18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 2007 PAZAR 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI S PB S S B B B B PB 12 18 14 14 18 14 19 14 9 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB Y Y Y S S S PB B 10 11 10 10 11 11 8 5 22 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B PB PB PB B K K K 20 18 10 15 10 7 0 2 1 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzeydoğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu’nun doğusu yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Yağışlar kıyılarda yağmur, diğer yerlerde kar şeklinde olacak. Sabah saatlerinde Marmara ile yurdun iç kesimlerinde sis görülecek. Hava sıcaklığı, batı kesimlerde 23 derece artacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. DIŞ MERKEZLER Oslo Y 6 Helsinki K 2 Stockholm K 7 Londra B 16 Amsterdam Y 13 Brüksel PB 11 Paris B 12 Bonn B 13 Münih B 12 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y PB PB PB PB Y B B PB 12 16 18 14 16 16 15 16 12 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y PB PB Y Y Y Y B B 6 12 6 28 9 23 12 19 15 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Çok bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada dir Şener’ler, Mehmet Ali Şahin’ler gibi göstermelik isimler aday listesinde adlarını görmeyince tepki sergiliyorlar. Bu tepkileri daha önceden hesap eden bakmayın giyimine kuşamına “şark kurnazı” RTE, anketi de anketteki listeyi de (tabii bol para ödeyerek) ısmarladığı şirketin hazırladığını söyleyerek sorumluluktan sıyrılmaya çalıştı. Şirket kendi dışında afaki dört isim saptamışmış... Bu isimleri kendi veya genel merkezdeki emrine kurban adamları şirketin kulağına fısıldamamışmış, ama… bir sonraki ankette on veya daha fazla cumhurbaşkanı adayı olacakmış! Şirketin düzenlediği anketin içeriğinden haberi olmadığını öne süren RTE, daha sonraki ankette on aday isim bulunacağını söyleyerek parti içi dalgalanmaları bastırmaya çalışıyor. Güya kurnaz, güya herkesten akıllı olduğunu göstermeye çalışıyor. Ve lakin bugüne kadar hiçbir cumhurbaşkanı adayı ve cumhurbaşkanı, RTE kadar tepkiyle karşılaşmadı. Çankaya’ya çıktıktan sonra parti karışacakmış, ne umuruna. Önemli olan; AKP iktidarı değil, kendi kişisel iktidarı. Siyasal felsefesi basit; “benden sonra tufan!” ??? Son günlerde dünyanın önde giden gruplarından biri diye takdim edilen Citigroup’un düzenlediği bir anketin sonuçları yayımlandı. Yüzde 25 olasılıkla (AKP’nin en az 229 milletvekiline düşeceğini müjdeleyen) Citigroup, AKP ile DYP koalisyonuna yüzde 45 olasılıkla birinci planda yer veriyor. Ne var ki anket DYP oylarını yüzde 10.9 ile en çok yüzde 11.7 arasında gösteriyor. Bu yüzdelerle yüzde 10 barajının altına düşerek parlamento dışında kalması olası olan DYP’nin kurulacak hükümette AKP iktidarına yama olabileceğinin nasıl öngörüldüğü ayrı bir soru. AKP’nin tek başına iktidara gelemeyeceğini saptamış olacak ki Citigroup; ikinci sırada yüzde 25 olasılıkla bir CHPMHPDYP koalisyonundan söz ediyor... Nedense yazılarında ve gazetesindeki haberlerde DYP’den daha çok, Genel Başkan eski İstanbul Emniyet Müdürü, polis Mehmet Ağar’dan özenli bir dille söz eden Ertuğrul Özkök, bu olasılıktan ziyadesiyle memnun kalmış görünüyor. Doğrusu AKP ile Mehmet Ağar koalisyonu birbirine çoook yakışır! Zira, aralarında özel bir muhabbet olduğunu gazetelerdeki haberlerden öğreniyoruz. ??? Özkök tarafından ikili koalisyon olasılığı ortaya atıldığı gün “bir hareket” daha çok dikkat çekiciydi. Örneğin Habertürk öğle üzeri haberlerinde konuyu geniş ölçüde irdelerken kimi gazete yazarlarının yorumlarına yer verdi. Bu yorum sahiplerinin çoğunun çalıştığı gazete; Fethullah Gülen’in maddi ve manevi desteğindeki Zaman Gazetesi. Bir değil, birkaç Zaman yazarı Mehmet Ağar’ı birbiriyle yarışarak övdüler. AKPDYP koalisyonunun memlekete hayırlı hizmet vereceğini ballandıra ballandıra anlattılar. Fethullahçı yazarlar AKPDYP koalisyonuna (daha çok Mehmet Ağar’a) acaba neden övgüyle bakıyorlar? ??? Fethullah Gülen, kaçak yaşadığı Amerika’dan, Fethullahçıların yoğunlaştıkları Ohio’dan; Deniz Baykal’ın geçenlerde açıkladığı gibi Genelkurmay Başkanlığı söz konusu olduğu sırada Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı, bu göreve gelmesini engellemek için olmadık savlarla karalamaya çalıştığı dikkate alınırsa… …RTE’nin Cumhurbaşkanlığı’na tek engelin Silahlı Kuvvetler olduğundan yola çıkarak askeri; rejim aleyhtarı göstermeye çalışan haberleri piyasaya saldıkları gibi… bu kez Fethullah Gülen’in… …AKP’nin önümüzdeki seçimlerde tek başına iktidara gelemeyeceğine inandığını… ama dinsel kavramların daha yerleşik hale gelmesinde AKP’nin Ağar’la işbirliği yapmasını istediğini, hatta çalıştığını ve çalışacağını Zaman yazarları aracığıyla duyurmaya giriştiği sonucuna varılabilir. RTE; Fethullahçıların Orgeneral Büyükanıt’ı engellemek (ve askeri nötralize etmek) için düzenledikleri tertiplere ses çıkarmadığı gibi; Cumhurbaşkanlığı’na yeşil ışık yakan Fethullahçıların son hareketlerine, yorumlarına gözlerini kapıyor. Laik rejimin, Atatürk ve devrimlerinin karşıtları siyasal parti oldular, tarikatları örgütlediler. Gerici, şeriatçı ahtapotun kolları ülkeyi sardı. Geleceğin hayırlı olmayacağı gün gibi aşikâr! Sezer, Çanakkale Savaşı’nda dünyanın onurlu direnişe tanıklık ettiğini söyledi GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Tarihi değiştiren zafer ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Çanakkale’deki üstün başarının ulus bilincinin tohumlarını attığını ve tarihin akışını değiştirdiğini belirtirken, “Atatürk’e inanmanın ve güvenmenin ulusumuz için en büyük ödülü, bağımsız yurt toprakları üzerinde kurulan laik, demokratik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti olmuştur” dedi. Sezer, Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıldönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda, 1. Dünya Savaşı’nın en kritik aşamalarından Çanakkale Savaşları’nın, siyasal ve askeri sonuçlarıyla, Türk Ulusu’nun yazgısını ve tarihin akışını değiştirdiğini dile getirdi. Dünyanın, Çanakkale’de Türk insanının kahramanlığına, cesaretine, onurlu direnişine tanıklık ettiğini vurgulayan Sezer, Çanakkale Savaşları’nın aynı zamanda, donanım üstünlüğünün ve sayısal gücün, savaşı kazanmada tek başına yeterli olamayacağını gösterdiğini belirtti. kurulan laik, demokratik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Atalarımızın, bağımsızlığımızın ve özgürlüğümüzün simgesi, şehitlerimizin ve gazilerimizin emaneti olan güzel yurdumuzu ve Cumhuriyetimizi aynı ruh ve anlayışla korumak temel sorumluluğumuzdur. (...) Çanakkale Savaşları’nın sonuçları, insanlığın geçmişteki hatalardan ders çıkarması gerektiğini çarpıcı biçimde anlatmaktadır. Dileğimiz, savaşlara son verilmesi, tüm ulusların huzur ve sevgi içinde bir arada yaşayacakları barış dolu bir dünyanın temellerinin atılmasıdır.’’ CHP lideri Deniz Baykal, Çanakkale Zaferi’nin 92. yıldönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda, Türkiye’nin “bölücülük ve irtica” tehdidiyle karşı karşıya bulunduğuna dikkat çekti. Gelecek için ders alınmalı Baykal, şunları kaydetti: “92 yıl önce kazanılan Çanakkale Zaferi’yle Mustafa Kemal umut ışığı olmuş ve Kurtuluş Savaşımız Çanakkale’de mayalanmaya başlamıştır. Anadolu’nun her köşesinden Çanakkale’ye gelen ve etnik köken ile inanç farklılığı gözetmeksizin, topraklarımıza girmeye çalışan emperyalistlere karşı omuz omuza mücadele eden, gözünü kırpmadan ölüme giderken ‘Çanakkale geçilmez’ derdirten şehitlerimizden hem bugünümüz hem de geleceğimiz için alınması gereken ders bağımsızlıktır, özgürlüktür, birliktir.’’ Çanakkale’de bu yılda yoğun katılımın yaşanması beklenen etkinlikler saat 09.00’da Cumhuriyet Alanı’nda Atatürk büstüne çelenk sunumuyla başlayacak ve 18 Mart Stadyumu’ndaki gösterilerle devam edecek. Saat 13.00’te başlayacak Hava Kuvvetleri Komutanlığı Türk Yıldızları Akrotim Filosu Çanakkale Boğazı üzerinde uçuş gösterisi yapacak. Destandan kesitler Genelkurmay Başkanlığı, Çanakkale Savaşları’na ait belge ve fotoğrafları internet sitesinde yayımladı. Sitede hazırlanan “Çanakkale Muharebesi’nden Kesitler’’bölümünde, Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal’den, “gönüllü bombacı’’13 yaşındaki küçük bir çocuğa, Seyit Onbaşı’dan, Topçu Onbaşı Müstecip tarafından esir alınan “Turkuvaz’’denizaltısına kadar Çanakkale Savaşları’na ışık tutan 28 fotoğraf yer aldı. Ulus olma bilincinin tohumları atıldı Sezer, mesajında, “Türk halkının çok sayıda şehit vermesine karşın Çanakkale’de gösterdiği üstün başarı, ulus olma bilincinin de tohumlarını atmıştır.Yurdun farklı bölgelerinden gelen insanlar Çanakkale’de ortak bir ülküyle hareket etmişler, atalarımızın emaneti kutsal yurt toprakları uğruna seve seve şehit olmuşlardır’’ ifadesine yer verdi. Çanakkale Savaşları’nın Türk tarihi açısından en önemli sonuçlarından birinin de “dünyanın, genç komutan Mustafa Kemal’i tanımış olması’’ olduğunu belirten Sezer, şunları kaydetti: “Mustafa Kemal’in Çanakkale’deki başarılarını gören Türk Ulusu, Kurtuluş Savaşı sırasında O’nun çevresinde birleşmiş; yurdunu, bağımsızlığını, birlik ve bütünlüğünü korumak için verdiği savaşımla, yeni bir destan daha yazmış, şanlı geçmişine altın bir başarı halkası eklemiştir. Atatürk’e inanmanın ve güvenmenin ulusumuz için en büyük ödülü, bağımsız yurt toprakları üzerinde Çarlık, Çanakkale’de yıkıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yazar Turgut Özakman, Çanakkale Savaşları’nın kazanılmasıyla birlikte Türk ulusunun emperyalizme karşı savaşabileceğini gördüğünü belirtirken, Prof. Dr. Sina Akşin, “Çanakkale Savaşı kazanılamasaydı Çarlık Rusyası muhtemelen ayakta kalacak, böylece Türk ulusu daha erken tarihlerde Sevr’e mahkum olacaktı. O zaman Kurtuluş Savaşı olur muydu, bilemeyiz” dedi. Özakman, Çanakkale’de gerçekleşen savaşın Türk tarihi bakımından inanılmaz derecede büyük öneme sahip olduğuna işaret ederek “Böylece Türk ulusu 3 özellik kazanmıştır” dedi. Özakman, bu 3 özellikten ilkinin Atatürk’ün ortaya çıkışı olduğunu belirtti. Özakman,”İkinci özellik,Türkler emperyalizme karşı kenetlenilmesi durumunda onunla savaşılabileceğini gördü. Üçüncüsü ise Türk komutanlar bu savaşlarda kazandıkları deneyimleri Kurtuluş Savaşı sırasında uyguladılar” diye konuştu. Prof. Dr. Sina Akşin, Çanakkale Savaşı’nın 200 yıldır sürekli yenilgiye uğrayan bir ulusun emperyalizme karşı yeniden uyanışının başlangıcı olduğunu söyledi. sinden olduğum için. Rehber Carmen Elgueta Gonzalez, Neruda’nın hangi odasını dolaşsak bana bakıp NâzımNeruda dostluğundan bir şeyler anlatıyordu. Kütüphane bölümünde, Neruda’nın Türkçe basılmış “Yaşadığımı İtiraf Ediyorum” kitabını çıkardı. Öteki turistlerin bakışları arasında bana dönüp seslendi: “Nâzım Hikmet’in dili nasıldır, biraz okur musunuz?” Rehber için, Türkçe’nin başlıca karşılığı buydu; Nâzım Hikmet’in dili... Nâzım’ın mezarı Moskova’da Novodeviçye Manastırı’nda. Mezarındaki canlılık da ayrıca sevindirmişti beni. Etrafı renk renk çiçeklerle öbek öbek Türkçe yazılmış şiirlerle doluydu... Türkiye’den gelenler, mezara bir şeyler bırakmadan ayrılmıyorlarmış... ??? Dünya şairi Nâzım Hikmet’in bir filmi çekildi; Mavi Gözlü Dev... Ne güzel... Her şey bir yana, Nâzım’ın filminin çekilmesi bile başlı başına güzel... Daha sinema salonuna girerken içim bir hoş oldu... Yukarıda anlattıklarım geçti gözümün önünden. Film başlamadan filmi yaşamaya başlamıştım. Adı üstünde bir dev; bir filme nasıl sığar? Sığmaz elbet! Nâzım’ın sadece Bursa Hapishanesi’ndeki yaşamından bir kesit aktarılmış. Nâzım’ın Bursa’daki yaşamı ve şiirleri deyince benim aklıma ilk; Yatar Bursa Kalesi’nde şiiri gelir: Memleket toprağındadır kökü,/Bedrettin gibi taşır yükü,/yatar Bursa kalesinde... Bir de o minicik manisi: Bursa’da cezaevi./Kapatmışlar bir devi./Ellerini ısıtsın,/Yüreğimin alevi. Biz Nâzım’ı cezaevinde hep böylesi kırılıp bükülmez inanç ve yaşam sevinciyle tanıdık... Filmde şunu da gördük: Nâzım da etten kemikten, jestten mimikten! Onun da insan olduğu ne güzel vurgulanmış. Ama insan yine de karşısında bir dev görmek istiyor! O şiirleri nasıl kaleme aldığını, dünyayadavasına bakışını biraz daha geniş görmek istiyor... Filmin sonrasında şu da olsaydı bu da olsaydıları yan yana koyunca gördüm ki, sonu gelmeyecek.... Oyuncuların tümü o rolü almanın ayrıcalığını yüreğinde hissetmiş olmalı. Yetkin Dikinciler’se hani biraz daha zorlasa insan Nâzım Hikmet’in fotoğrafına bakıp seslenecekmiş: Nâzım da Yetkin Dikinciler’e ne çok benziyor! Bir Nâzım Hikmet filminin çekilmesi ne güzel... İlk kez bir şairimizin filmi çekiliyor, ne hüzün verici... ??? Film pek çok kişiyle dostluk tazelememi, sohbet derinleştirmemi de sağladı... Bir yaşam başından sonuna onurluca nasıl sürülür, sorusunun yanıtını İbrahim Balaban’la uzun uzun sohbet ettik. Filmi sevmiş ama söz aralarından sanki kendisini biraz daha fazla görmek istemiş gibi geldi bana... Film için kullandığı şu söz de geçmiş yıllardan süzülüp gelen bir serzeniş olmalı: “Düşünsenize, filmde Nâzım hiç kötü gösterilmiyor...” Orhan Kemal’in oğlu Nazım Öğütçü de filmin yapılmış olmasından mutlu. “Babamın Nâzım’dan ne kadar çok etkilendiğini, cezaevindeyken nasıl bir noktada olduğunu daha iyi anlatabilirlerdi” diye düşünüyor. Filmin yönetmeni Attilâ İlhan’ın eski eşi Biket İlhan, Nâzım’ın öyküleriyle yaşamını yoğurmuş olmalı. Nâzım’ı okura ulaştırmada çaba harcayanlardandı Attilâ İlhan... En etkileyici sahne nerede gelir diye beklerken filmin sonunda geldi. Tüm mahkumların Nâzım’la birlikte “Bu memleket bizim” diye haykırması Nâzım’ın özetiydi... Ne mutlu bize, böyle bir şairimiz var... Bu Nâzım bizim! ankcum?cumhuriyet.com.tr IŞIL ÖZGENTÜRK Hadi Meclis’e! ? Baştarafı Arka Sayfada bunu diğer yurttaşlarıyla paylaşıyorlar ve büyük çoğunluk, kocaya karşı çıkıp kız çocuklarının okuması için destek veriyor, bu nedenle annesi okuma yazma bilmeyen gencecik bir Türk kızı Berlin Üniversitesi’nde gazetecilik okuyor ve üç dili süper konuşuyor..Türkçesi bir Niğde köyünden ona miras. Aynı göstergeler büyük kentlerin varoşlarında da yaşanıyor; kadınlar ne olursa olsun bir işin peşinden gidiyorlar, erkekler ise kahvede.. sigara ve çay paraları da kadınlardan. Her şeyi sorgulamamız gerekiyor; örneğin partilerin kadın adayları göstermelik ama, kadınlar nedense bütün sivil toplum kuruluşlarında inanılmaz bir özveriyle çalışıyorlar. Çünkü bu sivil toplum örgütlerinde gereksiz tartışmalar, teorik bilgi yarıştırması ve en önemlisi de yalakalık yok. Oralarda sadece iş var; gencecik bir kız çocuğunun sokağa düşmemesi için verilen bir çaba var. Oralarda sığınma evlerine düşen kadınların insanı şok eden anılarını dinlemek var, erkekler bunları yapamazlar. Çünkü büyük politikayla uğraştıklarını sandıkları için küçük ayrıntılarla kendilerini yormazlar ve aslında bu küçük gibi görünen, ama çok önemli ayrıntılar kadınlara kalır ve kadınlar pek çok somut işle uğraştıklarından partilerin her an yalan kokan kulislerinden uzak olmayı seçerler. Ama artık seçmemeleri gerek. KADER’in afişlerinde Lale ile Meral’in bıyıklı hali beni pek bir güldürdü ve birden bir yurttaş olarak cumhurbaşkanı makamında kimi görmek istediğimi düşündüm. İki adayım var, biri Türkan Saylan öbürü Halet Çambel… İkisi de sapına kadar Cumhuriyet çocuğu, ikisi de bu ülke için kendi zamanlarından pek çok şey vermişler; biri kemoterapi koltuğundan kalkıp her yere koşuyor.. öteki Karatepe’de bildiği sekiz dil yardımıyla yeni başlanacak bir kazıyı organize ediyor. Benim adaylarım onlar; kendini aday yapmayı düşünenlerle aralarında 360 derece fark var… Yaşasın benim cumhurbaşkanı adaylarım ve Türkiye’nin, her koşulda faydalı olmaya çalışan kadınları.. Hadi Meclis’e de girelim. [email protected] KÖYLÜLER EYLEM YAPTI Taşocağına keçili eylem GÜRSU KUNT ANTALYA Antalya’da ormanlar, sulak alanlar, tarım arazileri, hatta mezarlıkların bile taş ve maden ocakları için tahsis edilmesi ve ağaç kesiminin hızla devam etmesi, sonunda köylüleri sokağa döktü. Yıllardır korudukları, beslendikleri değerlerin birer birer ellerinden gittiğini gören köylüler, keçilerini de yanlarına alarak kente inip sesini duyurmaya çalıştı. Köylülerin eylemine sivil toplum örgütleri ve AKP dışındaki tüm siyasi partiler de destek verdi. Taşocaklarının kapatılmasına yönelik düzenlenen yürüyüş TRT kavşağında başlayıp eski lunapark alanında son buldu. Yaklaşık 2 bin eylemci, “Taş kalpli hükümet”, “Hem talancı, hem yalancı” yazılı dövizler ve “Ormanda ocak neyine, dön git evine” sloganlarıyla yol boyunca yürüdü. Yürüyüşe, doğal yaşam alanları kaybolan keçiler de katıldı. Kovanlık Köyü sakinleri ise temsili tabutun önünde, kaybolan ormanları, kuruyan sulak alanlarının ruhuna avuç açıp dua ettiler. CUMHURİYET 08 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle