkezi’nin 11. katında yer alan odasına ATO’daki ekibiyle birlikte yerleşti. Bir grup gazeteciyi yeni makamında kabul eden Aygün, ATO’dan 5 danışman, 3 sekreter, 2 şoförün de aralarında bulunduğu 10’un üzerinde çalışanını beraberinde getirdiğini açıkladı. Ofisin tüm harcamalarını kendi cebinden ödediğini belirten Aygün, “Kimsenin bir şey söylemeye hakkı yok, çünkü bunların parasını bizzat kendim ödedim” değerlendirmesini yaptı. DP’den Ankara 2. bölge 1. sıra adayı olması beklenen Aygün, ATO Başkanı olmasının sağladığı olanakları da kullanarak, odaya bağlı tüm esnaf kayıtlarını incelettirdiğini, bunun sonucunda Ankaralı esnafın yüzde 80’i gibi önemli bir bölümünün Ankara 1. bölgede oturduğunu saptadığını söyledi. Aygün, “Aday işyerinde oy kullanmayacağına göre, ben de 1. bölgeden aday olmamın daha doğru olacağını düşündüm” diye konuştu. Seçim kampanyasını iddialı bir raporla başlatmayı hedeflediğini söyleyen Aygün, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ekonomide büyük işler başardıklarını iddia ederken sürekli “nereden nereye” gelindiğine vurgu yaptığını anımsatan Aygün, kendisinin de ekonomideki olumsuzlukların içinde yer alacağı “70 soruda nereden nereye” başlıklı bir rapor hazırlattığını ve bunu da önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklayacağını ifade etti. [email protected] CHP’den milletvekili aday adaylıklarını açıklayanlar, yurttaşları oy kullanmaya çağrıyor Listelerde üst sıra kapma yarışı İSTANBUL/ANTALYA (Cumhuriyet) Milletvekili aday adayları, seçim bölgelerinde üst sıralarda yer almak için mücadele veriyor. İstanbul’dan Ali Fatinoğlu, Yılmaz Yıldız, Bursa’dan Emir Birgül, Artvin’den Nuri Kemal Demirel ve Antalya’dan Özden Egel CHP’den aday adaylıklarını açıkladılar. Artvin’den adaylığını koyan Demirel, Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Bölümü mezunu. Demirel, bir süre MTA Genel Müdürlüğü’nde çalıştıktan sonra 1988’de Sahara Mühendislik şirketini kurdu. DSİ tarafından Türkiye’de ilk defa ihalesi yapılan “Yusufeli Barajı Yeniden Yerleşim Planı” hazırlanması projesini gerçekleştiren Demirel’in çok sayıda ödülü bulunuyor. Demirel, Türkiye’nin hiçbir zaman bugünFatinoğlu. Demirel. Birgül. Yıldız. Egel. kü kadar rejim sorunu yaşamadığına dikkat çekerek Cumhuriyetçi ve demokrat Artvinlileri oy kullanmaya çağırdı. 2004’te Beylikdüzü CHP Belediye Başkanı olan Fatinoğlu, CHP İstanbul milletvekili adaylığına başvuruda bulundu. Fatinoğlu Holding ortaklarından olan Fatinoğlu, 1962 İstanbul doğumlu. 42 ülkeye ihracat yapan Fatinoğlu’nun Türkiye’de 2 bin 600 bayisi bulunuyor. 23. dönem CHP Bursa milletvekili aday adayı Birgün, 1962 Bursa Gemlik doğumlu. Birgün, 1983’te Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra kurduğu İletim Mühendislik şirketinde elektrik proje ve taahhüt konularında birçok projenin içinde yer aldı. CHP İstanbul 2. bölge aday adaylarından Yıldız, “Çarpık kentleşmenin sonucunda oluşan, varoşlardaki milyonlarca genci, AKP türü poşetle kömür ekmek dağıtarak değil, üreten ekonomi politikaları ile kazanacağız” dedi. İktisatçı olan Yıldız, son 6 yıldır bağımsız portföy yöneticisi olarak özel şirketlere danışmanlık hizmeti veriyor. Antalya’nın ilk kadın mimarı Özden Egel de CHP’den milletvekili aday adayı olduğunu açıkladı. Antalya’ya ulusal boyutta ödül getiren ilk ve tek kadın mimar olan, Uluslararası Kadın Sivil Toplumu Kuruluşu Kurucu Başkanlığı da yapan Egel, bugüne kadar kadın ve çocuklar için projeler hazırladığını, bundan sonra da aynı doğrultudaki çalışmalarına devam edeceğini vurguladı. Ulusal Uyanış Platformu da Özden Egel’e destek verdiklerini açıkladı. Türkiye seçim ortamına girdi. Kimsenin kimseyi dinleyecek hali yok gibi. Hâlâ cumhurbaşkanını seçememiş ve nasıl seçeceği netleşmemiş bir ülke durumundayız. Hatırlarsınız Avukat Behiç Aşçı, F tipi cezaevlerindeki koşulların düzeltilmesi amacıyla sürdürdüğü ölüm orucunu Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı bir genelgeden sonra bırakmıştı. O günden bu yana cezaevlerinde neler olduğuna ilişkin pek bir haber alamadık. Önümde Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden gönderilmiş bir mektup duruyor. Adalet Bakanlığı’nın genelgesinin ardından anlaşıldığı kadarıyla bazı adımlar atılmış, ancak yine de sorunların kökten çözülemediği görülüyor. Tekirdağ F Tipi 2 No’lu Cezaevi’nden Yunus Akbal’ın mektubunda bazı şikâyetler yer aldığı için mektubu yayımlıyorum. Umarım Adalet Bakanlığı duruma ilgi gösterir ve söz konusu soruna bir çözüm üretir. ??? “Merhaba Sayın Oral Çalışlar. Ön F Tipi Cezaevlerinde Durum celikle iyi günler diyor ve çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Cumhuriyet gazetenizdeki köşe yazılarınızı sürekli takip ediyorum. Özellikle toplumsal sorunlara ve insan hak ve ihlallerine oldukça duyarlı yaklaşmanız yazılarınızı nitelikli kılmakta. Sayın Çalışlar, yaklaşık iki yıldır siyasi tutuklu olarak bu cezaevinde tecrit içindeyim. En son kamuoyunda oluşan duyarlık sonucunda 22 Ocak 2007 tarihinde Adalet Bakanlığı’nın yayımlamış olduğu genelgede, tutuklu ve hükümlülerin haftada toplam 10 saat ‘ortak kullanım alanları’na çıkarılması belirtilmişti. Bu genelge ‘tüm cezaevlerinde uygulanacaktır’ hükmüne rağmen, bu cezaevinde yani Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde uygulanmıyor. Cezaevi müdürü ve idare bu genelgeyi keyfi şekilde uygulamıyor. Bazen haftada 10 saat yerine yalnızca 2 saat çıkarılıyor, bazen de haftalarca ortak kullanım alanlarına çıkarılmıyoruz. Bu nedenle genelge hayata geçirilmiyor. Cezaevi müdürü ve idare bu genelgeye uymayarak, bakanlık talimatlarını yerine getirmiyorlar... ??? Sayın Çalışlar, yaşanan ciddi hak ihlali karşısında cezaevi idaresine dilekçe verdik, haklarımızı kullanmak istediğimizi belirttik. Cezaevi idaresi bizim bu taleplerimize inandırıcılıktan yoksun açıklamalarla karşılık verdi. İdare şunları söyledi: ‘Alan darlığımız var, personel eksikliğimiz var, güvenlik sorunu var.’ Oysa Adalet Bakanlığı’nın söz konusu genelgesinde ‘Alan darlığı gibi sorunları olan cezaevlerinde uygulama tutuklu ve hükümlülerin kaldığı odalarda yaptırılacaktır’ deniliyordu. Cezaevi idaresi bu hükme rağmen tecrit siyasetini sürdürüyor. Personel eksikliği siyasetini de inandırıcı bulmak mümkün değil. Eğer Türkiye iddia edildiği gibi hukuk devletiyse, devletin herkesin gözü önünde verdiği sözleri tutması ve uygulamada sorunlara neden olabilecek eksikleri de gidermesi gerekiyor. Güvenlik gerekçesi de inandırıcı değildir. 24 saat kamera sistemiyle düzenli izlenen, sürekli kısmi veya genel arama yapılan bir cezaevinde nasıl bir güvenlik sorunu olabilir ki! Sonuç olarak genelge yerine getirilmiyor ve tecrit siyaseti buna rağmen sürdürülüyor. ??? Sayın Çalışlar, cezaevi idaresinin bu insan hakkı ihlali ve bakanlığın yayımladığı genelgenin uygulanmaması kabul edilemez. Adalet Bakanlığı kendi genelgesinin gereğini yerine getirmiyor, kendisine bağlı bir kurum olan ce zaevlerini bu açıdan denetlemiyor. Eğer denetliyor da buna rağmen göz yumuyorsa, burada da ayrı bir sorun olduğunu söyleyebiliriz. Belli ki Adalet Bakanlığı o sırada oluşan kamuoyu duyarlığı karşısında belki de inanmadığı bir uygulama konusunda bir adım attı. Yoksa, cezaevi idaresinin bakanlığın genelgesini uygulamaması mümkün olabilir mi? Size, bu insan hak ve ihlallerine ilişkin duyarlığınızdan dolayı yazma ihtiyacı duydum. Çalışmalarınızda başarılar dilerim.” Yunus Akbal’ın mektubu böyle. Artık Cemil Çiçek Adalet Bakanı değil, ama bu ülkenin bir Adalet Bakanı var. Devlette devamlılık esastır. Seçim süresince bakanlığı yürüten Fahri Kasırga’nın konuyla ilgilenerek, genelgenin uygulanıp uygulanmadığını denetlemesi ve neden uygulanmadığını sorup soruşturması ve bir an önce de uygulamayı sağlamak için gereken talimatları vermesi gerekmiyor mu? Bekleyip göreceğiz... CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle