18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 MART 2007 SALI 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr ‘Keşanlı Ali Destanı’ 23 yıl sonra bir kez daha Ankara Devlet Tiyatrosu sahnelerinde AYNA ADNAN BİNYAZAR Maalesef ruhu yok! aldun Taner’i son kez Ankara’da Devlet Tiyatroları’nın ilk ‘Keşanlı Ali Destanı’ yapımının galasında görmüştüm (Kasım 1984). Taner, ilk sahnelenişinden tam yirmi yıl sonra, farklı bir yapımda ilk kez izleyecekti oyununu. Şık, yakışıklı ve heyecanlı... Oyun çıkışında yazara, Yücel Erten’in rejisiyle sunulan, Keşanlı’yı Rüştü Asyalı’nın, Zilha’yı Nurseli İdiz’in oynadığı yapım hakkında ne düşündüğünü sorma fırsatı bulamamıştım. Ankara Devlet Tiyatrosu’nun 2007 yapımı, benim 1964’teki ilk Gülriz SururiEngin Cezzar Tiyatrosu ve 1984’teki ADT yapımlarından sonra izlediğim üçüncü ‘Keşanlı Ali Destanı’... ‘Keşanlı Ali Destanı’, iki ayrı toplumsal sınıfın ‘büyük kent’ ve ‘gecekondu’ insanlarınınyaşantıları, duyarlılıkları, konuşma ve davranma biçimleri arasındaki ‘uyuşmazlık’tan doğan ‘komik’ görsellik ve işitsellik ile renklendirilerek, seyirlik geleneğimizin ‘eğlendirici biçim’inin ve epik tiyatronun öngördüğü ‘sorgulayıcı içerik’in aynı eksende buluşturulduğu bir oyundur. Eğlendiricilik ya da düşündürücülük bağlamında kantarın topunu fazla kaçıran yorumlarda oyunun ekseni de kayacaktır. Oyunun en önemli biçimsel özelliği ‘oyun içinde oyun’ olgusuyla katmerlenmiş olmasıdır. Birbirine gevşekçe eklemlenmiş tabloların her birinde birçok iç içe geçmiş ‘oyun’un yer aldığı, ‘açık biçim’de kotarılmış bir metindir söz konusu olan. Yazarın, ‘şakacı’ tavrına yer yer ‘hüzün’ kattığı bu ‘oyunsu’ metin, baştan sona ‘kıvrak’ ve ‘hünerli’ bir oyunculuk gerektirir. Yalçın Tura’nın bestesiyle baştan sona örülmüş olan oyunun müzikal niteliği ise orkestranın ve solistlerin performansından koreografiye dek her cephesiyle yüksek düzeyde tu Nâzım’ın Özlemi Son aylarda Nâzım Hikmet’in Türkiye’ye getirilip, kendi toprağına gömülme konusu yine güncelleşti. Anadolu; kentiyle, kasabasıyla, üçbeş evlik köyüyle, “Nâzım Hikmet bizim!” diye şairi bağrına basmak istiyor. Nerdeyse kırk yıldır, sosyal demokratı, solcusu sağcısı.. hiçbir hükümet, aralarında düşünce birliği yapıp Nâzım’ın Türkiye’ye getirilmesi konusunda somut bir adım atma yürekliliğini gösteremedi. Biri çıksa da sorunu İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürse söyleyecek lafımız olamayacaktır! İşi oralara sürüklemeden, devlethükümetsivil toplum örgütleri dayanışma içinde Yurttaşlar Yasası’nda değişiklik yapılmasını sağlayarak bu ayıbı tarihe gömmelidirler, gömmek zorundadırlar... Hukukta eşitlik ilkesini el kadar çocuklar bile yurtbilgisi derslerinde okuyup tartışıyorlar. Medya her olayı gözler önüne seriyor. Sorumlular bunu görmeliler. Katillere, vurgunculara, hortumculara, işbirlikçilere, binlerce insanın ölümüne yol açan yapı hırsızı müteahhitlere af yolları aranıyor da, düşünceleriyle suçlanan Nâzım Hikmet toprağın altında uyduruk bir suçlamayla yatıyor!.. Demokrasi öncüsü siyasetçiler, bürokratlar ise 301’inci maddeyi Demokles’in kılıcı gibi tepemizde sallandırıyorlar! Bu da başka bir sorun! ??? “Nâzım ne yapmış da böyle davranıyorlar” sorusunun bugün artık anlamı kalmamıştır. Kişilerin anlayışına göre bir eylem suç da sayılabilir, kahramanlık da... Nâzım’ın, şiirimizin kahramanı iken suçlu masasına oturtulması tarihsel bir yanılgıdır. Sabahattin Ali’nin göz göre göre katledilişine tanık olan Nâzım birtakım karanlık güçlere bu fırsatı vermeyip canını kurtarmak için, Kurtuluş Savaşı yıllarında Türkiye ile dost olan bir ülkeye sığınmışsa bu niye suç olsun? Suç uygulama, kişiyi aşağılatır da, erdemli de kılar; gerçek olan şudur ki, yurtdışında da yapsa, eleştiri, demokrasilerde içe sindirilmesi gereken bir yurttaşlık hakkıdır. Devletin görevi de ülkeden yurttaş kaçırtmak değil, onu yurduna bağlayacak koşulları yaratmaktır. AB kapıları bir açsın, bakalım kaç kişi kalacak ülkede? Bunun sorumlusu da mı yurttaş?.. ??? Yaşamını şiirine sindirebilmiş şaire toplum ayrı bir değer biçer. Hele o şair, ülkesinde “yıldızları ağaran muazzam karanlığı” görmüş; ardından, “Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan memleket”in gerçeğini dile getirmişse, yaşamak en çok onun hakkıdır. Yıllarca hapislerde çürütülerek bu haktan yoksun bırakılan Nâzım, ölüm acısından da acı bir ayrılık özlemi çekmiştir el kapılarında... Bağışlanmak yetmez, ondan özür dilenerek hakkın yerini bulması sağlanmalıdır. ??? Yurtdışında geçirdiği acılı günlerde özlemi neydi Nâzım’ın? Anadolu’da bir köy mezarlığına gömülmek... Öyle taş maş da istemiyor, tepesinde bir çınar ağacının yaprakları ipilesin, yeter! Ölü bedeni, orada, “korkunç ve mübarek elleri”yle bahar aylarında madımak toplayan; ağustos sıcağında, “ince, küçük çeneleri, kocaman gözleri”yle ekin biçmeye giden kadınlarımızın türkülerini dinleyecek... ??? Türkiye! Gurbet türküleriyle büyüdüğüm koca yurt! Yabancılara metrekarelerce satılıyor da, seni sözcüklerle yaratan bir şaire avuç kadar toprağın çok görülüyor!.. Hem de seni diliyle “ipek bir halı” gibi dokuyan şaire... [email protected] H DT’nin yeni ‘Keşanlı Ali Destanı’ yapımı Çayyolu Sahnesi’nde sunuluyor. Faik Ertener’in sahnelediği bu süper yapımda Ali’yi Tolga Tekin, Zilha’yı Neşe Baykent, Şerif Abla’yı Kader İlhan, İzmarit Nuri’yi Durukan Ordu canlandırıyor. Sahnede, ‘kent’te ve ‘varoşlar’da birbirine koşut olarak oluşan yozlaşma dile getirilir. Taner’in yıllarca önce yaptığı belirlemelerin yerindeliği, çok daha sonra, ‘Benim vatandaşım işini bilir’ türü tümcelerin söylendiği, yasalar yerine mafya yöntemlerinin öne çıktığı, (özellikle siyasi boyutta) kimin ‘kahraman’ kimin ‘suçlu’ olduğu konusunda kavram kargaşası oluşturulduğu, parsayı en kurnaz ve en zorba olanın kaptığı günlere gelindiğinde, daha iyi anlaşılmıştır. Oyunun 1960’lı yıllarda ‘yeni’ ve ‘çarpıcı’ olan ‘biçim’i ise daha sonra yazılan ve sahnelenen bir dolu başka oyunda ve televizyon skeçlerinde ‘popüler’ olmakla ‘sıradan’ ya da ‘bayağı’ olmak arasındaki ayrım çoğunlukla gözetilmeksizin sorumsuzca tüketildi. Sözgelimi, şarkılar nota bilmeyi gerektirmeden üretilebilecek sıradan nağmelere, şarkı sözleri kafiyeli yavanlıklara, danslar garip kıvırtmalara indirgendi. Jest, mimik, hareket ve konuşma biçimleri yayılıp uzatılarak ‘karikatürün karikatürü’ne dönüştürüldükçe, ‘güldürücülük’ten beklenen ‘ze A kâ düzeyi’ de düştükçe düştü. YUNSULUK’ YOK OLMUŞ Yeni ADT yapımı, Çayyolu Sahnesi’nde Faik Ertener’in rejisi, Osman Şengezer’in dekoru, Funda Çebi’nin giysi, Zeynel Işık’ın ışık ve İhsan Bengier’in dans düzeniyle, epeyce genç bir kadro tarafından sunuluyor. Yapım, ‘dönem oyunu’ anlayışı doğrultusunda, 1960’lı yılların gecekondu ortamının görselliğine dayandırılmış. Doğru bir yaklaşım, çünkü aradan geçen zaman içinde gecekondu insanlarının kimliği, görüntüsü ve yaşam biçimi çok değişti. Sahnelemede yazarın metnine saygılı sudan güldürücülüklerden uzak bir anlayışın benimsenmesi de doğru bir tutum yansıtıyor. ‘Özenli’ bir çalışma var karşımızda. Gelgelelim, ‘maalesef ruhu yok’... Şarkılar yeterince başarıyla seslendirilmiyor. Tiplemeler ve tiplerin konuşma/atışma biçimleri yeterince kıvrak ve hünerli değil. En kötüsü, sahnede söylenen hiçbir şey anlaşılmıyor. Sanki ‘sözler’, onları söyleyenler tarafından, anlam verilemeden ezbere yineleniyormuş gibi... Bir akustik sorunu değil bu. ‘Göstermeci’ biçemde sunulmak için yazılmış bir metnin, ‘yanılsamacı’ (dramatik) biçemde sunulmasından kaynaklanan bir ‘kan uyuşmazlığı’ var sanki... Bu durumda ne seyirlik geleneğimizin ‘eğlendirici’, ne de epik tiyatronun ‘sorgulayıcı’ özelliği belirginleşebiliyor. Sahnelemenin temel hareket noktası olması gereken ‘oyunsuluk’ yok olmuş; oyuncular oyunlarından keyif almayınca, seyircinin tepkisi de soğuyor. Kısaca söylemek gerekirse, 2007 ADT yapımı ‘Keşanlı’, vurguları doğru noktalarda olmayan, gerekli ‘uyum’ yakalanamadığı için de ‘ezgi’si aksayan bir çalışma... Bu nedenle beklenenin çok uzağında kalıyor. ‘O tulmalı, şarkı sözleri tek tek anlaşılmalıdır. ‘Keşanlı Ali Destanı’ 45 yıl öncesinin ‘gecekondu’ gerçekleri üstüne kurulmuştur. Yasalarca korunmayan, toplumca sahip çıkılmayan bir insanlar topluluğunun çaresizliğe çare bulma adına bozuk düzenin açıklarından yararlanma çabasını yansıtır. Kurnazlık ve zorbalıkla edinilmiş haksız kazanç, tıpkı kent merkezinde görüldüğü gibi, onları da ‘kalkındırabilecek’tir. Bu yüzden onları ‘kollayacak’ bir ‘lider’e gereksinmeleri vardır. Oyun Keşanlı Ali gibi sıradan bir ‘kondulu’dan nasıl bir ‘kahraman’ yaratıldığını anlatır. İŞİNİ BİLEN VATANDAŞ Nürnberg’de düzenlenen, 7 bin kişinin izlediği 12. Türkiye/Almanya Film Festivali’nin sonuçları açıklandı 11 gün süren maratonu ‘Kader’ kazandı YILDIZ ÇELİK nterforum adlı uluslararası külI tür sanat kuruluşu, Nürnberg Şehir Belediyesi, Bavyera Başkanlık Dairesi, Almanya Kültür Bakanlığı ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle, 818 Mart tarihleri arasında Nürnberg’de düzenlenen 12. Türkiye /Almanya Film Festivali’nde ödül alan filmler ve sanatçılar büyük ilgi gören ödül töreninde açıklandı. 7 bin kişinin katıldığı festivalde, yarışmaya katılan 11 film arasından, Zeki Demirkubuz’un Kader filmi en iyi film seçildi. Festivaldeki diğer sonuçlar ise şöyle: En iyi erkek oyuncu ödülünü Takva filmindeki rolü ile Erkan Can, Tutsak filmindeki rölü ile de en iyi kadın oyuncu ödülünü Jule Böwe aldı. Seçici kurulun Yönetmenlik Özel Ödülü Beş Vakit ile Reha Erdem’in, Seçici kurul özel mansiyonları ise; Prenses filmi ile Amina Schichterich’e, Beş Vakit filmi ile Özkan Özen, Ali Bey Kayalı, Elit İşcan’a, Büyükelçilikteki Adamla’da Marika Giorgobiani’ye verildi. Seyirci Ödülü Ömer Uğur’un Eve Dönüş filmine verilirken, Genç Seçici Ödülü’nü ise Reha Erdem’in Beş Vakit filmi aldı. Kısa Film dalında 13 film arasından; en iyi kısa film ödülü Hakan Savaş Mican’ın Yaban filmine, bu daldaki özel mansiyon ise Lars Henning’in Güvenlik filmine verildi. Belgesel Film Yarışması’nda büyük ödül Marcus Vetter ile Ariane Ricker’in birlikte çektikleri Benim Babam Bir Türk’e, Seçici Kurul Yönetmenlik Özel Ödülü ise Von Larsa Barthel’in Benim Ölümüm Senin Ölümün filmine verildi. Öngören Ödülü’nü de bu yıl, Berrin Balay Tuncer ile Önder Özdem’in filmleri Kadına Ağıt kazandı. Festivale katılan Onur Konuğu Mario Adorf çokkültürlülüğün korunmasını, birleşen Avrupa içerisinde ülkelerin kendi dillerini ve kültürlerini korumalarının son derece önemli olduğunu ve birbirimizin kültürlerine daha fazla ilgi göstermemiz gerektiğini vurgulayarak açıkladı. Festivalde ilgi gören diğer bir etkinlik ise Türklerin Alman Sinema ve Televizyonundaki İmajı adlı paneldi. Almanya ve Türkiye’nin sanat ve kültür değerlerini ön planda tutup kültürler arası bir sanat köprüsü oluşturmayı amaçlayan festival RobertBosh Vakfı tarafından da destekleniyor. Ayrıca festivali düzenleyen Interforum’un başkanı Adil Kaya ve festival düzenleyecilerinden Şehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanı Jürgen Markwirth bu yılki festivalin sonuçlarından çok memnun kaldıklarını bildirirken, festivalin gelişerek yaşayabilmesi için destek veren kurumların artması gerektiğini de belirttiler. 13. Türkiye/ Almanya Film Festivali 2008 mart ayında yine Nürnberg’de yapılacak. Mühür gözlü kadınlar ? Kültür Servisi Fikret ve Filiz Otyam’ın “Yüzler ve Gözler” başlıklı sergisi 30 Mart’a kadar Toprak Sanat Galerisi’nde açık kalacak. Sergide Fikret Otyam’ın çeşitli boyutlarda 58 yapıtı bulunuyor. Bunlar; genellikle sanatçının 1953’te gazetecilik yıllarında başlayan ve günümüze kadar süren Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu tutkusunun ürünlerinden oluşuyor. Resimlerde çoğunluğu tarlada çalışan; üretime kazmasıyla, küreğiyle, orağıyla katılan kadınlar, Doğu’da karlar altında emek veren kadın çobanlar ve her resmin vazgeçilmezi keçiler yer alıyor. Sergiye fotoğraflarıyla katılan özgün dokuma ve fotoğraf sanatçısı Filiz Otyam da objektifini hayvan yüzleri ve gözlerine çevirmiş. Büyük boyuttaki renkli fotoğraflar serginin adına uygunluk sağlıyor. (0 212 326 35 80) BELGESEL FİLM... Yarışmaya katılan 11 film arasından, Zeki Demirkubuz’un Kader filmi en iyi film seçildi. SAYI: 2006/117 Tal. Bir borçtan dolayı ipotekli bulunan aşağıda önemli özellikleri ile satış şartları belirtilen taşınmazlar müdürlüğümüzce açık artırma suretiyle satılarak paraya çevrilecektir. Tapu Kaydı: Manavgat Hisar Mahallesi 512 ada, 284 nolu parsel üzerinde kâin 3/18 arsa paylı, 3 nolu bağımsız bölüm. Özellikleri: Dubleks mesken olarak inşa halindedir. Alt kat 80, 00 m2, üst kat 80,00 m2 olmak üzere toplam 160, 00 m2’dir. Parselin güneyinden ve batısından geçen yola cephelidir. Kaba inşaatı tamamlanmış, elektrik ve sıhhi tesisatı yapılmış, iç kısmının tamamı kaba sıva, dış kısım kaba ve ince sıvalı durumdadır. İmar Durumu: Manavgat Belediyesi imar sahası içindedir. Değeri: 100.000, 00 YTL. Satış Saati: 10.0010.15 Tapu Kaydı: Manavgat Hisar Mahallesi, 512 ada, 284 nolu parsel üzerinde kâin 3/18 arsa arsa paylı, 1 nolu bağımsız bölüm. Özellikleri: Dubleks mesken olarak inşa halindedir. Alt kat 80, 00 m2, üst kat 80, 00 m2 olmak üzere toplam 160,00 m2’dir. Parselin kuzeyinden ve batısından geçen yola cephelidir. Kaba inşaatı tamamlanmış, elektrik ve sıhhi tesisatı yapılmış, iç kısmının tamamı kaba sıva, dış kısım kaba ve ince sıvalı durumdadır. İmar Durumu: Manavgat Belediyesi imar sahası içindedir. Değeri: 110.000,00. YTL Satış Saati: 10.2010.35 Satış şartları: 1 Satış 07 Mayıs 2007 Pazartesi günü yukarıda yazılı saatler arasında Manavgat 2. İcra Müdürlüğü’nde (327 nolu oda) açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla 17 Mayıs 2007 Perşembe günü aynı yerde ve aynı saatlerde ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin % 40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Taşınmazı satın alanlar, ihaleye alacağına mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydıyla; ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile satış bedelini derhal veya İİK 130. maddeye göre verilen süre içinde nakden ödemek zorundadırlar. %18 Katma Değer Vergisi, ihale damga pulu bedeli, tapu alım harcı, tahliye ve teslim masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler, tapu satım harcı ve tellaliye satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2006/117 Tal. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları, ilanın tebliğ edilemeyen alakadarlara ilan tarihinden 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ilan olunur. 12.05.O007 (İİK m.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 14216 T.C. MANAVGAT 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle