22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 MART 2007 PAZAR CUMHURİYET SAYFA ÇANKAYA’YI TEMİZ TUT, TÜRKİYE’Yİ KİRLETME! 17 AKP’li vekil Meclis’te tükürmüş... “Salyalı demokrasi!” PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Havari İlker Çamkır: “Yakın geçmişteki irticanın kadrolu elemanları, günümüzde özgürlük ve demokrasi havarisi kesildiler. Tabii yerseniz!” Ya ğ m u r E k i m Memleketimden İnsan Manzaraları (2) İnsanlar birbirlerini çok çeşitli nedenlerden öldürüyorlar ülkemizde. Geçen yazımda bu nedenlere örnek olarak aynı hafta içinde basına yansıyan aşk, yol isteme, ahlaksız teklif, oyun, eşcinsel cinayetlerinden söz etmiştim. Bunlara başta “töre” olmak üzere, “namus”, ‘’kapkaççı’’, “kutlama”, “tribün” gibi daha birçok cinayet nedenini de eklemek gerekiyor. Son günlerde basına yansıdı, 13 yaşındaki bir kız kendisine yüz vermeyen çocuk yaşta bir delikanlıdan intikam almak için onun kuzenini öldürmüş, öldürdükten sonra da babasıyla birlikte cesedini lağım çukuruna atmışlar delikanlının. Bu örnekten de görülüyor ki katil olmanın belli bir yaşı yok; okul cinayetleri, satanist öğrenci cinayetleri vb. çocuk cinayetleri henüz belleklerimizden silinmedi. Her yaştan herkes, herkesi, her zaman, her yerde ve çok çeşitli nedenlerden ötürü öldürebiliyor. ??? Hafta içinde bir taksiye bindim, Avrupa yakasına geçmek üzere çevre yolunda Boğaziçi Köprüsü’ne doğru yol alıyoruz. Önümüzde sürücüsü kadın olan bir araba var, bindiğim taksinin şoförü sinirlendi, öndeki arabaya yaklaştı, reflektör yakıyor, korna çalıyor, iki arabanın tamponları neredeyse birbirine değecek. “Ne yapıyorsun, arkadaş?” diye terslendim. “Baksana ağbi” dedi, “karı nasıl yavaş sürüyor arabayı…” Tepem attı, “Sol şerit boş, solla geç, ne uğraşıyorsun insanlarla” diyerek sözünü kestim. Gönülsüzce solladı, ama bu arada da bana epey bozuldu. Fakat susmadı. Daha önce kamyon şoförüymüş, Anadolu’ya mal götüren kamyonlarda çalışmış. Bu tür sürücülere Anadolu yollarında rastladığında “bir tamponluk” canları varmış onların. Şarampole yuvarlayıverirmiş kafası kızınca. Köprüyü geçer geçmez indim arabasından bu potansiyel katilin. İkinci taksinin şoförü de ondan farklı çıkmadı kafa yapısı açısından. Öfkemi paylaşmak için adama “olay”ı anlatacak oldum, daha sözümü bitirmeden, “Sinirli bir arkadaşmış” dedi, “katil olmak zaten bir an meselesi bizim meslekte, adamın psikolojisi bozuldu mu gözü hiçbir şey görmez…” Kısacası hak verdi meslektaşına. İnsan benzer durumlarda ne yapacağını bilemiyor. ??? İnsanlarımızdaki bu ruh halinin nedenleri olmalı. Her şeyi ekonomik sıkıntılardan doğan bunalımlara, eğitim düzeyine, sosyokültürel koşullara bağlamak acaba ne kadar doğru? Biliyoruz ki her kurban bayramında ülkenin dört bir yanında yüz binlerce çocuk kurban kesimi izliyor. Bir canlının ölümüne, akan kanına tanık olmak o çocukların ruh yapılarının oluşumunda ne ölçüde etkili oluyor? Bu araştırılmaya değmez mi? Kurtlar Vadisi adlı televizyon dizisi içerdiği kanlı sahneler nedeniyle çok tartışıldı. Devamı olan Kurtlar Vadisi Terör adlı dizi ise yine bu nedenle yayından kaldırıldı. Bilmiyorum, üniversitelerimiz bu konuya ne ölçüde ilgi gösterdiler... Sözgelimi, ilk dizi televizyonlarda gösterildiği dönemde özellikle çocuklar üzerindeki etkileri geniş kapsamlı araştırmalarla saptanamaz mıydı? İlkokuldan itibaren okuduğumuz kitaplarda “kahramanlık” adına insan öldürmeyi yücelten, kutsallaştıran satırları anımsıyorum. O kitaplar bugün de okutuluyor. Ölümü, insan öldürmeyi böylesine doğallaştırmak, öldüreni kahramanlaştırmak çocuk beyinlerinde nasıl izler bırakıyor? Bence bunun da bir araştırması yapılmalı. En azından “şerefli katiller” kavramı toplumda kabul görmeye başladığı dönemde yapılmalıydı. ??? İnsan öldürmenin böylesine olağanlaştığı koşullarda çocuk yaşta insanların sokak ortasında papaz cinayetleri, gazeteci cinayetleri işlemelerinin çok da garipsenecek yanları yok. Bunların, bin bir nedenle işlenen öbür cinayetlerden tek farkı, bu cinayetlerin faillerine toplumun ruh ikizi kesimi tarafından sahip çıkılması. Yoksa namus katilleri de, töre katilleri de, öbür katiller de kendilerini “kahraman” görüyorlar. Aksi durumda memleket manzarası böylesine vahim görüntüler sergilemezdi herhalde... (eposta: dkavukcuoglu@superonline.com) Angola IMF ile yolları ayırmış. Demek ki, onlar da ekonomiden anlamıyor! Yok Gülhan Elmas: “1 yılda 785 bin suç işlenmiş. Tehlikeyi yok saymak, tehlikeyi yok etmiyor!” BU karikatürlerin çizeri Cihat Hazardağlı, Türkiye’de yıllarca “plastip show” adlı siyasi mizah programı yaptı; hakkında açılmış bir dava bulunmuyor. Cihat Hazardağlı, sermayesi Aydın Doğan’la Alman ortaklarına ait Tempo dergisinde çalışıyordu ve 2006 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yılın karikatüristi ödülünü almıştı. Bu karikatürlerin çizeri Cihat Hazardağlı’nın, patron temsilciliğini Mehmet Yakup Yılmaz ve genel yayın direktörlüğünü Muhittin Sirer’in yaptığı; Rıdvan Akar, Elif Şafak, Ahmet Çelik, Elif Çakır gibi demokrasi müptelası yazarları barındıran Tempo dergisindeki işine geçenlerde son verildi. Cihat Andıç Hazardağlı’nın işine son verildikten birkaç hafta sonra Maliye Bakanlığı’na bağlı memurlar tarafından mali durumu incelemeye alındı. İnceleme devam ediyor. Bu karikatürlerinin çizerinin işine son verilmesinin ve mali durumunun incelemeye alınmasının siyasi iktidarın yazarlar ve çizerler üzerinde baskı kurduğu iddiası ile hiçbir bağlantısı bulunmuyor. Bulunsaydı, demokrasi müptelaları bunu mutlaka açıklardı! SESSİZ SEDASIZ (!) Belediye başkanı mı ihaliye başkanı mı? AKP iktidarının yarattığı ve uyguladığı “yerel yönetim” mantığı üzerine Mustafa Saraç şöyle diyor: “Belediyelerin varlık nedeni, kamu hizmetidir; daha doğrusu, biz öyle sanıyorduk. Oysa bugün, belediyelerin ‘kamu hizmeti’ kavramını, ‘ihale hizmeti’ olarak yorumladığını görüyoruz. Kamu hizmetleri, ancak alımsatım ihalelerinden zaman kaldıkça, ‘parttime’ gerçekleştirilmektedir. Artık, belediye meclis toplantılarının gündemini hep ihaleler işgal etmekte, basında belediyelerle ilgili haberler, mutlaka bir ihale konusunu işlemektedir. Belediyelerde, en fazla mesai yapan büro çalışanları herhalde, ihalelerle ilgilenen dairelerdeki görevlilerdir. Kamu yönetimi açısından bir ‘ihtilal’ söz konusudur: Yerel siyasetçilere un, yağ ve şekerini emanet eden halk, belediye iktidarının bu malzemeden herkes için ‘helva’ üretmesini beklemekte; belediyeler ise, bilakis, tüm malzemeleri satma ve helvayı da satın alma kolaycılığına yönelmektedir! Tüccar siyaset, bir tür ‘ihale çılgınlığı’na dönüşmektedir. Toplumsal fonksiyonu böylesine kökten değiştirilmiş yerel yönetimler için, belediye yerine ‘ihaliye’ gibi bir yeni sözcük kullanmak gerektiğini düşünüyorum. Genç kuşaklar, bu yeni isim sayesinde, yerel yönetimlerin ne amaçla kurulduğunu kolayca kavramış olacaklar, belediye başkanları ise, ‘ihaliye başkanı’ gibi daha karizmatik bir sıfat kazanacaklardır!” Neymiş Ahmet Önen: “Türkiye, ABD askerine atlama taşı olmadığı için Irak’ın dostu mu, yoksa ABD’nin getirmeyi vaat ettiği demokrasiyi topal duruma düşürdüğü için düşmanı mı?” Sınır Savaş Ünlü: “Yoksulluk sınırı 1.115 lira, açlık sınırı 854 lira. Az zamanda, aç ve yoksul bir ülke yarattılar!” ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ‘Acaristanbul olayı’nda Pepe, Topbaş ve Aksu... Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin “çevreciliğini kanıtlama” gösterisine dönüşen Acaristanbul’da “gerçek sorumlu”lar kimlerdir? Son gelişmeleri özetleyerek bakalım: Ormanları “bahçeli ev arsaları”na dönüştüren “binlerce villa”dan sadece 142 tanesine ait ruhsatları hukuka aykırı bulan 9 Şubat 2007 tarihli Danıştay kararı, haftalarca “beklendi”kten(!) sonra nihayet 13 Mart 2007’de Beykoz Belediye Encümeni’nde görüşülebildi... Encümendeki 7 üyeden 4’ünün oyuyla “kıl payı” alınabilen “yıkım” kararı için yapımcılara yeniden “bir hafta” süre tanındı. Bu karara da itiraz edildiğinde yine mahkemenin sonucuna uyulacağını ise Beykoz Belediye Başkanı ve yapımcı, adeta “eşgüdüm” içinde aynı gün açıkladılar... Bütün bunlara “Acaristan’da beklenen son” diyen Pepe’nin “sevinci” medyayı kaplarken, şu “üç” temel soru merak bile edilmedi; 1 Yargılama dışındaki binlerce villa da “orman işgalcisi” iken, bunların “yasal”(!)lıklarını sağlayan Orman Yasası’ndaki yüzde 6’lık inşaat hakkı neden “hâlâ” ne seda... Tıpkı “medya” gibiler! Pepe samimi ise... Evet... Çevre ve Orman Bakanı Pepe, ormanlarımızın bu tür villa siteleriyle işgaline gerçekten üzülüyorsa; böyle bir ruh haline girdiği andan itibaren yapması gereken ilk hareket, aynı talana yasal dayanak oluşturan Orman Yasası’nı değiştirmekti... Nice zamandır bunu “teklif” bile etmeden, binlerce talan villasından sadece 142 tanesiyle yetinerek “çevreci” olmasına ne denir bilmem... Ancak, daha vahimi şu; geride kalan özel orman arazileri için de “aynı” yüzde 6’lık “imar hakkı”yla yakında inşaat izinleri alındığında, eminim ki temel atma törenine ilk davet edilecekler arasında yer alacak... Hem de bu yağma olanağını “sürdürülebilir” kılmış olarak!.. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com Topbaş ve 11. madde Büyükşehir Belediyeleri Yasası’nın “görev”lerle ilgili 7. maddesine göre Topbaş, İstanbul’un “tüm” ilçe ve beldelerindeki “imar planlarının uygulanmasını sağlamak”tan da sorumlu... Özellikle “Büyükşehir Belediyesi’nin İmar Denetim Yetkisi” başlığını taşıyan 11. maddeye göre de aynı görevi bakın hangi “hüküm”lerle yerine getirmek zorunda: “MADDE 11 Büyükşehir belediyesi, ilçe ve ilk kademe belediyelerinin imar uygulamalarını denetlemeye yetkilidir.(...) Denetimde kamu kurum ve kuruluşlarından, üniversiteler ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuİzin veren yasa hala yürülükkte... ruluşlarından yararlanıyürürlükte? Bakan bunun “ip labilir.(...) Aykırılıklar giderilmetal”ini sağlamak yerine, “yönet diği takdirde, büyükşehir belemelikte yüzde 5’e indirilecek” diyesi eksiklik ve aykırılıkları gigibi yasaya aykırı ve hukuken ge dermeye yetkilidir...” Dilerseniz şimdi 2. sorumuzu çersiz önerileri nasıl yapabiliyor? 2 Encümendeki “oyçokluğu” yeniden okuyabilir; “Acaba Beyyargı kararının “uygulanma koz ormanları İstanbul’un değil sı”nadır; ve bu zaten “anayasal mi” diye sorabilir ve şunu da zorunluluk”tur. Eğer “karşı “merak”ınıza ekleyebilirsiniz; oy”lar 3 yerine 4 olsaydı, Danış “Bu yasal göreve rağmen, Beytay kararı “havada” kalamaya koz Belediyesi’nin aylardır süren oyalanmasına karşı Topbaş’tan cağına göre, “hukuk devleti”nin neden ses yok?..” öngördüğü imar disiplininin geÜstelik “yıkım”a ait yargı kararreğini kim yerine getirecekti? ları, aynı yasadaki “işbirliği” 3 Yargı kararını “uygulama yapılması istenen “meslek oyalım” diyen encümen üyeleri ay daları”nca açılmış davalarla “İsnı zamanda “anayasal suç” işle tanbul adına kazanılmış” oldiklerine göre, bu kişilerin “ka masına rağmen... musal kimlikler”ine uygun davİçişleri Bakanı Abdülkadir Akranmalarını kim sağlayacak; kim su’ya gelince... sorgulayacaktır? Sadece “mahkeme kararına Bu üç sorudan birincisinin mu ret oyu” verebilen belediye yöhatabı Bakan Osman Pepe; ikin neticileri hakkında değil; büyükcisininki Büyükşehir Belediye şehirde imar düzenini sağlamak Başkanı Kadir Topbaş; üçüncü için “yasal müdahale yetkilerini sününki de İçişleri Bakanı Abdül tavsatan”lar hakkında da ne düşündüğünü merak ediyoruz... kadir Aksu’dur... Ancak, üçünden de ne ses var ekinci?cumhuriyet.com.tr HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Mart www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ İntihar e1 den tek Osmanlı padişa 2 hı. 2/ “Aka 3 ju” da denilen büyük bir 4 orman ağa 5 cı... İnleme, 6 inilti. 3/ “Göl 7 sanırdık ne zaman dalsak 8 gözleri 9 ne” (F. N. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Çamlıbel)... Kesta1 V E R T İ GO P nerengi. 4/ Bir noÇ A Y K A ta... Güzel yapraklı 2 İ D A bir saksı çiçeği. 5/ 3 S E N B E R N A R T O L A Y A Enerji... İşaret ola 4 K A Ş I T rak yere dikilen çu 5 O V İ T A R NO buk. 6/ Yunan mito 6 Z E Y lojisinde savaş tan 7 İ L E T K E N N rısı... Bir çift oluştu 8 T E M A K İ N E ran şeylerden her bi 9 E T A K A Ş A R ri. 7/ Hz. Muhammed’in miraçta bindiği efsanevi binek hayvanı... Kayak. 8/ Çimlenmiş buğdayın kaynatılmasıyla yapılan bir çeşit yemek... Tevrat’ta, Kudüs’ün doğu tepesine verilen ad. 9/ Türkiye’nin ilk işçi milletvekili. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İşçi... Sıkıntı, gam. 2/ Kiremit yerine kullanılan ya da kiremitlerin altına konan ince tahta... Halk dilinde baykuşa verilen ad. 3/ Tanrı’ya yalvarma... Asurlular tarafından Anadolu’da kurulan ticaret kolonilerine verilen ad. 4/ Ses... Ayakkabı çekeceği. 5/ Anadolu halklarının en eski ana tanrıçası... İlave. 6/ Makbul bir sıcak ülke meyvesi... Kenar süsü. 7/ Ziyan... Tevfik Fikret’in, İstanbul’a lanetler yağdırdığı ünlü şiiri. 8/ Uluslararası Çalışma Örgütü’nün simgesi... Borsada bir senedin gerçek değerinin altına düşmesi durumu. 9/ Budizmin, Japonya’da büyük önem taşıyan bir kolu... “Melâli anlamayan nesle değiliz” (Ahmet Haşim). CUMHURİYET 17 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle