16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 HAZİRAN 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER ‘LAİK TÜRKİYE’DE KIRILMALAR’ 3 Turhan Selçuk SÖZ ÇİZGİNİN GENİŞ AÇI HİKMET BİLA Herald Tribune kara çarşafı manşet yaptı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı’nın irtica uyarısına da neden olan Denizli’deki laiklik karşıtı çabalar, International Herald Tribune gazetesine manşet oldu. Gazete, kara çarşaf içindeki kadın görüntüleri ve “Laik Türkiye’de kırılmalar” başlığı ile yayımladığı haberinde, AKP’nin uyguladığı politikalarla Türkiye’de laiklik anlayışının zedelendiğinin altı çizildi. Denizli mahreci ve Sabrina Tavernise imzası ile gazetenin 30 Mayıs tarihli sayısında yer alan haberanalizde, bu ay başında Türkiye’nin batısında yer alan bu bölgedeki bir ilkokulda küçük kırmızı bir kitapçığın dağıtıldığı, kitapçığın aslında cebe sığacak kadar küçük olmasına karşın, “İslami yönde yaşa. Diğerlerinin de böyle yaşamasını sağla” gibi büyük bir mesaj taşıdığı belirtildi. Haberde, Denizli’deki yaşam biçiminin AKP iktidarı ile birlikte “nazik bir şekilde” değiştirildiği vurgulandı. Denizli’de yaşananları “kompleks” olarak değerlendiren haberde, ortaya çıkan soru, “AKP, İslamın bürokrasinin içine girmesi yönünde etki yapabilecek mi, yoksa köklerini geçmişte koruyup bundan önce olduğu gibi toplumsal küreyi dinselleştirmeden mi bırakacak” şeklinde dile getirildi. Gazetede, Denizlili Kuyumcu Bedrettin Usanmaz’ın, “Onlar, hızlı bir değişim istemiyorlar. Gelecek 50 yıla yatırım yapıyorlar” yönündeki sözleri de yer aldı. Hedef Koymak Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın dünkü sözleri, yine tarihsel bir uyarı niteliği taşıyordu. Büyükanıt, Irak’a müdahale tartışılırken, “Devlet geleneğine göre önce siyasal iktidar bir hedef koymalı” dedi. Bu sözler, “Asker yetki isterse destek oluruz” sözlerine de bir yanıttı. Aslında, sadece devlet geleneğine göre değil, anayasaya göre de bu böyledir. Siyasal iktidar hedef belirler ve o hedefe ulaşması için silahlı kuvvetlere görev verir. Ama hedef koymaktan, sorumluluk almaktan ya da birilerinin gözünden düşmekten korkuyorsa ne hedef koyar ne de sorumluluk alır. Sorumluluğu başkasının üzerine atmaya çalışır. Meclis’te tek parti çoğunluğuna sahip bir iktidar olsa bile... Hem, ‘destek oluruz’ ne demek? Asker, sınır ötesi operasyon için yetki isteyecek, siyasal iktidar da buna ‘destek’ olacak. Yani şöyle bir konuşma düşünün: “Arkadaşlar, şu bizim askerler, terörle mücadele kapsamında Kuzey Irak’ta bir operasyon yapmak istiyolar. İyi çocuklardır. Hadi gelin şunlara bi omuz verelim” gibi... Silahlı kuvvetleri savaşa göndermek ciddi iştir. Yaşar Büyükanıt’ın dün yaptığı da bu ciddiyeti hatırlatmak olmuştur. Sorumluluktan kaçma, sorumluluktan kurtarmaz; aksine, daha da artırır. Kimileri unutmuş görünse de, siyasal iktidar için sorumluluk saati, Genelkurmay Başkanı’nın konuştuğu 12 Nisan 2007 gününden beri çalışmaktadır. Tiktak, tiktak... Yeri gelmişken, tarihsel bir gerçeği daha hatırlatalım: Eğer silahlı kuvvetlerin, sınır ötesi operasyonu, siyasal karar ve hedef olmadan, kendi kararıyla, kendi başına yapması bekleniyorsa, bilinmeli ki, o andan itibaren ortada siyasal iktidar diye bir şey kalmaz. Tarih böyle söylüyor. ??? Anlaşılan, siyasal iktidar da Bush yönetimi ve Kuzey Irak yönetimi gibi düşünüyor. Tek taraflı hareketten kaçınmak. Büyükanıt’ın 12 Nisan konuşmasından sonraki tepkileri hatırlayınız. Bush yönetiminin sözcüleri ne diyordu? “Tek taraflı hareket yanlış olur.” Kürt yönetiminin sözcüleri ne diyordu: “Türkiye’nin tek taraflı hareketi Irak devletine savaş açmak anlamına gelir, biz de savaşırız.” (İşlerine geldiği zaman ‘Kürdistan’, işlerine geldiği zaman ‘Irak devleti’ olmayı da öğrendiler.) Hatta Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gündemi işgal ettiği günlerde gözden kaçan bir haber vardı. Financial Times gazetesinin haberine göre, Amerikan yönetimi Türkiye’yi şöyle uyarmıştı: “Kuzey Irak’ta sakın bir harekâtı düşünmeyin. Yoksa geçen yaz Lübnan’da Hizbullah karşısında yenilgiye uğrayan İsrail’in durumuna düşersiniz. Askeri hedeflerinizi gerçekleştiremez, uluslararası tepkiyle karşılaşır ve yenilmezlik unvanınızı da kaybedersiniz. Bütün bu korkutmalar, dönüp dolaşıp aynı sonuca varıyordu: Türkiye, Washington ve Kürt yönetimi ile birlikte hareket etsin. Yani devamlı tokat yesin, sesini çıkarmasın. DİN TÜCCARI.. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Özer, önce yaşananları ‘normal’ karşıladı sonra ‘yanlış anlaşıldım’ dedi ‘Okulda namaz’a garip yaklaşım Ata Özer. İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) İstanbul Bağcılar Lisesi’nde bir odanın mescit haline getirildiği ve öğrencilerin burada toplu namaz kıldığının ortaya çıkmasının ardından İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, olayın “yanlış bir uygulama olmadığını” savunarak şaşkınlık yaratan açıklamalar yaptı. “Bir odaya toplu olarak gitmişler. Din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili bir durum. Bu ülkede din ve vicdan özgürlüğü var. İbadet yapacak olan kişi ibadetini yapar, ama ibadet yapılan yer temiz olmalıdır” ifadelerini kullanan Özer, daha sonra “Yanlış anlaşıldım” dedi. CHP MECLİS’E TAŞIDI CHP’li Mehmet Ali Özpolat, “okulda namaz”ı TBMM’ye taşıdı. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in yanıtlaması istemiyle verdiği önergede Özpolat, “Okul ibadet yeri midir, eğitim yeri midir? Bu uygulama, laik eğitim sistemine ve hukuka aykırı değil midir? Cesareti nereden almışlardır” sorularına yanıt istedi. Eğitimİş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli ise öğrencilerin istismar edildiğini belirterek Bakan Çelik’i istifaya davet etti. Özer, dün Anadolu Ajansı’na verdiği demeçte Bağcılar Lisesi’nin bir odasının mescit haline getirildiği iddialarına ilişkin inceleme ve soruşturma başlatıldığını anımsatarak “Yanlış bir uygulama değil, ama artık o araştırma neticesinde ortaya çıkar’’ dedi. Konuya ilişkin 2 müfettişi görevlendirdiğini söyleyen Özer, olayı ortaya çıkaran ailenin çektiği görüntüler ve ailenin konuyla ilgili beyanları bu lunmasına karşın “İddia edilen hususların doğru olup olmadığını incelemeye aldık’’ dedi. Öğrencilerle birlikte namaz kılarken görüntülenen okul yöneticileriyle paralel konuşan Özer’in, okulda mescidin olmadığını ifade ederek “Bir odaya toplu olarak gitmişler. Din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili” ifadeleri dikkat çekti. Anadolu Ajansı’na verdiği demecin ardından, Cumhuriyet’e konuşan Özer, çark etti. Yanlış anlaşıldığını belirten Özer, “Evet din ve vicdan özgürlüğü vardır, isteyen istediği yerde namazını da kılar, ama bunun yeri okul değildir demek istedim” diye konuştu. [email protected] CUMHURİYET 03 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle