23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 2007 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU leyla.tavsanoglu?cumhuriyet.com.tr İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan meslek odalarını ele geçirmeye çalışan hükümeti topa tuttu Tehlikenin farkındayız SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU AKP hükümeti her yeri olduğu gibi meslek odalarını ele geçirme çabasında. Bu ele geçirme operasyonlarından birisini geçen yıl İstanbul Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) seçimlerinde uygulamaya koymak istemiş ama operasyon geri tepmişti. Pek çok meslek odası gibi İSMMMO da bu tür hükümet baskıları ve ele geçirme operasyonlarına babalar gibi direniyor. İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan’la konuşuyoruz. Hükümetten yapılan baskıları, İSMMMO olarak üyeleri ve stajyerlerine verdikleri hizmetleri, bir de AKP hükümetinin ekonomide çizdiği sanal iyileşme tablosunu anlatıyor. Siz İSMMMO’nun 17 yıldır başkanısınız. 17 yıldır başkanlıkta kalmayı nasıl başardınız? ARIKAN Evet, 1990’dan beri başkanım. Bizim gibi Atatürkçü meslek odalarında başkanlığın çok önemli olduğunu biliyorum. Üyelerimizin yüzde 90’ı üniversite mezunu. Kuruluşumuzdan beri sıfırdan bir eser yaratıldığı için bir ekip oluştu. Bu ekibin iki görevi vardı. Bunlardan birincisi meslek odalarının Cumhuriyetin kaleleri olmaları konusunda ciddi bir mücadele vermekti. İkincisi de her meslek kuruluşunun kendi üyelerini saygın bir konuma getirmek için mücadele vermekti. Bu boyutta eğitime çok önem verdik. Şu anda İSMMMO gibi eğitim veren bir kuruluş yok. Nasıl eğitim veriyorsunuz? ARIKAN Her ay İş Kuleleri’nde 1000 kişinin katıldığı eğitim toplantıları yapılıyor. İstanbul’un yedi noktasındaki eğitim birimlerimizde hafta sonları derslerimiz veriliyor. Bunlar üyelerimize, stajyerlerimize yönelik dersler. Bunlar ücretsiz yapılıyor. Yayınlarımız ücretsiz gönderiliyor. Çok sevdiğim bir dergimiz İSMMMO Yaşam. Çünkü muhasebecilerimizin vergi dışındaki dünyasını anlatan bir yayın bu. Bunda da amacımız evlere girmek, eşlere, çocuklara ulaşmaktı. Bu yayınımızla ilgili çok olumlu tepkiler alıyoruz. Bir başka yaptığımız iş de son iki yıldır teknoloji eğitimi vermemiz. Bunu büyük bir gurur duyarak anlatıyorum. Meslek mensubu stajyerlerimize Windows, Excel, Power Point’i nasıl kullanmaları gerektiği öğretiliyor. Bu eğitimin piyasa bedeli yaklaşık 1000 YTL dolayındadır. Bunu da ücretsiz yapıyoruz ve her yıl 1500 mezun veriyoruz. Öküz altında buzağı aramak ‘ Türkiye’de özellikle inşaat yapıyorsanız altında mutlaka bir şeyler aranmıştır. Ama biz bu toplumda kirlenmeden de bir takım işlerin yapılabileceğini ispatlamaya çalıştık. ’ sahip. Maliyeti üç milyon doları buldu. İnşaat sürerken ve daha sonra hep izleyenlerimiz oldu. Ama biz bu toplumda kirlenmeden de birtakım işlerin yapılabileceğini ispatlamaya çalıştık. Güzel yanı şudur: Bu bina bittiğinde muhalefet dahil inşaatla ilgili bir tek soru sormadı. Bizimki şeffaflığın, bu toplumda hâlâ dürüst birilerinin olduğunu anlatma kavgasıydı. Toplumda bir bina yapıldığı zaman, “Bunlar ne götürüyor? Neler yapıyor?” kuşkusu vardır. Biliyorsunuz, bunu yerel yönetimlere yönelik olarak çok sık yaşıyoruz. Ama biz şeffaflığımızı ispatlamış durumdayız. Böyle bir süreçten geçtik. İSMMMO’yu iki satırla anlatmak çok zor. İSMMMO’nun kaç üyesi var? ARIKAN Bizim 22 bin üyemiz, 5 bin dolayında da stajyerimiz var. Staja giriş sınavını kazanan stajyer adayımız bizim artık meslek odamız adayımız oluyor. Stajyer adayımızla üyelerimiz eşit haklara sahiptir. Yani ne yayın üretiyorsak, ne eğitim veriyorsak tüm stajyerlerimiz bunlardan yararlanabiliyor. Sadece seçme ve seçilme hakları yok. Bunun ama bir eleştirisi olduğunu söyleyerek “Niye bu dergiyi vergi daireleri müdürleriyle de paylaşmıyorsunuz?” dedi. Bize göre çok güzel bir eleştiriydi. Bir araştırdık; Türkiye genelinde 400 dolayında vergi dairesi müdürü olduğunu saptadık. Böylece bütün yayınlarımızı tüm vergi dairelerinin müdürlerine göndermeye başladık. Bizim paylaşma anlayışımız bu. İSMMMO Yaşam’ı 2006’da yayımlamaya başladık. İki ayda bir çıkan çok genç bir yayınımız. Biz bunu ücretsiz gönderiyoruz ve yaklaşık 25 bin adet basıyoruz. Posta yoluyla gönderdiğimiz için de önemli bir maliyeti var. Onun için, üyelerimize bir ay İSMMMO Yaşam’ı, bir ay da Mali Çözüm dergisini gönderelim, dedik. Odalar hükümetin arka bahçesi değil AKP hükümete geldiğinden beri meslek odalarına sürekli baskı yapıyor; yönetimlerini ele geçirmeye çalışıyor. Bunun son örneğini İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) gördük. TESK’e çok büyük baskılar toplumsal çözüm raporları üretip görüş ortaya koysalar inanın kendi bağımsızlıklarını koruyabilirler; böylesine baskı altında kalmazlar. Bakın, AKP’nin serüveni Tayyip Erdoğan’la, iktidar olmadan önceki dönemden başlıyor. Tayyip Erdoğan 1994 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti. 1996’da Milliyet gazetesinde çıkan bir yorumu vardı. “İktidara giden yol meslek odalarından geçer” diyordu. O söylemi bugün daha fazla ön plana çıktı. Neden? ARIKAN Çünkü AKP’nin, özellikle de Tayyip Erdoğan’ın dünyasında tekseslilik isteniyor, sanıyorum. Bu anlamda da meslek odalarında kendi yandaşları olursa AKP’ye yönelik eleştiri yapılamayacağını düşünüyorlar. Yani bir kez daha altını çizmek istiyorum. Bu tutum AKP iktidara geldikten sonra değil, Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemden başlıyor. Ben bizim genel yaklaşımımızı anlattım. Hangi parti olursa olsun, meslek odaları onların olduğunu bizim oda seçimleri ispatladı. Sayın Başbakan’ın direkt talimatı olup olmadığını bilemem ama AKP il yönetimi bizzat İSMMMO seçimlerine müdahale etmiştir. Bunu çok iyi biliyoruz. Beni mutlu eden nokta, herkesin gelip bize oy vermesidir. Biz yıllardır insan, düşünce ayrımı yapmadık. Herkesi kucakladık. Bize AKP tabanından insanların bile oy verdiğini biliyorum. Büyük bir sayı olmasa da bunu anlamlı buluyorum. Demek ki düzgün çalışırsanız onun karşılığını alıyorsunuz. Akademik bir meslek odasıyız. Üyelerimizin hepsi aydın insanlar. Faaliyetlerimizi, icraatımızı görüyorlar. Adam adama markaj yöntemiyle çalıştıklarını ve önemli parasal kaynaklara sahip olduklarını biliyoruz. Buna rağmen nasıl olup da oda seçimlerini sizin gruba kaptırdıklarına şaşmamak elde değil… ARIKAN Ancak bizde çok duyarlı bir kesim var. Bakın, 2004 seçimlerinde 6 bin civarında oy kullanılırken 2006 seçimlerinde 9 bin 300 kişi oy kullandı. Tehlikeyi P O R T R E YAHYA ARIKAN 1953, Antalya doğumlu. Ortaöğrenimini İstanbul Atatürk Lisesi’nde, yükseköğrenimini İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisi (İTİA) Siyasal Bilgiler Bölümü’nde yaptı. Bir süre vergi dairelerinde çalıştı. 1979’dan beri serbest muhasebeci ve mali müşavir unvanıyla çalışıyor. Mali Müşavirler Muhasebeciler Birliği Beyoğlu Şubesi’ni kurdu; uzun süre bu şubenin başkanlığını yaptı. Mali Müşavirler Muhasebeciler Birliği’nin Denetim Kurulu Başkanlığı ve İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın (İSMMMO) Müteşebbis Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulundu. 17 yıldır başkanı olduğu Oda’da bu görevini sürdürüyor. ‘ İSMMMO Yaşam’ı 2006’da yayımlamaya başladık. İki ayda bir çıkan çok genç bir yayınımız. Biz bunu ücretsiz gönderiyoruz ve yaklaşık 25 bin adet basıyoruz. ’ ‘ Odamızın 2004 seçimlerinde 6 bin civarında oy kullanılırken 2006 seçimlerinde 9 bin 300 kişi oy kullandı. Tehlikeyi gördüklerinde o anlayışa dur demek isteyen kesimler güçlü. Sizin Kurtuluş’taki yeni binanızla ilgili epeyce bir tartışma olmuştu. Bunu anlatır mısınız? ARIKAN Biliyorsanız, Türkiye’de özellikle inşaat yapıyorsanız altında mutlaka bir şeyler aranmıştır. Binamız 5 bin metrekare kullanım alanına nedeni de tam üye olmayışları. Bizim için ürettiklerimizi tüm Türkiye’yle paylaşmak çok önemli. Şöyle bir anımı anlatmak istiyorum: 1970’li yılların sonlarında muhasebe mesleğine başladığımda beni Galatasaray’da bir muhasebe bürosuna göndermişlerdi. Orada birkaç ay çalıştım. O yıllarda ustalarımız işi bize göstermezlerdi. Biz de el yordamıyla öğrenmeye çalışırdık. Ama Türkiye’de teknolojinin hızlı gelişimiyle birlikte öyle bir süreç ortaya çıktı ki bugün bilgiyi paylaştıkça mesleği çok iyi icra etme boyutuna geldik. Web sayfamızı artık günde yaklaşık 10 bin kişi ziyaret ediyor. Biz tüm bilgilerimizi, birikimlerimizi web sayfamıza yüklüyoruz. Böylece ürettiklerimizi Anadolu’daki üyelerimizle de paylaşıyoruz. Bir de İSMMMO Yaşam dergisinin Anadolu’ya yaygınlaştırılması için uyarı almıştınız. Bunu anlatır mısınız? ARIKAN Dergi ilk çıktığında Adana Vergi Dairesi Başkanı beni aradı. Dergiyi çok güzel bulduğunu, yapmalarına rağmen yönetimini değiştiremediklerini de biliyoruz. Bu hükümetten İSMMMO’nun yönetimini ele geçirmek için herhangi bir girişim oldu mu? ARIKAN İSMMMO kurulduğu günden bu yana Cumhuriyete, demokrasiye, laikliğe taraf olduğumuzu, bu konuda mücadelenin birinci ilkemiz olduğunu ortaya koyduk. Bir de şunu önemle vurgulamak istiyorum: Meslek odaları siyasetçilerin arka bahçeleri olmamalıdır. Ben sadece AKP için söylemiyorum. Meslek odaları herhangi bir siyasi partinin arka bahçesi olarak görülmemelidir. Çünkü her meslek odası kendi alanında çözüm üretmelidir. Demokrasinin temel taşlarından biridir meslek odaları. Peki, her meslek odası kendi alanında çözüm üretebiliyor mu? ARIKAN Üzülerek söylüyorum. Bunu sormak lazım. Odaların kendilerini yargılamaları lazım. Bütün meslek odaları iktidarların çıkarlarına bakmadan tarafsız, objektif olarak arka bahçesi olmamalıdır. Tam tersine, meslek odalarının görüşleri alınmadan da yasa çıkartmamaları lazımdır. Ben tüm geçmiş iktidarlar için de bunu söylüyorum. Geçmiş hükümetler de aynı hatayı yaptılar. Meslek odalarıyla diyalogdan söz ediyorlar. Oysa meslek odalarının sözünü ettiğim anlamda katılımını sağlasalar, hükümetler de, ülke de, toplum da bundan yararlanacaktır. Yıllardır Erdoğan’da var olan bu özlem en son 2006’daki meslek odaları seçimlerinde çok daha belirgin hale geldi. Neler olduğunu anlatır mısınız? ARIKAN O hale geldi ki AKP il yönetiminin İstanbul’da seçimlere müdahale ettiğini çok yakından biliyorum. Kamuoyu da bunu yakından izledi. Biz kaygılarımızı topluma anlattık. Çok ilginçtir. Şöyle bir sonuç ortaya çıktı: Bizim odanın 17 yıllık çalışmasına saygı duyan, değer veren kesimin yüzde 74 oyuyla yeniden seçildik. O seçimde iki liste yarıştık. Öbür liste AKP yanlılarından oluşuyordu. Bunun sonucunda Türkiye’de bir güçbirliği gördüklerinde o anlayışa dur demek isteyen kesimler güçlü. Böyle bir süreçten geçiyoruz. Hükümetin meslek odalarını ele geçirmeye çalışmasının yanlış olduğunu vurgulamaya çalışıyorum. Bu kesinlikle yanlış. Onların bayıldıkları bir söylem var. Her fırsatta, “Herkes kendi işine baksın” diyorlar. Bu konuda da kendi işlerine bakmaları gerekmiyor mu? ARIKAN Tabii ki gerekiyor. Hükümetler güçlü olmak ve Türkiye’yi düzgün yönetmek istiyorlarsa kendi dünya görüşlerine sahip insanların yönettiği odalar değil, tam tersine tarafsız davranan, ülke çıkarlarını her şeyin üzerinde tutan düşüncelere sahip kişilerin yönettiği odaları desteklemeli. Göstermelik işler yapılmamalı. Ne yazık ki böyle olumsuz bir süreçten geçiyoruz. Ben Türkiye’de pek çok şeyin göstermelik olduğuna inanıyorum. Herkes eleştiriye tahammül etmeli. Biz bunun en canlı örneğini 2006 seçimlerinde yaşadık. Ben 2006 seçimlerinin Türkiye’de çok örnek bir seçim olduğunu düşünüyorum. ’ Ekonomide pembe tablo aldatmacası Siz parayla uğraşan bir meslek odasının başkanısınız. Öte yandan AKP hükümeti ekonomide pembe tablo çizerken çiftçi, işçi, memur, emekli perişan. Enflasyon da tek haneli rakamlarla ifade ediliyor. Yeni yatırım, verimlilik yok. Cari açık artıyor. İthalat ikameli, sıcak paraya dayalı bir düzen sürdürülüyor. Türk Lirası haddinden fazla değerli olduğu için ihracat düşüyor. Size göre bu tablo pembe mi yoksa kara mı? ARIKAN Bunun pembe mi kara mı olduğunu somut olarak konuşmamız lazım. Piyasalarda ve işyerlerinde tedirginlik var. Anlatıldığı gibi piyasalar canlı ve istikrarlı değil. Esnaf siftah etmeden dükkânını kapatıyor. Hükümetin seçim söylemlerinden birisi cari açığı azaltma sözüydü. Türkiye sürekli borçlanan bir ülke. Borçlanma yolunu ortadan kaldırmadığınız sürece yapılacak çok fazla bir şey yok. Bu hükümet işbaşına geldiğinde 225 milyar dolar dolayında iç ve dış borç toplamı vardı. Şu anda bu rakam 350 milyar dolar civarında. Siz bir yerden borç alıyorsunuz ama özkaynaklarınız yok. O aldığınız borcu da hovardaca harcıyorsunuz. Bununla nereye kadar gidebilirsiniz? Şu anda birkaç şey yapılıyor. Birincisi sıcak parayı çekerek bu açığı kapatmaya çalışıyorlar. İşbaşına geldiklerinden bu yana Türkiye’ye müthiş bir sıcak para girişi var. Bu anlaşılması mümkün olmayan bir olay. Ama enflasyonun tek haneye inmesi de buralarda düğümleniyor. İyi de sizce Türkiye IMF politikalarıyla mı, yoksa borçlanma modelinden vazgeçip kendi dinamikleriyle mi büyümeye çalışmalı? ARIKAN IMF politikalarını izleyen ülkelerden durumunu düzeltmiş olan tek bir örnek veremezsiniz. Şu anda IMF’yi ayakta tutan Türkiye’den başka bir ülke var mı? ARIKAN Yok. Bu sıcak paranın yanı sıra özelleştirme politikalarıyla da çok ciddi değerlerimiz satıldı. TÜPRAŞ’la Telekom’un özelleştirme bedeli 18 milyar dolar dolayında. 140 milyar dolar civarında bir özelleştirme tahakkuku oluştu. Ama bu bitti. Onu bunu sattınız. Deniz tükendi. Kendi özkaynaklarınıza dönmediğiniz zaman nasıl bir noktaya geleceksiniz? Bence kırılma noktası burada düğümleniyor. Şu andaki 60 milyar dolar dolayındaki sıcak para geri kaçtığı zaman Türkiye’de ne olacak? Düşünebiliyor musunuz faizin nerelere fırlayıp borsanın nasıl çökeceğini? Bizim başından beri söylediğimiz, adam gibi vergi reformu, kayıt dışı ekonomiyle ciddi mücadele lazım. Gelişmiş ülkelerde dolaylı vergilerin oranı yüzde 30’dur. Bizde ise yüzde 70’lerin üzerinde. Enflasyon tek haneli rakamlara düşürüldü, deniyor. Biliyoruz ki istatistikle çok kolay yalan söylenebilir. Hatta bunun üzerine kitaplar var. Acaba enflasyon hesabı yapılırken doğru kalemler mi kullanılıyor? Eğer enflasyon oranı yüzde 9 dolayında ise köprü geçişlerine neden yüzde 25 zam yapıldı? Bu zammın enflasyon artış oranıyla uyumlu olması gerekmez miydi? ARIKAN Rakamların şu ya da bu olduğu değil, gerçek yaşam önemli. Gerçek yaşamda insanların satın alma gücüne baktığınızda bununla çeliştiğini görüyorsunuz. Çünkü her geçen gün dar gelirli, çalışan kesimin satın alma gücünün azaldığına hep birlikte tanık oluyoruz. Rakamları süslü, pembe gösterebilirsiniz. Ben gerçek yaşamın gerçekliğinden yola çıkarak Türkiye’yi her an kritik günler beklediğini düşünüyorum. Yani hep IMF’ye sırtımızı dayayarak, borçlanarak, sıcak para getirerek ve elinizdeki değerleri satarak Türkiye’yi kurtarma şansına sahip değiliz. Bu politikadan vazgeçmenin bir başlangıcı olması gerekiyor. Bu yolda bence atılan ciddi bir adım yok. Peki, sizce çözüm nedir? ARIKAN Bence vergiyi tabana yayıp herkesin vergilendirildiği, kayıt dışı ekonominin yüzde 60’lardan yüzde 10’lara düşürüldüğü bir sistem ortaya koymak lazımdır. Bunu yapmadığınız zaman bütçe açık verir. Bütçe açık verdikçe de ya borçlanacaksınız ya malınızı mülkünüzü satacaksınız ya da sıcak para getireceksiniz. Başka çıkış yolu yok. Bence sorun burada düğümleniyor. Sıcak paraya dayalı ekonomik kalkınma modeli kriz dönemlerinde uygulanır. Ama hükümet artık kriz tehlikesinin atlatıldığını ve istikrar sağlandığını beyan ettiği halde sizce neden hâlâ sıcak para girişinden medet umuyor? ARIKAN Sorunun cevabını aslında siz veriyorsunuz. Durum çok açık. Bir ülkenin ekonomik olarak büyümesi, yatırım yapması, refahın artması dış ticaret ve cari açıkların kapatılmasıyla bağlantılı. Ama ikisinde de açık var. Bu rakamlar aşağı çekilmediği sürece ekonomide refahtan söz edilemez. Tablo çok açık. Ben bu gerçeği toplumun gördüğünü sanıyorum. ‘ Hükümetler güçlü olmak ve Türkiye’yi düzgün yönetmek istiyorlarsa ülke çıkarlarını her şeyin üstünde tutan kişilerin yönettiği meslek odalarını desteklemeli. ’ CUMHURİYET 12 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle