23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 MART 2007 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB PB PB Y Y Y Y Y B 15 17 20 15 19 18 20 16 18 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya B PB PB PB PB PB B S Y 14 17 18 18 17 15 16 12 17 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y B Y PB Y Y K K PB 19 18 15 15 12 12 4 7 3 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun Batı, güney ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın batısı, kıyı Ege, Batı ve Doğu Akdeniz, Doğu Anadolu’nun güney ve doğusu, Güneydoğu Anadolu ile Denizli çevreleriyağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Sabah saatlerinde yurdun iç kesimlerinde sis görülecek. Hava sıcaklığı yurdun iç ve doğu kesimlerinde 2 ila 4 derece artacak. Diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. DIŞ MERKEZLER Oslo B Helsinki K Stockholm PB Londra Y Amsterdam Y Brüksel K Paris Y Bonn Y Münih Y 6 3 5 7 8 4 6 8 6 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B Y B K PB PB Y B K 9 10 12 3 3 16 14 18 4 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm Y PB K PB PB Y B PB PB 13 16 4 22 10 14 4 26 20 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Çok bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada cumhurbaşkanlığına karşı çıkması olasılığına dayanan ve fakat, habercilik anlayışına sığınarak tarihsel görevi laik Cumhuriyeti korumak, ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunmak olan TSK’yi Cumhurbaşkanlığı olayından soyutlamaya çalışan yayınlar yapıyor. Kendini “müstakbel” başbakan gören Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, tabii medya gibi sureti haktan görünerek TSK’yi Cumhurbaşkanlığı seçiminden uzak tutmak için “yakındaş” gazetelere demeçler veriyor. Dışişlerimizin Gül’ü, sözüm ona askeri rahatsız etmemeye özen gösteriyor. “Türkiye’nin bugün geldiği demokratik ve sivil ortamda” askerin “Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili görüş açıklamasının düşünülemeyeceğini” söylüyor. Arabacılar Derneği görüş açıklayabilir ama TSK, hayır! Süslü sözlerin altında yatan mantık bu! Askerden “böyle bir tavır beklemediğini” söyleyen Gül’ümüzün bu sözlerini Milliyet; “Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi önemli çıkışı ‘Asker Karışmaz’” manşetiyle duyurdu. Gül, bu demeciyle, iktidarın askerin başkomutanlığını yapacağı kişiyle ilgili görüş bildirmesini istemediklerini sadece kamuoyuna değil, askere de bildiriyor. Ama, bugüne kadar RTE’nin cumhurbaşkanı olmasını istemediğini açıkça ortaya koymaktan kaçınan, yayınları ile Başbakan’ın Çankaya sevdasına karşı çıkmayan gazete Gül’ün görüşünü paylaşıyor. Bu eğilimini de Gül’ün demeciyle askere duyuruyor. ??? Milliyet’teki demeçle aynı gün yayımlanan bir başka haber ilgi çekti. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın “Cumhurbaşkanlığı seçimini soran bir işadamına ‘Bu ortamda Cumhurbaşkanlığı seçiminin C’sini bile konuşmak istemiyorum’”dediği Sabah’ın pazar sayısında manşetten verildi. Kimdi bu işadamı? Tabii haberi yazan, kaynağın ismini vermiyor. Ne ki, kaynak, “Orgeneral Büyükanıt’a düğün davetini iletmek üzere giden bir Sivil Toplum Kuruluşu Başkanı işadamı” imiş! Orgeneral Büyükanıt, kuşku yok; sık sık RTE’nin cumhurbaşkanlığına askerin ne düşündüğü sorularıyla karşılaşıyor. Bu soruların kimileri içten. Kimileri ise ola ki iktidarın yanıt aradığı soruya orgeneralden yanıt alarak RTE’ye hizmet vermekten kaynaklanıyor. Bugüne dek türlü siyasal hokkabazlıkları izleyen Orgeneral Büyükanıt; bu soruların kimilerinin tuzak, kimilerinin içtenlik taşıdığını bilecek kadar deneyim sahibi. İşadamına “bu ortamda” Cumhurbaşkanlığı konusunu konuşmak istemediğini söyleyecek kadar… RTE’nin adaylığını (zayıf bir umut; AKP’nin adayını) açıklayacağı 16 Nisan’a kadar asker üzerindepek çok senaryolar üretilecek. ??? Pek çok çevreyle medya, çevir kazı yanmasın konumuna nasıl geldi acaba? Bu rolü benimsemesine bilge saydığı kimi siyasetçilerin dünden bugünedavranış değişikliklerinden çıkardığı derslerin olanak sağladığı söylenebilir. Taze bir örnek gazetelere yansıdı. Beş gün önce Cumhurbaşkanlığı’ndan emekli Süleyman Demirel, Genelkurmay Başkanlığı’nın kimi medya kuruluşları ve gazeteciler hakkındaki bilgi notunun (andıç) sızmasıyla ilgili olarak sorulan sorulara “Asker beklenmedik bir şey yapmaz” diye yanıtladı. Asker “beklenmedik bir şey yapmazsa!”… Demek ki, Süleyman Demirel 12 Mart, 12 Eylül darbelerini bekliyordu, önceden biliyordu. Son başbakanlığında “Ne isterlerse yapıyorum, bana dokunmazlar” anlayışına kapıldı. Erbakan’ın pamuk ipliğine bağlı desteği ile azınlık hükümetini sürdürmekte ısrar etti. 1980 Ocak ayı başında ordunun uyarı mektubunu “Bana yönelik değil” diye cebine koydu. CHP lideri Bülent Ecevit’in darbeyi önleyeceği düşünülen CHP ve AP’den oluşacak “büyük koalisyon” önerilerine kulak asmadı. Şimdi “Asker beklenmedik bir şey yapmaz” diyebiliyor Demirel. 12 Eylül’den önce Genelkurmay Başkanı ve darbenin lideri Kenan Evren’in kendine yakın arkadaşları örneğin Mehmet Yardımcı ve başkaları aracılığıyla Erbakan şayet Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen’i de düşürürse istifa etmesini duyurduğu halde hükümete devam etti. Kenan Evren’i Çankaya’ya çıkmak için darbe yapmakla suçlayan Demirel; daha sonra suçladığı darbeciyle sarmaş dolaş oldu ve amma… son günlerde ülkeye eyalet sistemini öneren Evren’e, ”mademki eyalet sistemini istiyordu…11 Eylül’de başbakan olan beni 12 Eylül’de indirdiği gibi, bu sistemi neden uygulamaya koymadı?” diyen cuntacıya yüklendi. Fakat, cuntacı Evren’in devirdiği, sonradan dost göründüğü 1980 sonralarında DYP Genel Başkanı sıfatıyla kabul ettiği emekli Cumhurbaşkanı’na o tarihte basın danışmanı Ali Baransel’e söylediği yargısını 2007’de yineledi: “Süleyman Bey hiç değişmemiş” dedi. Tuzun kokmaya başladığı dönemdeyiz. Bağışlar kayıt dışı EMİNE KAPLAN GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı’nın, 2003 yılında başlatılan “Eğitime yüzde 100 Destek Kampanyası” çerçevesinde topladığı 2.5 milyar YTL’lik ayni bağış ve yardımı, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasası’na aykırı olarak bütçeleştirmediği ortaya çıktı. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bütçeleştirmemeye gerekçe olarak “mali mevzuat ve uygulayıcalardan kaynaklanan sorunları” gösterdi. Çelik, kampanyanın koordinatörlüğünü, müşaviri Hamza Aydoğdu’nun yürüttüğünü açıkladı. CHP Sinop Milletvekili Engin Altay, “Çelik’in ipe un serdiğini, bu kadar büyük bir miktarın bütçeleştirilmemesinin şaibe ve kuşku yarattığını” söyledi. CHP Sinop Milletvekili Altay’ın, “Eğitime Yüzde 100 Destek Kampanyası” ile ilgili verdiği soru önergesi, kampanya sonucunda yapılan bağışların bütçe dışında tutulduğunu ortaya çıkardı. Altay, 5108 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasası’nın 40. maddesinin “Kamu idarelerine yapılan her türlü bağış ve yardımlar, bütçelerine gelir kaydedilir. Nakdi olmayan bağış ve yardımlar, ilgili mevzuatına göre değerlemeye tabi tutularak kayıtlara alınır. Kamu yararına kullanılmak üzere kamu idarelerine yapılan şartlı bağış ve yardımlar, dış finansman kaynağından sağlananlar da 4749 sayılı yasa hükümleri saklı kalmak kaydıyla hizmeti yapacak idarenin üst yöneticisi tarafından uygun görülmesi durumunda bütçede açılacak bir tertibe gelir ve şart kılındığı amaca harcanmak üzere açılacak bir tertibe ödenek kaydedilir. Bu ödenekten amaç dışında başka bir tertibe aktarma yapılamaz” hükmünü anımsattı. Altay, bu anımsatmadan sonra Çelik’e “Bakanlığınız döneminde başlatılan Eğitime Yüzde 100 Destek Kampanyası’nda bugüne kadar kaç YTL nakdi para toplanmıştır. Kampanyaya yapılan ayni bağışın miktarı nedir? Yapılan bağış ve yardımlarla dış finansmanlar, 5018 sayılı yasanın amir hükmü gereğince bütçeleştirilmiş midir? Bütçeleştirildiyse 2006 Ocak ayından itibaren aylar itibarıyla bütçeleştirilen miktarlar nelerdir” sorularını yöneltti. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, kampanyanın 11 Eylül 2003 yılında başlatıldığını, projede öncelikle eğitim kurumlarının bina ve donanım gereksinimlerinin karşılanmasının amaçlandığını, yardımseverlerin okul, ek bina, öğrenci yurdu, spor tesisleri, arsa temini, okul içi donanımı, eğitim araç ve gereç temini gibi ayni yardımda bulunmasının özendirildiğini kaydetti. Bu kapsamda bugüne kadar yapılan ayni bağışların miktarının 2.5 milyar YTL olduğunu açıklayan Çelik, bu yardımlarla Türkiye genelinde 22 bin 819 derslik yapıldığını, 10 bin okulun onarım ve donatımının ger çekleştirildiğini söyledi. Çelik, proje kapsamında bağışlanan arsaların yüzölçümünün ise 654 bin metrekare olduğunu bildirdi. TOBB tarafından ülke genelinde kampanyanın tanıtımı, duyurulması ve yaygınlaştırılması için 500 bin YTL nakdi yardım yapıldığını anlatan Çelik, Dünya Bankası’ndan alınan 80 milyon Avro krediyle ortaöğretim projesi ikraz anlaşması ve Avrupa Yatırım Bankası’ndan alınan 50 milyon Avro krediyle yürütülmek üzere de eğitim çerçeve projesi ikraz anlaşmasının imzalandığını kaydetti. Hayırseverlerin taahhütlerinin bazen gecikmeli olarak gerçekleştiğini ya da yarım kalabildiğini belirten Çelik, “Bunun dışında yardım kalemlerinin çeşitliliği nedeniyle ayni bağışların, nakdi karşılıklarının bir başka ifadeyle bütçeleştirmeye elverişli tutarların tespiti hususun da gerek mali mevzuattan, gerekse uygulayıcılardan kaynaklanan problemler yaşanmaktadır. Bu ve benzeri problemlerin çözümlenerek bütçeleştirme işlemlerinin sağlıklı bir şekilde yapılmasına yönelik çalışmalarımız devam etmektedir” dedi. CHP’li Altay, bağış yapılan miktarın çok büyük bir tutar olduğunu, bunun bütçeleştirilmemesinin kuşku ve şaibe yarattığını söyledi. Türkiye’nin her yerinden Milli Eğitim Bakanlığı’na ayni yardımlar yapıldığını, bunların denetlenip denetlenmediğinin belli olmadığını kaydeden Altay, “Bunlar bütçeye de konmuyor, bir tür örtülü ödenek. Kampanyanın koordinatörlüğünü bakanın danışmanının yapması ayrı bir tartışma konusudur. Bu kişinin bu konuda yeterliliği var mıdır, tahsili nedir” dedi. Dinci basından saldırı Cumhuriyet Gazetesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün laik cumhuriyet ilkesine sahip çıkma görevini reklam kampanyasında da sürdürürken “Tehlikenin farkında mısınız” sloganı birçok kuruluş tarafından kullanılarak benimsendi. Atatürkçü kuruluşlar, “Tehlikenin farkında mısınız” sorusunu, Cumhuriyet’in temel ilkelerinin tehlikede olduğu doğrultusunda algılarken, slogan günlük yaşamımıza dahi girdi. Dinci basın ise aynı sözleri Cumhuriyet ve Atatürkçülere saldırı amacıyla kullanıyor. Fethullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen Zaman Gazetesi karikatüristlerinden Osman Turhan da 16 Mart’ta yayımlanan karikatüründe aynı sloganı Cumhuriyet Gazetesi’ne hakaret için kullandı. Turhan karikatüründe Nazi Almanyası’nın sembolü gamalı haçı kullanarak, laik, demokratik, çağdaş cumhuriyete sahip çıkmayı faşizmle özdeşleştirdi. Aynı gazetenin yazarlarından Ekrem Dumanlı da dünkü köşe yazısında bu karikatürü kullanarak Atatürkçülere karşı düşmanlığını açıkça ortaya koydu. TRT’de Cumhuriyet ve Kurtuluş şoku FIRAT KOZOK saldırısının desteğinde 9 Nisan 2003 günü Bağdat Firdevs Alanı’na girdiler. 20 Mayıs 2003’te Bush tüm dünyaya ilan etti: “Irak’ta savaş resmen bitmiştir... Bundan sonra yeniden yapılandırma çalışmaları başlayacaktır.” Washington’daki hesap Bağdat’a uymadı! 4 yıl sonra ABD ve İngiliz kuruluşlarının ortaklaşa gerçekleştirdiği ankete Iraklıların verdiği yanıtlar şunlar: Halkın yüzde 49’u Saddam’ı özlüyor, yüzde 65’i yarının daha kötü olacağını düşünüyor, yüzde 75’i can güvenliği sorunuyla karşı karşıya, yüzde 82’si ülkede başlıca sorunun yabancılar olduğuna inanıyor, yüzde 64’ü Irak’ın bütünlüğünü istiyor, yüzde 88’i elektrik ve benzeri temel hizmetlerin Saddam döneminden daha kötü olduğunu düşünüyor... İşte ABD’nin Irak’ta yarattığı tablo... Bir ülkeyi diktatöre dahi muhtaç etmek! Eğer ABD Irak’a demokrasi getirmek istiyorsa, derhal çekilmesi gerekiyor. Zira nüfusun büyük çoğunluğu temel sorunun yabancılar olduğuna inanıyor. ??? ABD Irak’tan çekilir mi? Hayır... Neden? Çünkü ABD’nin Irak, Afganistan, Suriye diye tek tek ülke planı yok. Bölge planı var. Bu nedenle hesapların tümü tutmasa da Irak’ı kolay kolay terk etmeyecektir. Irak’ta gelinen noktaya ilişkin iki temel görüş var: 1. ABD zaten parçalanmış bir Irak istiyordu, bugünkü durum ABD açısından başarısızlık değildir. 2. ABD Irak’ta her şeyi planladı. Ama bir şeyi unuttu; halkı! Direniş hesapta yoktu, başarıya ulaşamayacak. Bize göre iki tezde de haklılık payı var. Irak’ı parçalı tutmak ABD’nin işine geliyor. Tam tersi olsaydı, Irak bir bütün olarak hareket edebilseydi, Saddam devrildikten sonra Iraklılar ABD’ye şunu derdi: “Her şeyi için teşekkürler, artık çekilebilirsiniz...” ABD’nin Irak ordusunu hemen dağıtmasının da başlıca nedeni bu... Bütünlüğün sağlanmasını engellemek. Ancak ABD’nin Irak halkının direniş gücünü de göremediğini vurgulamak durumundayız. Direnişle parçalayış birleşince ortaya Amerikan gölü çıktı! ??? ABD’nin Irak’ı işgali, tüm komşu ülkeleri olduğu gibi Türkiye’yi de doğrudan etkiledi. Genel bir bakışla şöyle bir tanımlama yapabiliriz: Birinci Körfez Savaşı sonrasında terör örgütü PKK, saldırı gücünü artırmıştı; İkinci Körfez Savaşı’nda da siyasi gücünü artırdı! Yarın Nevruz... Türkiye’deki kutlamaları Kuzey Irak’la özdeşleştirme girişimleri bunun güncel örneklerinden biri. ABD, Irak’ı işgal ederek aynı zamanda Türkiye’nin güney komşusu oldu... Bu bağlamda Barzani ve Talabani’nin attığı adımların arkasında ABD’nin olduğunu görmemek için gaflet, dalalet ve hatta ABD ile işbirliği içinde olmak gerekir. ABD’nin Irak’ı işgali başta Washington olmak üzere pek çok başkentte protesto edildi. İşgalin sonuçlarına ilişkin sadece şu rakam bile yeter: 4 yılda yaşamını yitirenlerin sayısının 1 milyonu bulduğu tahmin ediliyor! Aydın olmanın, çağdaş olmanın, demokrasi ve insan hakları istemenin başlıca kriteri, ABD’nin Irak’taki kanlı işgaline karşı çıkmaktır! ankcum?cumhuriyet.com.tr ANKARA 12 film ve 55 diziyi “yok pahasına” iki şirkete kiralayan TRT’nin, yakın tarihe ışık tutan Cumhuriyet ve Kurtuluş gibi önemli yapımları 2 yıl boyunca yayımlayamayacağı ortaya çıktı. HaberSen Ankara Şube Başkanı Osman Köse, “Kurtuluş ve Cumhuriyet filmleri özellikle ve kurnazca seçilmiştir. Atatürk’ün adını anmadan Çanakkale belgeseli yapanlar, TRT’yi de Atatürk’ün anılmadığı bir kuruma dönüştürmeye çalışıyorlar” dedi. CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek de konuyu Meclis gündemine taşıdı. Eski Genel Müdür Yücel Yener döneminde belirlenen fiyat tarifesine göre değeri 39 milyon 74 bin 400 dolar olan 6 televizyon filmi ve 60 diziyi 1 milyon 610 bin dolara Limon Program Yapım Tanıtım’a devreden TRT’nin, sözleşme gereği bu yapımları 2 yıl boyunca yayımlayamayacağı belirtildi. TRT ile şirket arasında imzalanan sözleşmenin “Lisans Süresi” başlıklı 12. maddesinde şu ifadeler yer alıyor: “İş bu sözleşmeyle programların tam ruhsatla ve lisanlı olarak lisans verene devredildiği ilk 2 (iki) yıllık süre sonunda, 3. (üçüncü) yıl için devredilen hakkın basit ruhsatla ve alt lisanslı olarak devredilmiş olması sebebiyle, lisans veren, söz konusu programları kendi TV kanallarında yayımlamakullanma hakkına sahiptir. Lisans veren, bahsi geçen 3. yıllık lisans dö nemi süresince programların bu sözleşmeyle lisans alana devredilen haklarını kendi TV kanalları haricinde, bölge içerisinde bir başka yayın kuruluşlarına devretmemeyi kabul ve taahhüt eder.” Bu çerçevede, kurumun özellikle resmi bayramlarda ilgiyle izlenen Cumhuriyet filminin TRT ekranlarından 2 yıl uzak kalacağı belirtiliyor. Sözleşmeyle kurumun şu önemli yapımları da aynı uygulamaya tabii tutulacak: Filmler: Menekşeli Vadi, Yolcu, Yalancı, Karayar Köprüsü, Hoşçakal Umut, Dudaktan Kalbe. Diziler: Bay Alkolü Takdimimdir, Aliş ile Zeynep, Kırık Hayatlar, 9. Hariciye Koğuşu, MardinMünih Hattı, Yarın Ar tık Bugündür, Elif AnaAyşe Kız, Gönül Dostları, Keşanlı Ali, Şaşıfelek Çıkmazı, Cumhuriyet, Kurşunkalem, Karakolda Ayna Var, Dedem Gofret ve Ben, Baykuşların Saltanatı, Nasıl Evde Kaldım, 7 Numara, Keloğlan Masalları, Karanlıkta Koşanlar, 7 Tepe İstanbul, Nisan Yağmuru, En Son Babalar Duyar, Canım Kocacım, Günahım Neydi Allahım, Mühürlü Güller, Kuzenlerim, Dikkat Bebek Var, Zeytin Dalı, Issızlığın Ortasında, Havada Bulut, Yuvadan Bir Kuş Uçtu, Ayrılsak da Beraberiz, Esir Şehrin İnsanları, Kurtuluş, Kuruluş, Küçük Ağa, Kartallar Yüksek Uçar, Çalıkuşu. CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek de konuyu TBMM gündemine taşıdı. İmama tecavüzden gözaltı ÇORUM (Cumhuriyet) Çorum’da bir köy imamı Kuran kursuna giden 17 yaşındaki kıza tecavüz iddiasıyla gözaltına alındı. İddialara göre Çorum merkeze bağlı Tarhan Kozlusu köyünde uzun süredir imamlık yapan R. Ö, camideki Kuran kursuna devam eden 17 yaşındaki A. A’ya tecavüz etti. Bir süre sonra durumu öğrenen A. A’nın annesi Z. A, köy imamı R.Ö. hakkında Çorum Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine harekete geçen jandarma ekipleri imam R.Ö’yü gözaltına aldılar. R.Ö’nün hakkındaki suçlamaları kabul etmediği öğrenilirken Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili soruşturma başlattı. Medya tekelleşmesi haberciliği öldürüyor LEYLA TAVŞANOĞLU ST. JULİANS/MALTA “Avrupa Komisyonu iletişime çok önem veriyor. O nedenle iletişimin ağırlığıyla diyalog şansını arttırma yollarını bulmamız lazım. Aksi halde ağaca bakarken ormanı görme şansını kaçırırız.” Bu sözler Malta’nın St.Justin’s kentinde düzenlenen “EuroMed and the Media” (Avrupa Akdeniz Diyaloğu ve Medya) toplantısında telaffuz ediliyor. Organizasyonu bizzat Brüksel’den AB Komisyonu yapıyor. Konuşmacılar AB ve AB Komşuluk Ortaklığı ülkelerinden gazeteciler ve sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcileri. Salonda yaklaşık 40 kişi var. Katılımcılar ağırlıklı olarak Kuzey Afrika ülkelerinden. Ancak Tunus’tan bir tek temsilci bile yok. Bunun nedeni şöyle izah ediliyor: “Bu birleşimin altyapısı aylar önce katılımcıların gelecekleri ülkelerde yapılan küçük toplantılarda oluşturuldu. Ancak Tunus’ta hâlâ basın üzerinde bazı ciddi kontroller bulunduğu için bu ülkeden temsilcilerin katılımı konusunda tereddütler oluştu.” İki günlük toplantıda ele alınan konu başlıkları şöyle sıralanıyor: . Enformasyon ve şeffaflık... . Gazetecinin eğitimi ve akreditasyon konusu... . Deneyim alışverişi ve medya kuruluşları arasındaki ağ iletişimi... . Gazetecinin güvenliği... . İfade özgürlüğü ve basın... . Medyada yabancı düşmanlığı ve ırkçılık... Konuşmacıların ağırlıklı olarak üzerinde durduğu konular Avrupa’nın AB üyesi olmayan, ancak Avrupa Komşuluk Ortaklığı Programı içinde bulunan ülkelere bakış açısı, kendi ülkelerinde gazetecilerin yaşadıkları sorunlar, basın üzerindeki baskılar, gazeteci güvenliği, basın ve ifade özgürlüğü ve medyadaki faili meçhul cinayetler. Ayrı bir oturumda basın ve medyanın terorizme yaklaşımı ve bakış açısına ayrılıyor. Bu oturumda kimi konuşmacılar, “Gazetecinin terorizmi önlemek gibi bir sorumluluğu yoktur” dese de kimileri buna karşı çıkıyor ve terör haberleri verilirken terörü destekleme anlamına gelecek sözcüklerden kaçınılması ve haberlerde çok dikkatli bir üslup kullanılması gerektiğini vurguluyorlar. Bir oturumda da küreselleşmenin getirdiği bir hastalık olan medyadaki tekellerin etkileri ve etkinliği ele alınıyor. Konuşmacılar ga zeteci değil, işadamı kökenli medya patronları var oldukça özgür habercilik yapılmasının mümkün olmadığının altını çiziyorlar. Ele alınan bir başka konu da izlenen “EuroMed and the Media” programına katılan gazetecilerin kendi hükümetlerine hesap verme zorunluluğu olup olmadığı. Ortaya çıkan ortak düşünce gazetecinin fikir ve meslek özgürlüğüyle hareket etmesi gerektiği ve ilkeler ve kriterler çerçevesini aşmamak kaydıyla hiç kimseye hesap verme durumunda olmadığı… Toplantıların sonunda ortaya çıkan sonuç şöyle oluyor: Avrupa Komisyonu, Avrupa İyi Komşuluk Projesi çerçevesindeki “EuroMed and the Media” programına çok önem veriyor. Bu nedenle de bu programı geliştirmek amacıyla çeşitli yan faaliyetler oluşturmak için kolları sıvamış durumda. ESAS NO: 2002/737 Davacı Maliye Hazinesi vekili tarafından davalı Nebiye Kıyıcı aleyhine açılan müdahalenin men’ikal davasında; Davalı Nebiye Kıyıcı’nın, Ümraniye, Alemdar mevkiinde bulunan 116 ada, 4 parsel sayılı taşınmazı arsa olarak kullanmak suretiyle yapmış olduğu müdahalesinin men’ine, davalının bu yerden tahliyesine ve bu yerin boş olarak davacı hazineye teslimine, dava konusu taşınmazın tapu kaydına davalının tasarrufunda bulunduğuna ilişkin olarak konulmuş olan şerhin iptaline, mahkememizin 18.11.2005 tarih ve 2002/737 esas, 2005/485 sayılı ilamı ile karar verilmiştir. Davalı Nebiye Kıyıcı’nın adresi bilinmediğinden, kararın davalı Nebiye Kıyıcı’ya ilanen tebliğine, İlanın gazetede yayınlanmasından 15 gün sonra Tebligat Kanunu’nun 28. ve 29. maddeleri uyarınca tebliğin davalıya yapılmış sayılmasına karar verildiği ilanen tebliğ olunur. 13.03.2007 Basın: 14254 ÜMRANİYE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN DOSYA NO: 2006/432 H. Davacı Türkiye İş Bankası A.Ş.vekili Av. Nurdan Koşar tarafından, davalılar CMC Moda Tekstil San. ve Tic. A.Ş. ve Ali Uğurlu aleyhlerine açılan İflas davasında ; İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun 239568/187136 sicil sayısında kayıtlı, Keresteciler Sitesi Fatih Caddesi Kavaklı Sokak No: 14 Merter/Güngören /İstanbul adresinde mukim, davalı CMC Moda Tekstil San. ve Tic. A.Ş. Bakırköy, Sefaköy, Beşyol, Telsizler Birlik Caddesi No: 18/E İstanbul adresinde mukim, davalı Ali Uğurlu’nun iflaslarına karar verilmesi talep edildiğinden, duruşması 10/05/2007 günü saat 14.00’te mahkememiz duruşma salonunda yapılacaktır. İflasa itirazı olanların İİK 158. maddesi gereğince, mahkememizin 2006/432 Esas sayılı dosyasına başvurmaları ilan olunur. Basın: 14212 İSTANBUL ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NDAN CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle