10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT 2007 SALI 6 HABERLER Tüm zanlılar azmettirici olarak Elazığlı Erhan’ı gösterirken uzmanlar ‘tepe’ye ulaşmakta zorlanıyor SALI ORHAN BURSALI Cinayette kilit isim ‘Tuncel’ MEHMET FARAÇ Neden Böyle Olduk? Dışişleri Bakanı Gül, “Türkiye Kıbrıs’a takılı kalmamalı, büyük vizyon sahibi olmalıdır” dedi. Gül’ün, hükümetinin büyük vizyonu nedir? Acaba kamuoyundan saklı, kasalarda kilitli bir “ulusal vizyonları” mı var? Siyasetçilerin ağzından duyduğumuz ve arada sırada yabancıların pohpohlamalarından gazete manşetlerine taşınan “vizyonlar”: “Türkiye bölgenin güçlü ülkesi”, “Türkiye Ortadoğu’nun süper gücü” vs... Ülkemiz siyasetçileri “siyasi güçlü” olabilmek için “yanıp tutuşuyor”. Fakat “siyasi güçlü ülke” isteğinin altyapısını “ekonomi”nin oluşturduğunu ise genellikle bilmezden geliyor. Sürekli kırılgan, krizler sarmalında ve IMF’nin emrinde yaşayan bir ekonomiye sahip Türkiye nasıl siyasi güçlü olacak? ??? Siyasetçinin vizyonu: Sadece “başkasının himayesinde”, “başkasının istediği zaman ve istediği ölçüde”... Bu saptama, ülkemizin 1950’den bugüne, ABD ve Avrupa ile olan kısa siyasi tarihinin ve vizyonunun özetidir! Türkiye’yi yönetenlerin “siyasi güçlü ülke vizyonları”, jeostratejik yerimizi süper devletlerin kullanımına sunmalarıyla sınırlıydı hep. Bu politika aslında Türkiye’nin değil, ABD ve Avrupa’nın “siyasi güçlü” olmasını sağlıyordu! Onların ihtiyaçları kadar ve onlar için güçlüydük! Kendimiz için değil! Kendiniz için “siyasi güçlü” olmanın altyapısı, ekonominizin güçlü olmasına bağlıdır, ki bunu sokaktaki adam bile bilir! Ülkenin en önemli bir gelecek vizyonu şüphesiz Avrupa Birliği üyeliğiydi. Fakat ülkeyi yönetenlerin bu konudaki vizyonu da sakattı: “Üye olalım, bu sayede kalkınırız!” Yani siyasetçimizin ekonomik vizyonu da kalkınmayı AB’ye havale etmekle sınırlıdır. 70 milyonluk ve Avrupa’nın en az gelişmiş ve ekonomisi en çok sorunlu ülkesini AB içine alır, kaynaklarını ona akıtır ve kalkındırır mı? AB macerasında ve AB üyeliği vizyonunda bugünkü tıkanmanın ana nedeni de budur! ??? Şimdi bütün bu politikaların siyasi ve ekonomik krizlerini yaşıyoruz. Demokrasi ve insan haklarındaki krizlerimizin... Toplumsal ve sosyal krizlerimizin... Ülkemizde milliyetçiliğin önemli bir kesiminin, katillere sahip çıkmaya varan boyutlara ulaşmasının yarattığı derin psikolojik krizlerimizin... Siyasi İslamın sosyal hayatı dincileştirme boyutuna ve demokrasinin niteliğini değiştirme gücüne ulaşmasının yarattığı krizlerimizin... ...Kökenlerini araştırdığınızda, iktidar sahiplerinin büyük güçlere dayanarak varolma politik felsefesi veya “vizyonu”na varırsınız! Ekonomisi ayakları üzerinde hiçbir zaman oturamamış; işsizliğin, yoksulluğun gelir dağılımındaki büyük uçurumun arttığı; gelecek güvencesinin silindiği; ülkeyi ve ulusun büyük kesimlerini birleştirecek hiçbir büyük projenin bulunmadığı bir ülkede... bütün bu yaşadıklarımız bir sonuçtur... Böyle bir ortamda, Orhan Pamuk ve daha nicelerinin bile barınamaması, bir kısım “milliyetçiliğin” akıl tutulmasına uğraması bir sonuçtur... Bunlar sonuçtur ama ne doğaldır ne de normal! “Neden böyle olduk” sorusuna gerçekten yanıt mı arıyoruz? NOT: Dünkü Sabah’ta Murat Bardakçı’dan öğrendik ki, Gazeteciler Cemiyeti, bana “araştırma ödülü” vermiş. Nedeni de “Başbakan İnönü’nün Einstein’e yazdığı mektup”u ortaya çıkarmamızmış. Bardakçı, “O mektubu ben ortaya çıkardım, ödül Bursalı’ya verildi” diyor. Doğrudur, eğer bu mektuba ödül verilecekse adresi Bardakçı’dır. Ancak Bardakçı’nın yayınından 9 gün önce CBT’de “Einstein: Atatürk beni Türkiye’ye çağırdı” haberini, bir Türk bilim adamının ağzından duyurduk. Münir Ülgür’le konuşan ve bu çok önemli tarihi olguyu ortaya çıkaran ise arkadaşımız Osman Bahadır’dır. Bize göre, esas önemli haber budur. Bardakçı’nın yayını ise sadece, bizim bu yayınımızı teyit eder niteliktedir. Bardakçı, daha sonra yayımladığımız mektubu ise kendisinden aldığımızı yazarken uyduruyor. Biz bu mektubu nasıl elde ettiğimizi de haberimizde yazmıştık. Bardakçı dedikodu yapacağına, “araştırmacı tarihçi” olarak, kaynağa gidip ne yazdığımıza bir bakmalıydı. Polisin şimdilik kesinleştirdiği son bilgilerde, azmettirici olarak Erhan Tuncel’in adı net biçimde öne çıkıyor. Hayal’in Samast’tan önce tetikçi olarak belirlediği Yavuz’un verdiği ifadeler de Tuncel’i işaret ediyor. kafa karışıklığı yaratıyor. Özellikle hükümet çevreleri olayla ilgili net bir teşhis yapamazken üzerine gidilmesi gereken hedef konusunda da çelişki yaşıyor; “derin devlet” tanımlamasının dışında kararlılık sergileyemiyor. şifre etmiyor. Hayal’in Ogün Samast’tan önce tetikçi olarak belirlediği Zeynel Abidin Yavuz’un verdiği ifadeler de Tuncel’i azmettirici olarak işaret ediyor. “Örgüte üye olmak” suçundan tutuklanan Yavuz’un, ifadesindeki şu sözleri dikkat çekiyor: “Yasin Hayal beni çağırdı, ‘Bir adam var vurursan kahraman olursun’ dedi. Ben de kim olduğunu sordum. Bunun üzerine vurulacak şahsın fotoğraflarını bilgisayardan çıkış alarak bana gösterdi. ‘Bu adam Hrant Dink, Ermenidir, Türklüğe hakaret etti’ dedi. ‘Şaşırdım, nereden çıktı bu iş’ diye sordum. Yasin de bana ‘Bu işi Erhan abin verdi’ diye konuştu. Ancak ben kabul etmedim, Sonra İzmit’e gidip bir işe girdim, çalışmaya başladım!” Hrant Dink suikastında tutukluların sayısının 8’e ulaşması, eylemin ardında “örgütlü bir güç” olduğu iddialarına ağırlık kazandırırken güvenlik birimlerince derlenen son bilgilerde, cinayetin azmettiricisi olarak Erhan Tuncel’in adı netleşiyor. Tutuklanan zanlılardan Tuncay Uzundal’ın, “Eylemi Erhan yaptırdı” şeklindeki ifadesi ve bazı önemli bulgulardan yola çıkan güvenlik birimleri, örgütlenmenin tepesine ulaşmaya çalışıyor ancak ciddi engellerle karşılaşıyor!.. Dink’in öldürülmesiyle ilgili soruşturma süreci, polismuhbir ilişkisinin yarattığı karmaşada yürütülüyor. Tutuklu sayısının 8’e ulaşmasının ardından, suikastın organize bir ekip tarafından gerçekleştirilme ihtimali giderek büyüyor. Zanlılardan Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’in Büyük Birlik Partisi (BBP) ve partinin gençlik örgütleriyle ilişkisinin deşifre olması, BBP’nin Trabzon’daki belediye başkan adayı Ali Kemal Hacısalihoğlu’nun oğlu Salih Hacısalihoğlu’nun da tutuklanmasıyla birlikte eylemcilerin “Türkİslam sentezci tarikatçı yapı”dan geldiği, “önemli mevkiler”den destek aldığı ve yönlendirildiğine ilişkin iddialar da ağırlık kazanıyor. Suikast soruşturmasında bilgi karmaşası yalnızca basın ve kamuoyunda değil, devletin zirvesinde de Polis muhbiri olduğu ifade edilen Erhan Tuncel’in azmettirici olduğu ve Samast’ı (küçük fotoğraf) tetikçi olarak kullandığı iddiası güç kazanıyor. Suikastın kronolojisi Soruşturmayı yürüten güvenlik birimleri bu karmaşaya son vermek için kesinleştirdikleri eylem şeması üzerinden sonuca ulaşmaya çalışıyor. Buna göre polisin elinde suikastçıların lojistik, organizasyon ve eylem birimlerinin bağlantıları açısından bir sorun bulunmuyor. Polisin şimdilik kesinleştirdiği son bilgilerde, azmettirici olarak Erhan Tuncel’in adı net biçimde öne çıkıyor. Bu kişiyi yalnızca Yasin Hayal’in “Abi” söylemi de Tuncel’i azmettirici konumuna getiren ifadeler bunlarla da kalmıyor. Tuncay Uzundal ise Ogün Samast’a olay sırasında üzerinde olan Türk bayrağını veriyor ve onu Kartal marka bir otomobille otogara götürüyor. Erhan Tuncel’in ev arkadaşı olan Uzundal, ifadesinde, Yasin Hayal’e eylem talimatını Tuncel’in verdiğini ve suikastın detaylarını bildiğini söylüyor. Hayal, Yavuz ve Uzundal’ın ifadeleriyle olaydaki azmettirici konumu iyice öne çıkan polis muhbiri Erhan Tuncel’i eyleme kimin yönlendirdiği konusu “idari ve siyasi ilişkiler de gözetilerek” derinlemesine araştırılıyor. Bu araştırmada, Tuncel’in polismuhbir işbirliğindeki ilişkisinin içeriği ve çerçevesi de kapsamlı biçimde inceleniyor. Ancak soruşturmayı yürüten ekiplerin bazı unsurların engeliyle karşılaştığı hatta gerekli desteği alamadığı yönünde iddialar bulunuyor. Aslında bu yakınmada, son günlerde dile getirilen güvenlik kurumlarındaki tarikatçı örgütlenmenin payı da ima ediliyor! Uzmanlar kamuoyundaki bilgi kirliliğini yok etmek için “kesinleşen” ve devletin üst noktalarına da iletilen eylem kronolojisi ve örgütlenme şemasını şöyle açıklıyor: “Erhan Tuncel azmettirici olarak öne çıkıyor. Yasin Hayal, silah ve tetikçinin sağlanması ile eylem planının organizasyonunu üstlendi. Mermileri BBP’li Salih Hacısalihoğlu verdi. Zanlılar karargâh olarak Ahmet İskender’in Pelitli beldesindeki kırtasiye dükkânını kullandı. Zeynel Abidin Yavuz ilk tetikçi olarak saptanmasına karşın görevi kabul etmedi ve suikastı gizledi. Ersin Yolcu ve Tuncay Uzundal suikastı bilmelerine karşın Samast’ı otogardan uğurladı. Tutuksuz yargılanmak üzere salıverilen 10 kadar kişi ise suikast hücresinin lojistik unsurları olarak faaliyet gösterdi.” Geriye Tuncel’i kimin yönlendirdiği sorusunun yanıtlanması kalıyor. Tuncel’in “yardımcı istihbarat elemanlığı” görevinin çerçevesini çizenlerin bu soruya en iyi yanıtı verebileceği söyleniyor! DİNK CİNAYETİ SORUŞTURMASI İstihbarat şube müdürü görevden alındı ? Görevden alınan Ahmet İlhan Güler’in Mülkiye başmüfettişlerine, Erhan Tuncel’in muhbirliğine son verildiğinin kendilerine bildirilmediğini ve Trabzon’dan verilen adres boş çıkınca ciddiye almadığını söylediği öne sürüldü. İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından Mülkiye başmüfettişleri tarafından başlatılan soruşturma kapsamında görevinden alındı. Müfettişlerin ifadesine başvurduğu Güler’in, azmettirici olarak tutuklanan Erhan Tuncel’in muhbirliğine son verildiğinin kendilerine bildirilmediğini belirterek “Trabzon’dan bildirilen adres boş çıkınca ciddiye almadım ve yukarıya bildirme gereği de duymadım” dediği öne sürüldü. Başmüfettişler soruşturmanın sağlıklı yürütülebilmesi için Güler’in görevden alınmasını talep etti. İstanbul Valiliği talebi dikkate alarak, Ahmet İlhan Güler’i görevden uzaklaştırdı. Mülkiye başmüfettişleri İstanbul’daki soruşturmalarının ardından Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nda da soruşturma yürütecek. Bu çerçevede İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in ifadesine de başvurulacağı belirtiliyor. Ayrıca soruşturma kapsamında dönemin Trabzon İstihbarat Müdürü, Afyon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç’in de ifadesine başvurulacak. Geçen yıl O.A. tarafından öldüren İtalyan rahip Andrea Santoro için Santa Maria Kilisesi’nde düzenlenen anma ayinine O.A’nın ailesi de katıldı. (AA) Rahip Santoro, kilisesinde ayinle anıldı TRABZON (Cumhuriyet) Trabzon’da geçen yıl 5 Şubat’ta 16 yaşındaki O. A. tarafından öldürülen İtalyan Santa Maria Kilisesi rahibi Andrea Santoro için dün aynı kilisede ayin yapıldı. O. A’nın annesiyle babası da Santoro ailesine başsağlığı diledi. Ayin için Vatikan’dan gelen Papa’nın özel temsilcisi Camillo Ruini, dostluk mesajları verdi. Ayine İtalya Katolik Piskoposlar Kurulu Başkanı Kardinal Camillo Ruini’nin yanı sıra Santoro’nun 80 yaşındaki annesi, kız kardeşleri, dayısı, Türkiye’den heyete katılan Vatikan Büyükelçisi Antonio Lucibello, Anadolu Havarisi Episkoposu ve Vekili Lugli Padovese ile Hiristiyan cemaati katıldı. Rahip Santoro’nun katil zanlısı O.A’nın annesi ve babası da dün kiliseye giderek rahibin ailesiyle 15 dakika görüştü. Görüşmenin yapıldığı odada bulunanlardan Trabzon Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu, içeride yaşananları şöyle anlattı: “O.A’nın annesi, İtalya Katolik Piskoposlar Kurulu Kardinali Camillo Ruini’nin elini öptü ve eşi ile birlikte çok üzgün olduklarını söyleyerek baş sağlığı dilediler. Santoro’nun ailesi de ‘Çocuğu (katil zanlısı O.A) ziyarete giderseniz bizim de iyi niyetli dileklerimizi iletin. Dualarımız Santoro ve çocuk içindir’ dediler.’’ ‘Akacak kan damarda durmaz’ İtalya’dan gelen heyeti kabul eden Trabzon Vali Vekili Vural Demirtaş ise “Acınızı paylaşıyoruz. Cinayet olayını hiçbir Trabzonlu tasvip etmedi. Ne yazık ki bu olay oldu, ‘Akacak kan damarda durmaz’ derler. Ama oldu’’ diye konuştu. obursali?cumhuriyet.com.tr HALUK KOÇ’TAN ‘HAYALET BAKAN’ NİTELEMESİ Hrant Dink ‘TFF KENDİNİ OLAYLARDAN SIYIRMASIN’ Bayrak skandalı Aksu’ya CHP’den bir istifa çağrısı daha ANKARA (Cumhuriyor. Ama AKP hükümeyet Bürosu) CHP Grup tinden tık yok. İçişleri BaBaşkanvekili Haluk Koç, kanı ise sanki olayın dışıngazeteci Hrant Dink cida, dünyadan habersiz iyi nayetinin ardından yaşabir seyirci. Türkiye’nin nan “bilgi kirliliğine” işave olayın selameti açısınret ederek İçişleri Bakanı dan bakan derhal istifa etAbdülkadir Aksu’yu “semelidir. Bakan sütre geyirci, hayalet bakan” olarisinde durmakta adeta rak nitelendirdi. Koç, “Sasorumluluklarının hatıryın Bakan bilgi kirliliğilatılmasından korkmakBakan Aksu. nin de baş sorumlusuta ve kendisini unutturdur. Derhal istifa etmelidir” dedi. maya çalışmaktadır” dedi. CHP Grup Başkanvekili Koç, dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın parlamentoda düzenlediği basın top “derin devlet”le ilgili açıklamalarılantısında Hrant Dink cinayeti son nı eleştiren Koç, “İktidarda bulurasındaki gelişmeleri değerlendirdi. nanların şikâyete hakkı yoktur, “Bilgi kirliliğini kim yaratıyor? eğer varsa ‘derin devlet’ sorununu Emniyet içinde gizli bir savaş mı çözmelidirler” açıklamasını yaptı. var? İçişleri Bakanı, hayalet ba Koç, Başbakan Erdoğan’ın son günkan mıdır” diye soran Koç, “Hü lerde sık sık “milliyetçiliği dar kakümetin dışında devletin her kuru lıplarla yorumladığını”, bundan muna saldırılıyor, toplumun her amacının “hedef saptırmak, şaşırtkatmanına bir yakıştırma yapılı mak” olduğunu kaydetti. Yargıç karşısına çıkacaktı İstanbul Haber Servisi 19 Ocak’ta öldürülen gazeteci Hrant Dink, yaşasaydı bugün Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargıç karşısına çıkacaktı. Dink hakkında Agos gazetesinin 13 Şubat 2004 tarihli sayısında yer alan yazısı nedeniyle Türklüğü aşağılamak suçundan dava açılmıştı. 7 Ekim 2005’te kararını açıklayan mahkeme, Dink’i 6 ay hapis cezasına çarptırmış, cezasını ertelemişti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, kararın esastan bozulmasını istemişti. Yargıtay’ın bozma kararının ardından yargılamaya Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edilecek. Dink’in avukatlarından Erdal Doğan, duruşmaya katılacaklarını belirtti. Futbol Federasyonu pankartları yok sayıyor sloganlar ile afiş ve pankartlara ilişkin federasyoANKARA Gazeteci nun özel bir karar almadıHrant Dink cinayetinin ğını bildirdi. Afiş ve panardından tribünlerde gökartlar konusunda sorumrülen pankartlar ve atılan luluğun maçın yapıldığı ilin sloganlar dikkat çekiyor. emniyet müdürlüğü ve kuTürkiye Futbol Federaslüplere ait olduğunu anlayonu (TFF) herhangi bir tan Cem, “Onların izin önlem almazken Polis vermediği hiçbir şey staAkademisi Spor Güvenli TFF Başkanı Ulusoy. da giremez. Güvenlikle ilği Bölümü öğretim görevgili kararı biz alırız, uygulisi Yrd. Doç. Dr. Yusuf Arıkan, fe lamayı kulüp ve emniyet müdürlüderasyonun devreye girerek pan ğü yapar” dedi. Spor güvenliği uzkartlar ve sloganlar konusunda ku manı Arıkan ise taraftarların tribün lilüpleri uyarması gerektiğini söyledi. derleri tarafından yönlendirildikleriDink cinayetinin ardından atılan ni vurguladı. TFF’nin güvenlik konu“Hepimiz Ermeniyiz” sloganına kar sunda kulüpleri ve il emniyet müdürşılık bazı kesimlerce spor karşılaş lerini sorumlu tutmasını eleştiren Arımalarında “Hepimiz Ogün’üz” pan kan, “TFF de kendini sıyırıyor. Statkartlarının açılması, gerginliğin tribün lardaki insanları yönlendirmek çok lere taşınması olasılığını gündeme kolay. Dünyanın birçok yerinde getirdi. TFF Stat ve Güvenlik Müdü benzer olaylar yaşanıyor. Ama çok rü Cenk Cem, son haftalarda atılan da sert cezalar veriliyor” dedi. SEVİL ARINAN Samsun’da 1 polis daha açığa alındı İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) Gazeteci Hrant Dink’in katil zanlısı Ogün Samast’ın, yakalandıktan sonra Samsun Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde, eline Türk bayrağı verilerek fotoğrafının çekilmesiyle ilgili soruşturma sürüyor. Müfettişlerin talebi üzerine Samsun Terörle Mücadele Şubesi’nde görevli polis memuru Cengiz Aydın görevden alındı. Samsun İl Jandarma Alay Komutanlığı’nda görevli istihbarat başçavuş Birol Ustaoğlu’nun görev yeri de değiştirildi. Daha önce dört polis görevden alınmış, dört jandarmanın da görev yeri değiştirilmişti. Engin Yılmaz serbest bırakıldı Dink’in öldürülmesine ilişkin soruşturma sürüyor. İstanbul cumhuriyet savcıları Selim Berna Altay ve Fikret Seçen tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Trabzon’da gözaltına alınarak İstanbul’a getirilen Engin Yılmaz, Terörle Mücadele Şubesi’ndeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Olayla ilgisi olmadığı belirlenen Yılmaz, savcılık tarafından serbest bırakıldı. Cinayete ilişkin, şimdiye dek 26 kişi gözaltına alınırken Samast, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel’in de aralarında bulunduğu 8 kişi tutuklandı. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle