22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 NİSAN 2007 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Çelebi’ den 4 milyar dolar Şartnameye uymadığı gerekçesiyle Antalya Havalimanı ihalesinden dışlanan girişim grubu, hukukçulardan belgelerin tam olduğu teyidini aldı ? DHMİ’nin Antalya Havalimanı ihalesinden çıkarılan Çelebi Hava Servisi, hukukçulardan bir eksik olmadığına ilişkin teyit aldıklarını ve resmi süreç için ellerinde belgeleri olduğunu açıkladı. Ekonomi Servisi Çelebi Vienna Ortak Girişimi olarak Antalya Havalimanı ihalesinde teklif verdiklerini anımsatarak Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü’nce düzenlenen ihaleden haksız yere çıkarıldıklarını belgelediklerini açıkladı. Çelebi’den yapılan yazılı açıklamada, ihaleye katılımlarına izin verilseydi girişimin 4 milyar dolar fiyat vereceği duyuruldu. Antalya Havalimanı 1. ve 2. Etap Dış Hat Terminalleri, CIP, ‘Sözde Değil Özde’ 12 Mart, 12 Eylül darbe süreçlerinde ağızlarına fermuar çekmiş, arazi olmuş, şimdilerde sapına kadar (!) demokrat, sivil, insan hakları savunucusu, darbe karşıtı geçinenler ne derlerse desinler, umurumda değil. Profesyonel gazeteciliğin sınırları içinde, gücüm yettiğince darbecilerin karşısında durmaya, karşı cephede olmaya çalışmış, her koşulda ayrımsız ülkesinin insanını sevmeye, elden geldiğince kucaklamaya çabaladığını sanmış olarak; Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın basın toplantısındaki açıklamalarını, “sözde değil, özde” çok ciddi, uyarıcı, ders verici buldum. 12 Eylül Anayasası’na daha taslak aşamasında iken şiddetle karşı çıkmış, antidemokratik bulmuş, her platformda değişmesi için savaşım vermeye çalışmış; bu anayasanın kimi maddeleri ile değil, özünden sil baştan değiştirilmesi, demokratikleşmesi gereğine olan inancımı da saklı tutarak; Büyükanıt’ın özellikle anayasal hukuk devleti düzenine, ilkelerine bağlı kalma konusunda duyarlılığın altını çizmesinin, Genelkurmay görüşlerini açıklama çerçevesinde kalma çabasının, önemli bir değişim, kurumların sorumluluk ve işlevlerini yerine koyma boyutunda kriter olduğunu düşünüyorum.. Dünya ölçeği ve ülkemiz özelinde, “Sözde değil özde” yerimizi bilmenin, insan hakları, demokrasi kriterlerinde çizgimizi, sınırlarımızı, olur ve olmazlarımızı doğru çizmenin, yerimizi, cephemizi seçmek zorunda olduğumuz çok kritik günler yaşıyoruz. Emperyalizmin bugünkü donanımında, silahlı güçten daha etkin medyatik güç kullanımında, kitlelerin gerçeklere, kendilerine, çıkarlarına yabancılaştırılması böylesine etkin gündemde iken doğru zamanda, doğru yerde olmak, doğru saf seçimini yapmak sanılandan çok daha güç. ??? Büyükanıt’ın konuşmasından sonra yapılan değerlendirmelerde, akla kara boyutlarında ne demek istediğine ilişkin çelişkili sonuçlar çıkarılmasında, yorumcuların karşıt cephelerde seçimlerini yapmış olmaları, kendi çıkarları doğrultusunda görüntü yaratma çabaları kadar, bu kavram, kafa karmaşasının belirleyici olduğunu yadsımamalıyız. En azından aynı cephede olduklarını savlayanların, ak kara boyutunda zıt değerlendirmeleri de bu demeye çalıştığımın kanıtı. Bir örnek vermek gerekirse bir ömür boyu emperyalizmin karşısında savaşım verdiğini söylemiş, sivil toplum örgütlerinde liderlik yapmış sıkı solcu bir dostum, Büyükanıt’ın konuşmasının bütününü değerlendirirken ABD politikaları karşıtı tek bir sözcük söylemediği sonucuna varabiliyor. Oysa Büyükanıt’ın açıklamalarına ilk ciddi tepkiler, ABD politikalarının üretim merkezinden, Batı medya yorumcularından geliyor. Büyükanıt’ın, “Barzani’nin çıkışları, söylemini ciddiye almadığı, arkasından onu şımartan gücün politikalarını, ne yapmak istediklerini önemsediği” vurgulamasını, siyasette deneyimli, uzman bir solcu aydın, lider yok saysa da Batı dünyası çok ciddi bir tavır koyma olarak algılıyor. Batı medyası tümü ile öne çıkardıkları haber ve değerlendirmelerinde, Büyükanıt’ın açıklamalarını “TSK’nin ABD, AB, Batı’nın Ortadoğu, Türkiye politikalarının karşıtı, tavır alması” olarak yorumlayabiliyorlar. TSK’nin ABD’nin Ortadoğu, Kuzey Irak politikalarına karşı durmasının, olası askeri risklerinin, çatışmalarının hesaplarını yapıyorlar. Bir adım ileri piyasacılar dünkü yorumlarında Kuzey Irak’ta ABD askeri ile Türk askerinin karşı karşıya gelmesi riski üzerinden, gerilimden, petrol fiyatlarının sıçraması bağlantılı kimlerin kârlı çıkacağının hesabını bile yaptılar. Tıpkı esir askerler üzerinden İngiltereİran gerilimi bağlantılı petrol fiyatlarının sıçramasında İngiliz petrol şirketlerinin, üretici ülke konumunda İran’ın da çok kazançlı çıkması gibi çarpıcı sonuçlu, bol sıfırlı rakamlar, tablo görüldü. Bir farkla ki, bu kez ABD tarafı, Bush yönetimini besleyen petrol şirketleri bağlantılı vurgun tümü ile ABD siyasi yönetimi, petrol şirketlerine yazılacaktı. Piyasacılar apaçık rakamlarla ABD emperyal çıkarlarının, Kuzey Irak Kürtlerini kışkırtarak Türkiye ile gerilim yarattırarak ekonomik sıkışıklıklarına çözüm, vurgun aracı olarak kullanabilecekleri verilerini, ortaya koymuş oldular. Düz, dürüst bir düşünce sistemi, mantık yürütme üzerinden aklımızın ucundan geçmeyecek, ABD’nin para vurmak için Barzani’yi tahrik edip konuşturabileceği oyunun piyasalar getirisinin hesabını yapmışlar bile. Esirler kör dövüşü üzerinden, petrol fiyatlarının sıçramasıyla İngiltere ve İran’ın kazandıkları ise somut olarak ortada. Ve bu kadar oyun, gerçeklerin tersyüz edilebilmesi olgusu karşısında aklımızı korumanın yolunu bulmak giderek güçleşiyor.. Kendi adıma, “sözde değil özde” vurgulamasını tam da bu nedenle çok anlamlı buldum. Yine de AKP’lilerin; Büyükanıt’ın “Anayasal kriterlere, Cumhuriyet ve laikliğe sözde değil özde bağlı Cumhurbaşkanı, Başkomutan” tanımını, umudunu, “İşte bizim Başbakan’ı kastediyor” olarak yorumlamalarına gülemedim. Medyatik oyun, pazarlamanın geçerli olduğu bir dünyada. “Yersen” anlamına geliyor. Evet, “yersek, yerseniz” niye olmasın? A N TA LYA ’ D A G A L ATA P O R T H E S A B I MURAT KIŞLALI ANKARA Antalya Havalimanı’nın 3.2 milyar dolarlık kira bedelinin bugünkü değerinin “yüzde 7.5’lik indirgeme oranı” üzerinden 2 milyar dolar olduğu hesaplandı. IC İçtaş’ın kazanan grupta yer aldığı Galataport ihalesinde de ağırlığı ileriki yıllara yayan bir ödeme yöntemi kullanılmış ve gerçek bedelin, ihalede ortaya çıkan rakamın çok İç Hatlar Terminali ile mütemmimlerinin kiralanmak suretiyle işlettirilmesi ihalesine katıldıkları anımsatılan açıklamada, şunlar kaydedildi: “Dış zarf belgelerinden ‘geçici teminat mektubu, vergi beyanı ve sosyal güvenlik prim borcu olmadığına ilişkin belge altında kaldığı belirlenmişti. DHMİ’nin ihalesini kazanan grup kira bedelinin yüzde 3’ünü sözleşmenin imzalanacağı gün, yüzde 18’ini kira döneminin başlayacağı 14 Eylül’den itibaren beş gün içinde, yüzde 7’sini bir yıl sonra ödeyecek. Kalan yüzde 75’lik bölümü de, 2010 yılından itibaren yüzde 5’lik dilimler halinde 2024’e kadar 15 yılda tamamlayacak. Bankacılık uzmanları söz konusu ortak lık için 2024’e kadar yayılan ödemelerin bugünkü değerinin hesaplanmasında kullanılacak ve enflasyon artı risk priminden oluşan “indirgeme oranının” yüzde 7.5 olarak alınabileceğini belirttiler. Buna göre, yıllık yüzde 7.5’lik indirgeme oranı ile 2 milyar 371.8 milyon Avro’nun bugünkü değeri, 1 milyar 487 milyon 204 bin Avro’ya (2 milyar 4 milyon dolar) geliyor. den haksız olarak dışlanmış olduğumuzu beyan ediyor ve ihaleye devam edebilmemiz durumunda sunacağımız teklif ve pazarlıklarla ortak girişimimizin ihale bedelini 4 milyar USD’nin üstüne çıkartacağını kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.” lerin, ihale şartnamesinin 4.a ve 6.f maddelerine aykırılık oluşturduğu’ DHMİ İhale Komisyonu tarafından düzenlenen tutanakta iddia edilerek ihale komisyonuna sunduğumuz parasal teklifimizi içeren iç zarfımız açılmayıp ihaleye devam etmemize izin veril memiştir. İhale komisyonuna sunduğumuz tüm belgelerin ihale şartnamesine uygun olduğu, ihale sonrası hukukçular tarafından yapılan incelemeler sonuncunda teyit edilmiş olup bunu tevsik edecek resmi belgeler elimizde mevcut bulunmaktadır. Bu ihale AVEA: HAKKIMIZI ARARIZ Numara taşıma kavgası büyüyor İSTANBUL (AA) Avea Üst Yöneticisi (CEO) Cüneyt Türktan, Turkcell’in numara taşınabilirliği konusunda Danıştay’a açtığı davada Telekomünikasyon Kurumu’nun yanında müdahil olarak yer alacaklarını belirterek, “Hangi noktada olursa olsun biz de doğal olarak hukuki haklarımızı arayacağız’’ dedi. Türktan, bu konuda müşterinin hakları ve serbestçe dolaşımın önemli olduğunu, dünyada uygulanan numara taşınabilirliğinin engellenmemesi gerektiğini söyleyerek, “Tam bir noktaya getirildiği sırada Danıştay’a gidildi. Sektör, para yatırımının yanı sıra zaman yatırımı da yaptı. Bütün operatörler, bakanlık, diğer ilgililer biriki aydır bunun yol haritasını hazırlıyor. Hiçbir şey denmedi, son dakikada bu yapıldı’’ diye konuştu. Davacı Turkcell’in açıkladığı gerekçenin “biz lisans parası verdik, bu numaralar bize ait’’ yönünde olduğunu ifade eden Türktan, “Zaten lisans belirli süre için. Sonunda numaralar iade edilecek. Para konusuna bakarsanız, biz Avea olarak tahmini 10 misli daha fazla para ödedik. Benim görüşüm, ‘hâkim durumu kaybetmemek kaygısı’ ki Türkiye’de öyle veya böyle tek bir firma çok büyüdü, dengeli büyüme olmadı. Türkiye’de ancak geçen yıl rekabet başladı’’ dedi. PAKİSTAN’A KEK FABRİKASI Ülker İstişare Konseyi üyesi ve Ülker Gıda Grubu sözcüsü Metin Yurdagül “Yurtdışında 7 ülkedeki 10 fabrikasında Türkiye ve Ülker bayrağı dalgalanmaktadır. Yurtdışı yatırımlarımız 2007’de hız kazanarak devam edecek ve mevcut yatırımlarımıza Mısır da katılacak. Pakistan’da da kek fabrikasının inşaatına başlayacağız’’ diye konuştu. Tütüncü ve Yurdagül Ülker gıdayla hızlı büyüdü Gıda grubu, 2007’de yüzde 35 ciro, yüzde 50 ihracat artışı, 220 kişilik direkt istihdam, 42 milyon dolar yeni yatırım ve 107 milyon dolarlık marka tanıtım harcaması yapacak. Ekonomi Servisi Ülker Gıda Grubu Başkanı Mehmet Tütüncü, gıda grubunun Ülker’in son yıllardaki hızlı büyümesinin en önemli kaynağı olduğunu aktardı. Ülker Gıda Grubu’nun 2006 yılı değerlendirmesi ve 2007 yılı hedeflerinin açıklandığı basın toplantısında konuşan Tütüncü, gıda grubunun en önemli yatırımlarının süt alanında olacağını, Ülker Ak Gıda’nın Karaman’daki yeni bir fabrikayı haziran ayında hizmete sokacağını ve bu proje ile Ülker’in 1600 ton olan günlük süt üretim kapasitesinin 2 bin 100 tona çıkacağını belirtti. Tütüncü, Ülker Gıda Grubu’nun 2006’daki cirosunun 2 milyar dolar, ihracatının 54 milyon dolar olarak gerçekleştiğini, aktiflerinin 840 milyon dolar, istihdamın da 6 bin 600 kişi olduğunu kaydetti. Tütüncü, “Gıda grubu olarak 2007 yılında yüzde 35 ciro, yüzde 50 ihracat artışı, 220 kişilik direkt istihdam, 42 milyon dolar yeni yatırım ve 107 milyon dolarlık marka tanıtım harcaması yapacağız’’ dedi. [email protected] CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle