25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 ŞUBAT 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 28 Şubat sürecinin sıcak gelişmeleri Erbakan ve Çiller liderliğinde REFAHYOL hükümetinin kurulmasıyla başladı MGK’de 6 ay önceden uyarı 28 Şubat!.. Türkiye’de bir rejim tehdidini karşıladı 28 Şubat!.. Rejimin önüne dikilen şeriat engelini kaldırıp attı!.. Zorunlu eğitim süresini kesintisiz 8 yıla çıkararak bir ölçüde, “Kuran kursuimam hatip lisesi şeriat yurdu” zincirini kırıp koparttı!.. O. DOĞU SİLÂHÇIOĞLU ürkiye’de “siyasal İslam”ın toplum ve rejim üzerinde var olan tehdidi, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana devam ediyor!.. 1950 sonrasında ivme kazanan ve günümüze taşınan irtica tehdidi, Türkiye’nin gündeminden yıllardır hiç eksik olmadı. Türkiye Cumhuriyeti, “çağdaşlaşma” ve “aydınlanma” yolunda sürdürmekte olduğu zorlu mücadelesinde, 1996’da da yine aynı tehditle karşılaştı. Siyasal iktidarı üstlenen 54’üncü koalisyon hükümetinin dinci kanadı, Türkiye’de toplumu ve devleti din kurallarına göre şekillendirmeye kalktı. Hedef; “Atatürk ilke ve devrimlerini tümüyle yok etmek; laik cumhuriyeti yıkmak; yerine şeriat hukukuna dayalı bir İslam cumhuriyeti kurmak”tı!.. Şeriat yanlıları devlet kadrolarında hızla örgütlenmeye başlamışlardı!.. Köktendinci örgütler yapılanma aşamasını tamamlamışlar, eylem aşamasına ulaşmışlardı!.. Tarikat liderleri artık Başbakanlık konutunda ağırlanmaktaydılar!.. Laikliği yok sayan uygulamalar yaygınlaşmıştı!.. Atatürk’e ve Cumhuriyete yönelik hakaretler olağan sayılmaktaydı!.. İran İslam Cumhuriyeti’nin Türkiye’deki diplomatları, laiklik karşıtı etkinliklerin onur konuklarıydı!.. Bu gelişmeler sürerken hükümete karşı yoğun bir halk tepkisi ortaya çıktı!.. Nihayet “Milli Güvenlik Kurulu” 28 Şubat 1997 tarihli toplantısında, “irtica”ı Türkiye’nin önünde en büyük tehlike olarak saptadı. Kurul; “Atatürk ilke ve devrimleri”nin ödünsüz uygulanması ve “temel eğitim” süresinin kesintisiz 8 yıl olması başta olmak üzere bir dizi önlem kararı aldı. Hükümetin dinci kanadı; başbakanlığı, ortağı olduğu siyasal partinin liderine devrederek (18 Haziran 1997) doğan gerilimi azaltabileceğini düşünüyordu. Ne var ki plan, dönemin Cumhurbaşkanı tarafından bozuldu. İktidara ortak olan her iki partinin de dışında kaldığı yeni bir koalisyon hükümeti kuruldu (12 Temmuz 1997). Gelişmeler, Türkiye’de bir din devleti yaratmak isteyen şeriat yanlısı siyasal partinin “Anayasa Mahkemesi”nce kapatılması noktasına kadar vardı (17 Ocak 1998) !.. T bi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde de azı kesimlerce “post(TSK) irticai faaliyetlere karşı bir tepmodern darbe” olarak ürkiye’de günümüzde geliyor” uyarılarını dikkate ki yükselmeye başladı. O dönemde nitelendirilen 28 Şubat yükselen siyasal İslam ilk alarak görevinden istifa etti. TSK’nin basına da yansıyan yakınsürecinin sıcak gelişmeleri, kapaREFAHYOL hükümetinin iktidarını 1995 seçimlerinden Yaklaşık 11 ay süren siyasal malarını emekli General Nevzat Bötılan RP ile Tansu Çiller liderliyıkılmasından sonra kurulan sonra denedi. RP’nin İslamın ilk iktidar girişimi, lügiray, “28 Şubat Süreci” adlı kitağindeki DYP’nin REFAHYOL ANASOLD hükümeti seçimlerden birinci parti başarısızlıkla sonuçlandı. Bu 11 bında şöyle dile getiriyor: hükümetini kurması ile başladı. dönemini de kapsayan çıkmasının ardından merkez aylık süreçte, hükümetle TSK, 24 Aralık 1995 tarihinde yapıgelişmelere “28 Şubat süreci” sağdaki partiler, aralarındaki Emniyet’le yine TSK karşı ŞIRI DİNCİ AKIMLAR lan genel seçimler sonucunda dendi. Hükümetin kuruluşunu rekabet nedeniyle kurdukları karşıya geldi. Daha önemlisi ÖNEMLİ BİR TEHDİT TBMM’de oluşan tablo şöyleydi: basına açıklarken sözlerine hükümeti sürdüremediler. hükümet halkın büyük bir RP 158, ANAP 132, DYP 135, besmele ile başlayan Necmettin DSP 76 ve CHP 49 milletvekili… “Halk yığınları gibi, orduda da Yapılan son seçimlerde merkez bölümüyle karşı karşıya kaldı. Erbakan, partisinin baştan beri bu iktidara karşı yoğun Seçimler sonucunda RP’lilerin sağdaki bu erime dip noktasına RP’li aktörlerin uygulamaları bir tepki gözlemleniyordu. Hem TBMM’deki ilk grup toplantısına dua kapatılmasını ve koalisyon vurdu. DYP ve ANAP barajın nedeniyle dış politikada krizler kendi tabanından yükselen tepkiile başlamaları, gelen sürecin ilk haortağının “darbe altında kaldı. 1990’ların yaşandı. Erbakan, Türkiye’nin ler hem de anayasal ve yasal görebercilerindendi. Cumhurbaşkanı Süaktörleri Mesut Yılmaz, geleneksel dış politikasında yön nedeniyle bu gidişattan duyuleyman Demirel’in ilk görevlendirTansu Çiller siyaset değiştirme girişiminde bulundu. vi lan rahatsızlıklar, komuta katınca mesinde RP lideri Necmettin Erbasahnesinden çekildi. Gelinen aşamada, REFAHYOL şu noktalarda toplanıyordu: kan, hükümeti kuramadı. Görüştüğü RP’nin yükselişi ise Türk döneminin bazı aktif Aşırı dinci akımlar, toplumun ve merkez sağdaki partiler hükümet kurSilahlı Kuvvetleri’nin siyasetçileri günümüzde de devletin geleceğine karşı önemli bir maya yanaşmadı. Görevlendirme sıra(TSK) aktif müdahalesiyle hükümet kadrolarında yer tehdit oluşturmaktadır ve bu nesı ANAP lideri Mesut Yılmaz’a gelo dönem için durduruldu. alıyor. 10. yılında 28 Şubat denle gerekli önlemler alınmalıdır. di. Görüşmelerin ardından ANAP ile Bir kısım halk kesiminde ve RP, Anayasa sürecini belgelere ve net DYP arasındaki ANAYOL hükümeti hatta kimi siyasilerde gözlemlenen 6 Mart 1996 yılında kuruldu. Mahkemesi’nde açılan dava bilgilere dayanarak ‘irticaın ancak bir ordu müdahalesi ANAYOL hükümetinin kurulmasısonucunda kapatıldı. okurlarımıza anımsatıyoruz. ile önlenebileceği’ görüşü TSK’yi ranın ardından merkez sağın iki partihatsız etmektedir. si, aralarındaki rekabeti de hükümeuyarıyla karşılaştılar. Dö RP’nin, kendi radikal tabanını yatıştırte taşıdılar. İktidarın iki partisi arasındaki reka rihinde kurdu. İki parbeti iyi değerlendiren RP, özellikle DYP lideri ti ilk döneminde Necmettin Erbakan’ın görev yap nemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Gü mak amacı ile TSK’yi siyasete çekmek ve siTansu Çiller hakkındaki yolsuzluk iddialarını ması koşuluyla 2’şer yıl parti genel başkanları ven Erkaya, toplantıda, Cumhurbaşkanı Demi yaset malzemesi yapmak istemesi, tepkilere TBMM’ye taşıdı. RP tarafından 24 Nisan 1996’da, nın başbakanlık görevini dönüşümlü yapması rel’e hitaben şu yakınmayı dile getiriyordu: “Bu neden olmaktadır. Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararları soÇiller hakkında verilen TEDAŞ ihalesi konu nı da benimsedi. 8 Temmuz 1996’da TBMM’den rada hep terörü konuşuyoruz; ancak bir süsunda Meclis soruşturması açılmasına ilişkin güvenoyu almasıyla REFAHYOL resmen göre redir aşırı dinci akımlar tırmanıyor. Ve ben bir nucu irticai eylemlerinden ötürü ordu ile önerge, TBMM Genel Kurulu’nda ANAP’lıla ve başladı. Bir anlamda, 28 Şubat süreci ile son yıldır, bu konunun, burada ele alındığına ta ilişkileri kesilen personel konusunda dincinık olmadım… Televizyonlarda rejim deği lerin TSK’yi yıpratan eylemleri sürmekte ve rın da desteğiyle 140 ret oyuna karşın 373 oyla lanan dönem de böylece başlamış oldu... şikliği tartışılıyor. Bu durumda ne yapacağız? bu kişiler RP tarafından korunup işe alınkabul edildi. Bu gelişme, aynı zamanda ANAİrtica bir tehdit mi, değil mi? Bunu gündeme maktadır. ALK VE TSK’DE TEPKİ YOL hükümetinin de sonunu getirirken Erbakan’a alalım. Tartışalım. Uygun görürseniz hüküme Rejimi tehdit eden irtica ve benzeri tehiktidar yolu, DYP ortaklığı ile görünmüş oldu. te tavsiye kararı alalım.” likeler karşısında sorumlu sivil kesimin ve REFAHYOL hükümetinin Başbakanı NecmetMerkez sağın iki partisince kurulan ANAYOL Demirel’in değerlendireceğini söylemesine savcıların, ‘nasıl olsa TSK var’ şeklinde dükoalisyonunun dağılmasının ardından devreye gi tin Erbakan ve Milli Güvenlik Kurulu’na (MGK) ren RP, DYP ile Türkiye Cumhuriyeti’nin 54. hü katılan diğer ilgili bakanlar, hükümetlerinin ikin karşın konu aylarca kurulun gündemine alınma şünmesi yerine, bizzat sorunları çözmek üzekümeti olan REFAHYOL’u 28 Haziran 1996 ta ci ayında, Ağustos 1996’da yapılan toplantıda ilk dı. Bu sürede toplumun bir kesiminde olduğu gi re harekete geçmeleri gerekir.” B T BAŞLARKEN... A H R EFAHYOL hükümetinin göreve başlamasıyla birlikte irticai faaliyetlerde yaşanan gelişmeler toplumun büyük kesiminde rahatsızlık yarattı. Laikliği yok sayan uygulamaların yaygınlaşması tepki topladı. Erbakan başbakanlığındaki hükümet, Ağustos 1996’da yapılan MGK toplantısında TSK’den de ilk uyarısını aldı. Demirel Erbakan’a 64 mektup gönderdi SK yetkilileri, yakla naklı bir krize neden oldu. şımlarını görüşme ola Kayseri’nin RP’li Büyükşenağı buldukları Cumhurbaş hir Belediye Başkanı Doç. kanı, Başbakan ve bakanla Dr. Şükrü Karatepe, Atara anlatıyorlardı. Bu kapsam türk’ü anma toplantılarına da Cumhurbaşkanı Süley katıldıktan sonra partisinin il man Demirel, Erbakan’a divan kurulu toplantısında gelişmelere ilişkin tespitler şöyle konuştu: “İnancımıza ve uyarılar içeren mektup saygı duyulmadığı bir dölar göndermeye başladı. De nemde, içim kan ağlayamirel, bu çerçevede toplam rak bugünkü törenlere ka64 mektup gönderdi. Demi tıldım.” rel, görüşlerini de, yine baŞükrü Karatepe, bu sözsına yansıdığı şekliyle ya leri bugün Dışişleri Bakakınlarına şöyle anlatıyordu: nı ve Başbakan Yardımcı“Sıkıntıları ve kaygıları sı olan Abdullah Gül ile mı ikisine de anlattım. Cid AKP’nin Grup Başkanvedi bir huzursuzluk var. kili olan Salih Kapusuz’un Ama Erbakan’ın da Çil da katıldığı toplantıda söyler’in de bu uyarıları an lemişti. Gül, o dönemde ladığını sanmıyorum. Bunca olaya kayıtsız kalmalarını, düz mantıkla izah edemiyorum.” Muhalefetin Meclis’teki kilitlenmesinden de yakınan Demirel, aynı yakınmayı yargı için şöyle dile getiriyordu: “Adalet çalışmıyor!.. Laik ve demokratik nizama karşı işlenen suçlar var ama adalet meDemirel, irtica konusundaki kanizması buna karşı ye uyarılarını Erbakan ve Çiller’in terli ölçüde işlemiyor!..” anlamadığını söylüyordu. Demirel, irticaya ilişkin de, “65 bin camisi, 80 bin ima Devlet Bakanlığı ve RP Gemı ile Müslümanlığın tüm nel Başkan Yardımcılığı, kurallarının istenildiği gi Kapusuz ise RP’nin bi yerine getirildiği bir ül TBMM’deki grup başkankede, sen hâlâ neyi zorlu vekilliğini yürütüyordu. Bu yorsun?.. Bundan herkes demeç, toplum tarafından zarar görür, ama en başta tepkiyle karşılandı. RP zararlı çıkar. Bunları Karatepe, hakkında açıhep anlatıyorum, ama ma lan dava sonucunda suçlu alesef ikisi de (Erbakan ve bulundu. Karatepe, 24 NiÇiller) anlamıyor” değer san 1998 tarihinde aldığı lendirmesini yapıyordu. cezayı çekmek üzere cezaevine girdi. Karatepe’nin ÜKRÜ KARATEPE aynı süreçte dile getirdiği ve VE 10 KASIM tepki toplayan diğer demeci ise şuydu: “Bu düzen 10 Kasım 1996 tarihinde değişmeli. Müslümanlar, Atatürk’ün ölüm yıldönümü içinizdeki hırsı, kini, nefanmaları Refah Partisi kay reti eksik etmeyin.” T Tarikat liderlerine iftar ancılı geçen 1996’dan sonra 1997’nin ilk günlerinde toplumsal alanda oluşan gerginlik, sonuçlarını siyasette göstermeye başladı. DYP’den istifa eden Hüsamettin Cindoruk önderliğindeki bir grup milletvekili DTP’yi kurdu. Bu parti REFAHYOL sonrası kurulacak hükümetin 3. ortağı olacaktı. DTP’nin kurulduğu, DYP’den yeni istifaların beklendiği günlerde 28 Şubat sürecine giden yolda dönüm noktalarından kabul edilen bir gelişme yaşandı. Başbakan Necmettin Erbakan, tarikat ve cemaat liderlerine Başbakanlık Konutu’nda iftar yemeği verdi. Erbakan’ın bu girişimi, diğer uygulamaları gibi toplumun yine tepkisini çekti. GEÇMİŞİ UNUTMAK Toplumların temel özelliklerinden biri olan unutkanlık, bir gerçek ki Türk toplumunun da temel özelliği!.. Bu gerçek bizim toplumumuzda biraz daha belirgin; biraz daha ön plana çıkıyor!.. Türkiye’de bugün “kanlı iktidar”, “hak nizamı” gibi söylemleri, “Kudüs gecesi” ve “türbana özgürlük” gibi eylemleri hatırlamayanlar var!.. Bir kısım yurttaşlar 28 Şubat öncesini, ancak sisli bir perdenin ardında kalan bellibelirsiz sahneler gibi hatırlıyor!.. Çünkü Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu tehlike, o günkü tehlikeden çok daha ileri boyutta!.. Ve Türk ulusu artık “tehlikenin farkında!..” 28 Şubat Türkiye’de bir rejim tehdidini karşıladı!.. Rejimin önüne dikilen şeriat engelini kaldırıp attı!.. Zorunlu eğitim süresini kesintisiz 8 yıla çıkararak (14 Ağustos1997) bir ölçüde, “Kuran kursuimam hatip lisesi şeriat yurdu” zincirini kırıp koparttı!.. Din sömürücülerinin yararlandığı “arka bahçe”leri kapattı!.. Türkiye’yi bir açmazdan, rejimi bir çıkmazdan kurtardı!..Türkiye’de genç beyinleri din baskısıyla şekillendirerek, onları dogmalara yönlendirerek, çağdışı toplum yaratma arayışları, 28 Şubat’la çok büyük bir darbe aldı!.. SÜRECEK S bu yana” Gülen ile anlaşamadığı biliniyordu. Gülen’in bu yöndeki sözleri, daha sonra basına yansımıştı. Coşan’ın katılmamasının nedeni ise iktidar savaşına bağlanıyordu. İddiaya göre, “hiyerarşi bakımından Erbakan, Coşan’ı iftar yemeğine çağıramazdı…” Erbakan’ın başbakan olmasının ardından Coşan’la aralarında gerginlik oluştuğu, Coşan’ın yeni bir parti kurdurmayı ve bunu desteklemeyi dahi o günlerde ciddi ciddi düşündüğü gündeme gelmişti… İftara katılanlar, sarıkları ve cüppeleriyle dik kat çektiler. Başbakanlık Konutu’na girişlerinde çekilen fotoğraflar, kamuoyundaki hassasiyeti iyice yükseltti. Daha sonra RP hakkında açılan kapatılma davasının iddianamesinde de tarikat liderlerine verilen yemek “laikliğe aykırı bir davranış” olarak nitelendirildi. ÇÖL ÇADIRINDA AZAR Erbakan’ın iç politikadaki söyleminin yanı sıra dış politik yaklaşımı da Türkiye Cumhuriyeti’nin yerleşik yaklaşımının dışına çıkıyordu. Erbakan, başba ‘LAİKLİĞE AYKIRI DAVRANIŞ’ Erbakan’ın verdiği iftar yemeğine birçok tarikat şeyhi katıldı. Başbakanlık Konutu’ndaki iftar yemeğine Fethullah Gülen ile Mahmut Esad Coşan katılmamıştı. Erbakan’ın “uzun süreden Erbakan’ın tarikat liderlerine verdiği iftar yemeği büyük tepki topladı. kan olmasının ardından ilk dış ziyaretini KKTC’ye gerçekleştirdi, daha sonra kendi anlayışının belirtisi olarak dış ziyaretlerini Batılı ülkeler yerine Doğu’ya yapmaya özen gösterdi. Bunlardan en dikkat çekeni Afrika gezisiydi. Gezi, Batı’yı tehdit eden Libya’dan başlıyor, Nijerya’da sona eriyordu. Erbakan, ilk durak olan Libya’da Muammer Kaddafi’den çöl çadırında nezaket ve diplomatik kuralları hiçe sayan sözler dinledi. Daha önce bu tür gelişmelerin yaşanabileceği şeklinde Dışişleri’nden gelen uyarıları dikkate almayan Erbakan, ağır sözleri sineye çekti. Kaddafi, Türkiye’nin dış ve iç siyasetine ilişkin hakaretler sıraladı. “Türkiye’nin Kürtlere zulüm yaptığını” savunan Kaddafi, PKK’ye sempati ile baktığının işaretini veren açıklamalarda bulundu. Gezi, REFAHYOL hükümeti içinde krize de neden oldu. Geziye ilişkin kararnameyi imzalamayan İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, görevinden istifa etti. SÜRECEK Ş CUMHURİYET 09 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle