20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 MART 2007 CUMARTESİ 8 DİZİ D ENETİMSİZ KURAN KURSLARI Tartışılan yemin M ehmet Nuri Yılmaz’ın sözünü ettiği “Kuran kurslarında yemin” konusu, MGK’nin son toplantısında masaya yatırılmıştı. Buna göre denetim dışında kalan kurslarda ve pansiyonlarda öğrencilere şu yemin ettiriliyordu: “Ben Muhammed Müslüman ümmetindenim. Türkiye dinsiz, laik bir memleket haline gelmiştir. Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Türkiye’yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma dinim, Allahım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim.” 28 Şubat sürecinde dikkatleri üzerine çeken bir cephe de, bugünkü iktidarın temelini oluşturan Milli Görüş teşkilatıydı. Gerilimin son noktaya ulaştığı bir dönemde Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan bir raporda 1985’te organize olan teşkilatın, 32 bölge temsilciliği, 480 cami derneği, 674 gençlik teşkilatı, 15 ticari şirketi, 24 bin kayıtlı üyesi ile 100 bin kişilik kitlesel potansiyelin olduğuna dikkat çekilmişti. ‘Hizbullah camilere yedek anahtarlarıyla giriyordu’ Şubat sürecinin önemli aktörlerinden eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz’ın açıklamaları, toplumun nasıl bir irtica tehdidiyle karşı karşıya olduğunu tüm netliğiyle gözler önüne seriyor. Yılmaz, “Hizbullah yedek anahtar yaptırarak camilerin kapılarını açıyordu. İsmini vermeyeceğim bazı cemaatçi milletvekilleri, camileri kontrol altına alan yasamıza itiraz etmişti. Çünkü, cemaatlerinin camilerine istedikleri kişiyi getiremeyeceklerdi” anımsatmalarını yapıyor. Yılmaz’ın döneme ilişkin sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: 28 Şubat sürecinde Kuran kurslarındaki temel sorun neydi? YILMAZ O dönemin istihbaratı tarafından tespit edilen bazı vakıflar Kuran eğitimi veriyorlardı. 28 Şubat ile birlikte bu kursların kapatılmasına karar verildi. Diyanet’e bağlı 45 bin civarında kurs vardı. Bu kurslarda her yıl 56 bin kişi hafızlık diploması alabiliyordu. Bunun dışında isteyen vatandaşlar kaydolup Kuranıkerim ve mealini Hazreti Peygamber’in hayatıyla ilgili siyer, ilmihal bilgileri öğreniyorlardı. Ayrıca dikiş nakış kursları kurulmuştu. Bilgisayar kursları açılmıştı. İsteyen kişi bunlardan da yararlanıyordu. Hatta 15 kişi valiliğe başvurunca onlar için Kuran kursu açılıyordu. Buna rağmen bazı cemaat kurslarında Kuran eğitimi veriliyordu. Devlet de bunlardan kuşkulanıyordu. Yasal kurslar varken, bu insanlar neden Kuran eğitimi veriyorlardı? Buralarda insanlara neler empoze ediliyordu? Bazı öğrencilerin kılık kıyafetlerine bakıldığında, şalvarlı öğrenciler vesaire… Bu durum da 28 Şubat’ın unsurlarından biri olarak kabul edildi. Dönemin Diyanet İşleri Başkanı Yılmaz, bazı cemaatçi vekillerin camileri kontrol altına alma yasasına itiraz ettiklerini söyledi 28 YILMAZ: 28 ŞUBAT’IN ASIL AMACI İSTİSMARI ÖNLEMEKTİ 28 Şubat Türkiye için nasıl bir dönüm noktasıydı? YILMAZ 28 Şubat’ın aktörleri iki şeyi göz önünde bulunduruyorlardı: Birincisi, dinin siyasete alet edilmesi, ikincisi de ticarete alet edilmesi. Ben o zaman MGK Genel Sekreteri’ne söylemler konusunda daha dikkatli olunması gerektiğini söyledim. Asıl hedefin mütedeyyin insanlar olmadığı vurgusu yapılsın istedim. O da bana “Bu konuda TRT’de bir konuşma yaparsanız memnun olurum” dedi. TRT’de bir programa katıldım Dikkatleri kursların üzerine çeken başka ne tür gelişmeler yaşanmıştı? 28 Şubat’tan önce basında Kuran kurslarında yemin diye bir yazı çıktı. “Atatürk ilke ve inkılaplarını yıkacağız” şeklinde… Bunun kaynağı da şuydu: 70’li yıllarda Zeki Başar, bir tez hazırlamıştı. Orada bir yemin konusu işlenmişti. “Askeriyede, esnafta, tıpta nasıl yemin ediliyorsa, Kuran kurslarında da böyle yeminler ediliyor” diye yazmıştı. O zaman da bunun üstünde çok durulmuştu. Bunun üzerine biz basın toplantısı yaptık. Diyanet tabelasının olduğu yerlerde böyle bir durumun olmayacağını ifade ettik. Böyle bir yemin yapılıyor muydu, yapılmıyor muydu, orası muğlak kaldı. 28 Şubat’la birlikte kursların üzerine gidildi. ve “İrticai olanla İslami olanın birbirinden ayrılması gerekir” dedim. Atatürk’ün hedefi de istismarcılardı, mütedeyyin insanlar değildi. 28 Şubat sonuçları açısından tartışılabilir tabii, belki birtakım yanlış söylemler de olmuştur ama asıl amacı buydu, yani istismarı önlemek. Biz mesela askere bir din kitabı bastırdık. Genelkurmay ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı bu kitabı aldı ve bütün askeri birliklere dağıttı. Yani bu insanlar dine karşı insanlar değildi. Dini ve mütedeyyin insanları hedef almıyorlardı. durumu raporlarla devletin ilgili yerlerine göndermiştik, fakat çok geç önlem alındı. ‘YILDA 3 BİN CAMİ YAPILIYORDU’ Yasayla başka ne tür yenilikler geldi? Kanun çıktıktan sora cami yapmak isteyen müftülüğe başvuruyordu. Teknik heyetler caminin yapılacağı yere bakıyorlardı, camiye ihtiyaç var mı, yok mu tespit ediyorlardı ve caminin planlı bir şekilde yapılmasına izin veriliyordu. Daha önce yılda en az 3 bin cami yapılıyordu ama yasa çıktıktan sonra bu sayı 300’lere kadar düştü. Yeni yerleşim yerlerinde ihtiyaca göre cami yapılabiliyordu. Biz bu kanunu 28 Şubat’tan önce hazırlamıştık ve Bakanlar Kurulu’nda görüşülmüştü, Meclis’e sevk edilecekti ki, 28 Şubat geldi… Yasaya karşı ne tür tepkiler geldi? Birçok milletvekili karşı çıktı. “Niye cami yapılmasına engel oluyorsunuz, devlet yapmıyor, vatandaş yapıyor. Neden engelliyorsunuz” diye itiraz ettiler. Çünkü cemaatlerinin camilerine istedikleri kişiyi getiremeyeceklerdi. Ama camiyi yapan kimi vatandaş da “Ben kadro istemiyorum, istediğimi görevlendiririm” diyordu. O zaman da herkes kendi anlayışına göre imam atayacaktı, bu da birliği bozacaktı. Biz Türkiye’nin Almanya gibi olmasını istemiyorduk. Almanya’da falancanın camisi, tarikatın camisi, Diyanet’in camisi diye camiler açıldı ve bu da birliği bozdu. Biz yasayla bir de savurganlığı önlemek istedik. Çünkü 50 hanelik yere Kocatepe Camisi’nin benzeri camiler yapılıyordu. Bunun önüne geçmek için bu işi plana bağladık. Yaptırdığı camiyi yönetmek isteyenleri karşınıza aldınız yani? Herkes kendine göre bir imam buluyordu. Bunun maaşını vakıf ya da dernek veriyordu. Ya da halktan toplayıp veriyorlardı. Bunlar önlendi. Gürültü de bundan koptu. Milletvekillerinin içinde cemaat mensupları vardı. İsimlerini vermek istemiyorum ama onlar da buna karşı çıktılar. REFAHYOL takvimi 28 Haziran 1996: 54. hükümet RPDYP koalisyonu tarafından kuruldu. RP lideri Erbakan’ın başkanlığında kurulan hükümette liderler 2’şer yıl dönüşümlü başbakanlık yapacaklardı. Erbakan, yeni hükümetin başbakanı olurken, DYP lideri Tansu Çiller Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevlerini üstlendi. 8 Temmuz 1996: DYP ve RP tarafından kurulan 54. hükümet, TBMM Genel Kurulu’nda, 265 ret oyuna karşılık, 278 kabul oyuyla güvenoyu aldı. 10 Kasım 1996: RP’li Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, 10 Kasım törenlerine katıldıktan sonra “İnancımıza saygı duyulmadığı bir dönemde, içim kan ağlayarak bugünkü törenlere katıldım” dedi. Karatepe’ye tepki yağdı. 7 Ocak 1997: DYP’den ayrılan Cindoruk başkanlığında DTP kuruldu. 11 Ocak 1997: Erbakan, tarikat liderlerine Başbakanlık Konutu’nda iftar yemeği verdi. 2 Şubat 1997: İran’ın Ankara Büyükelçisi ve Sincan Belediye Başkanı RP’li Bekir Yıldız’ın da katıldığı Kudüs Gecesi’nde şeriat çağrısı yapıldı. 5 Şubat 1997: Şeriat gösterilerine sahne olan Sincan’da ordu, 20 tank ve 15 zırhlı araçla geçit yaptı. 11 Şubat 1997: Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü Ankara’da yapıldı. 28 Şubat 1997: Tarihi MGK toplantısı 9 saat sürdü. MGK laikliğin Türkiye’de demokrasi ve hukukun teminatı olduğunu sert bir şekilde vurguladı. 4 Mart 1997: Erbakan, MGK kararlarını yumuşatılmazsa imzalamayacağını söyledi. 6 Mart 1997: Erbakan, MGK kararlarını imzaladı. 31 Mart 1997: Ankara Müzik Festivali’nin açılışı laiklik gösterisine sahne oldu. 21 Mayıs 1997: Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, “Ülkeyi iç savaşa sürüklediğini” söyleyerek, RP’nin kapatılması için dava açtı. 7 Haziran 1997: Genelkurmay, irticai faaliyetleri desteklediği belirlenen firmalara ambargo koydu. 8 Haziran 1997: Erbakan, başbakanlığı Çiller’e devretmek için istifa etti. 9 Haziran 1997: Demirel, hükümet kurma görevini Yılmaz’a verdi. 30 Haziran 1997: Yılmaz, Ecevit ve Cindoruk’la birlikte ANASOLD hükümetini kurdu. 2 Temmuz 1997: Orduda köstebek krizi çıktı. Emniyet İstihbarat Dairesi’nin eski Başkanvekili Bülent Orakoğlu’nun görevlendirdiği Kadir Sarmusak’ın ordu içinden Emniyet’e bilgi taşıdığı belirlendi. ‘GEÇ ÖNLEM ALINDI’ Diyanet olarak alınan kararlarla birlikte siz neler yaptınız? Bir kanun çıkardık. “Gelişigüzel camiler yapılmayacak, camilerin yönetimi de Diyanet İşleri Başkanlığı’na bırakılacak” dedik. Bu kanun hâlâ yürürlükte. Bunun amacı, cami ve mescitleri denetim altına almaktı. 633 sayılı Diyanet Kanunu’nda bir boşluk vardı. Onun için böyle bir kanun çıkarma zorunluluğu doğdu. Bazı kurslar vardı, çeşitli dernek ve vakıflar bunlara yardım ediyordu ama bu kurslar müftülüklere bağlıydı. Bu nedenle onlara dokunulmadı. Ama mesela Güneydoğu’da Hizbullah vardı. Bunlar camileri işgal ediyordu. Hizbullah camiye gidiyordu ve diyordu ki, “Biz burada namaz kılacağız, ibadet edeceğiz, bizi engelleyemezsiniz.” Diyelim ki cami ikindi namazından sonra kapatılıyor, o saatten sonra camide kalmak istiyorlardı. Bu şekilde camiye hâkim oluyorlardı. Öyle bir hale gelmişti ki, yedek anahtar yaptırarak camilerin kapılarını açıyorlardı. Biz bu En ileri MGK kararlarıyla gelen 8 yıllık kesintisiz temel eğitim uygulaması, gerici çevrelerin tepkisine neden oldu. Gericilerin sokak gösterileri, yurdun dört bir yanında gerçekleştirilen eylemlerle bastırıldı. adımlar eğitim alanında atıldı ekiz yıllık kesintisiz temel eğitim uygulamasıyla birlikte imam hatip liselerinin ortaokul bölümü tasfiye edilirken üniversite sınav sisteminde yapılan değişiklikle de alana göre tercih sistemi getirildi. S 28 İmam hatip liselerinde okuyan öğrenci sayısı, 2004’te yüzde 35 gibi bir artışla 97 bine ulaştı 28 Şubat’la geriledi, AKP’yle arttı mam hatip okulları İslami kesimlere yakın durmak isteyen politikacılar için her zaman “malzeme” oldu. 12 Eylül sonrası imamhatip sayısındaki artış, 28 Şubat döneminde aniden kesildi. AKP’nin iktidara gelişi ile konu farklı bir boyuta taşındı. EğitimSen’in verdiği rakamlara göre imam hatip okulu açma rekoru Süleyman Demirel’in elinde bulunuyor. Araştırmaya göre, bu okullarda okuyan öğrencilerin yüzde 12’si din görevlisi olmak istiyor, yüzde 88’i ise din adamı olmak istemiyor. 28 Şubat süreciyle “gerileyen”, AKP iktidarıyla yeniden “parlayan” imam hatipler, tarih içerisinde şu seyri izledi: 19791980: Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel döneminde 36 imam hatip okulu açıldı. 12 Eylül askeri darbesinin ardından 35 tane daha imam hatip okulunda eğitime başlandı. 1982: Askeri yönetim, imam hatip lisesi mezunlarını üniversite sınavında diledikleri fakülteleri tercih etme hakkına kavuşturdu. 1982 Anayasası’nın 24. maddesiyle din eğitimi devlet güvencesi altına alındı. İ Seçmeli olarak okutulan din dersle okulu açıldı. ri, ilk ve orta dereceli okullarda zo199697: İmam hatip okullarının runlu hale getirildi. orta kısımlarında 19961997 eğitim 19841989: Turgut Özal liderli öğretim yılında 214 bin öğrenci okuğindeki ANAP döneminde 90 adet yordu. 28 Şubat 1997’de MGK’nin imam hatip lisesi açıldı. ANAP’ın tavsiye kararı üzerine imam hatipÖzal’dan sonraki lideri lerin orta kısımlarının Mesut Yılmaz döneminkapatılmasına kadar de de 23 adet imam hagidecek süreç başladı. tip lisesi açıldı. İktidardaki REFAHYOL hükümetinin yı1990: DSP lideri Bükılıp ANASOLD hülent Ecevit, CHP’den 23 kümetinin kurulmasıyyıl sonra oturduğu Başla birlikte, 16 Ağusbakanlık koltuğunda tos’ta sekiz yıllık keimam hatip okullarının sintisiz eğitime ilişkin orta kısımlarının kapayasa devreye girdi. tılması kararını aldı. AnBöylelikle imam hacak bu karar uygulatip okullarının orta maya geçmedi. ğitimSen’in verdiği kısımları kapatıldı. 199092: ANAP lideri Mesut Yılmaz, 23 rakamlara göre, imam Beşinci sınıftan sonhatip okulu açma ra imam hatiplere geadet imam hatip lisesi çiş olanağı da ortadan açtı. rekoru Demirel’in kalktı. Bu tarihten iti199294: DYP Genel elinde bulunuyor. baren imam hatip Başkanı Süleyman Demirel, 12 adet daha imam hatip aç okullarının sayısı düşüşe geçti. 1998: Yeni bir düzenleme yapılatı. Demirel, tarihin en çok imam harak, mezunların üniversitenin ilgili tip açan politikacısı oldu. 199495: DYP lideri Tansu Çil alanlarına girişini sağlayan katsayı ler döneminde 13 adet imam hatip düzenlemesi yapıldı. Bu tarihten E imam hatip lisesi mezunlarının ilahiyat fakültelerine girmelerini kolaylaştıran katsayı düzenlemesi yapıldı. Ancak mezunlar kendi alanları dışındaki bölümlere girerken katsayıları düşürülecekti. 1998 yılında 192 bin 718 öğrenci meslek liselerinde okurken, imam hatip liselerinin bu sayı içindeki oranı yüzde 21 idi. Üniversite giriş sınavında genel lise ve meslek lisesi mezunlarına aynı katsayıların verildiği son yıl olan 1998’de her beş meslek lisesi öğrencisinden biri imam hatip lisesi öğrencisiydi. 2001: Bu dönemde imam hatip liselerinin sayısı 600’dü. 200203: 2001 yılında 600 olan imam hatip okulu sayısı 558’e düştü. 20022003 öğretim yılında, imam hatip okulu sayısı 536’ya düştü. Öğrenci sayısı ise 64 bin 534’tü. 2004: AKP’nin seçim öncesi “Katsayı uygulaması değişecek” vaadinin ardından, imam hatip liselerinde okuyan toplam öğrenci sayısı yüzde 35 gibi bir artışla 97 bine ulaştı. SÜRECEK Şubat sürecinin ardından başlayan irtica ile savaşımda en ileri adımlar, eğitim alanında atıldı. 8 yıllık kesintisiz temel eğitim uygulamasıyla birlikte imam hatip liselerinin ortaokul bölümü tasfiye edilirken üniversite sınav sisteminde yapılan değişiklikle de alana göre tercih sistemi getirildi. Felsefe dersi liselerde zorunlu ders kapsamına alındı, kılık kıyafet yönetmeliği üniversitelerin ardından tüm ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında uygulandı, imam hatip lisesi mezunlarının ilahiyat dışındaki fakültelere gitme oranı azaltıldı. 18 Ağustos 1997’de uygulamaya konulan 8 yıllık kesintisiz temel eğitim, milli eğitimdeki büyük dönüşümlerin de başlangıcı oldu. İmam hatip liseleri dahil tüm ortaokullar 3 yıl içinde kademeli olarak tasfiye edilirken ilköğretime devam oranı da 1997’deki yüzde 85’lik seviyesinden yüzde 100’e çıkarıldı. EVRİM TEORİSİ BİYOLOJİ KİTAPLARINDA Biyoloji, vatandaşlık ve insan hakları eğitimi, sosyal bilgiler, matematik ve hayat bilgisi dersi programları çağdaş bir anlayışla yenilendi. Biyoloji dersine “evrim teorisi, sera gazı, küresel ısınma’’ gibi konular alınırken vatandaşlık ve insan hakları eğitimi kitaplarından Medine Sözleşmesi ve Peygamberin Veda Hutbesi konuları çıkarıldı. İlköğretim 4. sınıflara İngilizce dersi konuldu. Vatandaşlık ve insan hakları eğitimi programına da “iç ve dış tehditler’’ adı altında irticanın tehlikelerini anlatan geniş bir bölüm eklendi. Bakanlığın Talim ve Terbiye Kurulu’nda yapılan yönetici değişikliklerinin ardından şeriatçı kitapların temizlik operasyonuna başlandı. Eski milli eğitim bakanlarından Vehbi Dinçerler döneminden itibaren şeriatçı kitaplara verilen onaylar kaldırılmaya başlandı. Başta Fethullah Gülen tarafından yazılan kitaplar olmak üzere Atatürk ilke ve devrimlerine aykırı kitapların onayı kaldırıldı. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle