27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 MAYIS 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Halkın dileği ve görüşünü dikkate almanın gerekliliğini İsmet İnönü yıllar önce vurgulamıştı: Fotoğraf: EMRE DÖKER 9 Siyasal keşmekeş sona ermeli ERTUĞRUL KAZANCI (*) 2007 Kasımı’ndaki “genel seçim” için çeşitli kamuoyu yoklamaları ve sonuçtan çıkacak siyasal iktidar modelleri gündemde bulunmaktadır. Halkın yoğun şekilde konuya odaklandığı saptanmaktadır. Bu yönde İsmet İnönü’nün hoş bir sözü vardır: “Bu ülkede her köy kahvesinde her gece bir hükümet yıkılır ve bir yenisi kurulur.” İnönü, geniş halk kitlelerinin politikaya yakın ilgisini çarpıcı şekilde dile getirerek önemsemektedir. Siyasal yelpazenin ayrıştırdığı geniş bölümler içinde, felsefeleri birbirlerine yakın partilerin bolca bulunduğu bir ülkedeyiz. “Yok birbirimizden farkımız, ama biz falanca partiyiz” gibilerden örnekler gerçekten fazladır. Sosyal mantık, seçimlere pek az süre kaldığını görerek siyasal keşmekeşin derlenip toparlanmasını önermektedir. Ama bu güçlü dileği dikkate alan ciddi algılanmaların varlığını saptamak zordur. Özellikle Cumhuriyet ve devrim ilkelerinin korunup kollanması bakımından hakkında derin kuşkular bulunan mevcut iktidara karşı toplumcu cephedeki dağınıklığın sürmesi de ayrı bir rahatsızıktır. GEÇMİŞTEN ÖRNEK geniş bölümleri içinde, felsefeleri birbirlerine yakın partilerin bolca bulunduğu bir ülkedeyiz. “Yok birbirimizden farkımız, ama biz falanca partiyiz” gibilerden örnekler gerçekten fazladır. Siyasal yelpazenin dünya görüş ve gelenekleri farklı siyasal partileri bile Cumhuriyet ve demokratik rejimin temel ilkeleri açısından bir araya getirebilen iş ve güç birliği anlayışı günümüzde zayıftır. Yarım yüzyıl önce GÜNÜMÜZ KOŞULLARI Solda güç birliği zorunluluk yılındaki genel seçimde AKP, 1954 ve 1957 genel seçimlerinde DP’nin elde ettiği haksız kazanç kapsamındaki bir yararlanmaya benzer ve tıpkı DP’nin ters orantılarına ilişkin şekilde çoğunluğu elde etmiştir. “Yüzde 10” barajını aşamayan siyasal partilerin oyları büyük ölçüde AKP’nin milletvekili sayısını artırmıştır. Milli irade yine saptırılmıştır Yarım yüzyıl önce dünya görüş ve gelenekleri farklı siyasal partileri bile Cumhuriyet ve demokratik rejimin temel ilkeleri açısından bir araya getirebilen iş ve güç birliği anlayışı günümüzde zayıftır. 19551957 yıllarını kapsayan birlik çabalarının bir örneği, 2007 Kasım’ında yapılacak genel seçime 6 ay kalmasına karşın yoktur veya somutlaşmamıştır. İnönü, farklılıkları bir araya getirerek dikta heveslisi çoğunluk sultasına diretmeyi başarabilmiştir. DP’nin seçim yasasıyla bu durumu TBMM’nin oluşumuna yansıtmayı engellemesi ise ayrı konudur. Şimdilerde bırakınız farklılıkların güç birliğini, muhalefetteki partilerden merkezin “sağ” ve “sol” kesiminde yer alanların kendi aralarındaki uzlaşma adımları bile berraklık kazanmamıştır. Bazı cılız arayışlar vardır. Oysa seçimden başarısız çıkmanın ve böylesi bir siyasal iktidara karşı güçlü bir tavır almamanın sonuçları iyi hesap edilmelidir. ABD ve AB’ye kulluk, GOP eşbaşkanlığı, yurt topraklarının satılması, Kıbrıs ve sahte soykırım savlarına karşı duyarsızlık, özelleştirme furyası, ulus bilincinden uzak mozaikçilik, Kuzey Irak’taki oldubittileri kabullenme, Hazine’nin iç borç stokunu 101 katrilyon artırma, dış borca 131 milyar dolar ilave, kadrolaşma, sendikasızlaştırma ve her alanda takıyyecilik iktidarın ilk çırpıda görünür nitelikleridir. Yakınma çok, toparlanma yoktur. Özellikle Cumhuriyet ve devrim ilkelerinin karşılaştığı tehlikelere karşı “ulusal sol” açılımlı toplumcu siyasal partilerin güç birliği, ülke ve ulus için kaçınılmaz zorunluluktur. 13 Şubat 1937 tarihinde anayasamıza giren Kemalist ideolojinin esasını oluşturan “Altıok” güç birliği için en değerli ölçüttür. Ulusal program kıvamındadır. Güç birliğinin gerçekleştirilmesi yönündeki hukuksal yöntemler, 1957 yılındaki çıkmazların çok ötesinde, bulunabilir ve uygulanabilir şeklindedir. Uluslararası bisiklet turu başladı ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Türkiye Bisiklet Federasyonu tarafından bu yıl 43’üncüsü düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Uluslararası Bisiklet Turu, Cumhuriyet Alanı’ndan başladı. Turun İzmirKuşadası ilk etabında, Rumen Sied Steginga 1. oldu. 13 Mayıs’a kadar devam edecek turnuvaya, 14 ülkeden 16 takım katılıyor. Dünyanın yıldız bisikletçileri İzmirAlanya arasındaki tarihi ve doğal güzellikler arasında, 996 kilometrelik parkurda yarışacak. 2002 Dink’in ilk duruşması 2 Temmuz’da ? İstanbul Haber Servisi Gazeteci Hrant Dink’in 19 Ocak günü Şişli’deki gazete binası önünde öldürülmesine ilişkin davanın ilk duruşması, 2 Temmuz’da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. 18 sanıklı davanın ilk oturumu katil zanlısı O.S’nin 18 yaşından küçük olması nedeniyle basına kapalı gerçekleştirilecek. Mahkeme, yazar Orhan Pamuk’a da mağdur sıfatıyla duruşmaya katılması için tebligat çıkardı. 2 Mayıs 1954 genel seçiminde Demokrat Parti’nin aldığı oylar yüzde 53.14’tür. Ama milletvekillerinin yüzde 94.82’sini çıkarmıştır. Oyların yüzde 39.5 oranını yakalayan CHP’nin milletvekili oranı ancak yüzde 5.5 olabilmiştir. Çoğunluk esasına göre DP parlamentoya 502 milletvekili gönderirken CHP 31, CMP 5 ve Bağımsızlar 3 kişiyle temsil edilmişlerdir. Eğer seçim nispi sistemde olsaydı, DP 281, CHP 211, Cumhuriyetçi Millet Partisi 32, Köylü Partisi 18 milletvekiline sahip olacaktı. Ancak, “milli irade” seçim yasası marifetiyle saptırılarak haksız çoğunlukla DP, TBMM’de yer almıştır. Çoğunluğa dayalı bir sistem içeren seçim yasası 1950’den itibaren sürekli DP’ye yaramıştır. Söz konusu yasa ancak 1961’de değiştirilerek nispi esasa geçilecektir. 1954 genel seçimi DP’de olağanüstü keyfiliğe yol açmıştır. Geçmişteki Atatürk ve İnönü dönemlerinde aldığı görev ve sorumlulukları unutan Bayar, “İnce demokrasiye paydos” derken 19231950 yılları arasını toptan reddeden Menderes, muhalefet oylarını, “Kandırılan ve tezvirata kapılanların beyanı” olarak niteliyordu. Muhalefet partileri, çoğunluk sultasına karşı güç birliğine gitme gereği duydular. 1955 ve 1956 yılları CHP, CMP ve Hürriyet Partisi’nin işbirliği arayışlarına tanıklık etti. Aralarında dünya görüşleri bakımın aksaklık 1950’lerde de kendini göstermişti. 2 Mayıs 1954 genel seçiminde Demokrat Parti’nin aldığı oylar yüzde 53.14’tü. Ama milletvekillerinin yüzde 94.82’sini çıkarmıştı. Oyların yüzde 39.5 oranını yakalayan CHP’nin milletvekili oranı ancak yüzde 5.5 olabilmişti. Çoğunluk esasına göre DP parlamentoya 502 milletvekili gönderirken CHP 31, CMP 5 ve Bağımsızlar 3 kişiyle temsil edilmişlerdi. SONUÇ: TÜRKİYE’NİN ‘HAYAT MEMAT’ AYRIMI Seçim sistemindeki ‘Sevgi Bayrağı’ yola çıkıyor ? SAMSUN (Cumhuriyet) Türk gençliğinin Atatürk’e bağlılığının simgesi olan “Sevgi Bayrağı’’, Ankara’daki 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı törenleri sırasında Cumhurbaşkanı’na sunulmak üzere bugün Samsun’dan yola çıkarılacak. Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 88. yıldönümü ve Sevgi Bayrağı’nın yola çıkarılması nedeniyle, bugün Doğu Park’taki Bandırma Vapuru alanında “Atatürk’ü Anma ve 67. Gençlik Bayrak Koşusu’’ töreni düzenlenecek. Sporcular eşliğinde Bandırma Vapuru’ndan indirilecek Sevgi Bayrağı, atletlerce teslim alınıp Havza ilçesine doğru yola çıkarılacak. IŞIL ÖZGENTÜRK CIA’ya: Türkiye elemanlarını işten at! ? Baştarafı Arka Sayfada ayrı renk, ayrı zenginlik görür. Amerikalılar bağımsızlık için sadece İngilizlerle savaşmışlardır, bizim Kurtuluş Savaşı yedi düvele karşı verilmiştir. Amerikalılar Türkleri tanımamışlar, daha doğrusu bunun için gerçek bir çaba harcamamışlar. Anlaşılan, “Birkaç gazete yazarını satın alırız, kendi istediklerimizi ayak oyunlarıyla başa geçiririz ve Türkiye’nin işi biter” diye düşünmüşler. İşin öyle olmadığını önce Irak tezkeresiyle gördüler.. şimdi de Türkiye’nin dört bir yanında yapılan mitinglerle açıkça söylüyoruz: “Türkiye farklıdır!” Buraya kadar iş güzel, moraller tavana vurmuş durumda.. ama asıl işimiz bundan sonra başlıyor. Şimdi sağ ve sol partilerin, projelerini şiddetle açıklama zamanı. Örneğin, IMF ilişkileri konusunda ne tür projeleri var? Arjantin, Bolivya gibi solun başa geçtiği ülkelerde ilk iş IMF’yle ilişkilerin koparılması ve ülkenin petrol, bakır gibi kaynaklarının devletleştirilmesi oldu. Biz ne yapacağız? IMF boyunduruğundan mutlaka kurtulmamız gerek, aksi takdirde laiklik, demokrasi ve bağımsızlık bizim için sadece asla ulaşamadığımız bir düş olur... Bu arada 68 kuşağının sloganlarından biri şimdilerde yeniden sokaklara çıkmalı: “Milli petrol!” Bazı ekonomi yazarları Türkiye’nin petrol zengini bir ülke olmadığını, bu nedenle sürekli bir bağımlılık yaşayacağını yazıyorlar. Hayret!.. Türkiye bal gibi petrolü olan bir ülke ve artık yerli sermayenin olanaklarıyla da çıkarılabilir.. ama izin yok. Sezer’in yaptığı en önemli işlerden biri, apar topar hazırlanan, petrolün aranması ve çıkarılmasını yabancı şirketlere veren yasayı veto etmek olmuştur. Petrol yoksa, böyle bir yasa AKP hükümeti için neden önemli olsun ki?.. Sadece petrol değil, Türkiye bir bor ve altın zengini bir ülkedir. Tümüyle yabancı sermayenin kullandığı bu kaynaklar, nasıl tekrar ele geçirilebilir ve yerli sermaye bu alanda neler yapabilir? Artık işadamlarının da bir ülkeleri olduğunu anlama zamanı gelmiştir. Ve bu alandaki mücadele hiç kuşkusuz çok kanlı olacaktır. Çünkü yeryüzünü yöneten o dev sermaye bunu bize bırakmak istemeyecektir. Öldürülen işadamları bile olacaktır ama, Türkiye, çocuklarının geleceği için bu mücadeleyi yapmak zorundadır. Ve bunu yaparken tek bir fotoğraf hepimize yol gösterebilir: Kurtuluş Savaşı sırasında kucaklarında çocuk, sırtlarında top mermisi taşıyan çıplak ayaklı Anadolu kadınları. Bu ülkenin işadamları, öğretim üyeleri, sanatçıları, mühendisleri, milletvekilleri onlara çok şey borçludur ve şimdilerde bu borcu ödemenin zamanı gelmiştir. Sol partilerin artık en radikal söylemleri geliştirmek zamanı gelmiştir. Dini sömüren AKP iktidarının gerçek yüzünü göstermek için, yeşil sermayenin nasıl büyüdüğünü ve yolsuzlukları anlatma zamanı gelmiştir. AKP’yi ne yazık ki, bir çuval kömür ve yarım altın için destekleyenlere, AKP zenginlerinin nasıl yaşadıklarını gösterme zamanı gelmiştir. Onların kadınları son model ciplerle Bağdat Caddesi’nde tur atmaktadır. Bir cip kaç yarım altın eder, varın hesaplayın!.. Artık korkusuz olma zamanı gelmiştir, haydi hep birlikte bu ülkeyi düzlüğe çıkaralım. Geçenlerde bir toplantıda bir erkek yurttaş şöyle dedi: “Kardeşim yıllardır erkek politikacılar bu ülkeyi yönettiler, buralara geldik, işi artık kadınlara bırakma zamanı.” Doğrudur şimdi sağ ve sol partilerin bir devrim yaratıp kadın kotası koyma zamanıdır, bunu yapan kazanacak, hiç kuşkunuz olmasın! Eski bir deyişle Türkiye “hayat ve memat” ayırımındadır. Cumhuriyet ve devrime bağlı halk kitlesi karşıdevrim sürecini önleyecek ve siyasal iktidar aşamasına gelecek bir gelişmeyi kuvvetle özlemektedir. “ikinci cumhuriyetçi” ve Sevr’ci ABDAB bağdaşıklarına karşı Kemalist Cumhuriyeti inşa etmenin kaçınılmaz zamanıdır. diğer partilerin aday göstermeleri de önlendi. Çünkü istifa ederek bir diğer partiye geçtikten sonra aday olabilmek uzunca bir süreye bağlanmıştı. Bağımsız olarak dahi parti listelerinde yer alınamayacaktı. Bunun üzerine bazı bölgelerde güç oranına göre seçime gireni destekleyip diğerlerinin girmemesi araştırıldı. Fakat bu yöntem de gerçekleşemedi. Çünkü iktidar böyle bir durumu, “muvazaa” yani danışıklılık olarak sayıp, kazanılacak olası milletvekilliklerinin iptali için yasal hazırlık önlemine başlamıştı. Kısacası, 1957’de muhalefet her çareyi araştırdı. dan farklılıklar olan üç siyasal parti, 1957 genel seçimine doğru güç birliğinde anlaştılar. Nispi temsil, çift meclis, grev hakkı, özgürlüklerin yasal güvenceye alınması gibi ilerici adımlarda da birleşebildiler. Ama DP iktidarı harekete geçti. ‘ÖNLEM’ OLARAK SEÇİM YASASINI DEĞİŞTİRDİLER Güç birliğini ortadan kaldıracak önlemler getirerek seçim yasasını değiştirdi. Karma liste öngören ortak adaylıklara gidilemedi. CHP listesinden kontenjana yerleşerek Ama olmadı. Ortada bir Anayasa Mahkemesi de yoktu ki, hukuksal açıdan sakat yasalar iptal edilebilsin. Güç birliği yapılamadı. Bazı adayların iki ayrı yerden seçildiği genel seçimde oyların yüzde 48’ini alan DP, milletvekilliklerinin yüzde 69.1’ini kazanarak 424 kişiyle, oyların yüzde 52’sini alan muhalefet ise CHP 178, CMP 4 ve Hür.P 4 milletvekiliyle temsil edildiler. Eğer güç birliği gerçekleştirilseydi iktidar 1957’de değişecek ve ilerideki ihtilal sancıları bu ülkede yaşanmayacaktı. (*) Eğitimci/Hukukçu KARANLIĞA SÜRÜKLENEN KENT SAVUNMALARINI YAPACAKLAR CHP, İstanbul’un 13 yılını kitap yaptı İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul İl Başkanlığı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminden bu yana geçen 13 yılda benzer gerici zihniyetlerce yönetilen İstanbul’da yaşananları bir kitapta topladı. “İstanbulum Sana Ne Oldu” adlı kitapta, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 13 yıllık icraatlarının kente kaybettirdikleri ve CHP il örgütü ile İBB Meclis Grubu’nun bu yönetim anlayışına karşı verdiği mücadele kanıtlarıyla ortaya konuluyor. “Kitabımız, İstanbul’da AKP’nin çizmeye çalıştığı pembe tablonun bir aldatmaca olduğunun kanıtıdır” diyen CHP İstanbul İl Başkanı Şinasi Öktem, kitaba yazdığı önsözde AKP’nin “pazarlamacı belediyecilik anlayışı”nı eleştirdi. KAYNAKLAR HEBA EDİLDİ Ersümer ve Çakan davası sona doğru ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanları Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan’ın “enerji ihalelerinde usulsüzlük yaptıkları’’ iddiasıyla Yüce Divan’da yargılandıkları dava sona yaklaşılıyor. Eski bakanlar, bugünkü duruşmada esas hakkındaki savunmalarını yapacak. Ersümer ve Çakan’ın yargılandığı davanın bugünkü duruşması, saat 10.00’da başlayacak. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turuyla ilgili başvuru gözetilerek Ersümer ve Çakan’ın savunma haklarının kısıtlanmaması ve daha rahat bir ortamda dinlenebilmeleri için geçen haftaki duruşma bugüne ertelenmişti. 36 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ Cumhur Ersümer. Zeki Çakan. Erdoğan için suç duyurusu İzmir Cumhuriyet Okurları (CUMOK), Başbakan Erdoğan hakkında “BOP eşbaşkanı olduğunu açıkladığı” gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. İzmir Adliyesi önünde toplanan grup adına açıklama yapan CUMOK İzmir Temsilcisi Demet Günoğlu, “Laiklik ve anayasaya aykırı eylem ve işlemler yaptığı gerekçesiyle AKP hakkında, Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanı olduğunu ifade eden Erdoğan ve aynı doğrultuda açıklamada bulunan parti üst düzey yöneticileri hakkında inceleme başlatılması istemiyle suç duyurusunda bulunuyoruz. Emperyalizmin kendini yaratan şartları yok olmadıkça bizler yaşayacağız. Alanlarda, mahkemelerde, sandıklarda sathı savunmamız gereken her yerde biz olacağız” dedi. CUMOK üyeleri açıklamanın ardından adliyeye giderek suç duyurularını yaptı. (ÖZLEM ÖLMEZ) Öktem, “AKP’nin temsil ettiği zihniyetin 13 yıldır hükümranlık sürdüğü İstanbul, bir karanlığa doğru sürükleniyor. Kentin 200 milyar dolarlık kaynağını 13 yılda hayali projelerle heba eden, kentin rantını yandaşlarıyla paylaşma telaşında olan, şaibeli ihalelerini şartname kılıfının arkasına saklamaya çalışan, başkentteki ‘abi’lerinin İstanbul’la ilgili aldığı kararlardan bihaber, bu basiretsiz, beceriksiz yönetim İstanbul için kayıttır” yorumunda bulundu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, Cumhur Ersümer için 3 ihaleye fesat karıştırma suçlamasıyla 36 yıla, Zeki Çakan için 2 ihaleye fesat karıştırma ve görevi kötüye kullanma suçlamasıyla 28 yıl 6 aya kadar hapis isteminde bulunmuştu. CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle